Soru: Eğer kadınların arzusu erkekleri itiyor ve onların “Mahsom”u (perdeyi) geçebilmelerini sağlıyorsa, neden bu arzu, kadınların perdeyi kendi başlarına geçmeleri için yeterli değil?
Dr. Laitman: Kadınlar bunu erkekler olmadan yapamazlar ve erkekler de kadınlar olmadan yapamaz. Sadece tangoda değil, çocukların doğumunda ve manevi seviyelerin doğumunda da böyledir. Bu şekildedir, sadece ikisi. Tüm yaratılış insanın iki yarıma – bir erkek ve bir kadın – ayrılmasıyla başlar. Biz, her birimizdeki ve hepimizdeki kadın erkek arasında bağ olması sayesinde ilerleriz. Bu tek başına yapılamaz, erkekler de yapamazlar.
Bu dünyadan tüm örnekleri alabilirsiniz. Nasıl her zaman bu dünyadan örnek aldığımı öğrenmelisiniz. Ben sadece bu dünyadan konuşuyorum: Genelde çocuklar, kadınlar, doğum hakkında. TES’de nasıl öğreniyoruz? Hamilelikten, çocukluktan, doğumdan ve tüm bu şeylerden. Bizim dünyamız maneviyatın tam bir kopyasıdır. Erkeklerin tek başlarına var olmaları mümkün olabilir mi?
(Buffalo Kongresi, Kadınların Dersi, 18 Ekim 2009)
Soru: Kadın, düzelten Işığı doğru şekilde nasıl çekebilir?
Dr. Laitman: “Sadece erkek kısmını desteklemek için var olduğunu düşünerek. Kadın tek başına ilerleyemez; yüzde yüz erkekler grubuna bağlıdır. Dolayısıyla Tora’da da yazılmıştır, yaratılışın başlangıcında, Havva Adem’den ayrıldığında şöyle yazılmıştır, “Arzun kocana ve o seni kontrol edecek.” Dolayısıyla sadece doğru yorumu bulmamız gerekir. Bizi yaratan O, bize ne demek istiyor? O’nun her kadın ve erkeğe buradaki mesajı nedir? Yani düzelten Işığı çekmek, sadece kadının kendini genel dağıtıma bağlaması şeklinde mümkün olur.”
(Buffalo Kongresi, Kadınların Dersi, 18 Ekim 2009)
Soru: Kadınlar, erkekler grubunu şimdi nasıl destekleyebilirler ve onları önümüzdeki kongrelerdeki bir sonraki seviyeye hazırlayabilirler?
Dr. Laitman: “Biz aynı süreç içinde bulunuyoruz. Dolayısıyla önümüzde bir kongre olup olmaması ne fark eder? Eğer doğru yönde çalışırsanız, o zaman bu toplantı bunu etkileyecektir. Bu bir taraftan böyle. Diğer taraftan, kongre öyle bir şekilde düzenlenmeli ki kadınlar erkeklerin tüm çalışmasını destekler. Bu bir kongre, sonuçta bir bağ, “toplanma” dendiği gibi, doğru mu? Dolayısıyla oraya erkekleri ve onların bağını desteklemek için gelmeliler ve sonra biz birlikte, hem erkekler hem de kadınlar, bağı etkileyebileceğiz.
Örneğin, Vilna’daki kongrede olduğu gibi, gerçi orada hiçbir hazırlık yoktu. Ancak, eğer hazırlık olsaydı, çok daha güçlü de olabilirdi, kesinlikle. Orada iyi oldu; yabancı kadınların olması, farklı kadınlar, birbirini tanımayan, belki elli ülkeden. Ve bu iyi oldu. Çünkü, hiçbir hesaplama olmadan, hiçbir şey olmadan, “Biz bir değiliz, herkes değiliz ve hiç kimse kimseye ait değil ve sonra orada tek bir amaç var.” Bunu hissettim. Hepimizin arasında engeller vardı, fakat gerçek şu ki bu iyi sonuç verdi. Kişisel hesaplamaların üzerine yükselmelerine yardım etti, her biri her birine. Burada, belli ilişkiler zaten var: Bunlar ve başkaları, bilinçli olan ve bilinçaltında olan… Bunların üzerine yükselmek zor. Orada üzerine yükselecek hiçbir şey yoktu. “Hiç kimseyi tanımıyorum, dolayısıyla daha kolay.” Ancak, diğer taraftan, çalışma, özellikle uzun bir süre zarfında zaten her türlü içsel durumlardan geçmiş bir toplumda olur.”
(Hamursuz dersinden alıntı, “Al-asaf-a-mikne” makalesi, 6 Nisan 2012)