Olasılık şudur ki, bir sonraki CEO’nuz bir kadın olacak ve bir sonraki (erkek) kongre üyesi, bir (kadın) kongre üyesi olacak. Binlerce yıl süren baskıdan sonra, dünyadaki kadınlar toplumun her alanında kilit pozisyonlarda bulunuyorlar. Günümüzdeki kadınların meteorit yükselişinin kökü nedir ve bu insan toplumuna nerede öncülük eder? Sürekli gelişen
Manevi edinimin eksikliğini, kadınların, erkeklere oranla çok daha yoğun hissettikleri hayli bariz bir şekilde görülebiliyor dünyamızda… Rabaş bile bir erkeğin, sadece bir kadına bakmakla zevk alabildiğini söylerdi. Hangi kadın, bir erkeğe bakmaktan zevk alır ki? Erkek için bir sürü zevk kaynağı var: Futbol, kadınlar, bira, TV ve her çeşit macera… Kadının bu tip zevkleri yok. O, kendisini bağımlı hissediyor. Ve müthiş bir eksiklik duyuyor.
Laitman’ın bir kadın öğrenci ile konuşmasından - (2008 Kongresi öncesi, İsrail) Soru: Bu kongre öncesi dönemde, kadınlar umutsuz ve çaresiz hissediyorlar. Tüm kadınlar adına konuşamam tabii, ama çoğumuz; gemide fazlalıkmışız gibi ya da denizin ortasında, hızla hava kaybeden şişme bir botun içinde gibi hissediyoruz. Ve elimizden hiçbir şey gelemezmiş gibi… Michael Laitman: Tek başınıza hiçbir şey yapamayacağınızı nihayet anladınız demek.
Yana Pavlidis: Size, günümüz kadınını derinden etkileyen ve üzen problemlerle ilgili sorular sormak istiyoruz. Kadının modern dünyadaki rolünde meydana gelen hızlı ve evrensel değişimi normal karşılamak mümkün müdür? Kabala’nın konuya bakışı nasıldır? Ve karşı karşıya olduğumuz bu ikilemin gelişi bekleniyor muydu? Ayrıca, gelecekte bizi neler bekliyor? Tüm dünyada, kadın ile erkek arasındaki derin anlaşmazlığın sebepleri nelerdir? Neden farklı yönlere gidiyoruz? Yeniden birbirimize ihtiyaç duyar hale gelebilmek için neleri değiştirmeliyiz? Kabala bu durumu nasıl açıklıyor?
Kadınlar grubu sadece bireylerden oluşan bir grup değildir, onlar manevi yükselişte rol almak üzere bir araya gelmiş insanlardır. Kadınlar, çocuklar ve aktif olarak yer almayanlarla birlikte insanlığın daha büyük bir kısmını oluşturur. Kadının rolü önemli ve güçlüdür. Eğer organize olabilirlerse harika, ancak olamazlarsa o zaman erkekler bu yardım ve baskıdan yoksun kalır ve kadınlar da onlarla beraber kaybeder. Dolayısıyla, gerçekten organize olmak, karşılıklı yardım ve bağlanmak ihtiyacı vardır. Eğer bu varsa vardır; yoksa da yoktur.
Eğer mümkün olursa. Her şeyden evvel, bir kişi soru sorduğunda özellikle de kadınlar, sorunun cevabının onu tatmin etmeyeceğini bilir. Bu böyledir, çünkü kadın evrendeki doldurulmamış hazzın karşılığıdır. Son ıslahtan önce, her zaman arzusunun içinde eksiklik hissi olacaktır. Bu soruları dikkate alarak hangi yöntem veya düzen yoluyla son ıslaha ve hazza ulaşacağımızı anlayabiliriz. Ancak, bu soruların biteceğini düşünmüyorum – doğa bakımından bu imkânsızdır, ama iyi bir şeydir. Soru: Bir kadının hayatındaki en önemli şey nedir? Neye göre yargılanır? Hayatında gereksiz ya da ikincil olan nedir?
Bir erkeğin içsel çalışması ile kadının çalışması arasında büyük fark vardır, çünkü içsel olarak tamamen farklı yapıdayız. Hepimizin insan olması faktörüne rağmen, bir kadın ve erkek fizyonomi, karakter ve dünya yaşamı gibi pek çok açıdan farklıdır. Fiziksel ve doğa seviyesinde nasıl farklı olduğumuzu henüz tam olarak anlayamıyoruz. Yüz bin yıllık insan kalıntılarını keşfettiğimiz zaman bunların kemik yapısından kadına mı yoksa erkeğe mi ait olduğunu derhâl anlıyoruz. Bu durum, insan bedenindeki her organ, cansız, bitkisel ve hayvansal kısımlar, içsel dünyamız (insan ya da “konuşan” seviyeye ait olan), psikolojimiz, algımız için geçerlidir, bizler tamamen farklıyız.
Onların bakış açısından, dünya son derece can sıkıcı hale gelmiştir. Bağımlı olmak ve özgür olmak arasında içlerinde beliren belli bir dalgalanma ile özgürlük için duydukları güçlü arzularını görebilirsiniz. Kabala bilgeliğinin bu konuyla nasıl ilişki kurduğunu merak ediyorum. Ebeveynlere ne yapmalarını önerir? Dr. Michael Laitman: Kabala bilgeliği, her çocuğu kendi psikoloğu haline getirmemiz gerektiğini söyler. Çocuğun, kim olduğunu ve ne olduğunu bilmesi gerekir. Kendisini dışarıdan görmelidir; kamera aracılığıyla nasıl davrandığı ona gösterilmelidir.
Erkekler arasında birdenbire gruplar beliriyor ve arkadaşlar kendilerinden daha önemli hale geliyorlar. Arkadaşlarının ne söylediği son derece önemli oluyor ve ebeveynlerinin ne söylediği ise yavaş yavaş önemini yitiriyor. Neden böylesi bir fırtına başlıyor? Neden güzellikle, yumuşak bir şekilde olgunlaşamıyoruz? Dr. Michael Laitman: Bana doğa hakkında mı soruyorsunuz? Limor Soffer-Fetman: Evet.
Limor Soffer-Fetman: Okuldayız. Michael Laitman: Tekrardan. Limor Soffer-Fetman: Tekrardan; birçok yıl okulda oluyoruz. İlk üç yılı ve etkinlik saatleri açısından okulun aslında nasıl göründüğünü açıkladınız. Günde kaç saat okul olmalı demiştiniz?
Limor Soffer-Fetman: Dr. Laitman, Kabala’ya göre, okula başlamak için bu doğru bir yaş mıdır? Michael Laitman: Gerçek şu ki, okul üç yaşında başlar. Çocuklar üç yaşında harfleri öğrenmeye başlarlar. Ayrıca, üç yaşından itibaren erkek ve kız çocukları ayırırız. Onlar da kendi aralarında, oyunlarında ve diğer her türlü şeyde ayrılmaya başlarlar. Altı yaşında, çoktan küçük insanlar haline gelmişlerdir. Onlarla ciddi meseleleri konuşmaya başlayabilirsiniz, manevi meseleleri de konuşabilirsiniz. Hâlâ çocuk, hatta bebek gibi görünebilirler ama değildirler. Tabii ki bu onları nasıl hazırladığımız ile çok ilgilidir, ama doğal olarak altı yaş, çocuğun içinde bir insanın büyümeye başladığı yaştır.
Kabala’da, kadın ve erkeğin bir araya gelmesi, Âdem ve Havva hakkında değildir; hatta erkekler ve kadınlar hakkında bile değildir. Bu, insanlığın eril ve dişil olan parçaları hakkındadır. Onların bir araya gelme sebebi, birinin diğerini tamamlaması ve insanlığın genel ıslahını meydana getirmesidir. Erkekler, Kabala ilmini çalışıp Işığı çektiği zaman, kadınlar onlara ihtiyaç ve arzuyu, ıslahları için gerekli olan enerjilerini ateşleyecek yakıtı sağlarlar. Her birinin rolü vardır, hiçbiri diğerinden daha önemli değildir ve hiçbiri diğeri olmadan yapamaz.
Öyleyse, aralarındaki bu manevi bağı – ki ilişkilerine çare olabilecek tek şey bu bağdır – yaratmak için ne yapmak gerekir? Manevi bir bağa sahip olmak demek, her iki eşin de varoluşlarının sebebini – manevi yolculuğa çıkmak ve hayatın manevi amacını edinmek – bilmeleri demektir. O zaman onları gerçekten bağlayacak bir şeyi sahiplenecekler ve müşterek “bir hücre”de beraber olacaklardır. “Erkek, kadın ve aralarında Kutsal Varlık” sözleri gerçeğe dönüşecektir. Başka bir deyişle, Kutsal Varlığın – Yaradan’ın – ifşasını hissedeceklerdir.
Eşitlikten anladığımız şeye göre, ne kadar basit ve net bir eşitlik yaratmayı arzulasak da, neticede bu durum erkeklere ve kadınlara bir fayda sağlamıyor. Yaşamlarımızı daha dengeli, uyumlu, adil veya mutlu hale getirmiyor – “eşitlik” yaratmayı arama yolumuz doğa kanunlarına karşı geldiği için bu böyle.
Gerçi kadın için profesyonel yaşamının yanı sıra kocasından, çocuklarından veya torunlarından hoşnut olmak hâlâ önemli olsa da, bunlar onun için yeterli değildir. Onun egosu o kadar gelişmiştir ki, bu durum ailenin, iş yerinin ve hatta toplumun çitlerini yarıp geçer. O, maneviyat istemektedir. Manevi bütünlük için duyulan bu arzu, son 15-20 yıl içinde arttı. Şu anki nesilden önce, birkaç örnek durum olmuştu, ama bugünkü gibi binlercesiyle gerçekleşmemişti.
Bu durum, dünya bu şekilde inşa edildiği için böyle değildir. Bu içsel tamamlanmamışlık hissi, kadının doğasına yerleştirilmiştir ve bunun sebebi maneviyatta bulunduğundan dolayı, sadece maneviyatla giderilebilir. Kadın, manevi edinimden başka hiçbir şeyle tam olarak tatmin olamaz veya kendini tamamlanmış hissedemez. Erkeğinkiyle kıyaslandığında, dünyamızda kadındaki eksikliğin ne kadar daha derin olduğunu görüyoruz. Erkek, sadece bir kadına bakarak zevk alır. Kadın ise sadece bir erkeğe bakarak ne zevk alır? Erkeğin birçok zevki vardır: futbol, kadınlar, bira, TV ve maceralar. Kadın bundan çok daha derin bir şey ister.
Kadınlar, doğal olarak aileyi nasıl düzenleyeceklerini, her şeyin nasıl işler olacağını, çocuklarla, kocasıyla ve mutfakla nasıl ilgileneceklerini bilirler. Ailelerini düzenlemeyi bilmeleri ile eşit oranda, dünyanın manevi köklerine uygun olarak nasıl düzenlenmesi gerektiğini bilmeye dair bir içsel yeteneğe sahip olduklarını da anlamalıdırlar. Aynı zamanda şunu bilmelidirler ki, kadınlarda şu güç vardır: erkeklerin kendi isteklerini gerçekleştirmelerini sağlayabilirler.
Diğer yandan, kadın evli veya anne olmasa bile, manevi olarak gelişebilir. Hatta yaşamak için yeterli parası varsa, çalışmamayı da seçebilir. Bu şu demektir, erkekle kıyaslandığında, kadın göreceli olarak kendi kendine yeterlidir ve erkeğe etki eden birçok çevresel koşul olmadan da manevi olarak gelişebilir. Bu nedenle, manevi bakış açısından, kadın erkekten oldukça daha mükemmel bir yaratıktır.
Limor Soffer-Fetman: Bir önceki programda, ceninin (fetüs) ana rahmindeki gelişimine dair Kabala anlayışını konuşmuştuk. Kabala’nın fetüsün muazzam algısal yeteneği konusuna bakış açısını açıklamıştınız. Aslında, ana rahminde bile olsa, fetüs annesiyle arasında gelişen bağ sayesinde, çevresiyle bir bağ geliştiriyor. Bugün, doğum konusuna değinmek istiyoruz. Belki doğum sırasındaki kasılmalar konusuyla başlamalıyız. Bu kasılmaların özel, manevi bir anlamı var mı?
Eli Vinokur: Geçen programda, doğum ve emzirme konularını konuştuk, fakat anne, bebek ve hatta belki de baba arasında olan bağa dair ilgimi çeken ana bir sorum var. Anne, bir şekilde çocuğun ruhunu etkiler mi ve anne, çocuk ve baba arasında özel bir manevi bağ var mıdır? Michael Laitman: Hayır. Ne baba ne de anne çocuğun ruhunu etkiler çünkü eğer gerçek ruhtan bahsediyorsak, ruh “yukarıdaki Yaradan’ın parçası”dır. Bahsettiğimiz kaba, hayvansal ruh değildir, kişinin içinde var olan ruhtur ve Tanrı’yı tanımak, Yaradan’ı, Üst Gücü keşfetmek için kişinin onu geliştirmesi gerekir. Ruh aracılığı ile daha yüksek bir dünyanın, bizim gerçekliğimizden daha üstün bir gerçekliğin hissiyatını edinmeliyiz. Bunun baba veya anneyle, ya da kişinin diğer tüm çevresiyle hiçbir ilgisi yoktur. Kişi, Yaradan’dan gelen ve “yukarıdaki Tanrı’nın parçası” olarak bilinen, eşsiz bir kıvılcıma en baştan itibaren sahiptir. Böyle olduğu için, bu kıvılcım gelişmeye başlar ve kişinin gelişmesini talep eder.
Eli Vinokur: Bugün, insan gelişimi hakkında konuşacağız, özellikle de çocuk gelişimi aşamaları hakkında. Aynı zamanda, Kabala ilminin bu konu üzerine ne söyleyeceğini dinleyeceğiz. Daha fazla uzatmadan, başlayalım. Limor Soffer-Fetman: Kabala ilmine ait materyalle karşılaştığımda, çok şaşırmıştım; bu yöntemin çok tutarlı bir yanı vardı. Sanki sürekli gelişen temeller ya da kavramlar üzerine kurulmuştu, ancak birbiriyle çelişmeden bir aradaydılar. Tek, değişmez bir yöntem gibi. Dolayısıyla sorabilir miyim, nasıl oluyor da aynı şeyi açıklamak için en az on sekiz psikolojik yaklaşımımız varken, Kabala’da tek bir yöntem var?
Limor Soffer-Fetman: Kabala, yaşamın ilk üç yılıyla ilişki kurar mı? Michael Laitman: Evet, ama biz sürekli inşa ediyoruz ve temelleri sürekli değiştiriyoruz. Limor Soffer-Fetman: Temelleri değiştirmek ne demek? Michael Laitman: Yaptığımız gelişim aracılığı ile temelleri güçlendiriyoruz, genişletiyoruz. Küçük bir ev inşa ediyoruz gibi. Sonra onu genişletiyoruz ve yükseltiyoruz ki, bu durumda temellerimize tuğla, çimento, demir vs. ekleme ihtiyacımız da oluyor. Öncelikle, Kabala ilmine göre, yirmi yaşına kadar, yani yirmi manevi yıl, ruhlarımızın devamlı geliştiği ve ilerlediği bir aşama içinde oluruz.
Limor Soffer-Fetman: Birçok anne baba, üç yaşındakiler için sınırları koymanın zorlukları hakkında konuşuyor. Sizin bakışınıza göre ne yapılmalı? Michael Laitman: Bu tamamen, çok daha önceden bu konuya başlamakla ilgilidir. Çocuk bunları ilk günden anlar ve hisseder. Çocuk, belirli bir yaşa kadar her şeye izin verildikten sonra, belirli bir yaşta birden disipline girmesi gerektiğini kabul edemez, çünkü farklı olan her şey onun beynine ve alışkanlıklarına çoktan kaydolmuştur. Dolayısıyla, şunu ya da bunu yapması için ona izin veren aynı kişinin, şimdi birden izin vermemesini anlamaz. Bu farklı bir doğa gibidir, sanki farklı bir dünyaya ayak basmıştır ve bu dünyada şimdi ondan, kabul edemeyeceği şeyleri yapması beklenmektedir.
Kadın, erkek gibi evli olmak zorunda değildir; ancak arzusu güçlü ise evli olmak kadına yardımcı olabilir. Kadın ruhani ıslahı yardım ederek edinir çünkü kadınlar bu dünyada, erkeğin ruhunu ıslah etmesine ve maneviyatı edinmesine yardım etmek amacıyla yaratıldılar. Kadınların doğası ve maneviyatı edinmeleri, erkeklerinkinden tümüyle farklıdır. Erkeklerin bir grup dâhilinde çalışmalarına nazaran, kadınların grup içerisinde olmalarına gerek yoktur; erkekler grup dâhilinde ıslah olmaları daha büyük bir olasıdır. Kadınlarda bir grup dâhilinde destek olabilirler, ancak böyle bir imkânları yoksa gerekli değildir.
Kadınlar Ne İster, filminde Nick Marshall (Mel Gibson), sıra dışı bir kaza sonucu aniden eşsiz bir yetenek kazanır. O kadınların düşüncelerini “duyan”, şovenist bir çapkındır. Sonuç olarak Nick, onlar henüz istemeden kadınların arzularını yerine getiren bir adam oluverir. Bu “yeteneğin” bir çapkının ellerinde kötüye kullanılma ihtimali çok yüksektir; ancak hangi erkek kadınların düşüncelerini (sonunda) onları anlayabilmek için bilmek istemez ki ve hangi kadın, henüz ondan istemeden, erkeğinin arzularını yerine getirmesini istemez?