e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Michael Laitman > Kabala Kütüphanesi > Yeni Hayat > Yeni Hayat 1127 – Düşüncenin Gücü

Yeni Hayat 1127 – Düşüncenin Gücü

Oren Levi: Dr. Michael Laitman, Merhaba, Yeni Hayat sohbet programında bizimle beraber olduğunuz için teşekkür ederiz. Bugün, düşüncenin gücü hakkında konuşmak istiyoruz. Biliyoruz ki, bizleri hayvanlar dünyasından farklı kılarak ayıran, birçok şeyi geliştirmemize ve yapabilmemize imkan yaratan düşünce gücümüzdür. Yaşamımızı en iyi şekle getirebilmemiz için bu gücümüzü ne şekilde kullanabiliriz, bunu öğrenmek istiyoruz.

Konuk: Kendi gerçeğimizi düşüncelerimiz, hislerimiz ve duygularımızla yarattığımız konusunda yaygın ortak bir anlayış vardır. Gerçekte dizginler sizin ellerinizdedir. Kendiniz için iyi bir hayat yaratmak, kötü şeyleri önlemek, istediğimiz şeyleri düşünmek, istemediklerimize engel olmak ve olmak istediğimiz koşullarda yaşamak istiyorsak aslında dizginler bizim elimizdedir. Ne tür bir yaşam arzu ettiğinizin işte o zaman farkına varacaksınız. Bunu, gerçeklerin bir mağaza gibi olduğunu ve benim sadece düşüncelerimi nasıl değiştirebileceğimi bilmem gerektiğini ve ancak o zaman oradan istediğimi alabileceğime varsayabiliriz. Bu yaklaşımla, yani düşüncenin gücü ile, bizim gerçeklerimizi düşüncelerimizle etkileyebilme yeteneğimizle ilgili olarak Kabala Bilimi ne düşünmektedir?

Dr. Laitman: Evet, söylendiği gibi, her şey ince elenip sık dokunmuş ve düşünülmüştür ve bu doğrudur.

Oren Levi: Ne demek istiyorsunuz?

Dr. Laitman: Bu, bir kişinin kendisini değiştirebileceği ve hissedeceği tüm gerçeğin sadece kendisinin düşünce gücü ile olabileceği anlamındadır. Esas gücü olan arzularını kontrol etmek istediğinde bunu düşünce gücü ile yapabilir; o zaman her şey onun önüne serilir. Bir kişideki temel ve en büyük güç düşünce gücüdür. Kişi onu güçlendirirse, buradan hareketle gerçeği belirlemeye başlar. Bu bir başka ifade ile, gerçeğin tümü, düşüncelerimize bağlı olarak ne hissettiğimizdir. Kendi gerçeğimizi düşüncelerimizle oluşturuyor, şekillendiriyor ve yapılandırıyoruz; bunun anlamı, eğer görüyorsam, duyuyorsam, kısaca söylemek gerekirse, beş duyumla gerçeği hissedebiliyorsam, içinde bulunduğum gerçek odur. Bu böyledir; çünkü bu gerçeği ben düşüncelerimle oluşturdum. Bu gerçek kendiliğinden oluşmamıştır, benim düşüncelerimle şekillenmiş ve yaratılmıştır. Ve ben, kendimi tamamen farklı bir durumda hissetmek için içinde bulunduğum gerçeği düşüncelerimle değiştirebilirim; bu nedenle düşüncenin gücü esas güçtür.

Şimdi sorun bizim düşünce gücümüzü nasıl kontrol edebileceğimizdir? Düşüncenin arzuyu, arzunun da düşünceleri kontrol ettiği açıktır. Her ikisi karşılıklı olarak birbirini etkilemektedir. Sorunu bir başka şekilde ifade edebiliriz; düşünce gücünü nasıl değiştirebiliriz ve de arzu gücünü nasıl değiştirebiliriz? İki soruyu birbirinden çok ayrı ele almayalım. Bunu yapabilmenin en kolay yolu çevrenin yardımı ile mümkündür. Birbirinden çok farklı düşünce, duygular ve belirli bir hissiyatla dolu bir ortamda isem onlar bana bir virüs gibi bulaşabilir. Onlar beni etkileyebilir ve bu etki ile ben değişirim. Bu şekilde de kendi gerçeğimi, onunla ilgili algımı, düşüncelerimi ve o gerçeğin kendisini değiştirebilirim. Ancak bunun için daha büyük güçlere ihtiyacım olacaktır.

Biz, duyma, görme, koku ve tat alma ile dokunma olarak sıraladığımız beş duyumuzla var oluruz. Onlarla içinde yaşadığımız gerçeği hissederiz. Bu sıvıdır, bu katıdır vb.; bunların tümü açık seçiktir. Ama ben gerçeği duygularımı değiştirerek değiştirebilirim. Ancak bunu nasıl yapabildiğim pek açık değildir. Çünkü böyle doğduğum ve böyle yaşadığım için bu değişimi yapabilmek pek de kolay değildir. Anlıyorum ki benim dünyam cansız, bitkisel, hayvansal ve konuşandan ibarettir. Ve benim düşüncelerim sadece bunları nasıl ilişkilendireceğimden oluşur; işte o kadar. Fakat hayır; ben, duyularımla algıladıklarımın mutlak olmayıp, değiştirebileceğimi açıklayan Kabala bilgeliği adı verilen bir yöntem buldum.

Oren Levi: Nasıl?

Dr. Laitman: Duyularımı değiştirerek. Bunun anlamı, gerçeği değiştirmek istiyorsam benim dışımdaki bir şeyi değiştirmem gerekmemektedir; içerideki bir şeyi, kendi içimdeki bir şeyi değiştirmem icap etmektedir; o zaman gerçek değişecektir, çünkü gerçek benim dışımda değildir. Benim hissettiğim ve içimde betimlediğim budur. Burada sen de yoksun. Sen benim şimdi yaratacağım çok güzel bir gerçek içinde var olacaksın. Ben sen olmadan, yalnız, kendi başıma ve her yerde olabilirim.

Bunu nasıl yapabilirsin? Bu ancak düşüncenin gücü ile mümkündür. Ben eğer düşüncelerimi etkileyebilirsem; o zaman, kendimi, düşüncelerimin yardımı ile, arzularımın üzerine çıkartabilirim. Ve o zaman arzularımı, farklı bir biçimde, alma arzusu içinde değil ihsan etme yolunda, çalışabilecekleri bir duruma getirebilecek şekilde yönlendirebilirim. Bu durum benim, arzularımı büyütmem (genişletmem) anlamını taşımaz; yani daha çok görmek ya da büyük bir kulak ile daha çok duymak değildir. Hayır, bu yolla, ben kendimi, her şeyi dışardan almak yerine her şeyi içeriden dışarıya yayan bir kişi olacak şekilde değiştirmekteyim. Bunun anlamı dışarıdan her şeyi içine çeken bir alma sistemi olmak yerine benim her şeyi dışarıya çevrenin yararına yayarak bir yayma sistemi olmaktır. Önceden de olduğu gibi, ben, sadece iyi şeyleri kendime alma ile ilgilenen bir kişi idim. Kendimi bu durumdan her şeyi dışarıya yayan bir kişiye dönüştürmem gerçekten çok büyük bir değişimdir. O zaman düşüncenin gücü ile tamamen farklı bir dünyayı görmeye başlarım. Burada başka bir şey olmaz. Dünyada her şey eskisi gibi devam eder. Hiçbir şey değişmez. Sadece ben dünyayı yeni bir şekilde düzenlenmiş olarak görmeye başlarım. Bütün bunların hepsi düşüncenin gücü ile olur.

Konuk: Dünyada ne değişiyor?

Dr. Laitman: Ne değişiyor sorusunun bir cevabı dünya eskisi gibi iken bir diğer taraftan da dünyanın nasıl farklı bir biçimde planlandığı ve programlandığı ve bu farklı bir programa göre nasıl tamamen farklı bir yöne doğru nasıl ilerlemeye başladığını, tek bir güç tarafından nasıl kontrol altına alındığını ve tüm dünyada var olan sevgi, ihsan etme ve bağ kurma gücü tarafından nasıl organize edildiğini hissetmeye başlıyorum. Artık benim arzularım en önde gelen temel konularım değildir. Arzularım onları, düşüncemi değiştirerek etkileyebildiğim ölçüde, değişmektedir.

Konuk: Burada tanımladığımız şey oldukça derindir. Konu benim arzularımın bir arzudan başka bir arzuya dönüşmesi değildir; odağımız tüm sistemin almaktan ihsan etmeye dönüşmesidir. Ve benim gerçeği görmedeki değişimimin nedeni budur değil mi?

Dr. Laitman: Evet

Konuk: Tamam. Görüyorum ki Kabala İlimi, birçok kere bütünsel ve derin şeylerden söz ediyor. Bu kavramların kısmen ve belki de yüzeysel nitelikteki benzerlerini farklı alanlarda duymak mümkündür. Örneğin insanlar yaşamlarında başarmak istedikleri bazı şeylere erişmek için düşüncelerini değiştirme gereğini akıllarına getirebilirler; bu durumda değişen gerçek olmayacaktır. Ancak onlar yaşamlarında istedikleri deneyimleri yaşayacaklar, hayallerini vb. gerçekleştirmiş olacaklardır.

Dr. Laitman: Başarmış mı olacaklar yoksa o deneyimi yaşamış mı olacaklar?

Konuk: Onlar, şimdi de var olduğu varsayılan düşünce ve arzularını, gayret eder ve değiştirebilirlerse, istediklerine daha da yaklaşmış olacaklardır.

Dr. Laitman: Belki, olabilir de. Onlara istediklerine erişebilmeleri için bir itici güç vereceğim.

Konuk: Hayal gücümüz ve düşüncelerimiz de yaşamımıza, üzerinde kafa yorduğumuz ve hissettiğimiz şeyleri çekip getiriyor.

Dr. Laitman: Ama bunun için gerçeği düşüncelerimle kontrol etmem gerekir.

Konuk: Yapabilir miyim?

Dr. Laitman: Yapabilirim. Bu zaten Kabala İlimi denilen sanatın içindedir.

Oren Levi: Ben düşünce gücümün gerçekle ilgili olarak neyi değiştirip neyi değiştiremeyeceğini tam olarak bilmek istiyorum. Size iki örnek vereceğim. Örneğin, Tanrı korusun, birisi gerçekten hasta ise bu kişi düşünce gücü ile şifaya kavuşturulabilir mi? Bu resmin bir yüzü. Bir başka resimde de olumlu bir görünüm var. Bir kişi bir işe girmeyi gerçekten çok istiyor; tüm düşünce gücünü bu konuya odaklıyor. Bu işe kabul edilir mi, edilmez mi? Her iki durumda da düşüncenin gücü ile gerçeği değiştirebilir miyim, yoksa sizin söylemek istediğiniz, bakınız, siz belki düşüncenin gücü ile belirli bir işe girebilirsiniz ama hastalığınıza kendi kendinize bir çare olabileceğine pek emin değilim şeklinde midir?

Dr. Laitman: İnsanın düşünce gücünün sınırları onun düşüncesinin iyilik derecesine bağlıdır.

Oren Levi: İyiliği tanımlayabilir misiniz?

Dr. Laitman: İyi, gerçeğin tümüne iyi olan, sonsuz, kişinin kendisine ifşa edilmiş durumla uygun olandır. Belki de daha iyisi olsun diyerek ben her şeyin değişmesini arzu ederken, diğer taraftan gerçek, bütün bu değişim gereklerini alamadığı ve farklı bir biçimde var olmaya devam ettiği için hala belli bir formda değişmeden duruyor. Bunun anlamı, açıklaması zor olmakla birlikte, benim kendimi, gerçeğin içinde olduğu belirli bir durum ile ilişkilendirmem gerektiğidir.

Diğer taraftan gerçeği, benim düşünce gücümle isteğime uygun olarak şekillendirebileceğimi ifade ediyorum; diğer taraftan da gerçeği dikkate almam gerektiğini ve onu düşüncelerimde istediğim her şekle sokamayacağımı biliyorum. Gerçeğe, şu anda olduğu gibi yarar (fayda) sağlamak durumunda isem sınırsızım; oysa biz bu dünyada halen sınırlı (kısıtlı) bir biçimde var olmaktayız. Bu dünyada var olan ve büyük değişimler getirebilecek olan bir kabalist bile belirli form, zaman, tarihsel geçmiş ve bir coğrafya ile kısıtlı olarak var olmaktadır. Burada kısıtlılıklar vardır; bir kişi tüm gerçekleri etkileyerek ortadan kaldırıp yerine herkese cenneti getiremez. Burada herkes ne anlamda kullanılmıştır? Benim algıma göre herkes, sanki benim içimde gibidir. Herkes benim içimdedir. Evet ve hayır. Burada, göz ardı etmememiz gereken, gerçeğe ilişkin sorunlar ve açıklamalar vardır.

Oren Levi: Tamam, Benim düşünce gücümün kısıtlılığı, kendim için daha iyi bir gerçeğe ulaşma becerimin kısıtlılığı anlamında mıdır? Eğer düşünce gücümü kullanma becerimde yetkin düzeye ulaşırsam istediğim her şeyi başarabilir miyim?

Dr. Laitman: Evet, eğer senin yararına olanın ne anlama geldiğini, senin yararına ve tüm gerçeğin yararına olanın da bir ve aynı olduğunu tam olarak bilebilirsen, o zaman her şeye erişebilirsin.

Konuk: Tamam, varsayalım ki bir kişinin bir şeye, örneğin bir eşe ya da bir işe gerçekten hemen ihtiyacı var; bu kişinin istediğine erişebilmesine imkân verecek yeterli düşünce gücüne sahip olabilmesi için nasıl bir değişimi gerçekleştirmesi gerekir?

Dr. Laitman: Tekrar ediyorum, tüm problemleri çözebileceğini düşünmüyorum.

Oren Levi: Bu aslında sormak istediğimiz şey. Neyi yapabiliriz, neyi yapamayız?

Dr. Laitman: Bu, dünyanın durumuna uygun olacaktır.

Oren Levi: Ben anlamadım. Düşüncenin gücü ile yapabileceklerim ve yapamayacaklarımın arasındaki sınır nedir? Hatta benim kişisel sorunlarımla ilgili olarak da düşüncenin gücü ile çözebildiklerim ve çözemediklerim hangileridir?

Dr. Laitman: Hem genel hem de özel durum için düzeltme vardır. Genel düzeltme ile ilgili olarak sizin özgün düzeltmenizde yapabileceğiniz çok şey vardır. Ancak genel düzeltmeyi, özgün durumunuz ne kadar düzeltilmiş olursa olsun, etkileyerek yapabileceğiniz çok az şey vardır.

Konuk: Ama bana öyle geliyor ki, bir kişinin, kendisini almaktan, ihsan etme durumuna getirerek yaptığı değişikliği tanımlama şeklinizle, ne istediğimi düşünmenin yeterli olduğunu söyleyen tutum arasında bir fark vardır. Hiç kimseye karşı tutumumu değiştirmiyorum, sadece ne istediğimi düşünüyorum. O zaman istediğimize erişmek mümkün mü? Ne istediğim hakkında düşünmek ona erişmeme müsaade edecek mi?

Dr. Laitman: Düşünceniz, dünyanın iyiliği için bir şeyler yapma konusunda samimi içten ise, evet.

Konuk: Bilmiyorum. Tam olarak değil.

Dr. Laitman: Tam olarak değil mi? O zaman bununla ilgili konuşmuyoruz. O zaman gerçeği değiştiremezsin. Gerçeği ancak iyi ve saf düşünce ile değiştirebilirsin.

Oren Levi: Bir saniye, bunu anlamam lazım.

Dr. Laitman: Aksi halde, gerçek aynı şekilde akmaya devam edecek.

Oren Levi: Varsayalım ki, ben kendim için iyi bir iş arıyorum, düşünce gücümü, istediğime erişebilmek ve aynı zamanda dünyanın refahı ile uyumlu olmasını sağlamak üzere, nasıl harekete geçirmeliyim.

Dr. Laitman: Bu işi kendi yararın için mi arıyorsun?

Oren Levi: Gayet tabi! Kendimi kanıtlamalıyım. Daha iyi bir duruma gelebilmek için geçimimi sağlamak durumundayım.

Dr. Laitman: O zaman evinde otur daha iyi.

Oren Levi: Ne demek istiyorsunuz?

Dr. Laitman: Söylemek istediğim, bu değişimi daha yüksek ve gelişmiş araç ve gereçlerle gerçekleştirmen mümkün olamayacaktır.

Oren Levi: Daha iyi beceriler edinerek işi alabilirim değil mi?

Dr. Laitman: Evet

Oren Levi: Bunun için kimseye ihtiyacım yok. Bunu anladım. Ben sadece düşüncenin gücü hakkında soruyorum.

Dr. Laitman: Düşüncenin gücü, iyinin gücüdür. Olması gereken iyinin gücünün hakimiyetidir. Düşüncelerini, sadece sana iyi gibi gözüken, çünkü herkes kendi kendisine hak verir, şeylere yöneltmeyip yalnızca gerçekten iyi şeylere, yaradılış amacı ile tüm insanlığın gelişim amacıyla ilgili iyi şeylere yönlendirirsen bunu başarırsın. Eğer buna uygun hareket edersen, o zaman gidip o işi alabilirsin; çünkü o zaman tüm düşüncelerin insanlığın ilerlemesine yönelik olacak ve o zaman onları senin yanında iyiye doğru çekip götürmüş olacaksın. Ancak bu yeni işinle başarmak istediğin dostunu kendin gibi sev olması gerekirken, böyle olmadığı zaman, hiçbir şey yapmaman daha iyi olacaktır.

Oren Levi: Düşüncenin gücü ile başkasını kendin gibi sev arasındaki fark nedir? Düşüncenin gücü kişisel, içsel olan bir şeyi almaktır; ayrıca sizin söylediğiniz gibi benim arzularımın mekanizması ve her şey ile ilişkilidir. O zaman, bu özel şey kişinin kendi yetkinliğini geliştirmesi gereken bir durum iken, nasıl oluyor da aynı zamanda kişinin başkalarına karşı bir tutumu olan başkasını kendin gibi sev ile ilgili olabiliyor?

Dr. Laitman: Sen doğanın gizli güçleri ile başarmayı istiyorsun. Sorduğun soru: Özgün düşüncelerle gerçeği kendi yararıma dönüştürebilir miyim? Ben de diyorum ki, eğer gerçeği başkalarının yararına değiştirmeyi düşünürsen, o zaman gerçeği kendi yararına da değiştirebileceksin.

Oren Levi: Düşüncenin gücü ile mi?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Benim düşünce gücüm başkalarına karşı sevgim ile ilişkili değil mi?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Ama bu benim düşünce gücüm.

Dr. Laitman: O senin ise, o zaman sen herhangi bir hayvandan farklı değilsin. Sen bir yaratıksın ve düşüncenin manevi gücünü kullanamıyorsun.

Oren Levi: Demek benim düşüncelerim, kişisel ilgi alanlarımın ötesine geçmedikçe, onlar daha yüksek düzeyden gelen düşünceler olarak nitelendirilemezler.

Dr. Laitman: Onlarla ilgili olarak yükseklik vb. söz konusu değildir. O kişi bir hayvandır. O bu dünyadaki bir adamdır ve onun, düşünceleri ile dünyayı değiştirme kabiliyeti ya da ruhsallığı yoktur.

Oren Levi: Kim düşüncenin gücü ile gerçeği değiştirebilir?

Dr. Laitman: Kendi esenliği ile dünyanın esenliğinin bir ya da aynı olduğuna inanan kişi.

Konuk: O zaman, bir işe girebilmek ya da bir başka şey için, kişi düşünce gücünü nasıl harekete geçirecek?

Dr. Laitman: Düşünce gücünü, başkalarına karşı sevgisi ile harekete geçirecektir.

Konuk: Bu ne anlama geliyor?

Dr. Laitman: O, düşünce gücünü harekete geçirir. Ona göre başkalarına karşı sevgi aktif bir güçtür ve bu durumda onun düşünceleri bunun içinde harekete geçer ve her şey inceden inceye düşünce tarafından dikkatle incelenir ve yerine getirilir. Kişi gerçeği, düşüncelerinde, yaşadığı yerin sınırları ve kısıtlılıkları içerisinde ve ruhların genel sistemine ne kadar yararlı olduğuna göre ortaya çıkartır. İnsanlığın gelişimini böylece sağlar.

Konuk: Düşüncelerimde olmuş gibi gözüken bir şey gerçeği nasıl bu kadar etkiler?

Dr. Laitman: Tüm evren ki, onu araştıran bilim insanları ve astronomlarla konuşsanız, onlar da tüm evrenin bir düşünceden ibaret olduğunu söyleyeceklerdir.

Konuk: Doğru.

Dr. Laitman: Bunu duymuş muydunuz?

Konuk: Evet.

Dr. Laitman: Çünkü, onların hissiyatı şöyle; gördüğümüz her şeyin, galaksilerin, yıldızların… hepsinin düşünceden ibaret olduğunu hissediyorlar. Bu kendi kendini anlatan bir durum. Onlar ise söyleyemiyorlar, yakalayamıyorlar. Onu, ancak başkaları için sevgisini haykıran, kendisinden dışarıya taşan kişi yakalayabiliyor.

Oren Levi: Neyi yakalıyor?

Dr. Laitman: İyiyi getiren iyi yaklaşımı yakalıyor.

Oren Levi: Kimin? Neyin?

Dr. Laitman: Evrenin, genel güçlerin. Ona Yaradan ya da doğa adını verebilirsin.

Oren Levi: O zaman evren genel bir iyi oluyor değil mi?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Ve onu nasıl algılayabilir, yakalayabilirim? Bu iyi, genel düşünce benim için de herkes için de geçerlidir, değil mi?

Dr. Laitman: Evet hatta senin için.

Oren Levi: O zaman onu nasıl yakalayabilir ve yaşamıma getirebilirim?

Dr. Laitman: Bu, sen o düşünceye benzersen, senin düşüncelerin ve o düşünce birbirine yaklaşırsa, mümkün olacaktır.

Oren Levi: Gerçeği daha iyisi olsun diye böylece değiştirebilirim değil mi?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Bu durumda benim, gerçeğimi daha iyisi olsun diye değiştirebilmem, gerçekte etkili olan genel düşüncemi bununla ne ölçüde ilişkilendirebildiğime bağlıdır.

Dr. Laitman: Evet. Gerçek üzerinde etkili olan düşüncenin genel gücüne yaradılışın düşüncesi denir. O Yaradandır, doğadır. Doğaya ne kadar yakın olursak, yaratıcı bir biçimde deneyimlemekte olduğumuz bu sürece katılımımız o derecede mümkün olur. Sonuçta tüm gelişimimizi daha iyiye ciddi bir biçimde ilerletmiş oluruz.

Oren Levi: “Daha iyiye” ifadesini birkaç kere kullandınız; ben de bunun hakkında soru sormak istiyorum. Bir işe girmek istiyorum örneğinize geri dönersek, sadece kendinizi ve o işi kendi durumunuzu düzeltmek için düşünmekte iseniz, o zaman bu dünyada daha önce yapmakta olduklarınıza devam ediniz. Burada düşüncenin gücü size gerçekten yardımcı olamayacaktır şeklinde bir ifade kullanmıştınız. Fakat bu işi kazanmakla yaşamak, gelişmek ve bir başkasını kendiniz gibi sevmeyi istiyorsanız, bunun içine düşüncenin gücünü katabilirsiniz. Doğru mu?

Dr. Laitman: Ona sonra da tüm yaradılış düşüncesinin büyük genel gücünü ekleyebilirsin.

Oren Levi: Sonra?

Dr. Laitman: Evet, gerçekten çok şeyi başarabilirsiniz.

Oren Levi: O zaman, gerçekte, bunun düşüncenin gücü ile erişilebilecek; şunun ise düşüncenin gücü ile erişilemeyecek bir durum olduğunu söylemek mümkün değil. Düşüncenin gücü ile neyi başarıp neyi başaramayacağım arasında gerçek bir ayrım yok. Görünüşte her şeyi başarabilirim. Burada sorulması gereken tek şey yapmakta olduğum her şeyi yapmamın nedeninin kendi yararıma mı yoksa başkalarının, benim dışımdaki her şeyin hatta söz edilen genel gücün yararına mıdır sorusudur. Doğru mu?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Bu bana araba sürerken yanlış yöne gitmekte olduğumu fark edip U- dönüşü ile aksi tarafa gitmeye başlamamı hatırlattı. Bunun anlamı, esas meselenin nereye gitmek istediğinizle ilgili olmadığıdır; ancak bu durumu nasıl açıklayacağımı bilemiyorum, diğer taraftan da bu başarıyla ilgili değildir; ancak hangi yönde ….

Dr. Laitman: Daha doğrusu söylemek gerekirse, tutum demek gerekir.

Oren Levi: Neye karşı tutum?

Dr. Laitman: Gerçeğe karşı tutum. Bu ne istediğinize bağlı değil, nasıl başarmak istediğiniz, nasıl erişmek istediğinizle ilgilidir. Sevgi ile erişmek istiyorsanız, o zaman sevgi size ufuklarını açar ve siz gerçekten neyin başarmaya değer olduğunu görürsünüz.

Konuk: O zaman ortaya çıkan her hevesimi gerçekleştirmem için düşüncemin gücünü harekete geçirmeyeceğim; onu gerçekten senkronize edilmiş hedeflerimle ilgili olarak kullanacağım değil mi?

Dr. Laitman: Öncelikle hepimiz, düşünce gücüne sahip olduğumuzdan ve herkesi sevdiğimizden emin olmamız gerekiyor. O zaman karşımıza hayal ettiğimize benzer yeni iş imkanları veya başka şeyler, bir başka ifade ile önümüzdeki tüm kapılar açılacaktır. Bizim yararımıza olanları gerçekten bilmiş olacağız.

Oren Levi: Son soru! Düşüncenin gücü sadece akıllı insanların kullanabileceği bir şey midir? Ya da hassas mı olmak durumundalar ya da nasıl olmalılar?

Dr. Laitman: Herkes.

Oren Levi: Zeki olmasalar da mı?

Dr. Laitman: Herkes dedim.

Oren Levi: Ama bu düşüncenin gücü; o kişi eğer doğuştan akıllı değil ise?

Dr. Laitman: Düşünce bizim kafamızın içinde oluşmamıştır.

Oren Levi: Nerede oluşmuş ya da işlem görmüştür?

Dr. Laitman: Başkasını kendim gibi severken nasıl kendi dışımda, kendimden dışa doğru davranıyorsam, düşüncenin bu işlemi de dışımızda ve yukarıda gerçekleşir. O zaman bu doğru düşünceyi ve tüm düşünceleri yukarıdan, evrenden, dışımızda olanlardan yakalar alırız. Genel anlamı ile egoist düşüncelerimizi de kendi dışımızdan yukarıdan alırız. Kafamızın içinde, beynimizde hiçbir şey yoktur. Beynimiz sadece dışarıda olanları alan, yakalayan bir kutudur. Beyin düşünceleri algılayan bir alıcı gibidir.

Oren Levi: Düşüncenin gücünü harekete geçirmek istiyorsak, bizi doğru düşüncenin gücüne yönlendirecek bir çevrede olmamız gereklidir ifadenizin nedeni budur değil mi?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Bunun nedeni birbirimizin düşüncelerini gözlemlememiz mi?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Dr. Laitman neyi düşünmeliyiz? Bu sohbetten ne ders aldık?

Dr. Laitman: Sizi, tüm gerçekleri değiştirebileceğimiz doğru düşüncelere yönlendirebilecek iyi bir çevre hakkında düşünün.

Oren Levi: Bizimle birlikte olduğunuz için teşekkürler. Gelecek sefere kadar her şeyin en iyisi sizlerle olsun.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,084