L: Şimdi bugünlerde herkesin maneviyatı istediği bir dönemde bunun zor olduğunu söyleyebiliriz. Bu 100 sene önce, 25 sene önce yoktu. İnsanlar eskiden maneviyat hakkında pek konuşmazdı. Şimdi ise maneviyatın açığa çıkarılması için özel bir zaman fakat kimse maneviyatın ne olduğunu pek bilmiyor. Maneviyat bizim kendi doğamızın zıddı olan bir şeydir. M: Fakat toplumumuzda maneviyatın anlamını tam anlamıyla bildiğini, nasıl ve hangi yolla kazanılacağına dair fikirlerini söyleyenler var. “Yoga matında oturur, meditasyon yaparım ve bu evrensel gücü kazanırım” diyenler var, bu gerçekten böyle mi?
L: Niye böyle düşünüyorsun? M: Niye mi böyle düşünüyorum? L: Neden onların manevi dünyaya bağlantıları olduğunu düşünüyorsun, sadece fazladan ekstra hislere sahip oldukları ve bu sebeple daha fazla algıladıkları için mi?
M: Yani onlarla direkt irtibatta bulunabilmeli ve öğrencilere dürüstçe yaklaşmalı. L: Direkt olmalı ve dürüst olmalı. M: Tamam. L: Öğrenciye yolunda rahatça ilerlemesini, bunu yaparken de eğitmene bağımlı kalmaması gerektiğini öğretmelidir. M: Peki. Yani görevi, bir yönetici gibi, öğrenciyi amacına ulaştırmak için rehberlik yapmaktır.
M: Gizli toplulukların ortak ilkeleri topluca birleşmek ve gizli metotları paylaşarak dünyayı kontrol altına almaktır. Doğayı kontrol altına almak, doğa güçlerini kontrol etmek ve doğa sistemlerini kontrol etmek. Çoğu gizli bu toplulukların yaptıkları aynen budur. L: Kontrol altına almak daha egoistçedir; eğer kontrol hakkında konuşursak, yönetmek isterler, kontrol etmek isterler veya iyi şeyler yapmak isterler. M: Hayır. Fakat Kabala’nın manevi sistemden bahseden ilkelerini alıyorlar. Bu ilkeler çok kusursuz bir manevi sistemdir ve bu ilkeleri alıp adapte ediyorlar.
L: Onlara teşekkürler ki gelişiyoruz, değil mi? M: Bu bireylerin ve toplumların zihinlerini meşgul ve işgal eden sebep tamamıyla nedir? Bunun arkasında olan nedir? Nasıl bu kadar güçlü bir kuvvet olabilir? L: Böyle konular hakkında araştırmak istediğimde genelde tarihe bakarım. Öncelikle tarihte fahişeliğin eskiden itibaren hep olduğunu görüyoruz. Bunun insanlıkta hep var olan bir meslek olduğunu söylüyorlar. Fakat bahsedilmeye değer ve boyutu bugünkü kadar bir patlama şeklinde değildi. 100 sene önceye kadar aşk ve romantizm konusunda romanlar vardı. Konular seks konularına endirekt şekilde değinirdi fakat netteki seks konuları ve hayvansal aksiyonlara benzer konular değildi. Günümüzde direkt hedef seks ve duygusuzca. Bu bizim egomuzdan kaynaklanıyor. Egomuz gittikçe büyüyor. Nesilden nesile büyüyor. Her yeni nesil bir öncekinden daha egoist oluyor. Böylece bu tarz toplumlar geliştiriyoruz. Teknoloji, eğitim ve diğer başka alanlarda seks konusu gelişiyor sanki daha kültürlü, daha bilgili olmak için. Mesela 100 sene önce bir seks mağazası açmak isteseydiniz, iflas ederdiniz. Kimse o mağazaya girmek istemez ve bir kadın ile normal hayatını yaşamaya devam ederdi. Şimdi ise bunlara ihtiyaçları var.
L: Hayır, hiç sanmam. Öncelikle şu gerçek ki meditasyonu kullanarak gevşeyebilirsin veya iç sükûnetin vardır. Tabii ki bu iyileştirici bir yoldur ve ben buna saygı duyarım. İnsan kendi içine dalar ve sonuçta kendini daha iyi hisseder. Neden olmasın? Fakat maneviyatla ilişkisi geçersizdir. Çünkü maneviyat doğamızın zıddıdır. Eğer egoist bir doğaya sahipsem, sadece herkesi sömürmek istersem, herkesin bana hizmet etmesini istersem, sonuçta dünyadaki her var olan şeyin benim için çalışmasını isterim. Böylece maneviyat bunun zıddıdır, bir kalitedir eğer elde edersem sonra verici olurum. Aynı şimdi olduğu gibi dünyayı yutar ve bölersem o zaman belki buna maneviyat denebilir ve güç kazanır. Kendimi gevşetmem ve her şeyi isteme arzumu hiç istememeye doğru azaltırım. Bu bildiğiniz meditasyon yapan kimselerin, sonunda temelinde bitki gibi bir hayat yaşamalarına benzer.