e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Sabah Dersi Materyalleri > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi 2019 > Sabah Dersi Materyali – Ekim – Arvut (Karşılıklı Sorumluluk)

Sabah Dersi Materyali – Ekim – Arvut (Karşılıklı Sorumluluk)

1) Likutey Halahot, Hoşen Mişpat, Hilhot Arev

Tora ve Mitzvot’u yerine getirmek yalnız Arvut yoluyla mümkün olur, bunun dışında mümkün değildir. Arvut’da herkes dostundan sorumlu olur ki bu Tora’yı yerine getirmenin özüdür, arzulan şey birlik yoluyla olur. Bu nedenle Tora ve Mitzot’u üstelenmek isteyen kişi kendisini İsrail topluluğuna, büyük bir birlik içinde, dâhil etmelidir. Bu nedenle, Tora’nın edinilmesi sırasında onlar kesinlikle birbirlerinden sorumludurlar, zira kişi Tora’yı edinmek ister istemez, kendisini, arzusunu onlarla birleştirmek amacıyla diğerlerine tek ve bir olarak dâhil etmelidir. Ve kesinlikle her biri dostundan sorumludur, zira hepsi bir olduklarında önemlidirler. Ve tam da her biri dostundan sorumlu olduğu için ki birlik olurlar, bu yolla Tora’yı yerine getirebilirler, bu olmaksızın Tora’yı korumak mümkün değildir. Zira böylece sevgi ve birlik arzusu bakımından, her biri dostundan memnun kalır ve aralarında form eşitsizliği yoktur. Onunla yukarının arzusuyla birleşecekleri, tek bir arzuya dâhil olurlar, birliğin amacı budur.

2) Likutey Halahot, Hoşen Mişpat, Hilhot Arev

Arzu bakımından; sevgi ve birleşmenin özünde, her biri dostundan hoşnut olduğu zaman aralarında hiçbir farklılık kalmaz ve onlar tek bir arzuda birleşirler ve böylece yukarısının arzusu ile bir olurlar ki bu birlik olmanın amacıdır.

3) Rabaş, 34. Mektup

Yazıldığı üzere, “Ve onların hepsi tek bir toplum olacak.” Bu aşamada, “Arzunu tüm kalbinle yerine getirmek,” kolay olacaktır. Bu böyledir, çünkü tek bir toplum olmadığından kalpten çalışmak zordur. Tersine kalbin bir parçası Yaradan için değil, kendi faydası için çalışmada kalır. Midraş Tanhuma’da bununla ilgili şöyle yazar: “’Sen bugün dur,’ tıpkı gün bazen ışıldadığında, bazen karardığındaki gibi, böylece o seninledir. Senin için karanlık olduğunda, dünyanın ışığı senin için parlayacak, tıpkı şöyle söylendiği gibi ‘Ve Yaradan senin üzerinde sonsuz bir ışık olacak.’ Ne zaman? Tek bir toplum olduğun zaman, şöyle yazdığı gibi: ‘Bugünde her biriniz yaşıyorsunuz.’ İnsan bir demet dalı eline alsa, hepsini bir seferde kırabilir mi? Fakat teker teker ele aldığında bir bebek bile onları kırabilir. Benzer şekilde, tek bir ulus olmadan kurtulamayacağız, şöyle söylendiği gibi, “O günlerde ve o zamanda, Yaradan der ki: ‘İnsanoğlu bir araya gelecek.’ Böylece, birleştiklerinde Kutsallığın yüzünü edinecekler.”

4) Baal HaSulam, Sürüyü Toplama Vakti Değil

Kişi halktan kendisini soyutlamamalıdır ve Yaratan’a memnuniyeti getirmek için dahi kendisi için talepte bulunmamalıdır ama yalnızca bütün halk için bunu yapmalıdır, bu halkın duasının gizemidir. Kişi halktan ayrılır ve özellikle kendi kişisel ruhu için talepte bulunursa, inşa edemez. Aksine, kendi ruhunun üzerinde bir hasara sebep olur, yazılmış olduğu üzere, ”Gururlu Olanların Hepsi”, nitekim halktan uzaklaşmak ancak bir gurur kisvesi içindeyken olur. Ona yazıklar olsun, çünkü kendi ruhu üzerinde hasara sebep oluyor. Çalışma esnasında, kişi yalnız başına dua ettiğinde dahi, arzusu dışında halktan ayrılır ve ruhuna zarar verir ve İsrail Topluluğu içerisinde bireysel talepler sayesinde herhangi bir birey için uyanış hiç gerçekleşmemiştir. Çünkü onlar kendilerini ayrı hissetmemişlerdir ve ayrılmayarak bu Mısır’dan çıkma arzusuna ilişkin güçleri onlar için müthiş bir destek olmuştur. Bu nedenle, her birinin kendine has gücünü toparlayarak bir İsrail bütününe yönelerek, dualarda Yaradan’a her bir yakarışta ve çalışmada kişi kendisini İsrail bütününün köküne dâhil etmelidir.

5) Rabaş, Makale 15, Çoğunluğun Duası (1986)

Yazıldığı üzere, “Kendi halkım arasında yaşarım.” Zohar şöyle der: “Kişi asla insanlardan ayrılmamalıdır çünkü Yaradan’ın merhameti her zaman, birlikte olan tüm insanlar üzerinedir.” Bu demektir ki eğer kişi Yaradan’dan ihsan etme kaplarını ona vermesini isterse, atalarımızın dediği gibi, “O merhametli olduğu için, sen de merhametli ol,” kişi, tüm kolektif için dua etmelidir. Bu böyledir çünkü o zaman kişinin amacının, Yaradan’ın ona saf ihsan etme kaplarını vermesi olduğu açıktır, yazıldığı üzere, “Yaradan’ın merhameti her zaman, birlikte olan tüm insanlar üzerinedir.” Bilinir ki yukarıdan yarım bir şey verilmez. Bu demektir ki bolluk yukarıdan aşağıya verildiği zaman, tüm kolektif için verilir.

6) Naom Elimeleh, Likutey Şoşana

Kişi daima dostu için dua etmelidir, çünkü “kişi kendisini hapisten kurtaramadığı” için kendisi için dua etmesi pek işe yaramaz, dostu çabucak onun yardımına gelmelidir. Ve böylece, herkes dostu için dua eder, bu yolla biri diğerine yardım eder ve her ikisi de yardım görür. Bu nedenle İsrail birbirinden (İsrail Aravim) sorumludur denmiştir. Aravim kelimesi hoş, tatlı kelimesinden gelir, çünkü onlar birbirleri için ettikleri dualarla birbirlerini tatlandırırlar ve böylece onlara yardım edilir. Duada önemli olan düşünmcedir, zira düşünce ile kişinin duası kolayca kabul görür.

7) Rabaş, Makale 2, Dost Sevgisine Dair (1984)

Unutmamalıyız ki, grup diğerlerini sevme temeli üzerine kurulmuştur, dolayısıyla her üye, başkalarını sevme ve kendinden nefret etme koşulunu gruptan alır. Ve dostun kendisini iptal etmek ve başkalarını sevmek için gayret ettiğini görmek, herkesin diğer dostların niyetlerine entegre olmasına neden olur. Dolayısıyla, örneğin, eğer grup on üyeden oluşuyorsa, her biri kendini iptal etmeyi, kendinden nefret etmeyi ve başkalarını sevmeyi uygulamak için on güce sahip olur.

8) Rabaş, Makale 2, Dost Sevgisine Dair

Kişi kalbindeki sevgiyi dostlarına karşı açığa çıkardığında, onları uyandırır ve böylece onlar da dost sevgisini hisseder. Bundaki fayda şudur ki, herkesin sevgi gücü diğer herkese entegre olduğundan, dost sevgisini daha güçlü olarak uygulama fırsatını elde ederler.

9) Rabaş, Makale 30, Dostlar Meclisinde Ne Aranmalıdır (1988)

Her biri gruba yaşam ruhu ve umut verip, enerji aşılamalıdır. Bu nedenle, her bir dost kendine şunu söyleyebilmelidir, “Şimdi çalışmada temiz bir sayfa açıyorum.” Diğer bir deyişle gruba gelmeden önce Tanrı çalışmasının gelişiminde hayal kırıklığına uğramıştır fakat şimdi grup onu yaşam ve umutla doldurmaktadır. Bu nedenle grup vasıtasıyla güven kazanır ve üstesinden gelme gücü edinir çünkü artık bütünlüğü elde edeceğini hisseder. Tüm düşüncelerinin -fethedilemeyecek yüksek bir dağla karşı karşıya ve bunun gerçekten de ürkütücü bir engel olduğu- şimdi önemli olmadığını görür. Tüm bunu grubun gücünden almıştır çünkü her biri guruba cesaret ve yeni bir atmosfer ruhu aşılamıştır.

10) Rabaş, 24. Mektup

Bu, Yaradan’ın sevgisinin farkındalığını bu yolla korumak zorunda olduğunuzun, tüm gün ve gece, gün veya gece aşamasını hissettiğinizde, daima tetikte olmanız gerektiğinin size yukarıdan bildirilmesinin sebebidir. Yaradan’a şöyle deriz, “Seninkiler hem gün, hem gece.” Bu nedenle, gece de gecenin karanlığı da insanın iyiliği için Yaradan’dan gelir, şöyle yazdığı gibi: “Günden güne konuşmayı ifade eder ve geceden geceye bilgiyi tanımlar” Öyle anlaşılıyor ki, alevler kendi kendine yükselene kadar dostların kalplerini uyandırmalısınız, atalarımızın bununla ilgili şöyle söylediği gibi, “Mumları yaktığın zaman.” Bununla Yaradan’ın sevgisinin farkındalığı ile ödüllendirilmiş olursunuz.

11) Rabaş, 40. Mektup

Ancak her biri bağış olarak değil, hediye için niyet ederse, en güçlü olanların bile kalplerinin yıpranması pahasına, her ikisi de kalbinin duvarlarından sıcaklık yayar ve bu sıcaklık bir sevgi giysisi oluşturana kadar sevginin kıvılcımlarını ateşler. Sonra, her ikisi bir battaniye ile örtülmüş olur, yani tek sevgi her ikisini de örter ve sarar, tıpkı Dvekut’un (birleşme) ikiyi bir olarak birleştirmesi gibi. Ve kişi dostunun sevgisini hissetmeye başladığında, yenilik hoşa gider kuralı gereği haz ve neşe içinde derhal uyanmaya başlar. Dostunun sevgisi onun için yeni bir şeydir çünkü o zamana kadar kendi iyiliğini düşünen tek kişi kendisiydi. Fakat dostunun onunla ilgilendiğini keşfettiği an, bu onun içinde ölçülemez bir neşe uyandırır, insan sadece haz hissettiği yerde olmak istediğinden artık kendisiyle ilgilenmez. Ve dostuyla ilgilenerek, haz hissetmeye başladığından doğal olarak kendisini düşünmez.

12) Rabaş, Makale 759, Bir Bütün Olarak İnsan

Kişi önce bilmelidir ki, sevgi eylemlerle satın alınır. Dostlarına hediyeler verdiğinde, verdiği her hediye dostunun kalbinde delik açan bir ok ya da kurşun gibidir. Açılan pek çok delik, verenin sevgisinin içeriye girdiği bir boşluk oluşturur. Ve sevginin sıcaklığı onu dostunun sevgisine yaklaştırır ve sonra iki âşık her ikisini de örten sevginin örtüsü altına girmiş olur. Bu demektir ki, tek sevgi her ikisini de örter ve doğal olarak, her ikisini de örten şey tek bir örtü olduğundan, tek kişi hâline gelirler. Bu şekilde her ikisi de iptal olur.

13) Baal HaSulam – 2. Mektup

Sana aramızdaki sevginin soğuma korkusunu içinde uyandırmanı tavsiye edeceğim. Akıl bunu anlamayı ret etse de, düşün, eğer sevgiyi artıracak bir taktik varsa ve kişi onu arttırmıyorsa, bu da düşüş olarak kabul edilir. Bu tıpkı dostuna büyük bir hediye veren kişinin durumu gibidir. Eylem sırasında kalbindeki sevgi, eylemden sonra kalbinde geride kalan sevgiden farklıdır. Daha ziyade, sevginin bereketi tamamıyla kaybolana kadar gittikçe küçülür. Bu nedenle, hediyeyi veren kendinde bunu her gün yenilemek için bir taktik bulmak zorundadır. Tüm çalışmamız budur—her geçen gün aramızdaki sevgiyi göstermek, tıpkı almak gibi, yani akla pek çok ilave yaparak artırmak ve çoğaltmak, ta ki şimdinin bereketi gerçek bir hediye gibi duyularımıza dokunana kadar. Bu zamanı geldiğinde kullanılacak büyük taktikler gerektirir.

14) Rabaş, Cilt 3, 217. Makale, Uzağa Kaç Sevgilim

Form eşitliği olmadan hiçbir şey alamayız, her zaman eşitlik koşulu olmalıdır. Böylece, kendi için alma koşulu içinde çalışarak kişi kendine merhameti uyandırdığı ve daha çok dua eklediği zaman, form eşitliğinde bir kap hazırlamak için, bu yeterli olmaz, aksine alma kıvılcımları onun içini sarar. Buna göre kişi aksi istikamete hareket etmektedir, yani kişi ihsan etme kabını hazırlarken alma kabını hazırlamaktadır. Ve “O’nun niteliklerine tutun” yani tam olarak, “O merhametlidir, sen de merhametli ol.” Böylece kişi kolektif için dua etiği zaman, bu duası ile, dua edebildiği ölçüde ihsan etme koşulunda çalışıyordur, bu derecede kabını dokumaktadır, ki orada, “merhametli” denen ihsan etmenin ışığı ifşa olur. Ve merhamet ışığını edinerek kişi daha sonra “merhametli” olma koşulunu ifşa edebilir.

15) Rabaş, Makale 15, Çoğunluğun Duası (1986)

Tavsiye, tüm kolektif için istemektir. Diğer bir deyişle, eksikliğini hissettiği ve yerine getirilmesini istediği her şey için, kişi kendisinin bir istisna olduğunu ya da kolektifin sahip olduğundan daha fazlasını hak ettiğini söylememelidir. Aksine, “Kendi halkım arasında yaşarım,” yani kolektifin tamamı için isterim, çünkü kendim için hiçbir şey istemediğim fakat sadece Yaradan’ın memnun olmasını istediğim bir koşula gelmeyi arzularım. Dolayısıyla, Yaradan’ın benden hoşnut olması ya da başkalarından hoşnut olması benim için hiç fark etmez. Diğer bir deyişle, kişi Yaradan’dan “tamamen Yaradan için” denen bir anlayış vermesini ister. Bu demektir ki kişi, kişi bu şekilde Yaradan’a ihsan etmek istediğinden, belki de gerçekten sadece kendini sevmeyi düşündüğünden, sevinç ve haz alacak diye kendisini aldatıp aldatmadığından emin olacaktır. Dolayısıyla, kişi kolektif için dua eder.

16) Rabaş, Makale 15, Çoğunluğun Duası (1986)

Eğer kolektif içinde, Yaradan ile Dvekut amacına ulaşabilen birkaç kişi varsa ve bu Yaradan’a, kendisinin Yaradan’a yakınlaşmakla ödüllendirilmesinden daha fazla memnuniyet verecekse, kişi kendisini hariç tutar. Bunun yerine, Yaradan’ın onlara yardım etmesini arzular çünkü bu, yukarıya kendi çalışmasından daha fazla memnuniyet verecektir. Bu nedenle, kişi kolektif için, Yaradan tüm kolektife yardım etsin, Yaradan’a ihsan edebildikleri ve O’na memnuniyet verebildikleri için, Yaradan onlara tatmin olma duygusunu versin diye dua eder. Ve her şey aşağıdan bir uyanışa gerek duyduğu için, kişi uyanışı aşağıdan verir ve diğerleri uyanışı yukarıdan alır; Yaradan’ın O’nun için daha fazla faydalı olacağını bildiği her kim ise, o kişi alacaktır.

17) Kosov’lu Rav Menahem Mendel

”Dostu için dua eden kişi ilk olarak karşılığını alır.’ ‘Yorum: Dostu için dua eden biri, ihsan etmeye ilişkin bir geçiş hattı haline dönüşür, dostuna ihsan eder ve onun içerisinden bolluk akar ve bu sebepten dolayı o ilk olarak karşılığını alır

18) Baal HaSulam, Arvut (Karşılıklı Sorumluluk) Madde 17

Bağ’dan (karşılıklı sorumluluk/garanti) tüm halk birbirinden sorumlu olduğunda bahsedilir. Zira ilmin ifşasından önce her birine tek tek “dostunu kendin gibi sev” kuralı olan başkalarını tam anlamıyla sevmeyi üzerlerine alıp almayacakları sorulmuştu (Madde 2 ve 3’de açıklandığı gibi burada detaylı inceleyin). Bunun anlamı şudur, halkın parçası olan her bir kişi, ulusun her bir üyesine hizmet etmek ve onun için çalışmayı ve tüm ihtiyaçlarını karşılamayı en az kendi ihtiyaçlarını karşıladığı ölçüde üzerine yüklenir. Tüm halk oybirliğiyle hemfikir olup “Yapacağız ve duyacağız” dedikten sonra halkın her bir üyesi, her bir diğer üyesinin hiçbir eksiği olmamasından sorumlu oldu. Sadece o zaman manevi edinime hak kazandılar, öncesinde değil. Bu kolektif sorumluluk ile her bir üye kendi bedeninin ihtiyaçlarını karşılama endişesinden özgür kaldı ve “Dostunu kendin gibi sev” manevi kanununu yerine getirebilir ve sahip olduğu her şeyi ihtiyacı olan kişiye tam anlamıyla verebilir hale geldi, zira artık kendi bedeninin ihtiyaçlarını düşünmek zorunda değildi, çünkü etrafında onun ihtiyaçlarını karşılayacak altı yüz bin sadık dostunun olduğunu biliyordu.

19) Baal HaSulam, Matan Tora (Maneviyatın Edinimi), Madde 16

Çünkü, altı yüz bin adam kendi ihtiyaçları için uğraşmayı bırakır ve dostlarının hiçbir eksiği olmaması dışında bir şeye endişelenmezse, dahası bunu büyük bir sevgi, tüm kalp ve ruhları ile yaparlarsa, yani “Dostunu kendin gibi sev” sevabının gerçek anlamıyla, o zaman hiç şüphesiz o ulusun hiçbir üyesi kendi iyiliğini düşünmek zorunda kalmayacaktır. Bundan dolayı, kendisinin hayatta kalmasını güvence altına almaktan tamamen özgürleşmiş olur ve kolaylıkla Madde 3 ve 4’de verilen koşulları sağlayarak “Dostunu kendin gibi sev” sevabını yerine getirebilir. Sonuçta yanında altı yüz bin kişi hiçbir ihtiyacının eksik kalmaması için yanında yer alırken kişi neden kendi varlığını sürdürebilmek üzerine endişelensin ki. Dolayısıyla, ulusun tüm üyeleri hemfikir olur olmaz Işık ve manevi ilim onlara anında verildi, çünkü artık onu yerine getirebilirlerdi.

20) Rabaş, 42. Mektup

Yapmamız gereken Tora için hazırlık yapmak, şöyle yazdığı gibi, “Ve hepsi tek kalp tek adam olarak biraraya geldi.” Bu demektir ki, hepsinin tek bir amacı var, Yaradan’a yakınlaşmak. Atalarımızın “Yüzleri birbirine benzemediğinden, düşünceleri de birbirine benzemez,” demesi üzerine, tek kalp, tek adam nasıl olur anlamak zorundayız. Cevap: Eğer her biri yalnızca kendisiyle ilgili dersek, birbirlerine benzemedikleri için tek adam olmaları mümkün değildir. Ancak, kendilerini iptal eder ve yalnızca Yaradan adına endişe duyarlarsa, bireysellikleri iptal olduğundan ve tek bir otorite altına girdiklerinden, bireysel düşünceleri olmaz.

21) Efraim Kampı Üzerindeki Sancak, Paraşat VaEthanan

Yaradan Bir’dir, İsrail birdir” şöyle yazıldığı gibi, “Sana benzeyen İsrail, tek Ulus,” dolayısıyla onlar Yaradan’a bağlıdır, çünkü birinin bir diğerine bağlanması hoştur, peki bu ne zaman olacak? İsrail bir araya gelip mükemmel bir bağla birleştiğinde onlar bir olarak kabul edilir ve Bir olan Yaradan, onların arasında olur. Fakat kalpleri bölündüğünde ve birbirlerinden ayrıldıklarında bir olarak bağlanamazlar ve Yaradan aralarında olmaz, daha ziyade yabancı bir tanrı onlara hükmeder… Bu “ve siz bağlısınız,” sözünün anlamıdır, yani birbirinize bağlandığınızda, birbirinize tutunduğunuzda ve bir olduğunuzda “siz hepiniz yaşayansınız,” olur. Bu nedenle birbirine tutunmak ne iyi ve hoştur ve Yaradan onların ortasında Bir olarak dolaşır.

22) Baal HaSulam, Şamati 76- Tüm Adaklarınızla Tuz da Sunacaksınız

Tüm adaklarınızla tuz da sunacaksınız,” bu, tuz antlaşmasını da sunacaksınız anlamındadır. Antlaşma akla karşılık gelir. Genel olarak kabul edilen odur ki, iki kişi birbirine iyilik yaptığı zaman, onların aralarında sevgi rol oynadığı zaman aralarında antlaşma yapmalarına kesinlikle gerek yoktur. Ama aynı zamanda tam da sevginin rol oynadığı bu zaman genellikle antlaşma yapmanın zamanıdır. Böylece o, “antlaşma yapmak daha sonrası içindir” dedi. Bu demektir ki bu antlaşma şimdi yapıldı, çünkü eğer daha sonra onlardan birisi diğerinin kalbinin tam olarak dostuyla dolu olmadığını düşündüğü bir durum olsa bile, ellerinde bir antlaşmaları olacaktır. Bu antlaşma onlara, bu durumda bile o eski sevgiyi sürdürmek için verdikleri sözü hatırlatacak. “Tüm adaklarınızla tuz da sunacaksınız,” sözünün anlamı, Tanrı’nın hizmetindeki tüm Krevut (yaklaşım) Kral’ın antlaşması hakkında olmalıdır.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,082