e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Michael Laitman > Kabala Kütüphanesi > Yeni Hayat > Yeni Hayat 1096- Doğanın Sırları

Yeni Hayat 1096- Doğanın Sırları

Oren Levi: Merhaba, bizimle Yeni Hayat Söyleşi Serisi’nde Dr. Michael Laitman’la birlikte olduğunuz için teşekkürler. Merhaba Dr. Laitman.

Michael Laitman: Herkese merhaba.

Oren Levi: Bugünkü konumuz ‘’Doğanın Sırları’’. Sırlar dolu bir dünyada yaşıyoruz ve Doğanın büyük sırlarını çözebilmenin yollarını keşfetmek istiyoruz. Daha güzel bir yaşama yolculuğumuzda bizimle birlikte olun.

Konuk: Bildiğimizi düşündüğümüz bir dünyada yaşamaktayız; ancak tarih boyunca insanın giderek daha fazla anlamaya, keşfetmeye çalıştığını; uzaya gemiler göndermeye, bilimi daha fazla geliştirmeye, dünyanın oluşumunu, güneş sistemlerinin nasıl işlediğini kavrayabilmek için çarpıştırıcılar imal etmeye çaba harcadığını, bundan daha karmaşık olan insanın nasıl oluştuğunu ve bu dünyada nasıl yaşadığını anlamaya çalıştığını görmekteyiz. Bu sohbette doğanın sırları üzerinde konuşmayı arzu etmekteyiz. Doğa bizden neyi saklıyor? Bunları nasıl ortaya çıkartabiliriz? Çıkartmalı mıyız? Belki de bu sırların olduğu gibi saklı kalması, bizim de mevcut durumda yaşadığımız gibi yaşamaya devam etmemiz daha iyi bir şeydir. Sormak istediğim şey; insanların birbiri arasında bazı sırlarının olduğu gibi doğanın da bizden sakladığı ne tür sırlar vardır? Doğanın gerçekten sırları var mıdır?

Dr. Laitman: Doğa hiçbir şeyi saklamamaktadır. Doğa bizden hiçbir şeyi saklamamaktadır; çünkü doğada gizli, sır olan bir şey yoktur. Ancak her şey insanın kendi kısıtları, algısı ile sınırlandırılmıştır.

Oran Levi: Ne demek istiyorsunuz?

Dr. Laitman: Gözlüklerimi çıkartırsam bu odada bir başkasının olup olmadığını göremem. Burada biraz ışık var, akvaryumda galiba balık var. Yok, yok… Gerçekten aslında hiçbir şey görmüyorum, bu durumda ne yapabilirim? Varsayalım ki benim burada gözlüğüm yok, başka bir yerde ise gözlüklerim var ve orada görebiliyorum. Birdenbire bakıyorum ki gözlüklerime ilave olarak dürbünüm de var.

Konuk: Biraz karmaşık bir düzenekten söz ediyorsunuz.

Dr. Laitman: Evet, kulaklarımın yerinde de daha karmaşık aygıtlarım var; radar, vb. O zaman dünyanın gizlenmiş, henüz keşfedemediğimiz sırlarla dolu birçok olaydan meydana gelmiş olduğunu kabul etmiş oluyoruz. Şimdi ise artık bunlar sır değiller; ortaya çıkartılmış, bir bakıma o gizli örtüsünden sıyrılmıştırlar. Aslında her şey insana ve onun çevresindeki dünyaya bağlı. Onun nasıl bir formda var olduğunu, nelerin olup bittiğini bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum. Bizler bu gezegenin üzerinde küçük karıncalar gibiyiz, kendi etrafımızda dolanıp durup kendimizin çok büyük olduğunu düşünüyoruz. Her şey insanın kendi içindeki ifşaya gizlemeye bağlıdır. Onu geliştirmek gerekir. Hangi yöne doğru olması gerektiğini bilmiyoruz; ama alıcılarımızı, alıcı araçlarımızı açık tutmamız gerekiyor. Onları açabilirsek o zaman gerçekten çok farklı bir dünyayı keşfedebiliriz.

Konuk: O zaman bu insanda bir sır olarak mı kalır?

Dr. Laitman: O bir sır değildir. Hatta neyi kaçırdığımı bile bilmiyorum. Sır, benden neyin gizlendiğini biliyorum anlamına gelir. Ama ben neyin benden saklı olduğunu bilmiyorum.

Konuk: O zaman bizim için sır olan bizim anladığımızdan daha da gizli galiba?

Dr. Laitman: Evet, buna çifte gizlilik diyoruz.

Konuk: Dünya neden böyle yapılandırılmıştır? Niçin insan dünyaya her şeyi bilmesine imkân verecek bir programla en yalın biçimde yüklü gelmiyor? Bu nasıl bir saçmalık? Neden neler olup bittiği hakkında hiçbir fikrimin olmadığı ve benden gizli olan bazı bölümlerin olduğunu daha sonra hissederek anladığım bir yerde yaşıyorum? Böyle bir yerde nasıl yaşayabilirim?

Dr. Laitman: Ama ne için var olduğunu ve nerede yaşadığını bilmemeni hissettirecek bir kabiliyetinin olduğunun farkında mısın?

Konuk: Gerçekten de bu soruları bazılarımız sorarken bir kısmı da hiç sormuyorlar.

Dr. Laitman: O zaman onların bir sırları yok.

Konuk: Onlar için sır olan bir şey yoksa ve her şey yolunda ise evet onlar için sır olan bir şey yok; ama o zaman onlar da hayatı dolu dolu yaşamıyorlardır.

Dr. Laitman: Dolu dolu ifadesi ile ne demek istiyorsunuz?

Konuk: Onlardan saklı olan bir şey var mı? Onlar da böyle mi hissediyorlar? Bunu hissetmiyor olsalar bile gizlenen bir şey var.

Dr. Laitman: Bunların hepsi insanın ne hissettiğine bağlı. Gizlenen bir şey derken saklı bir şey olduğunu mu kastediyordun? Her şey açık ve net. Böyle söyleyenler vardır: Hiçbir şey gizli değildir. Güneşi, ayı, beni, seni görebiliyorsun; her şey açık ve net. Hiç kimse gözünün önündekilerin hepsinin doğru olduğu söylemedi.

Konuk: Doğru, herkes hayatı farklı görür, herkes gelişiminde farklı bir düzeydedir. Hiçbir şeyin objektif olmadığı bu ortamdan bu durumun bir ölçütü var mıdır?

Dr. Laitman: Hiçbir şey objektif değildir. Her şey insanın kendisi ile ilgilidir. Gizlenmişliği hissetmekte midir yoksa hissetmemekte midir? Saklı olan nedir? Bir şeyin gizlenmiş olması için benim bir şeyin saklı olduğunu hissetmem gerekir.

Konuk: Tamam, öyle ise biz bir şeylerin bizden saklanmış olduğunu mu, yoksa olmadığını mı hissediyoruz?

Dr. Laitman: Bugün öğleden sonra bilim adamları ayın arka tarafında dünyanın etrafında dönen bir başka uydunun varlığını keşfettiler; sanırım ay kadar büyük bir uydu.

Konuk: Bugün o uydu bizden saklanmış mıdır?

Dr. Laitman: Tabii öyledir. Ne demek istiyorsun? Onun gizlenmiş olduğunu hisseden birisi mi var?

Konuk: Kimse öyle hissetmiyordur; ama biz burada sanki farklı dillerden konuşuyoruz.

Dr. Laitman: Bu benim gördüğümdür: Gizli ya da saklı. Demek istiyorum ki ben bir şeyi; gizli olan bir şeyi hissediyorum.

Konuk: Bunun bir kişinin hissettiği ile ilgili olmasını vurgulamanız neden sizin için önemli?

Dr. Laitman: İnsanın kendisi ile ilgili bir şey yok ise üzerinde konuşulacak hiçbir şey yoktur. Gizlenmiş olduğu düşünülen birçok şeyin gerçekte saklı olmaması nedeniyle bunlar insanın kendisi ile ilgili değil ise bu konuda konuşacak bilgiye sahip olan var mıdır?

Konuk: Ben size bir örnek vereyim. Benim çocuğum doğduğunda her şeyi anlamakta ve herhangi bir şeyi beğenmekte güçlük çekiyordu. Maması annesinin elinin altında idi. Hiçbir şeye ihtiyacı yoktu. Bir anne olarak rolümün onu hayata yavaş yavaş hazırlamak gerektirdiğini biliyordum ve onun doğasının ve doğal gelişiminin onun birçok şeyi birlikte keşfetmemize ortam yaratacağını, benim rolümün aynı zamanda ona gerçekleri göstermek olduğunun farkındaydım. Bunu yapmak istiyordum; çünkü onun, ifadem yerinde ise anlamlı bir hayat yaşayabilmesine imkân verecek kabiliyeti kazanmasını istiyordum. Kendimi küçük çocuğumun yerine koyduğumda belki de dünyadaki birçok şeyin var olduğunun henüz farkında değildim. Tamam mı? O zaman belki de ben onları çocuğuma gösterme ihtiyacını bile duymuyordum; çünkü onların benden saklı olduklarının farkında değildim. Ancak bütün bunların arkasında bildiklerimin dışında ve farkına varabilirsem öğrenmem gereken ve hayatımı daha doğru yaşamama imkân verecek başka bir şey mi var?

Dr. Laitman: Her zaman tabii öyledir. Biz sahip olduğumuz tüm bilimlerle -kimya, fizik, biyoloji, zooloji, dünya, uzay, kâinat- keşfederiz. Her zaman yeni şeyleri ortaya çıkarırız.

Oran Levi: Niçin?

Dr. Laitman: Çünkü bizim bu yönde bir eğilimimiz var.

Oran Levi: Neden bütün bunları işin en başından bilmiyoruz?

Dr. Laitman: Var olan şeylerin bugün bile %99’unu bilmiyoruz.

Oran Levi: Soru “niçin” idi?

Dr. Laitman: Niçin gizli?

Oran Levi: Evet, bu da başka bir şey.

Dr. Laitman: Saklıdır; çünkü bizler onu önce beş duyumuzla algılayabilmek, sonra da onu beynimizle, idrakimizle deşifre edebilmek için kendimizi geliştirmemiz gereklidir. Kendimi yeterli bir düzeyde geliştirmezsem nerede olduğumu bile sormayacağım. Ancak daha sonra kendimi geliştirme düzeyime bağlı olarak niçin, hangi nedenlerle, nerede, vb. gibi soruları sormaya başlayacağım. Her şey kişinin gelişimine bağlıdır, biz her zaman insana ilişkin olarak bu konu hakkında konuşuruz. Aksi halde ben sizin ilişkilendirdiğiniz kişiyi tanımıyorum. Hatta gerçekten de var mıdır, yok mudur bilmiyorum. Bunun yanı sıra bizim gerçekle ilgili algılamamız da kişiden kaynaklanmaktadır. Gerçek ise hissettiğimiz gibi değil, tamamen farklı bir formdadır. Eğer herhangi bir formu varsa da bizim gerçeği nasıl hissettiğimizi yansıtmaktadır.

Oren Levi: Ne söylediğinizi doğru anladı isem; doğanın hiçbir şeyi gizlemediğinden söz ediyor ve her şeyin insanın algısının kısıtlı oluşuna bağlı olduğunu söylüyorsunuz. Şimdi de kişinin hayatı boyunca kendisini giderek daha fazla geliştirmesi gerekliliğine işaret ettiniz. Böylece o, giderek daha önce algılayamadığı veya yakalayamadığı birçok şeyi keşfedecektir.

Dr. Laitman: Evet.

Oren levi: Ben sorumu tekrarlamak istiyorum: İnsan niye işin başından itibaren bilmiyor? Niçin daha başlarken her şey ona açık değil? Niçin insan algısını geliştirmek durumunda? Niye yaşam böyle yapılandırılmış?

Dr. Laitman: Çünkü durmadan her yönü ile devamlı gelişen bir dünyada yaşamaktayız. Dünyanın cansız, bitkisel, hayvansal ve konuşan tüm parçaları gelişmektedir. Bu derecelerin gelişim düzeyine bağlı olarak bir kişi yaşamı ifşa eder. Kendisini ve içinde bulunduğu ortamı ortaya koyar.

Oren Levi: Bir kaya neyi keşfeder?

Dr. Laitman: Bir kaya formunu muhafaza etmesi gerekliliği keşfeder ve böylece o formu korur.

Oren Levi: Bir bitki neyi keşfeder?

Dr. Laitman: O da büyümesi, daha fazla ışık, su, sıcaklık, mineraller, vb. alması gerektiğini keşfeder. İşte hayat böyledir ve önem verdiği de budur.

Oren Levi: Bir köpek neyi keşfeder?

Dr. Laitman: Bir yeri olduğunu keşfeder ve bu konuda ustalaşmıştır. Herkes kendi ihtiyacına odaklanır.

Oren Levi: İnsan neyi keşfeder?

Dr. Laitman: İnsan da gelişim derecesine bağlı olarak kendisinde olanları ve olmayanları keşfetmektedir.

Oren Levi: Böyle mi olmalı? Evrimin yaratılanı geliştirmesi onun da sürekli olarak daima daha fazlasını keşfetmesi şeklinde mi?

Dr. Laitman: Hayır, biz evrimimizde kısıtlıyız. Biz erişebildiğimiz seviyede beş duyumuzla; görme, duyma, koku alma, tatma ve dokunma duyularımızla sadece bu duyularımızın algı kapsamına giren şeyleri keşfedebiliriz. Duyularımızın ötesinde kalanları keşfedemeyiz ve burada kısıtlı olsak da onun ötesini de keşfedebilme arzusu taşırız ki bu bir sorundur. Sonra da doğanın sırları dediğimiz bir kavramın arkasına sığınırız ve bunlar biraz ileride neler olup bittiğini bilmediğimiz için sır değildir. Bu durumda bunların bizden kısıtlı olduğumuz için saklanmış olduğu hissiyatına kapılırız. Her ne kadar doğanın bana verdiği beş duyu ile sınırlı olsam da benim hissiyatım %100 sınırsız olduğum şeklindedir. Bunun ötesinde de çok şey var ve bu benim hakkında bir şey bilmediğim bir konu. Böyle düşünmemin sebebi de benim algılamamın ötesinde yaşam programlarımı planlayan, yaşamımı yöneten bir başka şeyin olduğu kanaatidir. Tüm evren bazı güçler tarafından kontrol altında tutulmakta ve bir çeşit planlar, programlara tabiidir. Bu koşullarda ben bunlarla ilgili çok küçük işaretleri keşfedebiliyorum. Ona erişebilir miyim? Ben sahip olduğum beş duyumla yaşamaya devam ediyorum ve bu durumda bir sorunum var. Böylece bu beş duyumun ötesinde kalanlara ben doğanın sırları adını veriyorum. Bu, kainatımızın dışında kalan doğanın kontrol odası ile ilgili olsa gerek. Benim erişmeyi arzu ettiğim işte budur. Çünkü orada olup bitenler benim kaderimi, içinde ilerlediğimiz yaşam sürecimizi belirliyor. Onu belki bulabilirim, yaşamı anlamak istiyorsam onu bulmalıyım. Beş duyumla ben de diğer hayvanlardan farksızım; ancak köpekten az biraz gelişmişim.

Oran Levi: Daha önce bana gözlük örneğini vermiştiniz. Şimdi ben de gözlüklerimi çıkartıyorum. Bana gözlüklerini çıkartınca bak demiştiniz. Şurada bir şey olup olmadığı konusunda hiçbir fikrim yoktur. Belki bulanık göreceğim, bir başkasının ise daha güçlü gözlüklere ya da daha güçlü gözlere ihtiyacı olabilir. Burada problem doğayı kontrol eden gizli mekanizmayı algılayabilmek için nasıl bir görüş desteğine ihtiyacım vardır. Doğanın sırlarını ifşa edebilmek için ne tür bir gözlük kullanmalıyım?

Dr. Laitman: Bu senin sahip olmadığın bir şeydir. Bunlar ek algılayıcılar ve ek algılar gerektirir; ancak bunlar, onlara sahip olmak arzumuza karşılık beş duyumuz yolu ile bize gelmezler.

Oren Levi: Neye karşılık gelmezler?

Dr. Laitman: Alma arzumuza… Bizim bütün temelimiz haz alma arzumuz, Kabala Bilgeliği adını verdiğimiz yaklaşımı algılama arzumuz ve bunları alma niyetimizdir. Eğer içinde bu alma arzusunu taşıyan niyete sarılmazsam beş duyumla sınırlı kalırım; ancak bu arzumun ve beş duyumumum ötesine geçersem olayları farklı bir şekilde ifşa etmeye, farklı bir eğilimle ihsan etmeye ve kendimi aşmaya başlayabilirim. İşte o zaman benim vücudumdan tamamen bağımsız, manevî vücudumun parçası olan beş ilave duyuyu keşfetmeye başlarım. Bunu bir başkasına o istese de istemese de açıklamak, onun anlamasını, hissetmesini beklemek imkânsızdır. Kabala İlmi insana sadece ona nasıl erişilir onu açıklar.

Oran Levi: Açıklamanızı yanlış anlamadım ise; benim beş duyumla onların algılama düzeylerini geliştirsem bile algılayamayacağım şeyler olduğunu, bu durumda sizin doğanın sırları olarak adlandırdığınız ve benim beş duyumdan oluşan algı araçlarımla doğanın içine giremediğim bir parçası olduğunu ve bu nedenle onlara doğanın sırları adı verildiğini ifade ettiniz. O uygun olmayan bir araçtır, değil mi?

Dr. Laitman: Doğru. O uygun araç değildir. Hatta çok ilkeldir; çünkü neyi ifşa ediyoruz? Yeryüzündeki cansızı, bitkiyi ve hayvanı… Tüm evren de cansız maddeden oluşmuştur. Einstein’ın teorileri de dâhil olmak üzere söylenmek istenen tüm bunların üst sırlar olduğu şeklindedir. Gerçekte bunlar üst sırlar değildir. Bunlar, hakkında bir şey bilmediğimiz ve hiçbir özelliği olmayan cansız maddenin sırlarıdır. Hemen kişinin içine girmeye çalışsak bile kendimizi daha ileriye gitmemize imkân vermeyen kısıtlı bir psikoloji içerisinde buluruz. Çünkü daha derine inersek ve eriştiğimiz bir bilgisayar da olsa, o bile ancak veri ile çalışabilecektir. Oysa insanın iç dünyasına ait şeyleri bilmiyoruz ve onlar bizim algımızdan saklıdır. Dolayısı ile bizim gerçekten kim olduğumuza ilişkin bilgimiz, bu bilgi bizden gizlenmiş olduğu için yoktur. O kadar ki ben benim için tandık değilim, içinde yaşamakta olduğum gerçek bile bana aşina gelmiyor.

Konuk: Bu ilave araç nedir o zaman? Siz: ‘’Tamam.’’ dediniz, bilim buraya kadar olanı ifşa edebiliyor.

Dr. Laitman: Hepimizin yaratık düzeyinde olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Bu sadece beş duyumuzla ve aynı diğer hayvanlar gibi yaşadığımız düzeydir. Şu an biz bu düzeyden daha yukarısına erişememekteyiz. O zaman kendimizi bir sonraki seviye olan insan seviyesine çıkartacak şekilde geliştirebilirsek bu mümkün olabilecektir.

Konuk: İnsanın aklı bir hayvanınkinden daha fazla gelişmiş değil midir; bu yönde yardımcı olmaz mı?

Dr. Laitman: Hayır. Akıl ancak ego kadar gelişmiştir. Alma arzusu beş duyunun kapsadığı alan içerisinde kalacaktır.

Konuk: O zaman akıl da beş duyu sisteminin içindedir, değil mi?

Oren Levi: Bu durumda benim algımı genişletecek olan araç nedir?

Dr. Laitman: Gerekli olan tek şey davranışımızı almaktan vermeye değiştirmektir.

Oren levi: Bu konumuz ile nasıl ilişkili?

Dr. Laitman: Çünkü ancak o zaman egoist sınırlarımızın dışına çıkabiliriz ve ihsan etmeye ilişkin yeni bir algıya erişebiliriz. Bu durumda kendimi değil, başkalarını hissederim. Kendi dışımdaki herkesin çıkarına olacak şeyleri ister, verilebilecek her şeyi kendime değil, onlara veririm. Kendimi bu yolda geliştirmeye girişince o zaman ruhanî beş duyumu da geliştirmeye başlamış olurum.

Konuk: O zaman farklılık nasıl ve nerede olacak? Farklı olan sizin niyetiniz mi?

Dr. Laitman: Niyet… Bunları kimin için yapıyorsam onun için…

Oren Levi: Açıklayabilir misiniz?

Konuk: Niye bu farklı bir araç?

Oren Levi: Sonuçta bu ne anlama geliyor?

Dr. Laitman: Ben ne isem, ne için çalışıyorsam, ne için var oluyorsam ve ne düşünüyorsam bunların hepsi benim kendi çıkarlarım içindir. Hoşuma gitse de gitmese de ben buna bağlıyım. Bunun dışına çıkabilmemi sağlayacak hiçbir beceriye de sahip değilim.

Oren Levi: İhsan edebilen kişi nasıl oluyor?

Dr. Laitman: İhsan etme durumuna gelmek isteyen bir kişinin ihtiyacı olan şey onu kapalı olduğu hücresinden çıkmaya yardımcı olacak bir toplumdur.

Oren Levi: Neyin? Değişen şeyin niyet olduğunu söylemiştiniz. Bu nedir?

Dr. Laitman: Ne yaptığımın ne için çalıştığımın, bunun kimin çıkarına olduğuna ilişkin düşüncem.

Oren Levi: Tamam; ama bunu nasıl kontrol edebilirim? Varsayalım ki ihsan ediyorum, o zaman neye dikkat etmem gerekiyor?

Dr. Laitman: Ne için çalışıyorsun?

Oren Levi: Vermek istediğim şey için mi?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Birkaç seçenek verebilir misiniz?

Dr. Laitman: Başkalarının mı, yoksa kendi menfaatiniz için mi?

Oren Levi: Benim çıkarıma ifadesi ile neyi kastediyorsunuz?

Dr. Laitman: Kendi çıkarıma demek; ben onlara karşılığında bir şey kazanmak; benim için dua etmelerini, benimle ilgili olumlu düşünceler kazanmalarını ya da bana karşı çıkmamalarını sağlamak, vb. sonuçlar için veriyorum demektir.

Oren Levi: Eğer sadece kendimi iyi hissetmek için ise bu nedir?

Dr. Laitman: O da egoistliktir. O zaman bu, sen onların menfaati için değil, kendini iyi hissetmek için ihsan ediyorsun anlamındadır.

Oren Levi: Tamam, bu durumda ben verdiğimde, ihsan ettiğimde bunu kendimi daha iyi hissetmek için yapıyorsam o zaman dediğinize göre niyetim, bu yapma nedenim yine kendi içimde bu döngünün içinde kalıyor, değil mi?

Dr. Laitman: Tabii öyle.

Oren Levi: Bu daha önce söylediğiniz gibi insanın beş duyusu ile haz alma arzusunun temelini oluşturan algı değil mi? Böyle bir durumda ihsan etmekten haz alan kişi de egoist davranmış oluyor.

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: O zaman kişinin doğal, yaradılışından kaynaklanan algısı da kısıtlı. O sizin doğanın sırları dediğiniz âleme giremeyecek. Bu aleme girebilmesine nasıl bir niyet imkân verecektir?

Dr. Laitman: Bu niyeti kendi haz almasından gerçekten tamamen kopuk, sadece diğerlerinin çıkarına ise ve bunun için ihsan ediyorsa sorun çözülmüş olacaktır.

Oren Levi: Açıklar mısınız?

Dr. Laitman: Açıklayamam. Cevap sadece bu sözlerin arkasındadır. Bu, öncelikle kişinin kendisini dikkate almadan ve bir karşılık beklemeden, sadece başkalarının menfaatine verebilme becerisini kazandığını hissettiği zamandır.

Konuk: İnsan bunu yapabilir mi?

Dr. Laitman: Hayır. Neyi?

Konuk: O zaman nasıl olacak?

Dr. Laitman: İşte bunun için özel bir metoda ihtiyacımız var. O da Kabala İlmi.

Konuk: Tamam. O zaman Kabala İlmi bir kişinin başka gözlükler takmasını ve bu başka gözlüklerle tabiatın sırlarını keşfetmek için gerçeklere ilişkin algısını geliştirmesine imkân verecektir, değil mi?

Dr. Laitman: Gerçeklere ilişkin algının genişletilmesi, onun her şeyin nedenini öğrenmesi anlamındadır.

Konuk: Orada ne vardır? Doğanın sırları onlar mıdır?

Dr. Laitman: O her şeyin sebebidir.

Konuk: Biraz daha anlayabilmek için örneğin neyin sebebi acaba?

Dr. Laitman: Neden her şey var oluyor, sebebi nedir?

Konuk: Her şey, tüm mekanizma mı?

Dr. Laitman: Gördüğümüz tüm eylemlerin hepsinin temelidir.

Konuk: O zaman biraz önce söz ettiğiniz gözlükleri takarsam her şey bana görünecek mi? Bana ifşa olacağını söylediğiniz her şey, gerçeklerin nasıl işlediği, neyin neye sebep olduğu ve ipi bu ucundan çekersem öbür tarafta ne olacağı bana görünecek mi? Kendimi daha iyi anlayabilecek miyim?

Dr. Laitman: Tabii.

Konuk: Hayatımız ve ilişkilerimiz nasıl olacak?

Dr. Laitman: Sizin de söylediğiniz gibi: ‘’En iyi şey hiçbir sırrın olmayacağıdır.’’

Konuk: Beni birdenbire farklı bir düzeyde düşünmeye yönelttiniz. Sanırım artık anlamaya başlamam gerekecek. Kavramakta zorlanıyorum. O zaman nasıl bir hayatım olacak?

Dr. Laitman: Açık, basit ve başkaları için iyi olacak bir hayat.

Konuk: O zaman neler hissedeceğim? Ailemle ilişkim nasıl olacak?

Dr. Laitman: Kendinin dışındaki herkesin yararı için var olduğunu hissedeceksin. Ancak bu ifadeyi kendine açıklayamıyorsan, bundan ileriye tartışmanın bir faydası olmayacaktır.

Konuk: Doğru; çünkü gerçekten çelişkili bir durum, bu gözlüklerle gerçeği şimdi görebiliyorum.

Oren Levi: Daha önce evrim ile ilgili olarak açıkladıklarınızı; kayalar, bitkiler ve vb. anlayıp anlamadığımı sorgulamak istiyorum. Evrim bizim gelişimimizi sağlayarak yeni bir alma, algılama aracına sahip olmamıza imkân yaratıyor. Bu araç bugün elimizde olan araçla kıyaslandığında doğaüstü nitelikler taşıyor. Siz ona niyet diyorsunuz. Bugün, günün sonunda her şeyin benim çıkarıma sonuç vermesine odaklı bir niyetim var. O niyette bir değişim başarmam gerekiyor. Bu gelişmiş duruma erişebildiğimizde bir kişinin niyeti sadece kendisinin dışındaki herkesin çıkarına olacaktır.

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Bu durum bir kişide mevcut beş duyuya ilave bir beş duyu yapılandıracaktır.

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Siz bunları manevî duyular olarak adlandırıyorsunuz.

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Bu duyuları biraz daha açıklayabilir misiniz ve onlarla neyi algılayacağız?

Dr. Laitman: Başkalarını hissedeceksin. Onlar benim için kendimden daha önemli olacaklar.

Oren Levi: Beş duyu?

Dr. Laitman: Daha önce sadece almaya yönelik olan beş duyumun yerine ihsan etmeye yönlenmiş beş duyu.

Oren Levi: İhsan etme duyuları nelerdir?

Dr. Laitman: Onlarla başkasını hissedebiliyorum ve bu beş duyu ile o kişiye ihsan edebiliyorum.

Oren Levi: O kişiye ihsan etmek ne demek?

Dr. Laitman: O kişiyi tatmin etmek…

Oren Levi: O kişiyi tatmin etmek ne demek?

Dr. Laitman: Onda eksik olanı vererek beklentisini karşılamak…

Oren Levi: Tamam; ama sonuçta benim kazancım ne olacak?

Dr. Laitman: Hoşuma gidecek.

Oren Levi: O zaman hangi sırlar bana gözükecek?

Dr. Laitman: Hiçbir şey sır değildir; çünkü ben hem alıyor hem de veriyorum. Böylece tüm doğayı kavrıyorum ve her şey bana ifşa oluyor.

Oren Levi: Doğanın ifşa edildiği kişi ne hissediyor?

Dr. Laitman: Sonsuzluk… Sonsuzluk, kutsallık ve doğanın tamlığı…

Oren Levi: O nedir?

Dr. Laitman: Bu o kişinin hissettikleridir.

Oren Levi: O nedir?

Dr. Laitman: Açıklayabilirim. Bu ifşa ve gördükleri Yaradan’ın iyi olduğunu göstermektedir. Bu iyi ve ebedî bir hayattır. Kişi doğanın sonsuzluğunu hisseder; çünkü ihsan etme gücü ile zamandan, uzaydan, hareketten, her şeyden bağımsız ve sınırsızız. Bir durumdan başka bir duruma geçeriz.

Konuk: Bugünkü hayatımızdan daha iyi bir şey mi? Siz de daha mı mesutsunuz?

Dr. Laitman: Gayet tabii… Şu ana kadar da eksik bir şey yok.

Oren Levi: Eksiklikler benim hiçbir şeye ihtiyacım yok mu demek acaba?

Dr. Laitman: Evet, aynı zamanda hiçbir sır yok, her şey ifşa edilmiş durumda.

Oren Levi: O kişi daha mı zeki olacaktır?

Dr. Laitman: O tüm doğayı kavrayabilmektedir. Her şey yolunda, her şey planlanmıştır. Bir kişinin insan seviyesinden Yaradan seviyesine erişebilmesi için hiçbir sınır, engel yoktur. İşte bu kadar.

Oren Levi: Tamamdır. Dr. Laitman, bu konuda daha da fazla duymak isteyenlerin sevgileriyle size teşekkür ediyorum. Katılımcılar, bizimle beraber olduğunuz için sizlere de teşekkür ederim. Gelecek sohbete kadar her şeyin en iyisi sizlerin olsun.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,083