Michael Laitman Eğitim Serisi
Limor Soffer-Fetman (eğitim psikoloğu ve psikoterapisti) ve Eli Vinokur (Bnei Baruch Kabala Eğitim & Araştırma Enstitüsü için eğitim içeriği yöneticisi) ile.
Eli Vinokur: Herkese merhaba. Birçok aşama hakkında konuştuk: Emzirme aşamasını tamamladık ve şimdi gelişim aşamalarına doğru ilerliyoruz. Peki, nereden başlamalıyız?
Limor Soffer-Fetman: Kabala, yaşamın ilk üç yılıyla ilişki kurar mı?
Michael Laitman: Evet, ama biz sürekli inşa ediyoruz ve temelleri sürekli değiştiriyoruz.
Limor Soffer-Fetman: Temelleri değiştirmek ne demek?
Michael Laitman: Yaptığımız gelişim aracılığı ile temelleri güçlendiriyoruz, genişletiyoruz. Küçük bir ev inşa ediyoruz gibi. Sonra onu genişletiyoruz ve yükseltiyoruz ki, bu durumda temellerimize tuğla, çimento, demir vs. ekleme ihtiyacımız da oluyor. Öncelikle, Kabala ilmine göre, yirmi yaşına kadar, yani yirmi manevi yıl, ruhlarımızın devamlı geliştiği ve ilerlediği bir aşama içinde oluruz.
Limor Soffer-Fetman: Bu dünyevi bir süre değil, yirmi yıl olması gerekmiyor değil mi?
Michael Laitman: Kabala ilmini çalışmaya başlayan bir yetişkin bile sıfırdan başlar ve birkaç yıl sonra gebelik dönemine, yani manevi gebelik dönemine girebilir. Bu dönem “dokuz ay” olarak bilinir. Bunun dünyevi rakamlarla hiçbir ilişkisi olmadığını görüyorsunuz. Manevi zaman, kişinin gelişme hızına göre hareket eder, güneşin ya da ayın hareketlerine göre değil.
Limor Soffer-Fetman: Tamam, öyleyse kişi tüm yaşamı boyunca değişir. Fakat siz bir de temellerden bahsediyorsunuz; bu biraz farklı bir şey.
Michael Laitman: Temellerden de bahsediyorum çünkü her aşamada temellere de eklerim. Temellere eklerim ne demektir? Elli yaşında, varsayalım büyükbaba olduğumda, anne ve babamı, büyükanne ve büyükbabamı anlamaya başlarım. Böylece, temellerim değişir. Onların bana neden öyle davranmış olduklarını anlarım.
Limor Soffer-Fetman: Evet. Tamam, peki eğer bir an için ilk üç yıla geri dönersek, psikoloji ilk üç yıldan genellikle bebeğin dünyayla kurduğu ilk ilişki dönemi olarak bahseder.
Michael Laitman: Bebekle dünya arasındaki bağ iki yaşından önce gelişemez.
Limor Soffer-Fetman: Bebeğin dünyayla bağlantısı.
Michael Laitman: Bebek bunu hissetmez. Dünyayı hissetme gücü yoktur.
Limor Soffer-Fetman: Anne aracılığı ile demek istiyorum.
Michael Laitman: Anne aracılığı ile anneyi ya da anne yerine geçen kişiyi hisseder. Dünyayı hissetmez. Kabala ilmine göre, iki yaşına gelene kadar, bebeğin dünyayı kavrayacak hiçbir aracı yoktur. Hâlâ rahimde gibidir.
Limor Soffer-Fetman: Dışsal bir rahim mi?
Michael Laitman: Rahimdeki süreci tamamlayıcı bir durum.
Limor Soffer-Fetman: Bebeklerin kırk gün evden dışarı çıkarılmaması gerekir diye geleneksel bir yaklaşım var.
Michael Laitman: Doğru. Kırk gün Bina (anlayış) seviyesidir, evet.
Limor Soffer-Fetman: Fakat diğer taraftan, doğumdan bir hafta sonra, “Alışveriş merkezindeyim, neden olmasın?” diye beni arayan anneler var.
Michael Laitman: Tabii, biliyorsunuz ki, yaşam var ve bir de köklere göre doğru olan var. Köklerimize göre, kırk günlük olmadan çocuğu dışarı çıkarmanın, anneden ayırmanın kesinlikle hiçbir anlamı yoktur.
Limor Soffer-Fetman: Fiziksel olarak mı ayırmak?
Michael Laitman: Fiziksel olarak. Kırk gün Bina seviyesidir. Bebeğin dışarıda olduğu ilk seviyedir. Kırk gün sonra, bebek dışarıda olduğunu bir şekilde algılamaya başlar. Daha öncesinde, nerede olduğunu bilmez. Bebek anlamaz, karşılık vermez ve herhangi bir şey için gücü yoktur. Fakat kırk gün sonra, anneyle olan bağın sınırları daha azalır, gerçi iki yaşına kadar bebek anneye bağlı olmaya ihtiyaç duyar.
Limor Soffer-Fetman: Fakat o iki yıl içinde anneye olan fiziksel yakınlık ne kadar önemlidir?
Michael Laitman: Bebeğin anneye mümkün olduğunca yakın olmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Eli Vinokur: Çoğunlukla bebeğin bu duruma alışacağına ve sonra bağımsız olamayacağına dair bir korku oluyor.
Michael Laitman: Hayır, hiç de değil.
Eli Vinokur: Yani mümkün olduğunca uzun süre anne üzerinde olmalı, hatta annenin üzerinde mi uyumalı?
Michael Laitman: Sorun değil, hatta bütün süre, ya annenin önüne ya da arkasına, fark etmez, bağlı olmalı. Çocuk annesinin içindeymiş gibi hissetmeye ihtiyaç duyar. Aslında rahimdeymiş gibi hissetmeli. Koku çok önemlidir. Anneye yakın olmakla, aynı zamanda birçok bağışıklık kazanır. Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum ama anne kendine ait birçok şeyi bebeğe iletir, ağzı ve derisi aracılığı ile bebeği bütünler. Tükürüğü ve elleriyle bile birçok maddeyi bebeğe katar. Bu çok önemlidir. Hâlâ anlamadığımız şeyler var; bilimin daha bunları keşfetmesi gerekiyor, fakat Kabala ilmine göre, bu iki yıl içinde, çocuk rahimdeyken almadığı her şeyi annesinden alır.
Eli Vinokur: Bir zamanlar, çocuğun üzerine genişleyen bir rahim gibi diyerek bu durumu çok güzel açıkladığınızı duymuştum. İlk önce, içsel bir rahim vardır; sonra bebeğin odası rahim olur, sonra ev rahim olur ve daha sonra belki çevre rahim olur.
Michael Laitman: Evet. Eğer çocuğu bu şekilde yetiştirebilirsek, gerçekten tüm dünyayı kucaklayabilecektir.
Eli Vinokur: Üst Olan’ın rahmine kadar, belki?
Michael Laitman: Evet, bebek için her şey doğal, güzel ve keyifli olacaktır.
Eli Vinokur: Evden dışarı çıkarma konusunda, bahsettiğiniz rahim hangi yaşta genişlemeye başlayabilir?
Michael Laitman: Üç yaşından itibaren.
Eli Vinokur: Yani üç yaşına kadar çocuk hiç evden çıkmamalı mı?
Michael Laitman: Hayır, iki yaşına kadar, emme döneminde, evde ve annesinin yanında olmalı.
Eli Vinokur: Arada bir dışarı çıkarılabilir mi?
Michael Laitman: Evet, ama tekrar belirteyim, modern zamanlar hakkında konuşmuyorum; Kabala ilminde söylenenler hakkında konuşuyorum.
Eli Vinokur: Tamam, ideal olan hakkında.
Michael Laitman: Bizim kitaplarımızda hiç dışarı çıkarılma yok, dışarı çıkarılma olmalı diye yazılmamış.
Limor Soffer-Fetman: Bu, bugün bunu yapmak yanlıştır demek değildir.
Michael Laitman: Bilmiyorum. Kızlarıma ve torunlarıma ne yapmaları gerektiğini kesinlikle söylemem.
Eli Vinokur: Fakat arzulanacak idealin ne olduğunu bilmek ilginç, ya da en azından aşina olmak ve onun var olduğunu bilmek.
Michael Laitman: Çocuğu uygun olmayan, saldırgan çevrelere koymamalıyız. İki yaşına kadar, her zaman annesinin yanında olduğunu hissetmeli. Daha sonrasında, üç yaşından itibaren, çevresini, toplumu, arkadaşları anlamaya ve arkadaşlarıyla oynamaya başlar. Çocuk onlardan sadece öğrenmeye başlamaz, fakat aynı zamanda diğer insanlarla arasında bir ilişki, bir iletişim kurmaya başlar.
Eli Vinokur: Üç yaşına kadar çocuğun ihtiyacı nedir? Başka bir deyişle, duyularını birleştirmek için hangi müzik, hikâyeler, malzemeler gereklidir?
Michael Laitman: Buna hâlâ rahimdeyken bile başlayabilirsiniz. Bu ne demektir? Eğer anne müzik dinliyorsa, sanata veya başka tür şeylere ilgi duyuyorsa, bu kesinlikle çocuğu etkiler. Gelişmiş insanların çocuklarının nasıl doğduğunu görebiliriz.
Limor Soffer-Fetman: Bu demek oluyor ki, o aşamada bile sorumluluğum var çünkü annenin maruz kaldığı her şey fetüse geçiyor.
Michael Laitman: Hatta hamile kalmadan önce geçer. Çocuklarımıza sadece besin vermiyoruz; onlara farkında bile olmadığımız birçok şey veriyoruz.
Eli Vinokur: Duyusal gelişim açısından, çocuğun daha geniş bir bakışa sahip olmasını nasıl en iyi şekilde geliştirebiliriz?
Michael Laitman: Doğrusu, kişi ne kadar hızlı gelişirse, daha ileriye gelişme fırsatları daha iyi olur. Fakat tekrar belirteyim, dünyevi gelişmeden bahsediyorum, manevi gelişimden değil. Manevi gelişimin bununla hiçbir ilgisi yoktur; sadece kişinin ruhunun köküne bağlıdır. Eğer manevi gelişim arzusu kişiye gelmişse, o kişi yaşa bakmaksızın gelişir. Çok bilgili, eğitimli biri olabilir ya da sıradan, eğitimsiz biri olabilir. Ruhun köküne bağlıdır, ebeveynlerine ya da nasıl yetiştirildiğine bağlı değildir. Ancak, dünyevi gelişime ilişkin olarak, çocuğu mümkün olduğunca erken geliştirmek kesinlikle önerilir.
Limor Soffer-Fetman: Tamam, bu iki yıl süresince babanın rolü nedir?
Michael Laitman: Anne aracılığı iledir. Çocuk babayı anlamaz, onu hissetmez. Çocuk, babayı annenin yanında hissetmelidir, yalnız olarak değil. Bunu Kabala ilminden de görüyoruz. Kabala’da, baba, annenin üzerinde yer alır ve bebeği annenin aracılığı ile etkiler.
Limor Soffer-Fetman: Yani babanın bebekle direkt bir temasta olması için hiçbir tavsiye yok.
Michael Laitman: Hayır, çünkü bebek henüz babadan hiçbir şey alamaz, fakat sadece annesinin aracılığı ile alır. Eğer baba, annenin yanındaysa, bebek onu çevreye bir eklenti olarak algılar.
Limor Soffer-Fetman: Baba konusunda, erkekler ve kızlar arasındaki farklılıklar nedir?
Michael Laitman: Çocuklar bu yaşta, henüz ne kendilerinden ayrı bir şeye bir çekim ne de cinsiyeti hissederler. Bebeklerin insan olarak düşünülmediği bir aşamadır. Daha önce de söylediğimiz gibi, daha dışsal bir şekilde olmasına rağmen, bebeğin hâlâ rahimde gelişiyor olduğu düşünülür. Duyularını harekete geçirmek mi istiyorsunuz, elinizden geleni öğretmek mi istiyorsunuz, fakat günün sonunda, onu küçük bir hayvandan daha fazla yetiştirmeniz imkânsızdır. Tabii ki, onlara müzik çalarsınız, renkleri öğretirsiniz.
Eli Vinokur: Hayvan yavrusu gibi mi?
Michael Laitman: Evet.
Eli Vinokur: Üç yaş konusunda, bildiğim kadarıyla, Kabala ilminde genellikle okuma yazma öğretmeye üç yaşında başlarlar, doğru mu?
Michael Laitman: Evet, doğru.
Eli Vinokur: Bu, okuma yazma öğretmeye genellikle okul çağında başlayan, bilindik yaklaşımdan farklı.
Limor Soffer-Fetman: Şu anki yaklaşımın böyle olması, o yaşta hatırlama zorluğu olduğundandır. Bu yüzden okula başlamak için beş veya altı yaşını beklerler.
Michael Laitman: Geleneksel eğitimde de üç yaşında başlarlar. Oğlumun o yaşta öğrenmeye başladığını biliyorum ve şimdi torunum öğreniyor. Üç yaşında alfabeyi çalışmaya başlıyorlar.
Limor Soffer-Fetman: Bu yaşta oyunlara ne demeli?
Michael Laitman: Oyunlar mümkündür.
Limor Soffer-Fetman: Bu erken öğrenim, çocuğun oyunlara duyduğu ihtiyacın harcanması pahasına olmuyor mu?
Michael Laitman: Neden? Neden harfleri öğrenme yeteneği konusunda böylesi tereddütleriniz olduğunu anlamıyorum.
Limor Soffer-Fetman: Çünkü harfler soyut biçimler ve o yaşta hafızada büyük zorluk oluyor. Hafıza henüz kuruluyor.
Michael Laitman: Çocuklar onlara verdiğimizden milyon kez fazlasını anlayabilirler.
Limor Soffer-Fetman: Bu doğru ama sanki onları zorluyormuşuz gibi görünüyor.
Michael Laitman: Bu nasıl yaptığınıza bağlıdır.
Limor Soffer-Fetman: Gerçekten istedikleri oyun oynamak.
Michael Laitman: O zaman bunu onlara oyun olarak verin. Ayrıca, anlamalıyız ki, çocuğun da orada oturmak ve kalkmamak üzere bir görev olduğunu anlaması gerekir.
Limor Soffer-Fetman: İşte bu yüzden o zorunluluğu o kadar erken yaşta yaratmama eğilimi var. Biliyoruz ki, sonrasında birçok yıl oturmak zorunda kalacaklar; orada bir tür ceza var sanki.
Michael Laitman: Bir saniye, eğer çocuk bunu bilir ve buna alışırsa, o ceza olmayacaktır, bir alışkanlık haline gelecektir ve sonrasında hayatı çok kolaylaşacaktır.
Limor Soffer-Fetman: Peki, onları itaatkâr olmaya alıştırmanın faydası ne olabilir?
Michael Laitman: Bu kesinlikle faydalıdır.
Limor Soffer-Fetman: Onlardan çocukluklarını geri almıyor mu?
Michael Laitman: Çocuklukla ne demek istiyorsunuz, vahşileşmek mi?
Limor Soffer-Fetman: Evet, ne istersen onu yapmak, evet.
Michael Laitman: Fakat dünyadaki tüm kültürlerde, eski olan kültürlerde de görüyoruz ki, çocuklar yetişkinlerle birlikte eğitiliyor.
Limor Soffer-Fetman: Doğru, bu çok yaygındı.
Michael Laitman: Evet, kızlar bu şekilde ve erkekler şu şekilde.
Eli Vinokur: Babasının yanına oturarak.
Michael Laitman: Evet, ateşin yanında, etrafında dans ederek ve işte bilinen her şeyi yaparak. Çocuklar her zaman ne yapacaklarını yetişkinlerden öğrendiler. Bugün yaptığımız şeyler için herhangi haklı bir gerekçe görmüyorum. Manevi açıdan bile, çünkü ne de olsa bu durum bize manevi kökleri ve neden onları dünyevi dallara taşımamamız gerektiğini açıklar.
Limor Soffer-Fetman: Peki, Kabala açısından, neden üç yaşında başlaması o kadar önemlidir?
Michael Laitman: Çünkü çocuk o yaştan itibaren algılamaya başlar. Doğanın görünürde çocuğun aklına koymadığı şeyi, biz ona katmak zorundayız. Bunu ona götürmek zorundayız. Bu tek bir sistemdir. Kişinin rahimdeyken aldıkları, emme döneminde aldıkları, ona bakan annesinden aldıkları, babasından ve çevresinden aldıkları var. Bunlar, yaşa ve cinsiyete bağlı olarak, zamanında çocuğa verilmeli. Kişi böylece gelişir ve gerçekle uyumlu bir ilişki içinde olarak yaşama entegre olur. Beş, altı yaşından itibaren yapmayı istediğimiz gibi yapmakla olmaz.
Limor Soffer-Fetman: Bunun yapay olduğunu ve çocuğa uymadığını mı söylüyorsunuz?
Michael Laitman: Sadece yanlış olduğunu düşünüyorum çünkü çocuğun içsel gelişimiyle örtüşmez, ona uymaz. Biliyorsunuz, aynı zamanda dönemlerimiz var, mesela hormonal dönemler veya hormonal gelişim. Önce, arkadaşlarla olan dönem, sonra romantik ilişki dönemi, daha sonra başka bir şeyin dönemi, çalışma, rekabet, çocuklar, vs. böyle dönemler var. Çocuklar için dönemler çok belirlidir. Çocukların yaşamları çok hareketlidir, dolayısıyla onlara bu gelişimi – sosyal gelişim, müzikte, dansta, dilde, okuma ve yazmada gelişim – mümkün olan en kısa zamanda sağlamalıyız. Çocuklarımıza öğretmemiz gereken yedi öğreti vardır ve dans, resim, müzik bunların arasındadır.
Limor Soffer-Fetman: Biz mi öğretmeliyiz?
Michael Laitman: Evet, okulda öğretilmeli.
Limor Soffer-Fetman: Bu zenginleştirici, paraya katkısı olan bir şey değil.
Michael Laitman: Hayır. Çocuk bunları bilmeli.
Limor Soffer-Fetman: Bu durum çok farklı görünüyor.
Michael Laitman: Herkes, herkes bunları bilmeli. Bunları bilmeden, kişi doğayı doğru şekilde anlayamaz, çevreyle doğru düzgün bağ kuramaz. Dolayısıyla çocukların tüm bu öğretilerle ilgili ders alması gerekir.