e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Michael Laitman > Kabala Kütüphanesi > Yeni Hayat > Yeni Hayat 1100 – İçsel Dengesizlik

Yeni Hayat 1100 – İçsel Dengesizlik

Oren Levi: Merhaba. Dr. Michael Laitman ile Yeni Hayat Söyleşi Serisi’nde bizimle olduğunuz için teşekkür ederiz. Merhaba Dr. Laitman.

Dr. Laitman: Herkese merhaba.

Konuk: Merhaba.

Oren Levi: Bugün içsel dengesizlik hakkında konuşmak istiyoruz. Bunun nereden geldiğini ve özellikle içsel denge durumuna doğru nasıl gelişim gösterebileceğimizi anlamak istiyoruz.

Konuk: İçsel denge hayatta sıkça karşılaştığımız bir konu. Birisi size hoş olmayan bir şey söyler ya da herhangi bir konuda onunla hemfikir olmazsınız, iş ortamında bir şey olur, eşiniz bir şey yapar ve birden kendinizi bir içsel karışıklıkta bulursunuz. İçsel olarak stabil olan bir şeyin verdiği huzur ve bütünlük hissine geri dönmek gerçekten çok zordur. İçsel dengesizliğin strese ve çoğu zaman insanların bu yüzden işlerini kaybetmelerine sebep olan hastalıklara yol açtığını bildiğimiz için bu olgunun topluma gerçekten zarar verdiğinin de farkındayız. Hepimiz bu hayattaki en iyi şeyin dengede olmak olduğunu sezgisel olarak anlıyoruz. Bunun yanında tüm bu durumların üstesinden mümkün olan en iyi ve en hızlı şekilde gelme yeteneği de önemlidir.

Bugün içsel dengemiz hakkında konuşmak ve belli bir durum nedeniyle bir kişi dengeden düştüğünde ona ne olduğunu anlamak istiyoruz. Bu durumda ne olur?

Dr. Laitman: Bir kişinin dengesiz olduğunu hissetmesi psikolojik bir olgudur. Farklı kelimelerle ifade etmeye çalışırsam; bir kişi birçok güçten, arzudan, düşünceden ve eğilimden meydana gelir. O gerçekten de çok karmaşık bir sistemdir ve ideal olanı bu sistemin denge hâlinde olmasıdır. İdeal olan durumda kişi kendini iyi ve rahat hisseder. Öte yandan kişi herhangi bir şey yapmak için; kendini aşmak, vs. için bir itiş gücüne sahip değildir. Herhangi bir şey yapacak durumda değildir.

Dengeden düşme durumunun ilerlememizi sağladığını ve bu nedenle bunun olması gerektiğini, doğadan köken alan bir şey olduğunu ve onu rahatsızlık veren bir olgu olarak görmememiz gerektiğini anlamamız gerekir. Bu bir hastalık olmamasına rağmen sizler dengeden düşmeyi böyle sunmaktasınız. Bu, bir insanı gerçekten rahatsız eden bir olgudur. Şunu veya bunu istediğimi, bilmediğimi, anladığımı, kendimi rahatsız hissettiğimi, iyi hissetmediğimi, bir şey yapacağımı, dengesizlikten doğan bir şey oluşturacağımı söyleyebilirim. Belki de bu içsel itiş gücüne sahip olmayı sağladığı için ona ilham perisi diyoruzdur. Dengeden çıkmak, içsel dengenin bozulması bir kişinin bir durumdan hoşnut olmadığı, o konuda bilgi sahibi olmadığı, anlamadığı ve nedenini bilmediği durumlarda meydana gelmektedir.

Konuk: Bu durum kişiyi felç eder.

Dr. Laitman: Bu bir sonuçtur. Belki evet, belki hayır, belki de tam tersidir. Bu durum insanları köşeden köşeye fırlatıyor. Peki, kişi bunu doğru bir olgu olarak görüyor mu, görmüyor mu? Bu, birçok farklı duruma bağlıdır. Belki hep edinmek, başarmak, öğrenmek, farklı farklı şeyler yapmak istediğim için dengesizlik hissediyorumdur. Ebeveynlerim ve çevremdeki diğer insanlar bana: “Hayır, buna neden ihtiyacın olsun ki? Daha dengeli olursan her şey iyi olur.” derler. Bu durumda kaçıp gitmek istiyorum. Kimin haklı olduğunu kim bilebilir ki? Yani dengesizliğin tanımını ve ne anlama geldiğini anlamalıyız. Nihayetinde çevreye rahatsızlık verinceye kadar da bunu dile getirmeliyiz. Bu noktaya kadar bir kişinin istediği her şeyi yapmasına izin vermeliyiz. Bize yanlış gelse ve bir şeyler yapıyor gibi görünse bile toplumun kurallarını çiğneyene kadar ona dokunmayız. Çünkü o içinde bulunduğu koşulu bilmektedir. Ayrıca eğer kişiyi sınırlarsak, onda daha hastalıklı durumlar neden olan dengesizliklere neden olacağımız da biliriz.

Konuk: Neden?

Dr. Laitman: Kişinin sadece içsel olarak değil, fiziksel olarak da huzursuz olduğunu varsayalım. Aslında daha sonra kişi bununla kendini tamamlayacaktır. Bu, onun içsel koşulunun bir çeşit telafisidir. Oradan oraya koşmak isteyen çocuklarda bu sanki dengesizlik durumu gibi görünür. Otur, hareket etme; çocuk patlamak üzere oturur. Bu sağlıklı mıdır?

Konuk: Evet, gerçekten de çocuklarımızın karakterinde böyle bir değişiklik görüyoruz.

Dr. Laitman: Hayır, bu onların karakteri olmak zorunda değil. Şimdi o, durdurduğumuz, istek duyduğu bir şeyi yapmasına izin vermediğimiz bir çocuktur. Bu kötüleştirir, tüm diğer sistemleri etkileyen, hastalıklı bir durumdur. Bu süreçte böyle değildir. Dengesizliğin topluma zarar verip vermediğini anlamamız gerekir. Sadece buna bağlı olarak bir kişiyi sınırlamalı mıyız? Yani ben bu kişiyi anlamıyorum, ben o değilim. O farklı koşulları, durumları deneyimliyor. Bu kişi topluma zarar vermediği sürece ona dokunmam. Topluma zarar verdiği noktaya kadar ona destek olmalıyım. Burada psikolojik değil, psikiyatrik bir şey olan, gerçekten de hastalıklı bir durum söz konusu olmadıkça her insanı anlamamızın mümkün olmadığı içsel bir dengesizlikten söz etmiyoruz; içsel dengesizlik herkesin gelişmesini sağlamaktadır, kişinin hasta olduğu ve onu tedavi etmemizin, tekrar normal denge hâline getirmemizin gerekli olduğu ya da kişinin topluma zarar verdiği durumlar dışında. Kişinin hissettiği içsel dengesizlik sayesinde o inanılmaz bir besteci, yazar, atlet olabilir. İçinde yanan bir ateş vardır.

Konuk: Peki, beni ilgilendiren şu: Bir kişi kendini kötü hissetmesine sebep olan bir şey nedeniyle dengeden düştü diyelim. Buradaki soru şu: O bu konuyla ilgili ne yapıyor? Gelişimini sağlayacak bir şeye yönlendirilebilir mi? Yoksa hayatta, aile yaşamında, vb. işlev göremediği için bu onun gelişimini durdurur mu? Başarı kriterleri nelerdir?

Dr. Laitman: Kişi topluma zarar vermediği sürece hiçbir kriter yoktur. Söylediklerime bağlı kalıyorum; çünkü belki de o kadar yaratıcı bir birey ki bir buçuk ay boyunca hiçbir şey yapmadan yatakta öylece yatması gerekiyor. Gerçekten mi? Bir kişinin bir buçuk ay boyunca yatakta yatıp, sonra kalkıp iki günde bir roman yazacak kadar ilham aldığı örneklere sahibiz.

Konuk: Evet, çoğu zaman sanatçılar gerçekten dramatik ve…

Dr. Laitman: Topluma zarar vermiyorsa o kişiyi nasıl yargılayabilirim?

Oren Levi: Buna farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Birey ve toplum arasındaki ilişkiyi anlıyorum. Bir kişi diğerlerine zarar vermediği sürece onu asla sınırlamamak asıl prensiptir. Kişi başkalarına zarar vermediği sürece… Çünkü onun içsel olarak neler yaşadığını, ona neler olduğunu bilmiyoruz. Bence bu, çocuklar için de geçerli.

Dr. Laitman: Okuldaki çocuklar çalışmak istemezler, yabanileşmek isterler. Evet tamam, ama bu geçicidir. Onlara baskı uygulamamak, zorlamamak önemlidir.

Oren Levi: Tamam, anlıyorum. Şimdi sormak istediğim birey ve toplum arasındaki doğru ilişki değil, bireyin kendisi hakkında… Dengesizlik durumunu bir kişinin aklıyla kalbi, düşünceleriyle duyguları arasındaki dengesizlik durumu olarak tanımlayanlar var. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz? İç dengenin türediği şey bu mudur?

Dr. Laitman: Hayır, bunlar aralarında belli bir bağlantı olması gereken iki sistemdir; birbirlerini ile dengede olmaları için. Bu, gerçekten ne derece mümkün olduğunu bilmediğim, ideal bir şey. Bu, kendilerini dengeye getiren, Kabala İlmi ile kendi kendilerini iyileştiren veya daha hafif vakalarda psikolojiden yardım alan insanlar tarafından başarılan bir şeydir. Ancak bu, zihin ve kalp olarak adlandırdığımız meseledir. Onları dengeleyebilme şeklimizdir. Bunlar bir kişinin sadece doğayı kapsamlı bir şekilde hissetmeye başladığı koşulda yaşayabileceği şeylerdir.

Oren Levi: Aklın ve kalbin denge hâlinde olduğu bu koşul nedir?

Dr. Laitman: Aklın ve kalbin ne için var olduğunu bildiğim zaman. Kalbimde hissettiğim şeyi aklım vasıtasıyla edinmem gerektiğini ve aklımla düşündüğüm şeyi kalbimle hissedebilmem için aktarmam gerektiğini hissediyorum. Aklım ve kalbimle beraber içimde tek bir sistem olacağız, ben bu ikisinden oluşuyorum; ancak onlar birbirlerini tamamlıyorlar.

Konuk: Bu durum bu sistemlerin içinde dengeye ulaştığı zaman insanın zorluklarla başa çıkma yeteneğini nasıl etkiler?

Dr. Laitman: O onlarla güzelce başa çıkmaktadır. Çünkü yaşadığı tüm duyguların nereden geldiğini, ne yapması gerektiğini ve nasıl cevap vereceğini anlamaktadır. Duygular değil de düşünceler geldiği zaman onlarla nasıl başa çıkacağını, onlar tarafından doğru şekilde etkilenmek için bu düşüncelerle nasıl çalışacağını bilir.

Konuk: Belki bu, kontrollü olan bir kişinin her küçük şeyden dolayı dengeden düşmediği bir duruma ulaşmayı hedef edinmeyi sağlayan şeydir.

Dr. Laitman: İnsan bu dünyada yaşar. Özellikle bu günlerde dengeden düşmekten kaçınamıyor. Bunu yapamaz; çünkü onu neyin yönettiğini, nasıl bir amacı ve nasıl bir yolu olduğunu bilmemektedir. Bu nedenle o, basitçe rüzgârda savrulan bir yaprak gibidir.

Oren Levi: Aklımdaki düşünceleri kalpteki bir duyguya nasıl aktarırım?

Dr. Laitman: Düşünceleriniz size uzaydan, üst dünyadan gelir. Nereden olduğu önemli değil. Aniden nereden geldiğini düşünüyorsunuz. Bağırsaklarınızdan bile geldiğini söyleyebilirsiniz. Nereden geldiğinin bir önemi yok, herhangi bir yerden geliyor. Aklıma bir fikir geldi. Bir sebep olmalı, siz sadece bu sebebi anlamıyorsunuz, ona aşina değilsiniz. Siz bu düşüncenin ne olduğunu, neyi incelediğini, neyi gerçekleştirdiğini görmek istersiniz. Ancak onu kalbinize getirmek zorundasınız. Anlayan kalptir. Herhangi bir şeyi yalnızca düşünceler vasıtasıyla inceleyemezsiniz; çünkü her şeyi arzunuza, gerçek hayata dayanarak incelersiniz. Bu başka türlü olamaz.

Böylece her şeyi hisleriniz, kalbiniz vasıtasıyla getirmeniz gerekir. Bu hissi geldiği yer olan kalbe indirirsiniz. Nereden geldiğini sorguladığınızda zaten onun nereden geldiğine, niçin olduğuna, ne yapmanız ve nasıl yanıt vermeniz gerektiğine dair belli bir hissiniz vardır. Akıl ve duygular arasında bağlantı kurduğunuzda birçok içsel duygunuz olur ve artık kayıtsız kalamazsınız.

Düşünce çok net olmayan, çok büyük, onu kalbime indirene kadar beni çok ilgilendirmeyen bir şeydir. Çünkü kalp benim egomdur, arzumdur. Bundan sonra inceleme yaptığım bir koşula varırım. Aklımı ve kalbimi incelerim. Bu olgu nedir, nereden gelir, beni neye yöneltiyor, burada niyeti nasıl ıslah etmeliyim? İşte bu benim ilerleme şeklimdir.

Oren Levi: Niyeti ıslah etmek derken neyi kastediyorsunuz?

Dr. Laitman: Elbette neye ihtiyacım olduğunu, nereden geldiğini, hangi amaç için olduğunu kastediyorum.

Oren Levi: “Islah” kelimesi ne anlama geliyor?

Dr. Laitman: Islah? Yani konuğumuzun dediği gibi rüzgârda savrulan bir yaprak gibiyim ya da içimdeki özel bir koşula doğru özel bir eğilim meydana getirmek istiyorum. Şimdi burada kastettiğim anlam farklı düşüncelerim ve sorunlarım olduğudur. Ne olduğunu kim bilebilir? Bunun aksine beni ondan saptırıyorlar mı, saptırmıyorlar mı? Bana yardımcı oluyorlar mı? Yaptığım incelemeye her zaman odaklanmalıyım.

Oren Levi: Tamam, şimdi başka bir tarafa yönelmek istiyorum. Kalbimdeki bir hissi nasıl aklıma aktarırım?

Dr. Laitman: Bunu sadece hislerinizi aklınızla analiz ederek yapabilirsiniz. Hesaplarsınız, bir sonuca varırsınız ve genel toplamı bir depo gibi aklınıza yerleştirirsiniz. Bunun iyi veya kötü olduğunu ve bu ikisi arasında bağlantı sağlayan özel bir formül inşa etmeniz gerektiğini bilirsiniz. Duygusal olguları zihinsel bir formülle bağlamak gibi…

Oren Levi: Süreci anlamamda yardımcı olmanızı isterim. En baştan başlayalım. Kalbimde belli bir his var, bu his beni baskı altına alıyor olabilir. Bazı şeyler beni gerçekten baskı altına alıyor ve bu beni felç ediyor. Şimdi ne oluyor? Bu bahsettiğimiz başlangıç, sıradaki nedir? Süreç nedir? Bu baskı nereden gelir, kendime sormam gereken bu mudur?

Dr. Laitman: Evet. Sebebi nedir? Neden baskı altındayım, neden stresliyim, bu bana nasıl yardımcı olur? Belki bu iyi bir baskıdır belki de bir metre ötede bir aslan gördüğüm için stresli hissediyorum. Bu da gereksizdir.

Oren Levi: Hayır, açıkçası bu durumda iyi bir şey olur. Hayatımı kurtarır.

Dr. Laitman: Peki, nedir?

Konuk: Bu gerçekten de insanların hakkında konuştuğu bir şey. Yakınlarda bir aslan olduğunda çok iyi bir biçimde işleyen içsel doğal mekanizmalara sahibiz. Ancak bugün sınavlara girmek zorunda olduğumuzdan aynı baskıyı hissediyoruz. Yaşadığımız baskı miktarını doğrulamayan insan yapımı şeyler de süreç içinde hastalıklara, vs. neden oluyor. Asıl soru şu: Bu duyguyu nasıl kontrol ederiz, duygularımızı kontrol edebileceğimiz bir koşula nasıl ulaşabiliriz?

Dr. Laitman: En iyi koşul; bugün hayatımızı yiyecek, cinsellik, aile dışında hiçbir şey talep etmeyecek şekilde inşa etmemiz ve geri kalan her şeyle aramızdaki iyi bağlantılara yatırım yapmaktır. Kötülükler olduğu sürece baskı hissederiz, yani baskı olacaktır. Ancak bizi giderek doğru, bütünlük içindeki bir sistem hâline getirecektir. Bu, yarattığımız yapay baskıların hepsini temizlemek anlamındadır. Ancak o zaman onları temizleyebiliriz; çünkü neyin yapay olduğunu, neyin yapay olmadığını bilmiyoruz. Hayvansal seviyede ihtiyaç duyduğumuz yiyecek, cinsellik ve aileye bakacak olursak bu noktada herhangi bir hayvandan farklı değilizdir. İnsan seviyesinde; konuşan seviyesinde ise ihtiyacımız olan tek şey aramızdaki bağlantıdır.

Konuk: Bunun yanı sıra aramızdaki ilişkiler farklı duygusal durumlar oluşturabilir mi?

Dr. Laitman: Hayır; ama her anlamda daha iyi bir şekilde inşa ettiğimiz biz bağlantıdan söz ediyoruz. Her anlaşmazlığı bunun üzerine güzel bir köprü inşa etme fırsatı olarak görüyoruz.

Konuk: Diyelim ki, kişi gerçekten ilerletecek bir anlaşmazlık söz konusu ve o bundan dolayı sinirli, bu kişi, doğru bir karşılık vermek yoluyla sistemi nasıl dengeler?

Dr. Laitman: Bunu kendi başına yapamaz, bir sisteme ihtiyacı vardır. Çevresinde herkesin birbirine yardım ettiği, mekanizmamızın bütünlük içindeki doğaya benzer olduğu bir koşula ulaşan birçok insan vardır. Bize göre insanlık doğanın kanunlarına uymamaktır.

Oren Levi: Peki, daha önce kişiyi oluşturan iki sistem olan akıl ve kalbi; duygular ve zekâyı kişinin nasıl dengeleyeceğini konuşmuştuk. Kişi bu düşünce, duygu, vs. neden ortaya çıktı gibi çeşitli sorular sorarak başından geçenleri incelerken bu dengeye ulaşabilir. Benim anladığım budur. Bu, kişinin akılda ve kalpteki iki sistemi eşitleyerek yaşadığı içsel bir süreçtir.

Şimdi ise başka bir şeyden bahsediyorsunuz. Etrafımızda başka insanlar olduğundan… Hayatımızın bir denge hâlinde kalmasını istediğimiz bir duruma gerçekten ulaşmak istiyorsak bunun diğer insanlarla ilgili olması gerekir ve bizi dengeye getirecek olan aramızdaki tamamlama koşullarına erişiriz. Yani benim içsel dengem çevremdeki insanlarla olan ilişkilerime ve ilişkilerimin niteliğine mi bağlıdır?

Dr. Laitman: Elbette.

Oren Levi: Neden? Şimdiye kadar hep akıl ve kalpten söz ettik, diğer insanlar nereden çıktı?

Dr. Laitman: Kendinizi dengelemek istiyorsanız bunu yalnızca dış etkenlerle başarabilirsiniz.

Oren Levi: Ne demek istediniz?

Dr. Laitman: Dış etkenlerle kastettiğim çevredir.

Oren Levi: Evet; ama neden?

Dr. Laitman: Bu, eğer çevreyi dengelerseniz, çevre de sizi dengeler anlamına gelmektedir. Bir psikolog istersiniz, bir doktor istersiniz, sakinleştirici bir ilaç istersiniz. Ancak çevre dışında başka bir tedaviniz yoktur. Çevreye karşı nasıl yaklaşmanız gerektiğini görene kadar sizi dengeye getirecek, dengede tutacak ve her daim buna yöneltecek olan çevredir. Dengelenmiş hissedeceksiniz ve bunun sayesinde içsel dengeye ulaşacaksınız.

Oren Levi: Çevre derken kast etiğiniz çevremdeki insanlar mıdır?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Anladığım kadarıyla bir birey olarak içsel dengem çevre ile ilişkilidir.

Dr. Laitman: İletişim hâlinde olduğunuz her şey…

Oren Levi: Doğru; çünkü dengemi bozanın her zaman özellikle çevremdeki insanlar, hayatta meydana gelen farklı şeyler olduğunu hissediyorum. Bu, her zaman çevremle etkileşimimin bir sonucu olarak ortaya çıkan bir şey.

Sorum şu: İçsel dengeye ulaşmak için ne yapmalıyım? Sadece bir kişiye odaklanalım. Bir kişiyle nasıl çalışacağımı anlarsam, diğer şeyle de nasıl çalışacağımı anlarım. Diyelim ki başka bir kişi var, birçok kez etkileşime girdik. Etkileşimimiz benim dengemi bozuyor. İşleri nasıl tersine çevirebilirim? Bu kişinin içsel dengeye ulaşmam için bana yardım etmesini nasıl sağlayabilirim?

Dr. Laitman: Bunu yapamazsınız. Bir çevreye ihtiyacınız var.

Oren Levi: Diğer insanlara mı?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: İçsel denge durumuna ulaşmak için kaç kişiye ihtiyacımız var?

Dr. Laitman: Kişi sayısından söz etmiyoruz. Sizi içine alacak bir çevre olması yeterli.

Oren Levi: Bir çift gibiysek ve çevremizde insanlar olmasına ihtiyaç duyuyorsak, bunu mu kastediyorsunuz?

Dr. Laitman: Bu durum bir çift ile daha karmaşık hâle gelir.

Oren Levi: Tamam, bunu bir kenara bırakalım. Bu sistem için fazla karmaşık. Çevremdeki insanlarla içsel dengeye ulaşmak istiyorum.

Dr. Laitman: Varsayalım ki iş yerinde bir sorununuz var.

Oren Levi: Herkesin vardır.

Dr. Laitman: Orada çalışan beş kişi var. Bu durumda hâlâ daha fazla insana ihtiyacınız olur. Bu sayede daha dış çevredeki insanlarla kıyaslama yaparsınız. Onların bir sorunu olduğunda sorunları olduğunu hissederler. Bu da onlara daha geniş bir ortam getirerek dengelenmeye başlamalarını sağlar. Aralarında sorun olan 5-10 kişiye birlikte nasıl bir toplum ve çevre inşa edeceklerini öğretmek için birinin rehberlik etmesi gerekir. Ancak olan şudur: Birbirleri ile kavga ederler ve kendilerinden daha üstün bir çevre inşa etmek zorundalardır. Onları gözetecek bir dışsal çevreye ihtiyaçları yoktur. Ancak onları gözetecek, kendilerinden daha üstün yapay bir çevre inşa etmeye ihtiyaç duyarlar.

Oren Levi: Bu onları dengeye mi getirecek?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Dengeli bir çevre neye benzer?

Dr. Laitman: Birbirimize karşı iyi davranırmış gibi yaparız. Birbirimizden nefret etsek bile birbirimize karşı iyi davranırız. Bu tür bir çevreyi ne kadar istediğimizi herkese gösteririz. Böyle bir canlandırma yaparız. Bu çevreyi ne kadar istediğimize bağlı olarak bu bizi etkilemeye başlar. Bu canlandırmadır, oyunculuktur.

Konuk: Farklı tiplerde insanlar olduğunu biliyoruz. Bunlar fevri, melankolik olarak adlandırılan, doğal olarak duygusal denge konusunda daha az stabil olmaya eğilimli olanlardır. Genel olarak günümüzde birçok insan nevrotiktir. Bu tür bir çevrenin içinde olma durumunun farklı insan türlerini dengelemesi beklenir mi?

Dr. Laitman: Dengeler; fakat sizin ifade ettiğiniz şekilde değil. Yani psikolojik olarak değil. Onlara nasıl kendilerinin üzerine çıkacaklarını öğretir.

Konuk: Ne demek istediniz?

Dr. Laitman: Bu, kişinin kendisi hakkındadır. Kişi kendini değiştiremez, kendisinden yeni biri meydana getirir.

Konuk: Bir kişi nasıl kendisinin üstünde olabilir?

Dr. Laitman: Rol yaparak…

Oren Levi: Bunu açıklayabilir misiniz?

Dr. Laitman: Bu tür alıştırmalar yaparak, gerekli yönlendirmeleri izleyerek ve bunu her zaman gerçekleştirerek…

Oren Levi: Eğer içsel dengesizlik yaşıyorsam, bu durumda kendimin üzerine çıkmayı öğrenmem gerektiğini söylediniz. Yani dengesizlik hissetmeme rağmen…

Dr. Laitman: Denge ile meşgul olmalısınız.

Oren Levi: Bununla kastettiğiniz nedir?

Dr. Laitman: Dengeyle meşgul olmak… Bu, öğrenmeniz, nasıl dengede olunacağını başkalarına öğretmeniz gereken bütün bir sistemdir.

Oren Levi: Bu bana ne kazandıracak?

Dr. Laitman: Bununla dengeye erişeceksiniz.

Oren Levi: Tamam, onlara öğretmem gereken asıl şey nedir?

Dr. Laitman: Nasıl dengede olunacağıdır.

Oren Levi: Evet; ama ilk adım nedir? Diyelim ki birine nasıl dengede olunacağını öğretmek istiyorum. Ona ne söylerim?

Dr. Laitman: Ona, tek bir sistem içerisinde birbirimize bağlı olduğumuzu ve birbirimize iyi bir biçimde tek bir sistemde tek bir insan, tek bir kalp olarak bağlı olduğumuz türden bir sistem inşa etmeniz gerektiğini söylersiniz.

Oren Levi: İyi, güzel bir bağlantı diyerek kastettiğiniz nedir?

Dr. Laitman: Hiç kimsenin başkaları veya kendi yüzünden dengeden düşmediği, herkesin bir diğerini koruduğu bir bağlantı.

Oren Levi: Başkalarını neden koruyor?

Dr. Laitman: Dengeden düşmekten…

Oren Levi: Burada bir çeşit hile var. Birkaç insanı ele aldık, hepsi dengesizlik hâlini yaşıyor; bir çeşit kandırmaca durumuna giriyorlar ve dengelerini korumak için birbirlerine yardım ediyorlar. Meselâ biz kendimiz dengesiz olsak bile bir şekilde birbirimizde bir denge durumu oluşturur muyuz?

Dr. Laitman: Evet. İşte bu tam olarak Kabala İlmi’nin bize öğrettiği şeydir.

Oren Levi: Dr. Laitman çok teşekkürler. Bizimle birlikte olduğunuz için teşekkür ederiz. Bir dahaki söyleşide görüşmek üzere, en iyi dileklerimle!

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,084