e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi Materyalleri > Sabah Dersi Materyali 2020 – Rabaş’ı Anma Günü (Yahrzeit)

Sabah Dersi Materyali 2020 – Rabaş’ı Anma Günü (Yahrzeit)

1) Baal HaSulam, Panim Meırot Umasbirot Kitabına Giriş

Dolayısıyla, bize Kutsal Işıklarını veren ve ruhlarını ruhlarımıza iyilik yapmaya adayan hocalarımıza ne kadar müteşekkir olmamız gerektiğini gelip görün. Onlar ağır ızdıraplar ile pişmanlık yolunun ortasında duruyorlar. Onlar bizi ölümden beter olan ölüler diyarından kurtarıyorlar ve bizi payımıza düşen ve yukarıda söylediğimiz gibi, ta başından beri bizi bekleyen ilahi hazlara, kutsal güzelliğe ve mutluluğa ulaşmamız için hazırlıyorlar. Her biri manevi çalışmasının ve mukaddesliğinin Işığının gücüne göre kendi neslinde çalışıyor.

Bilgelerimiz zaten söylemişlerdi, “İbrahim, İsak ve Yakup benzerlerinin olmadığı bir nesliniz yok”. 

2) Baal HaSulam, 38. Mektup

Mektubunu aldım, aldığın sertifika (hahamlık sertifikası) için seni kutlarım. Bu ilerleyişindeki ilk engeldi. Umarım bugünden itibaren kralın sarayına girene kadar gittikçe güçlenir ve başarılı olursun.

Başka bir sertifika daha almanı isterim fakat acele et ve zamanının önemli bir kısmını bedenini güç ve cesaret toplamaya hazırla, tıpkı “ağır yük taşıyan bir öküz ve eşek gibi.” Hiç vakit kaybetme çünkü “yol uzun ve erzak az.”

Bu hazırlık nedir?” diye sorarsan, Kalshin’li ADMOR’dan duyduğumu sana aktarayım, kişi önce “kralın kızına hizmet eden yedi genç kız,” denilen yedi dışsal öğretinin yanı sıra rezil utancı da elde etmek zorundadır. Yine de Yaradan’ın gözünde pek çokları bunu başaramamıştır. Fakat bizler ARI’nin çalışması ve Baal Şem Tov’un çalışma-yoluyla ödüllendirilmiş olduğumuzdan, bu mümkündür ve bahsedilen hazırlıklara gerek kalmaz.

Eğer bu ikisinde ilerlersen, Yaradan’ın lütfuyla edinmiş olduklarımı, bir babanın oğluna yakın olması gibi ağızdan ağıza almaya hazır olduğunda kesinlikle sana aktarırım.

3) Rabaş, Makale 1, Toplumun Amacı 1 (1984)

Burada, Baal HaSulam’ın metodunu ve yolunu izlemeyi arzulayanlarla beraber, insan derecesine yükselip, bir hayvan gibi kalmamak için bir grup oluşturmak üzere bir araya geldik.

4) Rabaş, Makale 1, Toplumun Amacı 1 (1984)

Ve burada toplanma sebebimiz budur-her birimizin Yaradan’a ihsan etme ruhunu izlediği bir toplum kurmak. Ve Yaradan’a ihsan etmeyi başarmak için, “başkalarını sevmek” denilen insana ihsan etmek ile başlamalıyız.

Ve başkalarını sevmek, kişinin yalnızca kendisini iptal etmesiyle mümkün olur. Bu nedenle, bir taraftan, her insan kendini düşük hissetmeli, diğer taraftan Yaradan’ın bize, her birimizin tek bir hedefinin olduğu, Şehina’nın (Kutsallık) aramızda olmasını hedeflediğimiz bir toplumda bulunma şansı verdiği için gurur duymalıyız.

Ve henüz bu amaca ulaşmamış olsak da bu amacı başarmak için arzumuz var. Ve bu da bizlerce takdir edilmelidir, çünkü yolun başında olsak da bu yüce amaca ulaşmayı umuyoruz.

5) Rabaş, Not 162, Başkalarını Sevmek

Başkalarını sevmek” adı verilen bir küçük noktaya bakıyorum ve bununla ilgili düşünüyorum: İnsanlara fayda sağlamak için ne yapabilirim? Genel halka baktığımda bireylerin ızdırabını, hastalıkları ve acıları ve kolektiften kaynaklanan bireylerin ızdırabını yani uluslar arasındaki savaşları görüyorum. Ve duanın dışında verilecek hiçbir şey yok. Buna “halkın – ortadakinin ızdırabı yüzünden acıyan” denir.

6) Rabaş, 8. Mektup

Ve bir kez bu giysiyi talep ettiğimde sevginin kıvılcımları içimde ışıldamaya başlar. Kalbim dostlarla birleşmeye özlem duyar ve bana öyle gelir ki, gözlerim dostlarımı görüyor, kulaklarım onların sesini duyuyor, ağzım sevgi ve neşe içinde onlarla konuşuyor, eller kavuşuyor, ayaklar daireler çiziyor ve dünyasal sınırlarımın ötesine geçiyorum. Dostlarım ve benim aramdaki geniş uzaklığı unutuyorum ve aramızda birkaç mil toprak uzanmıyor artık.

Bu tıpkı dostlarımın kalbimin tam içinde durup, neler olduğunu görmeleri gibi ve ben dostlarıma karşı yaptığım küçük eylemlerden dolayı utanıyorum. Sonra dünyasal kaplardan çıkıyorum ve bana öyle geliyor ki dostlarım ve benim haricimde dünyada başka bir gerçeklik yok. Bundan sonra, “ben” iptal oluyor ve onlarla kaynaşıyorum ta ki dostlarımın haricinde dünyada hiçbir gerçekliğin olmadığını hissedene kadar.

7) Rabaş, 8. Mektup

Bunlar günün sonunda belli bir yerde, belli bir liderin yönetimi altında olmak için bir araya gelen bir grup insan. Bu küçük topluluk insanüstü bir cesaretle onlara karşı olanlara göğüs geriyor. Gerçekte bu grup güçlü bir ruha sahip cesur insanlar ve bir adım bile geri çekilmemeye kararlılar. Birinci sınıf savaşçılar, kanlarının son damlasına kadar eğilimleriyle savaş halindeler ve tek arzuları O’nun adının zaferi için savaşı kazanmak.

8) Rabaş, 65. Mektup

Kişi kendini bütünlüğü almaya hazır hale getirmeden önce bütünlük amacına giden yolun uzunluğunu göremez, kabı olmadan O’nun bereketini alamayacağından, bunu çalışmanın ortasında değil ancak sonunda görebilir. Bu sebeple kendini kuvvetlendirmeli ve kralın sarayına yaklaştığını söylemelidir, çünkü her bir kuruş bir araya geldiğinde büyük miktar ettiğinden, sonunda kişi kapının açıldığını görür ve saraya girmekle ödüllendirilir.

9) Rabaş, 78. Mektup

Bu zamana kadar halkı ilgilendiren konularla ilgilenmedik. Bu bizim yolumuz değil. Daha ziyade yegâne amacımız cennet korkusu öğretisini, özellikle de Kabala ilmini buna lâyık olanlar ve alçakgönüllülükle yürüyen istekli dostlar arasında yaymaktır. Bu nesilde Tanrı’nın şehri en altta indirilirken, bu zaman Mesih’in ayak seslerinin duyulduğu zamandır. Dolayısıyla, amacımızı yaymak, yüce insan Baal HaSulam’ın adını onurlandıracak, onun çeşmesinin dışarı doğru akacağı, ilminin sokaklarda söyleneceği bir dua yeri, bir sinagog inşa etmek isteyen dostların talebini kabul etmiş bulunmaktayım. Bununla, kalplerinde Tanrı’nın ruhunu taşıyan ve Şehina sürgününden pişmanlık duyan İsrail evindeki tüm kardeşlerimize sesleniyorum. Böylece tam bir kurtuluşla ödüllendirileceğiz, kutsal Zohar’da yazdığı gibi, “Bununla İsrail oğulları sürgünden çıkacak.”

10) Rabaş, Makale 10, Çalışmada, “Merdiven Diyagonaldir (Çaprazdır)” Ne Demektir? (1989)

Rav öğrencilerine çalışmanın ihsan etmek için yapılması gerektiğini, yani kişinin bu dünyaya geliş nedeninin Tanrı’nın verdiği görevi yerine getirmek, Yaradan hatırı için çalışmak olduğunu öğrettiğinde, Rav Yaradan’ın habercisidir, bu dünyanın ev sahibi değildir, Yaradan’ın hizmetkârıdır. “Yaradan’ın habercisi” sözünün anlamı, “Yaradan’ın meleği,” demektir. Bu şu anlamdadır, “Eğer Rav Yaradan’ın meleğine benziyor ise, onların Rav’dan öğrenmesine izin ver.”

11) Rabaş, Makale 7, Hanuka Mucizesi (1987)

Bu durum, kişinin hayatın amacının ne olduğunu ve ne için olduğunu düşünmesine sebep olur. Bu, kişinin başını, bütün yaratılanların olduğu ve onların ne olduklarıyla ilgili düşünecek zamanlarının olmadığı, mevcut hayattan kaldırması olarak nitelendirilir. Onlar ki daha ziyade akışa göre giderler, su nereye akarsa oraya giderler. Ve sonunu gören yani hayatın akışının onları nereye götürdüğünü gören hiç kimse yoktur.

Sadece o görür çünkü hazzın eksikliği onun başını yukarı kaldırıp hayatın amacını aramasına sebep olur, böyle bir durumda kişi görür ve duyar sanki yukarıdan berrak bir ses ona, dünyanın, O’nun yarattıklarına iyilik yapma niyeti ile yaratıldığını söyler. Fakat kitaplar ve yazarlar ona, “yaratılışın amacı” denen bu iyiliğin tadına varabilmenin bazı koşulları olduğundan bahseder. Yaradan, onların önce bu koşulları yerine getirmesini ister, aksi takdirde onlara haz ve memnuniyet vermek istemeyecektir.

12) Rabaş, 40. Mektup

Ancak her biri bağış olarak değil, hediye için niyet ederse, en güçlü olanların bile kalplerinin yıpranması pahasına, her ikisi de kalbinin duvarlarından sıcaklık yayar ve bu sıcaklık bir sevgi giysisi oluşturana kadar sevginin kıvılcımlarını ateşler. Sonra, her ikisi bir battaniye ile örtülmüş olur, yani tek sevgi her ikisini de örter ve sarar, tıpkı Dvekut’un (birleşme) ikiyi bir olarak birleştirmesi gibi.

Ve kişi dostunun sevgisini hissetmeye başladığında, yenilik hoşa gider kuralı gereği, haz ve neşe içinde derhal uyanmaya başlar. Dostunun sevgisi onun için yeni bir şeydir… dostunun onunla ilgilendiğini keşfettiği an, bu onun içinde ölçülemez bir neşe uyandırır, insan sadece haz hissettiği yerde olmak istediğinden artık kendisiyle ilgilenmez. Ve dostuyla ilgilenerek, haz hissetmeye başladığından doğal olarak kendisini düşünmez.

13) Rabaş, Makale 6, Dost Sevgisi (1984)

Yaratılış amacı, sadece seçilmiş bir grup için değildir. Aksine, yaratılış amacı, istisnasız tüm yaratılanlar içindir. Mutlaka güçlü ve yetenekli olmaları veya üstesinden gelebilen cesur insanlar olmaları gerekmez. Aksine, o tüm yaratılanlara aittir.

14) Rabaş, 42. Mektup

Atalarımızın “Yüzleri birbirine benzemediğinden, düşünceleri de birbirine benzemez,” demesi üzerine, tek kalp, tek adam nasıl olur anlamak zorundayız.

Cevap: Eğer her biri yalnızca kendisiyle ilgili dersek, birbirlerine benzemedikleri için tek adam olmaları mümkün değildir. Ancak, kendilerini iptal eder ve yalnızca Yaradan adına endişe duyarlarsa, bireysellikleri iptal olduğundan ve tek bir otorite altına girdiklerinden, bireysel düşünceleri olmaz.

15) Rabaş, Makale 8, Kendin İçin Bir Öğretmen Yap ve Kendine Bir Dost Satın Al 2 (1985)

Bu insanların dost sevgisiyle uğraşan tek bir grup olarak birleşmeye hemfikir olmalarındaki neden, her birinin düşüncelerini birleştirebilecek bir arzuya sahip olduklarını hissetmeleridir ki böylece başkalarını sevme gücünü edinirler. Meşhur bir atasözü vardır, “Yüzleri farklı olduğu gibi, görüşleri de farklı.” Bu nedenle, bir grup olmak için aralarında hemfikir olan kişiler, başkalarını sevme çalışmanın gerekliliğiyle ilgili olarak aralarında büyük bir fark olmadığını anlamışlardır. Dolayısıyla, her biri diğerleri adına ödün verebilir ve bunun etrafında birleşebilirler. Fakat diğer insanlar, başkalarını sevme çalışmasının gerekliliğine dair hiçbir anlayışa sahip değildir, bu yüzden, onlarla birleşemezler.

16) Rabaş, Makale 9, Kişi Her Zaman Evinin Kirişlerini Satmalı (1984)

Her birinin dost sevgisi kıvılcımı vardır, fakat bu kıvılcım her birinin içindeki sevginin ışığını tutuşturmaz. Bu nedenle kıvılcımların büyük bir ateş olması için birlik olmaya hemfikir olurlar.

17) Rabaş, Makale 30, Dostlar Meclisinde Ne Aranmalıdır? (1988)

Her biri gruba yaşam ruhu ve umut verip, enerji aşılamalıdır. Bu nedenle, her bir dost kendine şunu söyleyebilmelidir, “Şimdi çalışmada temiz bir sayfa açıyorum.” Diğer bir deyişle gruba gelmeden önce Tanrı çalışmasının gelişiminde hayal kırıklığına uğramıştır fakat şimdi grup onu yaşam ve umutla doldurmaktadır.

Bu nedenle grup vasıtasıyla güven kazanır ve üstesinden gelme gücü edinir çünkü artık bütünlüğü elde edeceğini hisseder. Tüm düşüncelerinin -fethedilemeyecek yüksek bir dağla karşı karşıya ve bunun gerçekten de ürkütücü bir engel olduğu- şimdi önemli olmadığını görür. Tüm bunu grubun gücünden almıştır çünkü her biri guruba cesaret ve yeni bir ruh hali aşılamıştır.

18) Rabaş, Not 680, Feshetmek – Baal Şem Tov’un Yolu

Bedeni feshetmenin yolu eskiden men etmekten geçerdi. Ama başka bir yol daha var, Rav’ın [büyük bir öğretmen] önünde kendini sıfırlamak, feshetmektir. Bu, “Kendin için bir Rav yap” sözünün anlamıdır. “Yapmak” herhangi bir akıl olmaksızın zorla açıklığa kavuşturmaktır.

Men etmek (yasaklamak) bedeni zihin yoluyla değil, yalnızca eylem yoluyla iptal eder. Benzer şekilde, Rav önündeki iptal, akıl yoluyla değil, zorla yapılır. Yani, kişinin Rav’ın görüşünü anlamadığı bir yerde bile, kendisini, Tora ve çalışma önünde fesheder ve ona yol göstermesi için Rav’a gelir.

Or Makif [çevreleyen ışık] adı verilen, sadece dışarıdan parlayan ve sözsüz olan, ancak sadece Rav’a gelip önünde oturarak, yemek sırasında veya servis sırasında masada onun yanında oturarak gelen ışık olan genel halkın tarzında bir rehberlik vardır. Ancak, içsel olan başka bir yol daha var ve bu özellikle “ağızdan ağza” yoluyla olur.

19) Rabaş, Makale 5, “Çalışmada Erdemlinin İyi İşleri Nesillerdir”, Ne Demektir? (1991)

Yaradan’dan, tüm eylemlerimizi O’nun için gerçekleştirebilmemiz için bize güç vermesini istiyoruz, yani Yaradan’ın uğruna için. Aksi takdirde, bize yardım etmezsen, tüm eylemlerimiz sadece kendi yararımıza olacaktır. Yani, “değilse” anlamına gelen “Bize yardım etmezsen, tüm eylemlerimiz yalnızca kendimiz için, kendi çıkarımız için olacaktır, çünkü alma arzumuzun üstesinden gelme gücümüz yok. Bu nedenle, Senin için çalışabilmemize yardımcı ol. Bu nedenle, bize yardım etmelisin. ” Buna “Kendi uğruna için yap” denir, yani bunu yap, bize ihsan etme arzusunun gücünü ver. Aksi takdirde mahkûm oluruz; kendi mefaatimiz için alma arzusunda kalırız.

Kendini iptal etmeden, Yaradan’la Dvekut’a (bütünleşme) yani form eşitliğine ulaşması mümkün değildir.

Ve bu doğamıza zıt olduğundan, büyük bir güç oluşturacak bir gruba ihtiyacımız var, böylece insanın yaratılma amacının gerçekleşmesini engelleyen ‘kötü eğilim’ olarak adlandırılan alma arzusunu iptal edebiliriz.

Bu nedenle, grup, bu amacı başarmaları gerektiğine oy birliğiyle hemfikir olan bireylerden oluşmalıdır. O zaman, herkes herkese entegre olduğundan, her biri kendine karşı mücadele edebilecek tek bir büyük güç haline gelir. Bu nedenle, her biri amaca ulaşmak için büyük bir arzu oluşturur.

Birbirine entegre olmak için, herkes kendini, diğerlerinin önünde iptal etmelidir. Bu, her birinin dostlarının hatalarını değil, erdemlerini görmesiyle başarılabilir. Fakat dostlarından biraz daha yüksek olduğunu düşünen kişi, artık onlarla birleşemez.

21) Rabaş, Makale 17, Toplantının Gündemi -2 (1986)

Bilmeliyiz ki, “En az çoğunluk ikidir.” Bu demektir ki eğer iki dost birlikte oturur ve Yaradan’ın önemini nasıl artıracaklarını düşünürlerse, aşağıdan uyanış şeklinde Yaradan’ın yüceliğini artıracak güce zaten sahip olurlar. Ve bu eylem sayesinde, yukarıdan uyanış gelir ve onlar Yaradan’ın yüceliğine dair bir hisse sahip olmaya başlarlar.

“Kral’ın ihtişamı insanların çokluğundadır,” bu yazılana göre kolektifin sayısı arttıkça, kolektifin gücü daha etkili olur. Diğer bir deyişle, Yaradan’ın önemine ve yüceliğine dair daha güçlü bir ortam oluştururlar. O anda, her birinin bedeni, kutsallık için yapmayı dilediği her şeyi yani Yaradan’a ihsan etmeyi, büyük bir kısmet olarak kabul ettiğini, Kral’a hizmet etmekle ödüllendirilmiş insanlar arasında olma ayrıcalığına sahip olduğunu hisseder. O anda, kişinin yaptığı her küçük şey, onu, şimdi Kral’a hizmet edecek bir şeylere sahip olmanın neşe ve zevkiyle doldurur.

22) Rabaş, 40. Mektup

Yaradan sevgisine giden asfaltlı yol dost sevgisidir. Sevgi “Kendine bir dost satın al” vasıtasıyla gerçekleşir. Diğer bir deyişle, eylemler vasıtasıyla kişi dostunun kalbini satın alır. Dostunun kalbinin bir taş gibi olduğunu görse bile, bu bir bahane değildir. Eğer çalışmanın onunla dost olmak için uygun olduğunu hissederse, o zaman onu iyi eylemlerle satın almalıdır.

Her hediye (hediye, ister kelimelerle, düşüncelerle ya da eylemle olsun, dostunun hoşlanacağını bildiği bir şey olmalıdır) açık olmalıdır ki böylece dostu onu bilsin çünkü sadece düşünce vasıtasıyla dostu onun kendisini düşündüğünü bilemez. Bu nedenle, kelimelere de ihtiyaç vardır, yani onu düşündüğünü ve ilgilendiğini söylemelidir. Ve bu şekilde dostunun sevdiği şeyi yapmış olur. Turşu değil de tatlı seven birine, tatlı yerine turşu veremezsiniz. Bununla şunu anlamalıyız ki, birisi için önemli olmayan bir şey bir diğeri için önemli olabilir, dosta verilen şey taşa delik açan kurşun gibidir. İlk kurşun taşı sadece çizse bile, ikinci kurşun yerine ulaşıp çentik atar ve bir üçüncüsü delik açar.

Ve kurşunlar vasıtasıyla, tekrar tekrar vurur ve bu dostunun tüm hediyelerin bir araya geldiği taştan kalbinde bir delik açar. Ve her bir hediye yani tüm sevgi kıvılcımları taştan kalbin deliğinde bir araya geldiğinde sevgi alev olur.

Kıvılcımla, alev arasındaki fark şudur ki sevginin olduğu yerde açık bir ifşa vardır yani içinde sevgi ateşinin yandığı her bir dost için bu bir ifşadır. Ve sevginin ateşi kişinin yolda karşılaştığı her arzuyu yakar.

23) Rabaş, Makale 7, Hanuka Mucizesi 1987

Kişi, vücudunu besleyecek bir şeye sahip olmadığı yani haz hissetmediği zaman, hemen hayatın anlamıyla ilgili düşünmeye başlar. Şöyle ki kişi kendine, “Hayatımın anlamı nedir? Bu dünyaya gelme amacım nedir? Yaratılış, yaratılanlar dünyada işkence ve acı çeksin diye mi yaratıldı?” diye sorar.

Bu durum, kişinin hayatın amacının ne olduğunu ve ne için olduğunu düşünmesine sebep olur. Bu, kişinin başını, bütün yaratılanların olduğu ve onların ne olduklarıyla ilgili düşünecek zamanlarının olmadığı, mevcut hayattan kaldırması olarak nitelendirilir. Onlar ki daha ziyade akışa göre giderler, su nereye akarsa oraya giderler. Ve sonunu gören yani hayatın akışının onları nereye götürdüğünü gören hiç kimse yoktur.

Sadece o görür çünkü hazzın eksikliği onun başını yukarı kaldırıp hayatın amacını aramasına sebep olur, böyle bir durumda kişi görür ve duyar sanki yukarıdan berrak bir ses ona, dünyanın, O’nun yarattıklarına iyilik yapma niyeti ile yaratıldığını söyler. Fakat kitaplar ve yazarlar ona, “yaratılışın amacı” denen bu iyiliğin tadına varabilmenin bazı koşulları olduğundan bahseder. Yaradan, onların önce bu koşulları yerine getirmesini ister, aksi takdirde onlara haz ve memnuniyet vermek istemeyecektir.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,094