e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Kabala İlmine Önsöze Giriş

 

KABALA İLMİNE GİRİŞE ÖNSÖZ

Kabala İlmine Girişe Önsöz

1. Üst ve alt tüm dünyalar insanın içindedirler ve tüm realite sadece insan için yaratılmıştır. Bu, Zohar Kitabı’nda yazılıdır. Öyleyse neden farklı hissediyoruz? Realite bizim içimizde değil de bizler realitenin içindeymiş gibi hissediyoruz. Dahası, bu dünya neden bizim için yeterli değil? Neden Üst dünyalara ihtiyacımız var?

2. Realitenin yaratılmasının sebebi Yaradan’ın Varlıklarına iyilik yapma arzusudur. Dolayısıyla, Yaradan varlığı Yaradan’ın ona ihsan etmek istediği şeyden zevk alma doğası ile yarattı. Yaradan zaman ve yer olgularının üstündedir; O’nun düşünceleri aksiyonun kendisi gibi işler.

Bu nedenle, O arzulayıp, onları hazla doldurmak için varlıkları yaratmayı düşündüğünde varlıklar Yaradan’dan aldıkları tüm hazlarla dolu olarak anında yaratıldılar. Ancak, bizler bu koşulu hissetmiyoruz, zira bu sadece bizim yaratılışın tasarımına göre gerçekleştirmek zorunda olduğumuz kökümüzdür.

Eyn Sof dünyasından bu dünyaya kadar dünyaların sırasını yaratırken Yaradan yaratılışı Kendisinden ayırıp en alt koşula yerleştirdi. O’nun neden bunu yaptığını anlamak önemlidir. Bu hareket O’nun aksiyonlarında kusur olduğunu mu gösteriyor?

Ari bu soruyu Hayat Ağacı kitabında cevaplıyor: “İşlerinin mükemmelliğini ifşa etmek için”, böylece varlıklar kendilerini mükemmelleştirebilir ve O’nun derecesini gerçekleştirebilir ki gerçek mükemmellik sadece budur. Onlara yardım etmek için Yaradan dünyalar merdivenini yarattı. Ruhlar bu merdivenden bu dünyanın fiziksel bedenlerine büründükleri en alt seviyeye indiler. Ondan sonra ruhlar Kabala kendileri yükselmeye ve çalışarak aşağıya indikleri merdiveni çıkmaya başlarlar ta ki Yaradan’a dönene dek.

3. Ruh Işık ve Kli’den oluşur. Ruhun Işığı Yaradan’dan, Atzmuto’dan (O’nun Özü) gelir. Bu Işık vasıtasıyla Işığı alma arzusu olarak Işıktan zevk almak için ruhun Kli’si (kap) yaratıldı. Böylece, Kli kendisini doldurmaya gelen Işığa mükemmel bir şekilde uyar.

Işık Yaradan’ın bir parçasıdır. Ruh asıl Kli’dir. Dolayısıyla, sadece Kli bir varlık olarak kabul edilir. Varlık hiçlikten yaratıldı yani Yaradan onu yaratmaya karar vermeden önce böyle bir arzu yoktu. Ve Yaradan bu Kli’ye mükemmel hazzı vermek istediğinden, ki bu O’nun doğasıdır, O’nun vermek istediği Işığın (hazzın) ölçüsüne göre muazzam büyüklükte Kli’yi yarattı – alma arzusu.

4. Yaratılış başlangıç demektir, daha önce var olmayan yeni bir şey ve bu başlangıç “hiçlikten varoluş” olarak adlandırılır. Fakat Yaradan tam ise bir şeyin O’nda dâhil olmaması nasıl olabilir? Zaten söylemiş olduklarımızdan, yaratılıştan önce Yaradan’da alma arzusu olmadığı gayet açık, zira Yaradan bütündür ve sadece ihsan etmek istemektedir. Dolayısıyla, O’nda olmayan ve yaratılması gereken şey sadece O’ndan hazzı alma arzusudur.

Alma arzusu realitenin bütünüdür. Bu nedenle, realitenin elementleri arasındaki tek fark her elementteki alma arzusunun ölçüsüdür ve hiçbir element aynı arzuyu içermez.

5. Maneviyatta fiziksel bedenler yoktur. Manevi dünya arzular dünyasıdır, “ham” arzular, hiçbir materyal giysisi olmayan. Bu nedenle, Kabala ilminde kullanılan tüm kelimeler aslında zevk alma arzusunun adlarıdır, ya da onun içindeki Işığın doyumunun ifadeleridir.

Yaradan ihsan etme arzusudur ve varlık Yaradan’ın ihsanından zevk alma arzusudur. Eğer varlık, sadece Yaradan hazzın alınmasından zevk aldığı için haz alırsa, alma hareketi olarak değil niyetine göre böyle bir aksiyon ihsan etme olarak kabul edilir. Bu, onları ayıracak hiçbir şey olmaksızın, Yaradan’ın arzusu ile varlığın arzusunun eşit olması olarak kabul edilir.

Böylece, form eşitliği manevi yasasını izleyerek, niteliklerini (arzularını) eşitlemenin sonucu olarak onlar bir olurlar. Bu koşulda, onlar iki özdeş arzu değildirler kelime anlamıyla sadece birdirler. Bu manevi koşul “form eşitliği” ya da Dvekut (tutunma-yapışma) olarak adlandırılır.

Ancak, aynı arzuya, aynı niyete sahip değillerse aynı amaca sahip değillerdir ve ayrıdırlar. Farklı nitelikleri (arzuları) olduğundan bir değil ikidirler. Maneviyatta bu koşul “form eşitsizliği” olarak adlandırılır.

Yaradan ve varlık arasındaki form eşitliği ölçüsü onların yakınlığını belirler ve form eşitsizliği ölçüsü de bir birlerinden uzaklığını. Başlangıçta, Yaradan’ın ihsan etme arzusu ve varlığın alma arzusu eşittir, zira varlığın alma arzusu Yaradan’ın ihsan etme arzusundan doğmuştur. Dolayısıyla:

  • * Eğer tüm arzuları (niyetleri) aynıysa, birdirler;
  • * Eğer tüm arzuları (niyetleri) zıt ise, iki uç nokta kadar uzaktırlar;
  • * Eğer tüm arzular (niyetler) tek bir ortak arzuya sahipse o zaman birbirlerine ortak arzu vasıtasıyla dokunuyorlardır;
  • * Eğer bazı arzular (niyetler) benzer ise, form eşitliği veya form eşitsizliği ölçüsünde uzak ya da yakındırlar.

6. Yaradan’ın Kendisinde, Atzmuto’da edinimimiz yoktur, zira sadece Kli’nin içindeki Işık hissini, arzumuzdaki doyumu ediniriz. Ve edinmediğimizi adlandıramayız, zira doyumun izlenimlerine göre isimler atfedebiliriz. Yaradan’la ilgili olarak tüm isimlerimiz ve adlandırmalarımız O’na karşı hissettiklerimizin sadece yansımalarıdır.

O’nu ve O’nun aksiyonlarını sadece O’nunla form eşitliği (arzu, niyet) ölçüsünde hissedebiliriz. Dolayısıyla, Yaradan’a benzediğimiz kadarıyla O’nun arzularını ve aksiyonlarını hissederiz ve O’nu buna göre adlandırırız. Bunları hissettiğimizde O’nu O’na karşı hissettiklerimizle adlandırabiliriz. Bu, “Sizi Aksiyonlarınızla biliyoruz” olarak adlandırılır.

7. Kabalistler, bu dünyada yaşayan ve bu dünyada yaşarken form eşitliği ölçülerinde Yaradan’la bağ kuran insanlardır. Dünyalar Yaradan’ı hissetmenin farklı ölçüleridir. Bir “dünya” Yaradan’ın varlıklara karşı gizlilik ya da ifşa ölçüsüdür; ve tam gizlilik “bu dünya” olarak adlandırılır.

Yaradan hissiyatının başlangıcı bu dünya ile manevi dünya arasındaki geçiştir. Geçişin kendisine “bariyer” denir. Gizlilik ile tam ifşa arasında Yaradan’ın kısımlarının varlıklara ifşalarının 125 derecesi vardır. Bu parçalara “dünyalar” denir.

Kabalistler manevi dünyalara arzularını (niyetlerini) ıslah ederek tırmanırlar. Bizlere – yazılı ya da sözlü olarak – Yaradan’ın sadece iyilik yapma arzusu olduğunu söylerler. O her şeyi bizlere tüm bolluğunu vermek için yarattı. Bu nedenle bizleri alma arzusuyla yarattı, böylece bizlere vermek istediğini alabilelim diye.

Kendimiz için alma arzusu tam olarak bizim doğamızdır. Ancak bu doğada bizler Yaradan’a form olarak zıdız, zira Yaradan sadece ihsan etme arzusudur ve alma arzusuna sahip değildir. Bu nedenle eğer kendimiz için alma arzusunda kalırsak sonsuza dek Yaradan’dan uzak kalırız.

Kabalistler bize Yaradan’ın amacının tüm Yaratılışı Kendisine getirmek olduğunu ve O’nun mutlak iyilik olduğunu söylerler. Bu nedenle, O herkese ihsan etmek ister.

Ayrıca, dünyaların yaratılma sebebinin de Yaradan’ın tüm aksiyonlarında ve güçlerinde bütün olması gerekliliği olduğunu söylerler. Ve eğer O bütün aksiyonlarında güçlerini gerçekleştirmezse görünüşte tamamlanmamış kabul edilir.

Fakat mükemmel Yaradan’dan mükemmel olmayan işlemler, O’nun aksiyonlarının varlıklar tarafından düzeltilmesi noktasına kadar, nasıl kaynaklanır? Bizler O’nun aksiyonlarıyız! Eğer bizlerin kendimizi düzeltmesi (ıslah etmesi) gerekiyorsa bu O’nun aksiyonlarının mükemmel olmadığı anlamına mı gelir?

Yaradan sadece “varlık” denilen alma arzusunu yarattı. Ancak, varlık Yaradan’ın ona vermek istediğini aldığında Yaradan’dan ayrılır, zira Yaradan Verendir ve varlık da alandır ve bunda ikisi zıttır. Maneviyatta form eşitliği arzuların (nitelikler, niyetler) eşitliği ile belirlenir. Ve eğer varlık Yaradan’dan ayrılmış olarak kalırsa, Yaradan’da tamamlanmış olmaz, zira mükemmel işler mükemmel işlemciden çıkar.

Varlığa mükemmelliği kendi seçimiyle gerçekleştirme imkânı sunmak için Yaradan Kendisini gizledi – Onun Işığını – ve sınırlamalar boyunca bu dünyaya gelene kadar dünyaları yarattı. Burada insan Yaradan’ın Işığından haz almaya değil tersine onun üzerindeki hayvansal örtülere, tamamen zevk alma arzusuna bağımlıdır. İnsanlığın tümü hayvanların sahip olduğu haz arzusundan gelişir, zenginlik, onur, hâkimiyet ve bilgi arzuları vasıtasıyla, ta ki Yaradan bu arzuların içinde bilinmeyen bir şeyden, bu dünyanın örtülerinin ötesinde bir şeyden zevk alma arzusunu yerleştirene dek.

Bu yeni arzu insanın Kabala çalışmaya gelene dek doyum aramasına yol açar. Çalışma sırasında kişi Yaradan’ın kendisine doğru niyetini anlamaya başlar.

Bu koşulda, kişi bilgi almak için değil değiştiren (ıslah eden) Işığı kendisine çekmek için çalışır. (“On Sefirot’un İncelenmesine Giriş” Madde 155)

Bu Işık vasıtasıyla kişi arzularını ıslah etmeye başlar. Tamamında, insan genellikle Guf (beden) denilen 613 arzuya sahiptir. Arzuların ıslahı her bir arzuyu Yaradan’a ihsan etmek niyetiyle kullanarak yapılır, aynen Yaradan’ın insana ihsan ettiği gibi. Her bir arzunun ıslahı ve içindeki Işığın alınmasına “Sevabı (iyi iş/emir) gerçekleştirmek” denir. Kişinin ortak, ıslah olmuş arzunun içindeki Işığı almasına “Maneviyat” denir. Ve insanın arzularını ıslah eden (yenileyen) Işık varlığın mükemmelliği edinme aracıdır. (“Gerçeğin Yolunda Yürümek” bölümüne bakınız).

Mükemmellik varlığın Yaradan’la form (nitelikler) eşitliğini kendi başına edinmesidir. Bunun nedeni varlığın o zaman Yaratılış Düşüncesi’nde dâhil olan haz ve zevki almaya layık olmasıdır. Bir başka deyişle, varlık Işıktan ve Yaradan’ın Kendisinin konumundan haz alır, zira arzularda ve düşüncelerde form eşitliğini gerçekleştirmiştir.

Sonuç olarak, sadece Kabala çalışarak kişi kendisini düzeltebilir ve yaratılma amacını gerçekleştirebilir. Bütün Kabalistlerin yazdıkları budur. Kutsal kitaplarla (Hz. Musa’nın beş kitabı, Peygamberler, Yazılar, vs.) farkı bir kişiyi ıslah edebilen, onların içlerindeki Işığın yoğunluğundadır. Kabala kitaplarındaki Işık en büyük olandır; bu nedenle Kabalistler özellikle bunları çalışmayı tavsiye derler.

Halkın manevi yükseliş ve günahlardan arınmayı gerçekleştirmesinin Kabala çalışma dışında başka bir yolu yoktur, ki bu kolay ve erişilebilir bir yoldur. Bununla beraber, sadece az sayıda kişi peygamberlerin yazılarının diğer kısımlarını kullanarak amacı gerçekleştirebilir.” Kabalist Yehuda Aşlag, “On Sefirot’un İncelenmesine Giriş” Madde36.

Edinim gizli olanın ilmi ile başlar ve sadece o zaman peygamberlerin yazılarının diğer kısımları edinilebilir. Sonunda ifşa olan Işık edinilir.” Vilna Gaon (GRA), Dua Kitabı

Kabala çalışma üzerindeki yasak sadece sınırlı bir süre içindi, 1490’a kadar. Fakat 1540’dan beri, herkes Zohar Kitabı’yla iştigal etmeye teşvik edilmelidir, zira sadece Zohar’ı çalışarak ve Mesih’in gelmesiyle insanlık manevi kurtuluşunu gerçekleştirecektir. Dolayısıyla, Kabala çalışmaktan kaçınmamalıyız.” Avraham Ben Mordehai Azulai, Or HaHama (Güneşin Işığı)

Zohar çalışmak istemeyenler için üzülün, çünkü bu şekilde dünyada sefalet, yıkım, yağmacılık, öldürme ve karışıklığa neden olurlar.” Zohar Kitabı, Tikkuney Zohar (Zohar’ın Islahları), Tikun no.30

Zohar Kitabı’nı çalışmak tüm diğer çalışmaların üzerinde ve tercih edilendir.” Hidah

Günahlardan arınma ve Mesih’in gelişi sadece Kabala çalışmaya bağlıdır.” Vilna Gaon (GRA), Eşit Shlemah (Mükemmel ve Adil Ağırlık)

Zohar çalışmada sınırlama yoktur.” Hafetz Haim

Eğer çağdaşlarım beni önemseseydiler dokuz yaşında Zohar Kitabı çalışırlardı ve böylece yüzeysel bilgi yerine cennet korkusu edinirlerdi.” Komarno’lu Kabalist Yitzhak Yehudah Yehiel, (Notzer Hesed) (Merhameti Korumak)

Herkese her gün Kabala çalışmaya zaman adamaları için çağrıda bulunuyorum, çünkü ruhlarınızın arınması buna bağlıdır.” Kabalist Yitzhak Kaduri

Gelecekte, sadece Zohar Kitabı’nın fazileti ile İnsanoğlu sürgünden kurtulacak.” Zohar Kitabı, Paraşat Nasso

8. Maneviyat ve Islahlar çalışmakta “güç” vardır. Bu güç kişinin arzusunu Yaradan’ın arzusuyla eşitlemeye getiren manevi güçtür. Ancak bu güç kişide sadece kendisi için bir ödül almamak amacıyla Maneviyat ve Islahlarla iştigal ederse ortaya çıkar ve etkiler. Kişi sadece Yaradan’a mutluluk getirmek için çalışır. Sadece bu koşulda kişi zaman içinde Yaradan’la form eşitliğini edinir.

İnsanın Yaradan’la form eşitliği ıslahı genellikle beş dereceden oluşur: Nefeş, Ruah, Neşama, Haya ve Yehida. Her derece bir dünya kabul edilir, zira kişi ıslahı sürecinde bazı dereceleri çekerse Yaradan’ın varlığını ıslahının ölçüsüne göre hisseder. Bu ıslahlar “dünyalar” olarak adlandırılır çünkü Yaradan’ı kişinin ıslah derecesine göre ifşa ederler ve Yaradan’ı toplam 613 arzudan henüz ıslah olmamış Kelim’e (arzular) göre gizlerler.

Bundan kişinin bu beş dereceyi beş dünyadan mükemmelliğe giderken aldığı sonucu çıkar: Asiya, Yetzira, Beria, Atzilut ve Adam Kadmon. Her bir dünyanın içinde beş Partzufim (On Sefirot’tan oluşan manevi nesne-Partzuf’un çoğulu) vardır ve bunların her birinde beş Sefirot (Yaradan’ın 10 niteliği-çoğulu Sefira) vardır, dolayısıyla, “Yakup’un Merdiveni”nin bu dünyadan merdivenin üstüne kadar toplam 125 derecesi oluşur.

Yaradan’a mutluluk vermek amacıyla Maneviyat ve Islahlarla iştigal eden kişi yavaş yavaş, derece derece ihsan etme arzusu Kelim’i ile ödüllendirilir. Böylece, kişi basamakları teker teker çıkar, sonunda

Yaradan’la tam form eşitliğini gerçekleştirir. O zaman Yaratılış Düşüncesi kişide gerçekleştirilmiş olur – Yaradan’ın kişi için planlamış olduğu tam haz ve bütünlüğü almak için. Ek olarak, Yaradan gibi ihsan etme arzusunu edinmiş olarak kişi en büyük iyilik ile – gerçek Dvekut – ödüllendirilir.

9. Şimdi yukarıda yazılan “Tüm dünyalar, Üst ve alt ve onların içindeki her şey, sadece insan için yaratıldılar” sözlerini anlamaya çalışacağız. Tüm bu dünyalar ve dereceler insanın içindeki her bir arzuyu ihsan etme amacıyla tamamlamak için gelirler, böylece insan Yaradan’la form eşitliği edinsin diye. Bu form eşitliği insanın yaratılışının doğası olarak kişide eksiktir.

Başlangıçta, dünyalar kısıtlanmış ve derece derece, dünya dünya basamaklandırılmıştı, bizim dünyamıza kadar “bu dünyanın bedeni” ne gelmek için. Kişinin kendisi için alma arzusuna Kabala bu ismi verilmiştir. “Bu dünya” derecesinde kişi bir hayvan gibidir zira ihsan etmeye yetersizdir. Bu koşulda, insan Yaradan’ın zıddıdır ve bundan daha büyük bir mesafe yoktur.

Kabala çalışan bir kişi maneviyat arzusuyla orantılı olarak kendisi üzerinde “Saran Işık” ı uyandırır. Bu dışarıda ya da kişinin Kli’si (arzu/ruh) etrafında var olan Işıktır. Saran Işık Kli’yi öyle bir şekilde ıslah eder ki niyeti ihsan etmek olur. Kişinin kendisine değil Yaradan’a ihsan etmek niyeti alma aksiyonunu ihsan etme aksiyonuna çevirir.

Doğasını izleyerek Kli haz alma arzusu olarak kalır fakat amaç aksiyonun özü olan almayı ihsan etmeye çevirir. O zaman Saran Işık ıslah olmuş Kli’ye Yaradan’a ihsan etmek amacıyla girebilir. Tam olarak Kabala çalışma esnasında Saran Işık kişinin arzularını ıslah eder ta ki arzular onu (Saran Işığı) “İçsel Işık” olarak almaya layık olana dek.

Kişi ihsan etme arzusunu zaman içinde kazanır, Yukarıdan aşağıya doğru, derecelerin Yukarıdan aşağıya uzanma sırasını izleyerek, ıslah olması kolay olan küçük arzudan en büyüğüne kadar.

Tüm dereceler ihsan etme arzusunun ölçüleridir. Derecelerin merdiveni öyle bir düzenlenmiştir ki derece ne kadar Yüksek ise kişinin kendisi için alma arzusundan o kadar uzak ve ihsan etme arzusuna o kadar yakındır. Kişi yavaş yavaş tüm ihsan etme derecelerini edinir ta ki kendisi için hiçbir alma olmaksızın sadece ihsan etme arzusuna sahip olmakla ödüllendirilene kadar.

O zaman, kişi tam ve Yaradan’la gerçek Dvekut’tadır. Yaratılışın amacı budur ve insan sadece bunun için yaratılmıştır. Bu nedenle tüm dünyalar ve onların içindeki her şey kendileri için yaratılmamış, sadece insana dereceler merdivenini tırmanmakta yardım etmek için yaratılmıştı. Kişi kendisini ıslah ettiğinde ve Işıkla dolduğunda dünyalar sisteminin ve onların içindeki her şey baştan aşağı insanın içine dâhil olur.

10. Burada söylenenleri bilen ve hatırlayan kişinin hiçbir şekilde maddeselleştirme korkusu olmadan Kabala çalışmasına izin verilmiştir. Bunun nedeni doğru dürüst rehberlik olmadan Kabala ilmini çalışmanın öğrencinin kafasını karıştırmasıdır. Diğer taraftan, Atzilut dünyasından Asiya dünyasına kadar tüm Sefirot ve Partzufim bütünüyle Tanrısaldır, Yaradan’la bütünlük içinde, diğer taraftan, Tanrısal ve birlikte değişim, yükseliş, düşüş ve Zivugim (çiftleşme) nasıl olur?

11. Açıklananlardan, tüm bu değişimlerin – yükselişler, düşüşler, kısıtlamalar ve Zivugim – sadece Işığı alan ruhların Kelim’ine göre ayrılırlar. Realite iki kısma ayrılabilir: potansiyel ve gerçek.

Bu, ev inşa etmek isteyen ve hâlihazırda kafasında evin projesi olan bir kişiye benzer. Ancak evin projesi evin tamamlanmış hali gibi – gerçekleştirilmiş plan gibi değildir. Bunun nedeni ev düşüncesinin kavramsal maddeden yapılmış olması ve potansiyelde var olmasıdır. Ancak, ev düşünceden aksiyon şeklinde ortaya çıkmaya başladığında tuğla ve kereste olan farklı bir maddeye dönüşür.

Aynı şekilde, ruhlarda da potansiyel ve gerçeği ayırt etmeliyiz. Ruhların Yaradan’dan “gerçek” ortaya çıkışı sadece Beria dünyasından başlar. Bu nedenle Beria dünyasından önce ortaya çıkan tüm değişimler ve her şey, Yaradan’dan gerçek bir ayrım olmaksızın “potansiyel” olarak kabul edilir.

Tüm ruhların Eyn Sof’un Malhut’unda, realitenin orta noktasında, dâhil olduğunun söylenmesinin nedeni budur, zira bu nokta “potansiyel” olarak Beria dünyasından aşağı doğru gerçekten ortaya çıkması planlanmış ruhların tüm Kelim’ini (Kli’nin çoğulu) içine alır. Ve Tsimtsum Alef (ilk kısıtlama) de orta noktada ortaya çıktı, sadece gelecekteki ruhlara nazaran “potansiyel” olarak.

Ruhlarla ilgili olarak, Tsimtsum Alef’den (ilk kısıtlama) sonra ve Beria dünyasından aşağı, orta noktadan beliren ve aşağı uzanan Sefirot’un tüm Kelim’i ve tüm dünyalar sadece potansiyeldedir. Ruhlar, Beria dünyasından aşağı doğru gerçekten belirmeye başladıklarında, sadece o zaman dünyaların derecelerindeki değişimler onları etkiler.

12. Bu, görünmemek ya da fark edilmemek için kendisini giysiler ve örtülerle gizleyen bir kişiye benzer. Ancak, kişi kendisine olduğu gibidir. Böylece, on Sefirot, Keter, Hohma, Bina, Hesed, Tiferet, Netzah, Hod, Yesod, Gevura ve Malhut, sadece Eyn Sof’u örten ve ruhlardan gizleyen on örtüdür.

Eyn Sof Işığı tamamen durağandır; dolayısıyla, örtülerin içinde parlar. Ancak ruhlar Eyn Sof Işığını örtülerden geçerek aldıklarından sanki Işıkta değişim varmış gibi hissederler. Bu nedenle, örtülerin bölünmesine göre Işığı alan ruhlar da on dereceye ayrılmıştır.

Tüm örtüler sadece Beria dünyasından aşağı doğrudur, zira sadece oradan aşağı doğru örtülerden geçerek on Sefirot’tan alan ruhlar vardır. Adam Kadmon (AK) ve Atzilut dünyalarında hâlâ ruhların varlığı yoktur, zira oralarda ruhlar sadece potansiyeldedir.

On Sefirot’taki on örtü sadece BYA – Beria, Yetzira,Asiya – dünyalarını yönetmesine rağmen oradaki on Sefirot da Tanrısal kabul edilir, Tsimtsum Alef’den önce olduğu gibi. Fark sadece on Sefirot’un Kelim’indedir: AK’de ve Atzilut’ta potansiyeldedirler; ve on Sefirot’un Kelim’i BYA’dan aşağı gizlilik ve örtme güçlerini ifşa etmeye başlarlar. Bu, örtüler Işığın kendisinde değişim yaratmasa da böyledir.

13. Bu bir soru ortaya çıkartıyor: Eğer, AK ve Atzilut dünyalarında hâlâ dünyalardan Işık alan ruhların gerçek ifşası yoksa, AK ve Atzilut Kelim’inin amacı nedir ve bunlar, ölçülerine göre, Eyn Sof Işığını kime karşı gizleyip örtüyorlar? Gelecekte, ruhlar BYA dünyalarıyla birlikte AK ve Atzilut dünyalarına yükselecekler ve onlardan Işık alacaklar. Böylece, AK ve Atzilut’ta da ruhların niteliklerine göre değişimler ortaya çıkar, zira bunların gelecekte kendilerine yükselecek ruhları aydınlatmaları planlanmıştır.

14. Bundan, Eyn Sof Işığını alabilmeleri için ruhları etkileyen ve ayarlayan dünyaların, başlangıçların, değişimlerin ve derecelerin sadece Kelim’le ilgili olduğu sonucu çıkar. Ancak ruhlar derecelerde yükseldiğinde Eyn Sof Işığının kendisinde her hangi değişime neden olmazlar, zira örtüler örtülü olan şeyi etkilemez, sadece örtülü olan şeyi hissetmek ve ondan almak isteyen kişiyi etkiler.

15. Atzmuto, Kelim ve Işıklar olduklarında Sefirot ve Partzufim’de üç ayrım yapmalıyız.

1. Atzmuto’da alıcılar ne düşünceye ne de algıya sahiptir.

2. Kelim’de her zaman iki zıt ayrım vardır: gizlilik ve ifşa. Önce Kli kendisini gizler böylece on Sefirot’taki on Kelim gizliliğin on derecesidir. Ancak ruhlar Kelim’deki aynı koşulları aldıklarında bu gizlilikler ifşa, ruhların edinimi olurlar. Bu koşulda, Kelim’deki iki zıt ayrım bir olurlar, zira Kli’deki ifşanın ölçüsü Kli’deki gizliliğin ölçüsü gibidir. Ve Kli, Atzmuto’sunun ne kadarını gizlediğinde ne kadar kaba olursa o kadar daha Üst Seviye ifşa eder.

3. Sefirot’taki Işıklar ruhların edinimi için ortaya çıkması gereken özel ölçüdür. Her şey Atzmuto’dan uzanmasına rağmen Işıktaki edinim sadece Kli’nin niteliklerindedir. Dolayısıyla, bu on Kelim’de on Işık olması gereklidir, yani ifşanın on derecesi. Böylece, Işık Atzmuto’dan ayırt edilemez, sadece Atzmuto’dan algı ya da edinim yoktur. Bize Yaradan’dan ifşa edilen sadece O’nun on Sefirot’un Kelim’indeki örtülerinden geçerek bize ulaşan şeydir. Bu nedenle, edindiğimiz her şeyi “Işıklar” olarak adlandırırız.

Kli’nin Gelişimindeki Dört Safha

Kabalistler maneviyatı edindiler ve Kabala kitaplarında yazdılar. Tüm realitenin kökünün daha Üst Güç olduğunu algıladılar ve buna Atzmuto dediler (O’nun Kendisi), zira onu kendi içinde edinemediler. Bununla beraber, bir düşünce ve niyetin – varlıklar yaratmak ve onlara haz vermek – Atzmuto’dan kaynaklandığını edindiler. Bu düşünce ve niyete “Yaratılış Düşüncesi” ya da “Üst Işık” dediler. Böylece, varlığa göre Işık Yaradan’dır, zira Atzmuto edinilemez. Dolayısıyla, Yaradan-varlık bağlantısı Üst Işık vasıtasıyla mevcuttur.

Özetlemek gerekirse: Işık Atzmuto’dan çıkar ve bir varlık yaratmak ve onu hazla doldurarak mutlu etmek ister. Bir başka deyişle, Işığın amacı Işığı haz olarak hissedecek bir varlık yaratmaktır. Bu nedenle Kabalistler varlığı Kli olarak ve Işığı “dolgu” (dolduran) olarak adlandırdılar. Varlığı yaratmak için Atzmuto’dan kaynaklanan Işık Behinat Şoreş (Kök akıl) olarak adlandırılır, zira bu tüm realitenin köküdür. Işık kendisinden mutluluk alacak bir arzu yaratır ve Işıktan haz alacak arzuya “alma arzusu” denir.

Hazzın ölçüsü hazzı almak isteyen arzunun ölçüsüne bağlıdır. Dünyamızda olduğu gibi kişinin karnı boş olabilir ama yeme isteği yoktur. Dolayısıyla, arzu dolgu için Kli’dir ve arzu olmadan haz yoktur. Maneviyatta zorlama yoktur ve dolgu her zaman arzuyu izler.

Işık Atzmuto’dan ortaya çıkar, Kli’yi yaratır ve onu doldurur. Işığın alımı ile varlığın deneyimlediği hazza Or Hohma (Bilgelik Işığı) denir. Kendisini dolduran Işık tarafından ortaya çıkarılan arzuya Behina Alef (ilk ayrım) denir. Bu ismin verilmesinin sebebi bunun gelecekteki Kli’nin ilk ayrımı olmasıdır.

Ancak, bu arzu hâlâ özerk değildir, zira Işık tarafından direkt yaratılmıştır. Gerçek yaratılmış bir varlık Yaradan’dan çıkan Işıktan kendi başına haz almak isteyen varlıktır. Bir başka deyişle, Işıktan haz alma arzu ve kararı Yaradan tarafından onun içine montelenmek yerine kendi içinden gelmelidir.

Işığı almak istemek için varlık önce Işıkta var olan hazzın miktarını bilmelidir. Dolayısıyla, önce Işıkla doldurulmalı sonra Işıksız olmak nasıl bunu hissetmelidir. Bu koşulda, varlığın içinde gerçek arzu yaratılır.

Bu bizim hayattan bildiğimiz koşullara benzer. Kişiye tatması için bilmediği bir meyve verildiğinde önce onun için bir arzusu yoktur. Ancak meyveyi tattıktan ve meyveden çıkan hazzı deneyimledikten ve meyve ondan alındıktan sonra kişi özlem duymaya ve o hazzı tekrar yaşamayı arzulamaya başlar. Bu özlem kişinin kendi özerk arzusu olarak hissettiği yeni bir arzunun doğmasıdır.

Dolayısıyla, Kli’yi bir anda inşa etmek mümkün değildir. Bunun yerine, arzunun neyden haz alacağını bilmesi için evrimin tüm sırasından geçmelidir. Kabala’da bu koşul bir yasa olarak sunulur: “Alma arzusunun içindeki Işığın büyümesi ve oradan ayrılması Kli’yi tüm Işığı almak ve ondan mutluluk duymak için uygun hale getirir.” Arzunun gelişim safhalarına Behinot (izlenimler) denir, zira bunlar alma arzusundaki yeni gözlemlerdir.

Dolayısıyla, Kli’yi dolduran bir Işık hazla birlikte onu verme niteliği ile de doldurur. Ve Kli Işıktan haz alırken, birden kendisini dolduran Işığın doğası gibi ihsan etmeyi arzuladığını keşfeder. Bunun nedeni Yaradan’ın hazla birlikte Işık için özellikle Kli’ye ihsan etme arzusunu geçirme yeteneğini hazırlamış olmasıdır.

Böylece, Işık Behina Alef’i yaratıp doldurur doldurmaz o da Yaradan’a benzemek istediğini hissetti. Ve bu yeni arzu olduğundan Behina Bet (ikinci izlenim) denilen yeni bir izlenimdi.

Behina Bet bir verme arzusudur. Yaradan’a benzer olmaktan hissedilen hazza Oh Hasadim (Merhamet Işığı) denir. Bizler böylece Behina Alef’deki arzu almak ve Behina Bet’teki arzu vermek olduğundan Behina Alef’in Behina Bet’e zıt olduğu görüyoruz. Behina Alef’teki Işık Or Hohma ve Behina Bet’teki Işık Or Hasadim’dir.

Behina Alef’teki alma arzusu kendisini dolduran Işıktan haz almaya başladığında hemen anında Işığın hazzı veren kendisinin de hazzı alan olduğunu hisseder. Sonuç olarak, Işığın kendisi gibi olmayı istemeye başlar, hazzı almak değil vermek, ancak Işık gibi vermek ister. Bu nedenle, içindeki alma arzusu yok olur ve Or Hohma’dan yoksun kalır, zira haz sadece ona karşı olan arzunun içinde hissedilir.

Alma arzusu Or Hohma’sız kalamaz, zira Or Hohma onun yaşam Işığıdır. Dolayısıyla, bir miktar Or Hohma almaya zorlanır. Bu yüzden, Behina Gimel (üçüncü izlenim) denilen bu yeni arzu iki arzudan oluşur: 1. Işığa benzeme arzusu; ve 2. Birazcık Or Hohma alma arzusu.

Bu koşulda Kli iki Işık hisseder: İhsan etme arzusunda Hasadim Işığı – ve alma arzusunda Hohma Işığı.

Behina Gimel Işığı aldığında iki Işık içinden Or Hohma’nın – yaşam Işığı – doğasına uyduğunu hisseder. O zaman bu Işığın tamamını almak ister ve böylece yeni, o hazzı, Or Hohma, almak isteyen bir arzu doğar. Bu Yaradan’ın varlığı doldurmak istediği ile aynı hazdır.

Dolayısıyla, Atzmuto’dan ortaya çıkan Işığın kendisi için dört aşamada bir Kli yarattığını görüyoruz. Böylece, Behina Dalet (dördüncü izlenim) denilen bu son arzu tek varlıktır. Tüm önceki safhaları gelişim safhalarıdır. Aslında, Yaratılışın tamamı Behina Dalet’tir. Yaradan hariç realitede var olan her şey Behina Dalet’tir. Behina Dalet’e Malhut (Krallık) denilir, zira onu alma arzusu yönetir.

Dört Behinot

Behina Dalet tek varlıktır. Behina Dalet, parçaları Sefirot, Partzufim (Partzuf’un çoğulu), dünyalar ve bizim dünyamız – cansız, bitkisel ve hayvansal – olan dışsallığa ve insanların ruhları olan içselliğe bölünmüştür. Tüm bu parçaların farkı sadece içlerindeki alma arzularının ölçüsündedir.

Tamamen Or Hohma ile dolu olan Behina Dalet’e “Eyn Sof dünyası” (sonu olmayan) denir, zira Işığı alma arzusunun sonu yoktur. Behina Dalet, kendisinden önce gelen dört Behinot – Şoreş, Alef, Bet, Gimel – vasıtasıyla Işığı alır. Böylece, içsel olarak alma arzusunun beş Behinot’una bölünmüştür: kendisinden önce gelen Behinot’taki Işıklar için arzular ve kendisine gelen Işık için arzu.

İçindeki Beş Behinot İle Behina Dalet’ten Önceki Dört Behinot

Özet: Işık Yaradan’dan, Behinot Şoreş’ten çıkar. Işık dört aşamada bir varlık yaratır, Behina Dalet. Varlığın özü haz alma arzusudur. Haz, arzunun içindeki Işığın hissidir. Behina Dalet’in kendisi önceki Behinot’dan Işık alan dört kısma ayrılır. Or Hohma ile dolu olan Behina Dalet “Eyn Sof dünyası” olarak adlandırılır. Behina Dalet’in kısımlarına “ruhlar” ve “dünyalar” denir. Dünyalar Partzufim, Sefirot ve ruhlardan başka her şeyi içerir.

Tsimtsum Alef, Masah, Partzuf

Or Hohma Behina Alef’deki alma arzusunu doldurduğunda alma arzusuna kendi doğasını – ihsan etme arzusunu – verir. Behina Alef’in en sonunda – kendisini dolduran Işığın doğasını hissettikten sonra – arzusunu almak istemekten ihsan etmek istemeye değiştirmesinin nedeni budur.

Behina Dalet, Behina Gimel’den ayrılır ayrılmaz ve onun Or Hohma Işığıyla doldurulduğunda Işık onu öyle bir etkiledi ki içindeki Işığın doğasına benzer şekilde ihsan etmek istemeye başladı. Dolayısıyla, alma arzusu Behina Dalet’ten yok oldu.

Peki, Or Hohma neden Kli’yi doldurduğunda ona ihsan etme arzusu verir? Bunun böyle olmasının nedeni Kli’nin Işıktan sadece haz hissetmesi değil aynı zamanda Veren’in arzusunu da hissetmesidir. Yaradan Kendisini Veren olarak hissetmeyen sadece almanın hazzını hisseden bir Kli yaratabilirdi. Bizim dünyamızda alma arzuları hâlâ gelişmemiş olan insanların hissettiği budur, tıpkı çocuklarda, ham insanlarda ve zihinsel olarak iyi olmayanlarda olduğu gibi.

Çocuk büyüdükçe almaktan utanır olmaya başlar. İnsanda bu his o kadar gelişmiştir ki kişi dünyadaki her acıyı utancın ızdırabını çekmeye tercih eder. Yaradan bizim içimizdeki bu niteliği kasıtlı olarak yarattı, böylece bu nitelik vasıtasıyla doğamız olan alma arzusunun üzerine çıkabiliriz.

Utanmak ve almaktan acı çekmek için kişinin aldığını hissetmesi gerekir. Bu sadece vereni, bir veren olduğunu hissettiğinizde mümkün olur. Eğer ev sahibini hissedemezsem utanmam. Fakat ev sahibi benim önümdeyse, utanırım.

Direkt olarak alamam çünkü ev sahibiyle bağdaştırmam gerekir. Ondan aldığım için bir şeyi geri vermem gerektiğini hissedeceğim. Bu durumda, artık alıyor olmayacağım, fakat onunla yer değiştirir ve veren olurum, zira o zaman o da benden alıyor olacak.

Yaradan hissi Malhut’ta almaktan o kadar muazzam ızdırap uyandırır ki kendisine haz almak için alma arzusunu bir daha asla kullanmamaya karar verir. Malhut’taki bu karar, kendisi için Işık almama, Tsimtsum (kısıtlama) olarak adlandırılır. Tsimtsum Alef (birinci kısıtlama) ismi bu işlemin ilk kez ortaya çıktığının işaretidir.

Böylece, Malhut Işığı almayı bıraktı. Bununla alıcı olmayı bıraktı, ama yine de Yaradan’a hiçbir şey vermiyordu; hâlâ Işık, haz veren, gibi olma arzusunu doldurmadı. Yaradan’dan haz almayarak Malhut form eşitliğini edinemedi. Dolayısıyla, Tsimtsum Alef aksiyonunun bir hedef olmadığını sadece verme yetisini edinme aracı olduğunu görüyoruz.

Yaradan’ın Yaratılıştaki amacı Malhut’un, yaratılan varlığın, haz almasıdır. Yaratılış Düşüncesi değişmez ve mutlaktır. Dolayısıyla, Yaradan, Işık, Malhut’a alması için baskı yapmaya devam etti. Malhut kısıtlama aksiyonunun ihsan etme aksiyonunu gerçekleştirmek için yetersiz olduğunu hissetti. Ancak, tek niteliği almak olan varlık Yaradan’a, O’nun yaptığı gibi, nasıl verebilir?

İçindeki Üst dokuz niteliği hissederek – Yaradan’ın içinde hissettiği nitelikleri ki bunlar Yaradan’ın ona yaklaşımından oluşur – Malhut Yaradan’a nasıl ihsan edebileceğini anlamaya başlar. Eğer Yaradan onun mutlu olmasını istediği için Işığı alır ve bundan haz alırsa almasının ihsan etmeye eşdeğer olacağına karar verir. Böylece, eğer Malhut Yaradan’ın kendisi için hazırladığı tüm Işığı (haz) alırsa, O’na veriyor olacaktır, tıpkı O’nun kendisine verdiği gibi.

Ziyaret eden bir misafiri örnek alalım. Ev sahibi misafire yiyecek sunar, tam olarak misafirin istediği miktar ve tatta (arzu, tat ve miktar olarak Işıkla mükemmel uyum içinde, zira Işık-haz, Kli’yi-arzu kendisine uygun olarak yarattı.)

Bununla beraber, misafir aç olmasına rağmen ev sahibinin varlığı onda utanç yaratır, bu da onu almaktan alıkoyar. Utanç kendisini alan ve ev sahibini de veren gibi hissetmesinden kaynaklanır. Ve utanç o kadar güçlü daha fazla alamaz.

Ancak, ev sahibi misafire yemesi için yalvarır, zira her şeyi onun için hazırlamıştır ve ev sahibi misafirin yemesinden zevk alacağına inandırır. O zaman, birkaç kez reddettikten sonra, misafire öyle görünür ki eğer haz alırsa, bu alma ev sahibine vermek, ona iyilik yapmak olarak kabul edilecek. Böylece misafir veren ve ev sahibi alan olabilecek.

Kabala’da açlık, haz ve zevk alma arzusu Kli (kap) olarak adlandırılır. Yaradan’dan gelen haz Or Yaşar (Direkt Işık) olarak adlandırılır. Yaradan’dan gelen hazzı iten güce Masah (perde) denir. Masah’tan geri çevrilen Işık Or Hozer (Yansıyan Işık) olarak adlandırılır.

Masah’ın gücünü kullanarak – kendi mutluluğunu engelleme gücü ve Yaradan’a haz verme gücü – Kli kendi alma arzusuna karşı koyabilir. Kli’nin Işığı reddettiğini anlayabiliriz, ancak Kli’nin kendisi için haz alma arzusunu kullanarak reddettiğini söylemek daha doğru olur.

Kli, Yaradan’a Işığı geri yollayamaz sadece niyetini değiştirebilir. Kli’de yaratılan Yaradan’ı mutlu etme amacı Or Hozer (Yansıyan Işık) olarak adlandırılır. Or (Işık) hazzın bir diğer adıdır. Or Yaşar, Yaradan’ın varlığa vermek istediği hazdır ve Or Hozer varlığın Yaradan’a ihsan etmek istediği hazdır.

Kli (misafir) bir kez kendisi için almamaya (haz almak) emin olduğunda Or Hozer’in (Yaradan’a-ev sahibi-haz ihsan etme arzusunun ölçüsü) yoğunluğunu inceler ve onunla Or Yaşar’dan gelen bolluğu almaya, ancak sadece Yaradan’ı (ev sahibi) mutlu etmek amacıyla alabileceği kadar almaya karar verir.

Kabalistler Yaradan’dan yayılan Işığı ve bunun tüm aksiyonlarını hisseden insanlardır. Ancak, maneviyat hakkında yazdıklarında hislerini “teknik” terimler ve tanımlamaların bulunduğu bir dille naklettiler. Dolayısıyla, okuyucu sadece Masah’a ve kitapların bahsettiği güçlere sahipse, okuduğu aynı aksiyonları kendi içinde gerçekleştirerek, kelimeleri hislere “çevirebilirler”.

Işık Yaradan’dan (ismi Or Yaşar olduğundan) direkt gelir ve Kli’nin içine bürünmek ister. Ancak, Masah’la karşılaşır. Masah, Işığı geri çevirir (almış olmak için almayı reddeder), böylece Tsimtsum Alef koşulunu gerçekleştirir: kendisi için almamak. Kli kendisi için almayacağından emin olduğunda, (Masah’ı kullanarak) ihsan etmek için (Yaradan’a haz vermek) ne kadar alabileceğini hesap eder. Işıktaki his ve ne kadar alınacağı kararı onu almadan önce yapılır. Bu nedenle, Kli’nin bu parçasına Roş (kafa) denir. Masah’ın durduğu hesap yerine Pe (ağız) denir.

Roş’daki kararın sonrasında Kli Toh’daki (iç) Işığı alır. Toh, Işığın alınmasının (haz alma arzusunun içindeki haz hissi) Kli’nin içinde bilfiil gerçekleştiği kısmıdır. Or Hohma (haz) Yaradan’ı mutlu etmek amacıyla bu şekilde alınır. Bu amaç Or Hasadim (Merhamet Işığı) olarak adlandırılır. Kabala dilinde, Or Yaşar Or Hozer’e bürünür ve Or Hohma Or Hasadim’e bürünür.

Kli, Yaradan’dan gelen Işığın sadece küçük bir kısmını alabilir, zira Masah tüm Işığı alacak güce sahip değildir. Böylece bir kısmı (arzuların) dolar ve bir kısmı boş kalır. Boş kalan kısma Sof (son, sonuç) denir. Dolayısıyla, görüyoruz ki varlık üç kısımdan oluşur: Roş, Toh ve Sof. Birlikte bunlara Partzuf (yüz, çehre) denir. Partzuf’un (tüm arzuları) Guf’u Toh’a, alan kısım ve Sof’a, boş kalan kısım, bölünür.

* Işığın alınmasının sona erdiği Partzuf’un Guf’undaki sınır Tabur (göbek) olarak adlandırılır.

* Partzuf’un içine alınan Işığın kısmına Or Pinimi (İçsel Işık) denir.

* Işığın Kli’nin dışında kalan kısmına Or Makif (Saran Işık) denir.

* Masah vasıtasıyla Or Yaşar, Or Pinimi ve Or Makif’e bölünür.

Malhut, beş Behinot’dan (izlenim) oluşur. Masah her Behina’ya ne kadar alacağına karar verir. Her Behina alan ve almayan kısma ayrılır. Böylece, Toh’da beş Behinot ve Sof’da beş Behinot vardır.

Özet: Işık Kli’yi ıslah ettiğinde ona Yaradan’ın arzusunu verir. Bu, aslında bizde eksik olan şeydir: Işığın (çalışma sırasında uyandırdığımız Saran Işık, eğer Yaratılışın amacını gerçekleştirmek istiyorsak) gelip bizi ıslah etmesi, böylece aksiyonlarımızın Yaradan’ınki (ihsan etme) gibi olmasını isteyebiliriz. Kabala çalışmanın eşsizliği budur ve ayrıca öneminin de. Çalışma kişiyi ıslah eden Saran Işığı uyandırır.

Işıkların Genişlemesi ve Ayrılması

Malhut, Or Yaşar’ın bir kısmını almaya karar verdikten sonra ve bunu Toh’da aldıktan sonra almayı bıraktı. Malhut her zaman hesap yapar, ihsan etmek için Partzuf’un Roş’unda alabileceği maksimum Işık nedir. Masah’ın gücüne bağlı olarak Malhut Or Yaşar’ın sadece çok küçük bir parçasını alır, zira Yaradan’a iyilik yapmak için almak onun doğasına zıt.

Or Yaşar’ın Kli’nin dışında kalan kısmına Or Makif denir. Or Makif, Partzuf’da genişlemesini sınırlayan Masah’a baskı yapmaya devam eder ve Masah’ı geçip Tsimtsum’dan önceki gibi Partzuf’un Sof’u da dâhil tüm Kli’yi doldurmak ister.

Partzuf, eğer bir kısmı alıp, yani kendisini sadece Tabur’a kadar doldurup o koşulda kalırsa Yaratılış Düşüncesinin gerçekleştirilemeyeceğini anlar. Yaratılış Düşüncesini gerçekleştirmek için Tsimtsum’dan önce Malhut’u dolduran tüm Işık ihsan etme amacıyla alınmalı. Ancak, eğer Partzuf, Tabur’dan aşağı, daha fazla alırsa almak amacıyla alıyor olur, zira o Kelim’in üstünde ihsan etmek amacıyla alacağı bir Masah yoktur.

Bu nedenle, Partzuf Işığın alınmasından tamamen vazgeçmeye ve alma öncesindeki koşuluna geri dönmeye karar verir. Tüm kararlar gibi bu karar da Partzuf’un Roş’unda verilir. Bu karardan sonra Pe’den Tabur’a inen ve orada kalan Masah, Tabur’dan Pe’ye yükselmeye başlar. Masah’ın yükselişi Işıkların Pe’den Roş’a geçerek Partzuf’dan ayrılmasına neden olur.765

Işığı almayı durdurma kararı Tabur’da duran Masah’ın Partzuf’a alınmak isteyen Or Pinimi kadar Or Makif tarafından da baskılanması idi. Bu iki Işık, Işığın genişlemesine sınır gibi duran Masah’ı etkisiz kılmak istiyorlar. Bunların Masah üzerindeki baskılarına “Or Pinimi ve Or Makif’in Bituş’u (vurma)” denir.

Bu iki Işık, Işığın Partzuf’a girmesini sınırlayan Tabur’daki Masah’a baskı yaparlar. Bunlar Masah’ın Tabur’dan Partzuf’un Sium’una (son) inmelerini isterler böylece Or Makif’in tamamı girebilir.

Bu durum ev sahibinin sunduklarının bir kısmını alan kişiye benzer. Almış olduğundan büyük haz alır ve bu onu zayıflatır çünkü almadıklarındaki büyük hazzı hisseder.

Sonuç olarak, Masah Tabur’dan Pe’ye döner ve Partzuf’un Işığı boşalır. Işık Partzuf’a tıpkı Pe’den girdiği gibi yine Pe’den geçerek Partzuf’dan çıkar. Işığın Yukarıdan aşağıya, Pe’den Tabur’a, genişlemesine Taamim (tatlar) denir. Toh’dan Roş’a kadar Partzuf’daki Işığın ayrılmasına Nekudot (noktalar) denir. Işık Partzuf’dan ayrıldığında kendisinden Reşimo (hatıra/hatırlama) denilen bir izlenim bırakır. Taamim Işıklarından bir Reşimo’ya Tagin (etiketler) denir ve Nekudot Işıklarından bir Reşimo’ya Otiot (harfler) denir.

Işığın genişlemesi ve ayrılması Kli’yi görevi için uygun hale getirir, zira sadece Kli hazzı hissettikten ve haz ayrıldıktan sonra Kli’de gerçek bir arzu ortaya çıkar. Işığın ayrılmasından sonra Kli’de bir Reşimo kalır. Bu, Nekudot’dan kalan hazzın Reşimo’sudur. Kli, Işıktan yoksun kaldığında Reşimo Kli’nin arzu ve özlemini belirler. Dolayısıyla, Işığın ayrılmasının Reşimo’suna Otiot ya da Kli denir.

Tsimtsum’dan önce Behina Dalet kendisinden önceki dört Behinot’un tümünden Işıkları alır. Işık ona Behinot Şoreş, Alef, Bet, Gimel ve Dalet’den geçerek Atzmuto’dan gelir. Böylece Behina Dalet beş içsel Behinot içerir. Behina Dalet’in her bir içsel Behina’sı kendisine tekabül eden Behina’dan Işık alır:

* Behina Dalet’deki Behinat Şoreş, Behinat Şoreş’den Or Yehida (Yehida Işığı) alır.

* Behina Dalet’deki Behina Alef, Behina Alef’den Or Haya alır.

* Behina Dalet’deki Behina Bet, Behina Bet’den Or Neşama alır.

* Behina Dalet’deki Behina Gimel, Behina Gimel’den Or Ruah alır.

* Behina Dalet’deki Behina Dalet, Behina Dalet’den Or Nefeş alır.

Sadece Behina Dalet’deki Behina Dalet haz alma arzusunun kendisinin olduğunu hisseder. Bu yüzden sadece bu Behina “varlık” olarak kabul edilir. Behina Dalet’deki Behina Dalet’den önce gelen Behina Dalet’deki diğer Behinot, Behina Dalet’in kendisinden önce gelen Behinot Şoreş, Alef, Bet ve Gimel’den aldıkları arzulardır. Kendisinden önce gelen Behinot’daki arzular alma arzuları olmasına rağmen bunlar Behina Dalet’in kendisinden değil Yaradan’dan gelirler.

Behina Dalet beş Behinot’dan oluşur, bu onun yapısıdır ve değişmezdir. Bu Behinot bölünebilir, dolabilir ve içlerindeki Işıkları alma aksiyonları için birleşebilirler, ancak yapıları aynı kalır. Buna Yud’un ucu, Yud, Hey, Vav, Hey denir.

Dünyalar ve insanlar hariç içlerindeki her şey Dalet’in içindeki Behina Dalet’den önceki Behinot’dan ortaya çıkar. Bunları bağımsız alma arzuları yoktur. Bunlar Yaradan tarafından içlerine monte edilmiş arzular tarafından işletilirler ve bu nedenle Kabala’da “varlık” olarak tanımlanmazlar. Sadece insanların ruhları alma arzularının bağımsızca var oldukları Dalet’deki BehinaDalet’den yapılmıştır. Bu nedenle, sadece insanların ruhları “varlıklar” olarak kabul edilir.

Kişinin kendisi için gerçek alma arzusu sadece Behina Dalet’deki Behina Dalet’de ortaya çıkar. Kendisini alan olarak algılayan sadece odur. Ancak, Işık Behina Dalet’deki diğer Behinot’dan da ayrılır, zira önceki Behinot sadece alma onun arzusunu geliştirirken sadece Dalet’deki Dalet alır. Almayı durdurduğunda Işık hepsinden yok olur, zira tüm Behinot tek bir Kli’dir, Yud’un ucu, Yud, Hey, Vav, Hey.

Tsimtsum’dan sonra, Malhut, Masah’dan geçen beş Işığı aldığında – beş Behinot’unun içine – bunlar Malhut’un beş kısmına girer. Işıkların Partzuf’a girme sırası küçükten en büyüğe göredir: Nefeş, Ruah, Neşama, Haya ve Yehida. Bu nedenle, bu Işıklara NRNHY denir.

Işıkların Bir Partzuf’a Girişi ve Ayrılışı

Malhut’un beş kısmına Behinot Şoreş, Alef, Bet, Gimel ve Dalet denir. Kısıtlamadan sonra bu beş kısım Masah vasıtasıyla Işık aldığında bunlara Sefirot (safirler, aydınlanmalar) denir, çünkü Işık onların içlerinde parlar. Dolayısıyla, Behinot yerine onlara Sefirot deriz.

Keter = Şoreş

Hohma = Alef

Bina = Bet

Zer Anpin (ZA) = Gimel

Malhut = Dalet

Ayrılan Işıkların izlenimine Reşimot’una (Reşimo’nun çoğulu) Otiot (harfler) denir. Beş Işığın, Nefeş, Ruah, Neşama, Haya ve Yehida, beş Sefirot’tan, Keter, Hohma, Bina, Zer Anpin ve Malhut, ayrılışından sonra beş Reşimot ya da Otiot kalır: Yud’un ucu, Yud, Hey, Vav, Hey.

Daha sonra bu makalede Kabalistlerin manevi güçleri yazı olarak tanımlamak için sembolleri nasıl kullandıklarını öğreneceğiz. Kabalistler noktalar ve çizgilerden harfler ve kelimeler oluştururlar. Tüm kutsal kitaplar bu şekilde yazılmıştır. Bundan yazıların manevi güçler ve işleyişler hakkında bilgi olduğu sonucu çıkar. Kabalistler kitapları okuduklarında bunların içindeki komutlara göre hareket edebilirler.

Bununla beraber, kutsal kitapları incelediğimizde bunlar bize tarihi olaylardan bahsediyorlar gibi geliyor. Ancak Hz. Musa’nın yazılarının tamamının Yaradan’ın isimleri olduğu yazar. Bu, Musa Peygamberin yazılarının içindeki tüm kelimelerin bize ya Kelim (arzular) ya da bunların aksiyonları hakkında bilgi verdiği anlamına geliyor. Bir başka deyişle, Musa Peygamber’in yazıları tamamı farklı bir dille yazılmış ancak bugün öğrenmemiz gereken Kabala ilmiyle aynıdır.

Manevi ilmin dört dili vardır: Musa Peygamberin yazılarının dili, efsanelerin dili, Talmud’un (Çalışma Kitabı) dili ve Kabala’nın dili. Bunları hepsi Yaratılışın amacını nasıl gerçekleştireceğimizi bize söylemek için maneviyatı edinmiş Kabalistler tarafından bulunmuştur.

Genel Bakış

Yaradan varlıklarına iyilik yapmak ister. Varlıklar Yaradan’ın iyiliğini kendi başlarına almak durumundalar. Bu amaçla, Yaradan, O’ndan tamamen ayrı, bağımsız bir varlık yarattı. Varlık Yaradan’ı hissetmez çünkü Işık Kli’den daha Yukarıdadır ve Kli’yi doldurduğunda onu kontrol eder ve Kli’nin ne isteyeceğini belirler.

Dolayısıyla, varlık bağımsız olmak için Işıktan gizlilik içinde, maneviyat ve Yaradan’ın varlığının hissi olmadan doğmalıdır. Varlık Yaradan’a en uzak derecede, “bu dünya” denilen derecede doğar. Ancak, varlık Üst Işığın (Yaradan) etkisinden bağımsız olduğunda koşulunu, realitesini ve hayatının amacını anlama gücünden de yoksun olur. Bundan Yaradan’ın varlığın gelişmesi ve büyümesi için doğru çevreyi hazırlaması gerektiği sonucu çıkar:

1. O, Işığını kısıtlamalar boyunca minimuma getirmelidir. Dereceler Yukarıdan aşağıya, Yaradan’a en yakın olan Eyn Sof derecesinden Yaradan’a en uzak ve alt olan “bu dünya”nın derecesine kadar bu şekilde inşa edildiler. Bu aksiyona “dünyaların genişlemesi ve Partzufim” denir.

2. Varlık için başlangıç noktası hazırlanır hazırlanmaz ona o koşuldan yükselme ve Yaradan’ın derecesine ulaşma imkânı verilmelidir. Fakat eğer Tsimtsum Alef’den sonra “bu dünya”nın derecesinde olan Kli’ye – varlık – hiç Işık ulaşmıyorsa, bu nasıl yapılabilir? Bu nedenle, Yaradan bize bu dünyada bir Segula (güç, şifa) sağladı: kısıtlanmış Kli’ye bile ışıyan Or Makif (Saran Işık).

Kabalist Yehuda Aşlag bu Segula ile ilgili “On Sefirot’un İncelenmesine Giriş” Madde 155’de yazdı: “Bu nedenle sormalıyız; o zaman neden Kabalistler her bireyi Kabala ilmini çalışmaya zorladılar? Gerçekten de bunda duyurmaya değer yüce bir şey var: Kabala ilmiyle uğraşan kişilere olağanüstü ve paha biçilmez bir şifa vardır. Ne öğrendiklerini anlamalar bile, özlem ve ne öğrendiklerini anlamak için duydukları büyük arzu vasıtasıyla ruhlarını saran Işıkları uyandırıyorlar.

Bu, maneviyat çalışan her bireyin Yaradan’ın Yaratılış Düşüncesi’nde her yaratılana haz vermeyi düşündüğü tüm muhteşem şeyleri sonunda edineceğinin garantilendiği anlamına geliyor. Ve bu yaşamda ödüllendirilmeyen biri bir sonraki yaşamda ödüllendirilecek ta ki kişi O’nun kendisi için planladığı Düşüncesini tamamlayana dek.

Ve kişi mükemmeliyeti edinmeden önce ona ulaşması hedeflene Işıklar Saran Işık olarak addedilir. Bu onların kişi için hazır bekledikleri, kişinin alma kaplarını arındırmasını bekledikleri ve o anda bu Işıkların uygun kapları giydireceği anlamına gelir.

Dolayısıyla, kişi bu ilime başladığında kapları olmasa bile Işıkların isimlerini ve kapların ruhuyla bağlantısından söz etmekle Işıklar anında belli bir derecede kişinin üstüne yansır. Ancak, kişinin üstüne ruhunun iç kısmını giydirmeden yansırlar, zira onları alacak kaplar yoktur.

Bununla beraber, çalışma sırasında kişinin defalarca aldığı aydınlanma ona kutsallık ve arınma bolluğu katarak ve kişiyi mükemmelliği gerçekleştirene dek daha yakınlaştırarak Yukarıdan lütuf çeker.

Bununla beraber, bu ilimle iştigal sırasında konuları hayal ürünü ya da fiziksel şeylerle maddeleştirmeme konusunda katı bir koşul vardır, zira bu “Kendinize bir put ya da benzer bir şey yapmayacaksınız” sözlerini bozar. O koşulda kişi fayda görmek yerine zarar görür.”

Dolayısıyla, sadece Kabala ilmini düzgün çalışmak insanı hayatının amacına getirebilir. Kabalistlerin söyledikleri budur ve realiteyi onlardan daha iyi kim bilebilir?

Her hangi bir kişinin bu dünyadan manevi dünyaya yükselmeye başlaması Or Makif’in gücü ile olur. Or Makif’in aydınlatmasının yardımı olmadan koşulumuzu dönüştürme imkânımız olmaz, zira Kli sadece Işıkla ıslah olur ve Üst Işık bu dünyaya ulaşamaz. Bu nedenle Or Makif’e ihtiyacımız var.

Yeni başlayanların yollarında başarısız olmalarına meydan vermemek için bir soru cevap tablosu, terimler sözlüğü, kısaltmalar ve çeşitli medya dosyaları ekledik. Derinlere inme ya da açıklamaları ve bilgi miktarını büyütme niyetimiz yok, sadece öğrencileri doğru ilerleme inisiyatifini edinmeye yönlendirme niyetindeyiz. Çalışmanın amacının Yaradan’la Dvekut’u (Yaradan’la bütünleşmek) gerçekleştirmek olduğu açık olmalıdır. Bu gözümüzün önünde olmalı, zira sadece o zaman Sara Işıkları üzerimizde harekete geçirebilir ve onların etkisiyle Üst Dünyaya girebiliriz.

Terimler sözlüğü temel terimlerin doğru anlaşılması için tasarlanmıştır. Ancak sadece kişi okuduğu kelimeleri doğru yorumlamayı bilirse, dünyamızda genelde yorumladığımız gibi değil de gerçek manevi anlamlarında, sadece o ölçüde kişi öğrenmeye ve Musa peygamberin yazılarını okumasına izin verilmiştir. Aksi takdirde, kişi o kaynaklardaki yazıları tarihsel olaylar olarak algılayabilir.

Bir Kabalist maneviyatı edindiğinde bu kelimelerle anlatılamaz, zira maneviyat sadece hisleri içerir. Bu nedenle Kabala kitapları manevi olguları tanımlamak için dünyevi kelimeler kullanarak sadece dallar dilinde yazılmıştır.

Manevi dünya güçlerin ve hislerin bedensel kıyafetlendirilmediği soyut, “sanal”, bir yerdir. Sürekli olarak manevi konseptleri yenilemeli ve tekrarlamalıyız çünkü maneviyatla duygusal bağı gerçekleştirene dek Kabala kitaplarını kelimelerin arkasında yatanı anlamadan okuyor oluruz.

Yapılan ilk yanlış insan bedeniyle manevi Kli arasında bir takım bağlantılar olduğunu, sanki manevi Kli insan bedenine bürünmüş gibi, sanki her fiziksel organın içine manevi bir organ bürünmüş gibi, öğreten “Kabalistlerin” bulunmasıdır. Onların görüşüne göre, kişi fiziksel bir eylem ya da fiziksel bir hareket yaptığında, bu her ne ise, görünürde manevi bir içeriği vardır. Bu şekilde yaptıklarında manevi bir aksiyon gerçekleştirdiklerini sanıyorlar.

Onların hataları Kabalistlerin dalların dilini kullanmasından, manevi terimleri tanımlamak için dünyevi kelimeleri kullanmalarından kaynaklanıyor. İlimdeki sıkı yasağın nedeni budur, “Kendinize bir put ya da benzer bir şey yapmayacaksınız.” Bir başka deyişle, maneviyatı fiziksel şekillerle hayal etmek yasaklanmıştır, bu Yukarıda bir zarara yol açacağından değil, sadece yanlış bir hayal kişinin Yaradan’ın yöntemini anlamasını ve amaca yaklaşmasını önleyeceği içindir.

Dolayısıyla, öğrenci sürekli olarak “yer”, “zaman”, “hareket”, “hep var olmak”, Guf (beden), “bedenin kısımları” ya da “organlar”, Zivug (çiftleşme), “öpücük”, “kucaklama” gibi Kabala’nın temel kavramlarını doğru bir şekilde algılayana dek tekrarlamalıdır. Baal HaSulam’ın “On Sefirot’un İncelemesine Giriş” de yazdığı budur. Kabala’yı doğru çalışmak isteyenlerin Zohar Kitabı, Ari’nin yazıları, Baal HaSulam’ın yazıları ve Rabaş’ın yazıları hariç tüm kitapları bırakmaları öğüt verilir.

Yazıları tarihsel olaylar gibi yorumlamak manevi ilmin tamamının Yaradan’ın isimleri, Atzilut dünyasının Işığı olduğu ve içindeki tüm sözlerin Kutsal İsimler olduğu sözleriyle ters düşer. Bu dünyadan ve içindeki insanlardan bahsetmediğini hatırlamak önemlidir (Bakınız, “Zohar Kitabı’na Giriş”, Madde 58).

Musa Peygamberin yazılarındaki tüm kelimeler kutsaldır, Firavun, Balaam, Balak. Örneğin, dua sırasında dua edilen yerin girişinde durmak için çağrılan kişi kitabın içinde yanlışlıkla Firavun ya da Lavan ismini öpüp öpmediğini kontrol etmeden öper. Zohar her ismin manevi bir dereceyi sembolize ettiğini söyler: Firavun Malhut’a tekabül eder, Lavan bir Üst Işığa (beyazlık), Üst Hohma’nın Partzuf’una vs.

Reşimot (İzlenim)

Doğru işlemi yapabilmek için Kli’nin ne istediğini, bunu nasıl elde edeceğini bilmesi ve istediğini elde edecek güce sahip olması lazım.

Yaradan’ın dışında sadece bir Yaratılış vardır: haz alma arzusu. Dolayısıyla, tüm realite sadece Işık ve Kli’den oluşmuştur, haz ve arzu, Hitlabşut (örtü) ve Aviut (bayağılık/alma arzusu).

Her manevi harekette, Işığın Kli’den ayrılmasını müteakip, yani Kli’nin Işıkla dolu olduğu bir koşuldan Kli’nin Işıktan yoksun olduğu bir duruma dönüşmesinden sonra, arkasında önceki koşuldan iki “anımsama” bırakır. Bunlara Hitlabşut’un Reşimo’su (örtünün anımsanması) denir – Kli’nin içinde olan ve ayrılan Işığın Reşimo’su ve Aviut’un Reşimo’su (alma arzusunun anımsanması) – kullanılmak üzere kalan Kli’nin Masah üzerindeki Reşimo’su.

Bu iki Reşimot (Reşimo’nun çoğulu) tek bir Reşimo kabul edilir. Eğer Reşimo kalmazsa Kli ne isteyeceğini ve istediğini nasıl alacağını bilmez. Realitenin basamaklandırılmasının tüm süreci, Eyn Sof’un Malhut’unda başlangıcından bu dünyada son bulana dek Eyn Sof’un Malhut’unun farklı safhalarıdır. Her bir safhadan sonra Reşimo uyandıran onu saran Işık vasıtasıyla bu safhaları sırasıyla geçer.

Behina Dalet’in Ilıkla doldurulduğu safhaya Eyn Sof’un Malhut’u denir. Behina Dalet kendisini “alan” gibi deneyimledikten sonra Işığı almayı kısıtlamaya karar verdi. Işık ayrıldı ve içindeki Işığın Reşimo’su Malhut’da kaldı. Tsimtsum’dan sonra bile Işık Malhut’u doldurmaya geldi ancak o hesap yaptı ve sadece Yaradan’a ihsan etme amacıyla alabileceği kadar almaya karar verdi.

Bu hesaplama için gereken veriler, (a) Önceki koşulda Işığın Hitlabşut’unun ve (b) İhsan etme amacıyla almanın Reşimo’su. Malhut Roş’da bu Reşimot’u hesaplar hesaplamaz almaya karar verdiğini Guf’da alır. Ve Kli Işığın almaya karar verdiği kısmını almayı tamamladığında Or Makif Masah’a vurmaya başlar ve onu Pe’ye dönmesi için zorlar. Böylece Partzuf onu dolduran şeyden yoksun kalır.

Masah, Galgalta’nın Tabur’undan Pe’ine yükseldiğinde Or Pinimi Galgalta’dan çıkar ve Guf’un Masah’ını sahip olduğu Işığın Hitlabşut’un Reşimo’su denilen bir izlenimiyle bırakır. Ancak, Işığı alan Masah’ın gücünün izlenimi kalmaz, zira Masah Işığı almayı durdurmaya karar verdi ve kendisini onun gücüyle çalışmaktan diskalifiye etti. Böylece, Masah’ın Reşimo’su yok olur.

Masah Tabur’dan tekrar Pe’ye yükseldi. Dolayısıyla, kendisine alma talebiyle baskı yapan Roş’daki Üst Işığı hisseder. Sonuç olarak, ihsan etme amacıyla Işığı alma arzusu Malhut’da tekrar uyanır. Bu, önceki safhadan kalan Reşimot üzerinde yeni bir Partzuf’un doğumunun başlangıcıdır.

Özet: Işığın Reşimo’su Işığın ayrıldıktan sonra geriye bıraktığı bir parçasıdır. Bir sonraki Partzuf’un doğumunun kök, özüdür. Masah’ın Reşimo’su kaybolmuştur ve Zivug yeni bir Reşimo üzerinde yapılır.

Masah’da hiç Reşimo kalmayana dek realitenin tümü genişlediğinde bu Asiya dünyasının sonudur. Atzilut dünyasının Malhut’u Adam Kadmon denilen bir başka Partzuf’un doğmasına yol açar ki bu parçalara kırılarak Asiya dünyasının altına, “bu dünya” denilen yere düşer.

Kırılmış en küçük Kli’deki en küçük Reşimo’ya “kalpteki nokta” denir. Bu, Yukarıdan uyandırıldığında kişinin maneviyat için hissettiği en küçük arzudur. Bu Reşimot dünyamızda belli kişilere bürünürler ve onlara rahat vermezler, ta ki onları Masah ile ıslah edip Işıkla doldurana dek.

Eğer bir kişi o Reşimo’yu hissederse maneviyatı gerçekleştirmeye, Üst Dünyayı deneyimlemeye ve realitenin tümünü bilmeye layıktır. Bunu başarmanın rehberliği Kabala kitaplarındadır. Her nesil, o nesilde inmiş özel ruhlar için kendine ait Kabala kitaplarına sahiptir.

Maneviyata doğru bizim neslimize rehberlik edecek olan kitaplar Kabalist Yehuda Aşlag (Baal HaSulam) ve Kabalist Baruh Aşlag’ın kitaplarıdır. Bu kitapları çalışma dışında doğru bir şekilde öğrenmek için iki gerekli koşul daha vardır: Kabalist bir öğretmen (Kabalist) tarafından yönlendirilen, Yaratılışın amacını gerçekleştirme hedefine sahip bir gurupla çalışmak.

Realitenin Yukarıdan aşağıya basamaklandırılmasında kişinin geri tırmandığı bir dereceler merdiveni oluşturulmuştur. Belli dereceye gelen bir kişi bunun içinde Üst dereceden Reşimot keşfeder ve böylece tırmanmaya devam edebilir. Dünyamızda da Üst derecelerden Reşimot insanlarda ortaya çıkar. Bunlar o kişiye en yakın manevi dereceden Reşimot’tur. Bu Reşimot’la çalışarak kişi bizim dünyamızdan çıkar ve manevi dünyaya girer.

Partzufim’in Doğuşu

Behina Dalet’e Malhut denir, zira en büyük alma arzusuna sahiptir. Işıkla doldurulduğunda ise ona Eyn Sof (sonu olmayan) denir, zira Işığı hiç sonu olmadan alır. Malhut yaratılmış tek varlıktır. Onun kısımlarına Olamot (dünyalar) denir, zira bunlar Yaradan’ın Işığını varlıklardan Maalimim (gizlemek) yaparlar. Her bir dünyadaki gizlilik varlıkların Masah’ı kullanarak Işığı alabilme ölçüsüne tekabül eder.

Behina Dalet Eyn Sof Işığını aldığında Işığın Veren’den geldiğini hissetti. Veren’in hissiyatı o kadar utanç ve üzüntü yarattı ki bir daha asla alan olmamaya karar verdi.

Üst Derecedeki bir karar kendisinden sonra gelen tüm safhalar için bağlayıcı bir kural olur. Dolayısıyla, Malhut’un bir kısmı kendisi için almak istese bile alamayacaktır zira Malhut tüm kısımlarını kontrol eder. Her yeni karar derecenin zayıflığından gelir, böylece her karar sadece alttaki dereceleri etkiler.

Tsimtsum Alef’i müteakip Işık ve Kli’nin Reşimo’su Malhut’ta kaldı. Işık Malhut’a döndü ve onu doldurmak istedi, zira Yaradan’ın varlığa haz verme niyeti sabittir. Yaratılıştaki her aksiyonda sadece Yaradan’ın bu Düşüncesi işler, realite bize bizim lehimize işlemiyor gibi görünse bile.

Partzuf’un Roş’unun Pe’inde duran Malhut Yaradan’ın kendisine fayda sağlayacak amacını hisseder, misafir ev sahibi örneğinde olduğu gibi. Malhut, eğer Yaradan’dan almazsa O’na her hangi bir şey vermeyeceğini hisseder. Dolayısıyla, Yaradan onun almasından mutlu olsun diye almaya karar verir.

Önceki doldurulmadan Hitlabşut’un ve Aviut’un Reşimot’unun yardımıyla Malhut haz alma arzusuna göre değil sadece Yaradan’a haz vermek için ne kadar alabileceğini tam olarak hesaplayabilir.

Hitlabşut Reşimot’u, Işığın Malhut’un içinde bulunduğu zamandan bir Reşimo’dur. Malhut’un Işığı aldığı Masah arınmış oldu. Masah’da Hitlabşut Reşimot’unun kaldığı aynı Işığı alacak güç yoktu. Bu nedenle, Hitlabşut Reşimot’u bir sonraki Partzuf’un Hitlabşut’un Roş’unda da doğdu. Sonrasında, Masah, Guf’un uzandığı Aviut’un Roş’u denilen ikinci Roş’u doğurmak üzere Aviut Reşimo’u üzerinde Zivug yaptı. Malhut’daki Işığın örtünmesi budur.

Malhut’un ihsan etmek için ne kadar Üst Işık alacağına karar verdiği yer Roş olarak adlandırılır. Roş’da verilen kararı müteakip Malhut karar verdiği miktarda Işığı Partzuf’un içine alır. Bu Işık Taamim (tatlar) olarak adlandırılır.

Taamim Işığı Guf’a girişini tamamladığında onu uzatan Masah Işığın Partzuf’a uzanmasını durdurur. Masah Işığı girmeye devam etmesine izin vermez, zira Malhut’un maksimum miktar üzerindeki kararı kendisine haz almak için değildir. Eğer daha fazla alırsa bu kendisine haz almak için olacaktır.

Dolayısıyla, Masah’ın durduğu ve daha fazla almadığı yerde Malhut bir kez daha onun Üst Işığı alması için harekete geçer. Bu yere Tabur (göbek) denir. Eğer Malhut daha fazla Işık alırsa bu kendisine haz almak için olacaktır. Bu nedenle, Işığı almayı tamamen durdurmaktan başka çaresi yoktur.

Tüm kararlar Partzuf’un Roş’unda verilir ve bunlar sonra Guf’da yerine getirilir. Burada da Roş’un almayı durdurma kararını müteakip Masah Tabur’dan Pe’ye yükselir ve Işıkları Partzuf’un Guf’undan uzaklaştırır.

Masah Pe’ye Partzuf’u dolduran Işığın Reşimo’su ve Masah’da kalan Aviut Reşimo’su ile gelir. Masah’ın Partzuf’un Roş’unda Üst Işıkla buluşmasıyla ihsan etmek için Işığı alma arzusu içindeki Reşimo’yu uyandıran Masah’da tekrar uyanır. Masah Üst Işıkla Zivug de Hakaa (çarparak çiftleşme) yapar ve bir sonraki Partzuf’u doğurur.

Her bir Partzuf’da iki Masahim (Masah’ın çoğulu) vardır: Işığı geri çeviren Masah ve Işığı alan Masah. Işığı geri çeviren Masah Partzuf’a girmek isteyen tüm Işığı iterek her zaman Partzuf’un Pe’inde durur ve böylece Tsimtsum Alef koşuluyla karşılaşır.

İlk Masah tüm Işığı reddedip kendisi için değil sadece Yaradan’a ihsan etmek amacıyla almaya emin olur olmaz ihsan etmek amacıyla Üst Işığın ne kadar alınabileceğini ölçen ikinci Masah’ı harekete geçirir.

Bu kararı müteakip Masah Işığı almaya başlar. Pe’den aşağı iner ve buna müteakip Işık Partzuf’a girer. Partzuf’un içindeki Işığın miktarı Roş’un Masah’ının karar verdiği ölçüye ulaştığında Guf’a uzanan Masah durur. Böyle olmasının nedeni Guf’un Masah’ının Roş’un Masah’ı tarafından verilen emir ve kararlara her zaman uymasıdır. Böylece bir öncekinden bir sonraki Partzuf doğar.

Bu hesaplama Roş’daki Masah’da yapılır. Ancak Aviut’u bir önceki Partzuf’dan daha az olduğundan Masah Partzuf’un Hazeh’ine (göğüs-Yaradan’ın Işığını ihsan etmek için alabilen arzu) iner ve Pe’de kalmaz. Bunun nedeni, Pe’inkinin Dalet olmasına karşın Hazeh’in, Guf’un Aviut Gimel seviyesi olmasıdır.

Dolayısıyla, Masah yeni bir Zivug yapmak için arzu aldığı Tabur’dan Pe’ye yükselir yükselmez Hazeh’e iner ve ne kadar alacağını hesaplar. Bu hesaplama Partzuf’un ikinci Roş’unu doğurur. Bu kararı müteakip Masah Pe’den Işığı almayı seçtiği yere iner. Bu yer bir sonraki Partzuf’un Tabur’u olacaktır.

Tabur’un altında ve bir sonraki Partzuf’un Sium Raglin’inden (ayakların sonu) sonra Masah’ın karşı koyacak gücü bulunmadığından dolduramadığı boş Kelim bulunur. İkinci Partzuf ve Adam Kadmon dünyasının geri kalan tüm Partzufim’i Masah’larındaki güç yoksunluğundan dolayı ilk Partzuf’un Tabur’unun altına inemez.

İkinci Partzuf, AK’ın (Adam Kadmon) AB’si, ortaya çıkıp Tabur’una inen Masah üzerinde Roş’da karar verdiğini aldıktan sonra da Or Pinimi ve Or Makif’in Bituş’u (Or Pinimi ve Or Makif’in – İç ve Saran Işığın çarpışması) vardı. Burada da, Masah Tabur’da kalamayacağını anlar çünkü daha fazla alacak gücü yoktur ve eğer bulunduğu koşulda kalırsa Yaratılışın amacını gerçekleştiremez.

Bu nedenle, ikinci Partzuf’un Masah’ı da arınmaya karar verir ve Pe’ye yükselir. Burada da Masah’da bir Reşimo kalır. Pe’ye ulaştığında ve Pe’in Masah’ıyla bütünleştiğinde Işığı almak için uyandırır. Behina Gimel’den son Aviut Reşimo’su Masah’dan yok olur ve Behina Bet Reşimo’su ortaya çıkar. Böylece Masah, AK’ın Partzuf SAG’ı denilen yeni Partzuf’un doğması için Zivug de Hakaa yaptığı Hazeh’e iner.

Burada da Partzuf SAG ortaya çıkınca bunun Guf’un Masah’ı Or Pinimi ve Or Makif’in Bituş’u (İç ve Saran Işığın çarpışması) ile arınır. Masah Pe’ye yükselir, Hazeh’e iner ve Aviut Alef seviyesinde “Üst MA” denilen bir sonraki Partzuf doğar.

Partzuf Üst MA içindeki Işığın genişlemesini durdurduğunda içindeki İçsel ve Saran Işığın Bituş’unu hisseder ve arınmaya karar verir. Pe’ye Aviut Şoreş ile döner, zira Masah’ın artık Işık almak için Kaşiut (sertlik) gücü yoktur. Bir Partzuf değil sadece Roş doğurabilir ve böylece Partzufim’in doğum sürecini durdurur.

Realitenin Tümü

Tsimtsum’u müteakip Malhut Yaradan’a ihsan etmek için almaya karar verir. Bu niyete Masah (perde) denir. Sonrasında, Malhut’un içinde Masah üzerinde bir dizi Partzufim ortaya çıkar.

* Galgalta denilen bir Partzuf, Aviut Dalet’e Işık alma gücüyle bir Masah üzerinde ortaya çıkar.

* AB denilen bir Partzuf, Aviut Gimel’e Işık alma gücüyle bir Masah üzerinde ortaya çıkar.

* SAG denilen bir Partzuf, Aviut Bet’e Işık alma gücüyle bir Masah üzerinde ortaya çıkar.

* MA denilen bir Partzuf, Aviut Alef’e Işık alma gücüyle bir Masah üzerinde ortaya çıkar.

* BON denilen bir Partzuf, Aviut Şoreş’e Işık alma gücüyle bir Masah üzerinde ortaya çıkar.

Partzufim’in isimleri kendilerini dolduran Işıkların miktarı ve niteliğiyle belirlenir. Malhut Behina Dalet olarak ortaya çıkar, yani Atzmuto Işığının evriminin beşincisi. Dolayısıyla, Malhut önceki Behinot’dan alır ve onları ihtiva eder. Bu nedenle, Eyn Sof’un Malhut’unun içinde Behinot Şoreş’deki en küçük arzudan Behina Dalet’deki en büyük arzuya kadar arzunun beş Behinot’u vardır ve Eyn Sof’un Malhut’unun Işığı içine sınırsızca alabilir.

Tsimtsum’dan sonra Malhut Işığı sadece Yaradan’a ihsan etmek için almaya karar verir. Bu şekilde almak onun doğal arzusuna terstir, dolayısıyla, sınırsızca alamaz. Önceki gibi tüm Işığı tek seferinde alamaz. Bu yüzden, bütün bu Işığı küçük parçalara halinde almaya karar verir. Sonunda, tamamen dolacak ve Yaratılışın amacını gerçekleştirecektir.

Malhut’un her bir küçük parçası Malhut’un alma arzusunun beş parçasını içeren tümü gibidir. Bunun böyle olmasının nedeni kendisinden önce gelen Işıkların dört genişleme derecesi olmadan bir arzu olamamasıdır.

Bu nedenle, her Kli’nin Aviut’un beş kısmına göre sabit bir yapısı vardır: Otiot, Yud’un ucu, Yud, Hey, Vav ve Hey denilen Sefirot, Keter, Hohma, Bina, ZA ve Malhut denilen Şoreş, Alef, Bet, Gimel ve Dalet.

Malhut’un tümü beş dünya denilen beş ana bölüme ayrılır: AK (Adam Kadmon), Atzilut, Beria, Yetzira, ve Asiya. Her bir dünya beş Partzufim’e ayrılır: Atik, AA (Arih Anpin), AVI (Aba ve Ima), ZA (Zer Anpin) ve Nukva (Malhut). Her Partzuf beş Sefirot içerir: Keter, Hohma, Bina, ZA ve Malhut.

Beş dünya 5×5=25 Partzufim içerir. Her Partzuf beş Sefirot içerir. Dolayısıyla, Yaradan’la Dvekut’u gerçekleştirmek amacıyla bu dünyadan Eyn Sof dünyasına kadar tüm dünyaların içinde her bir ruhun deneyimlemesi gereken 25×5=125 Sefirot ya da derece vardır.

Her derece, Sefira (Sefirot’un tekil hali), Partzuf, dünya – Eyn Sof’un Malhut’unun parçası, realitenin en küçük parçası – alma arzusunun beş parçasını, bunun üzerinde bir Masah ve Masah vasıtasıyla aldığı Işığı içerir. Dolayısıyla, Yaratılışın tüm parçaları arasındaki fark sadece alma arzusunun ve onun üzerindeki Masah’ın ölçüsündedir. Masah’ın ölçüsü arzunun türü ve uygulama seviyesini belirler.

Bedenimiz aynı kısımları içerir. Kısımların farkı dolgularındadır (daha güçlü, akıllı ya da daha yetenekli). Dolayısıyla, aynı kısımlar tüm manevi Partzufim’de mevcuttur: Yud’un ucu, Yud, Hey, Vav, Hey.

Bu harflere “Yaradan’ın isimleri” denir, zira varlığı bu şablonda yarattı. Varlık Yaradan’ı’nı Işıkla – Yaradan – dolduğu şekilde hisseder ve buna göre Yaradan’a isimler atfeder.

Her Kli’nin ismi Kli’nin Yaradan’ı hissetme ölçüsüyle belirlenir. Bu nedenle, bu dünyadan Eyn Sof dünyasına kadar her derece kendi ismini taşır. Ruhlar, en düşük derece olan bu dünyadan başlayarak Yaratılışın amacını edinmek için yükselirler. Bir ruh belli bir seviyeye ulaştığında bu o seviyedeki Işığı aldığı anlamına gelir. Bir başka deyişle, HaVaYaH’ını belli bir HaVaYaH Işığı dolgusu ile doldurur ki bu dolgu ile derecenin ismini yaratır.

Herkesin Musa Peygamber seviyesine gelmesi gerektiği yazılmıştır. Bu, herkesin Musa denilen dereceyi gerçekleştirmesi gerektiği anlamına gelir. Yazılardaki tüm isimler Kutsal İsimler’dir, zira bunlar Işığın, Yaradan’ın ifşasının tanımlamalarıdır. Bu nedenle, tüm yazılar firavun, Balaam, Balak gibi isimler de dâhil olmak üzere “Yaradan’ın isimleri”dir.

Derecenin ismi Partzuf’u, HaVaYaH’ı dolduran Işıkla belirlenir. Örneğin, eğer Kli Or Hohma ile doldurulmuşsa ve bu Işığın sembolü Yud harfi ise Yud, Hey, Vav, Hey harflerinin dolgusu Yud, Hey (Hey’deki Yud), Viv (Vav’daki Yud), Hey’dir (Hey’deki bir Yud).

Böyle olmasının nedeni İbrani alfabesindeki her harfin bir sayısal değeri olmasındandır:

Bu yüzden eğer HaVaYaH ismindeki sayıları toplarsak: Yud, Hey, Vav, Hey = Yud (10+6+4) + Hey (5+10) + Viv (6+10+6) + Hey (5+10) = 72, bunlar AB harfleridir (Ayin + Bet). Bu nedenle Partzuf Hohma AB olarak adlandırılır.

Hasadim Işığı alan bir Partzuf SAG olarak adlandırılır:

Yud, Hey, Vav, Hey = 63 = SAG (Sameh + Gimel)

Tüm realitede dereceler bu şekilde isimlendirilir. Dolayısıyla, her derecenin isminin bilmek için sadece her bir tür Işığın ismini bilmemiz yeterlidir. O zaman kaynakları okuduğumuzda hangi manevi aksiyonlardan ve Üst Dünyalardaki hangi yer ve derecelerden bahsedildiğini anlarız.

O zaman bir daha yanlışlıkla kaynakların manevi dünyaların altındaki her hangi bir şeyden bahsettiğini düşünmeyiz. Tora’ın fiziksel hayatlarımızdan, tarihten ya da maddesel dünyada hayatlarımızı nasıl idare edeceğimizden bahsettiğini düşünmeyiz. Bunun yerine, tüm bu otantik kitaplarının aslında bu dünyada yaşarken hayatımızın amacını nasıl gerçekleştireceğimiz üzerine açıklamalar olduğunu biliriz, böylece devamlı olarak bu dünyaya bir döngü içinde dönüp bu anlamsız, amaçsız ve faydasız hayata dönmek zorunda kalmayız.

Bir Partzuf on Sefirot’tur: Keter, Hohma, Bina, ZA ve Malhut

Bir Partzuf’un harfleri, Yud, (Hohma), Hey (Bina), Vav (ZA) ve Hey’dir (Malhut).

Ancak bir Partzuf’un seviyesi – Nefeş, Ruah, Neşama, Haya, Yehida – HaVaYaH ismiyle açıklanmamıştır, zira HaVaYaH harfleri Kli’nin iskeletinin on Sefirot’udur. Bunlar Üst Işığın icrası olmaksızın boş Kli koşuluna açıklık getirirler. Kli’nin seviyesi, Kli’nin manevi seviyesi Masah’ın ölçüsüne göre belirlenir. Masah, HaVaYaH’ın on Sefirot’unu Işıkla doldurur. Masah, Kli’yi Nefeş, Ruah, Neşama, Haya ya da Yehida Işığı ile doldurabilir. Kli’nin içindeki Işık Kli’nin dereceler merdivenindeki derecesini belirler.

Realitede sadece iki Işık vardır: Or Hohma (Bilgelik Işığı) ve Or Hasadim (Erdemlik Işığı). Or Hohma’nın sembolü Yud harfidir ve Or Hasadim’in sembolü Hey harfidir.

1. Yehida (Kli Keter) seviyesinin sayısal değeri (Gimatriya’da) dolgusu olmayan basit HaVaYah’dır: Yud, Hey, Vav, Hey = 10+5+6+5 = 26

2. Haya (Kli Hohma) seviyesinin sayısal değeri Yud ile dolu HaVaYaH’dır: Yud, Hey, Viv, Hey = (10+6+4) + (5+10) + (5+10) = 72

3. Neşama (Kli Bina) seviyesinin sayısal değeri Hey ile dolu HaVaYaH’dır, ancak Vav harfi Alef ile dolu ve Hey harfi Yud ile doludur: Yud, Hey, Vav, Hey = (10+6+4) + (5+10) + (6+1+6) + (5+10) = 63

4. Ruah (Kli ZA) seviyesinin sayısal değeri Hey ile dolu HaVaYah’dır, ancak HaVaYaH’daki Vav harfi Alef ile doludur: Yud, He, Vav, He = (10+6+4) + (5+1) + (6+1+6) + (5+1) =45

5. Nefeş (Kli Malhut) seviyesinin sayısal değeri Hey ile dolu HaVaYaH’dır, ancak HaVaYaH’daki Vav harfi dolgusuzdur: Yud, Hh, Vv, Hh = (10+6+4) + (5+5) + (6+6) + (5+5) = 52.

AB, SAG, MA, BON isimlerinin kaynağı budur.

Nekudot de SAG Tsimtsum Alef’den sonra Malhut Eyn Sof’dan kalan Reşimot’u kullanarak ihsan etmek için kendisini doldurmaya karar verir. İhsan etmek için almak varlığın doğasına terstir. Dolayısıyla, Malhut kendisini Eyn Sof’da dolduran Üst Işığın hepsini anında alamaz, sadece Partzufim denilen küçük miktarlarda alabilir. Bu nedenle, Malhut beş parça Işık alır: Galgalta, AB, SAG, Üst MA ve Üst BON. Bu, Malhut’daki tüm Reşimot’un çıkışını tamamlar ve genişleme zinciri durdurulur.

Ortaya çıkan üçüncü Partzuf, Partzuf SAG’dır. Bunun doğası Bina’dır, bu yüzden kendisi için bir şey almak istemez; “merhametten haz alır”. Bu nedenle bu Partzuf Galgalta’nın Tabur’unun altına inebilir ve Galgalta’nın sonunu Işıklarıyla doldurabilir.

Partzuf SAG Hitlabşut Gimel ve Aviut Bet Reşimot’u üzerine ortaya çıktı. Dolayısıyla, Taamim’inde Hohma aydınlanması vardır. Bu nedenle, SAG’ın Taamim’i Galgalta’nın Tabur’unun altına inemez. Ancak, Partzuf SAG arınmaya başladığında Or Hohma anında yok olur ve Masah Tabur’dan Pe’e arındıkça Partzuf SAG’ın Nekudot’u ortaya çıkar ve bu Partzuf sadece Or Hasadim içerir. Bu nedenle, bu Partzuf Galgalta’nın Tabur’unun altına inebilir ve Galgalta’nın Sof’unu (son) Or Hasadim ile doldurabilir.

Realitenin tamamı Behinat Şoreş’den, Yaradan’ın Varlıklarına iyilik yapma arzusundan ortaya çıkar. Bu arzuya uygun olarak Işık, Kli’nin içinde Yaratılış Düşüncesini gerçekleştirmek için sebep sonuç silsilesi olarak genişler ki Kli Işığı alabilsin.

Işığın ve Kli’nin tümü olan Behina Alef’de, Yaradan’ın Kli yaratma ve onu Işıkla doldurma niyetinin tümü vardır. Behina Alef’den sonra ortaya çıkan her şey bundan ortaya çıkar. Dolayısıyla, Yaratılış Düşüncesi gerçekte ortaya çıkar. Yaradan, Yaratılışı Yaradan’ın derecesine yükselme amacına getirme imkânını Kelim ve Işıkların doğasına başlangıçta monte etti.

Tsimtsum Alef’den sonra Eyn Sof Masah’ının Malhut’u vasıtasıyla almaya karar verdi ve beş Partzufim meydana getirdi: Galgalta, AB, SAG, Üst MA ve Üst BON. Bu tüm Reşimot’un oluşumunu tamamladı ve Malhut’un sadece bir kısmı dolu olsa bile Masah’ın gücünü tüketti.

SAG’ın Nekudot’u, Galgalta’nın Sof’unu doldurmak için inmemiş olsaydı Eyn Sof’un Malhut’u asla doldurulmamış olurdu. Bunun nedeni Malhut’un hiçbir ihsan etme arzusu karışmış olmayarak sadece alma arzusu olmasıdır. Ve burada, Bina olan SAG’ın Nekudot’u, Malhut olan Galgalta’nın Sof’una indiğinde Malhut’un Bina ile bir karışımını yaratır. Böylece, Malhut’a kendisini ıslah etmesi ve Işıkla doldurması için ihsan etme arzusu (Kli) edinme fırsatı verilir.

Tsimtsum Alef’i müteakip Eyn Sof’un Malhut’u sadece Masah aracılığıyla almaya karar verdi, yani ihsan etmek için alma yeteneğine göre. Tsimtsum’dan sonra içinde kalan Hitlabşut Dalet ve Aviut Dalet Reşimot’u üzerinde Zivug yapar ve Eyn Sof Işığının bir kısmını alır. Eyn Sof’un Malhut’unun bu Zivug ile dolan kısmına Galgalta ya da Keter denir.

Akabinde, Malhut ihsan etmek için Eyn Sof Işığının bir başka parçasını alır. Masah üzerinde Hitlabşut Dalet ve Aviut Dalet Reşimot’u ile yaptığı bu Zivug ile Galgalta’dan sonra kalan Malhut’un kısmına AB ya da Partzuf Hohma denir.

Bir sonraki aşamada – Partzuf AB’den kalan Hitlabşut Gimel ve Aviut Bet – Reşimot üzerindeki Zivug vasıtasıyla dolan Malhut’un parçasına SAG ya da Partzuf Bina denir. Partzuf SAG alma arzusu olan aynı Malhut’dur, ancak Partzufim Galgalta ve AB gibi Masah vasıtasıyla ihsan etmek için alamaz; sadece kendisini Behina Bet, Bina’ya benzetebilir.

Doğası gereği Bina Işık almak istemez, sadece ihsan etmek ister. Verme eyleminde sınır yoktur, dolayısıyla, Partzuf SAG boş kalan Malhut’un tümünü Or Hasadim’i ile doldurabilir.

Bina üç kısımdan oluşur:

1. Or Hohma’nın genişlemesi.

2. Bina’nın Or Hohma istememe sadece ihsan etmeyi isteme kararı.

3. Bina biraz Or Hohma alır, ancak kendisi için değil sadece Partzuf ZA’ya iletmek için.

Bina’daki ilk kısım hâlâ Hohma’dır. İhsan etme arzusu sadece Bina’nın ikinci kısmından belirgin olmaya başlar. Dolayısıyla, Malhut Eyn Sof’un genel Tabur’un altında Or Hasadim ile ihsan etme arzusunun bulunduğu henüz dolmamış olan kısmı doldurabilir.

Partzuf SAG Hitlabşut Gimel ve Aviut Bet’de Zivug vasıtasıyla Toh’una Işık almaya başlar. Hitlabşut’un Gimel’inin Reşimo’sunun varlığı ise Taamim’inde Or Hohma’nın genişlemesine neden olur. Bu nedenle, Malhut’un bu kısmı Galgalta’nın Tabur’unun altına inemez.

Ancak, SAG’ın Masah’ı arınmaya ve Tabur’dan Pe’e yükselmeye başlar başlamaz, Partzuf’un sadece Bina olan kısmı Galgalta’nın Tabur’unun altına inebilir. Ayrıca Partzuf SAG’dan ayrılan Işık da Galgalta’nın Tabur’unun altına inebilir, zira bu Or Hohma olmaksızın Or Hasadim’dir.

Bu nedenle, Partzuf SAG’ın Bina’nın ikinci ve üçüncü kısımlarını içeren SAG’ın Nekudot’u denilen kısmı Galgalta’nın Tabur’unun altına iner ve Sof’unun üstünü örter.

Tsimtsum Bet

SAG’ın Nekudot’u, Galgalta’nın Tabur’unun altına indi ve orada Galgalta’nın Sof’unun boş Kelim’ini Or Hasadim ile doldurdu. Orada Galgalta’nın boş Kelim’inde Hizdakhut’unun (arınma) öncesinde Galgalta’nın Sof’unu dolduran Işıktan Reşimot olduğunu hissettiler.

Galgalta’nın Sof’unu dolduran Işık bir miktar Hohma ile birlikte Or Hasadim idi ve Masah’ın Hizdakhut’undan sonra Reşimot orada kaldı: Hitlabşut’un Dalet’inin Işığının Reşimo’su ve Aviut’un Gimel’indeki Masah’ın Reşimo’su. Galgalta’nın Sof’u Işığın içinde dağılmasını engelledi, tıpkı Bina gibi ve bununla SAG’ın Nekudot’una benzedi. Dolayısıyla, SAG’ın Nekudot’u, Galgalta’nın Sof’u ile kaynaştı ve boş Kelim’ini doldurdu.

SAG’ın Nekudot’u Galgalta’nın Sof’u ile karıştırarak Galgalta’nın Sof’unda kalan Reşimot’u aldılar. Galgalta’nın Reşimot’u SAG’ın Nekudot’unun Masah’ından daha büyüktü ve sonuç olarak, SAG’ın Nekudot’u, Galgalta’da bulunan hazzı kendileri için almak istemeye başladılar.

Kural şu ki, eğer alma arzusunda hissedilen haz Masah’ın gücünden daha büyük ise Kli bunu kendisi için ister, zira – Masah ya da arzu – daha güçlü olan belirleyici olur.

Tüm dünyalar ve Partzufim, Eyn Sof’un Malhut’unun parçalarıdır. Bu Malhut bir Tsimtsum yaptı ve asla kendisi için almamaya karar verdi. Dolayısıyla, şimdi Partzuf SAG’ın Nekudot’unda kendisi için alma arzusu ortaya çıkınca Tsimtsum Alef’i yapan Malhut yükseldi ve Galgalta’nın Sium’unda, Partzuf SAG’ın Nekudot’unun durduğu yere kadar durdu. Bu yer SAG’ın Nekudot’unun kendileri için almayı istemeye başladıkları yerdir.

Her Partzuf on Sefirot içerir: Keter, Hohma, Bina, Hesed, Gevura, Tiferet, Netzah, Hod, Yesod, Malhut. SAG’ın Nekudot’u Partzuf Bina’dır ve Bina ikiye ayrılır:

1. Bina’nın Üst kısımları Keter, Hohma, Bina, Hesed, Gevura, Tiferet Sefirot’udur. Bu Sefirot hiçbir şey almak istemez sadece vermek isterler.

2. Bina’nın alt kısımları Netzah, Hod, Yesod, Malhut Sefirot’udur.

Bu Sefirot Bina’ya ait değildir. Bunların Bina’daki görevi Hohma’dan Or Hohma almak ve alttakine iletmektir. Bu, Bina’daki Netzah, Hod, Yesod ve Malhut Sefirot’unun Işık alma arzuları olduğu anlamına gelir. Bunların Işığı kendileri için değil alttakine iletmek üzere almak için bir Masah’ları vardır. Ancak, Masah kaybolursa Sefirot – bu arzular – anında Işığı başkalarına vermeksizin kendileri için almak isterler.

Örnek: Belli bir kişi düzenli bir miktar para almaya ve bunu muhtaçlara vermeye alışmıştı. Birden her zamankinden daha fazla bir miktar eline geçti ve bu parayı veremeyeceğini hissetti, kendisi için istedi. Böyle büyük bir hazza karşı koyamadı.

Paradaki haz onun Masah’ından daha küçük olduğu sürece hazza karşı koydu çünkü parayı vermek kendisine haz vermekten (çalmaktan) daha büyüktü. Ancak, almanın hazzı vermenin hazzından daha büyük hale geldiğinde hemen kendisi için almak istedi.

Herkesin ve her varlığın içindeki alma arzusu bu şekilde işler çünkü özümüz alma arzusudur. Eğer ihsan etme eylemleri yapıyorsak bu sadece bunlar bize alma eylemlerinden daha çok fayda getireceği içindir.

Partzuf SAG’ın Nekudot’unda olan da budur: Partzuf’un alttakilere iletmek üzere alan kısmı Masah’ın gücünden daha fazla hazza maruz kaldığında Masah anında geçersiz kaldı ve Partzuf kendisi için almak istedi.

Sefira Tiferet’den aşağı Partzuf SAG’ın Nekudot’unda kendi için alma arzusu uyandı. Bunun nedeni Sefirot Keter, Hohma, Bina’nın almak istemeyen Roş’un Sefirot’u olmalarıdır ve Hesed, Gevura veTifferet Partzuf’un Guf’unda olmaları dışında Sefirot Keter, Hohma, Bina gibidirler. Hesed, Keter gibidir ve Gevura, Hohma gibidir ve Tiferet de Bina gibidir. Böylece Sefira Tiferet Partzuf’un Guf’unun Bina’sıdır.

Her Sefira on içsel Sefirot içerir: Bu nedenle, Sefira Tiferet on içsel Sefirot’unda Bina gibi ikiye ayrılır: 1) “Almayan” Kelim – Sefirot Keter, Hohma, Bina, Hesed, Gevura, Tiferet; 2) Bina’nın alt kısımları olan Sefirot Netzah, Hod, Yesod, Malhut – “İhsan etmek için alan” Kelim.

Partzuf SAG’ın Nekudot’u ihsan etme kapları ve alma kaplarına ayrılır. Aralarındaki ayıran çizgi Sefira Tiferet’in Tiferet’in içsel Sefira’sındadır. Bu yere “Partzuf SAG’ın Nekudot’unun Hazeh’i” denir.

Şimdi, SAG’ın Nekudot’unun Kelim’inin bir kısmı Masah’larından daha büyük bir arzu aldılar; dolayısıyla, Tsimtsum Alef’in devamlılığını sağlayan Tsimtsum Alef’in Malhut’u özellikle bu yere yükseldi.

Orada kaldı ve aşağısına Işığın geçmesine izin vermedi. Işığın genişlemesinde burada yapılan sınıra Parsa denir.

Malhut’un, Işığın aşağıya genişlemesini sınırlamak için SAG’ın Nekudot’unun Hazeh yerine yükselmesine Tsimtsum Bet (ikinci kısıtlama) denir. Tsimtsum Alef (ilk kısıtlama), almak için Or Hohma alma üzerindeki yasaktır ve Tsimtsum Bet her hangi bir şekilde Or Hohma alma üzerindeki yasaktır, zira Partzuf SAG’ın Nekudot’undan aşağı ihsan etmek amacıyla Or Hohma alacak güç yoktur. Bu nedenle bununla her hangi bir anlaşma yapmak yasaktır.

Üst Derecedeki bir arzu alt derecede bağlayıcı bir kural olur”. Dolayısıyla, Tsimtsum Bet’ten sonra ortaya çıkan tüm Partzufim’de bunların içlerindeki Parsa Üst Işığın – Or Hohma – kendisinden geçerek alma kaplarına gitmesine izin vermez. Bu nedenle, Galgalta’nın Tabur’unun altındaki yer dört kısma bölünmüştür:

1. Or Hohma’nın aydınlatabileceği Atzilut dünyasının yeri.

2. Or Hohma’nın ortaya çıkamadığı sadece Or Hasadim’in çıktığı Parsa’nın altında Beria dünyasının yeri.

3. Beria dünyasının yerinin altındaki Yetzira dünyasının yeri.

4. Yetzira dünyasının yerinin altındaki Asiya dünyasının yeri.

Asiya dünyasının Sium’u (sonu) Kutsiliğin (Kutsallık) da sonudur. Kutsiliğin altında (1) Asiya dünyasını dünyamız noktasından ayıran maneviyat ve fiziksellik arasındaki sınır – perde (bariyer); (2) Bu dünyanın yeri; (3) Bizim dünyamız bulunmaktadır.

Nekudim Dünyası

Galgalta’nın Tabur’unun altında SAG’ın Nekudot’unun inişinin tüm süreci, Galgalta’nın Sof’u ile kaynaşması ve Tsimtsum Bet, SAG’ın Masah’ının Tabur’dan Pe’e yükselmesi sırasında gerçekleşti. Dolayısıyla, Masah, SAG’ın Pe’ine ulaştığında SAG’ın Nekudot’undan yukarı ve Galgalta’nın Tabur’undan aşağı olanların tüm Reşimot’u zaten içindeydi.

Partzuf Galgalta’nın Hizdakhut’unu (arınma) müteakip orada Galgalta’daki Işığın bir Hitlabşut Dalet’in Reşimo’sunun ve kalan Masah’ın bir Aviut Gimel’in Reşimo’su kalır. Partzuf AB’nin Hizdakhut’unu müteakip Hitlabşut Gimel ve Aviut Bet’in Reşimot’u Masah’da kaldı. Böylece görüyoruz ki Partzuf’un Hizdakhut’undan sonra bunun içinde bir çift Reşimot kalır: Hitlabşut’un Reşimo’su ve Aviut’un Reşimo’su.

Ancak, Partzuf SAG’ın Hizdakhut’unu müteakip Tabur’dan Pe’ye ulaşan Masah’da üç çift Reşimot kaldı ki bunlar üzerinde Masah önem sırasına göre Zivugim yaptı:

1. SAG’ın Taamim’inden Hitlabşut’un Bet’i ve Aviut’un Alef’inin Reşimot’u üzerinde bir Zivug. Bunlar Tabur’un üzerinde ZA seviyesinde “Üst MA” denilen bir Partzuf yaratırlar.

2. Galgalta’nın Tabur’unun altına dağılmış SAG’ın Nekudot’undan Hitlabşut’un Bet’i ve Aviut’un Alef’inin Reşimot’u üzerinde bir Zivug. Bu Reşimot, Tabur altında SAG’ın Nekudot’unun içinde yapılan Tsimtsum Bet’in arkasından gelir.

Partzuf’un içindeki her şey Reşimot’a gider. Dolayısıyla, Tsimtsum Bet’den alma kaplarının kullanılması yasağı SAG’ın Nekudot’unun Reşimot’unda kaydedilir. Bu koşulu Reşimot’un talebine göre tutmak için, SAG’ın Roş’unun Masah’ı, Pe’den Nikvey Eynaim’e yükselir ve burada Hitlabşut’un Bet’i ve Aviut’un Alef’inin Reşimot’u üzerinde Üst Işıkla bir Zivug de Hakaa yapar.

Masah’ın Üst Işıkla Zivug de Hakaa yaptığı Roş’daki yer Partzuf’un Guf’unun içindeki Işıkların genişlemesinin eşsizliğini belirler.

3. Aviut’un Dalet’i ve Hitlabşut’un Gimel’inin Reşimot’u üzerine Zivug. Bu makalede daha sonra anlatılacak.

Masah, alma kaplarına Işığın alınmasının yasaklanması üzerine Nikvey Eynaim’e yükseldi. Işık her Partzuf’da sadece Hazeh’den geçerek genişleyebilir, zira ihsan etme kapları sadece Hazeh’den geçerek mevcuttur ve Hazeh’den aşağıda Partzuf’un içindeki alma kapları başlar.

Kısıtlanmış Reşimot’da Zivug yapan Masah bir Partzuf doğurur. Işık bu Partzuf’un içinde yayılır ve sadece ihsan etme kaplarını doldurur. Işığın alınması için Kelim’i doldurmaz ve bunlar boş kalırlar. Partzuf, Kelim’inin sadece bir kısmını doldurabilir bu nedenle de “küçük” kabul edilir.

Soru: Masah neden Pe’den Nivey Eynaim’e yükselir ve orada Reşimot’un talebine göre Zivug yapar?

Cevap: Böyle olmasının nedeni Reşimot’un sadece ihsan etme kapları üzerinde Zivug talep etmesidir. Bu nedenle, Masah, Roş’un ihsan etme kaplarının son bulduğu yer olan SAG’ın Roş’unun Bina’sının yarısına yükselmeli ve Hitlabşut’un Bet’i ve Aviut’un Alef’inin Reşimot’u üzerinde bir Zivug yapmalıdır.

Tabur’un altından olan Reşimot sadece ihsan etme kaplarında Işığın genişlemesini talep eder, fakat bir Partzuf nasıl sadece ihsan etme kaplarıyla doğabilir? On Sefirot’tan oluşmayan bir Partzuf olamaz. Bununla beraber, arzularının – Sefirot – bir kısmını kullanmayan bir Partzuf olabilir. Dolayısıyla, Roş de SAG alma kapları aktif olmayan bir Partzuf doğurmak zorunda. Partzuf’daki bu Kelim, Bina, ZA ve Malhut’un alt yarısıdır.

SAG’ın Masah’ı Partzuf’u öyle bir şekilde doğurmalıdır ki başından itibaren Toh’undaki alma kaplarını kullanmasın, böylece Partzuf’daki bu kaplar doldurulmamış olur. Bunun olması için, Masah sadece Roş’daki ihsan etme kaplarıyla Partzuf’u doğurmak için bir Zivug yapmalıdır.

Roş’un Kelim’i şöyledir:

Keter = Galgalta

Hohma = Eynayim

Bina = Avznayim

ZA = Hotem

Malhut = Pe

Roş de SAG’ın Beş Behinot’a Bölünmesi

Kelim, Keter, Hohma ve Bina’nın Üst yarısı birlikte Galgalta ve Eynayim (GE) olarak adlandırılır ya da “ihsan etme kapları”. Bina’nın Üst yarısı ihsan etme kaplarına aittir zira Or Hohma ile doludur ve bu nedenle hiçbir şey almak istemez, sadece Or Hasadim’i arzular. Ancak, Bina’nın alt yarısı ZA Işığını almak ister. Partzuf SAG’ın Nekudot’u Partzuf Bina’dır. Partzuf Bina’nın alt yarısından itibaren yani SAG’ın Nekudot’unun Tiferet Sefira’sından aşağıda alma kapları bulunur:

* Bina’nın alt yarısı ZA için Işık almak ister.

* ZA Or Hohma ışığı içinde Or Hasadim almak ister.

* Malhut Or Hohma’nın tamamını almak ister.

Bu nedenle, Partzuf SAG’ın Nekudot’unun bu kısmı almak için alma arzusu aldı.

Partzuf Nekudot de SAG’ın GE ve AHP’ye Bölünmesi

Roş’un Masah’ının durduğu yer doğacak olan Partzuf’un şeklini belirler:

* Eğer Masah on Sefirot’unun tümüne de Işık alacak bir Partzuf doğuracaksa Pe’de Zivug yapmalıdır. Masah Pe’de durur durmaz Masah’ın Kaşiut’u (sertlik) Partzuf’un seviyesini (büyüklük ve yükseklik), yani Masah’ın beş Kelim’ini kullanacağı boyutu belirler.

* Eğer Masah sadece ihsan etme kaplarına yani Partzuf’un sadece yarısına Işık alacak bir Partzuf doğuracaksa, Nikvey Eynayim’de durmalıdır Roş’un Pe’inde değil, zira Roş’un Üst kısmı vardır. O zaman ihsan etme kapları Masah’ın üzerinde olurlar, yani Masah’ın hesaplamasına dâhil olurlar.

Masah Nikvey Eynayim’de durduğu anda Kaşniut’u Partzuf’un büyüklüğünü (yüksekliğini), yani Partzuf’un kullanacağı ihsan etme kaplarının yüzdesini belirler. Bu koşullar altında doğan Partzuf’a “Nekudim dünyasının Katnut’u” denir.

SAG’ın Roş’unda kısıtlanmış Hitlabşut’un Bet’i ve Aviut’un Alef’inin Reşimot’u üzerinde bir Zivug yapılır yapılmaz yeni doğan Partzuf Reşimot’un yükseldiği yere iner. Galgalta’nın Tabur’unun altına iner ve orada Roş ve Guf’da dağılır. Hitlabşut’un Roş’una Keter; Aviut’un Roş’una Aba ve İma (AVI); ve Guf’a ZON denir.

Yapısı Roş ve Guf’u içerir ve içindeki her parça ikiye ayrılır: GE ve AHP:

* GE her zaman ihsan etme kaplarıdır. Bunlar her zaman kullanılabilirler çünkü Tsimtsum sadece Or Hohma üzerineydi.

* AHP her zaman alma kaplarıdır. Partzuf SAG’ın Nekudot’unda Tsimtsum Bet yapıldığında ortaya çıkan hiçbir Partzuf’un ihsan etmek için AHP’ın Kelim’inde Or Hohma alacak gücü yoktur.

Masah ile SAG’ın Roş’una yükselen üçüncü çift Reşimot, Galgalta’nın Sof’undan SAG’ın Nekudot’una hareket eden Reşimot’tur: Hitlabşut’un Dalet’i ve Aviut’un Gimel’i. Galgalta’nın Sof’unun Partzuf SAG’ın Nekudot’unu doldurduğunda bu Reşimot’la iç içe geçti ve bu Reşimot Or Hohma almayı talep eder.

Nekudim dünyasının Partzuf Katnut’u Parsa’dan geçerek Galgalta’nın Tabur’undan yerine indiğinde, SAG’ın Roş’u ona geriye kalan Reşimot’u verdi, Hitlabşut’un Dalet’i ve Aviut’un Gimel’i. Bu Reşimot’un talebi üzerine Roş AVI’nin Nikvey Eynayim’inde duran Masah, Reşimot Dalet- Gimel üzerinde Zivug yaptığı AVI’nin Pe’ine indi. Bu Zivug’un sonucu olarak Or Hohma Guf’a indi, Parsa’ya ulaştı ve ondan geçti.

Aviut’un Roş’u Reşimot Dalet-Gimel’in mevcut uyanışına göre Parsa’nın altındaki alma kaplarının şimdi ihsan etmek için alamayacağını düşündü. Böylece, AVI Gadlut üzerinde bir Zivug yaptı, yani Reşimot Dalet-Gimel üzerinde. Bu amaçla, ZON olan Guf’larındakine ilaveten Roş’larındaki GE’nin Kelim’ini AHP ile birleştirdiler ve Or Hohma bunlardan aşağıya ZON’a genişledi.

Üst Derece, Partzuf Katnut de Nekudim ve Partzuf Gadlut de Nekudim’den Bir Partzuf’un Doğuşu

Keter’in Roşim’i (Roş’un çoğulu) ve AVI’nin yukarıdan gelen ve Kli’nin Katnut’dan Gadlut’a değişmesi için güç veren AB-SAG Işığının Parsa’nın altına inemeyeceğinden haberi yoktur. Parsa bu nedenle iptal olmadı. Or Hohma Kelim’i Parsa’nın altında doldurmaya başladığında Kelim kırılmaya başladı, zira almak amacıyla alma arzusunda kaldılar.

AVI’nin Roş’u, Hitlabşut’un Dalet’i ve Aviut’un Gimel’inin Reşimot’u üzerinde Zivug yaptığında Or Hohma bunlardan çıktı ve Nekudim’in Guf’una girdi. Parsa’dan geçerek Guf’un AHP’sine inmek isteyen Işık GE’den geçerek genişledi. O anda AHP’nin Kelim’i almak amacıyla Or Hohma almaya başladı. Parsa’nın üzerinde duran GE’nin Kelim’i Parsa’nın altında AHP’nin Kelim’iyle tek bir Guf’da birleşti. Bu nedenle, GE – ihsan etme kapları – AHP – alma kapları – ile birlikte kırıldı.

Nekudim’in Gadlut’unun ilk Partzuf’u Or Hohma, AVI’nin Pe’inden çıktığında yaratıldı ve GE ve AHP’yi içeren Nekudim’in Guf’undan geçerek genişledi. Ve kırıldı – (a) Guf’un Kelim’i Masah’ı kaybetti ve (b) Önceki koşullarından düştüler, zira almak için almak istediler.

Kırılmanın sonucu olarak, ilk Gadlut’un Partzuf’unun Masah’ı, Partzuf AVI, arındı ve içinde kalan Reşimot Gimel Bet ile Roş’un Pe’yi AVI’ye yükseldi. Orada, bu Reşimot üzerinde Zivug de Hakaa yaptı ve Roş’u YEŞSUT olarak adlandırılan bir sonraki Partzuf’u yarattı. Roş ortaya çıkar çıkmaz hesap yaptı ve Guf’u üretti.

Partzuf YEŞSUT da kırıldı ve öldü. Dolayısıyla, Masah arındı ve Reşimot Bet-Alef ile YEŞSUT’un Pe’ine yükseldi. Bu Reşimot üzerinde bir Guf ortaya çıkamaz, zira Işığı alacak yeterli Aviut yoktur.

Böylece, görüyoruz ki ortaya çıkan iki Partzufim, AVI ve YEŞSUT, kırıldı. Her bir Parztuf arındıkça Nekudot’un dört Partzufim’i ortaya çıktı. Dolayısıyla, hepsi birlikte “sekiz Melahim (krallar)” denilen sekiz Partzufim belirdi, zira Malhut, almak için alma arzusu, onları yönetir.

Her Partzuf HaVaYaH’dan, dört kısım, oluşur. Her varlığın yapısı budur. Her Partzuf kendi on Sefirot’unu içerir; dolayısıyla, parçaların toplam sayısı 8x4x10 = 320’dir. Gimatria’da bu rakama Şah (Şin + Haf) denir, zira Şin harfi 300 ve Haf harfi 20’ye eşittir.

Kırılma tüm Sefirot’ta ortaya çıktı. Tüm Sefirot karıştı ve birbirine geçti, dolayısıyla her kırık parça 320 parçadan oluşur. Böylece, Tikun’daki (ıslah) tüm çalışma kırık Kelim’deki her parçayı düzenlemek içindir.

320 parçanın en az kırık olanları önce alınmalı ve sonra kırık parçaların arasından kırılmaya neden olan Malhut’un parçaları düzenlenmelidir. Toplamda, kırık 320 parça Nekudim’in ZON’unun dokuz Sefirot’udur. Malhut bu on Sefirot’da onuncu parçadır, yani 320 parçanın içinde Malhut’un 32 parçası vardır.

Malhut’un parçalarını düzenlemek Or Hohma tarafından yapılır. Or Hohma tüm 320 parçayı aydınlattığında sadece dokuz Sefirot’u aydınlatabilir, yani parçaların 288’ini (320 – 32) ve onuncu Sefira’yı, Malhut’un 32 parçasını aydınlatmaz. Düzenleme bu şekilde yapılır.

Malhut bizim maneviyata girmemizi önleyen tek kötü parçadır. Doğamız kendimizi kötüden uzaklaştırmaktır. Bu nedenle kişi kötüden nefret etme noktasına gelir. Maneviyatta ayıran nefret olduğundan kişi bu kötülükten, kendisi için alma arzusundan ayrılmıştır.

* Islaha uygun olan 288 parçaya Rapah (Rayş = 200 + Pe = 80 + Het = 8).

* Islaha uygun olmayan 32 parçaya Lev ha Even (taştan kalp) denir. Lev, Lamed (30) ve Bet (3) ile yazılmıştır. Böylece Lamed (30) + Bet (2) = 32’dir.

Dolayısıyla, kullanılmayacak olan Lamed-Bet Malhut’larının düzenlenmesinden sonra Rapah (288) parça ıslah edilmek üzere kalır. Bunlar ilk dokuz Sefirot’un kırık parçalarıdır. Bunlardan ilk düzenlenecek olanlar ihsan etme kapları, GE’dir. Bunlar Atzilut dünyasının ZON’unu oluştururlar.

Yukarıdan aşağıya Kli’nin içindeki Işığın Hitlabşut’unda (genişleme) on Sefirot olduğundan Kli’nin kalınlığında da on Sefirot vardır. Bunlar Or Hozer’den geçerek Sefirot’un Hitkalelut’undan (birbirine karışma) gelir. Partzuf’un kalınlığındaki on Sefirot şöyle adlandırılır:

Keter – Moha

Hohma – Atzamot

Bina – Gidin

ZA – Bassar

Malhut – Or

Burada da uzunluğun Sefirot’unda olduğu gibi Tsimtsum Bet yasası uygulanır.

Tikun (Islah) Dünyası

Nekudim dünyasının kırılmasından sonra Partzuf Nekudim’in Gadlut’unu dolduran Işıklar Partzuf Nekudim’in Roş’una gitti. Masah’da kalan Reşimot Partzuf Nekudim’in Roş’una yükseldi ve sonra da SAG’ın Roş’una. Or Hozer’in parçaları, (kırılmış Masah’ın parçaları), Nitzotzin, Masah’ı kaybeden ve almak için alma arzusuna geri dönen kırık Kelim’in içine düştü. Bunların Parsa’nın altına BYA’nın yerine düştükleri kabul edilir.

Or Pinimi ve Or Makif’in Bituş’undan geçen Partzuf’un Hizdakhut’u ile kırılmadan geçen Partzuf’un Hizdakhut’u arasındaki fark kırılmadan sonra Kelim’in önce tamir edilmesi gerektiğidir ve sadece o zaman onlar üzerinde yeni Partzufim doğurmak, yani onları Işıkla doldurmak için Zivugim yapılabilir.

Nekudim dünyasının Roş’unun niyeti Yaratılışın amacının tüm Işığını ihsan etmek için Galgalta’nın Sof’unun tümünü doldurarak almaktı. Böylece, Malhut de Eyn Sof’un tamamının doldurulmasını gerçekleştirebilirdi. Dolayısıyla, kapların kırılması düzeltildiğinde tüm alma kaplarını ıslah eder böylece ihsan etmek amacıyla çalışabilirler ve Gimar Tikun (son ıslah) gerçekleşir.

Ancak, bu Eyn Sof’un Malhut’unun tamamını değil sadece bir kısmını, Behina Dalet hariç Behinot Şoreş, Alef, Bet ve Gimel’i ıslah eder. Behina Dalet tek varlıktır. “Varlık” Yaradan’dan tamamen ayrı bir arzu ve kendi başına dururken Behinot Şoreş, Alef, Bet ve Gimel içindeki Üst dokuzun Hitkalelut’undan, Yaradan’ın onun üzerindeki etkisinden gelir.

Sadece Behina Dalet’deki Behina Dalet bağımsız hisseden almak için alma arzusudur. Dolayısıyla, sadece o alma arzusunu kısıtlar. Tsimtsum’dan sonra tüm Partzufim ve tüm dünyalar Dalet’deki Behina Dalet’de değil Behina Dalet’deki arzuları, Şoreş, Alef, Bet ve Gimel’i doldurmak için ortaya çıkarlar.

Fakat ıslah gerektiren Behinot Şoreş, Alef, Bet ve Gimel değilse ve Dalet’deki Behina Dalet ise bu arzuların içine Işıklar neden alınıyor? Bu arzular varlığın arzuları değiller; bunlar Yaradan’ın nitelikleri, Yaradan’ın güçleridir. O, bunları kullanarak varlığa – Behina Dalet’in Behina Dalet’i – rehberlik eder. Bu güçler Âdem’in ruhu hariç manevi dünyaları doldururlar.

Behina Dalet’in kendisi, Âdem’in ruhu, kendisini ihsan etmek için almaya ıslah edemez. Tersine, varlığın tam olarak ıslahı Yaradan’ın niteliklerine zıt olan tüm niteliklerini incelemekten ve her koşulda Yaradan gibi olmayı tercih etmekten geçer. Varlık kendi niteliğini – taştan kalp – kullanmaz, sadece Üst dokuzu, düzenlediği 248 Behinot’u kullanır ve kırılmadan sonra Yaradan’la bütünleşmeye doğru yükselir.

Tsimtsum Alef’den sonra gerçekleştirilen tüm Zivugim bu arzular üzerinde yapılır. Partzufim, dünyalar ve dünyaların içindeki her şey bu Zivugim’den doğar ve Yukarıdan aşağıya dağılır. Tüm beş dünyalar, her dünyadaki Partzufim’le beraber, Yaradan’dan – Veren – varlığa – alan – dereceler merdiveni oluşturur. Merdivenin basamakları varlık ve Yaradan arasındaki arzuların eşitliğinin ölçüsüdür.

Partzufim ve dünyaların Yukarıdan aşağıya basamaklandırılması dereceleri inşa eder ki bunlar Eyn Sof Işığının örtüleri gibidir. Her bir Partzuf Işığı örter ve altındaki Partzufim’den ihsan etmek için alma ölçüsünde Işığı gizler.

Partzufim ve dünyaları soğan kabuğuna benzetebiliriz: yuvarlak ve birbirini içine alan ve kabuk ne kadar içteyse o kadar çok Işık örtülmüştür. Dolayısıyla, karanlığın noktası merdivenin sonundadır, tüm bu dairelerin ortasında.

Varlığın arzusuna hareket özgürlüğü sağlamak, Yaradan’la eşitliği gerçekleştirmek, O’na özgür seçim ile tutunmak ve ayrıca varlığın gelişmesini ve koşulundan Yaradan’ın derecesine yükselmesini mümkün kılmak için varlık karanlık noktasında, tüm dünyaların orta noktasında doğmalıdır. Ayrıca, arzusunu ıslah etme imkânı varlık için hazırlanmış olmalıdır, varlığın zayıflığına rağmen ıslah hemen değil yavaş yavaş olur.

Bu amaçla, dereceler merdiveni her dünyanın içinde beş Partzufim ve her Partzuf’un içinde beş Sefirot olan beş dünyadan hazırlanmıştır. Toplamda varlığın başlangıcından tamamlanmasına 125 derece vardır. Dolayısıyla, dünyaların iki rolü vardır:

1. Eyn Sof Işığını yavaş yavaş gizlemek. Bu, dünyaları Yukarıdan aşağıya basamaklandırmakla olur. Gizliliğin derecelerinin Haalama (gizlilik) kelimesinden Olamot (dünyalar) olarak adlandırılmasının nedeni budur.

2. Varlığa (ruhları) aşağıdan Yukarıya dünyaların derecelerinden çıkabilmesi için ıslahlar sağlamak. Varlığın edindiği her derece Yukarıdan aşağıya basamaklanma sırasında yaratılmış bir Partzuf’dur. Manevi dereceleri tırmanmak için varlığa arzuladığı derece tarafından yardım edilmelidir. Varlığa o derece tarafından yardım sağlandığında varlık bu gücü bir Masah edinmek ve o koşula çıkmak için kullanır. Varlık o dereceye yükseldiğinde ona o derecenin adı verilir.

Bundan, tüm dünyaların ve içlerindeki her şeyin Yaradan tarafından insanın yükselişi için hazırlanan bir merdivenden başka bir şey olmadığını öğreniyoruz. Kişi o derecelere yükseldiğinde tüm ruhlar onunla birlikte yükselir, zira tüm dünyalar ve bu dünyaları dolduran her şey içimizdedir. Dolayısıyla, edinen bireyden, varlıktan başka sadece Yaradan vardır!

Bizim etrafımızda sadece tamamen durağan olan Basit, Üst Işık vardır. Bu Yaradan’ın niyetinin değişmez olduğu anlamına gelir ve O’nun tüm aksiyonları da böyledir – insana iyilik yapmak. Kişi Yaradan’ı sadece nitelikleri Yaradan’ın ihsan etme niteliğine eşit olduğu ölçüde hissedebilir:

* Eğer nitelikler – arzular, niyetler – Yaradan’ınkine tümüyle ters ise kişi Yaradan’ı hissetmez. Kişi hissiyatına göre o koşulu “bu dünya” diye adlandırır.

* Eğer kişi belli bir niteliği değiştirmeyi başarırsa ve bir şekilde Yaradan’ın ihsan etme niteliğine benzer yaparsa bu kişinin “bu dünya” koşulundan “manevi dünya” koşuluna geçmesi olarak kabul edilir. Böylece, kişi Yaradan’a yaklaşmaya doğru dereceler merdiveninde ilk dereceye girer.

Tüm değişimler sadece insanın içindedir, kişinin alma kaplarında. Değişimler sadece kişinin içindeki Masah’ın ıslah olma ölçüsüne bağlıdır. Ancak insandan başka hiçbir değişimin olmadığı, sadece Üst Işık vardır. Ve bu hissiyata göre kişi Yaradan hissini adlandırır: “Merhametli”, “Müşfik”, “Korkunç” vs.

Musa Peygamberin yazılarının tamamı sadece maneviyatı edinen, Yaradan’a yaklaşan kişinin hislerinin kaydedilmesidir. Bundan dolayı tüm yazıların Yaradan’ın isimleri olduğu sonucu çıkar. Bu nedenle yazılarının tamamının O’nun Kutsal İsimleri olduğu yazılmıştır. Maneviyatı edinen bir kişi Ortak Işığın bir kısmını edinir. Işığın ediniminin dereceleri Sefirot’un (Partzufim, dünyalar) isimleriyle adlandırılır ya da kişinin aldığı (NRNHY) Işıklarla.

İnsan dışında sadece Yaradan vardır. Dolayısıyla, her birimizin hissettiği, düşündüğü istediği her hangi bir şey bize Yaradan’dan gelir. Her bir kişinin dünyada hissettiği şey sadece Yaradan’dır.

Varlık, Yaradan’a yaklaşmaya başladığı (bu dünyanın noktası) en alt noktadan Yaradan’la (Gimar Tikun) tam form eşitliği gerçekleştirdiği zamana tırmandığında kişi “Ruhun 613 Islahları” ve “büyük bilgelerimizin Yedi Sevabı” denilen 620 dereceden geçmiş olur.

Masah’da Üst Işıkla bir Zivug’a Sevap denir. Edinen kişinin Kli’sine aldığı Işığa Or Pinimi (İç Işık) ya da Or Taamim (Tatların Işığı) ya da “Işık” denir. Bu nedenle Kabalistler herkese “tat ve Yaradan’ın iyi olduğunu gör” derler.

Varlık, Behina Dalet’deki Behina Dalet, alma arzusunu ıslah eder ki ihsan etmek için alabilsin. Tikun (ıslah) alma arzusunun kendisinde değildir sadece – ihsan etme niyetiyle – nasıl kullanıldığındadır. Bu Tikun, ihsan etme amacını koymak, en küçük parçadan en büyüğüne kadar, varlığın arzusunun küçük parçalarında yapılır, tamamında değil. Bununla, varlık dereceler merdiveninde dereceden dereceye yükselir. Dünyalar kişinin aşağıdan Yukarıya yükseldiği derecelerdir.

Alma arzusunun Tikun’u, sadece ihsan etmek amacıyla almak çok zor bir Tikun’dur, zira niyete zıttır. Varlığın doğasına zıttır. Dolayısıyla, Yaradan tüm yolu 613 küçük dereceye böldü ve varlığın kendisini “ruh” denilen 600.000 küçük parçaya ayırdı. Tüm ruhlar birleştiğinde onlara “ortak ruh” ya da Adam HaRişon (ilk insan) denir.

Ancak, ıslah bundan da önce, daha alt bir koşulda, “bizim dünyamız” denilen Yaratılışın tüm parçalarının bir realitede var olduğu, Yaradan ve maneviyatın olmadığı yerde başlar. İnsanlar Yaradan bilgisinin eksiklik hissiyatının yokluğunu bile hissetmiyorlar. Herkes sadece beş duyumuza açık olan hazları alabilecek alma arzusu olan bu derecede doğmuştur.

Tüm dünya Yaradan’ın emirleriyle yönetilmektedir. Bu yönetim “doğa” olarak adlandırılır, zira her koşuldaki – cansız, bitkisel, hayvansal ve konuşan – haz alma arzusu zorunlu olarak her reaksiyonu belirler. Böyle olmasının nedeni her varlığın her zaman en büyük hazzı seçip ızdıraptan kaçması yasasıdır.

Her nesilde, Yaradan’ın kalplerine bir nokta – Yaradan’ı hissetme arzusu – “ektiği” insanlar vardır. Böyle bir kişi bunun Yaradan’a karşı bir arzu olduğunu ve bu arzunun sadece Üst Işıkla doldurulabileceğini bilmeden içindeki bu yeni arzu için doyum aramaya başlar.

Kırılmadan sonra ortaya çıkan Partzufim’e “Tikun dünyası” denir. Meydana gelen her şey Yaratılışta ortaya çıkmak zorundadır ve varlığın gelişimi için gereklidir, böylece Yaradan’ın aksiyonlarının mükemmelliğini edinebilir ve Yaradan’ın onun için hazırladığı şeyden zevk alabilir.

Dolayısıyla, hem “dünyalardaki kırılma” denilen Nekudim dünyasındaki kırılma hem de “ruhlardaki kırılma” denilen Adam HaRişon’daki kırılma önceden tasarlanmıştı. Nekudim dünyasındaki kırılmada alma kapları ihsan etme kapları ile karıştı. Kırık parçalar öyle bir karıştılar ki her biri tüm diğerlerinin içine dâhil oldu. Böylece, 320 parçanın (arzunun) her biri tüm diğerlerini içinde barındırır. Sonuç olarak, 1) alma kapları ihsan etme kaplarıyla karışmalarından dolayı ıslah olacaklar ve 2) NRNHY Işıkları her bir arzunun içinde ortaya çıkacak (öncesinde orada olan Nefeş Işığının yerine).

Kırılma ile elde edilen karışım olmadan alma kaplarının Işık alma yolu olmazdı, zira Parsa onları Üst Işığın içinde yayılabileceği yerden ayırırdı. Ancak şimdi, kırılmadan sonra, parçalar Atzilut’a (yükseltilmiş AHP) yükseltilebilir ve orada doldurulabilirler.

Nekudim dünyasındaki kırılmaya “dünyaların kırılması” denir, zira Eyn Sof’un Malhut’u beş parçadan oluşur. Bunların dördü Yukarıdan aşağıya yayıldıkça dünyaları ve onların içindeki her şeyi doğururlar. Bu dünyalar, Malhut’un son parçasından Dalet’deki Behina Dalet’de yaratılmış, Yaradan’ın ihsan etme arzusundan tamamen kopuk, gerçek bağımsız alma arzusu olan insan hariç tüm Yaratılışı içerirler.

Dolayısıyla, sadece insan Yaratılışın amacı ve hedefidir. İnsanın dışında Yaratılışın tüm kalan parçaları bağımsız değildir. Bunlar Yaradan’ın arzusuna aittir, zira Yaradan onların işleyişini dünyamızda cansız, bitkiseli hayvansal varoluş olarak belirler.

Bizim dünyamızda, insanın arzusu esasen hayvanlarınkinden farklı değildir. Sadece içinde Yaradan için bir arzu (Adam HaRişon’un arzusunun bir parçası) ortaya çıkan kişiye “Adam” (insan) denir. Böyle bir arzuya sahip kişi bu arzuyu bir Masah edinerek ve ihsan etme arzusunu gerçekleştirerek ıslah edebilir. Ve eğer kişinin içinde böyle bir arzu ortaya çıkmazsa ıslah edecek bir şeyi yoktur ve böyle bir kişi Yaradan’a yakınlaşmak için bir eğilim hissetmez.

Bu dünyadaki realitenin tümü Yaratılışın dört kısmına ayrılmıştır: alma arzusunun ölçüsüne ve dolayısıyla faydalı ve zararlı güçlerinin ölçüsüne göre cansız, bitkisel, hayvansal ve konuşan.

Bu dünyadaki bir kişi gelişimin dört safhasından geçme zorundadır: cansız, bitkisel, hayvansal ve konuşan; Yaradan amaca ulaşması için kişinin içine noktayı yani Yaradan arzusunu “ekene” dek gelişmesi ve içindeki alma arzusunu yoğunlaştırması için. Bu nedenle, bin yıldır insanlık doğanın baskısıyla – alma arzusunun “cansız” dereceden “konuşan” dereceye evrimi – mahvoldu. Bizim bildiğimiz nesillerin evrimi budur.

Nesilden nesle insanlığın tümü ve her ruh alma arzusunun gelişiminin dört safhasından geçer:

1. Halk: İnsan türünün “cansız” seviyesi. Varlık (zenginlik) eğiliminden geçerek “varlıklı” dereceye gelişirler.

2. Varlıklı: İnsan türünün “bitkisel” seviyesi. Onur (güç) eğiliminden geçerek “güçlü” derecesine gelişirler.

3. Güçlü: İnsan türünün “hayvansal” seviyesi. Bilgiye eğilimden geçerek “bilgili” derecesine gelişirler.

4. Bilgili: İnsan türünün “konuşan” seviyesi. İnsandaki konuşan seviyede arzu zaman ve yer tarafından sınırsızdır. Kişi önceki nesillerde yaşamış insanları, ihtiyacı olmayan, başkalarının sahip olduğu kendisinin sahip olmadığı şeyleri kıskanır. Dolayısıyla, alma arzusunu büyütebilir zira başkalarında gördüğü şeyleri ister. Böylece, kişi alma arzusunu sınırsızca besleyebilir ve bu onu Yaradan’ın amacını gerçekleştirmek için uygun bir aday yapar.

5. Eğer Yaradan bu “konuşan” seviyede kalbe bir nokta ekerse, böyle bir kişi amaca doğru uyanmaya başlar ve ruhunun kökünü arar.

Yukarıdan aşağıya ıslahın sırası şöyledir:

* Alma için almak – bizim dünyamızda vardır.

* Almak için ihsan etmek – bizim dünyamızda vardır.

* İhsan etmek için ihsan etmek – BYA dünyalarında vardır.

* İhsan etmek için almak – Atzilut dünyasında vardır.

Yaratılışın tüm sistemi Gimar Tikun’u sadece Atzilut dünyasına geçerek gerçekleştirebilir. Bu nedenle Atzilut dünyasına “Tikun dünyası” (ıslah dünyası) denir.

Atzilut Dünyası

Kırılmayı müteakip Masah arındı ve Reşimot’la Nekudim’in AVI’si Roş’una yükseldi. Reşimot Masah’da ıslah talep eder böylece onların üzerinde Işığın alınması için bir Zivug yapılabilir. Ancak AVI de Nekudim’in Roş’u Katnut koşuluna döndü ve Zivug yapamadı. Dolayısıyla, Masah Üst Partzuf, SAG’ın Roş’unun Roş’una yükseldi.

İçsel ve saran Işığının Bituş’u vasıtasıyla arınan bir Masah ile kırılma vasıtasıyla arınan bir Masah arasında fark yoktur. Kırılmadan sonra bile Reşimot Masah’da kalır ve doldurulmayı talep eder:

* Partzuf Nekudim’den arta kalan kısıtlanmış Hitlabşut Alef’in Reşimot’u ve Aviut’un Şoreş’i;

* Partzuf Galgalta’nın Sof’undan Hitlabşut’un Reşimot Dalet’i ve Aviut’un Gimel’i.

Hitlabşut’un Reşimot Alef’i ve Aviut Partzuf Nekudim’in Şoreş’inin kendisinden gelir. Böylece, Masah onlar üzerinde ilk Zivug’u yapar. Üzerlerinde bir Partzuf doğduktan sonra Masah, Partzuf’un Gadlut’unun meydana çıkmasına neden olan Reşimot Dalet-Gimel’in taleplerini karşılar. Böylece, Masah, SAG’ın Roş’una yükseldiğinde kısıtlanmış Aviut Şoreş’in Reşimot’una göre Roş’un Keter’i SAG’ın Bina’sına yükseldi.

Roş’un beş Behinot’u şu şekilde adlandırılır:

Keter – Galgalta –Şoreş’in Aviut’u

Hohma – Eynayim – Aviut Alef

ZA – Hotem – Aviut Gimel

Malhut – Pe – Aviut Dalet

Roş’daki her bir Sefirot’ta beş belirli Sefirot vardır: Keter, Hohma, Bina, ZA, Malhut. Kısıtlanmış Şoreş’in Aviut’unun Reşimo’su sadece Aviut Şoreş içindeki ihsan etme kapları üzerinde bir Zivug talep eder. Reşimo sadece ihsan etme kapları, Aviut Şoreş’in GE’si ile çalışacak bir Partzuf doğmasını talep eder. Böylece, bu Partzuf’u doğuran Masah sadece Roş’da Şoreş’in Aviut’unun ihsan etme kaplarıyla bir Zivug yapmalıdır.

Bu doğrultuda, Masah Pe’den SAG’ın Roş’unun Sefira Keter’ine ve oradan da daha Yükseğe, Bina de Keter’e yükselerek Keter Sefira’sının KHB (Keter, Hohma, Bina) HGT’sinin (Hesed, Gevura, Tiferet) arkasında durur. Bundan Masah’ın Yukarısında sadece Keter’in ihsan etme kapları yani Aviut Şoreş olduğu sonucu çıkar. Masah’ın durduğu yere Metzah (alın) denir.

Kısıtlanmış Şoreş’in Aviut’unun Reşimo’su üzerindeki Zivug’dan doğan Partzuf’a Ubar (cenin) denir. Maneviyatta bundan daha alt bir derece yoktur. Farklı bir şekilde ifade edersek, bu minimal manevi derecedir. Bu doğumdan sonra yeni doğmuş Partzuf Reşimot’un yükseldiği yere, Tabur de Galgalta’nın altına iner ve orada Tabur’dan aşağı yayılır.

Partzuf Ubar yerine dağıldıktan sonra içinde Hitlabşut’un Dalet’inin Reşimot’u ve Gimel de Aviut (Galgalta’nın Sof’undan) uyanır. Partzuf’un Gadlut’u bu Reşimot üzerinde ortaya çıkar: Masah, Reşimot Dalet-Gimel (dört-üç izlenimi) üzerinde Üst Işıkla bir Zivug yapar ve Gadlut seviyesi Galgalta’nın Tabur’undan (Galgalta’nın Göbeğinden) Parsa’yı geçerek yayılır. Bu Partzuf’a Atik denir, zira alt seviyedeki insanların (ruhların) ediniminden Ne’etak’dır (ayrı-ayrılmış).

Partzuf Atik, “Atzilut dünyası” denilen yeni bir beş Partzufim serisindeki ilk Partzuf’tur. Dolayısıyla, Partzuf Atik Atzilut dünyasının Keter’idir.

Partzuf Atik Gadlut’da ortaya çıktıktan sonra SAG’ın Roş’u kırılmadan sonra kendisine yükselen tüm Reşimot’u ona verdi. Atik tüm Reşimot içinden en arı Reşimo’yu seçti, üzerinde Zivug yaptı ve önce Ubar seviyesinde yaratıp sonra Gadlut (Dalet-Gimel) üzerinde Zivug yaparak bir sonraki Partzuf’u yarattı. Bu Partzuf, Atik’in Pe’inden genişleyerek Parsa’dan geçti ve buna Partzuf Hohma ya da Arih Anpin (AA) denir.

Partzuf AA’nın Gadlut’u ortaya çıkınca Atik, kırılmadan sonra SAG’ın Roş’una yükselenlerden kalan tüm Reşimot’u ona verir. Bunların içinden AA en arı olanları seçer ve onlar üzerinde Zivug yapar ve bu Atzilut dünyasının Partzuf Bina’sını yaratır, önce Ubar seviyesinde ve sonunda Gadlut’da. Bu Partzuf AA’nın Pe’inden AA’nın Tabur’una yayılır ve Aba ve Ima (AVI) olarak adlandırılır.

Partzuf AVI Gadlut’da ortaya çıktıktan sonra AA ona kalan tüm Reşimot’u verir. AA’nın verdiği Reşimot’dan AVI en arı olan Reşimot’u seçer ve bunların üzerinde Zivug yapar, böylece Atzilut dünyasının Partzuf ZA’sı doğar. Burada ilk kez üç safha vardır: Ubar, Katnut (çocukluk, küçüklük) ve Gadnut (yetişkinlik, büyüklük). Partzuf ZA, AA’nın Tabur’unda yerini alır Parsa’dan geçer.

Partzuf ZA ortaya çıktığında AVI ona kalan tüm Reşimot’u verir. ZA bunların üzerinde Zivug yapar ve Atzilut dünyasının Malhut’unu yaratır. Bu, kapların kırılmasını müteakip SAG’ın Roş’una yükselen Reşimot’un üzerinde ortaya çıkabilen Zivugim’i tamamlar.

Sürekli Atzilut koşulu Katnut – GE – ihsan etme kaplarıdır. İçinde bundan daha azı olamaz. Bu koşulda kırılma öncesindeki Nekudim dünyasının Katnut’uyla tamamen eşleşir. Ancak, Atzilut dünyası tüm Yaratılışı Gimar Tikun’a getirmek amacıyla ortaya çıktı, böylece Eyn Sof’un Malhut’u ihsan etme amacıyla Eyn Sof Işığı ile dolabilsin diye. Ve bu henüz gerçekleştirilmedi.

Kırılmada, alma kapları ihsan etme kaplarıyla karışmıştı. Dolayısıyla, her Kli’de dört ayrım yapılmıştı:

1. İhsan etme kapları

2. Alma kapları içinde ihsan etme kapları.

3. İhsan etme kapları içinde alma kapları.

4. Alma kapları

İlk düzenleme: İhsan etme kapları karışımdan ayıklandı ve Atzilut dünyasının Katnut’unu oluşturur.

İkinci düzenleme: Alma kaplarının içindeki ihsan etme kapları karışımdan ayıklandı ve BYA dünyalarını oluşturdular. Bu dünyalar ihsan etme, GE, kaplarıdır, Atzilut dünyası gibi, ancak AHP’nin, alma kaplarının, içinde kalırlar. Bunlar kendileri için ihsan etme kaplarıdır ve dolayısıyla Işık onların içinde dağılabilir.

Böylece Atzilut dünyası ortaya çıktığında Atzilut dünyasının Malhut’u AVI’ye yükseldi ve alma kaplarının içindeki ihsan etme kaplarında bir Zivug yaptı. Beria dünyasını yarattı, sonra Yetzira dünyasını ve sonunda Asiya dünyasını.

* Beria dünyası Aviut Bet’in alma kapları içinde olan GE üzerindeki Zivug’da ortaya çıktı.

* Yetzira dünyası Aviut Gimel’in alma kapları içinde olan GE üzerindeki Zivug’da ortaya çıktı.

* Asiya dünyası Aviut Dalet’in alma kapları içinde olan GE üzerindeki Zivug’da ortaya çıktı.

Üçüncü düzenleme: İhsan etme kapları içindeki alma kapları karışımdan ayıklandı. Bu ayıklama ve ıslah insanların ruhları tarafından yapılır. Bu Kelim’i ayıklar ve onları Parsa’nın üzerine Atzilut dünyasına yükseltirler. Bu çalışmaya “aşağıdan uyandırma” denir, zira ruhlar tarafından yapılır. Atzilut’a yükselen kırık Kelim “yükseltilmiş AHP” olarak adlandırılır.

Dördüncü düzenleme: İhsan etme kapları ile karışmamış alma kapları incelenir ve kendi niteliklerinde kaldıkları doğrulanır, böylece kullanılmaları yasaklanır. Bu Kelim Klipot (kabuklar) olarak adlandırılır ya da Lev ha Even (taştan kalp), zira Gimar Tikun’a kadar ıslah olamazlar.

BYA Dünyaları

Beria dünyasının doğması için Zivug, Atzilut’un Bina’sında yapılmıştı. Dolayısıyla, Beria dünyası Atzilut’un ZA’sında büyür.

Beria dünyasından sonra doğan Yetzira dünyası buradan aşağıda Atzilut’un Malhut’unda genişler. Partzuf Atzilut’un Malhut’u Partzuf ZA’nın sadece dört NHYM Sefirot’unu örter. Böylece, Partzuf Malhut’un ilk dört Sefirot’u – KHB ve Hesed – Atzilut’daki Sefirot ZA’nın NHYM’sinin karşısındadır. Sefirot Gevura, Tiferet ve Partzuf Malhut’un NHYM’si Parsa’nın altındadır.

Dolayısıyla, Yetzira dünyası doğduğunda bunun son altı Sefirot’u BYA’nın ilk altı Sefirot’unun bulunduğu yerde kıyafetlendirilirken ilk dört Sefirot’u da Malhut’un ilk dört Sefirot’unu kıyafetlendirdi.

BYA’nın bulunduğu yer otuz Sefirot’dan oluşur. Gelecekte, Adam HaRişon’un günahından sonra BYA dünyaları buraya düşecekler. Yetzira dünyasının son altı Sefirot’unun sona erdiği yer “Beria dünyasının Hazeh’i” olarak adlandırılır. Burası Adam HaRişon’un günahından sonra Beria’nın Hazeh’inin bulunacağı yerdir.

Yetzira dünyası doğduktan ve yerine genişledikten sonra Atzilut’un Malhut’u, Yetzira dünyasının altında Beria dünyasının yerinden Yetzira dünyasının bulunduğu yere yayılan Asiya dünyasını yarattı.

Yetzira dünyasının bulunduğu yerin Hazeh’i “BYA dünyalarının Hazeh’i” olarak adlandırılır. Burası BYA dünyalarının genişlemesinin sona erdiği yerdir.

Yetzira dünyasının Hazeh’inin altı Işıktan yoksundur. BYA’nın Hazeh’inden aşağı Sium’u geçerek gelinen bu yer, Klipot’un Madar’ı (kabuk bölümü) denilen Klipot’un yeridir. Bunun altındaki yere “bu dünyanın noktası” denir.

Maneviyatta, “yer”in anlamı “arzu”dur. Bu dünyanın noktası bir almak amacıyla (kendisi için) alma arzusu (haz), bu dünyanın kıyafetlerinin içinde hazlardan zevk alma arzusudur: seks, onur, güç, imrenmek. Klipot daha yüksek kabul edilir zira bunlar Kutsallık’ya (kutsallık) tekabül eden Yaradan’dan haz alma arzularıdır.

Kabala ilmi her zaman algılayan bireyin açısından konuşur. Dolayısıyla, arzularının ihsan etmek için değil sadece almak için almak olduğunu algılayan kişi “bu dünya” koşulunda olduğunu edinmiş olarak düşünülür. Ancak, tüm arzularının almak için almak olduğunu edinmemiş kişi bu yerde (arzuda) değildir. Böyle bir kişi (ifşasından önce) daha aşağıda, “bizim dünyamız” denilen bir yerde, arzudadır ki burada insanlar arzularının farkında değildir ve farkında olmadıklarını hissetmezler.

İnsanlığın tümü “bizim dünyamız” seviyesindedirler, farkında değillerdir. Bu dereceden kişinin içinde alma arzusu gelişmeye başlar. Evrim, doğanın herkesi zorlu muhakemelerle ıslaha doğru getirmesiyle ortaya çıkar.

İnsanlığın tüm tarihi, üç element – gurur, onur, imrenme – ile nesilden nesle alma arzusunun evrimidir. Izdırap insanı ve bütün olarak insanlığı alma arzusundan çıkma kararına getirir zira tüm acıların nedeni budur.

Alma arzusu yeterince gelişen kişiye Yukarıdan bu dünyanın ötesinde olanı bilme dürtüsü verilir. Bu dürtüyü müteakip, kişi yeni arzusunu hazla dolduracak bir kaynak aramaya başlar, ta ki doğru hocayı bulana dek. Bu arayış yıllar sürebilir, ya da bu hayat süresinden bile uzun, ancak eğer Yaradan kişiyi Kabala öğretilen bir yere getirirse, ki bana (Mihael Laitman) olduğu gibi, bu ruhunuzu ıslah etmeniz ve amaca ulaşmanız için size Yukarıdan bir fırsat verildiğinin işaretidir.

ABYA Dünyalarında Partzufim’in Koşulları

Adam HaRişon

Adam HaRişon kendisinden önce gelenlerden ayrı bir oluşumdur. Eyn Sof’un Malhut’undan yaratılan tek şey odur, zira “varlık” unvanını hak eden tek şey odur. O da AVI’ye yükselen Atzilut’un Malhut’u tarafından yaratılmıştı. Atzilut’un Malhut’u, tıpkı BYA dünyalarını doğurduğu gibi Partzuf Adam HaRişon’u yarattı, bu bedenle Adam HaRişon her zaman BYA dünyalarının içindedir.

BYA dünyaları doğduğunda Yetzira dünyasının Hazeh’inden geçerek AVI’de durdular. Adam HaRişon doğduğunda BYA’dan NRN Işıkları alarak onların içindeki üç BYA dünyasının seviyesindeydi. Adam HaRişon ek Işıklar, Atzilut’un NRN’sini de aldı, zira BYA Atzilut’un içindeydi.

Adam HaRişon doğduğunda dünyaların koşuluna “Şabat arifesi” denir. Sonrasında Yukarıdan uyandırılmayla, dünyalar Adam HaRişon’la beraber ilk yükselişi çıktılar, bir derece Yukarıya – on Sefirot – böylece BYA dünyalarının Sium’u içlerinde Adam HaRişon’la birlikte Beria dünyalarının Hazeh’ine yükseldi.

O koşulda Adam HaRişon tüm Işıkları ihsan etmek için almak istedi, Nekudim dünyasında kapların kırılması koşulundan önce olduğu gibi. Orada, Nekudim’de, AVI’nin Roş’u ZON’un parçasının Tikun Kavim’e (çizgilerin ıslahı) sahip olmadığını anlamadı; dolayısıyla, Gadlut Işığını verdiler ve ZON kırıldı.

Aynı şey burada Adam HaRişon’la oldu: kırılmanın ortaya çıkacağı anlayışı yoktu. Ancak ilk seferden sonra Adam HaRişon yanlışlıkla almak için aldı, tekrar almak istedi, bu kez bilerek. Artık kendisini haz almaktan alıkoyamıyordu.

Sonuç olarak, bu kırılmadan Klipot doğdu, almak amacıyla alma arzuları. Ayrıca, BYA dünyaları Parsa’nın altına, sabit koşullarına, Parsa’dan genel Sium’a indi. “Sabit koşul” denilmesinin nedeni BYA dünyalarının bundan daha alt koşula inememeleridir. Fakat, bu yere “daimi” olarak bağlanmamışlardır, sabit yerlerinden yükselebilir ve inebilirler.

BYA dünyalarının sabit yerlerine inmelerinin dışında Partzuf Adam HaRişon’un kırılmasının sonucu olarak arı olmayan BYA doğmuştu. Bunlar BYA’daki eksiklikleri içeren üç dünyadır ve BYA’nın karşısında dururlar. Böylece, almak için alma arzularından temiz olan BYA “arı BYA” olarak ve bunlara tekabül eden eksiklikler “arı olmayan BYA” olarak adlandırılır.

Arı olmayan dünyalar şu şekilde adlandırılır:

* Eş Mitlakahat (yanan ateş) – Beria dünyasına tekabül eder.

* Anan Gadol (büyük bulut) – Yetzira dünyasına tekabül eder.

* Ruah Se’ara (fırtınalı rüzgâr) – Asiya dünyasına tekabül eder.

Günahtan sonra Partzuf Adam HaRişon 600.000 parçaya bölünmüştü. Kırılma kırık parçaların da kırılmasıyla devam etti (ek kırılmalardan örneğin yazılarda “Abel’in öldürülmesi”, “Tufan’ın çıkması”, “Babil’in ortaya çıkması” olarak bahsedilir).

Sonunda, Partzuf’undaki tüm parçalar sadece almak için alma arzusunda kaldılar, içindeki Işık kıvılcımıyla birlikte. Bu parçalar, içlerindeki kıvılcımlarıyla birlikte arzular, dünyamızdaki insanları giydirirler ve onları maneviyata, Işığa, Yaradan’a doğru harekete geçirirler. Böylece bu amacı gerçekleştirme yöntemini öğrenen, Kabala çalışan bir grubun içine getiriliriz.

Bununla beraber bir diğer Klipa (Klipot’un tekili) daha vardır: Klipat Noga (Noga Klipa’sı). Bunlar iyi ve kötünün karışık olduğu arzulardır. “Karışık” demek iyi kısımlarıyla Işığı alırlar ve kötü kısımlarına da iletirler anlamına gelir. Tüm realitenin Tikun’u, Klipat Noga’nın Tikun’u – onu kötü kısmıyla bağlı olduğu ve iyi kısmını Kutsallık’ya, Atzilut’a birleştirdiği, arınmamış üç Klipot’tan (Ruah Se’ara, Anan Gadol ve Eş Mitlakahat) ayırma – üzerine odaklanır.

Dünyaların Yükselişi

Dünyanın gerçek yeri günahtan önceki ikinci koşuldadır:

* AA’nın bulunduğu yerde ZA;

* AVI’nin bulunduğu yerde Malhut;

* YEŞSUT’un bulunduğu yerde Beria;

* ZA’nın bulunduğu yerde Yetzira.

* Atzilut’un Nukva’sının ilk dört Sefirot’unun bulunduğu yerde Asiya dünyasının ilk dört Sefirot’u Yetzira dünyasının TNHYM’sini (Tiferet, Netzah, Hod, Yesod, Malhut) kıyafetlendirir.

* Parsa’nın altında Beria dünyasının altı Sefirot’unun bulunduğu yerde Asiya dünyasının son altı Sefirot’u;

* Beria dünyasının yerinin ilk altı Sefirot’u, yani Parsa’dan Beria dünyasının yerinin Hazeh’ine, “şehrin dışı” olarak adlandırılır zira “bir şehir” olan Atzilut dünyasına aittirler. Ayrıca, Parsa “şehrin duvarı” olarak adlandırılır.

* Beria dünyasının Hazeh’inden genel Sium’a yirmi dört Sefirot bulunmaktadır. Burası Işıktan yoksun boş bir yerdir.

* Parsa’dan Yetzira’nın Hazeh’ine bulunan on altı Sefirot “Şabat bölgesi” olarak adlandırılır ve “şehrin dışı”nı kapsar, ek olarak da Beria’nın Hazeh’inden Yetzira’nın Hazeh’ine on Sefirot. Her bir on Sefirot 2.000 Amma (bir yardanın -91cm- dört üçü) olarak adlandırılır. Dolayısıyla, BYA dünyalarının tüm yeri 6.000 Amma ya da dünyanın 6.000 yılı olarak adlandırılır.

Yetzira’nın Hazeh’inden genel Sium’a on dört Sefirot’a “kabuklar kısmı” olarak adlandırılır. Burası Adam HaRişon’un günahından önce Klipot’un olduğu yerdir. Ancak, günahtan sonra arınmamış ABYA dünyaları oldular.

Neden ve Sonuç Sırası

Or Yaşar’ın dört Behinot’u (evreler):

* Behinat Şoreş: Işıklar Atzmuto’dan – O’nun Varlıklarına iyilik yapma arzusu – yayılır.

* Behina Alef: Aldığını hissetmeye başladığı anda almak istemediğine karar verir. Bu yeni arzu Behina Bet’dir.

* Behina Bet: Or Hohma tamamen boşaldığında Behina Bet onun yokluğunu hisseder ve Or Hasadim’in içinde biraz Or Hohma almak istediğine karar verir. Bu Behina Gimel’dir.

* Behina Gimel: Sonunda Or Hasadim’le birlikte Or Hohma aldığında Behina Gimel tüm Işığı almak istediğine karar verir. Bu Malhut denilen Behina Dalet’dir, zira alma arzusuyla yönetilir. Işığı alma arzusunu hisseder, tıpkı Behina Alef’de olduğu gibi, ancak bir ekleme ile. Bu ek arzu “özlem” denilen yeni bir Kli’dir. Malhut arzusunun kendisinden gelen bağımsız bir arzu olduğunu hisseder.

* Behina Dalet: Tüm Işığı hiç sınırlama olmaksızın alır, zira unvanı “Eyn Sof dünyası”dır.

Tsimtsum Alef: Tsimtsum Alef’i Behina Dalet yapar. Kısıtlanmış Behina Dalet’e “Tsimtsum dünyası” denir.

Masah’ın çalışması: Behina Dalet, Malhut, ihsan etme arzuları olan Behinot Şoreş, Alef, Bet, ve Gimel’e Işık almak ister ancak tamamen alma arzusu olan Behina Dalet’ine almak istemez.

Partzuf Galgalta: Malhut, Reşimot Hitlabşut’un Dalet’i ve Aviut’un Dalet’i ile Masah’dan geçerek Tsimtsum’dan dolayı ayrılan Üst Işıkla bir Zivug yapar. Masah Işıkla Zivug yaparak Malhut’a ne kadar Işık alacağına karar verir.

Bu kararı müteakip Masah almaya karar verdiği miktarda Işıkla birlikte Guf’a iner. Partzuf’a giren Işıklara Taamim denir. Masah’ın durduğu ve Işığı almayı kısıtladığı yere Tabur denir.

Partzuf’a giren Işık Or Pinimi (İçsel Işık) olarak adlandırılır. Kli’nin dışında kalan genel Işık Or Makif olarak adlandırılır. Sonrasında, Or Pinimi ve Or Makif arasında Tabur’da duran Masah üzerinde bir Bituş (çarpa, çarpışma) ortaya çıkar, zira her ikisi de alma üzerindeki kısıtlamayı kaldırmak isterler.

Masah, Aviut Dalet Reşimot’unu kullanmak ve arınmak istemediğine karar verir. Tabur’dan yükselir ve Or Pinimi Partzuf’dan ayrılır. Ayrılan Işıklara Nekudot (noktalar) denir. Roş’da Zivug’dan Hizdakhut’unun sonuna dek Partzuf’un tamamına Partzuf Galgalta denir.

Partzuf AB: Galgalta’nın Roş’unun Pe’ine yükselen Galgalta’nın Guf’unun Masah’ı, Pe’deki Masah üzerindeki daimi Zivug içine dahil (entegre, bütünleşme) olur. Masah ve Roş’daki Üst Işık arasındaki karşılaşma, Masah’ın içindeki Reşimot’a, Hitlabşut’un Dalet’i ve Aviut’un Gimel’i, göre Roş’daki Işığın bir kısmını almak istemesine neden olur. Son Aviut’un Reşimo’sunu (Işığın genişlemesi için) almaktan vazgeçme kararının sonucu olarak yok olur.

Masah, Reşimo Aviut’un Gimel’ine göre Galgalta’nın Hazeh’ine iner ve Reşimot Hitlabşut’un Dalet’i ve Aviut’un Gimel’i üzerinde Zivug yapar. Burası bir sonraki Partzuf’un Pe yeridir. Zivug’dan sonra Masah Pe’den aşağı yeni Partzuf’un Tabur’una iner ve Taamim Işıkları Toh’a girer.

Akabinde, Masah’ın kısıtlanmasını iptal etmek için Tabur’da Masah üzerinde Or Pinimi ve Or Makif’in Bituş’u vardır. Masah arınmaya karar verir, Aviut’un Gimel Reşimo’su yok olur ve Masah Tabur’dan Pe’ye yükselir. Ayrılan Işıklara AB’ın Nekudot’u denir.

Partzuf SAG: Masah Pe’ye geldiğinde orada bulunan Üst Işıkla daimi Zivug’a entegre olur ve Roş’daki Işığın bir kısmını almak ister. Dolayısıyla, Masah, Reşimo’ya göre Partzuf AB’nin Hazeh’ine iner ve orada Reşimot Hitlabşut’un Gimel’i ve Aviut’un Bet’i ile birlikte Işıkla Zivug yapar. Işığı alır ve Roş’da karar verdiği yerde – Tabur’da – durur. Masah’a anında Or Pinimi ve Or Makif Bituş’u uygulanır, zira Toh’un Masah’ının alma üzerinde yarattığı kısıtlamayı kaldırmak isterler. Masah arınmaya karar verir ve Pe’ye yükselir.

Nekudot de SAG: Masah’ın Hizdakhut’u sırasında ortaya çıkan Işıklara Nekudot denir. SAG’ın Nekudot’u, Hitlabşut’un Bet’i ve Aviut’un Bet’idir. Bu Bina’nın niteliğidir. Bu Işıklar her yerde ortaya (herhangi bir arzu) çıkabilir. Bu nedenle, Nekudot Işıkları Galgalta’nın Tabur’unun altına inerler ve Galgalta’nın Sof’unu doldururlar.

Galgalta’nın Sof’u ve SAG’ın Nekudot’u karışırlar ve Partzuf SAG’ın Nekudot’u ki bu Partzuf Bina’dır, Bina’nın GAR’ı (GAR: üst üç Sefirot-Keter, Hohma, Bina) ve Bina’nın ZAT’ına (ZAT: alt yedi Sefirot-Hesed, Gevurah, Tiferet, Netzah, Hod, Yesod, Malhut) ayrılır. Alma kapları olarak Bina’nın ZAT’ı, Galgalta’nın Sof’undaki Reşimot tarafından etkilenir ve o Işıkları almak amacıyla almak isterler. Böyle olmasının nedeni SAG’ın Nekudot’unun Masah’ının gücünün Aviut’un Bet’i olması ve Galgalta’nın Sof’undaki Reşimot Dalet-Gimel’dir, yani Masah’daki karşı koyan güçten daha fazla.

Dolayısıyla, almak için alma arzusu SAG’ın Nekudot’unun Hazeh’inden aşağı doğru oluşur. Bu, Tsimtsum Alef’i gerçekleştiren Malhut’u Galgalta’nın Sium’undan SAG’ın Nekudot’unun Hazeh’ine zorlar ve Işığın genişlemesini sınırlar ki sadece Hazeh’e ulaşsın.

SAG’ın Nekudot’undaki tüm süreçler SAG’ın Guf’unun Masah’ının SAG’ın Tabur’undan kendi Roş’una yükselişi sırasında ortaya çıkar, Tsimtsum Bet ve Galgalta’nın Sof’undan Reşimot’un eklenmesinin dışında.

Tsimtsum Bet (İkinci kısıtlama): Tsimtsum Alef’in Malhut’unun SAG’ın Nekudot’unun Hazeh’ine yükselmesine Tsimtsum Bet denir.

Galgalta’nın Tabur’unun üzerinde MA ve BON: SAG’ın Guf’unun Masah’ı Pe’ye ulaştığında Tabur’un Yukarısında SAG’ın Taamim’inden kalan Işıklarla Reşimot Hitlabşut’ın Bet’i ve Aviut’un Alef’i üzerinde Zivug yaparak SAG’ın Pe’inden Galgalta’nın Tabur’una kadar Partzuf Üst MA’yı doğurur. Partzuf Üst MA’nın Hizdakhut’undan sonra bundan MA’nın Pe’inden Galgalta’nın Tabur’una kadar Partzuf Üst BON doğar.

Nekudim Dünyası (Katnut): SAG’ın Guf’unun Masah’ı arınıp SAG’ın Pe’ine yükseldiğinde içindeki Reşimot üzerinde Zivug yapmak ister (Galgalta’nın Tabur’unun altından Hitlabşut’un Bet’i ve Aviut’un Alef’i). SAG’ın Guf’unun Masah’ı, Reşimot’un talebi üzerine Pe’den SAG’ın Roş’unun Nikvey Eynaim’ine (NE) yükselir, zira sadece ihsan etme kaplarına Işık talep eden Reşimot Bet-Alef kısıtlanmıştır.

Dolayısıyla, Masah, Roş’daki ihsan etme kaplarının altında, SAG’ın Roş’undaki Keter ve Hohma’nın altında durur. Masah her zaman sadece üzerinde bulunan Behinot Roş’da Zivug yapar. Bu nedenle, Roş’da, Guf’a Işık almak istediği yerde, kalır.

Zivug’dan sonra Masah Roş’da henüz ortaya çıkmamış olarak (potansiyelinde bulunan) aldığını Guf’a aktif olarak verir. Işık kısıtlanmış Reşimot Bet-Alef’in yükseldiği yere yayılır, yani Galgalta’nın Tabur’unun altından. Bu Partzuf’a Partzuf Nekudim denir, zira SAG’ın Nekudot’undan Reşimot’un üzerinde ortaya çıkmıştır.

Bu Partzuf şunları içerir:

* Keter denilen Hitlabşut’un Roş’u;

* Aba ve Ima (AVI) denilen Aviut’un Roş’u;

* ZON (Zer Anpin ve Nukva) denilen Guf.

Bunların her birinde sadece ihsan etme kapları aktiftir; alma kapları gizlidir (içlerinde).

Nekudim dünyasının Gadlut’u: Nekudim dünyasının Katnut’unun ortaya çıkmasından sonra SAG’ın Roş’undaki Masah, Reşimot Hitlabşut’un Dalet’i ve Aviut’un Gimel’inin talebini müteakip SAG’ın Pe’inin içine indi ve Zivug yaptı. Bu Zivug’un sonucu olarak Or Hohma Nekudim’in Keter’inin Roş’una ve Roş AVI’nin Aba’sına geldi.

Ima, ZON’un talebi hariç Or Hohma almak istemeyen Bina’dır. Or Hohma, Nekudim’in Roş’undan Galgalta’nın Sof’una kadar aydınlatır ve oradan –Nekudim’in ZON’una kadar – Gadlut için AVI’ye, Or Hohma istemek için bir talep gelir. ZON, AVI istediğinde çiftleşirler ve ZON’a Or Hohma getirirler.

Kapların kırılması: Or Hohma, AVI’nin Roş’undan ZON’un içine, ZON’un GE’sine ve Parsa’ya kadar yayılır. Işık Parsa’yı geçip ZON’un AHP’ının Kelim’ini doldurmak istediğinde alma arzusuyla karşılaşır ve Yukarıya doğru ayrılır. Kelim GE ve AHP kırılır ve 320 kırık parça Parsa’nın altına düşer.

Kırılmada ihsan etme kapları (GE) alma kaplarıyla (AHP) karışır; dolayısıyla, her bir kırık parçada dört tür Kelim vardır:

1. Atzilut’un ZON’unun GE’sini oluşturan GE;

2. BYA dünyalarını oluşturan AHP’daki GE’nin Hitkalelut’u;

3. Yükseltilmiş AHP’ı oluşturan GE’deki AHP’ın Hitkalelut’u;

4. Işığı almaya uygun olmayan, almak için almak arzuları olan Klipot’u oluşturan AHP. Bunlar (32, Lamed Bet) Gimar Tikun’a kadar ıslah olamayan ve içlerine ihsan etmek için alamayan parçaların (320 Şah) Malhut’larıdır. 32 Malhut’a Lev ha Even (taştan kalp) denir. Bunların ıslahları tüm 320 parçadan ayıklanıp kullanılmamalarındadır.

320 parçanın her bir kırık parçasındaki 288 parça (320 – 32) ıslah edilebilir, zira bunlar Malhut’un parçaları değil Üst dokuz Sefirot’un parçalarıdır. Bazıları, ZON’un GE’sine ait olanlar karışımdan ayıklanmalıdır, zira bunlar ihsan etme kaplarıdır. Bunlar Atzilut’un ZON’unun Katnut’unu (GE) inşa edenlerdir.

Atzilut Dünyasından Ortaya Çıkışı

Atik: Masah Reşimot’la birlikte Nekudim’in Roş’una yükseldi ve oradan SAG’ın Roş’una. Masah en arı Reşimot’u, Hitlabşut’un Alef’i ve Aviut’un Şoreş’i, ayıkladı, Pe’den SAG’ın Roş’unun Sefira Keter’ine yükseldi ve oradan Keter’de daha yukarı Bina’ya gitti ki burada Keter’in Sefirot KHB (Keter, Hohma, Bina)HGT’sinin (Hesed, Gevura, Tiferet) arkasında durdu.

Böylece, Masah’ın üstünde sadece Keter’in Aviut Şoreş ihsan etme kapları vardır. Bu yere Metzah (alın) denir ve burası Masah’ın Partzuf Atik denilen Atzilut’un Partzuf Keter’inin doğumu için Zivug yaptığı yerdir.

Bu Zivug’dan doğan Partzuf’a Ubar denir, zira Aviut Şoreş’de sadece maneviyatta olabilecek en az ihsan etme kapları vardır. Doğumundan sonra bu Partzuf Galgalta’nın Tabur’unun altında Reşimot’un yükseldiği yere iner.

Partzuf Atik doğup yerine indiğinde içindeki Reşimot Dalet-Gimel uyanır ve bu Partzuf’un Gadlut’u edinmesini talep eder. Masah bu Reşimot üzerinde Üst Işıkla Zivug yapar ve Gadlut’da Atik seviyesini inşa eder. Bu Partzuf Parsa’dan geçerek Galgalta’nın Tabur’undan Galgalta’nın Sium’una yayılır, zira hâlâ Tsimtsum Alef’e ait olan Partzuf Keter’dir. Bu nedenle Atik denilmiştir, çünkü alt derecedekilerden Ne’etak’dır (ayrı-ayrılmış).

AA: Gadlut’daki Partzuf Atik ortaya çıktığında SAG’ın Roş’u kırılmadan sonra aldığı tüm Reşimot’u verir. Tüm Reşimot içinden Atik en arı olan Reşimo’yu seçer, üzerinde Zivug yapar ve Ubar seviyesinde bir sonraki Partzuf’u – Hohma – doğurur ve sonrasında Gadlut’da. Bu Partzuf Atik’in Pe’inden Parsa’ya yayılır ve Partzuf Arih Anpin (AA) olarak adlandırılır.

AVI: Partzuf AA’nın Gadlut’u ortaya çıktığında Atik kırılmadan sonra SAG’ın Roş’una yükselenlerden kalan tüm Reşimot’u ona verir. Bunların içinden AA en arı Reşimot’u seçer ve onlar üzerinde Zivug yapar. Zivug, Partzuf Atzilut’un Bina’sını üretir, önce Ubar seviyesinde ve sonra Gadlut’da. Bu Partzuf, AA’nın Pe’inden Tabur’una kadar yayılır.

ZA: Partzuf AVI Gadlut’da ortaya çıktığında AA ona kalan tüm Reşimot’u verir. AVI aldığı Reşimot içinden kalanlardan en arı olan Reşimot’u seçer ve onlar üzerinde Zivug yapar ve Partzuf Atzilut’un ZA’sını önce Ubar (Katnut) ve sonra Gadlut’da doğurur. Partzuf ZA, AA’nın Tabur’undan Parsa’ya kadar yerleşir.

Malhut, Partzuf ZA Katnut’da ortaya çıktıktan sonra AVI ona önceki Partzufim tarafından ıslah edilmemiş kalan tüm Reşimot’u verir. Bunların içinden ZA kendisine uyanı seçer, Zivug yapar ve Partzuf Atzilut’un Malhut’unu Nekudot (nokta) olarak doğurur, Nekudim dünyasında olduğu gibi. Bu, kırılmadan sonra SAG’ın Roş’una yükselen tüm Nekudim’in Katnut’unun Reşimot’u ıslahını tamamlar.

BYA Dünyasının Ortaya Çıkışı

Atzilut dünyasının GAR’ın Partzufim’i kırılmamış ancak sadece arınmış olan Nekudim’in Roş’unun Reşimot’u üzerinde ortaya çıktı. Nekudim’in ZON’undan aşağıya doğru Partzufim’in doğuşu kırık parçaların ayıklanması ve ıslahı ile yapılır. Bunun böyle olmasının nedeni Nekudim dünyasındaki kırılma vasıtasıyla Parsa’nın Yukarısındaki ihsan etme kapları Parsa’nın altındaki alma kapları ile karışması ve birbirine entegre olmasıdır. Böylece, 320 kırık parçanın her birinde dört tür Kelim vardır:

1. İhsan etme kapları;

2. Alma kaplarıyla entegre olmuş ihsan etme kapları;

3. İhsan etme kaplarıyla entegre olmuş alma kapları;

4. Alma kapları.

Önce, arıdan bayağıya doğru Aviut’un sırasına göre tüm 320 parçadan ihsan etme kapları ayıklanır ve ıslah olur. SAG’ın Roş’undan aşağı inen Masah Atzilut dünyasının tüm Partzufim’ini doğurur, önce Katnut’da sonra Gadlut’da. Atzilut dünyasının Katnut’u Nekudim dünyasının Katnut’unun karşısında ortaya çıkar.

Sonrasında, Atzilut’un ZON’u Atzilut’un AVI’sine yükselir, ZA, Aba olur ve Malhut, Ima olur. Alt dereceden Üst dereceye yükselen onun gibi olur; dolayısıyla, Malhut Bina derecesini Or Hohma üzerinde Zivug yapabilmek ve yeni Partzufim doğurabilmek için aldı. Atzilut’un Malhut’u Ima’ya yükseldiğinde 320 kırık parçanın her birinden alma kaplarına entegre olmuş ihsan etme kaplarını Aviut’un sırasına göre arıdan bayağıya doğru ayırdı. Bu sırayla da yeni Partzufim doğurdu:

* Ayırma ve Zivug’dan Bina’nın Parsa’nın altında bulunan kısmına düşen ihsan etme kapları (GE) üzerinde beş Partzufim yaratıldı (GE, AHP’ın Aviut Bet’ine entegre oldu): Beria dünyasının Keter – Atik, Hohma – AA, Bina – AVI, ZA – ZA, ve Malhut – Nukva’sı.

* Ayırma ve Zivug’dan Parsa’nın altındaki ZA’nın Kelim’ine düşen ihsan etme kapları (GE) üzerinde beş Partzufim yaratıldı (GE, AHP’ın Aviut Gimel’ine entegre oldu). Yetzira dünyasının Keter – Atik, Hohma – AA, Bina – AVI, ZA – ZA, ve Malhut ve Nukva’sı.

* Ayırma ve Zivug’dan Parsa’nın altındaki Malhut’a düşen ihsan etme kapları (GE) üzerinde beş Partzufim yaratıldı (GE, AHP’ın Aviut Dalet’ine entegre oldu): Asiya dünyasının Keter – Atik, Hohma – AA, ZA – ZA ve Malhut – Nukva’sı.

Atzilut’un Malhut’u bu Zivugim’i Atzilut’un Ima’sının yerinde dururken yaptı. Bu nedenle, yaratmış olduğu Beria dünyası Atzilut’un ZA’sının yerini işgal ederek onun altında durur.

Bundan Beria dünyasından sonra Atzilut’un Malhut’undan doğan Yetzira dünyası ortaya çıktı ve Atzilut’un Malhut’unun dört Sefirot’unun ve Beria dünyasının yerinin altı Sefirot’unun yerinde Beria dünyasının altındaki yere yerleşti.

Bundan Yetzira dünyasından sonra Atzilut’un Malhut’undan doğan Asiya dünyası ortaya çıktı ve Beria dünyasının yerinin Hazeh’inden Yetzira dünyasının yerinin Hazeh’ine kadar Yetzira dünyasının altını işgal etti.

Tüm dünyalar Yetzira dünyasının Hazeh’inde son bulur, zira tüm kırık parçalar içinde ayrılanlar ihsan etme kaplarıydı ve ihsan etme kapları alma kaplarıyla entegre oldu. Bu BYA dünyalarının yerinin Hazeh’ine tekabül eder, zira orası GE’lerinin bittiği yerdir.

Yetzira’nın Hazeh’inin altında BYA’nın yerinin AHP’ı, ihsan etme kaplarıyla entegre olmuş alma kaplarının ve alma kaplarının (Lev ha Even) yeri, başlar.

Yükseltilmiş AHP: İhsan etme kaplarına entegre olmuş alma kaplarının ayrılması ve ıslahı Atzilut dünyasında AHP’ın Kelim’ini ekler. Bu Kelim içinde yayılan Işık Or Hohma’dır ve Atzilut dünyası Gadlut’u alır.

Or Hohma sadece gerçek alma kapları içinde yayılır, buradaysa kırılma esnasında ihsan etme kaplarıyla entegre olmuş alma kapları vardır. Dolayısıyla, bu Kelim’in Zivugim’inde ortaya çıkan Işık Or Hohma (Hohma Işığı) değil, sadece Hohma’nın He’arat’ıdır (yansıma, daha küçük Işık).

Atzilut dünyasının Roş’unda, Nekudim

dünyasında olduğu gibi, Atzilut dünyasında asla bir kırılma daha olmayacağını garanti eden özel bir Tikun vardır. Partzuf AA’nın Roş’unda bir kısıtlama vardır, böylece Partzuf AA’nın altında Malhut’un kendisi üzerinde bir Zivug yoktur, sadece ihsan etme arzularında Yukarısındaki Sefirot’da Malhut’un Hitlalelut’unda vardır.

Sonuç olarak, Atzilut dünyası sadece Katnut’da doğdu ve her Partzuf’un sadece ihsan etme kapları, GE’nin Kelim’i, vardır. Alma kapları, AHP, Parsa’nın altındadır. AHP’ı GE’ye eklemek ve Nekudim dünyasında olduğu gibi (zira kırılmanın nedeni buydu) yerlerinde tüm on Sefirot üzerinde Zivug yapmak mümkün değildir.

Dolayısıyla, Atzilut’a alma kaplarının her eklenmesi ihsan etme kaplarına entegre olmuş birkaç alma kabının yükseltilmesiyle yapılır. Yükseliş Parsa’nın altından Parsa’nın Yukarısınadır, böylece AHP’ın parçaları Atzilut’a eklenir. Bu daha sonra Atzilut dünyasında Hohma’nın aydınlatmasına neden olur.

Böylece, alma kaplarının parçaları Parsa’nın altından yükselir ve Atzilut’a katılır. İhsan etme kaplarına entegre olmuş alma kapları olan ve Atzilut kaplarına katılabilen tüm alma kapları sırayla arıdan bayağıya yükselir.

Lev ha Even’in ıslahı sadece Mesih’in Işığı ile yapılır: Yukarıda bahsedilen tüm ıslahlar tamamlandığında BYA’da kalan her şey Lev ha Even denilen alma kaplarıdır. Bunlar alma kaplarına dâhil değildirler ve dolayısıyla ıslah edilemezler. Bunların ıslahları 320 kırık parçanın biri üzerinde her defasında bir ayıklama yapıldığında dışarıda bırakılmaktadır. Böylece, Lev ha Even’in 32 parçası çıkartılır. Partzufim’i inşasında kalan 288 parçayı kullanırken ayırmalı ve o kısma ait Lev ha Even’i kullanmak istemediğimize karar vermeliyiz.

Tüm 288 parçanın Tikun’undan sonra yukarıdan “Mesih” denilen özel bir Or Hohma gelecek ve bu Kelim’i Masah’da ıslah edecek. O zaman, Eyn Sof’un tüm Malhut’u bir Masah ile ıslah olacak. Malhut’daki bu koşul onun Gimar Tikun’u (ıslahın sonu) kabul edilir.

Lev ha Even hariç BYA dünyalarındaki tüm parçalar arıdan bayağıya sırasıyla ıslah olur. Her bir BYA dünyasında “yıllar” ya da “dereceler” denilen 2.000 ıslah seviyesi vardır. Toplamında, BYA dünyalarında “haftanın altı günü” denilen 6.000 derece vardır, zira Atzilut dünyası “Kutsal Şabat” sayılırken BYA dünyaları haftanın günleri kabul edilir.

* Lev ha Even ile birlikte tüm BYA dünyaları ıslah edildiğinde Atzilut dünyası Parsa’nın altına, bu dünyaya yayılacak. Bu koşula “yedinci bin yıl” denilecek.

* Sonrasında ABYA dünyaları SAG’a yükselecek ve buna “sekizinci binyıl” denilecek.

* Sonrasında ABYA dünyaları AB’ye yükselecek ve buna “dokuzuncu binyıl” denilecek.

* Sonrasında ABYA dünyaları Galgalta’ya yükselecek ve buna “onuncu binyıl” denilecek.

Bir başka deyişle, Eyn Sof’un Malhut’unun tamamının ıslahında sonra Malhut Tsimtsum Alef’den öncesinde olduğu gibi doldurulmuş olacak. Ek olarak, Yaradan’a ihsan etme derecelerinde sonsuz yükselişler alacak.

Ancak, Kabala ilmi kişiye sadece kendi ıslahıyla ilgili şeyi öğrettiğine göre bu koşulların öğretilmediği kişi ne yapmalı? Bu koşullar Kabala kitaplarında yazılmıyor, zira “Işığın sırları” denilen ifşa edilmesi yasak kısma aittirler. Sadece seçilmiş birkaç kişi bunlarla mutlak koşullar altında iştigal eder.

Adam HaRişon: Malhut’un şimdiye kadar bahsedilen tüm ıslahlarında, Malhut’un Malhut’u, tüm dünyaların merkez noktası doldurulmamıştır. Şimdiye kadar açıklanan her şey – Tsimtsum Alef, Tsimtsum Bet, kapların kırılması, Kelim’in Tikun’u – Malhut’un kendisi, Behina Dalet içindeki Behina Dalet, üzerinde değil Malhut’un Üst dokuz Sefirot’u üzerinde gerçekleşti. Böyle olması Malhut’un üzerinde Tsimtsum olmasındandır, böylece kendi içine, alma arzusunun içine almaz. Tsimtsum Alef’den sonra alınan sadece ihsan etme kaplarının, Üst dokuz Sefirot, Üst Işığın ihsan etme arzusu tarafından baskı yapılan Eyn Sof’un Malhut’unun Kelim’i içine alınır.

Malhut’un içindeki Malhut, sadece ihsan etme arzuları Malhut’a girer ve Malhut’un alma arzularıyla karışırsa, Tsimtsum Alef’den önceki gibi ıslah olup Or Hohma ile doldurulacak. Nekudim dünyasındaki kapların kırılmasında Malhut kendisinden önceki dokuz Sefirot ile karıştı. Sonuç olarak, dünyalar, realitenin dışsallığı ortaya çıktı. Ancak bu Malhut’un kendisinin içinde bir şey ıslah etmedi, zira Malhut ihsan etme arzusuyla karışmadı.

BYA dünyalarının doğumundan sonra, Ima’nın yerinde duran Atzilut’un Malhut’u ihsan etme kaplarını Dalet’in Behina Dalet’i ile birleştirmek üzere Katnut’da bir Zivug yaptı. Bu Zivug’un sonucu AHP’ı Dalet’in Behina Dalet’i olan Partzuf Katnut, GE’dir. Dolayısıyla, bu Partzuf’un alma kaplarını, AHP’ını kullanması yasaklanmıştır. Bu Partzuf’a, Bilgi Ağacı’ndan yemesi, yani alma kapları – AHP – üzerinde Zivug yapması yasaklanan, Adam HaRişon (İlk İnsan) denir.

Adam HaRişon’un doğumunda BYA dünyaları Yetzira’nın Hazeh’inin yerine kadar genişledi. Sonrasında, “Yukarıdan uyandırılma” olarak adlandırılan, Eyn Sof’un Işığı geldi ve tüm dünyaları bir derece yükseltti. Böylece, Asiya dünyasının Sium’u Yetzira’nın Hazeh’inin yerinden Beria’nın Hazeh’inin yerine yükseldi. Sonrasında Eyn Sof’dan daha fazla aydınlanma Işığı geldi ki bununla tüm dünyalar bir derece daha yükseldi, böylece Asiya dünyasının Sium’u Parsa’nın üzerine çıktı.

Adam HaRişon BYA dünyalarının içindedir; dolayısıyla, bu dünyalarla birlikte Atzilut’a yükseldi. Adam HaRişon artık ihsan etmek amacıyla tüm Işığı Behina Dalet içindeki Behina Dalet’e, alma kaplarına, AHP’ın içine alabileceğini düşündü.

Ancak, Nekudim dünyasında kapların kırılmasında olduğu gibi, alma kaplarına Işığı genişlettiğinde Adam HaRişon kırıldı. Masah’ını, ihsan etme amacını, kaybetti. Tüm Guf’u Klipot’a düşerek alma arzusunu alan “organlar” ya da “ruhlar” denilen 600.000 parçaya bölündü.

Tüm parçalar birlikte ve her parça özel olarak daha da aşağıya düştü (Âdem’den sonraki ilk nesillerdeki günahlarda yazdığı gibi). Bu parçalar bizim dünyamızda insanlara bürünmüştür. Partzuf Adam HaRişon’un kırık parçalarının büründüğü kişiler – özellikle bu kısımda – yükselip Adam HaRişon’un içinde olan Kaynak’larıyla bütünleşme arzusu hissederler. Bu Kaynak “kişinin ruhunun kökü” olarak adlandırılır.

Varlığın “varlık” unvanını hak etmesi için kendi başına durması lazım, yani Yaradan tarafından etkilenilmeden. Yaradan bu nedenle Kendisini gizliyor. Böyle yaparak, varlıklarının kendi çabalarıyla O’nunla eşit olmalarına yardım eder. Böylece Adam HaRişon’un bir parçasına bürünen bizim dünyamızdaki bir kişi “varlık” olarak tanımlanır.

Varlık, Adam HaRişon’un bizim dünyamızda kişinin içinde var olan bir parçasıdır. Tüm varlıklar, tüm ruhlar, Adam HaRişon’un Guf’unun parçalarıdır. Hepsi kırılmanın düzeltilmesinde rol almalıdır. Bunu yaparak günahtan önceki koşula geri dönerler ve Yaradan’a Dvekut (tutunma) eklerler. Klipot’dan tüm parçaları ayıklarlar. Böylece, her birey bizim dünyamızda yaşarken kendi ruhunun köküne ulaşmalıdır. Bunu yapmayan kişi yaratılış amacını gerçekleştirene dek dünyamıza reenkarne olur.

 

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,106