e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Baruh Halevi Aşlag (Rabaş) > Kabala Kütüphanesi > Makaleler > Çalışmada Tora’ya Neden ‘Orta Çizgi’ Denir? – 1

Çalışmada Tora’ya Neden ‘Orta Çizgi’ Denir? – 1

Makale 19, 1989/90

Zohar’da şöyle yazar: “Kabalist Yehuda der ki: ‘Işık Gevura tarafından gelir.’ Kabalist Yosi der ki: ‘Bu nedenle Işık soldadır.” Ona şöyle söyler, ‘O sağa döndü, şöyle yazdığı gibi: ‘Sağ elinde, kızgın bir yasa.’ Ve şöyle yazılıdır: ‘Senin sağ elin Tanrı’m, gücünde olağanüstü.” Bu nedenle solun sağa dâhil olduğunu görürüz. Şöyle yazdığı gibi: ‘Sağ elinde,’ ve sağ solun içinde, şöyle yazdığı gibi: ‘Senin sağ elin Tanrı’m, gücünde olağanüstü.’ Bu nedenle, sol olan Gevura, sağa dâhildir.”

Edinim ortadadır yani hem sağı hem solu içerir.

Ayrıca şöyle yazılmıştır: “Nissan, İyar, Sivan HGT’ye karşılık geldiğinden -Mihael Hesed’e, Gabriel Gevura’ya ve Uriel Tiferet’e hükmeder- üçüncü aya Uriel hükmeder. “Bütün insan,” sözünün anlamı budur, o Yakup’tur, Tiferet’tir. Aynı zamanda “bütün” “bütünlük” kelimesinden gelir.

Ve şöyle yazılmıştır: “Üçüncü ayda, üç dereceyi içeren üçüncü topluluğa verilen, yani üç resul ve üçlü öğreti (Pentatoh, peygamberler ve Hagiographa) hepsi birdir.” Bu nedenle manevi ilim orta çizgi olarak kabul edilir.

Ayrıca şöyle yazılmıştır: “Ve tüm insanlar sesleri gördü.’ ‘Gördü,’ der, oysa şöyle demeliydi; ‘Duydu.’ Cevap şudur: ‘Bu şekilde öğrendik. Bu sesler karanlığa, buluta ve sise kazınmıştır ve onların içinde bedenin göründüğü gibi görünürler.’”

Maneviyatın sağ ve solu içermesinin çalışmadaki anlamını anlamalıyız. Işık, “bütünlük” denilen bütün insan Yakup’a, üçüncüde verildi ne demektir? Onlar karanlığa, buluta ve sise kazındı, ne demektir?

Bilinir ki, çalışma düzeninde önce kişi cennetin krallığının sorumluluğunu üzerine almalı ve sonra maneviyatı çalışmalıdır. Bu böyledir çünkü eğer cennetin krallığına sahip değilse, şunu sormalıyız, “Kimin ilmini çalışıyor?” çünkü önce kişi Maneviyatı verene inanmalı ve sonra Maneviyatı yerine getirmeli. Bu nedenlekişinin mantık ötesi gitmeyi üzerine aldığı cennet krallığına Asiya (eylem) denir.

Diğer bir deyişle, mantığı kişiye pek çok soru getirse de, onlara şöyle cevap verir; “Bana mantığınla sorular soruyorsun ve ben “inanç” denilen mantığın anlayamadığı, ulaşamadığı, edinemediği bir yerde, mantık ötesinde gidiyorum. Bu nedenle bana sorduğun tüm bu soruların bir anlamı yok.”

Buna “sağ” denir, öyle ki Yaradan dünyaya iyilikseverlikle bakmaktadır. Dünyaya ilgili pek çok sorusu olsa da, mantık ötesi gider ve şöyle der: “Onların gözleri var ama göremiyorlar.”

Onun yerine herkese iyilik verdiği için Kral’a şükreder. Buna “sağ”, Hesed denir, yani dünyanın yönetimi Hesed’dedir (Rahmet). Bu demektir ki, Yaradan dünyayı sadece Hasadim ile yönetir. Bununla ilgili şöyle der: “Seni her gün kutsayacağım.”

Ancak, eğer insanda kötü Yetzer (eğilim) varsa, Baal HaSulam bunun Tziur (çekmek) kelimesinden geldiğini söyler. Diğer bir deyişle, kötü eğilim kişiye Yaradan’ın rehberliğinin, O’nun dünyaya olan tavrının yanlış imgelerini gösterir. Ayrıca “Tozun içindeki kutsallık” denilen çalışmanın bayağılığını da gösterir. Dolayısıyla kişi nasıl bunların üstesinden gelip, “bütünlük” denilen sağda yürür ve şunu söyleyebilir, “Tüm yaşamım boyunca, sadece iyilik ve rahmet beni izleyebilir?”

Atalarımız bununla ilgili şöyle der: “Yaradan dedi ki, ‘Kötü eğilimi Ben yarattım; şifası için maneviyatı verdim.’” Öyle anlaşılıyor ki, bağlandığı Manevi Çalışma ona şifa olacaktır yani Işık vasıtasıyla, kötülüğün üstesinden gelebilir ve “sağ” denilen Hesed’in yolundan yürüyebilir. Bu açıdan şöyle denilebilir, Işık eylemden sonra adlandırılarak, sağda verilmiştir. Diğer bir deyişle, sağ çizgide yürümesi için kişiyi uygun hale getirir. Buna “bütünlük” denilen “maneviyatın ilk idraki” denir.

İlimdeki “ikinci idrak” Hohma (bilgelik) denilen soldur. Bu maneviyatın bilgeliği olarak düşünülür. Diğer bir deyişle, Hesed denilen sağa sahip olduğu için, mantık ötesi inançla Yaradan’a inanır -Yaradan’ın dünyayı iyilikseverlikle yönettiğine- “Maneviyatın bilgeliği” denilen, maneviyatın vereniyle ödüllendirilir. Şöyle yazdığı gibi: “Işık bilgelikten gelir.”

Diğer bir deyişle, maneviyatın bir vereni olduğuna inandığı an, Işık ile ödüllendirildiği andır. Bilinir ki, Işık Hohma’dan gelir ve bu anlayışa “sol” denmelidir yani sol, kişi “örtülü Hasadim” denilen mantık ötesi inançla sağla ödüllendirildikten sonra gelir.

Ancak, “sol” Hohma’nın açığa çıktığı zamanla ilgili olarak konuştuğumuzda, “orta çizgi” denilen başka bir mesele söz konusu olur ki bunun anlamı Hohma Hasadim ile kılıflanmak zorunda demektir. Bunun öncesinde “sağ” Hasadim ile, “sol”Hohma arasında büyük bir uzaklık vardır.

Tıpkı atalarımızın söylediği gibi, “Işık Lişma çalışan kişi, yani maneviyatı Lişma ile ödüllendirilmek amacıyla çalışan kişinin çalışmadaki niyeti Hesed derecesini başarmaktır, yani her şeyi ihsan etmek amacıyla yerine getirme gücüne sahip olmak için çalışır. Tıpkı atalarımızın söylediği gibi; “Kim erdemli bir öğrencidir? Kendisi için bir şey istemeyip, şunu söyleyen, ‘Senin olan senin, benim olan da senin.’” Sonrasında Işık vasıtasıyla Hesed ile ödüllendirildiğinde, “Ona maneviyatın sırları gösterildi.”

Buna hâlen daha “sol” denir. Bu noktada, sol sağla işbirliği yapmalıdır. Bu demektir ki sol olan Hohma ışığı, sağ olan Hasadim ile kılıflandı ve buna orta çizgi, sağ ve solun arasındaki denir. Bu nedenle, Maneviyatın Hesed ve Gevura’yı içerdiği kabul edilir.

Bunu izleyen ilk aşama kişinin Lişma derecesine ulaşmayı yani ihsan etmeyi arzuladığı aşamadır. Bu aşamada kişinin sürgünde olduğu, kötü eğilimle yönetildiği kabul edilir. Bu noktada ışığa ihtiyacı vardır. Buna “Lişma’yı başarmak için maneviyatı çalışmak” denir, yani atalarımızın şu söylediğine inanmaktadır, “Kötü eğilimi ben yarattım; şifası için maneviyatı verdim.” Buna “Sağ formunda Işık” denir yani ihsan etme amacı, Hesed.

Ve Lişma derecesini elde ettiğinde, ikinci bir aşama gelir ve maneviyatın sırlarının ifşasıyla ödüllendirilir. Dünyada bir veren olduğunun idrakiyle ödüllendirildikten sonra, verenin kişiye maneviyatı verdiği aşama gelir.

Bunun daha fazlası da vardır. Hasadim yani “Sağın içine dâhil olması gereken Hohma” denilen üçüncü bir aşamaya ihtiyaç duyar. Bu böyledir çünkü Işık Hohma’dan yayılır, bu demektir ki, edinim Hohma’dan gelir ve Hasadim ışığıyla kılıflanır. Ayrıca, Hasadim’e “eylem,” edinime (Işık) “Hohma” denir. Kişinin edinimi, eyleminden fazla olmamalıdır. Bununla ilgili atalarımız şöyle der: “Hohma’sı (bilgelik) eylemden büyük olan kişinin Hohma’sı devamlılık göstermez.” Bununun sonrasında Hohma denilen Işık, orta çizgide parlar. Maneviyatın Hesed ve Gevura’yı içerdiği kabul edilir.

Maneviyatı O’nun rızası için çalışan kişinin yerine getirmesi gereken iki anlayış vardır:

1) Yaradan için bir şeyler yapmakla ilgili hiçbir bağının olmadığını, tersine “Hepsi benim” diyen kötü eğilimin yönetimi altında olduğunu görür. Bu eğilim ihsan etmek için bir şeyler yapmasını engeller. Yalnızca kendi arzularının esiri olduğunu gördüğünde çalışmaya gelebilir. Eğer alma arzusundan bir fayda elde edemezse, çalışma enerjisi olmaz. Başka bir deyişle, çalışma ölçüsü alma arzusunun kazanacaklarına bağlıdır.

Kişi onun hükmünden çıkmaya çalıştıkça, tıpkı makalede yazdığı gibi: “Şabat’tan bahsetmek, sıradan bir günden bahsetmek gibi değildir demek, çalışmada ne demektir?” “Kişi kölelikten ve sürgünden çıkmaya çalıştıkça, görür ki karanlığa, buluta ve sise batmıştır.”

Bu aşamada atalarımızın “Kötü eğilimi ben yarattım; şifası için maneviyatı verdim,” sözlerinin tersini yaşar. Diğer bir deyişle, içindeki kötülük güçlenir, yani çalışmaya, çabalamaya başladığını ve Lişma’yı başarmak amacıyla iyi eylemler yaptığını ve bunun aksini deneyimlediği için böyle bir bayağılığa düşmüş olduğunu asla hâyâl edemez.

Aslında bu ona şu anlayıştan gelir, “Kalbini sertleştirdiğim için.” Aşağıda olmasının sebebi yukarıdan gelmesine rağmen, karanlığı hisseden kişi -onun için hiçbir şey parlamaz- sürgünü yaşamaktadır.

Yukarıda söylenenlerle, bize şu sorulanı yorumlayabiliriz, “Zohar’ın şöyle söylemesi ne demektir? ‘Bu sesler karanlığa, buluta ve sise kazınmıştır ve onların içinde belirirler.’” Bunu şöyle yorumlamalıyız; “Bu sesler,” kişinin ihsan etme amacıyla hareket etmesine güç vermek için gelen, maneviyatın sesleridir. Buna “Lişma’nın ikinci anlayışı” denir, yani ihtiyaç duyduğu ve maneviyatın seslerini toplayacağı karanlık, bulut ve sis kabı.

Lişma denilen bu iki anlayış yukarıdan verilir: 1) Kli (kap), yani karanlık. Kişi karanlığa daha fazla tahammül edemediğinde buna ihtiyaç duyar. 2) Işık, yani güç. Bu, ihsan etme amacı için güç veren maneviyatın sesi, onu ıslah eden ışıktır. Bu şudur, “Kötü eğilimi ben yarattım; şifası için maneviyatı verdim.” Diğer bir deyişle, maneviyatın sesi, kötü eğilime Lişma niyetiyle şifa verir.

Bu sebeple şöyle yazılmıştır: “Bu sesler karanlığa, buluta ve sise kazınmıştır ve onların içinde bir bedenin göründüğü gibi görünür.” Bu demektir ki, eğer daha önce “karanlık” ve “eksiklik yeri” denilen Kelim’e sahip olsalardı, o zaman maneviyatın sesi karanlığa girer ve orayı aydınlatırdı.

Fakat eksiklik yeri olmadığında yani ihsan etme amacıyla hiçbir şey yapamıyor olmanın eksikliğini hissetmediğinde, ışığın gireceği bir yer olmadığı için, ışığın aydınlatmasından bahsedilemez. Bu, sağın anlayışıyla yani Hesed ile ilgilidir. Bu demektir ki, kişi başkalarına iyiliksever davrandığında, Hesed’e “ihsan etme” denildiği için ihsan etme kaplarını edindi. Bu bağlamda Kelim’i zaten tamamlamıştır.

Sonrasında sol denilen maneviyatın sırlarıyla ödüllendirildiğinde, üçüncü anlayış başlar. Işık alma kaplarında geldiği için kaplar kesinlikle ihsan etme amacında olmalıdır. Kişi ihsan etme amacıyla ödüllendirilmiş olsa bile, sol olarak kabul edilir çünkü Hasadim ile kılıflanan Hohma’nın ıslahı henüz gerçekleşmemiştir. Yoksa “Hohma’sı eylemlerinden daha büyük” olurdu.

Burada Hohma’nın Hasadim ile kılıflandığı, orta çizgi meselesi başlar. Bu demektir ki, “Hohma alan alma kapları” Hasadim ile kılıflanacak. Şu söylenenin anlamı budur, “Işık Hesed olan sağdan, Gevura olan soldan gelir. Buna “Hohma’nın ifşası” denir.

Ancak, sağ solla, sol sağla kaynaşmalıdır. Işığa “orta” denilir çünkü Hohma ve iyi eylemler içerir, tıpkı daha önce Hohma’sı eylemlerinden büyük olmamalıdır, dediğimiz gibi.

Baal HaSulam, “Ve tüm insanlar sesleri gördü,” sözünü şöyle açıklar: Bilinir ki, “ses” demek, “duymaktan” gelen, Bina denilen Hesed demektir. “Görmek” Hohma’dır. Şöyle yazdığı gibi: “Toplumun gözleri, toplumun bilgeleridir.” Ayrıca, alma kaplarında parlayan Hohma’yı alabilmek için, almamak gereklidir. Bu şekilde, “ses” ve “duymak” denilen Hasadim kılıfı kaba yayılır.

Dolayısıyla “Ve tüm insanlar sesleri gördü” cümlesi demektir ki, kap sesle yani Hesed ile kılıflandığında, Hohma ışığını aldıklarını gördüler. Bu sebeple şöyle yazılmıştır: Sesle yani Hasadim ile kılıflandığında Hohma’yı gördüler. Buna, Hohma’yı ve Hasadim’i içeren “orta çizgi” denir.

Yukarıda söylenenlerle, bize “‘Bütün bir insan,’ Yakup ve Tiferet denilen Işık, üçüncüde verildi demek ne demektir? şeklinde sorulmasının anlamını anlayabiliriz.

Cevap şudur ki, Işık orta çizgidir ve Yakup orta çizgidir, bütünlükten dolayı sağı ve solu içerir. Diğer bir deyişle, Hohma ve Hasadim’in kaynaşması söz konusudur. Çalışmada bu demektir ki, kişi Hohma’sının eylemlerinden daha büyük olması yasaklandığı için, hem Hasadim, hem de Hohma’yı içermelidir.

Ancak, kişi inanmalıdır ki “O’ndan başkası yoktur,” her şeyi Yaradan yapar. Diğer bir deyişle, Baal HaSulam’ın dediği gibi, “Eğer ben kendim için değilsem, kim benim için” olması sebebiyle kişi her eylemden önce, insana tek seçim verilmiştir demelidir. Dolayısıyla, her şey kişinin seçimine bağlıdır. Ancak, bundan sonra kişi her şey İlahi Yönetim’den gelir, insan kendi başına bir şey yapamaz, diyebilir.

Ari’nin şu sözlerini açıklayabiliriz, “Işığı örten Se’arot (saçlar) meselesinden dolayı, onlar değersiz oldukları sürece ışıktan haz alırlar.” İnanmalıyız ki, Yaradan bize bir arzu ve iyi eylemler yapma özlemi verdi. Kişi değersiz olduğu sürece Yaradan’ın onu iyi şeyler yapmaya zorladığını hissedemez. Yaradan’ın, kendini kıyafetlerle saklamasının sebebi budur ve bu kıyafetin adı Lo Lişma’dır. Diğer bir deyişle, bazen Yaradan kendini dostların kıyafetinde saklar.

Örneğin, kişi şafaktan önce kalkıp çalışmak istemez. Bu yüzden, Yaradan kendini dostlarla kılıflar ve kişi yorgun olsa bile yataktan kalkar çünkü çalışmaya gelmiş tüm dostlarının onun bayağılığını görmesinin hoş olmayacağını düşünür. Bu nedenle kalkar ve çalışmalara katılır. Öyle anlaşılıyor ki, Yaradan’ın emirlerini yerine getirmek için yataktan çıkma enerjisi yoktur, bu nedenle Yaradan onu çalışma için zorlayamaz, yatakta kalır fakat dostları onu mecbur eder.

Lo Lişma’da birçok derece olmasına rağmen, bu örneğe benzer şekilde, kişi Lo Lişma’da hareket eder. Biz şimdi çalışmaya katılan ve eylemleri yerine getiren kişiye bakmalıyız. Diğer bir deyişle, bunları yerine getirmesi sebebi Yaradan ise, bedenin üstesinden gelme ve iyi eylemler yapma gücünü bulamaz. Dolayısıyla, Lo Lişma’da neyin önemli olduğunu görmeliyiz.

Yine de kişi yukarıda söylenen “O’ndan başkası yok,” sözüne inanmalıdır yani onu iyi eylemler yapmaya zorlayan Yaradan’dır fakat henüz onu zorlayanın Yaradan olduğunu bilmeye lâyık olmadığından, Yaradan kendini kan ve etle kıyafetlendirir. Onlar vasıtasıyla, Yaradan bu eylemleri yapar. Bu nedenle Yaradan Ahoraim (kaba et) formunda hareket eder.

Diğer bir deyişle, kişi yüzler görür fakat inanmalıdır ki yüzlerin arkasında bu eylemleri yapan Yaradan var. Bu demektir ki, insanın yanında Yaradan’ın istediği eylemleri yerine getirmesi için onu zorlayan Yaradan durur. Öyle anlaşılıyor ki, Yaradan her şeyi yapar ama insan inanması gerektiğini değil, gördüğünü hesaba katar. Bu sebeple kişi eylemlerini Lo Lişma’da yerine getirdiğini söyler, tıpkı onu zorlayan dostlar örneğinde olduğu gibi.

Bu zorlamanın sadece dostlardan gelmesi gerekmez. Daha ziyade herkesin, kendine uyan içsel bir görünüşü vardır. Bu nedenle, örneğin, dostları onu gelmeye zorladığı için toplantıya gelen kişi şöyle der: “Çalışmaya gelme sebebim Yaradan, Yaradan dostların kıyafetiyle kıyafetlenmiş.” Dolayısıyla şimdi çalışmasına sebep olduğu için Yaradan’a şükreder.

Öyle görünüyor ki, kişi eylemlerini Lo Lişma’da yerine getirdiğinde, Eylemleri yerine getirmeye onu zorlayanın Yaradan olmadığını bildiğinde ve dostları istediği ve onlara uymak zorunda olduğu için hareket ettiğinde, inanmalıdır ki bunu Yaradan ıslahı yerine getirmesini emrettiği ve Yaradan’ın emrine uymak zorunda olduğu için yaptı. Ancak, Yaradan kendini dostlar, Lo Lişma kıyafetinde saklar, böylece kişi bu kılıflanmayla Lo Lişma’nın sesine uymak zorunda olduğunu düşünür.

Fakat gerçekte, kişi inanmalıdır ki, tüm bunlar Yaradan’ın yaptıklarıdır. Bu nedenle ıslahları yerine getirdikten sonra, Lo Lişma kılıfının arkasında Yaradan olduğunu söylemelidir. Sonrasında Yaradan’a kıyafetlenme vasıtasıyla emirlerini yerine getirme arzusu verdiği için şükreder.

Yukarıda söylenenlerle Lo Lişma’nın büyük önemini anlayabiliriz. Bu demektir ki, bu kişinin düşündüğü gibi değildir -yani her şeyi Lo Lişma için yapıyor. Daha ziyade bu şöyledir; Henüz daha Yaradan’ın gerçek yöneten olduğu hissiyle ödüllendirilmese de, Yaradan ona emrettiği için her şeyi yerine getirir. Bu sebeple, Lo Lişma’nın yöneten olduğunu düşünür ve dolayısıyla eylem gözünde o kadar da önemli olmaz.

Ancak, “O’ndan başkası yok,” olduğuna inanırsa o zaman gerçek anlamda Yaradan’ın emirlerini yerine getirir ve Lo Lişma’daki eylemlerinin değerini anlar. Kişinin eylemi sadece Lo Lişma’da yerine getirdiğini hayal etmesi sadece henüz Kral’ın emirlerini yerine getirdiğinin, Kral’a hizmet ettiğinin hissiyle ödüllendirilmemiş olmasındandır.

Bu nedenle, eğer gerçekten Lo Lişma’da Yaradan ona manevi çalışmaya bağlanmasını emrettiğine inanırsa, Lo Lişma kıyafetlenmesi için Yaradan’a çok daha fazla şükreder. Bundan sonra Lo Lişma’daki maneviyat ve ıslahların önemini takdir eder. Atalarımız bununla ilgili şöyle der “Ve onlar bilerek insan toplar,” yani “bilerek” Lişma ve “bilmeyerek” Lo Lişma.

Se’arot (saçlar), Lo Lişma’nın ışığını örter, yazılmasının anlamı budur, ona uygun olmadıkları sürece ışıkla beslenemezler. Diğer bir deyişle, Se’arot bir kıyafettir ve kıyafetin altında, ışık parlar. Fakat şimdi ışık örtülüdür.

 

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,081