e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Michael Laitman > Kabala Kütüphanesi > Yeni Hayat > Yeni Hayat 1084 – Nefret Ve Sevgi

Yeni Hayat 1084 – Nefret Ve Sevgi

Oren Levi: Merhaba. Dr. Michael Laitman ile Yeni Hayat Söyleşisi serisinde bizimle olduğunuz için teşekkür ederiz. Merhaba Dr. Laitman.

Dr. Laitman: Herkese merhaba.

Oren Levi: Bugün nefret ve sevgi hakkında konuşmak istiyoruz. Nefret ve sevgi, strese sebebiyet veren iki duygudur. Bazen bu ikisi arasında çok hızlı geçiş yapılır. Nefret ve sevgi arasındaki ince çizgiyi görmek istiyoruz.

Konuk: İnsanlığın doğuşundan bu yana nefret ve sevgi arasında güçlü bir gerilim vardır. Bu durumla ilgili kitaplar yazılmış, filmler yapılmıştır. Bu sebeple savaşlar başlamış, ülkeler arası ilişkiler bu yapıya dayanarak kurulmuştur. Hayatta nefret edeceğimiz ya da seveceğimiz şeylere oldukça aşinayızdır. Bugün nefret ve sevgi arasındaki sınırdan, bağlantıdan benzerliklerden, farklılıklardan ve bu ikisi arasındaki ince çizginin mahiyetinden söz edeceğiz. Bunlarla karşı karşıya geldiğimizde gerçekten şaşırıyoruz fakat biliyoruz ki bu hayatın ta kendisidir. Birbirimizi gerçekten severken aniden bir şeyler değişir ve bunun tam zıttı olan, tanıdık bir duyguya kapılırız. Bir şeyden ya da birinden gerçekten nefret ederken birdenbire bu öyle bir sevgi ilişkisine dönüşür ki nasıl bu kadar keskin bir geçiş olabileceğini anlayamayız bile. Sevgi ve nefret arasındaki benzerlik nedir? Bir şekilde birbirlerine benzediklerini söyleyebilir miyiz?

Dr. Laitman: Her ikisi de birer duygudur. Bu, aynı etkinin bir insanda nefret olarak hissedilirken bir başka kişide sevgi olarak açığa çıkmasını sağlayan belirli bir duygusal izlenimdir. Hatta aynı kişi için konuşursak, bir an nefret hissederken bir sonraki an bu hissin sevgiye dönüşmesini ya da tam tersini sağlayan izlenimdir. Bu noktada nefret ve sevgiyi kesin olarak ayıramayan bir aygıtla ölçüm yaparsak bu aygıt gerginlik, kas gerilimi, beyin dalgalarında değişimler, bazı salgıların ve hormonların salınımı gibi değişimler algılayacaktır. Bu noktada gerçekten de bir farklılık var mıdır? Bir olguya karşı olan tutumumuzu ayıran beynimize ait çok küçük bir bölüm onun sevgi veya nefret olduğunu ayırt edebilir mi? Muhtemelen bu ayrımı yapamaz ve belki de arada bir fark da yoktur. Bir duygunun, nefret ya da sevgi olduğunu ve hatta diğer tüm olgularla ilgili durumu ayırt eden beynimizdeki bu nokta, belki de hiçbir fark hissetmiyordur. Nabzımızı, tansiyonumuzu etkileyen farklı farklı şeyler aslında tek bir şeydir.

Konuk: Beynimizin büyük bir bölümü, bu iki duygu tarafından yönetilmektedir.

Dr. Laitman: Evet, yapılan birtakım testler vasıtasıyla bunu öğrendik. Peki fark nedir? Farkı tanımlamak basittir: kişisel ilgim, alma arzum benim zevk merkezimdir. Bu kısım keyif alıyor mu? Yani başka bir deyişle egom acı mı çekiyor? Bu kısım zevk mi alınacağını yoksa acı mı çekileceğini belirlemektedir. Eğer ortada bir zevk alma durumu varsa bundan hoşlanırım, acı duyuyorsam nefret ederim. Olan budur.

Konuk: Onları aynı spektruma koyar mısınız?

Dr. Laitman: Tabii ki. Arada bir fark yoktur. Bana yakın olan biri acı çekiyorsa onu gördüğümde ben de acı çekerim. Bu kişi benim düşmanımsa acı çekmesinden hoşlanırım, keyif alırım.

Konuk: Bunu tekrar açıklar mısınız?

Dr. Laitman: Örneğin, acı çeken bir insan gördüm. Bu insan bir yakınımsa onun acısını paylaşırım. Eğer o benim düşmanımsa onun acı çekmesi bana keyif verir.

Konuk: Evet, bu iki durumda da acı ne kadar artarsa benim keyfim ya da acım o derecede artar.

Dr. Laitman: Doğru. Her zaman böyle olur. Keyif alan biri için, o benim yakınımsa onun sevincini paylaşırım. Düşmanımsa o mutlu oldukça ben acı çekerim. Yani burada yaptığımız şeyi tanımlamanın bir önemi yoktur. Önemli olan davranışımızdır. Egomuz her daim nefret ve sevgi arasında bir seçim yapar. Asıl konuşmamız gereken, kendi benliğimin dışında tanımladığım ya benim yakınım, fayda gördüğümdür ya da egoma zarar verendir. Egomun tutumunu, olumludan olumsuza değiştirebilir miyim? Asıl soru budur. Neden? Çünkü böylelikle diğer insanlara, dünyaya karşı tutumumu değiştiririm. Bu dünya benim için bir cennet olsun diye bunu yapabilirim. Herkese bakacağım ve egomu değiştirme yeteneğine sahip olacağım. Dünyaya karşı tutumumu değiştirdiğimde her şey benim için harika olacak, herkes iyi ve herkes hoş olacak. Öyleyse neden bunu yapmayayım ki?

Konuk: Bunu gerçekten egom belirler. Karar veren nokta odur.

Dr. Laitman: Genelde egom benim için karar alır ama ben onun üzerinde karar almayı istiyorum. O kimi seveceğime, kimden nefret edeceğime, kimin bana keyif verip, kimin beni üzeceğine karar veriyor. Başka bir şey yapmak istiyorum. Onu dünyada hiçbir şekilde nefret kaynağı görmeyeceğim ve herkese ve her şeye karşı devamlı olarak iyi davranacağım, böylelikle de her daim iyi hissedeceğim şekilde değiştirmek istiyorum. Neden acı çekilir? Düşmanların başarılı olduğunu ve sevdiklerimizin kaybettiğini görmek bize acı verir.

Konuk: Yani aslında dünyayı değiştirmek yerine kendimizi değiştirmemizi söylüyorsunuz. Bu kolaymış.

Dr. Laitman: Nasıl yani? Tüm dünyayı değiştireceğim. O size dünyaya aşina olmadığınızı, onun ne olduğunu bilmediğinizi söyler. Kabalistler’in söylediği gibi o ilahi bir kutsallıktadır, ancak dünyanın bu şekilde görünmesi için kullanılmıştır. Hiç kimse kendi kusurları yüzünden onu suçlamasın. Bunu egomuz yüzünden böyle söylersiniz. Egonuzdan ne kadar uzak veya ona ne kadar yakın olduğuyla ilgili olarak bir şeyin iyi ya da kötü olduğuna karar verirsiniz. Egomu etkisiz hâle getiririm ve dünyayı nasılsa öyle görürüm. Önceden her şey bana cehennemdeymişim gibi hissettirirdi fakat artık her şey harika ve cennetteymiş gibiyim. Hepsi benim elimdedir. Bu noktada kimseyi zorlamadan sadece kendi üzerimde çalışırım. Siz bir psikolog olarak olayların bu şekilde olmasını tercih eder misiniz?

Konuk: Kişinin kendi dışında olanları değiştiremeyeceğini, bunun yerine herkese karşı tutumunu değiştirmeye çalışması ve böylelikle hayatta genel olarak hissettiklerinin değişmesi gerektiğini, son günlerde yaygın olan yaklaşımlardan anlamaktayız.

Dr. Laitman: Farklı yöntemlerin ve Kabala Bilgeliği metodunun bunu yapma şekliyle ilgili büyük farklılıklar mevcuttur. Çünkü diğer yöntemler ikna etme yoluyla ilerler. En iyi yöntem budur, bu şekilde dünyaya bakmalısın, o şekilde dünyaya bakma vs., vs… Kabala Bilgeliği ise bunların yardımcı olmayacağını söyler. Görülen o ki diğer yöntemler bazen gerçekten bize yardımcı olmazlar, bazen de biraz olabilirler. Onların hiç yardımı olmadığını söylemiyoruz. Bir şekilde belli oranlarda hayattaki yükümüzü hafifletebilirler fakat bu şekilde dünyaya bakış açımızı gerçek anlamda değiştiremeyiz. Kabala Bilgeliği, çok temel bir şey olan bu içsel cerrahi ameliyatı yapmamız gerektiğini söylemektedir. Onun iyi olduğunu görmek için dünya görüşümüzü düzenleyene kadar, dünyaya karşı tutumumuzu tamamen değiştirmemiz ve onun iyi, bizlerin kötü olduğunu anlamamız mümkün değildir. Bu, değiştiğimi, kendimle ilgilendiğimi ve kendimi ıslaha getirdiğimi ölçebileceğim bir standarttır, bu benim eğilimimdir. Kendimi ve davranışlarımı nasıl ıslah edebilirim? Tüm dünyaya karşı yaklaşımımda, herkese karşı nefreti kullanmak yerine sevgiyi kullanarak. Bu durumda hiç düşmanım olmaz. Kimseden nefret etmem, herkesi severim.

Konuk: Onları bu şekilde görüyor ve onlarla bu biçimde ilişki kuruyorsunuz. Bu daha önce bahsettiğiniz, kişinin kendi içselliğinde yapacağı değişimdir. Bugüne kadar yaptığımız gibi dünyayı kısmen iyi kısmen kötü görmek ve bazı insanlardan hoşlanıp, bazılarından hoşlanmamak yerine sadece iyi tarafa doğru gitmemiz gerektiğini söylüyorsunuz. Bunu yaparken de nefreti kovmak zorundayız.

Dr. Laitman: Hayır, söylediğim bu değildi. Bu, kendimi iyi tarafta görüp kendime güvenmem gibi.

Konuk: Bu bardağın dolu tarafıdır. Bu şekilde kendimi sadece sevgiyi görmeye yöneltirim.

Dr. Laitman: Hayır, bu söylediğiniz psikolojik bir yaklaşımdır. Kabala Bilgeliği’nin yaklaşımına göre kişi kendisini gerçekten ıslah eder ve şunu söyler: “dünya benim yansıtmamdır. Dünya kendi içinde gerçek nesnel bir yapıya sahip değildir. O benim öznel yapımdır, algımdır. Onun bir biçimi yoktur. Herkes onu kendi kusurları içinden görür. Kusurlarımı düzeltmek istiyorum. Böylelikle dünyayı ne derece ıslah olmuş olarak görüyorsam kendimi de o derece ıslah olmuş görürüm. O zaman benim yansıtmam olan dünya, bana iyi görünecektir”.

Oren Levi: Çalıştığım yerde birisi, bana birkaç kez zarar verdi diyelim. Ondan gerçekten nefret ediyorum. Peki bu durumda ne olur?

Dr. Laitman: Bu insanları iyi olarak nitelendirecek derecede kendinizi ıslah edebilmeniz için, bunun üzerinde çalışmanız gerekir. Diyelim ki kendinizi yapabildiğiniz kadar ıslah ettiniz ve yavaş yavaş kişilere karşı tutumunuzu daha nötr yani ne iyi ne kötü olan bir hâle getirdiniz. Bir sonraki adım, tutumu iyi bir hâle getirmektir ve bunun nasıl yapılması gerektiğini öğrenmelisiniz. O zaman göreceksiniz ki dünyada hiç kimse kötü bir şey yapmıyor.

Oren Levi: Ama iş yerindeki o kişi, bana defalarca zarar vermişti.

Dr. Laitman: Size zarar verenin o olmadığını ve hatta aslında zarar diye bir şey olmadığını göreceksiniz.

Oren Levi: Zarar veren o değil ve onun yaptığı şey zarar vermek değil.

Dr. Laitman: Doğru.

Konuk: Böyle gören bir kişide, ne gibi değişiklikler olmuştur?

Dr. Laitman: Onun gerçeklik algısı değişmiştir.

Konuk: Bunu biraz detaylandırabilir misiniz?

Dr. Laitman: Onun tüm gerçeklik algısı değişir. Değişen gerçeklik değil, kişinin algısıdır.

Oren Levi: Kendimi, o kişinin bana kötülük yapmadığına ikna edemem çünkü onun yaptığı şeyin kötülük olduğunu ve bu yüzden ondan nefret edeceğimi biliyordum. Bu sadece nefret de değildir. O bana defalarca kötü şeyler yaptığı ve sürekli bana nasıl kötülük yapacağını düşündüğü için, bu birikmiş nefrettir. Bana onun kötü bir şey yapmadığı hatta herhangi bir şey yapmadığı konusunda kendimi ikna etmememi söylüyorsunuz. Burada “bir şey” olarak nitelendirdiğiniz nedir? Kendimiz üzerinde çalışmalar yapmamız gerektiğini ve zamanla nefreti nötr bir şeye, ardından sevgiye dönüştürdüğümüz bir duruma ulaşacağımızı söylediniz. Dünyanın bizim gördüğümüz gibi olmadığını söylemiş bir bilge kişinin yanına gelmeden önce, neler hissettiğimi aşama aşama anlattım. Bunlara bakabilir ve tamamen farklı bir şekilde deneyimleyebilirsiniz. Bu söylediğimi nasıl yapacağını öğrenmek isterim. Fakat şu anda o kişiden gerçekten nefret ediyorum ve bunun haklı sebepleri var. Gerçekten mantıklı sebeplerim var. O kişiye olan yaklaşımımın nötr olduğu bir duruma erişene kadar ilerlemeye, kendi üzerimde bir tür çalışma yapmaya başlamaya mecburum. İlk aşamada yapmam gereken çalışma nedir?

Dr. Laitman: Bu dünyada siz ve üst güç dışında başka kimsenin olmadığını anlamalısınız.

Oren Levi: Üst güç nedir?

Dr. Laitman: Üst güç, etrafınızda var olan her şeyi size gösteren doğanın gücüdür. Tüm dünya, yaratılmış olan her şey O’nun düzenidir. Cansız, bitkisel, hayvan ve insan. Bunların hepsini bu şekilde görürüz çünkü göstergeniz, kopyanız, yansıtmanız ve tüm içsel nitelikleriniz, sizden önce belirlendikleri şekilde dışa yansımaktadırlar. Bu, sinemada oturup o büyük panoramik ekrana bakmanız gibidir. Gerçekten büyük olan o ekrana bakarsınız ve kendi içinizi görürsünüz. Gördüğünüz elbette ki böbrekleriniz, kalbiniz, akciğerleriniz, vs. değildir. Orada iç dünyanızı görürsünüz. Yani kızgınlığınız, düşünceleriniz, arzularınız ve farklı niyetlerinizdir görünen. Tüm bunlar kendinizi yönlendirme şeklinizdir. Bu, üst güce yönelik bir sorundur çünkü O ve siz dışında hiçbir şey yoktur. Bir de O’na karşı tutumunuzu belirlediğiniz perde vardır.

Oren Levi: Tekrar soruyorum: Üst güç nedir?

Dr. Laitman: O, doğadır. Doğanın tamamıdır.

Oren Levi: Ne anlamda?

Dr. Laitman: Bu, bize görünen cansız, bitkisel, hayvan ve insan seviyelerini yaratan bir tür üst güç var anlamına gelir. O, Bay Oren’i yarattı ve şimdi bu güç, Oren Levi’yi üst gücün yanında ayrı bir varlık olarak gösteriyor. Oren Levi ve O, başka bir şey yok. Diğer her şey onlar arasındaki bağı ifade etmektedir.

Oren Levi: Tamam, o hâlde bu bağlantıyı inceleyelim. Bu üst gücün var olduğunu farz edelim. Var olup olmadığını bilmiyorum ancak sizin söylediklerinize uyacağım. Şimdi bu üst güç, geçmiş yıllarda bana defalarca ihanet etmiş olan ve bu nedenle oldukça nefret ettiğim Yale adındaki iş arkadaşımı gösteriyor. Onun yaşamasını bile istemiyorum. Gerçekten ne hissettiğimi söylemiyorum fakat ondan ciddi anlamda nefret ediyorum. Şimdi bile beni nasıl mahvedeceğini düşündüğünü biliyorum. Yani bu durum sadece geçmişte olmadı, aynı zamanda geleceği de etkiliyor. Gerçekten, nefretle doluyum. Dr. Laitman, bana bir üst gücün varlığından ve bana bir film izlettiğinden bahsediyor. Az önce tarif ettiğiniz sinema salonunda izlediğim filmde, büyük bir nefret görünüyor. O neden bana bu sahneyi gösteriyor?

Dr. Laitman: İş arkadaşınızın niteliklerini değil, kendi niteliklerinizi düzeltmeniz için gösteriyor. O kişinin bir fonksiyonu yoktur. O sadece bir imge olarak buradadır. Burada hiçbir şey ve hiç kimse yoktur. Sadece önünüzde biri oturuyormuş gibi görünmektedir. O bir enerji parçasıdır, belli dalgaların bir araya gelmiş hâlidir, o kadar.

Oren Levi: İlk ders olarak her şeyden önce tüm dikkatimizi kendimize vermemizi söylüyorsunuz.

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Hakkında konuştuğumuzdan dolayı bana yapılan her şeyi hatırladığım için, içimde hissediyorum.

Dr. Laitman: Maddesel, hareketli, iyi, kötü olarak onunla ilişkilendirdiğiniz tüm nitelikler aslında sizinle ilgilidir.

Oren Levi: Bu noktaya varmadan önce, her şeyden önce sizin imge olarak adlandırdığınız bir tür görüntü var. Eğer kendime bakmaya başlamamı söylerseniz, artık o kişi beni o kadar da ilgilendirmez. Kendime baktığımda, bu hayali yaratığa olan nefretimin patlamak üzere olduğunu görüyorum. Bu durum sağlığımı tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda işimdeki kariyerimi de mahvediyor. Şimdi siz bana bu kişi hakkındaki düşüncelerinizi söyleyebilirsiniz. Onlar düşüncedir, onlar düşünce değildir. Size sağlığımdan ve kariyerimden bahsediyorum. Ondan nefret ediyorum. Yine de şu an dikkatimi ona değil kendime veriyorum. Nefretle dolu olduğumu görüyorsunuz. Bir sonraki aşamada ne yapmalıyım? İlk aşama, iş arkadaşıma bakmamam ve onun hayalî olduğunu kabul ederek kendime bakmamdı. Şu an bu nefret beni öldürüyor. Sırada ne var?

Dr. Laitman: Bu noktadan sonra kendinizle ilgilenmelisiniz.

Oren Levi: Tamam, ne yapayım?

Dr. Laitman: Etrafınızda hiçbir şey yoktur.

Oren Levi: Tamam, onu anladım. Her şeyden önce kendime bakıyorum. Şimdi ne yapacağım? Nasıl yapacağım? Artık yalnızca bizi yaratan ve bu filmi izlememizi sağlayan Üst Güç ile karşı karşıya olduğumuz bir duruma erişeceğiz. Bu filmi izlememiz sayesinde Üst Güç ile nasıl iyi bir etkileşime, iyi bir bağlantıya girileceğini biliyoruz.

Oren Levi: Hissettiğim bu nefret duygusunun hikâye ile ne ilgisi var?

Dr. Laitman: Tabii ki ilgisi var.

Oren Levi: Farklı şekilde anlatırsanız daha iyi anlayacağım. Şimdi ne yapacağım?

Dr. Laitman: Bu nefret duygusu sizi film perdesinin arkasında bulunan, doğa olarak adlandırılan, Üst Güç ile bağlantı kurmaya zorlamalıdır. Kişi, O’nunla bağlantı kurmak ve O’nu anlayabileceği, istediği her şeyi yapabileceği bu tür bir irtibata erişmek istemektedir. Bu tür bir bağlantı sayesinde tüm düşmanlarınız yok olur ve O’nunla gerçek bir bağlantı hâlinde olursunuz.

Konuk: Kişi ondan ne istendiğini nasıl bilecektir?

Dr. Laitman: Kişi bunun üzerinde düşünmelidir. Bu şekilde ne istendiğini bilecektir.

Oren Levi: Kişi ne hakkında düşünmelidir?

Dr. Laitman: Kabala Bilgeliği, birkaç kelime ve sözlü tavsiyelerden oluşmaz. Onu öğrenmeniz ve uygulamanız gerekmektedir.

Konuk: Üst Güç’ün bizden ne istediğini bilmenin bir yolu var mıdır?

Dr. Laitman: Evet, vardır.

Oren Levi: Söyleşimizin bitmesine birkaç dakika kaldı. Üzerinde düşünmemiz gerektiğini söylediniz. Ne üzerinde düşünmeliyiz? Sadece genel çerçeveyi anladım, daha somut bir şekilde anlamak istiyorum.

Dr. Laitman: Sadece ve sadece Üst Güç ile muhatap olduğunuz konusu üzerinde düşünmelisiniz.

Oren Levi: Nefret duymaktan nasıl kurtulurum? Daha önce nefret hakkındaki söyleşimizde onun insanı dolduran, duygusal bir izlenim olduğundan bahsetmiştiniz. Bu konuda ne yapabiliriz?

Dr. Laitman: Onu olduğu gibi bırakınız. Şimdi onun sayesinde Üst Güç ile olan bağlantınız üzerinde çalışınız.

Oren Levi: Peki bu duyguya dokunuyor muyuz?

Dr. Laitman: Bu duygu size yardımcı olur, sizi Üst Güç’e yönlendirir çünkü O, daha önce iş yerindeki arkadaşınızı suçlamanıza sebep olan ama aslında o kişinin bir parçası olmadığı bu hissi size verendir. İş arkadaşınız yoktur. Yalnızca bu farklı imgeler aracılığıyla sizi düzelten, O’nunla olan tüm ilişkilerinizi ıslah etmeniz konusunda devamlı olarak çalışmanız için size bir fırsat veren Üst Güç vardır.

Konuk: Söylediklerinizden anladığım kadarıyla şu an ve burada askıya aldığımız bir nefret belirtisi mevcut. Bu belirtinin tek amacı, kişiyi doğa ve kendisi arasında bir bağlantı inşa etmek için çalışması amacıyla uyandırmaktır.

Dr. Laitman: Evet.

Konuk: Kişi şu an hissettiği ne varsa hepsini askıya alır ve aslında doğa ile bir bağlantı kurmak için çalışmaya başlar. Her şey nasıl sonlanır? Bu kötü nefret duygusu sonunda nasıl ortadan kalkacaktır?

Dr. Laitman: Eğer her şeyi etrafındakilere bağlamak yerine Üst Güç’e bağlıyorsa kişi artık içsel olarak kötü hissetmeyecektir. Çünkü o kendine benzeyen hiçbir şeyden nefret etmez. Onun önünde yok etmek istediği bir şey vardır. O şey, Üst Güç’tür. Bu kişi belirli bir sistemin var olduğunu zaten bilmektedir. Bu sistemde her şeyin ve herkesin başlangıcı ve sonu, açık bir şekilde mevcuttur. Bu sistem, kişinin aklının ve duygularının çok daha ötesinde ve ilerisindedir. Kişi bunu anlamak ve onunla daha fazla alâkadar olmak zorundadır. Kişinin tüm çalışması, sistemle daha fazla ilerlemek için onu daha derinden anlamak üzerinedir. Yani burada düşmanlar ya da nefret edilenler yoktur. Yalnızca kişiyi eğitmeye çalışan bir sistem vardır.

Oren Levi: Ne konuda kişiyi eğitmeye çalışır?

Dr. Laitman: Doğaya karşı yeni bir tutum, doğayla yeni bir ilişki konusunda eğitmeye çalışır. Kişinin doğaya karşı yeni bir tutum, hayata ve gerçekliğe karşı yeni bir davranış geliştirmesi için onu eğitir. İş yerindeki arkadaş gibi, size zor zamanlar yaşatan birine odaklanmanız için değil. Fakat evet, o kişi bir çeşit tetikleyicidir.

Oren Levi: Peki, nefret hakkında çok fazla konuştuk. Burada sevginin yeri neresidir?

Dr. Laitman: İş arkadaşınızın hiçbir şey konusunda suçlu olmadığını fakat onun vasıtasıyla Yaradan’ın sizi ilerletmek, uyandırmak, yükseltmek için sizinle birlikte çalıştığını anlamıştınız. Her şeyden önce, kötü olan her şeyi bu kişiye bağlamıyorsunuz. Hatta başınıza gelen iyi şeyleri ona bağlıyorsunuz çünkü onun vasıtasıyla iyi şeylere ulaşırsınız.

Oren Levi: Peki, sevgi nedir?

Dr. Laitman: Henüz sevgiden bahsetmedik.

Oren Levi: Bu nedenle sevginin ne olduğunu soruyorum.

Dr. Laitman: Bu uyanışlarla ihsana erişeceğiniz şey, sevgidir.

Oren Levi: Ne şekilde ihsana erişeceğiz?

Dr. Laitman: Vererek. Bol bol ihsan etmeyi istemeniz sayesinde. Şimdiki durumunuzdan etrafınızı saran tüm bu perde, bu dünya aracılığıyla şimdi biraz daha iyi anladığınız Üst Güç’e, her şey size sadece iyilik yapmaktadır. Onları bu şekilde kabul etmekten memnun olmasanız bile bu böyledir.

Oren Levi: Dr. Laitman, açıklamalarınız gerçekten ilginç ve yenilikçiydi. Birtakım sorularla söyleşimizi sonlandırmak istiyorum. Aklımda tutmam için bana nefret ve sevgi hakkında bir cümle söyleyebilir misiniz? Onları nasıl hatırlamalıyım?

Dr. Laitman: Nihayetinde sevgi tüm nefreti örtmek zorundadır ve bu şekilde hakikat noktasına varırız. Eğer doğaya, yaratılışa ve her şeye karşı tutumumu ıslah edersem, zararlı kimsenin ya da hiçbir şeyin olmadığını görürüm. Herkes sevgi içindedir, herkes sevmektedir. Bu tamamıyla kendi ıslahıma bağlıdır.

Oren Levi: Dr. Laitman çok teşekkür ederim. Bizimle birlikte olduğunuz için teşekkürler. Bir dahaki söyleşide görüşmek üzere, en iyi dileklerimle!

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,084