e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Michael Laitman > Kabala Kütüphanesi > Yeni Hayat > Yeni Hayat 1102 – Uluslararası Arenada Saldırganlık

Yeni Hayat 1102 – Uluslararası Arenada Saldırganlık

Oren Levi: Merhaba. Dr. Laitman’la Yeni Hayat Söyleşi Serisi’nde bizimle beraber olduğunuz için teşekkür ederim. Merhaba Dr. Laitman.

Dr. Laitman: Herkese merhaba.

Oren Levi: Bugün uluslararası arenadaki saldırganlık hakkında konuşmak istiyoruz. Durmadan değişen teknolojilerle durmadan değişen bir dünyada yaşıyoruz. Ancak saldırganlık tüm ilişkilerimize; ülkeler, organizasyonlar arasındaki ilişkilere yön veren bir unsur olarak hep gündemdedir ve bunların bizi nereye götüreceğini anlamak istiyoruz. Bizimle kalınız.

Misafir: Geçmişte ülkeler arasındaki saldırganlık savaşlar şeklinde idi: Yüz yüze, fizikî savaşlar. Oysa bugün bunlar da biraz değişti. Günümüzde uluslararası arenada güç güçlü bir ordu veya savaş şeklinde fiziksel bir güç olmak durumunda değildir. Bugün yüz yüze savaşlar yerine daha çok teknoloji, ticaret savaşları yaygındır. Bu nedenle size günümüzde uluslararası perspektifte gücün ne olduğunu sormak istiyorum? Bir ülkeyi günümüzde güçlü yapan nedir?

Dr. Laitman: Bir ülkenin gücü o ülkenin bir başka ülkeyi teknolojik olarak yok edebilme gücünün düzeyi ile ölçülür. Örneğin internet bağlantılarını ve diğer medya kanallarını, uluslararası tedarik imkânını kesmesi, vb… Çünkü günümüzde hepimiz birbirimize içinde bulunduğumuz ağ bağlantıları nedeni ile bağımlıyız. Bugünün başarısı benim bir ülkeye olan tedarik kanallarını ne ölçüde kontrol altında tuttuğuma bağlıdır. Bu şekilde Amerika’nın çeşitli ülkelere farklı yaptırımlar, medya, tedarik kanallarını kesmeleri, vb. uyguladığı gibi düşünmüş oluyoruz. İşte bugünün savaşı budur.

Bu durumda askerlerin, silahların ve benzerlerinin kullanıldığı fiziki savaşlar yakın gelecekte olmayacaktır. Bunun yerine mallar, ham maddeler ve diğer tedariklerle ilgili olarak bankalar arasında savaşlar olacaktır. Çünkü bugün bir ülkeye bu tedarik ihtiyaçlarından yoksun bırakarak verilecek zarar, o ülkeye atacağınız bombalardan çok daha fazla olacaktır.

Bugün insanlara karşı silahlar geliştirilmektedir. Bir ülkenin güç santrallerini ele geçirdiğimi düşünün. O zaman zaten her şey bitmiş olacaktır. Bu durumda bir orduya mı ihtiyacım vardır? Hayır. Tüm ihtiyacım olan şey bilgisayarlarla çalışabilen bir kişidir. Gerçek bilgisayar bağımlısı, böyle bir kişi tüm ülkeyi etkileyebilecek bir şey yapabilecektir.

Oren Levi: Bu durumda günümüzde gücün daha çok entelektüel düzeyde bir şey olduğunu söyleyebilir miyiz?

Dr. Laitman: Gayet tabii…

Oren Levi: Sorumu sorarken aynı zamanda düşünüyordum ki geçmişte, hatta antik çağ da bile güç, akıl idi.

Dr. Laitman: Silahlar aklın kontrolü altında ve akıl, silahları günümüze kadar durmadan geliştirmeye devam ediyor. Günümüzde artık füzeler, uçaklar, uçak gemileri, vb. var. Tonlarca metal, vb. malzemeler kullanıyor. Ama gerçekte bugün görüyoruz ki dünya giderek teknolojik savaşlara yöneliyor.

Oren Levi: Bu durumda geçmişte insanın gücü her zaman aklı idi. Binlerce yıl önce yüz yüze savaşların olduğu zamanlarda da bu durum böyleydi ve eminim ki insan belki de o gün bugünden bile daha zeki idi.

Dr. Laitman: Kesinlikle…

Oren Levi: Bu durumda yenileşme aklın eseri değil mi? O halde insanın yeni silahı da akıl değil. Akıl insanın her zaman silahı olmuştur. Değişen onun kullanım şeklidir. Biraz önce de ifade edildiği gibi bir kişinin bu kez klavyesinin başına oturup bir başka ülkeyi tamamen yok edebilmesidir.

Guest: Doğru! Peki, o zaman uluslararası arenada saldırganlık için neler söylenebilir? Daha önceleri zaferin anahtarı hep akıl ise günümüzde değişen nedir?

Dr. Laitman: Çünkü aklı kullanırken hemen hemen başka hiçbir araç kullanmayız. Ancak geçmişte araçlar vardı. Örneğin binlerce nesil boyunca ok ve yay kullanıldı, sadece ok ve yay… Sonra birdenbire boyu iki metre yerine bir metre olan yeni bir yay keşfettiler. Bu neyi sağladı biliyor musun? Bu bir metrelik yay ile ağaçların arasında rahatlıkla hareket edebiliyor, ata binebiliyor, vs. Her zaman aynı prensip geçerlidir. Bu gerçekten çok zeki bir keşiftir.

Oren Levi: Bugün geçerli olan, hiçbir araca gerek duymayan aklın gücüdür. Bunun anlamı da burada bir bakıma bir gelişim sürecinin var olmasıdır.

Dr. Laitman: Her şey giderek maneviyat gibi daha gizli bir şekle bürünüyor.

Konuk: Ama tıpkı bir nükleer bomba gibi; küçük; ama çok güçlü…

Dr. Laitman: Sonuçta sahip olduğunuz nedir? Geleneksel patlayıcılarla kıyaslanırsa bunu elinizde tutabiliyorsunuz.

Konuk: Ülkeler arasındaki saldırganlık ilkesi değişebilen bir şey midir? Bir değişim ihtimalini öngörebiliyor musunuz?

Dr. Laitman: Bu değişim, insanoğlu akıl savaşlarına doğru değiştiğini hissetmeye başladığında gerçekleşecektir.

Konuk: Ne demek istiyorsunuz?

Dr. Laitman: Biz düşüncelerimiz aracılığı ile çarpışacağız anlamındadır.

Konuk: Bu durumda artık ülkeler önemsizleşiyor değil mi?

Dr. Laitman: Hayır, ülkeler yine yerlerinde kalacaklardır; ancak her bir ülke yeni bir ordu yapılandıracaktır ve şimdiden yapılmaktadır.

Konuk: Bunun amacı nedir? Sivil halkı etkilemek için mi, liderlik için mi?

Dr. Laitman: Herkes; sivil halk, hükümetler, hatta bilgisayarlar…

Konuk: Bu durumda benim isteklerim mi karşılanacak ya da ne olacak?

Dr. Laitman: Hedefler her zaman aynı hedeflerdir.

Konuk: Başkalarını baskı altına almak mı?

Dr. Laitman: Gayet tabii, söylemeye bile gerek yok.

Oren Levi: Öyle ise düşüncenin gücü neye yarayacak? Saldırganlık neye yarayacak?

Dr. Laitman: Birilerini baskı altına almak için gerekli olacak.

Oren Levi: Gelecekte her şeyin akıl savaşlarına dönüşeceğini söylemiştiniz. Akıl savaşları ifadesi ile ne demek istiyorsunuz?

Dr. Laitman: Çünkü düşüncenin gücü her şeyden daha güçlüdür.

Oren Levi: Ama bu güç nedir?

Dr. Laitman: Düşüncenin gücü…

Oren Levi: Daha önce de söylediğiniz gibi bir bilgisayarın başına oturuyorum ve bir ülkenin yarısını onlardan daha zeki olduğum için yok ediyorum, değil mi?

Dr. Laitman: Hayır, söylediğiniz aklın gücüdür, düşüncenin gücü değildir.

Oren Levi: Nedir o zaman?

Dr. Laitman: Başardıklarını herhangi bir bilgisayar olmadan sadece düşüncelerinle gerçekleştiriyorsun. Bu, her şeyi düşüncelerimle kontrol edebiliyorum anlamındadır.

Oren Levi: Geleceğin bize getireceği bu mudur?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Buna göre bir ülkenin diğerine göre daha güçlü olması o ülkenin diğeri üzerinde uygulayabildiği düşünce gücünün derecesine mi bağlı olacaktır?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Bana düşüncenin gücü konusunda örnekler verebilir misiniz?

Dr. Laitman: Hayır.

Oren Levi: Bunun nedeni henüz aşina olmadığımız bir şey oluşundan mıdır?

Dr. Laitman: Doğru.

Oren Levi: Bu yöne doğru mu gidiyoruz?

Dr. Laitman: Dilerim ki öyle değildir.

Oren Levi: Yok edici olduğu için mi?

Dr. Laitman: Çünkü o sınırsız bir güçtür.

Oren Levi: Gerçekten yok edici midir?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Bu çok ilginç olduğu için biraz daha sormak istiyorum.

Dr. Laitman: Bu konuyu tekrar tekrar konuşmak istemiyorum.

Konuk: Ben uluslararası arenada saldırganlık konusunda soru sormak istiyorum. Bir ülkenin kendisine yapılan saldırgan bir harekete karşılık vermesi gerekir mi? Yapılacak en akıllı karşılık ne olmalıdır?

Dr. Laitman: Bu, saldırganın kim olduğuna ve ne yaptığına bağlıdır.

Konuk: Boyun eğemezsin değil mi?

Dr. Laitman: Bilmiyorum, belki de başka şansın yoktur ve teslim olmak durumunda kalabilirsin. Bunun örneklerini tarihte gördük. Ölmek ya da esir düşmekten başka ne yapabilirsin? Belki esir düşmek ölüme karşı tercih edilebilir. Bir başka ülkenin hâkimiyeti altında olmak; bu şekilde var olmayı seçmiş birçok ülke vardır. İsrail, ABD’nin kanatları altında gözükmüyor mu? Bu nedenle ve başka meselelerle boyun eğmiyor muyuz? Evet, öyle yapıyoruz.

Konuk: Bence biz gerçekten teknoloji ve benzeri şeyleri geliştiriyoruz. Bugünlerde tüm gücün toplandığı yer ticaret, teknoloji, finans teknolojileri. Bizim ayrıca güçlü bir ordumuz var; ancak olabildiğince güçlü olabilmek için kendi doğru bildiğimiz yolda çaba sarf etmeliyiz.

Dr. Laitman: Evet; ancak bildiğin gibi bütün bunlar görecelidir, hepsi kısıtlıdır.

Oren Levi: Tamamdır, ben başka bir şey sormak istiyorum. Dünyada çok saldırgan olan ülkeler var ve bunlar uluslararası belirli bir imaja sahipler. Yine dünyada daha az saldırgan bazı ülkeler de var; ancak bunlar olduklarından daha saldırgan olarak algılanıyorlar. Birçok araştırma gösteriyor ki İsrail çok saldırgan bir ülke olarak algılanmaktadır.

Şimdi ben bir İsrailli olarak orduda askerlik yaptım, farklı kişilerle irtibatım oldu, halen de bu ülkede yaşıyorum. Ülke içindeki çeşitli ilişkilerin de farkındayım ve ben böyle görüyorum. Belki yanılıyorum; ama benim için İsrail birçok başka ülkeden çok daha nazik. Başka ülkeleri haritadan silen daha saldırgan ülke örneklerini ismen vermek istemiyorum ve bu koşullar altında İsrail elinden geldiğince saldırganlık yapmamaya çalışıyor. Böylesi bir durumda uluslararası camia nasıl oluyor da bizi çok saldırgan olarak aşağılıyor? Tarafsız olarak değerlendirdiğimde ben böyle düşünmüyorum, bizden çok daha kötü ve saygısız ülkeler var. Bu durumu nasıl açıklıyorsunuz?

Dr. Laitman: Açıklamıyorum, anlıyorum. İçeriye dışarıdan bakıyorum ve görüyorum ki tüm dünya sana bakıyor, senin bütün dünyaya egemen olmak istediğini, hatta senin bütün dünyaya hükmettiğini ve bütün dünyanın senin yüzünden acı çektiğini söylüyor. İşte bütün dünya senin hakkında böyle düşünüyor. Bunu bilmiyor musun?

Konuk: Biliyoruz; ama bu biraz orantısız gözükmüyor mu?

Dr. Laitman: Üzgünüm Sayın Bayan; ama bu sizin yorumunuz ve önemli değil. Önemli olan sizin ne düşündüğünüz değil, onların ne düşündüğü.

Konuk: Sorun, biz objektif olarak bu düşüncenin yanlış olduğunu bilmemize rağmen onların niçin böyle düşündükleridir.

Dr. Laitman: Yanlış düşünüyorsunuz. Eğer 8 milyar kişi senin ve senin ülkenin insanları hakkında tüm dünyayı kullandığınızı, saldırganlığınızın özellikle uluslararası arenada herhangi bir orantının ötesinde olduğunu söylüyorsa: ‘’Hayır, öyle değil!’’ demekle ne demek istiyorsunuz? 8 milyar kişi: ‘’Evet, bu böyledir!’’ derken sen nasıl: ‘’Hayır, öyle değil!’’ diyebilirsin? Lütfen açıklar mısın? Sen bu durumu görmüyorsun. İsrail’deki 10, hatta 5 milyon insanın, dünyadaki 5 milyar insanın söylediklerine: ‘’Hayır, siz yanlış düşünüyorsunuz!’’ dediğine gözlerimi kapatıp benim de öyle söylememi istiyor gibisiniz. Doğada böyle bir şey olamaz. Bunu bizim bir gerçek olarak kabul etmemiz gerekir.

Oren Levi: Tamamdır; ama bir sorum var. Siz İsrail’de doğmadınız değil mi?

Dr. Laitman: Doğrudur.

Oren Levi: Nerede doğdunuz?

Dr. Laitman: Rusya’da…

Oren Levi: Şimdi geçen 45 yıldır İsrail’de yaşıyorsunuz ve siz dünyayı gerçekten gezmiş bir kişisiniz. Birçok ülkeye seyahat ettiğiniz yıllarda dünyada birçok ülkeyi gördünüz ve oralardaki atmosferi algıladığınız gibi hissettiniz. İsrail Devleti diğer ülkelere kıyasla saldırgan bir ülke midir?

Dr. Laitman: Saldırganlığı nasıl ölçüyorsunuz?

Oren Levi: Ben size izlenimlerinize bağlı olarak soruyorum. İsrail saldırgan bir ülke midir?

Dr. Laitman: Hayır, hiçbir şekilde… Ancak sorun onun ne kadar saldırgan olduğu, başkalarını kontrol etmek istediği değildir, başkalarının kendilerini ne kadar onun kontrolü altında hissettiğidir. İşte problem budur ve bizim bunun niçin bu şekilde oluştuğuna dikkat etmemiz gerekmektedir. Ben diyorum ki onlar haklılar, biz değiliz. Bir İsrail Vatandaşı olarak başka ülkeler gittiğimde de benim hakkımda onları kontrolüm altında tutuyormuşum gibi düşündüklerini hissettim. Bunu çok açık bir biçimde hissettim. Sanki bütün dünyadan bir şeyler çalmışım gibi çok rahatsız oldum. Onların da böyle düşündükleri gibi bir duyguya kapıldım. Sonra onlara baktım ve düşündüm ki onlar ne kadar medeniler ne kadar kibar ve düzgün insanlar; çünkü benim onlardan çaldığımı, onları ve dünyanın kalan kısmını kullandığımı bilmelerine karşın bana karşı kibar davranıyorlar.

Oren Levi: Onları kullanıyor, onlardan çalıyorsunuz? Neyi?

Dr. Laitman: Mutlulukları, refahları, olası sahip oldukları en iyi şeyleri… Tüm savaşlar, tüm sorunlar, tüm felaketler benim yüzümden oldu. Zohar Kitabı’nda bütün bunlar açıkça yazılıdır. Zohar Kitabı’nı açın ve orada ne yazılı olduğunu görünüz. Nasıl olduğunu? Ben orada yazılı olanlara, söylenenlere inanıyorum ve diğer taraftan onların, düşmanları burada olduğu halde, bana nazik davrandıkları için, olduğum yerde öldürmedikleri için ne kadar iyi olduklarını düşünüyorum

Oren Levi: Şimdi söylediklerinizi açıklayabilir misiniz? Çünkü kavramak gerçekten zor.

Dr. Laitman: İsrailliler de kavramamıştır. Ancak bu öyle bir şeydir ki eninde sonunda bir şekilde öğrenmemiz gerekecektir.

Konuk: Bizim kendimizi küçük bir çocuk gibi hissetmemize neden olan bu eksiklik nereden kaynaklanmaktadır?

Dr. Laitman: Onu ne kadar: ‘’Bunu böyle yapma!’’ diye uyarmana rağmen yaptıklarına bak. O da bunu yapanın kendisi olmadığını, kendiliğinden öyle veya böyle oluştuğunu söylemekte. Oysa evet, o yaptı; ama ona göre kendisinden başka herkes sorumlu.

Konuk: Ama küçük bir çocuk büyük resmi kavrayamayacaktır, göremeyecektir.

Dr. Laitman: Biz hâlâ küçük bir çocuk muyuz ya da değil miyiz?

Konuk: Göremediğimiz nedir?

Dr. Laitman: Göremediğimiz dünyanın tüm sorunlarına neden olmakla kendimizi suçlama gereğidir.

Konuk: Gözlerimizi nasıl açacaksınız?

Dr. Laitman: Çünkü gerekli ilişki bağını kurmuyoruz ve tüm insanlara bu bağlantıların gizemini açmıyoruz.

Konuk: Peki, bu niçin bizim rolümüz oluyor, neden biz yapmalıyız?

Dr. Laitman: Ulusumuzun doğuşundan beri bu bizim rolümüzdür. Bizim ulusumuz İbrahim’in etrafında birleştirdiği tüm ulusların temsilcilerinin birleştiricisi olarak doğmuştur. Sonuçta biz tüm ulusları birbirine bağlamada bir örnek teşkil etme durumundayız. Bu örnek gerçekleştiğinde tüm ulusların birbirine bağlanmasının nasıl mümkün olduğu açıkça görülecek, dünya iyi ve verici bir hâle ulaşacaktır.

Konuk: Ülkeler arasındaki ilişkilerde saldırgan ve saygısız yaklaşımları dikkate aldığımızda dünya acaba bizi nasıl görüyor?

Dr. Laitman: Dünya bizi iyi bir yaşam örneği oluşturmaya borçlu; ancak bunu gerçekleştirmek yerine tüm dünyadan bu güzel yaşam imkânını çalanlar olarak görüyor.

Konuk: Bizim de iyi bir yaşamımız yok.

Dr. Laitman: Sorun değil. Ben sizin ne durumda olduğunuza önem vermiyorum. Beni düşündüren benim kendi durumum.

Konuk: Onlar bunu nasıl öğrendiler? Biz niye bilmiyoruz?

Dr. Laitman: İçgüdüsel olarak hissediyorlar. Neler olup bittiğini tam olarak bilmiyorlar; ama bizim tüm dünyadan iyi bir yaşamı, iyi talihi ve iyi bir geleceği çaldığımıza ilişkin derin bir hissiyatları var. Sen ne yapıyorsun? Belli değil. Konuya ilişkin gizli kapaklı birçok şey var ve bunları sen yapıyorsun. Ben onlarla hemfikir.

Oren Levi: İsrail’in nasıl davranması gerekiyor?

Dr. Laitman: Kendi kendine: ‘’Neler oluyor?’’ diye sormalıdır. Semitizme karşıtlığın nedeni nedir? Gelin bunu araştıralım, gerçekten bizden neden nefret edildiğini ve ne yapmamız gerektiğini bilelim.

Oren Levi: Dış ilişkilerimiz ve İsrail içinde güvenlik durumumuzu dikkate aldığımızda bence bu ülkede yaşamakta olan İsrailliler’in temel meselesi, bir çeşit koruyucu bir güç ile bizi fırsat bulduklarında ortadan kaldırmayı arzu eden birçok düşmanımıza karşı daima daha zeki olmak, yeterli askeri ve teknolojik güce sahip olmaktır. Uluslararası arenada saldırganlık konusunun analizini tamamladıktan sonra sizden beni bugünden yarına İsrail konusuna götürmenizi arzu ediyorum. İsrail eğer bugün burada barış ve sükûnet yok olduğundan güzel bir gelecek vadetmeyi arzu ediyorsa siz de gidip uykuya dalabilirsiniz; ancak bir füze atışı alarmı ile uyanıp uyanmayacağını kimse bilemez. Bu insanı tedirgin eden bir durumdur. Dünyada başka hiçbir ülkede başka hiçbir insan bu şekilde yaşayamaz. Bu durumda bir taraftan askere, teknolojiye ve yüksek teknoloji destekli süper güce önem veriyoruz diğer taraftan kimseyi kontrolümüz altına almak gibi bir arzumuz olmamasına rağmen dünya bizim saldırgan olduğumuz kanaatinde. Bir başka açıdan da uluslararası arenadaki bu durumumuzu biraz olsun iyileştirebilmek için ne yapmamız gerektiği pek açık değil. Barış içinde yaşayabilen bir ülke olabilmek için neye odaklanmamız gerekiyor? Barış içinde yaşamak için neye ihtiyacımız var?

Dr. Laitman: Sen hiç kimseye ifşa etmediğin bağ kurabilme becerisinin sırrına sahipsin.

Oren Levi: Bunu anlıyorum. İsrail siber savaşa mı yatırım yapmalı?

Dr. Laitman: Sen insanları birbirine bağlamanın, bunun nasıl yapılabileceğinin yönteminin, onların birbirlerine nasıl güzel ve nazik davranmaları gerektiğinin sırrına sahipsin. Bu çözüm formülünü ne kendi ne de başkalarının menfaatine kullandığına ilişkin bir açıklama yapmıyorsun. Herkese nasıl güzelce ve nazikçe bir araya gelebileceklerini göstermiyor, bunu herkese öğretmiyorsun. Buna “Uluslara bir ışık olmak” diyoruz.

Oren Levi: Buna göre hangi alanda kendimizi geliştirmemiz, araştırma yapmamız gerekiyor?

Dr. Laitman: Bağ kurma alanında…

Oren Levi: Peki, bu nedir?

Dr. Laitman: Biz kuruluşumuzda tüm ulusların bir araya gelmesi ve toplanmasından oluştuk.

Dr. Laitman: Herkes bizi birbirine bağlanma yönünde izleyecek. İsrailoğulları’nı birbirleri ile bağlayabilirsek, o zaman bütün dünyaya insanları birbirleri ile güzel ve nazikçe bir araya getirmenin nasıl yapıldığını gösterebiliriz; çünkü biz tüm ulusların temsilcilerinden oluşuyoruz.

Konuk: Bu tüm dünyayı nasıl değiştirecek?

Dr. Laitman: Herkes bizi bir araya gelme yönünde izleyecektir.

Konuk: Bu durumda ülkeler arasındaki ilişkiler nasıl bir görünüm alacaktır?

Dr. Laitman: Dostça… Herkes birbiri ile bir araya gelecek, bağlanacak. Ülkeler arasında hiçbir fark kalmayacak. Herkes tek bir ülkede, tek bir gezegende gibi olacak.

Konuk: Birbirinden çok farklı aşırı iki durum tanımlıyorsunuz. Birincisi bugünkü durum: Herkes bir diğerine onu teslim almasına imkân verecek ölçüde güç uygulamaya çalışıyor ve asırlar boyunca sürüp giden bu mücadele giderek daha karmaşık bir hâle dönüşüyor: Bu birincisi. Diğerinde ise; siz istisnasız herkesin büyük bir ahenk içerisinde yaşayabileceği bir durumdan söz ediyorsunuz. Basacağımız bir buton bizi saldırganlık, savaş ve başka ülkelere ıstırap verme durumundan çıkaracaktır.

Dr. Laitman: Bu Yahudiler’e bağlı…

Konuk: Bu buton bizim elimizde mi?

Dr. Laitman: Evet, eğer iyi ilişkiler kurulur, bir aile içindeki biraderler arasındakiler gibi dostça ilişkiler tesis edilebilirse o zaman güçleri tüm dünyayı etkiler ve tüm dünya birbirine daha yakın olmaya başlar.

Konuk: O zaman söyledikleriniz bunu bizim önce İsrail’de yapmaya başlamamız gerektiği anlamındadır, değil mi?

Dr. Laitman: Evet, biz… Sadece bizim bunu yapmamız gerekiyor.

Konuk: O zaman ne yapmamız gerekiyor?

Dr. Laitman: Nasıl ilişki kurulacağını, güzel ve kibarca bir araya nasıl gelinebileceğini öğrenmemiz lazım. Birbirimizi önemseyeceğimiz şekilde nasıl yakınlaşabiliriz? Toplumumuzda ve ülkemizde böyle ilişkiler kurmayı nasıl başarabiliriz? Esas mesele, onlular yoluyla bağ kurmak, bizim biraz daha deneyimli olduğumuz bir şey.

Oren Levi: Ne ile?

Dr. Laitman: Onlular… Tüm ulusu onlular hâlinde birleştiren ve onluları birbirleri ile bir mekanizma altında bağlayan Musa gibi…

Oren Levi: 10’arlı gruplar mı?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Böyle bir grubun içinde ne oluyor?

Dr. Laitman: Böyle bir grubun içinde gerçek anlamda birebirimizle bağ kuruyoruz. Bu durumda herkes bir diğerinin hissedebiliyor. Herkes birleşmiş olarak tek oluyor.

Oren Levi: Daha iyi kavramak için soruyorum: Eğer İsrail daha fazla barış içinde yaşamayı istiyorsa daha gelişmiş bir ordu bir işe yaramayacaktır. Aynı şekilde gelişmiş teknolojiler, daha zeki insanlar ya da daha önce de konuştuğumuz güçler de faydasızdır. Bunlar yeterli değildir. Bizim bunun için başka bir gücü; insanlar arasında bağ kurma gücünü gündeme getirmemiz gereklidir. Bunu öncelikle burada, kendi ülkemizde gerçekleştirmeliyiz ve bugün hayal edemeyeceğimiz şekilde küçük gruplar halinde birbiri ile kaliteli bağlar kurulmuş ilişkileri oluşturmalıyız ve bu giderek tüm ülkede nükleer santrallar yerine insanlar arasındaki bağları oluşturacak güç santralleri yayıldığı zaman gerçekleşecektir, değil mi?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Farz edelim ki geliştirmemiz gereken şekilde İsrail böylesi bir gücü oluşturdu. Varsayalım ki başarılı da olduk.

Dr. Laitman: Bu güç tüm dünyayı etkileyecektir.

Oren Levi: O zaman uluslararası arena nasıl olacak? Neye benzeyecek?

Dr. Laitman: Saldırgan davranmaktan vazgeçeceğiz.

Oren Levi: Sonra ne olacak?

Dr. Laitman: Onları bağlayıcı gücümüzle kontrolümüz altına alacağız ve onların hepsi birbirleriyle bağlayıcı olma yönünde hareket etmeye başlayacaklardır.

Oren Levi: Niçin?

Dr. Laitman: Çünkü biz tüm ulusların, ülkelerin ve hükümetlerin kalplerine ve akıllarına bizim yöntemimizle birbirleriyle bağlanma arzusunu yerleştirmiş olacağız.

Oren Levi: Siz gelecek savaşlarının bilgisayar başındaki bir kişinin bir ülkeyi yok edebileceği akıl savaşları olmadığını, aksine düşüncenin gücü ile olacağını söylemiştiniz.

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Siz insanların düşünce gücünün, onları durmadan birbirleri ile savaşa yöneltmek yerine birbirlerine bağlamaya yönelteceğine gerçekten inanıyor musunuz? Biz İsrail olarak bu yeni yön ve vizyonla kazanan mı olacağız? Dünyayı yenebilecek miyiz?

Dr. Laitman: Evet ve sadece böyle… Çünkü bağlayıcı güçten daha büyük bir güç yok. Çünkü bu yaklaşım bütünsel doğa tarafından da tamamen desteklenmektedir.

Oren Levi: Düşüncenin gücü ile kazanmak mümkün derken bunu mu kastetmiştiniz?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Gerçekten ilginç olması bakımından son sorum: Yanı başımızda İsrail’i yok etmek isteyen milyonlarca, hatta milyarlarca insan olduğu halde biz sadece birkaç kişi milyon kişiyiz. Diyelim ki biz, Dr. Laitman, sizi takip ederek, insanları birbirine bağlayan bu gücü geliştirmeye yatırım yaptık. Bizler, bu kadar az sayıdaki insan, nasıl olur da dünyadaki bu insanlara, aralarında bağ kurma düşüncesini, yerleştirmeye başlayabiliriz; bizi yok etmek isteyen milyarlarca insanın bu muazzam arzusunu nasıl alt edebiliriz?

Dr. Laitman: Çünkü biz tüm dünyanın mikro işlemcisiyiz. Bizim daha fazlaya ihtiyacımız yok. Bu küçük grup bağlantı sağlandığında, bu bağlantının kendisi olur. İşte ‘’Rahiplerin krallığı olmak’’ dediğimizin anlamı budur. Tüm insanoğlunu yukarıdaki güç ile birleştiren bağlantı haline dönüşür ve bu da insanoğlunun formunu; saldırganlıktan uzak, bağlayıcı formunu belirler.

Oren Levi: Bu inanılmaz bir şey Dr. Laitman. Bizimle beraber olduğunuz için çok teşekkür ederiz. Gelecek sefere kadar her şeyin en iyisi sizinle olsun.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,078