Kadınlar İçin Haftalık Sayfa – No. 50

(Vilnius Kongresi 3. Dersten Alıntılar, 23 Mart 2012)

“Burada, kadınların ve erkeklerin grup içindeki çalışmaları meselesi ortaya çıkıyor. Temelde, bizim doğamıza göre ve bizim gidişatımıza göre, birlik sadece erkekler arasında mümkündür. Kadınlar kendi aralarında birleşmezler, onların egosu belli bir tiptir, farklıdır, bu ne iyidir ne de kötü, konu bu değildir. Bunu zaten anlıyoruz.

Biz, içimizde olan bu doğayı bir şekilde bozmaya ya da çarpıtmaya çalışmaya başlamaktansa, bu doğa ile çalışmalıyız. Sahip olduğumuz, yaratıldığımız niteliklerle çalışmamız gerekir. Eğer onu nasıl doğru şekilde kullanacağımızı anlarsak, o zaman amaca ulaşacağız.”

“Erkeklerin rolünü  ve kadınların rolünü, Üst dünyalar sisteminden öğreniyoruz ve oradan örnekler alabiliriz. Dünyamızdan değil; dünyamızda sayısız teori vardır ve şu ana kadar anladık ki erkeklerin ya da kadınların doğru rolü nedir bilmiyoruz ve dolayısıyla dünyamız bu duruma göre görünüyor.

Manevi dünyada, Bina’nın niteliği vardır ve bizim bu niteliğe eşdeğer hale gelmemiz gerekir. Bina’nın niteliğine eşdeğer hale gelmek için ihtiyacımız olan… Diyelim ki Bina’nın niteliği bu ve bu da Zer Anpin’in niteliği ve bu da Malhut’un niteliği. Zer Anpin ile bağ kumak için bizim bağ kurmamız, kapsamlı bir şekilde birleşmemiz gerekir ve bu bizi Bina’ya yükseltir. Kabala bilgeliğinde öğrendiğimiz sistem budur; oldukça karmaşık bir sistemdir, çok sayıda çeşitli detay içerir. Tüm harfler ve ruhların yöneticisi bu sistemden çıkar, sonuçta bizi kontrol eder. Onun tarafından, bu sistem aracılığıyla yönetiliriz ve sonra bizim taraftan ona doğru yükseliriz. Bu sistem der ki dünyada iki güç vardır, dişi ve erkek güç. Sadece tek bir gücün imkânları tarafından yükselmek mümkün değildir, asla. Sadece iki gücün de doğru şekilde kullanımı, yükseliş için yeterli ve gerekli koşulları yaratır. Bu, kadın arzusunun “Hisaron”u (eksikliği) yarattığı zamandır, muazzam bir arzu, yine de bu arzu kendisini gerçekleştirmeyi beceremez. Sadece bir arzudur, arzuyu açığa çıkaracak gücü yoktur. Bu arzunun yanı sıra başka bir güç vardır. Onu nasıl olsa yukarı çekeceğim, çünkü gerçekleşmede… Gerçekleşme açısından, o daha sonra gelir ve o erkek güçtür. Kadın, yükselme ihtiyacını sağlayandır, erkek gücünü itendir. Kadın kendi içinde büyük bir arzu yaratır, teşvik eder, burada bahsettiğimiz gibi, yönlendirir, dua eder, tasarlar/ dengeler.

Kadın, bir anne gibi, çocuklarını çalışmaya doğru itendir, erkeği işe gitmesi için itendir. Kadın çaba yaratır, çabalar ve bu çabalar vasıtasıyla erkekler hareket ederler. Yoksa onlar kımıldamayacaklar ya da ilerlemeyecekler. Bu çabalardan dolayı, erkek kısmı kadın kısmının arzusunu üstlenerek, bu arzuyu gerçekleştirmeye başlar ve yükselir.

Kabala bilgeliğinde öğrendiğimiz gibi, kadın eksikliktir, arzudur, muazzam arzudur, bu arzu olmadan, baştan itibaren hiçbir şey yer alamaz. Ve erkek, bu arzuyu itici güce çeviren ve Yaratan’a erişen güçtür. Kadın kısmından aldığı aynı arzunun vasıtasıyla Yaratan’a erişir. Erkek bu arzuyu getirir ve onu birlikte, karşılıklı olarak gerçekleştirir.

Tıpkı bizim dünyamızdaki gibi, temelde, bu başlangıçtan beri bu şekilde yaratıldı. Erkek avlanmaya gidendir, bir ormana gider, eve bir mamut getirir ya da bugün, şimdilerde, erkek işe gider. Ya da şimdilerde olmasa da, bu şekildeydi fakat bugün zaten ne olduğu pek belli değil. Ancak, erkek işe giderdi, eve maaş getirirdi ve böylece aile bakılırdı, dünya bu şekilde kurulmuştu.

Bizim grubumuzda, bu doğal nitelikleri ihlal edemeyiz; aksi takdirde Üst niteliğe benzer hale gelmeyiz. Bu Üst niteliklere benzer hale gelmek, onlara eşdeğer olmak için sürekli ilerlememiz gerekir. Dolayısıyla, kadınlar, sizin muazzam arzunuza, duanıza ve çabalarınıza ihtiyacımız var, dışarıdan ortaya çıkan – pardon, içeriden. Bunu nasıl yapacağınızı biliyorsunuz, sessiz arzu ile, erkekleri zorlamada beceriklisiniz ve siz hiçbir şey söylemeseniz dahi, onlar sizin onlara bağırdığınızı düşünecekler, sadece arzu duyun.

Erkekler böylece kadınların arzusunu hissetme olanağına sahiptirler; erkek tamamen onu hisseder, arzuyu hisseder ve onu gerçekleştirmek için özlem duyar. Onu gerçekleştirmemeyi beceremez, biz bu şekilde yapılandık. Eğer arzularımızı karşılıklı olarak, doğru şekilde odaklayabilirsek, şüphesiz ki amaca ulaşacağız.

Kadınlar olmadan ilerlemek imkânsızdır. Onlar hareketi başlatırlar, çabucak yanıt veren onlardır. Onlar ilktir, dünyadaki değişimlere, bizim metodumuza ilk yanıt veren onlardır. Erkekler, aralarında bağ kurması ve bu bağı açığa çıkarması gerekenlerdir. Neden? Çünkü bizi yukarı doğru çeken aynı güç, ihsan etme gücüdür. Kadınlardan eksiklik talep edilir ve ileri hareket edecek ihsan etme gücünü  yaratmak ise erkeklerden talep edilir. Gruplarımızı bunun üzerine kurarız.”