e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Hayat, Sevgi ve Aile > Eğitimde Kabala > 6-9 Yaş Arası Çocuklar -2. Bölüm

6-9 Yaş Arası Çocuklar -2. Bölüm

Dr. Michael Laitman Eğitim Serisi

Limor Soffer-Fetman (eğitim psikoloğu ve psikoterapisti) ve Eli Vinokur (Bnei Baruch Kabala Eğitim & Araştırma Enstitüsü için eğitim içeriği yöneticisi) ile.

Eli Vinokur: Bir önceki programımızı 6 yaş civarında tamamlamış ve konuyu geliştirmeye henüz başlamıştık. Şimdi o gelişime devam ediyoruz. Limor, kaldığımız yerden başlayalım.

Limor Soffer-Fetman: Okuldayız.

Michael Laitman: Tekrardan.

Limor Soffer-Fetman: Tekrardan; birçok yıl okulda oluyoruz. İlk üç yılı ve etkinlik saatleri açısından okulun aslında nasıl göründüğünü açıkladınız. Günde kaç saat okul olmalı demiştiniz?

Michael Laitman: Her zaman. Niye öğrenciler okuldan ayrılsınlar? Nereye gidecekler? Onları dışarıda kontrol edemeyiz, dışarıda neler olduğunu bilmiyoruz. Ne de olsa toplum, henüz ideal bir toplum değil. Nereye giderlerse gitsinler, okul, ev veya dışarısı, çevrenin iyi bir etkisi olmalı.

Dolayısıyla, okulu çocukların gelişimi için iyi bir çevre olacak şekilde düzenlemek en güvenli yoldur. Sonra, çocuklar orada mümkün olduğunca uzun süre kalırlar ve eve sadece duş almak, belki yemek yemek ve uyumak için giderler.

Limor Soffer-Fetman: Bu çok uzun bir okul günü.

Michael Laitman: “Okul günü” olarak adlandırmayacağım. Okul öğretimi, karşıtlık yaratan bir terimdir. Sadece uzun eğlenceli bir gün diyelim.

Limor Soffer-Fetman: Okul eğlenceli ise, uzun eğlenceli bir gün olacaktır. Ancak anne ve babalar ile ve kardeşler ile olan bağ ne olacak?

Michael Laitman: Sabah ayrılmadan önce ve akşam döndükleri zaman olacak. Bu şekilde, evde oturmayacaklar, bilgisayarlarıyla oynamayacaklar ya da onlara ne yaptığını denetleyemediğimiz her türlü şüpheli televizyon programlarını seyretmeyecekler. Bunları okulda, doğru şekilde, dinlenme, yemek ve oyunlar sırasında, diğer her şeyle birlikte almaları en iyisidir.

Limor Soffer-Fetman: Yemekle mi?

Michael Laitman: Tabii ki; yemekle, futbolla, her şeyle birlikte. Sonuçta, çocuğun anne ve babasını günde kaç saat görmeye ihtiyacı vardır?

Limor Soffer-Fetman: Bu, yaşa bağlıdır.

Michael Laitman: Bir anne gün içinde çocuğuna kaç saat ayırabilir? Günün sonunda, çocuklar uyumadan önce ayırabilir; bu bir saat olabilir, bir buçuk saat, hatta iki saat olabilir.

Limor Soffer-Fetman: Ev ödevleri ne olacak?

Michael Laitman: ”Ev ödevi” diye bir şey olmayacak; her şeyi okulda yapıyorlar. Ev ödevi kavramından tamamen nefret edilirdi; bunu hatırlıyorum.

Limor Soffer-Fetman: Evet, hiç kimse ev ödevini sevmez. Ancak pratik gereklidir, dolayısıyla öğleden sonraları pratik yapabilirler.

Michael Laitman: Hayır.  Sabah ya da öğleden sonra diye bir şey yoktur. Aralarda uzun teneffüs zamanlarınız olur, böylece okul bahçesinde serbest kalıp koşabilirler. Sonra tekrar çalışmaya dönersiniz, yemek yenir, biraz dinlenilir. Bu, günü geçirme şeklimiz olur. Okul veya yaz kampı gibi hissetmezsiniz, sadece…

Eli Vinokur: Okulda tatiller var mıdır?

Michael Laitman: Tatiller mi? Ne için tatil? Neden yorulmuş olacaklar? Ebeveynlere de bir plan vermediğimiz takdirde, okul hafta sonları ve tatillerde bile olmalı.

Eli Vinokur: Plan mı?

Michael Laitman: Evet. O zaman ebeveynler de çocuklarla birlikte olmak üzere okula davet edilirler ve hep birlikte çok güçlü bir ders yürütürler. Ya da “ Ebeveynler Günü” veya “Çocuklar Günü” olabilir, böylece herkes o günü olumlu ve düzgün şekilde deneyimler.

Limor Soffer-Fetman: Yani temel olarak, okulda çok aktif bir gün tanımlıyorsunuz.

Michael Laitman: Evet, kesinlikle. Bunu çocuklara vermeliyiz.

Limor Soffer-Fetman: Epey bir rehberlikle, bütün gün çalışarak. Bahsettiğiniz o 10 kişilik grup ile mi çalışıyorlar?

Michael Laitman: Hayır. Daha büyük ve daha küçük gruplar vardır. Konuşma, tartışma grupları daha küçüktür, ama deniz kenarına, ormana veya müzeye daha büyük gruplarla gidersiniz.

Limor Soffer-Fetman: Ya da belki hepsi hep birlikte mi?

Michael Laitman: Evet, evet.

Limor Soffer-Fetman: Fakat çocuk nereye aittir? Bugün çocuğun bir esas sınıfı var ve bazen onları gruplara ayırıyorlar. Dolayısıyla, çocuk nereye aittir, o 10 kişilik gruba mı?

Michael Laitman: Öyle düşünmüyorum. Sınırlanmamalılar. Bunun çok dinamik olması gerektiğini düşünüyorum.

Limor Soffer-Fetman: Öyleyse belki yaş gruplarına göre mi olmalı?

Michael Laitman: O tür gruplar iyidir, böylece kendilerini ifade edebilecekleri bir yerleri olur. Onlara, tüm okulun gerçekte tek bir vücut olduğunu, tüm dünyaya açık olduğunu, hiçbir sınır olmadığını göstermeliyiz. Bütün o sınırlamalar iyi değildir; daha sonrasında güvensizlik yaratırlar.

Limor Soffer-Fetman: Neden o ayırım güvensizlik yaratır?

Michael Laitman: Çünkü çocuklar, kendi yataklarına, banyolarına, mutfaklarına alıştıkları gibi kendi gruplarına da alışırlar. Grup, “çocuğun” olur ve sonrası çok zordur, çok korkutucudur. Yetişkinler bile, bir yere seyahat etmek üzere evden ayrılmakta zorlanırlar, mesela koleje gittikleri zaman. Bugün, 40 yaşında “çocuklar” bile annelerinden ayrılmak istemiyorlar.

Limor Soffer-Fetman: Erkekler ve kızlar arasındaki bağ nasıl olacak? Bu yaklaşıma göre, ayrı olarak çalışmaları gerektiğini anlıyorum, fakat nerede bir bağ olacak? Belirli ortak aktiviteler olmalı mı?

Michael Laitman: Sanmıyorum.

Limor Soffer-Fetman: Hiç mi olmamalı?

Michael Laitman: 9 yaşına kadar, erkeklerle kızlar arasındaki bağa yaklaşmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Bu henüz zamanından öncedir. 9 yaşından sonra, seks, cinsiyetler arası ilişkiler, yaşam, yaşamın devamı gibi konular hakkında onlarla konuşmaya başlarız. Daha önce neden, nasıl, niçin olduğuna dair gözlemleri eksik olduğundan dolayı tam olarak kavrayamadıkları her şey hakkında konuşuruz.

Limor Soffer-Fetman: Hakkında konuştuğumuz yaşlarda, birçok başarı rekabet aracılığıyla kazanılır: Kim en iyi, kim en güçlü, kim en hızlı veya kim en fazlasını biliyor.

Michael Laitman: Aynı şey burada da geçerli, sadece ters rekabet şeklinde: Kim diğerlerine herkesten daha fazla yardım ederse, o kazanır. Fakat aynı zamanda, kelimenin tam anlamıyla rekabettir.

Limor Soffer-Fetman: Bu ne demek oluyor?

Michael Laitman: Bu demektir ki, önemli olan niyettir: Niyet, başkalarına ve topluma vermek konusunda başarı göstermek istiyorum olmalıdır.

Limor Soffer-Fetman: Peki, bilgiye ne diyorsunuz? En fazlasını bilmeye ne diyorsunuz?

Michael Laitman: Bu başka bir şeydir ve en önemli olan şey de değildir. Bahsettiğimiz toplum gibi bir toplumda, hiçbir zaman birinin kişisel bilgisiyle ilişki kuramayız. Biz not vermeyiz.

Limor Soffer-Fetman: Bu okulda hiç not verilmiyor mu?

Michael Laitman: Hiç not yoktur. Bundan bahsetmedik mi? Kusura bakmayın; not yok, sınav yok, hiçbir şey yok.

Limor Soffer-Fetman: Hiç sınav yok mu?

Michael Laitman: Yok.

Eli Vinokur: O zaman bir çocuk nasıl değerlendiriliyor?

Michael Laitman: Eğitmen, çocukların her birini ve tümünü tanır ve anlar. Ne de olsa, her eğitmenin tanımak için sadece 10 çocuğu vardır.

Limor Soffer-Fetman: Doğru, bu durum gerçekten onları tanımaya imkân verir. Fakat yine de, çocuklar nasıl değerlendiriliyorlar ve ne için? Değerlendirilmelerine hiç gerek var mı?

Michael Laitman: Evet. Sonuçta onların az ya da çok aynı seviyeye gelmelerini sağlamamız gerekir.

Eli Vinokur: Fakat her çocuk farklı güçlere sahip iken bu nasıl yapılır? Bazıları daha hızlı, bazıları daha akıllıdır, bazılarının algıları daha iyidir.

Michael Laitman: Her biri topluma ne katabiliyorsa onu katar; biz çocuğun topluma katkısını değerlendiririz. İlk ve öncelikli olarak, okuldan çıkan kişinin türü ile ilgileniriz, fizik ve matematikteki farklılığı ile veya sahip olduğu şey ile ilgilenmeyiz. Bunlar bizim için çok önemli değildir ve inanıyorum ki oldukça yakın bir zamanda, insanlık için de önemli olmayacak.

Limor Soffer-Fetman: Burada bir çelişki var gibi görünüyor: Bugün başarı üzerine çok güçlü bir vurgu var, hatta başkalarının harcanması pahasına.

Michael Laitman: İşte bu şekilde toplumu mahvediyoruz, çünkü bu gerçekten de başkasının pahasına oluyor. Dolayısıyla biz bunu baş aşağı yapıyoruz: bize göre başarı, kişinin topluma fayda sağlamak üzere katılımıdır. Kişiye dair tek ölçümüz budur; verdiğimiz tek not budur.

Limor Soffer-Fetman: Bu durum çalışmaya teşvik konusunda ne sağlayacak? Özendirici olan şey nerededir?

Michael Laitman: Topluma katkıdadır. Ancak kişi topluma katkıda bulunma güdüsüne sahip olunca, sadece ondan sonra, orada çalışma güdüsü de olacaktır. Fizik, matematik veya başka bir konuda başarı göstermek iyidir, ancak önce topluma katkıda bulunma güdüsü olmalıdır.

Limor Soffer-Fetman: Yani eğer biri fizik veya matematikte yetenekli ise, onu sınırlamayacağız ve sistem böyle bir gelişimi destekleyecek.

Michael Laitman: Çocuklara gelişmeleri için 5. veya 6. sınıftan itibaren yardım edebiliriz.

Limor Soffer-Fetman: Topluma faydalı olmak için olabileceklerinin en iyisini olmayı isteyecekleri için mi bu böyle? Bu teşvik edici olacak mı?

Michael Laitman: Evet, sadece toplumun faydası için. Onlar bu bakış açısından geliyorlar ve biz sürekli sadece bunu, toplumun onları bu şekilde istediğini vurguluyoruz.

Limor Soffer-Fetman: Bu çok özgecil bir durum. Başka bir deyişle, kendimi geliştiriyorum, ama toplumun faydası için.

Michael Laitman: İş alanında bile, umuyorum ki toplum konusunda gelişeceğiz; insanlara daha yüksek veya daha düşük maaşlar verilmeyecek.

Limor Soffer-Fetman: Daha ziyade?

Michael Laitman: Daha ziyade insanlar topluma katkıda bulunmak isteyecekler ve öyle yapacaklar.

Eli Vinokur: Başka bir deyişle, %100 katkıda bulunsanız bile, kişinin ihtiyacına göre mi?

Michael Laitman: Evet. Eğer biri matematikte başarılı ise veya doğuştan gelen farklı bir özelliğe sahip ise ve bir başkası bu özelliğe sahip değilse, ne olmuş? Biri topluma su tesisatçısı olarak katkıda bulunur, diğeri profesör olarak veya bir tür yönetici olarak. Yani?

Limor Soffer-Fetman: Tamam, yani her birinin yeri var, fakat farklı miktarda çaba konusunda ne diyorsunuz?

Michael Laitman: Her biri, kendi kişiliğine göre, topluma nasıl ve nerede katkıda bulunacağına dair kendi anlayışına göre çaba sarf eder.

Limor Soffer-Fetman: Yani bu ölçülemez mi?

Michael Laitman: Toplum, çabaya göre takdir eder. Topluma katkıda bulunmak için gösterdiğiniz çabalara göre saygı görürsünüz – bu yaptığınız işe değil, o işe ne kadar gönül koyduğunuza dayanır.

Limor Soffer-Fetman: Bunu nasıl ölçüyorsunuz?

Michael Laitman: Bunu ölçmezsiniz. Toplum, manevi toplum olduğunda, bunu ölçecektir. O zaman bunu ölçecek, anlayacak ve hissedecektir.

Eli Vinokur: Görünürde daha az çaba gösteren diğer çocuklarla aynı şeyi alacaklarını bilen çocukların, daha fazla çaba göstermek için nereden motivasyon alacaklarını ben hâlâ anlamıyorum.

Michael Laitman: Doğrusunu istersen, toplumun takdirine ilaveten, eğitim sayesinde edindikleri takdir edilme hissinin ardından, Yaradan’ı memnun etmek ile ödüllendirildiklerini keşfederler; ödül bu olacaktır.

Kişinin doğru yaklaşımı ve toplum içindeki çabaları sayesinde, onlar Yaradan’ı keşfetmeye ve böylelikle kendileri için açtıkları manevi dünyanın boyutunu hissetmeye başlarlar. Ödül budur.

Çünkü günün sonunda, neden var oluyoruz?  Onlara altı yaşında, yaşam ve ölüm hakkında sordukları zaman, sonsuzluk halini, ebedi ve mükemmel yaşamı edindiğimizi açıkladık. O zaman neden şimdi onları 16 veya 20 yaşına, hatta 30 veya 40 yaşına getirdik? Onu edinsinler diye.

Eli Vinokur: Bu sadece çocuğun duyduğu bir slogan olma durumundan, gerçekten deneyimlendiği duruma nerede geçer?

Michael Laitman: Bunu yaşam boyunca gerçekleştirmeleri için onlara yardım ediyoruz. Okul hiçbir zaman bitmez; biz sadece okul yapısını sosyal yapı ile değiştiriyoruz. Bir çevre içinde olduğumuz her seferinde, o çevreye katılmalıyız. Tıpkı okulda olduğu gibi, bu insan toplumu çevresinde de benzer şekildedir. Bu şekilde ilerleyeceğiz; bir sonraki dünyayı gerçekten bu şekilde edineceğiz. “Kendi dünyanı, kendi yaşam sürende göreceksin,” (Berachot 17a). Ebediyet ve mükemmeliyet ile ödüllendirilmek, teşvik edici olacaktır.

Bu yüzden, toplumdan geldiği için kabul edilebilir olsa da, konu maaş ve ödül değildir. Ancak aynı zamanda, çok daha yüksek bir şeye arzu duyarsınız.

Eli Vinokur: Şimdi, henüz toplum düzelmemişken, böyle bir okul kuruyoruz diyelim. Çocuğun doğru yönde hareket etmesi için çocuğu ödüllendirmenin doğru şekli nedir?

Michael Laitman: Size küçük bir sır vereceğim. Tüm dünyanıza bir ara vermeniz, bu düşüncelere ve bu yaklaşıma dalmanız gerekir. Birkaç gün sonra, burada insanları yapılandırmak, onları eğitmek için tamamen farklı bir sistem olduğunu fark etmeye başlayacaksınız. Eğitim sistemi, mühendisler, elektrikçiler ya da bankacılar yetiştirmek ile değil, insanları yapılandırmak ile ilgilidir. Öncelikli ve en önemli olarak, bir insan yetiştirmekle ilgilidir. Aksi takdirde, bilim aracılığıyla elde ettikleri her şeyi, fayda sağlamak için değil, zarar vermek için kullanacaklardır.

Limor Soffer-Fetman: Bugün gördüğümüz de budur.

Michael Laitman: Evet. Dolayısıyla eğer öncelikle insan yetiştirirsek, sonrasında bilimi geliştirmeye değer. Aksi takdirde, her şey bizim dezavantajımıza kullanılacaktır.

Yaşam boyunca, sürekli olarak sadece insan üzerinde çalışmamız gerekir. 0 yaştan 30, 70 yaşa kadar, 120 yaşa kadar, insanlar için sistemler kurmamız gerekir, böylece kişi ne kadar uzun yaşarsa yaşasın, çevre her zaman var olacaktır ve kişi sürekli tüm çevre ile integral bir iletişim içinde olacaktır. Bu şekilde, birey toplumu etkileyecek ve karşılığında toplum da bireyi etkileyecektir. Bu karşılıklı iletişim içinde, insanlar içlerindeki “insan seviyesi” denen manevi hayatı bulacaklar. Bunun bedenle hiçbir ilgisi yoktur.

Bu yolla, insanlar kendilerini içlerindeki ruhun parçası olarak keşfedecekler. Sonra beden ölebilir, fakat onlar kendilerini hâlâ canlı hissedecekler çünkü ebedi olan çevreyle, toplumla, evrenle ilişki kurmuş olacaklar. Bugün meydana çıkaramadığımız şey budur. Çevreden ve toplumdan izole olduğumuz için bunu hissedemeyiz.

Limor Soffer-Fetman: Bu durum bugün çocuklarda var olan başarılı olma dürtüsünü kaybettirmeyecek mi?

Michael Laitman: Nelerde başarılı olmak? Birbirimizi mahvetmekte mi, birbirimizin üstüne basmakta mı, yoksa birbirimize yardım etmekte mi?

Limor Soffer-Fetman: Bu, olanların çok kötü bir yan etkisidir, ancak aynı zamanda etkileyici başarılar da var.

Michael Laitman: Hayır, bu bir yan etki değildir. Eğer diğerlerinden daha iyi olursam, kendimi iyi hissederim. Bu bir yan etki değildir.

Limor Soffer-Fetman: Doğru, bu birbirine sıkıca bağlıdır.

Michael Laitman: Kendimi diğerleriyle karşılaştırarak değerlendiririm. Bizim sistemimizde ise, katkıda bulunabileceğim sosyal faydanın miktarına göre kendimi değerlendiririm. Diğerlerinin bunu bilmesi ya da bilmemesi ile ilgilenmem çünkü bunun için daha yüksek bir ödül alırım. Burada kişi kendini analiz eder ve değerlendirir. Bu, herhangi bir yargı sistemine, denetime, cezaevlerine veya mahkemelere gerek duymadığınız bir yaklaşımdır. Dünya, iyi bir yer haline gelir. Eğer bu eğitim sistemini kullanırsak, bunu başarabiliriz. Kim çocuğunun iyi olduğunu görmek istemez?

Limor Soffer-Fetman: Başka bir konuya geçersek, gelişim sorunları olan çocuklara veya hiperaktif çocuklara ne diyorsunuz? Bir konuşma ortamında oturmak onlar için çok zor olabilir.

Michael Laitman: Bunun bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Onları nasıl düzenlediğimizle ilgili olduğunu düşünüyorum; onlara sadece daha fazla hareket özgürlüğü vermeliyiz.

Limor Soffer-Fetman: Bugün okullarda hiçbir hareket yok, sadece oturuyorlar.

Michael Laitman: Tam olarak bizim söylediğimiz de bu, bugün bir ağacın altına 10 çocuk ile oturup konuşulan, sonra bir film seyretmek ve film hakkında konuşmak üzere sınıfa gidilen, sonra belki futbol oynanan ve hep birlikte yemek yenilen okullar yok.

Limor Soffer-Fetman: O yaşta birçok oyun olmalı. Çocuklar 6 yaşında oyun oynamayı bırakmıyorlar.

Michael Laitman: Öyleyse, birbirlerine yardım ettikleri oyunlar da olmalı. Aynı zamanda şarkılar ve çocukları birbirlerine yaklaştırabilen şeyler de olmalı. Onları birlikte olmaya, bunun iyi ve güven verici olduğuna alıştırmak istersiniz. Burası, çocuklar için daha çok bir savaş alanı gibi olan günümüz okullarına benzemez. Hatta çocuklar okulda uyumalılar.

Limor Soffer-Fetman: Okulda uyumak mı?

Michael Laitman: Bu, yaşa bağlıdır, ancak 6, 7 veya 8 yaşında, çocuklar gün ortasında bir saat kadar uyumaya ihtiyaç duyabilirler.

Eli Vinokur: Yani dinlemek için zaman olmalı. Özel ihtiyaçları olan çocuklar konusuna dönersek, zeka geriliği gibi sorunları olan çocuklar bu çerçeveye entegre edilmeli mi?

Michael Laitman: Hayır, sanmıyorum. Hiperaktivite bir sorun değildir ve daha az hiperaktif olan çocukları rahatsız etmemeleri için özel sınıflar tasarlamak mümkündür.

Eli Vinokur: Özel ihtiyaçları olan çocuklar?

Michael Laitman: Gerçekten özel sorunları olan çocuklara da, onlar için tasarlanmış sınıflar gerekir. Ne de olsa, daha sonraki hayatlarında da sürekli desteğe ihtiyaçları olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla, şu an bile onlara doğru eğitmenler aracılığıyla, mümkün olduğu kadar gelişme imkânı vermeliyiz ve birbirlerine nasıl destek olacaklarını öğretmeliyiz, çünkü aralarından birçoğu birbirine yardımcı olabilir.

Eli Vinokur: Maalesef programımızın sonuna geliyoruz. Kısaca özetlersek, okulun keyifli bir okul günü olması hakkında konuştuk. Okul o kadar eğlenceli olacak ki, çocuklar okuldan ayrılmak istemeyecekler, eğlenceler, geziler ve oyunlardan dolayı tatil istemeyecekler. Akşam saat altıya kadar okulda kalmalarından, anne ve babalarıyla biraz konuşmak ve uyumak üzere eve gitmelerinden bahsettik. Tam günlük okulda, dinlenmeye de zamanları olacak. Ayrıca, gruplar sabit ve kapalı değil, dinamik olacak. Çocukları ayıran sınıflar olmayacak, sadece özgüvenlerini geliştirmeye yardım edecek gruplar olacak. Sürekli birbirleriyle kaynaşacaklar ve o ortamda olmayı öğrenecekler.

Michael Laitman: Kıskançlık, ihtiras, onur ve benzeri tüm eğilimleri, onları topluma faydalı olmak üzere geliştirmek için kullanacaklar. Yani, bu tür duyguları kesinlikle ifade edecekler.

Eli Vinokur: Dolayısıyla, rekabetten bahsettiğimizde, topluma kimin en faydalı olduğu konusundaki rekabetten bahsediyoruz.

Michael Laitman: Evet, olumlu rekabet.

Eli Vinokur: Günümüzde olana kıyasla, bu 180 derecelik bir yön değişimi.

Michael Laitman: O zaman rekabet yasaklanmaz, ancak herkes aslında öyle bir insanı teşvik eder ve böylece o kişinin gurur duyacağı bir şeyi olur. Hatta bunun için bir madalya bile alabilir.

Eli Vinokur: Yani çocuk belirlediğimiz hedefe doğru bu şekilde büyüyor. Çocuk kendini başkalarına ilişkin olarak ölçmeye başlar ve böylece yavaş yavaş kendisinden dışarı çıkar. Aslında, bu şekilde burada yeni bir sistem yapılandırıyoruz…

Limor Soffer-Fetman: Sevgi, bağlılık ve özen dolu bir okul.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,077