e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Michael Laitman > Kabala Kütüphanesi > Yeni Hayat > Yeni Hayat 1131 – İçimizden Geleni Yapmak

Yeni Hayat 1131 – İçimizden Geleni Yapmak

Oren Levi: Merhaba. Dr. Michael Laitman ile Yeni Hayat söyleşi serisinde bizimle olduğunuz için teşekkür ederiz. Merhaba Dr. Laitman. Herkese merhaba, merhaba Yael.

Bugün içimizden geleni yapmakla ilgili konuşmak istiyorum. Hepimizin içimizden geleni yapabilmek konusunda bir umudu vardır. Her zaman işe yaramaz, ancak işe yaradığında gerçekten harika hissettirir. Hayatı dolu dolu yaşamak için bunun nereden geldiğini ve bunu nasıl kullanabileceğimizi öğrenmek istiyoruz. Yael, sözü sana bırakıyorum.

Konuk: Bugün insanlar içlerinden geleni yapmak ve kimseyi dikkate almamanın gerçekten önemli olduğu hissine sahip. Bu bana kendimi gerçekleştirdiğimi, kendi gerçeğimi yaşadığımı hissettiriyor; bu şekilde yeni ufuklar, yeni şeyler keşfedebilirim. Yenilikler beni farklı şeyler yapmaya, sınırlarımı genişletmeye ve hayatı gerçek anlamda yaşamaya zorluyor. Bu arzunun veya hissin nereden geldiği sorusuyla başlamak istiyorum. Şimdiye kadar hayatın her zaman böyle olmadığını biliyorduk: İçimden geleni yapmak istiyorum.

Dr. Laitman: Patlayan bizim egomuz. Bir insanın egosunun, ondan farklı başarılar talep ederek, aniden sınırsız bir şekilde büyümek istediği bir zamanda yaşıyoruz. Aniden en yüksek dağa tırmanmak, uzaya uçmak, okyanusun derinlerine dalmak, vb. istiyorsunuz. Yani Hollywood’un size gösterdiklerini görüyorsunuz ve neden ben yapmayayım diyorsunuz. Yani egomuz halihazırda orada olduğunu hayal ediyor. Tüm bu filmler ve tüm bu etkiler… İnternete giriyorum ve dünyada olup bitenlerin bir parçasıymışım gibi görüyorum, onların içindeyim ve bu sayede alma kabımı genişletiyorum. Kendi algımı genişletiyorum. Çağdaş bir insanı, geçmişteki bir insanla kıyaslayamazsınız. Farzedelim ki Güney Afrika’ya, Kuzey Amerika’ya, İzlanda gibi tüm Kuzey Avrupa ülkelerine, Çin’e, vs. seyahat ettim. Tüm dünyayı gezdim. Tüm bu yerlere seyahat ettim – hem de birkaç defa. Gerçekten sınırlama yok. Tüm filmleri izleyip, dünyanın dört bir yanından fotoğrafları gördükten ve farklı yerlerden, farklı mesleklerden, farklı şeyler geliştiren insanları duyduktan sonra, her şeyi istediğimi farkediyorum. En iyi ressam, en iyi müzisyen olmak istiyorum. Her şeyi istiyorum. Tek bir sorun var ki bunları yapamam. Fakat -en azından- her şeye dokunabilirim. Almanya’ya uçuyorum, özel bir orkestrayı dinliyorum, Milano’ya geliyorum ve tiyatro seyrediyorum, vb. Seçeneklerimiz var. İnsan gerçekten sınırsız; delirmeye başlıyor. Bu gezegenin tamamını nasıl yutacağım?

Konuk: Az önce değindiğiniz iki şeyle ilgili soru sormak istiyorum. Egonun, tüm bu şeylerin bir parçası olduğu hayalini kurduğunu, dışarıdan edindiği tüm bu şeylerin içinde olduğunu söylediniz.Bu ne anlama geliyor? Nasıl oluyor da birden bire bu hissi alıyor?

Dr. Laitman: Dünyada kendi köyüm dışında başka bir şey olduğunu görmeseydim… Aslında İrlanda’dayken arabam bozuldu ve onu bir oto tamir dükkanına götürdüm; burası – tam olarak bir köy sayılmazdı, biraz daha büyüktü, birkaç dükkan vardı. Birkaç tane oto tamir dükkanı vardı, büyük bir köy. Arabamı tamir eden kişiye oradan nereye gidebileceğimi sordum. “Sadece en yakın köye giden yolu tarif edebilirim” dedi. “Neden daha ötesini tarif etmiyorsun?” diye sorduğumda bana: “Oraya hiç gitmedim ki” diye cevap verdi. 40 belki de 50 yaşında bir kişinin köyünden hiç çıkmamış olduğunu hayal edebilir misiniz? Orada yaşıyor, iyi hissediyor, daha fazlasına ihtiyaç duymuyor. Halbuki ben, hem mesleğim hem de karakterim yüzünden, dünyanın her yerine, bir oraya bir buraya koşup duruyorum. Birbirimizden tamamen farklıyız. Söylemek istediğim şu: bugünün dünyası bir kişiye, içinde alev alev yanan bir ego olduğu için, ufkunu sınırsız bir biçimde geliştirme yeteneği verir. Tamircinin egosu sakin, bu şekilde iyi hissediyor, eve geliyor, birası var. İrlandalılar için siyah biranın her şeyden önce geldiğini bilirsiniz. Sonra balık tutmaya gidiyor, güzel bir göl var. Arabam tamir edilene kadar beklemek zorunda kaldığım için orada fotoğraflar çekmiştim, hâlâ saklıyorum. İşte böyle. Onun için yaşadığı hayat yeterli. Birkaç balık tutuyor, evine geliyor, bunları yaptığı için mutlu, futbol maçı izliyor, birasını içiyor, o kadar.

Konuk: Ego bugün, bir kişinin üzerinde işleyen ve kişiye yeteneklerinde sınırsız olduğu hissini veren bu çok geniş etkiyi içine çeker. Bir insanın her şeye dokunmak istediğini söylediniz. Kişinin sahip olduğu bu içsel arzu ne olmak için bir arzudur?

Dr. Laitman: Her yerde ve her şeyde. Her şeyi tatmak, her şeyi bilmek, gerçek anlamda her şeyi kapsamak. Egomuz büyüyor ve tüm evreni avcumuzun içine almamızı istiyor. Herkes, evrenle ilgili her şeyi bilmek, hissetmek ve deneyimlemek istiyor – fiziksel olarak değil, zihinsel olarak yani aklımda, anlayışımda, bilincimde, farkındalığımda. Her şeyi anlamak, hissetmek, içimden geçen her şeye sahip olmak istiyorum.

Konuk: Kişi içinden geleni yaparsa, bu ona birçok şeyi kapsadığı hissinden ötesini verir. Kendisiyle bağlantılı olduğunu da hisseder.

Dr. Laitman: Evet. Ona haz ve memnuniyet verir. Doğru. Neden? Çünkü öncelikle bir kişi her şeye dahildir, her şeyden oluşur. Tüm gerçekliği kapsaması amaçlanır.

Konuk: Yani bir insanın bunu başarabileceği bir dönemdeyiz, öyle mi?

Dr. Laitman: Evet, birçok insan böyle hissediyor. Bizim zamanımız, insanlığın manevi gelişiminin başlangıcıdır.

Konuk: Bugün sonsuz sayıda seçenek, olasılık, tam bir bolluk olduğunu söylediniz ve bu kafa karıştırıyor. Öte yandan bu, her şeye dokunabileceğime dair tam bir içsel özgürlük hissi de veriyor. Bu seçenekler nelerdir? Daha çok kafa karıştırıcı mıdır yoksa gerçekten de yeni alemlere girmemizi sağlar mı?

Dr. Laitman: Bu üst, üstün ve daha yüksek gerçeklik algısına girişin nerede olduğunu aramak kafamı karıştırıyor. Çıkmaza girdim, gerçekten istiyorum ve yapamıyorum. Bu aynı bir şey yapmak isteyen bir çocuğun durumu gibi: ter döküyor ve gayret ediyor ve feryat etmeye başlayıncaya kadar işe yaramıyor. Yapmamız gereken şudur: feryat etmek, üst gerçekliğe girişi görmek, hayatın anlamını ve bizzat hayatı, hayattan önceki hayatı, ölüm ötesini yani ölümden sonra ne olduğunu, nereden geldiğimi, kim olduğumu, ne için var olduğumu kavramak. Tüm bunlar geçmişle, her şeyin nasıl yönetildiğiyle, nasıl işlediğiyle ilgilidir. Tüm bunları bilmek istiyorum. Neden? Ona ihtiyacım var. Neden? Söyleyemem, onunla doğdum ve o sadece durmadan büyüyor. Sonra, hayat bunu yapmam için bana izin verir. “Lütfen devam et, gayret et” der. Ardından, bunu başaramadığımı görürüm ama bu sırada, Kabala İlmi’ne erişinceye kadar, eksiklik büyür. Çünkü başka bir seçeneğim yoktur.

Konuk: Bir kişi, içinden ne gelirse onu yapabilir mi?

Dr. Laitman: Ne demek istiyorsunuz?

Konuk: Bir kişi, içinden ne gelirse onu yapabilir mi?

Dr. Laitman: İçinden ne gelirse derken neyi kastediyorsunuz? Her şeyi yapamaz. Çatıdan atlayamam, fiziksel olarak bu bana uygun değil. İçinden ne gelirse derken kastettiğiniz nedir?

Konuk: Kimse bunu yapmak istemez çünkü zararlıdır. Teorik olarak, bir kişi içinden geleni yapabilir mi?

Dr. Laitman: Onu elde etmek için bir arzusu varsa, kişi bunu başarabilir.

Konuk: Yani diyorsunuz ki kişi durmadan ister, ister, ister ama yapamayacağını hissettiği için, bir noktada hayal kırıklığına uğrar.

Dr. Laitman: Bu demektir ki kişi, onun için gereken araçlara, alma kaplarına sahip değildir. Daha çok çalışabilir, kendini başka kaplarla, araçlarla, akıl ve kalple donatabilir.

Konuk: Bu şekilde ilerleyerek, nihayetinde kişi neye ulaşabilir?

Dr. Laitman: Sınırsızdır. Bizler bunların bir sınırı olduğunu hissediyoruz. Böyle hissediyoruz çünkü kaplarımızı genişletebildiğimiz ölçüde sınırlıyız. Kaplarımızı genişletirken, daha derinlere çekiliriz ve cevabını bildiğimiz yeni sorular açılır. Bu şekilde gelişiriz.

Konuk: Dünyada, içinde yaşadığımız günlük hayatta bir kişinin başarabileceklerinin sınırı nedir ve bir kişinin yeni kaplara ihtiyaç duyduğu nokta nedir? Bu kaplar nelerdir? Bakın, herkes içinden geleni yapmak istiyor, değil mi? Bu bir arzu fakat pratikte, hayatta böyle olmadığını görüyoruz, bu şekilde işlemiyor. Bilmiyorum, herkes evlenmek istediği kişiyle evlenmiyor, herkes hayalini kurduğu işi yapmıyor, herkes uzaya çıkamıyor. Kısıtlamalar var.

Dr. Laitman: Psikologlar bununla nasıl başa çıkıyor?

Konuk: Kısıtlamalar olduğunu söylüyorum. Bir psikolog değilim ama kısıtlamalar var. Bir kişinin yapabilecekleri, başarabilecekleri konusunda kısıtlamalar var. Bir kişi, bu büyük arzu ve hüsranı yaşadığı bir yere ulaşır, çünkü geçemediği bir üst sınır vardır.

Dr. Laitman: Kabala ilminde böyle bir şey yoktur. Bir üst sınır yoktur, kısıtlamalar yoktur. Her şey elinizdedir, fakat öğrenmeniz ve uygulamanız gereken kanunlar, koşullar, kurallar vardır. Sonra elde edebilirsiniz.

Konuk: Peki, Kabala ilminin araçlarıyla bunu başarmanın mümkün olduğunu söylüyorsunuz. Herhangi bir normal insan istediklerini elde edebilir. Oren, bu konu ile ilgili soru sormak ister misin?

Oren Levi: Hayır.

Konuk: Tamam, o zaman farklı bir açıdan soru sorayım. Bir yandan insanların “bunu yapmak istiyorum” demeleri sebebiyle giderek çok daha fazla ben merkezci olduklarını görüyoruz.

Dr. Laitman: Çünkü taleplerinin gerçekçi olmadığını anlıyorlar. Hiç kimse onlara içlerinden geleni nasıl doğru bir şekilde yapacaklarını öğretmez. Bu gerçekten imkansızdır. Belki gerçek gibi görünmüyor, ama böyle bir şey yok ve bu Kabala ilminden geliyor. Bir kişinin gerçekleştiremeyeceği bir düşünce veya arzusunun olması imkansızdır. Böyle bir şey yok. Bir kişi kalbine belirli arzuyu veya aklına belirli bir fikri yerleştirirse, kesin olarak onu elde edebilecek durumdadır.

Oren Levi: Şu anda onun nasıl olduğunu görmüyor olsa bile mi?

Dr. Laitman: Elbette, nasıl olduğunu görmüyor, ama bir yolu var.

Oren Levi: İçimde bir şey uyandığında, bir arzu veya herhangi bir şey, canım bir şey yapmak istiyor. Bu nereden gelir?

Dr. Laitman: Ruhunuzdan. Kabınızdan. Orada her zaman kırık kaplar belirir. Başta kırık olanlar.

Oren Levi: Tamam, süreci bölelim. İçimden geleni yapma hissiyle başlıyor. Daha önce, içimden bir şey yapmak geliyorsa, bu durumun belki de sonunda bunu nasıl yapacağımı öğrenmem gerektiğinin bir işareti olduğunu ama bu hissi farkedebileceğimi söylemiştiniz.

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Bu umut veriyor. Şimdi içimde bu dürtü uyanıyor. İçimden bir şey yapmak geliyor. Bir sonraki adım nedir? Onu hemen farkedebilirim, hiçbir şey sormak zorunda kalmayabilirim. Fakat çoğu zaman, hayatta, içimden bir şey yapmak geliyor ama yapamıyorum.

Dr. Laitman: Neden?

Oren Levi: Bir çok kısıtlama var. Belki de istediğimi yapacak imkanım yoktur. Hindistan’a seyahat etmek istiyorum. Şu an Hindistan’a seyahat edemem, işimden kaynaklanan kısıtlamalar var, projelerim var, belki de param yok, çeşit çeşit bin tane kısıtlama. İçimden onu yapmak geliyor ama yapamıyorum. Bu sinir bozucu. İçimden geleni yapamıyorum, parçalanmış gibiyim. İçimden onu yapmak geliyor ama yapamıyorum.

Dr. Laitman: Bu arzuları, dürtüleri doğru bir şekilde incelemiş olsaydınız, onları gerçekleştirmenin mümkün olduğunu görürdünüz. Soru şu: onu doğru bir şekilde gerçekleştirme noktasına nasıl erişirsiniz? Sonunda, onu şimdi istediğiniz şekilde gerçekleştirme üzerine çalıştıktan ve bunu öğrendikten sonra uçak bileti alırsınız, Hindistan’a, Bombay’a, Delhi’ye, çeşitli yerlere gidersiniz.

Oren Levi: Ben oradaydım, güzel.

Dr. Laitman: İlginç.

Oren Levi: Gerçekten inanılmaz yerler. Ama diyelim ki şu an bunu yapamıyorum. Ne olur?

Dr. Laitman: Sonra, bunu başkalarının iyiliği için yapmak isteyip istemediğimizi anlayabileceksiniz. Kesinlikle bunun farkına varabileceksiniz.

Oren Levi: Başkaları derken kimleri kastediyorsunuz?

Dr. Laitman: Kimler olduğunu bilmiyorum. Oren dışındaki herkes.

Oren Levi: Ama bunu yapmak istiyorum. Bu kişisel bir şey, samimi bir şey. İçimden onu yapmak geliyor.

Dr. Laitman: Öyleyse yapın ama sadece başkalarının yararına.

Oren Levi: Örneğin kimin yararına?

Dr. Laitman: Fayda vermek istediğiniz biri olmadığı için size bu fırsat verilmez. Kendi yararımıza, almak için olan tüm eylemler çıkmaza girer. Başkalarına ihsan etmek için olan tüm eylemler önünüzde açıktır. Lütfen devam edin, ne istiyorsanız yapın ama bu, başkalarının yararına olduğu sürece böyledir.

Oren Levi: Peki, varsayalım ki şimdi bir yere seyahat etme arzum var, açığa çıkarmam gereken nedir? Neyi anlamalıyım? İçimden onu yapmak geliyor, yapıyorum.

Dr. Laitman: Bu şekilde işlemez. Her şeyden önce, kendinizi değiştirmeniz gerekir: “Almak için” diye adlandırdığımız koşuldan “ihsan etmek için” olarak adlandırdığımız koşula.

Oren Levi: Lütfen açıklar mısınız?

Dr. Laitman: Doğanızı değiştirmek, kendinizi insanlığın yararına göre konumlandırmak durumundasınız. Sonra “nasıl yapabilirim” diye düşünmeye başlarsınız.

Oren Levi: Dünya birçok insandan meydana geliyor. Dünyadaki tek kişi ben değilim. İçimden bir şey yapmak geliyor, sizin içinizden başka bir şey yapmak geliyor, vs. Çoğu zaman istediğim şeyi yapmam konusunda beni kısıtlayan şey, diğer insanlarla karşı karşıya gelmek. Şimdi herkes içinden geleni yapıyor olsaydı, aramızda çok fazla çatışma olurdu. İçimden geleni nasıl yapabilirim, siz içinizden geleni nasıl yaparsınız? O içinden geleni nasıl yapar?

Dr. Laitman: Hayır, hayır. “İçimden geleni yapma” cümlesi bizzat yanlış. İnsanlığın yararı için içimden geleni yapmak olmalıydı. Çünkü içimden gelen demek, içimde uyanan egom demektir. İnsanlığın yararı için, egomu halihazırda ıslah etmiş olmam ve onunla zıt bir şekilde çalışmam anlamına gelir. O zaman hiçbir kısıtlama yoktur ve doğanın tüm kuvvetleri, fırsatları önümde açıktır.

Oren Levi: Peki. İçimizde uyanabilen tüm şeyleri gerçekleştirebileceğimizi söylemiştiniz. Fakat gerçeklikte, öğrenmemiz gereken çeşitli kanunlar, kurallar var. Eğer bunlara uymazsak, hiçbir şeyi gerçekleştiremeyiz. Bu iki şey nasıl birbirine uyuyor? Çünkü daha az önce her istediğimizi yapamayacağımızı, bunun egoistçe olduğunu söyledik.

Dr. Laitman: Fakat sonra bunun ihsan etmek için olduğunu da söyledim. Bundan bahsetmedim mi?

Oren Levi: Gerçeklikte, anlamak zorunda olduğum kanunlar olduğunu ve eğer gerçeklikte işleyen bu kanunlara kendimi uyarlarsam, her şeyi yapabileceğimi söylediniz. Harika, peki onları uyguladığımda her şeyin önümde açılmasını sağlayan bu kanunlar nelerdir?

Dr. Laitman: İnsanlığın yararı için yapmak istediğiniz her şeyi yapabileceksiniz- eğer gerçekten insanlığın yararına ise.

Oren Levi: Öyleyse neden içimde uyanan bu arzular insanlığın yararına değil de benim yararıma?

Dr. Laitman: Kendinizi ıslah etmeniz için.

Oren Levi: Kendimi ıslah etmek ne demektir?

Dr. Laitman: İnsanlığa karşı bu tür bir yaklaşım elde etmek.

Oren Levi: İçimde bir şey uyandığında ve onu yapmak istediğimde bu, insanlığa olan yaklaşımımı incelemem için bir tür çağrıdır. Bu ne anlama gelir?

Dr. Laitman: Herkes. Sizin dışınızdaki herkes.

Oren Levi: Tamam. Başka birinin değil, yalnızca kendi yararıma olduğunu fark edersem ve yine de onu yapmak istersem, bu durumda ne yapabilirim?

Dr. Laitman: Alıştığınız şeyi yapın. Bu durumda bunu neden bana soruyorsunuz? Artık size yardım edemem.

Konuk: Oren’in bahsettiği bu durum, bir kişinin kısıtlı imkanları varken, diğerinin kendi çıkarını düşünmesi mi?

Dr. Laitman: Evet, tabii ki öyle. Çünkü bu, doğa kanunlarına aykırıdır. Doğa dediğimiz bir baloncuğun içindeyiz. Bu baloncuk, gerçekliğin tüm bölümlerinin, tüm doğanın ve onun tüm bölümlerinin birbirine bağlı olduğu genel bir kanunla birbirine bağlandığı küresel integral olarak adlandırdığımız kurallara veya kanunlara göre işler. Basit bir şey var, doğanın genel sistemi her daim dengede olduğu sürece işe yarayabilir. Eğer bu kanunu dikkate alırsak, o zaman kişisel eylemlerimizde başarılı oluruz, çünkü bu devinime dahil olmuş oluruz. Eğer böyle yapmazsak ve kötü bir şey yaparsak- yani kendi faydamıza gibi görünen bir şey- doğanın genel sistemine zarar veririz ve karşılığında olumsuz bir yanıt alırız.

Konuk: İçlerinden geleni, olumlu bir şekilde değil de, fena bir şekilde yapan insanlar var. Bazen bu yolda çok şey mahvederler. Bir şey yapmak isteyen bir Oren var ve bu her zaman onun için işe yaramıyor. Aralarındaki fark nedir?

Dr. Laitman: Haklısınız ama gerçekliğe çok yanlı bir şekilde bakıyoruz. Belli bir şekilde başarı elde eden birini görürsek, örneğin diyelim ki bir hırsız… Merak etmeyin, hepimiz hırsızız. Yaptığımız her şeyi toplum yararına yapmıyorsak, hepimiz hırsızız demektir. Eğer böyleyse, nihai sonucu görmem. Öyle ya da böyle, bir kişi bunu ödeme zorunda kalacak çünkü kapalı bir sistem olan, doğa dediğimiz bu baloncuğun içindeyiz. Tüm kanunları mutlak yasalardır ve bir kişi tam olarak sistemi daha büyük bir dengeye getirmek için çalışmıyorsa, yani onu son ıslah denilen son dengesine getirinceye kadar, bu kişi sisteme daha fazla dengesizlik getirir. Sonunda buna bir yanıt alır. Şimdi değil, bir sonraki dünyada, bir sonraki hayatta, bir sonraki enkarnasyonda. Sadece bu kişi değil, onun akrabaları da. Bir tür telafisi olmalı çünkü doğa, ekolojiden görmeye başladığımız gibi, tamamen yuvarlaktır.

Oren Levi: Pekâla. Bu bir çeşit baskıdır, çünkü bunun kapalı bir sistem olduğunu söylediniz. Orada ne yaparsam yapayım kaydedilir ve kesin olarak bir tür geri bildirim alacağım. Bu sisteme olumsuz bir şey getirirsem, o zaman kesin olarak olumsuz bir yanıt alacağım.

Dr. Laitman: Doğru.

Oren Levi: Şimdi biraz baskı altındaymışım gibi hissediyorum, bu nedenle tekrar soracağım. İçimden bir şey yapmak gelirse, nihayetinde, içimden bir şey yapmak geldiğinde, tehlikesiz olması için ne yapmam gerekir? Öyle ki daha sonra kendim için bilmeden büyük bir sorun oluşturduğumu keşfetmeyeyim. Onun tehlikesiz olduğunu nasıl anlarım?

Dr. Laitman: Pratik olarak, evet. Onu öyle bir yapın ki, diğer insanlar için faydalı olsun. Yapılacak en basit şey.

Oren Levi: Bu, her şeyde uygulayabileceğim bir şey midir?

Dr. Laitman: Her şeyde. Diğer insanlara faydalı olacak şeyler keşfedebileceksiniz. Fakat asıl olan düşüncelerinizdir.

Oren Levi: Ne demek istediniz?

Dr. Laitman: İyi düşünceleriniz olmasını istiyorsunuz ve sonra yaklaşımınızın değiştiğini görmeye başlıyorsunuz, bunu yapmalı mıyım, bunu yapmamalı mıyım yoksa hiçbir şey yapmasam mı vb. Başkalarının yararını göz önünde bulundurduğunuz yerde bu tür bir yaklaşımla tüm planlarınızı, yaklaşımınızı, tutumunuzu değiştirmeye başlarsınız. “Başkalarının yararına” gözlüğünü taktığınızda, tüm dünya farklı görünür. Sonra tüm doğayı, onun programını, her şeyi eşit ölçüde etkinleştiren üst gücü anlamaya başlarsınız. Tamamen yeni bir şeyi talep etmeye, onda karar kılmaya ve onu yapmaya başlarsınız.

Oren Levi: Zamanımız doldu. Zaman ayırdığınız için çok teşekkürler, gerçekten harikaydı. Bizimle birlikte olduğunuz için teşekkür ederiz. Bir dahaki söyleşide görüşmek üzere, en iyi dileklerimle!

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,086