e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Hayat, Sevgi ve Aile > Eğitimde Kabala > 6-9 Yaş Arası Çocuklar -1. Bölüm

6-9 Yaş Arası Çocuklar -1. Bölüm

Dr. Michael Laitman Eğitim Serisi

Limor Soffer-Fetman (eğitim psikoloğu ve psikoterapisti) ve Eli Vinokur (Bnei Baruch Kabala Eğitim & Araştırma Enstitüsü için eğitim içeriği yöneticisi) ile

Eli Vinokur: İlerledik ve okul çağına geldik, altı yaş. Şu ana kadar, her dönemin birbirine benzemeyen durumlarını açıkladık. Şimdi, çocuğun olgunlaşmasında çok önemli olan özel bir döneme başlayacağız: Okul çağı.

Limor Soffer-Fetman: Dr. Laitman, Kabala’ya göre, okula başlamak için bu doğru bir yaş mıdır?

Michael Laitman: Gerçek şu ki, okul üç yaşında başlar. Çocuklar üç yaşında harfleri öğrenmeye başlarlar. Ayrıca, üç yaşından itibaren erkek ve kız çocukları ayırırız. Onlar da kendi aralarında, oyunlarında ve diğer her türlü şeyde ayrılmaya başlarlar. Altı yaşında, çoktan küçük insanlar haline gelmişlerdir. Onlarla ciddi meseleleri konuşmaya başlayabilirsiniz, manevi meseleleri de konuşabilirsiniz. Hâlâ çocuk, hatta bebek gibi görünebilirler ama değildirler. Tabii ki bu onları nasıl hazırladığımız ile çok ilgilidir, ama doğal olarak altı yaş, çocuğun içinde bir insanın büyümeye başladığı yaştır.

Limor Soffer-Fetman: “İnsan” ile ne demek istediğinizden emin değilim, fakat ilginç bir şekilde Freud da, beş – altı yaşa kadar, kişinin özünde olan tüm yapıların oluştuğunu söylemişti. Kabala’nın görüşü de böyle mi?

Michael Laitman: Evet, tabii ki. Altı yaşından itibaren çocukla küçük bir insanmış gibi ilişki kurabiliriz.

Limor Soffer-Fetman: (gülerek) Sadece boyu daha kısa.

Michael Laitman: Evet, çocuklarda zaten biçim verebileceğimiz, yapılandırabileceğimiz bir şey vardır. Yani, malzeme zaten oradadır.

Limor Soffer-Fetman: Eğer zaten üç yaşından altı yaşına kadar okuma yazmayı öğrenmiş iseler, o zaman birinci ve ikinci sınıfı çoktan tamamlamış oluyorlar. Sonra ne oluyor?

Michael Laitman: Sadece birinci ve ikinci sınıfı değil. Okuyabilirler, biraz yazabilirler, kendilerini ve başkalarını nasıl muhakeme edeceklerini, nasıl davranacaklarını, neden başka bir şekilde değil de o şekilde davrandıklarını bilirler. Başka bir deyişle, başkalarını ve kendilerini muhakeme edecekleri bir sisteme sahiptirler.

Ne yapacaklarını bilirler, gerçi bunu hatalı yaparlar veya unuturlar. Sürekli gelişirler, dolayısıyla sık sık kafaları karışır, fakat olayların çok basit olmadığını, kendi bakış açılarının tek bakış açışı olmadığını, düşündükleri şeyin yarın değişebileceğini, kabul edemeseler dahi başkalarının da haklı olabileceğini fark ederler. Kısacası, dünyayı kendi anlık yaşamlarından daha geniş bir görüntüyle anlayacak gözlemlere ve hazırlığa sahip olurlar.

Limor Soffer-Fetman: Bu, biraz önce bahsettiğiniz insanın başlangıcı mıdır?

Michael Laitman: Kesinlikle, bu insanın başlangıcıdır.

Limor Soffer-Fetman: Olaylara birçok açıdan bakma yeteneği.

Michael Laitman: Evet. “İnsan”, doğanın üstünde, hayvansal seviyenin üstünde olandır. Hayvan, tamamen doğanın güçleri tarafından yönetilir, onun başı tam olarak bedeninin üzerinde, arzularının üzerinde hareket eder. “Baş” düşünce demektir, “beden” ise arzu demektir. Başım arzularımı tatmin etmek üzere çalışıyorsa, hayata bu şekilde yaklaşıma “hayvan” denir.

“İnsan” olmak demek, arzularım var ve bu arzuları tatmin etmek istiyorum, ancak bununla birlikte, başka bir başım daha var demektir. Kabala bilgeliğinde, kıyafet giydiğimde, yani üzerime daha yüksek bir seviye aldığımda ve kendi seviyemi bu daha yüksek seviyeden gözlemlediğimde, buna “kıyafetlenmenin başı” denir. Kendimi muhakeme ederim, kendimi incelerim.

Başka türlü olabileceğimi, farklı olabileceğimi, farklı düşünebileceğimi, yarın değişebileceğimi ve genel olarak konuşursak, yarın her şeyin, hatta çevrenin bile farklı olabileceğini anlarım, çünkü her şey benim gözlerimdedir, çevreyi algılayış şeklimdedir. Ancak, bunların hiçbiri önemli değildir. Çevre değişebilir, dünya değişebilir, ben değişebilirim, yani yarına dair bir tür tahmin, bir değerlendirme yapabilirim. Bu insan seviyesidir; kişi geliştiğini anlar, şu an içinde bulunduğumuz ana bağlı kalmamamız gerektiğini anlar. Hayvanlarla aramızda olan en temel fark budur.

Limor Soffer-Fetman: Kendi tecrübelerime göre, değiştiklerini anlamak çocuklar için çok korkutucudur. Çocuklar, bir şeyin kalıcı olduğunu söyleyebilmek için mücadele verirler. Yoğun bir şekilde, ne olacağını önceden bilme yeteneğini ve istikrar ararlar.

Michael Laitman: Bizi kapayan budur, çünkü eğer belirli kavramlara, gözlemlere, kurallara alışırsam, bunlar benim alışkanlıklarım haline gelir, kişiliğimi, dünyamı ve realitemi oluştururlar. Sonra, önümde olan her şeyi bunlarla incelerim ve bunlara ne uymuyor ise onu görmem. Bilinçaltımda, onu yok sayarım. Kabala bilgeliğine göre, şimdi bile sonsuzluk dünyasındayız. Neden sonsuzluk dünyasının sadece çok küçük bir parçasını görüyoruz? Çünkü bu şekilde inşa edilmişiz; bundan daha fazlasını görmek istemiyoruz.

Etrafımızda bir yığın şey var, onları görmek istemiyoruz. Sadece sahip olduğum şeye uygun olanı görmek istiyorum. Birlikte yaşamak istediğim her şey, çocukluğum boyunca edindiğim bu kalıplardır. Sadece bu kalıplarla kalmak isteriz. Bundan daha kötü bir şey yoktur.

Limor Soffer-Fetman: Değişim korkusunun çıktığı yer burası mıdır?

Michael Laitman: Evet.

Limor Soffer-Fetman: Yetişkinler, ancak çocuklar da, sürekli değişimden aşırı derecede korkuyorlar.

Michael Laitman: Doğru, çünkü onlara özgür olmayı öğretmiyoruz.

Eli Vinokur: Ne demek istiyorsunuz?

Michael Laitman: Bu noktadan ötesi, Yaradan’ı, yani bugününüzü ve yarınınızı tasarlayan Üst Gücü bilmeye doğru giden yoldur. Bu yolun içindesiniz. Bunu bilerek, kendinizi tüm sorunlardan, sınırlamalardan ve sahip olduğunuz sabit kalıplardan kurtaracaksınız. Onların üzerine yükselecek, kendinizi özgür ve sınırsız hissedeceksiniz. Kendinizi daha yüksek bir gücün içinde, etrafınızda bulunan engin ve sonsuz dünyanın içinde bulacaksınız ve kendinizi tüm olasılıklara açacaksınız.

Limor Soffer-Fetman: Bunu bir çocuğa nasıl açıklarsınız?

Michael Laitman: Bir yetişkine açıklamaktan daha kolaydır.

Limor Soffer-Fetman: Yine de bunu bir çocukla nasıl yaparsınız? Hangi kelimeleri seçersiniz?

Michael Laitman: Tıpkı şimdi konuştuğumuz gibi. Çocuklar bunu anlar.

Limor Soffer-Fetman: Anlarlar mı?

Michael Laitman: Aslında anlarlar.

Eli Vinokur: Nasıl yani, çocuklara onları kapatan kalıplar olduğunu ve bu kalıplardan dışarı çıkabileceklerini mi söylüyorsunuz? Bir çocukla tam olarak neyi konuşuyorsunuz?

Michael Laitman: Bu, yavaş yavaş onun içine işler. Yetişkinlerle daha zordur çünkü onlar zaten orada takılıdırlar, taş gibi şekillenmişlerdir. Fakat çocuk çok daha esnektir.

Eli Vinokur: Limor’un biraz önce tarif ettiği gibi, eğer bundan korkan bir çocukla karşılaşırsanız ne olur? Onun bırakamadığını görürseniz ne olur?

Michael Laitman: Onu yumuşatırsınız. Ona şöyle söylersiniz: “Sorun değil, her şey değişir. Yaradan’la ve toplumla birlikte herkes değişir, korkacak hiçbir şey yok. Her şeyi bırak, değişimlerden korkma. Daha özgür olacaksın.” Kendimin farklı olmadığımı, herkesin böyle olduğunu, çocuğa açıklarım. Aslında ona destek ve güç veririm. Ona derim ki, “Kendini dünyaya aç, Üst Gücün senin yararına olduğuna emin ol. Dünyanın gerçekten de güzel ve candan olduğunu hissedeceksin.”

Limor Soffer-Fetman: Başka bir konuyu açmak istiyorum: Ölüm korkusu. Çoğu zaman çocuklar bunu açık bir şekilde sormazlar bile, ama birdenbire evden ayrılmaktan aşırı derecede korkarlar veya aniden ebeveynlerinin tatile gitmesine izin vermezler. Daha öncesinde ebeveynlerinden uzakta olma durumuna aldırmayan altı yaşındaki bir çocuk, birdenbire onlardan ayrılmaz. Kabala bu konuya nasıl yaklaşıyor? Herhangi bir önerisi var mı?

Michael Laitman: Gerçeği söylemekten başka önereceğimiz hiçbir şey yoktur; her şeyde gerçek. Burada bahsettiğimiz her şeyde, tek bir prensibi tanıtıyorum: Çocuğa her şeyi açın. Çocuklara yetişkinlermiş gibi davranın, saklamadan veya numara yapmadan. Onların kafalarını karıştırmayın. Aksine, onlara tüm araçları verin ve onlar durumun üstesinden geleceklerdir. Korkmayın, onlara hiçbir şey olmayacaktır. Onlar çok güçlüdürler. İyi ve dengeli yetişkinler olurlar.

Limor Soffer-Fetman: Fakat eğer çocuk anne ve babasının sonsuza kadar orada olmayacağından, kendisinin sonsuza kadar olmayacağından çok korkuyorsa ne olur?

Michael Laitman: Ebeveynler sonsuza kadar orada olmayacaklar, ne de çocuk şu anki formunda olacak. Büyüyecek, ebedi ve bütün hale gelecek. Çocuğa yaşam boyunca nasıl sonsuzluğu edindiğimizi açıklayın, ona bu bakış açısını gösterin.

Çocuklara bedenin bir hayvan olduğunu ve bu yüzden bedenin gittiğini göstermemiz gerekir. Sordukları sorular, onlardaki hayvansal seviyeden değil, onlardaki konuşan seviyeden gelir. Ölümsüzlük ile ödüllendirilen, bu konuşan seviyedir. Bu hayata bütün olarak, ölümsüz olarak başlarız, bu hayatta yaşarız ve öldüğümüzü hissetmeyiz. Ölen kişinin öldüğünü hissetmediğini açıklamalıyız. Tıpkı tırnaklarımızı veya saçımızı kesmeye benzer. Bu kesimleri yapmak zorundayız, bedenle de durum benzer şekildedir. Tıpkı saç öldüğünde bedenin canlı kalması gibi, hayvansal beden öldüğünde içimizdeki insan kalır.

Limor Soffer-Fetman: Aslında, bunun çok rahatlatıcı bir tarafı var.

Michael Laitman: Rahatlatıcı değil, çok cesaretlendirici. Egomuz bunu çok duymak ister.

Limor Soffer-Fetman: Evet, bitmeyen bir şeyin olduğunu…

Michael Laitman: Tabii ki ve bu nedenle bunu maddesel seviyede şöyle algılıyorlar: “Bana sadece ölmeyeceğimi söyle.”

Limor Soffer-Fetman: Fakat böylelikle, fiziksel kısmı manevi olandan ayırıyorsunuz.

Michael Laitman: Yalan söyleyemem. İnsanların öldüğünü görüyorlar. Mezarlıklar bedenlerle dolu.

Limor Soffer-Fetman: Doğru, doğru, fakat söylemeye çalıştığım şu ki, çocuklar sadece onların olan o içsel kısmın hissiyatına sahipler.

Michael Laitman: Evet.

Limor Soffer-Fetman: Onlara bundan bahsederek aslında reenkarnasyondan bahsetmiş oluyorsunuz.

Michael Laitman: Evet, onlar bunu anlıyorlar.

Limor Soffer-Fetman: Tamam, altı yaşında, çok büyük bir mesele olan ölüm korkusunun üstesinden geldik. Öyleyse bu yaşta onlara ne öğretmeliyiz? Ayrıca, okulun ilk yılında zaten okuyabiliyor ve yazabiliyorlar fakat …

Michael Laitman: Eğitmekten mi yoksa öğretmekten mi bahsediyorsunuz? Kafalarımız tekrar karışıyor.

Limor Soffer-Fetman: Yani eğitim için bir binamız ve öğrenim için bir binamız mı olacak?

Michael Laitman: Eğitim binası çok büyük olacak, öğrenim binası ise bir oda olacak.

Limor Soffer-Fetman: Bir oda mı?

Michael Laitman: Onlara her şeyi, yaşamın, fiziğin, kimyanın, coğrafyanın, zoolojinin ve biyolojinin prensipleri ile öğretmeliyiz. Tüm doğal bilimler, yaşamın prensipleri ile ve toplumla, ekolojiyle, etrafındaki dünya, insanlar veya akrabalarla nasıl ilişki kuracağı ile açıklanmalıdır.

Diğer bir deyişle, önce yaşamı onlara açmalıyız. Aile, sosyal yaşam, dünya, yıldızlar, hareket, alışveriş, ticaret, biraz tarih, biraz coğrafya, vb. konularda yaşama dair doğru bakışı onlara açarız. Sonrasında, onlara bunların hepsinin tek bir mekanizma olduğunu hatırlatmalıyız. Sonuçta tek bir dünyada, her şeyin uyum içinde olduğu tek bir kürede yaşıyoruz ve kendimizi doğru şekilde bu uyumun içine entegre etmeliyiz.

Bu uyuma sekte vurduğumuz ölçüde, hastalıklar, doğal afetler, iktisadi krizler, savaş, terörizm ve bunun gibi bir sürü sorun yüzünden acı çekeriz. Dolayısıyla, onları tek bir dünyaya doğru eğitiriz ve bu noktadan yola çıkarak, topluma olan yaklaşımımızı geliştiririz. Bu aşamalı bir süreçtir. Toplum en son şeydir. Öncelikle, yaşamı ortak bir bakış ile ve daha yüksek, daha yüce, holistik (bütünsel) bir biçim aracılığı ile görmekle ne kazanabileceklerini onlara açıklamalıyız.

Limor Soffer-Fetman: Aynı zamanda, etraflarında ne olduğunu da öğrenmeleri gerekiyor.

Michael Laitman: Tabii ki, yaşamdan kopuk şeylerden değil, aşina oldukları her şeyden örnekler alıyoruz.

Limor Soffer-Fetman: Uyum konusu doğada çok belirgin ve çocuklar onun hakkında bir şeyler duymayı seviyorlar.

Michael Laitman: Evet. Onlara doğayı gösterdiğim zaman, biraz tarih, coğrafya ve biraz da astronominin yanı sıra fizik, kimya, biyoloji ve zooloji de ekliyorum. Her şey dâhil ediliyor.

Eli Vinokur: Fakat örneğin, tarih bir konu…

Michael Laitman: O zaman onu konulara ayırmıyorum.

Eli Vinokur: Oh, yani çıkış noktası bu.

Michael Laitman: Konulara ayırmıyorum. Konular, doğanın bir parçasını aldığımız ve o parçadan yapay ve izole bir şey kurduğumuzda yaratılır. Böyle bir şey yoktur. Doğada her şey bir aradadır. Gözlemlediğimizde, tek bir bakışla gözlemleriz ve sonra biyoloji, zooloji ve astronomi hep birlikte bizim için vardır. Neden onu ayıralım?

Limor Soffer-Fetman: Fakat öğretmenin bakış açışına göre, her şeyi birlikte öğretemezsiniz. Örneğin hayvanlar hakkında öğretmeniz gerekir, ya da biyoloji, ya da zooloji, ya da botanik. Yani burada bir düzen olması gerekmez mi?

Michael Laitman: Tabii ki, fakat öncelikle bu şeyleri onlara bütünün bir parçası olarak öğretiyorum. Yaklaşım bütünseldir.

Eli Vinokur: Peki şimdi, örneğin, bütünün “biyoloji” denen parçasını konuşuyoruz. Yani bu noktada bütünün o parçasını açıklamak için biyoloji öğretmeni mi gelmeli?

Michael Laitman: Bu noktada biyoloji öğretmeninin gelmesi gerektiğini düşünmüyorum. Aynı öğretmen olmalı diye düşünüyorum.

Eli Vinokur: Peki, o ne tür bir öğretmen olmalı, süper öğretmen mi?

Michael Laitman: Altı yaşından bahsediyoruz.

Limor Soffer-Fetman: Yani bugün mevcut olandan çok farklı bir öğrenim programına ihtiyacımız var.

Michael Laitman: Tabii ki.

Limor Soffer-Fetman: Bu çok zor çünkü biraz evvel öğretmeni açıklayış şeklinize göre, öğretmenden beklenen koşul çok çaba gerektiriyor.

Michael Laitman: Ben öyle düşünmüyorum. Çocuklar için olan ansiklopediler, şu bildiğiniz küçük şeyler, yeterlidir. Diğer her şey, onlarla konuşarak ve tartışarak olur. Her biri, bahsedilen konunun üzerinden birkaç kere geçmeli ve diğerlerine konu hakkında ne hissettiğini ve konudan ne anladığını anlatmalıdır. Tüm çalışma budur.

Eli Vinokur: Bu tür bir ders neye benzemelidir?

Michael Laitman: Sadece konuşarak tartışma – kendi aralarında ve eğitmenle birlikte. Ona öğretmen bile demem çünkü bu bir eğitimdir, öğretim değil. Hepsi bu. Eğitmen, çocuklarla birlikte bir daire oluşturarak oturur ve onlara açıklar; birlikte izledikleri filmleri onlara açıklar. Onları bir müzeye veya hayvanat bahçesine, planetaryuma ve her türlü yere götürür. Bu yaşta, okul eğitiminin çoğunluğu bu şekilde, okul dışında yapılır.

Limor Soffer-Fetman: Hangi yaşlarda, altıdan on ikiye mi?

Michael Laitman: Hayır, on iki değil. Altıdan dokuza diyelim.

Limor Soffer-Fetman: Altıdan dokuza. Grubun büyüklüğü hakkında sormak istiyorum. Bahsettiğimiz grup ne büyüklükte olmalıdır?

Michael Laitman: On çocuk.

Limor Soffer-Fetman: Tabii ki erkekler ve kızlar ayrı.

Michael Laitman: İdeal olarak evet. Bana sorduysanız, o zaman evet.

Eli Vinokur: Bir dakika, içeriği atlıyoruz. Söylediğinizi, örneğin matematikte, nasıl uygulayacağım?

Michael Laitman: Birinci sınıf yaşında, her şey konuşma, tartışma aracılığıyla yapılır. Filmler seyrederler ve filmler hakkında konuşurlar. Bir hikâye dinlerler veya okurlar ve o hikâye hakkında konuşurlar. Her biri bir şeyler söylemelidir. Onları harekete geçirin, teşvik edin, katılmaları için cesaretlendirin. Konuşma sanatını öğrenmeliler. Aslında, etkili konuşma sanatı, edinmeleri gereken bir konudur; nasıl konuşacaklarını bilmeliler. Ne de olsa insanız, yani konuşan seviye; insanlarla hayvanlar arasındaki fark budur.

Bugün insanların kendilerini nasıl ifade edemediğini görüyoruz. Fakat erkek bir eğitmen ile bir daire içinde on öğrencinin oturması, eğer kız çocuklar ise kadın eğitmen ile oturmaları, tamamen farklı bir durumdur.

Limor Soffer-Fetman: Yani erkeklerin grubu için erkek öğretmenin ve kızların grubu için de kadın öğretmenin olması önemli mi?

Michael Laitman: Evet, kesinlikle, sadece bu şekilde.

Eli Vinokur: Altıdan dokuz yaşa kadar orası onların çevresidir ve yavaş yavaş o küçük odadan tüm dünyaya doğru genişleriz denebilir mi?

Michael Laitman: Evet, çünkü altı yaşından itibaren, sürekli gerçeği konuşursun ve sürekli onu genişletirsin. Değişen şeyler sadece senin araçlarındır. Bu yaşlarda doğaya, müzelere, deniz kenarına veya ormana geziler yapmaya ihtiyaç vardır. Bu şekilde onlara hayatı gösterirsiniz. Onlarla şehre gidin, onlara stadyumu, tiyatroyu, her türlü şeyi gösterin. Yaşamla tanışık olmaları gerekir. Sonrasında, konuyla ilgili epey bir konuşun. Nereye gittik? Ne içindi? Ne yaptık? Orada kimler vardı? Ne gerekle orası gelişmiş? Birçok çeşitli konuşmalar.

Eli Vinokur: Öyleyse bu öğrenim biriminin amacı dünyayı tanımak diyelim.

Michael Laitman: İntegral dünyayı tanımak, her şeyin bütünlükten geldiğini anlamak.

Limor Soffer-Fetman: Nesneler, olaylar arasındaki bağlantıyı bilme konusu var, fakat siz açıkça diyorsunuz ki, aynı zamanda her türlü bilgi alanını öğrenme durumu da var. Bu demektir ki çocuk sadece karşılaşmakla kalmıyor, aynı zamanda öğreniyor.

Michael Laitman: Tabii ki! Hayvanat bahçesine gittiğimiz zaman, tabii ki öğreniyoruz. Orada ne tür hayvanlar var, neden bazıları şöyle ve bazıları böyle? Her tür, dünyanın neresinde yaşar, doğal yaşama ortamı nerededir? Sonra haritada bakarsınız, vb. Bu zoolojidir.

Limor Soffer-Fetman: Bu eğlenceli!

Michael Laitman: Çocukların görmeye, bir açıklama duymaya ve onun hakkında konuşmaya ihtiyaçları vardır.

Limor Soffer-Fetman: Bu gerçekten çok somut bir yaş. Çocuklar o yaşta çok somut biçimde düşünürler. Görmedikleri şeyi anlamaları onlar için çok zordur.

Michael Laitman: Her şey içinde bulunduğumuz integral dünyayı çalışmakla başlar ve her şey aynı zamanda orada sonuçlanır, yani dünya bütündür.

Ayrıca, bu dünya yukarıdan işletiliyor diye çocuklara sürekli bahsetmeliyiz, onlara her şeyin nereden geldiğini hatırlatmalıyız. Bu, onların farkındalığına geçmeli, çünkü sonuçta onlara bir resim gösterip, onun nereden geldiğine, neden var olduğuna ve her şeyin nereye gittiğine dair bir açıklama yapmazsanız, çocuğu o soru onun içinde kalarak bırakırsınız. Bunu ifade etmeyeceklerdir, fakat o soru onların içinde duracaktır ve o içsel huzursuzluğu beraberlerinde taşıyacaklardır. Nesnelerin ne için oldukları, neden var oldukları, nasıl ve hangi düzen içinde birbirleriyle bağlantıda oldukları gibi soruları gündeme getirmeniz gerekir. Bu engin doğanın tamamen integral olduğunu görüyoruz, ne için?

Limor Soffer-Fetman: Fakat çocuklar soruyorlar. Ona neyin sebep olduğunu soruyorlar.

Eli Vinokur: Onlara cevap veriyor muyuz, yoksa sadece soruları gündeme mi getiriyoruz?

Michael Laitman: Tabii ki onları cevaplıyoruz. Bunu münazaralarla, tartışmalarla yapın, fakat cevapları sağlayın.

Eli Vinokur: Özetlersek: Çocuklara dünyanın integral olduğunu nasıl açıklayacağımız hakkında epey konuştuk. Altı ile dokuz yaş arasındaki üç yıl süresince, onlarla sürekli dışarı, doğaya, müzelere ve her türlü yere gitmeliyiz. Bu tür etkinliklerden sonra konuşmaların olması ve bu konuşmalara katılmaları için hepsinin cesaretlendirilmesi gerektiğini söyledik.

Öğrenimi konulara ayırmadığımızı, ancak her şeyi integral realitenin bir parçası olarak tanıttığımızı ve sonuçta bu realitenin, içinde bulunduğumuz bu doğanın bizi ona benzemeye doğru götürdüğünü söyledik.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,107