e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Michael Laitman > Kabala Kütüphanesi > Yeni Hayat > Yeni Hayat 1114 – Bağ Kurma

Yeni Hayat 1114 – Bağ Kurma

Oren Levi: Merhaba. Dr. Michael Laitman ile Yeni Hayat Söyleşi Serisi’nde bizimle olduğunuz için teşekkür ederiz. Merhaba Dr. Laitman.

Dr. Laitman: Herkese merhaba.

Oren Levi: Bugün bağ kurma hakkında konuşmak istiyoruz. Bağlantı sanatı hakkında… Kabala İlmi bağlantıdan genel olarak çok bahseder ve bizler bu sözcüğün anlamını daha iyi kavramak istiyoruz. Bağlantının gerçek anlamı nedir? Bağlantının gerçek anlamını ve onunla ne yapacağımızı, doğada olup biteni gözlemleyerek ve öğrenerek anlayacağız, bu yeni ve önemli bir şey.

Konuk: Doğanın tamamı maddeler ve moleküller arasındaki çeşitli bağlantılardan oluşmaktadır. Onu her yerde görebiliriz. Bizler de aynı malzemelerden, moleküllerden, maddelerden oluşuyoruz ve etrafımıza baktığımızda çeşitli türlerde bağlantılar görüyoruz. Sözcüklerin bir araya gelerek bir cümleyi meydana getirdiğini görüyoruz. Çeşitli ürünlerin bir araya gelerek bir yemeği meydana getirdiğini görüyoruz. Planlı bir boşluk görüyoruz. Doğru bir şekilde bir araya getirildiğinde bizi iyi hissettiriyor. Fakat eğer doğru bir şekilde bir araya getirilmezlerse ya uyumsuzluk hissediliyor ya da kurulan cümleler yanlış oluyor. Bugün konuşmak istediğimiz konu budur. Hakkında çok fazla konuştuğumuz bağlantı kavramının kurulmasını kavramak ve bu süreci doğanın perspektifinden görüp anlamak istiyoruz. Doğanın birçok farklı bileşeni vardır. 10 sene önce 130 milyondan fazla sayıda farklı bileşik olduğunu biliyorduk. Bunların nasıl bağlandığını sormak isterim. Doğanın farklı parçalarını, parçacıklarını, maddelerini birbirine bağlayan nedir?

Dr. Laitman: Her şey ana, merkezî bir bağlantıdan gelmektedir. Yaradan ve yaratılan varlık arasındaki bağlantı var olan tek bağlantıdır. Doğada bu ikisi birbirine zıttır, öyle ki birbirine daha uzak olabilecek başka iki şey yoktur. Ancak yaratılışın amacı, gelişimimizin yaratılışı sayesinde farklılıkların ötesinde bağlantı kurabiliriz. Yani birbirimize tamamen zıttız ve bizi yakınlaştırabilecek hiçbir şey yoktur. Çünkü Yaradan’ın doğası vermek iken yaratılan varlığın doğası almaktır. Bu tam bir zıtlıktır. Ancak bu zıtlığın yardımıyla Yaradan bize; yaratılan varlığa bağlantı kurma yeteneğini vermek için yaratılan varlığa kendinden bir parça eklemiştir. Buna kıvılcım ya da kalpteki nokta denir. Bu O’nun doğasındandır. İhsan etmenin, sevginin ve bağlantının doğasındandır. Yaratılan varlık gerçek doğası gereği bağlantıya zıttır. Onu hissetmez, istemez ve reddeder. Yine de içimizde bizi bağlantıya doğru iten bir şey var. Buna tanrısallık parçası denir. Buna göre özel koşullar altında bağlanan kaç maddeden oluştuğumuzu görürüz. Belki onları ısıtmamız, soğutmamız veya onlara basınç uygulamamız gerekir. Ama yine de farklı olan şeyler bağlanma yetisine sahiptir. Elektronlar, protonlar, vs. Çünkü bu kökün, yaratılan varlıkların kendisi ile bağlantı kurmasını isteyen üst güçten geldiğini tekrar söylüyorum. Bu nedenle yaratılanlara kendindeki ıslahı, kendisine ait olan ihsan etme arzusunu eklemiştir.

Onlarda tamamıyla alma arzusu bulunur. Alma arzusu sayesinde yaratılan varlık başkalarıyla bağlantı kurma, ihsan etme arzusunu geliştirme yetisine sahip olur. Yaradan’ın yaratılan varlıklar üzerinde gerçekleştirdiği bu eylemlerin hepsinin bağlantı eylemleri olduğu sonucu çıkar. Yaradan her bir yaratılmış varlıkta bulunan kıvılcımı etkileyen ihsan etme kuvvetidir. Bu kıvılcım ihsan etme niteliğini geliştirmesi, ihsan etmede ilerlemesi ve başkalarıyla bağlantı kurması için kişiyi zorlar. Bu, yaratılmış varlıkların fiziksel, manevî, cansız, bitkisel ve hayvansal bağlantı gibi çeşitli seviyelerde olmasıyla ilgilidir. Evrenimizin Big Bang’le hidrojen, helyum, vs. ile meydana geldiğini biliyoruz. Sonrasında çok fazla sayıdaki parçacık yığınlar oluşturacak şeklinde birbirlerine bağlanmaya başlamıştır. Farklı biçim ve şekillerde bağlanmış çeşitli cisimlerle dolu olan uzayı gördüğümüz bir koşula ulaşıncaya kadar bu cisimlerin yapısında bol miktarda bileşik ve Periyodik Tablo’dan bildiğimiz elementler vardır. Ayrıca bu elementler de oluşmaktadır. Atom da bazı yapıların bileşiminden meydana gelmektedir. Onu derinlikli olarak incelersek parçacıkların sonsuz karmaşıklığını ve derinliğini görürüz. Tüm bunlar doğanın farklı parçaları, elementleri, yapıları doğanın genel kuvvetinin onları bağlantıya zorlaması ile bağlanır. Farklı bileşikler meydana getirirler; su gibi, gaz gibi, vs. Farklı türden maddeler ve doğa bunu kimseye sormadan yaparlar.

Bedenimiz de öyle. Bu şekilde inşa edilmiştir. Pek çok farklı seviyeden meydana gelir. Doğa bu şekilde gelişerek çok özel bir koşula ulaşır. Sadece cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerde işlemekle kalmaz ki bunlar doğada aralarındaki ve içlerindeki bağlantıları gördüğümüz üç seviyedir. Aynı zamanda daha içsel bir seviyede; insan seviyesinde, arzularımızda ve düşüncelerimizde de işler. Arzular ve düşünceler içimizde var olan iki şeydir ve bunlar aynı zamanda hayvan seviyesinde de bulunmaktadır. Belli bir dereceye kadar bitkisel seviyede, hatta cansız seviyede bile görülür. Ancak insan seviyesinde arzular ve düşünceler doğanın bizi içgüdülerimizin üzerine ittiği şeyin üzerinde bir şey yapmak zorunda kaldığımız bir koşula varırlar.

Doğanın farklı yapılarında var olan bağlantılar, yeni keşfettiğimiz dünyanın her yerindeki bitkilerin toprağın altında bir şekilde bağlı olduğu gibidir. Tüm cansız, bitkisel, hayvansal seviyeler birbirine bağlıdır ve bir çeşit ekolojik birleşme, bütünleşme içerisinde yaşarlar. Egomuzla tüm bağlantıyı bozsak da bizler de bunun bir parçasıyız. Bu bağlantı herkesin arasında mevcuttur. Ancak doğanın üstünde olan, keşfetmek zorunda olduğumuz başka bir bağlantı türü vardır. Yani bu bağlantı egonun üstündedir; çünkü bizler Doğa’ya zıttız. Bağlantı yararına bağ kurmak istemiyoruz, ancak kendi yararımıza bağ kurmak istiyoruz. Yani doğamız gereği bağlantıya zıttız, bağlantıya karşıyız, doğa tamamen bağlantıya doğru çekiliyor. Doğanın genel gelişimine bakarsak doğanın amacının tüm parçaları arasında tam ve bütün bir bağlantı olması olduğunu söyleyebiliriz. İnsan ise buna zıttır. Herkes genel yasayı; doğanın bütünsel ve küresel yasasını dikkate almaksızın sadece kendisi için ister. Bu yasa ise hepimizin birbirimize bağlı olmamızı, birbirimize yardım etmemizi, tek bir beden olarak birbirimizle birleşmemizi içerir. Bunun doğanın bizi yönlendirmeye çalıştığı şey olduğunu görüyoruz. Ancak insan egoist kuvvetiyle buna; Doğa’nın kanununa direniyor. Sonuç olarak ne kadar ıstırap çektiğimizi görüyoruz. İnsanda kendi doğasıyla da bağlantılı olan, fakat doğaya zıt olan bir şey de vardır. Doğanın tüm formları: Cansız, bitkisel, hayvansal seviyeler, tüm evren, birbirleri ile mücadele etseler de birbirlerine doğru çekilmektedirler. Ancak bu doğanın kanunlarına göredir ya da insanın tüm önceki formlarının kanunlara zıt olması nedeniyledir. O her şeyi kontrol etmek ister ve sonuç olarak ıstırap çeker. İşte bu noktada Kabala İlmi devreye girer ve doğanın geri kalan kısımlarıyla birleşmemiz ve bağlantı kurmamız için yol gösterir. Bağlantı sanatını edinmemiz, onda ustalaşmamız gerekir. Tüm detaylarla, gerçekliğin parçalarıyla ve özellikle diğer insanlarla bu yolla nasıl doğru bir şekilde bağlantı kuracağımızı biliyorsak genel yasayı, doğanın bütünsel yasasını; her şeyi kuşatan, hepimizi bir arada tutan genel bağlantı yasasını keşfedeceğiz demektir. Bu yasanın farkına varmalıyız, ona uyum sağlamalıyız, onu anlamalıyız ve öğrenmeliyiz. Yani cansız, bitkisel, hayvansal ve insan seviyeleri arasındaki, özellikle de tüm insanlar arasındaki bütün ve tam bağlantıya ulaşmak için bunu yapmalıyız. Bu, şu an için anlayabildiğimiz ölçüde gelişimizin amacıdır.

Konuk: Tamam, bize cansız seviyeden insan seviyesine kadar ve genel olarak insanlar arasındaki bağlantıya dair çok geniş bir genel açıklama sundunuz. En başa geri dönmek istiyoruz, yani cansız seviyeye… Yaratılan varlıklardan bahsettiğinizde doğadaki tüm seviyeleri mi kastediyorsunuz?

Dr. Laitman: Evet. Cansız, bitkisel, hayvansal ve konuşan seviyeler…

Konuk: Örneğin cansız seviyeyi birbirine bağlanmaya iten nedir? Yani molekülleri moleküllere, parçacıkları parçacıklara bağlanmaya iten…

Dr. Laitman: Bunu sağlayan genel yasadır. Onun amacı tüm gerçekliği, doğanın tamamını kapsamlı bir bağlantıya getirmektir.

Konuk: İki maddenin arasındaki bağlantıda var olan nedir? Onları birbirine yapıştıran nedir?

Dr. Laitman: Dışsal kuvvettir. Big Bang’den önce zamanın olmadığını görüyoruz. Bu noktada zaman yaratılmıştır. Zamanın yaratılmasıyla farklı türden gazlar oluşmaya başlamıştır, özellikle de helyum… Bu kuvveti aldıkları için bağlanmaya başlamışlardır. Fiziksel olmayan, ancak gerçek anlamda manevî olan bir kuvvet vardır. Sanki Big Bang tamamıyla maneviyattan fizikselliğe geçişi teşkil etmiştir. Onun içinde tüm yaratılışı içinde bulunduran genel dışsal bir kuvvet olduğunu görüyoruz. İçinde Big Bang vardır, insan seviyesine ulaşıncaya kadar içinde madde gelişir. İnsanın içselliği zaten manevî seviyelerdir. Söylendiği gibi: ‘’Her şey cansızdan gelir.’’ Bu dışsal kuvvet doğanın genel yasası olan Yaradan’ın kuvveti sayesinde her şeyin tamamen bağlantılı olması gerekir. Neden Yaradan bunu böyle yapmıştır? Gelişimimizde tam bağlantısızlık hâlinden, tam bir bağlantı hâline gelelim diye…

Konuk: Tam bağlantısızlık hâli nerededir?

Dr. Laitman: Tam bağlantısızlık, yaratılıncaya kadar gazların, atomların, parçacıkların bile var olmaması demektir. Ardında, üstsel olanların bölümünde bağlantının özüne erişelim diye derin bir düşünce vardır. Özellikle bağlantı vasıtasıyla zıt kuvvetler; örneğin elektronlar, pozitronlar; artı ve eksi gibi bir atomun içindeki zıt parçacıklar arasındaki bağlantı ile bir yerlere geliriz. Özellikle zıt kısımlar arasındaki bağlantı ile maddenin daha gelişmiş derecelerine ulaşmaya başlarız. Ardından bizim üstümüzde, yani ruhta olan kuvvetin daha gelişmiş derecelerini elde ederiz. Bizi kontrol eden kuvvetler işte bu nedenle edineceğimiz ve doğadan öğrenmek zorunda olduğumuz bağlantı sanatıyla ilgilidir. Cansız, bitkisel, hayvansal seviyenin fiziksel doğası aslında bizim uğraştığımız kısımdır. Bilimin, fiziğin, kimyanın, biyolojinin, zoolojinin; her şeyin tamamı oradadır. Tıp, toplum, vs. sonuç olarak hepsi bize nasıl bağlantılı olduğumuzu öğretir. Temel parçalar, daha karmaşık parçalar ve sonra doğanın farklı yapıları… Cansız cansızla, cansız bitkisel ile, bitkisel hayvansal ile ve sonra hepsi birbiri ile…

İnsan ve onun içselliği nasıl kendine, hayata ve her şeye karşı tutumu olur? Ayrıca aralarında nasıl bağlantı kurarlar ve üst güç bütün bunları nasıl kontrol eder? Bir kişi birbirine zıt olan atomlar ve parçacıklar arasındaki bağlantının tamamını kavradığımız koşula erişir. Nasıl bağlantı kurabiliriz? Bu nasıl olur? Onların bağlantıda olması gerektiğine karar veren bir tür üst güç vardır. O, onları kontrol eder. Elbette ki cansız, bitkisel ve hayvansal koşulun doğasına ait olan daha ilkel yasalarla kontrol eder. Her şeyin nasıl işlediğini görürüz. Bu, bedenimizin maddelerin arasındaki kombinasyon ile işleme şeklidir. Başta aralarında bağlantı yoktur, ancak onları bir araya gelmeye zorlayan üst gücün yardımıyla bağlanırlar. Birbirlerine zıt olsalar bile yine de bağlanırlar. Bu şekilde var olurlar. Bunu gerçekliğin gelişme şekli ve toplumun gelişme biçiminde görebiliriz. Cansız seviyeydi. Yüz binlerce yıl önce insanın çok ilkel seviyeye göre, başkalarına, ailesine bağımlı olarak cansız seviyede yaşamış olduğunu söyleyebilirsiniz. İnsanlar aile biçiminde yaşamışlardır. Daha sonra kölelik biçiminde yaşamaya başlamışlardır. Onlar arzunun üzerinde başka bir çeşit bağlantı olduğunu anlamaya başlamışlardır.

Konuk: O hâlde aile en ilkel bağlantıdır. Neden?

Dr. Laitman: Ve en doğru olan, doğal olandır; çünkü birbirlerine doğru çekilirler. Çünkü hayvan seviyesinde hâlâ birbirlerine aittirler. Ancak kölelik artık hayvansal seviyeye ait değildir. O, konuşan seviyeye aittir.

Konuk: Hayvanlar arasında kölelik yoktur. O hâlde bu insanların icat ettiği bir şeydir.

Dr. Laitman: Evet ancak bu, köleleştirilen kişinin doğasına aykırıdır. Onu itaat ettiririm ve artık o benim emrimdedir. Bu arzuya karşı bir bağlantıdır.

Konuk: Doğal bağlantı olan aile cansız seviyeye ait olup en temel bağlantı çeşididir. Daha sonra arzunun bir sonraki gelişim seviyesi olan bitkisel seviye gelir.

Dr. Laitman: Evet, birinin arzusuna karşı ve diğerinin egoist arzusunun lehine… İşte bu kölelik dönemidir. Ardından kölenin göreceli olarak özgürlük elde ettiği feodalizm dönemi gelir. Ev sahibi olur, ailesi olur, belki bir parça toprağı da olur; ama o hâlâ efendisine aittir. İşte bu feodalizmdir.

Konuk: Arzu açısından bir köleninkinden daha gelişmiş olan ne var?

Dr. Laitman: Arzu daha gelişmiş bir hâldedir; çünkü ben bu kişi ile daha farklı bir şekilde bağ kuruyorum. Onu bir vasal olarak tutmak değil de bir köle olarak tutmak artık benim için faydalı değil. Yani bana bağlı olan biri var; ama o artık daha özgür. Çünkü onun daha özgür olması benim için daha faydalıdır. Onun sayesinde daha fazla fayda sağlarım.

Konuk: Efendinin bakış açısından konuşuyorsunuz. Ben arzu perspektifinden soruyorum.

Dr. Laitman: Arzu tüm bu değişiklikleri yapar.

Konuk: Vasalin arzusu ne olacak?

Dr. Laitman: Var olabilmek ve efendisine hizmet edebilmek için göreceli bir özgürlük elde eder. Böylelikle efendisi daha çok haz alabilir.

Konuk: Eğer doğru anladıysam bir kişi geliştikçe karşı tarafı daha egoist bir şekilde kullanmak için giderek daha büyük bir arzuya sahip olur.

Dr. Laitman: Evet.

Konuk: Olay bu mudur?

Dr. Laitman: Tabii ki. Daha egoisttir. Bundan daha fazla kazanırsınız. Feodalizm koşulunda olmak kölelikten daha faydalıdır. Daha sonra kapitalizmden feodalizme göre daha çok fayda sağlarsınız.

Konuk: Neden?

Dr. Laitman: Başka bir kişi üzerindeki kontrolünü sağlayabilmesinin ürünleri, getirisi daha büyüktür. Yani feodalist olmaktansa kapitalist olmak neden faydalı? Veya köle değil de efendi olmak? Çünkü bu yol araçlara, yaşam biçimlerine, makinelere ve her şeye uyumludur. Onlardan daha fazla faydalandığım için bu şekilde yaşamak benim için daha faydalıdır.

Konuk: Neticede bu daha faydalıdır.

Dr. Laitman: Evet tabii ki. Çünkü kapitalizmde var olan makinelerle çalışan bir işçi onu bir köle olarak tutmaktan daha faydalı olur.

Konuk: Daha önce doğanın amacının farklı bağlantılar yaratmak olduğunu söylemiştiniz. Doğada başka bir maddeyle bağlanmayan herhangi bir madde var mıdır?

Dr. Laitman: Hiçbir madde başka herhangi bir maddeyle bağlanmak istemez; ama onları bağlayan özel bir kuvvet vardır.

Oren Levi: Bu ne tür bir kuvvettir?

Dr. Laitman: Bu, Yaradan’ın kuvvetidir.

Oren Levi: Yaradan’ı nasıl tanımlarsınız?

Dr. Laitman: Bağlantı kurdukları hâlde bu bağlantıları asla … olmayan kuvvetlerin olduğunu görüyoruz. Yani doğaları gereği bağlantı daha iyi olmuyor; çünkü biri diğerini yiyor ya da biri diğerini iptal ediyor. Sadece Yaradan olan bağlantının genel kuvveti olduğu için ve O’nun amacı insan, akıl ve kalp dediğimiz içsel düşünce yapısı, arzuları dâhil olmak üzere doğanın tüm ilkel yapılarını tam bir bağlantı hâline getirmek olduğu için… Bağlantıya olan eğilim Yaradan’ın, genel doğanın olduğu genel bir yasadır. Buna Yaradan diyebilirsiniz, önemli değil. Gematria’da Tanrı doğa ile eşittir. Yani ikisi aynıdır. Bu şekilde hiçbir maddenin bağlantı kurmak istemediği bir koşula ulaşıyoruz. Hepsi birbirini reddeder. Genel kuvvet onları zorladığı için bağlanırlar.

Oren Levi: Doğada ve tüm seviyelerde -cansız, bitkisel, hayvansal ve insan- gördüğümüz bağlantıların hepsi farklı maddeleri çeşitli yollarla birbirine bağlayan doğanın farklı bir kuvveti tarafından kontrol ediliyor. Herhangi bir düzeyde başka bir parçacıkla bağlanan her parçacık bu bağlantıda diğerini yutmak istemesi gibi kendi çıkarını fark eder.

Dr. Laitman: Tamam.

Oren Levi: Ancak tüm seviyelerde bu parçacıkların hepsinden daha büyük olan doğadaki genel güç vardır. Onları doğanın kurallar sistemi vasıtasıyla bağlanmaya yönlendirir; ama doğanın genel kuvveti sanki tüm sistemi bir tür kapsamlı bağlantıya itiyor.

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Kapsamlı bağlantının niteliği doğadaki herhangi bir parçacığın kendi çıkarıyla ya da arzusuyla ilgili değildir veya mevcut değildir. Bunun yerine bu sadece genel arzuda mevcuttur.

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Bu parçacıkların kendi çıkarına dayanan bağlantıdan, bağlantı yararına bağlantıya geçiş yapmasını nasıl sağlayacak?

Dr. Laitman: Hayır, o doğadır. Cansız, bitki, hayvandır. Onlar bütün bu anlayış ve eğilime sahip değildirler.

Oren Levi: İnsanlar bu anlayışa da sahip değiller. Kişisel çıkar için insanlar bağlantı kuruyor. Aile vardı, sonra kölelik, feodalizm, kapitalizm… Bireyin kendi çıkarı diğerlerini kullanmak için daha fazla yol bulmasıyla daha karmaşık hâle geldi.

Dr. Laitman: Genel kuvvetin reddetme ve bağlantıya dair arzunun eksikliğiyle doğru bağlantıyı yaratmayı istediğini söylerken bağlantı sanatına erişiriz. Reddetme yoluyla, zıtlık yoluyla, doğa yoluyla bağlantı kurmaktan başka bir seçeneğimiz olmadığını anladığımız koşula varırız. Çünkü aksi hâlde kaybetmiş olduğumuzu ve hiçbir şey yapamadığımızı görürüz. Bu şekilde yaşamaktansa ölmek daha iyidir. Öyle ki eğer başka biriyle bağlantı kuramazsak bağlantı kuruncaya kadar, başka biriyle bağlanana kadar yok oluruz. Hayatta kalamayız, açlıktan ölürüz, vs. Egolarımızın, bir başkasını reddetme arzumuzun çok fazla büyüdüğünü gördüğümüz bir koşula ulaşırız.

Oren Levi: Kullanmak mı? Kendi çıkarım için kullanmak mı?

Dr. Laitman: Evet. Sadece kullanmak, bağlantı kurmak değil. Bu çok büyüyor ve aslında bana bağlantı sanatını veriyor.

Oren Levi: Ama bu onun zıttı.

Dr. Laitman: Bir şeyden ve onun zıttından öğrenme şeklimiz budur. Bir yandan bir başkasıyla bağlantı kurmak istemiyorum, öte yandan başkasıyla bağlantı kurmamam durumunda ölünceye kadar kaybediyorum. Bu nedenle başka seçeneğim yok, bağlayamadığım iki zıt, çelişen şeyi uyumlandırmak zorundayım. Peki, ne yaparsınız? Aramızda barışı sağlayan bu üst güçle bağlantı kurarak başlarsınız.

Oren Levi: Peki, sonra ne olur?

Dr. Laitman: Sonra onu çekmeyi, ondan bizi tüm seviyelerde bağlamasını isteyerek bir bağlantıya ulaşırız. Kurdun kuzuyla da yaşayacağı bir koşula erişiriz.

Oren Levi: Bu bilinçli bağlantı sadece insanın kurabileceği bir şey midir?

Dr. Laitman: Sadece insan; ama herkes değil. Bunu gerçekleştirme gücüne sahip olan, Kabalistler olarak adlandırdığımız insanlar vardır.

Oren Levi: Dr. Laitman çok teşekkürler. Bizimle birlikte olduğunuz için teşekkür ederiz. Bir dahaki söyleşide görüşmek üzere, en iyi dileklerimle!

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,082