Eğer bu en bilinen soruyu cevaplamak için kalbinizi dinlerseniz, eminim ki bütün soruların ve şüphelerin kaybolduğunu ve geldikleri gibi gittiklerini göreceksiniz. Canımızı sıkan bu soru, bütün dünyanın sorduğu bir sorudur, yani “Hayatımın anlamı ne?” Diğer bir deyişle hayatımızın sayılı yılları bize çok pahalıya patlar, düzeltmek için uğraştığımız onca acı ve sıkıntı. Kim bundan hoşlanır ki? Yada daha açıkça sorarsak, ben kimi hoşnut edeceğim?
Şu bir gerçektir ki, tarihçiler bunu düşünmekten sıkıldılar, özelliklede bizim neslimizde. Kimse bu sorunun cevabını düşünmek istemiyor ama yine de her zaman bu soru olabildiğince acı verici bir şekilde, hararetle önümüzde duruyor. Bazen davetsiz olarak karşımıza çıkıyor, bazen biz tekrar hayatın içinde akıp gidene kadar, gelip aklımızı karıştırıyor, bozguna uğratıyor.
Bu gizemi çözmek için ayet şöyle yazar, “Yaratan’ın iyiliğini gel ve gör”
Baal HaSulam, “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
Basit görünen, fakat herkesin el yordamıyla aradığı, üzerine çok mürekkep dökülen, açığa çıkarmak için çok gayret edilen ama henüz yeterli bir bilgiye ulaşılamayan birkaç meseleyi açıklığa kavuşturmak istiyorum.
1- Özümüz nedir?
2- Realitenin uzun zincirindeki rolümüz küçük bir halka olarak, nedir?
3- Kendimizi incelersek, bozuk ve olabildiğince aşağıda olduğumuzu görürüz. Bizi yaratan Operatör’ü incelersek, “O” mükemmel olduğu için, bizim en yüksek derecede olmaya mecbur olduğumuzu görürüz çünkü mükemmel operasyonlar, mükemmel operatörden çıkar.
4- Sağduyumuz O’nun karşılaştırılmayacak ölçüde tam bir iyiliksever olduğunu, kabul eder. Öyleyse neden ‘O’ hayatlarında bu kadar çok acı çeken, mücadele eden varlıklar yarattı? Bu, iyilik yapmak için iyiliğin yolu değil mi ? ya da en azından bu kadar zarar vermemek?
5- Bu Sonsuz, başı ve sonu olmayan, nasıl olurda sonu olan, ölümlü, kusurlu varlıklar yaratır?
Baal HaSulam “Zohar Kitabına Giriş”
Tüm Kabala ilmi, Üst Güç’ün yönetimini bilmek içindir. Neden tüm bu varlıkları yarattı, onlardan ne istiyor ve dünyanın bu döngülerinin sonu ne olacak?
Ramhal, “İlmin Kapısı”
Kabala ilmi nedir? Bir bütün olarak Kabala ilmi, Tanrısallığın, bu zamanın sonunda tüm yönleriyle -görünmesi ve ifşası zorunlu olan – ifşası ile ilgilidir.
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Bu ilim, ne hakkındadır? Bu soru her sağ-merkezli insanın aklına gelir. Bunun için, çok güvenilir bir tanım sunacağım: bu ilim, köklerin sebep-sonuç yoluyla yukarıdan aşağıya dizilen bir zincir gibi, önceden belirlenmiş sabit kurallarla iç içe geçmiş tek bir “bu dünyada Yaratan’ın yarattıklarına ifşası” denilen yüce amaçtan başka bir şey değildir.
Baal HaSulam, “Kabala İlmi’nin Özü”
İnsanın bilmesi gereken bu ilim, Yaratan’ı bilmek ve onu dikkate almak ve kendimizi, kim olduğumuzu, nasıl yaratıldığımızı, nereden geldiğimizi ve nereye gittiğimizi, nasıl düzeleceğimizi, ve Kral’ın önünde yargılanmaya nasıl mecbur olduğumuzu, bilmektir.
Ruhu bilmek ve dikkate almak. İnsanın içindeki bu ruh nedir? Nereden gelir ve neden bugün bir damla olarak bu vücutta, yarın mezardadır. İnsan, içinde yaşadığı bu dünyayı bilmek, incelemek ve ne için dünyanın düzelmesi gerektiğini öğrenmek ister. Sonra, Üst Dünyaların sırlarını, Yaratan’ını bilmek için idrak edecektir. Ve o bütün bunları Tora’nın sırlarıyla görecektir.
“Sulam’ın Tefsiriyle Zohar”
Gerçeğin ilmi, bize evrensel birliği, en tepede olan vasıtasıyla tüm yaratılışta olan eşitliği ve tüm engellere rağmen bu ışığın yolunda nasıl yürüyeceğimizi ve Yaratan’la form eşitliğini öğretecektir.
Kabalist Raiah Kuk “Kutsallığın Işığı”
Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
Araştırmaların ilmi bitiğinde, Kabala ilmi başlar.
Kabalist Nahman “Moharan’la Konuşmalar”
Bu ilim ile ilgili en hayranlık uyandıran şey, içindeki bütünlüktür: Geniş realitenin tüm unsurları tek olana kadar onun içinde bir araya gelir, Yaratan ve hepsi, beraber.
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Onun Özü”
Dünyada başka hiçbir ilim yoktur ki Kabala ilminde olduğu gibi, unsurlar sebep-sonuç ilişkisiyle böylesine iç içe geçmiş, birleşik olsun tıpkı uzun bir zincir gibi baştan sona bağlı olarak. Öyleyse, küçük bir farkındalık dışında, tüm ilim karanlıktadır, çünkü onun tüm konuları birbirine kuvvetle bağlanmış, kelimenin tam anlamıyla birbirine geçmiş şekildedir.
Baal HaSulam “Kabala İlminin Özü”
Dünya üzerinde canlılar ortaya çıktığı zaman, hayatları muhteşem bir ilimle yönlendirilir. Dünyada ilahi bereketin olması, ve onun aksiyonlarının düzeni ve dereceleri fizik kurallarından çok daha öte muhteşem bir ilim yaratmak için bir araya gelir. Bu böyledir, çünkü fizik bilimi sadece belirli bir dünyada var olan, belirli türlerin düzenlenmesi bilgisidir. Konusunda tektir ve başka hiçbir ilim ona dahil değildir.
Gerçeğin ilminde ise bu böyle değildir çünkü Yaratan’ın Düşüncesi’nde var oldukları şekliyle tüm dünyalardaki tüm örnekleriyle ve işleyişleriyle birlikte cansız, bitkisel,canlı ve konuşan seviyelerin bilgisidir.Bu nedenle, dünyadaki en büyüğünden en küçüğüne tüm öğretiler şaşırtıcı şekilde ona dahildir, en farklısından ve birbirinden en uzağına, en batısından en doğusuna değişik öğretileri birbirine dengeler. Hepsini eşit kılar, öyle ki her öğretinin düzeni onun yoluna girmeye mecbur kalır.
Baal HaSulam “ Kabala İlmi’nin Özü”
Hiçbir hilesi olmayan ve erdemliği diğer öğretilerden daha yüksek olan bu içsel ilim, Kabala İlmi’dir.
Kabalist Şimon Bar Tzemah Doran
Bütün Kabala İlmi, Yaratan’ın ifşası ile ilgili olduğundan, doğal olarak görev açısından, ondan daha başarılı bir öğreti yoktur.
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Maneviyat kelimesinin anlamı felsefe ile ilgili değildir. Bunun sebebi şudur; insanlar görmedikleri ve hissetmedikleri bir şeyi nasıl tartışabilirler? Temel bilgileri neye dayanmaktadır?
Eğer maddesellikten maneviyata gelmenin bir tanımı varsa, bu tanım maneviyatı hissetmiş ve onu edinmiş kişilere aittir. Bunlar gerçek Kabalistlerdir; bu yüzden ihtiyacımız olan ilim budur.
Baal HaSulam “Kabala İlmi ve Felsefe”
Bilim adamlarının elinde, düşünsel bir nesneyi bir şekilde hareket ettirmek için, fiziksel atomlarla olan bağlantısının nasıl olduğunu çözecek bilimsel bir çözümleri yok. Bütün çalışmaları ve derin araştırmaları, onlara maddesel atomla maneviyatın özü arasında geniş ve derin aralığı kapatacak şekilde bir köprü kurmaya yardım etmeyecek. Ayrıca bilim, tüm bu doğaüstü metotlardan hiçbir şey elde edememiştir.
Bilimsel yaklaşımdan bir adım öteye geçmek için, sadece Kabala ilmine ihtiyacımız var. Bunun sebebi dünyadaki tüm öğretilerin Kabala ilmine dahil olmasıdır.
Baal HaSulam “Özgürlük”
Ruhsal olan her şeyin değeri onu bilmekten geçer.
Baal HaSulam Mektup 17
Kabala’nın dilinin soyut adlar kullandığını düşünmek, ciddi bir hatadır. Aksine, sadece gerçeğe dayanır. Kuralımız şudur: Edinmediğimiz bir şeyi, adlandırmayız.
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Gelecekten haber veren Kabala ilminde dahi , bilgelerimizin söylediği kuramsal tek bir kelime yoktur.
Baal HaSulam “Ruh ve Vücut”
Şu bilinmelidir ki, bize emredilmiştir “Bugünü bil ve Yaratan’ın iyiliksever olduğunu kalbinde tut” Bu yüzden, buna sadece inanmamalı aynı zamanda bilmeliyiz, o zaman her şey anlam kazanır.
Kabalist Moşe Haim Luzzato (The Ramhal) “Musa’nın kitabı”
Kabala sadece somut ve gerçek adlar kullanır. Kabalistlerin tavizsiz kuralı şudur, “Edinmediğimiz hiçbir şeye ad veya tanım vermemek.”
Burada şunu bilmelisiniz “edinme” kelimesi anlayışın en yüksek derecesini ima eder. Şu cümleden türemiştir; “Elin ulaşacak”.Bu şu demektir, Kabalistler her şey tamamen apaçık olup, ellerinde sımsıkı tutmadan edinimi dikkate almaz fakat onu anlar ve idrak eder.
Baal HaSulam “Kabala İlminin Özü”
Aşağısı yukarıdan çalışılır. Önce insan, maneviyatta olduğu şekliyle, Üst Kökleri her türlü hayalin üzerinde saf bir edinimle edinmelidir. Ve arzusuyla Üst Kökleri edindiğinde, dünyadaki somut dalları inceleyebilir ve her bir dalın Üst Dünya’daki köküne, kalitesel ve sayısal olarak, belli bir düzende nasıl bağlandığını öğrenir.
Baal HaSulam “Kabala İlminin Özü”
Edinemediğimiz, adı ve cismi olmayan bir şey için, nasıl bir tanım verebiliriz? Her ad edinim anlamına gelir. O adı edindiğimizi gösterir.
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışması”
Kabala bilgeleri, felsefik ilahiyatı gözlemler ve ondan Kabala İlmi’nin üst kabuğunu çaldığı için şikayet ederler ki Plato ve onun Yunan selefleri, peygamberlerin öğrencileriyle İsrail’de çalışarak bunu elde etmişlerdir. Israil’in ilminden temel unsurları çalmışlardır ve kendilerinin olmayan bir sırrı giyinmişlerdir. Bugüne kadar, felsefi ilahiyat Kabala’nın tahtında oturmuş, onun mirasçısı olmuştur.
Kabala kendi doğasını ve gerçekliğini ispatlayamaz, ve dünya için hiçbir ifşa, felsefenin Kabala’nın tahtına oturduğu apaçık olana, ve de yanlış olduğunu bilene kadar, yeterli olmayacaktır.
Öyleyse, İsrail için, materyalist psikolojinin ortaya çıkıp, tanrısal felsefeyi başından vurup yok ettiği zamanki gibi bir kurtuluş yoktur.
Baal HaSulam “Kabala İlmi ve Felsefe”
Felsefenin bittiği yerde Kabala ilmi başlar. Bu şu demektir, filozoflar daha ötesini ve yukarısını değil, sadece dönen çarklar kadarını bilirler. Çarklardan aşağıya doğru olan kısımda bile şaşkına dönmüş durumdalar. Kabala ilmi onların ilminin bittiği yerde başlar yani çarklar ve yukarısı.
Kabalist Nahman of Breslev “Moharan’la konuşmalar”
Maneviyat kelimesinin anlamak, felsefeyle ilgili değildir. Çünkü görmedikleri ve hissetmedikleri bir şeyi nasıl tartışırlar? Temel bilgileri neye dayanmaktadır?
Maddesellikten maneviyatı ayıran söyleyebilecekleri bir tanım varsa bunu ancak maneviyatı edinmiş ve hissetmiş birileri söyleyebilir. Bunlar gerçek Kabalist’lerdir; öyleyse ihtiyacımız olan şey Kabala İlmi’dir.
Baal HaSulam “Kabala İlmi ve Felsefe”
Felsefenin peşinde değilim çünkü teoriye dayalı çalışmalardan hoşlanmam ve tüm çağdaşlarım benimle hem fikirdir ki biz bu tip köhne yapılara aşinayızdır ve yapı ne zaman dalgalansa bütün bina yıkılır.
Öyleyse, buraya sadece deneysel aklın eleştirisini konuşmak için geldim.
Baal HaSulam “Barış”
Burası, onlarla fabrikasyon varsayımlarını tartışmak için yanlış bir yer , çünkü bu tip görüşlerin savunucularının zamanı geçmiştir ve otoriteleri iptal olmuştur. Bunun için materyalist ruhbilimi uzmanlarına, önceki yıkıntıların üzerine inşa ettikleri kaide ve toplumun ilgisini çektikleri için teşekkür etmeliyiz. Şimdi herkes felsefenin sağlam temeller üzerine kurulmadığı için geçersizliğini kabul ediyor.
Bu eski öğreti, Kabala bilge’lerinin ayak bağı ve öldürücü iğnesi olmuştur çünkü yoksunluğa ve sağduyuya, saflığa, kutsallığa hükmetmeleri ve bilge’lerin önünde boyun eğmeleri gerekirken, onlar felsefeden, almak istediklerini kolaylıkla aldılar. Hiçbir fiyat yada ödeme olmadan, İsrail’iler arasında neredeyse unutulana kadar, Kabala ilminin derinine inmeden, onun kaynağından, faydalandılar. Yine de materyalist felsefeye bu ölümcül yumruk için minnettarız.
Baal HaSulam “Kabala İlmi ve Felsefesi”
Kabala ilmi’ni keşfettiğimden ve kendimi ona adadığımdan beri, kendimi soyut felsefeden ve onun tüm dallarından doğu ve batı gibi uzak tuttum. Bundan böyle yazacağım her şey kesin bir bütünlükte, saf bilimsel açıdan ve nesnel, faydalı olanın tanımıyla ilgili olacak.
Baal HaSulam “Ruh ve Vücut”
Bugün bizim neslimiz felsefenin bir içeriği olmadığını anladı. Bu yüzden, insanlara onların sözlerinden herhangi bir şifa almaları kesinlikle yasaklanmıştır.
Baal HaSulam “Ruh ve Vücut”
Felsefe, özündeki negatiflik anlayışla gurur duymayı sever. Fakat, Kabalistler bu noktada susarlar ve onlara en ufak bir ad dahi vermezler çünkü edinmedikleri bir şeyin adını tanımlamak istemezler. Bunun sebebi, bir tanım belli bir edinim derecesini tanımlar. Gelgelelim, Kabalistler kendi aydınlanmaları ile ilgili konuşmazlar, yani edindikleri tüm aydınlanma, somut edinim kadarıyla geçerlidir.
Baal HaSulam “Kabala İlmi ve Felsefe”
Felsefe, Kabala’nın özüyle ilgilenmeyi sever ve ona ait olmayan kuralları kanıtlamak ister. Oysa, Kabala’nın bunlarla ilgisi yoktur çünkü edinilmeyen ve hissedilmeyen nasıl tanımlanır?
Baal HaSulam “Kabala İlmi ve Felsefe”
Birçokları Tora’yı ahlakla kıyaslar ve yanılır. Böyle düşünürler, çünkü hayatlarında hiç dini tatmamışlardır. Onlara şöyle derim “Yaratan’ın iyiliğini gel ve gör” Şu gerçektir ki, ahlak ve din her ikisi de bir tek şey amaçlar – insanı bencilliğin kötülüğünden çıkartmak ve onu başkasını sevmek konumuna getirmek.
Fakat yine de, her ikisi de birbirinden, Yaratan’ın Düşüncesi ve insanların düşüncesi arasındaki fark gibi, uzaktır. Çünkü din Yaratan’ın Düşüncesinin bir uzantısıdır, ahlak ise insanın hayat tecrübesinden gelir. Öyleyse aralarında hem yön hem de nihai amaç olarak açık bir fark vardır.
Baal HaSulam “Dinin Özü ve Amacı”
İçimizde gelişen kötülüğün ve iyiliğin –kullandığımız şekliyle- ahlak yoluyla farkında lığı, toplumun başarısına bağlıdır.
Din ile içimizdeki iyinin ve kötünün tanımı, sadece Yaratan’la bağlantılıdır ki bu da Yaratan’dan ayrı olma formundan onunla form eşitliğine yani Birlik’e gelmektir.
Baal HaSulam “Dinin Özü ve Amacı”
Ahlakın hedefi, hayat tecrübesiyle oluşan pratik kurallarla toplumu iyiliğe getirmektir. Fakat, sonunda hedefin takipçisine, doğanın sınırları dışına çıkma sözü vermez. Öyleyse bu hedef eleştiriye açıktır öyle ki kim kesin bir dille insana toplumun iyiliği için kendisini kısmen boyun eğmesinin zorunlu olduğunu anlatıp ve de bunun onun yararına olduğunu ispatlayabilir ki?
Dinsel hedef ise, onu takip eden bireye iyilik vaat eder, bizim zaten bildiğimiz gibi kişi başkasını sevmeye geldiğinde, o gerçek Birlik’tedir ki bu Yaratan’la eşitlik formudur ve bununla kişi acılar ve engellerle dolu dar dünyasından uzaklaşıp, sonsuzluk -insanlara ve Yaratan’a ihsan etme- dünyasına girer.
Baal HaSulam “Dini Özü ve Amacı”
İnsanların iyiliği için düzenlenen ahlakı takip etmek, bir işin sonunda ödenen kira gibidir.Ve insan bu şekilde gelişirken, ahlakın derecelerinde yükselemez çünkü toplum tarafından iyi hareketlerine karşılık ödüllendirilen bu çalışmaya alışır.
Fakat insan Tora ve sevapları uygulayarak, Yaratan’ı, karşılığında ödül olmadan memnun ederek ve ahlak kurallarının basamaklarını çıkabildiği kadar çıkar ki bu yolda ödül yoktur. Her bir kuruş büyük meblağa eklenir. Ve sonunda kişisel bir haz olmadan -mecburi ihtiyaçları dışında- başkalarına ihsan ederek, ikinci bir doğaya sahip olur.
Baal HaSulam “Dinin Özü ve Amacı”