Soru: Bugünlerde kadınların dünyadaki rolünü nasıl tanımlarsınız? Dünyadaki kadınlar neye dikkat etmeliler ve bugünlerde arzularını neye odaklamalılar?
Kadınlar maneviyatı taşımalıdırlar, onların rolü budur. Fiziksel doğumdan bahsediyoruz ve manevi doğumdan bahsediyoruz. Üst Anne’den, Bina’dan manevi doğum, kadınların gücüyle olur. Dolayısıyla, kadınlar anlamalıdır ki dağıtım, manevi doğum, yani gerçek dağıtım onların esas rolüdür. Tıpkı tüm dünyanın düzelmesi, kendi ıslahı ve tüm dünyanın ıslahı için ilgi göstermesi gibi – bu dağıtımdır, başka hiçbir yol yoktur; kadınlara en yakın olan budur, erkeklere daha az yakındır. Söylediğim gibi, kadınların arzuladığını gerçekleştirmek üzere birlik gücünü edinmek için erkeklerin daha çok içsel çalışması vardır.
Soru: Yani erkekler dağıtım için birleşirler ve kadınlar?
Erkekler, beraber birlik olmaktan dolayı birlik gücüne sahip olmak üzere birleşirler. Bu şekilde, kadınların onlara yapmaları için baskı yaptığı şeyi gerçekleştirecek manevi güce sahip olurlar. Aralarındaki çalışmanın birleşmesi budur. Kadınlar, dünyanın ıslahı ve dağıtım için taleplerini artırmalıdırlar. Böylece erkekler bunu gerçekleştirmek üzere Üst gücü edinmek için endişe duymalıdırlar.
(Kadınlar için ders, 25 Temmuz 2008)
Soru: Manevi köklere göre en büyük ilhama neden olan nedir? Dağıtım yaparken, içimizde ilham uyandıracak bir şeye odaklanmalıyız, öyleyse neye odaklanmalıyız?
Dünyanın ıslahı ve dünyanın amacı hakkında, dünyanın ıslahı ve manevi edinim için araç olarak aramızdaki bağ hakkında birilerine herhangi bir bilgi verdiğim anda, en küçük ölçüde olsa bile, bu şekilde onunla benim aramda ve onunla diğer bütün ruhlar arasında olan mekanizmayı halihazırda harekete geçirmişim olurum. Bunu hissetmem gerekir; bu aslında hissedildi. Umarım siz de bunu, tüm ruhlar arasındaki bağın muhteşem bir sistem olduğunu ve en küçük birinin en küçük bir hareketi gerçekleştirmesiyle bu sistemi harekete geçirdiğini yakında hissedersiniz.
(Kadınlar için ders, 25 Temmuz 2008)
Soru: Ayrılmanın ve birleşmenin psikolojik safhalarını gözlemledik ve fark ettik ki erkekler birleşmeye ulaşabiliyorlar ve kadınlar genellikle ulaşamıyorlar. Bu bir şekilde sizin bahsettiğiniz kanunlarla ilişkili mi?
Cevap: Tabii ki. Erkekler ve kadınlar grubunun özelliklerini çoktan konuştuk. Kadınlar grubu erkekler grubunun üzerine yoğunlaşır, onun etrafında yardım, destek biçiminde, erkekleri birliğe doğru ilerlemeye zorunlu kılan kısım olarak var olur. Sonra erkeklerin edindiği birlik aynı zamanda kadınlar kısmına da yayılır.
Bu nedenle kadınlar grubundaki çalışma tamamen farklıdır. Görünürde dışsal kısma, erkekler grubuna doğru yönlendirilmiştir. Ve kadınlar aralarında sadece bunu etkilemek için ilişki kurarlar. Ortak çalışmalarının etkinliğini ve bu çalışmanın amacının erkekler grubunu etkilemek olduğunu anlamaları en iyisidir.
Fakat bu epey karışık bir problemdir ve çok çabuk çözümlenemez. Ancak birçok özel olaydan sonra, kadınlar, erkekler grubunun edindiği ve onlara yansıttığı birliği tatmaya başladığı zaman, ancak o zaman erkeklerin bir sonraki yükselişine neden olmak ve onlardan biraz yakıt almak üzere bir şekilde birleşmeye hazır hale gelirler. Bu asıl ihtiyacı geliştirirler. Bu fiziksel veya doğuştan olan bir şey değildir – bütünsel seviyeden kaynaklanır.
Bu yüzden erkekler grubunun birliğinin etkisi altında, kadınlarda da birlik için, hatta kendi aralarındaki birlik için bile yeni bir talep yükselir. Diğer bir deyişle, boşluk – birleşme arzusu – içlerinde belirir. Öncelikle, bu birliğe kendi kişisel katılımlarını hissetmeye başlarlar ve her biri erkekler grubundan kendi doyumunu alır. Ve sonra, daha fazla bağ kurdukça, dişi özlerinin daha fazla üzerine çıkarlar ve tek bir kadınlar parçası, bir kadının tek bir görüntüsü olarak aralarında birleşebilirler.
Belki düşüncelerimi biraz komplike bir şekilde ifade ediyorum, çünkü bunlar başlangıç gruplarına uygun olmayan ileri seviyelerdir. Hepsi uygulamada daha iyi şekilde ortaya çıkar. Bu nedenle, bu konu kadınlarla teorik olarak konuşulmamalı çünkü öncelikle bu onların doğasına aykırıdır ve sadece onları kızdırır.
(“İntegral Eğitim üzerine Konuşma”, No:11, 16 Aralık 2011)