Michael Laitman Eğitim Serisi
Limor Soffer-Fetman (eğitim psikoloğu ve psikoterapisti) ve Eli Vinokur (Bnei Baruch Kabala Eğitim & Araştırma Enstitüsü için eğitim içeriği yöneticisi) ile.
Eli Vinokur: Bugün, insan gelişimi hakkında konuşacağız, özellikle de çocuk gelişimi aşamaları hakkında. Aynı zamanda, Kabala ilminin bu konu üzerine ne söyleyeceğini dinleyeceğiz. Daha fazla uzatmadan, başlayalım.
Limor Soffer-Fetman: Kabala ilmine ait materyalle karşılaştığımda, çok şaşırmıştım; bu yöntemin çok tutarlı bir yanı vardı. Sanki sürekli gelişen temeller ya da kavramlar üzerine kurulmuştu, ancak birbiriyle çelişmeden bir aradaydılar. Tek, değişmez bir yöntem gibi. Dolayısıyla sorabilir miyim, nasıl oluyor da aynı şeyi açıklamak için en az on sekiz psikolojik yaklaşımımız varken, Kabala’da tek bir yöntem var?
Michael Laitman: Öyle ki, bu dünyada, yaklaşımlarımızın tümünde, bilimde bile, aşina olmadığımız bir dünyayı araştırıyoruz. Kendisine ve başkalarına dürüst kalarak, isim edinme veya kâşif olarak tanınma kaygısında olmadan, gerçekten araştırma yapmak isteyenler hakkında konuşuyorum. Gruplar, zaman ve incelemenin yeri ile araştırmacının doğası ve algısı tarafından belirlenmiş, hakiki ve özgün araştırmadan bahsediyorum. Sorun şudur ki, bu sürekli olarak değişime maruzdur. Oysa Kabala ilminde, herkes için genel olan bir temelden geliriz. Bu, doğanın temelidir, haz arzusudur, tatmin olma arzusudur. Biz sadece o temelden bahsederiz ve araştırma yaparken, her zaman o noktadan başlarız, böylece bir sorunumuz olmaz. İnceleme şeklim şudur: İlk önce alma arzusu yaratıldı. Bu arzu, gelişmeye durağan aşamadan başlar, cansız maddeyi ve sonra da bitkisel maddeyi yaratır. Bitkisel aşamada, alma arzusu gelişmeyi ister haldedir ve sonuç olarak durağan olandan bitkiler ortaya çıkar. Sonra hayvansal aşama gelir ki, bu sadece büyümek değildir, aynı zamanda hareket etmektir ve üremek için başka yolları vardır. Son olarak, insan vardır. Evrimde gördüğümüz budur. Bunun tümünü, egonun üzerine, her yaratılanda var olan ve nesilden nesle gelişen haz arzusu üzerine inşa ederim. Diğer bir deyişle, araştırdığım gelişim seviyesine bağlı olarak zihnimde oluşturduğum ilk eleman, alma arzusudur. Bunları belirli bir veri olarak kabul etmem ama bana değişmez bir temel sağladığı için, kafa karışıklıklarını önlemede çok yardımcı olur.
Limor Soffer-Fetman: Bu, sadece bir bireyin gelişimini değil de, aynı zamanda tüm doğanın gelişimini açıklayan bir yöntemdir demek midir?
Michael Laitman: Evet, tabii ki, başlangıçtan beri.
Eli Vinokur: Programdan önce konuşurken, Limor, psikolojide insan gelişimini değişik gelişim türlerine ayıran birçok sayıda okul olduğunu açıklıyordu.
Michael Laitman: O gelişime baktığımızda, her şeyin belli bir noktaya kadar evrimleştiğini görürüz. Bugün, benzersiz, eşsiz bir aşamadayız. Şimdiye kadar olan, haz arzusunun görece doğrusal gelişimiydi. Bu arzuya “alma arzusu”, yani ego diyoruz. Bu bizi sürekli gelişmek, dünyayı fethetmek, keşfetmek ve her tür insan toplumunu kurmak için itti. Fakat bugün özgün bir durum içindeyiz. Bu durum, yetişkinlere göre çocuklarda daha belirgin olarak hissedilebilir çünkü yetişkinlerin hâlâ geçen yüzyıldan “yük”leri vardır, hâlâ rüyalarını taşırlar. Fakat çocukların artık böyle yanılsamaları yok; onların hayata çok farklı bir yaklaşımı var. Bu yaklaşım, daha önce var olandan temelden farklı. Beş yüz ya da bin yıl önce, eğer baba çiftçi ise, oğlu da çiftçi olurdu; eğer baba kalaycı ise, oğlu da kalaycı olurdu. Her şey gençlik için bilinir durumdaydı. Komşunun kızıyla evleneceğini, evinin ve toprağının burada olacağını bilirdi. Bugün, böyle şeyler yok artık. Nesiller tamamen birbirinden kopuk. Ebeveynler, çocuklarının ne düşündüğünü veya ne istediğini bilmiyorlar; onların yaklaşımını ve hayatı algılayışını anlayamıyorlar.
Limor Soffer-Fetman: Bu durum aynı zamanda çok fazla tahammülsüzlüğe yol açıyor. Aşırı genç yaşta tahammülsüz olan çocuklarla karşılaşıyorum; onlar okula karşı da tahammülsüz oluyorlar.
Michael Laitman: Evet, her şeye karşı tahammülsüzler, çünkü egoları o kadar büyümüş durumda ki, artık egolarını tatmin edemiyorlar. Bu durum çok daha yüksek bir boyut üzerinde: bu dünya onları tatmin etmiyor, ama nerede tatmin bulacaklarını da bilmiyorlar. Çocuklar, olmaya değecek hiçbir şey bulamadıkları bir durum içindeler.
Limor Soffer-Fetman: Ebeveynler tarafından kötü, tembel, işe tahammülsüz, asi bir nesil olarak algılanıyorlar.
Michael Laitman: Fakat eğer çocuk ebeveynlerine gerçekten dürüst bir cevap verse, ne söyleyecek? “Ne olmamı istiyorsunuz? Doktor mu, mimar mı, avukat mı, muhasebeci mi?” Bunu baştan, boş olarak görüyorlar. Boştan da daha kötüsü, hapishane olarak görüyorlar: gün doğumundan gün batımına kadar, günde on, on iki saat çalıştığın bir hayat. Belki iyi maaş alıyorsun ve maddi olarak güvencedesin, fakat bu durum anlamsız ve tatsızdır.
Limor Soffer-Fetman: Çocuklar, “Bu kadar çok çalışmayı ve sonra da hiç boş vaktimin kalmamasını istemiyorum. Boş vakti şimdi istiyorum. Kendimi harcamak istemiyorum,” diyorlar.
Eli Vinokur: Her şeyi hemen, anında isteyen bir nesil, daha fazla gelişmiş bir nesil midir? Sanki önceki nesil daha fazla gelişmişti. Biz bir şeyler başarmak istedik, tutkularımız vardı. Burada tam zıddı olduğu görünüyor – hiçbir tutku, hiçbir arzu yok, sadece hemen özgürlük isteniyor. Bu daha gelişmiş bir durum olarak görünmüyor.
Michael Laitman: Bu durum, bizim arzularımızın, tutkularımızın üzerinde; gençlik bugün tüm bunları boş olarak görüyor. Evrimleşen her şey, her zaman yukarı doğru evrimleşir. Fakat onlar şu an, “Peki şimdi ne?” diye gerçekten arıyorlar. Burada, çok belirsiz bir durum içindeyiz. Öğretmenlerin, eğitimcilerin ve çocukların birbirlerine benzer durumda olduklarını görüyorum; gerçekten çaresizler ve sorunu nasıl çözeceklerini bilmiyorlar.
Limor Soffer-Fetman: Memnuniyet içinde olan tek bir sistem görmüyorum ve bu sistemde, çocuklar memnuniyetsiz, öğretmenler memnuniyetsiz, idareciler memnuniyetsiz ve profesyoneller başarısız.
Michael Laitman: Ortada hiçbir yöntemin olmadığı görünüyor.
Limor Soffer-Fetman: Doğru.
Michael Laitman: Başka bir deyişle, geçmişte bir yöntem arıyorduk; şimdi ise öyle bir duruma geldik ki, tek istediğimiz sadece yangını söndürmek ve onu bir parça sakinleştirmek. Ritalin yegâne silahımız ve bu çok büyük bir sorun. Burada gerçek Tora’nın gücüne ihtiyaç duyacağız. “Kötü eğilimi yarattım, şifa olarak Tora’yı yarattım,” diye yazılmıştır. Zira hiçbir arzumuz için herhangi bir doyum bulamayacağız. Gerçekten kaybolmuş bir nesiliz. Belki siz hâlâ bu durumu görmüyorsunuz, ama insanların kendilerini hiçbir şekilde, hiçbir şeyle tatmin edemeyeceği bir zaman geliyor. İnsanların uyuşturuculara veya plaja gitmek gibi eğlencelere olan arzusu yok olacak. Birdenbire tüm bunların boş olduğunu hissedecekler. Sonrasında, muazzam bir çığlık, korkunç bir acı olacak ve sonra gerçekten iyi bir duruma ulaşacağız: insanlar Kabala ilmini keşfedecekler. Yani, doğada daha yüksek bir gücün olduğunu fark edecekler. Doğada öyle bir güç var ki, sadece bir araya geldiğimizde onu harekete geçirebiliriz. Burada, bir taraftan bize çok yakın olan, diğer taraftan çocuklara daha da yakın olan bir çözüme ulaşırız.
Limor Soffer-Fetman: Öyleyse bu bir gelişim meselesi. Gelişim hakkında sorabilir miyim?
Michael Laitman: Evet.
Limor Soffer-Fetman: Eğer tek bir yöntem varsa, bizim gelişimimizi, sosyal çevremizi ve genlerimizi daha fazla neyin etkilediğine dair belki bir açıklama da vardır.
Michael Laitman: Hayır, tek bir cevap yok ve tek cevap olamaz çünkü bu durum karşılıklı ilişkiye, kişinin doğuştan gelen iç dünyasının çevresiyle uyumlu olma ölçüsüne bağlıdır.
Limor Soffer-Fetman: Eğilimleri mi demek istiyorsunuz?
Michael Laitman: Kişinin doğal eğilimleriyle – içgüdüleri diyelim – topluma girmeden önceki, üç, dört yaşına kadar olan çocukluk döneminde, evde edinilenler; diğer bir deyişle, kişiye doğduğunda öğretilen her şey. Bütün bunlar, kişinin “içselliği” olarak kabul edilir. Onun ötesinde ise çevre vardır. Eğer çevreyi doğru düzgün düzenlersek, tüm o içsel özellikler doğru yöne doğru yönlendirilebilir. Kişi onları doğru olarak kullanacaktır, çok iyi yetiştirilmemiş olsa bile, irsi özellikleri uygun olmasa bile.
Limor Soffer-Fetman: Bugün, ebeveynler arasında çok fazla hayal kırıklığı ile karşılaşıyorum. Ne yapacaklarını bilmiyorlar.
Michael Laitman: Sistem, eğitim sistemi ebeveynlerle başlamalı, en azından, onlar ebeveyn olmadan önceki zaman sürecinde başlamalı.
Eli Vinokur: Böyle bir çifte ne öğretilmeli? Neyi edinmeleri gerekiyor?
Michael Laitman: Şimdi bahsettiğimiz her şeyi – insan arzusu, yani ego, nasıl evrimleşiyor, neden hayatlarımızda hayal kırıklığı ve boşluk ile kalıyoruz, önceki nesille kıyaslandığında genç neslin arzularında olan farklılık. Ebeveyn olduklarında, radikal bir değişim olur. Ebeveyn öncesi dönemle ebeveyn dönemi arasında çok büyük bir psikolojik değişim olur. Tutucu hale geliriz. Doğadaki hayvanların yaptığı gibi bebeği sarmak isteriz. İnsan seviyesinden hayvansal seviyeye ineriz. Çocuklarımıza, hayvanların çocuklarını korumak üzere yaptığı şekilde davranırız. Bu tamamen doğrudur; öyle olmalıdır. Doğa, hepimizin içindeki o koruyucu hayvani gücü harekete geçirir. Ancak bu noktada, ebeveynlerin ellerinde neyin büyüdüğünün farkında olmalarını sağlamamız gerekir; bebeklerinin geleceği. Konu, çocuğun ne olacağı değildir, ama insanlığın ne olacağıdır. Ebeveynlerin, gelecekteki insan varlığının tamamen farklı bir şey talep edeceğini bilmesi gerekir. Bu noktada, ebeveynleri anne ve baba olmanın hayvansal seviyesinden insan seviyesindeki ebeveynliğe yükseltmemiz gerekir ki, onlardan doğru düzgün bir gelişim talep eden çocuğun gereksinimlerini karşılayabilsinler. Eğer ebeveynler, çocuğa yeni bir dünya açmayı ve ona tüm eğilimlerinin farkındalığını kazanması için olanak vermeyi diliyorlarsa, kendilerini gerçekten aşmalılar.
Limor Soffer-Fetman: Söylediklerinizden, bunun onların hatası olmadığı mesajını çıkarıyorum.
Michael Laitman: Tüm toplumumuz bu şekilde.
Limor Soffer-Fetman: Bugünlerde, ebeveynler çok suçluluk hissediyorlar. Televizyonda birçok program var, örneğin, nasıl daha iyi anne baba olunur konusunda, sanki sorunlar onların yüzündenmiş gibi, sanki bir yöntem varmış gibi ya da sanki onlar iyi anne baba değillermiş ve nasıl daha iyi anne baba olunacağını öğrenmeleri gerekirmiş gibi, çünkü ortada sürekli sorunlar var.
Michael Laitman: Doğru, ama nereden öğrenecekler? Hiçbir yer yok. Sorun, sistem değil. Doğru bir açıklama, kesin bir yöntem sağlamamız gerekiyor. Öncelikle, malzemeyi hazırlamalıyız ve sonra bu bilgiyi ebeveynlere iletecek sistemi kurmalıyız. Bu noktada, medya bu konuyla çok fazla ilgilenmeli, yoksa bu mücadeleyi kaybedeceğiz.
Eli Vinokur: Eğer böyle bir talebi olan bir ebeveyn isem veya sadece ebeveyn isem, bu süreçle nasıl bir ilişki kurmamı önerirsiniz? Ne öğrenmemi ya da okumamı önerirsiniz?
Michael Laitman: Kabala ilmine göre, öyle bir nesildeyiz ki, sadece Kabala’yı çalışmak zorunda olacağız.
Eli Vinokur: Kabala çalışmak mı?
Michael Laitman: İlmin kendisini değil. Mesela siz psikoloji çalıştınız, ama öğrendiğiniz her şeyi ebeveynlere öğretmiyorsunuz. Onlara sadece sıradan bir anne babanın kullanıma sokabileceği kesin, pratik bir öneri vermeniz gerekiyor. Buna çok benzer şekilde, 35 yıl Kabala’yla meşgul oldum, fakat bütün o bilgiyi her kişiye iletmek gerekli değil. İhtiyaç duyulan, küçük, kolayca aktarılan, az ve öz öneri parçalarıdır. Böylece herkes insanın doğasını tanır. Kabala, sadece doğayı açıklar, başka hiçbir şeyi değil. Biraz evvel bahsettiğimiz gibi, insanın doğasını, nasıl evrimleştiğini ve ulaştığımız seviyeyi açıklamak zorundayız. Neslimizde neyin özgün olduğunu ve neslimizin ne kadar dramatik bir içsel değişimden geçtiğini anlamalıyız. Bizim neslimiz, insanları sömürmekten ziyade insanlar arası bağ kuran bir seviyeye yükselmesi gereken tüm nesillerin ilki. Doğa, küresel kriz yoluyla, hepimizin küresel olarak bütüncül bir bağa bağlı olduğunu bize göstererek, bu değişimi yapmamızı bizden talep ediyor. İlişkilerimizde bir kriz var: düzgün bir toplum kuramıyoruz ve sonuç olarak, ekolojiyle, kendimizle ya da insan toplumuyla doğru düzgün ilişki kuramıyoruz. Bunların hepsi tek bir resimde birleştirilmeli. Böylece ebeveynler için durum netleşecektir. Aslında, bu noktada ebeveynlere ulaşma imkânımız var çünkü hükümetlere ve diğer her türlü organizasyona ulaşmamız çok zor. Zira bizi dinlemekle ilgilenmiyorlar, fakat gerçekten bu konuda canı yanan ve bizi dinleyecek ebeveynlere ulaşabiliriz. Çocuklarını başarılı, yetenekli, mutlu ve güvenli görmek, onları harekete geçirecektir. Dolayısıyla, eğer onlara yapmaları gerekenin ne olduğunu açıklarsak, başaracağımızı düşünüyorum. Bu yolla, çocuklar kanalıyla ebeveynleri de eğiteceğiz.
Eli Vinokur: Konuşmak üzere toplandığımız konu, bireyin gelişimidir. Gebe kalış anından itibaren kişinin gelişim aşamalarını genel terimlerle tanımlayabilir misiniz? Bu soruyu soruyorum çünkü biliyorum ki Kabala’da yaşa bağlı olarak kesin ayrılmış aşamalar var.
Michael Laitman: Evet, ama en önemli olan şey bu değil. Çoğu şey, ebeveynler çocuk sahibi olmaya yanaşmadan bile önce, onların hayata karşı olan tavırlarına dayanmaktadır. Sanırım bu konuda psikoloji de aynı fikirde olabilir. Kabala ilminde, her şeyin niyete, niyetin doğru oluşuna bağlı olduğunu söyleriz. Sanırım, istenen ve istenmeyen çocuklar ile ebeveynlerin onlara karşı tavrı hakkında, benzer bir çalışma var.
Limor Soffer-Fetman: Fetüsün ailedeki atmosferi hissettiğine, onu bildiğine ve bir şekilde algıladığına dair bir teori var.
Michael Laitman: Çünkü var olan tek bir sistemdir.
Limor Soffer-Fetman: “Bu sistem” nedir?
Michael Laitman: Fetüsün algısı annesi üzerindendir. Anne kendi duygularını ya da algılarını kontrol edemez. Algıladığı neyse çocuğa da geçer. Tek bir mekanizmadır, en azından anne için böyledir. Fetüsün her şeyi içerdiğinin farkında değiliz; “henüz gelişmedi, bir sperm damlasından ya da birkaç gram etten başka hiçbir şey yok,” diye düşünürüz. Bu doğru değildir. Orada bütün sistemler zaten vardır ve onunla bir ilişki kurmamız için eksik olan sadece ettir, fakat çocuğun kendisi çoktan var olmuştur.
Eli Vinokur: Niyetin önemi üzerine biraz daha açıklama yapabilir misiniz?
Michael Laitman: Bütün insanlık tarihi boyunca, insanların kendi aralarındaki ilişkiye, gittikçe büyüyen bir ilgi göstermiş olduğunu görürüz. Geçmişte, evlenmek için, bir kız erkeğe getirilirdi, evlenirlerdi ve olan o kadardı. Fakat şimdi, insan doğası duygu, bağlantı, daha içsel bir şey talep etmektedir ve insanlar bundan vazgeçemezler. Artık bir kadınla sadece ticari hesaplar, para veya aile üyeleri arasındaki ilişki gibi diğer menfaatler yüzünden daha fazla oturamayız. Bu noktada, daha derin, daha insani, birbirine daha bağlı bir ilişki kurmamız gerekir. Yani bu etkileşimin gerçekten çok önemli olduğunu düşünüyorum. Gerçi gerçekten bağ kurduğumuz zaman, bunun ne kadar önemli olduğunu fark etmemiz gerekiyor. Tarihte, insanların hayvanlar gibi bir araya geldiği aşama çoktan bitti diye düşünüyorum. Çok yakında, insanlar bilinçli olarak, ruhsal uyumları nedeniyle birlikte olup olamayacaklarını araştıracaklar.
Eli Vinokur: Peki, çocuk ne olacak?
Michael Laitman: Çocuk, doğru bağın, yani fiziksel değil duygusal olan bağın sonucu olacak. Fiziksel bağ da koca bir yığın karışıklığı içerir. Hayvanlar bile eşlerini seçiyorlar ve sadece herhangi bir hayvanla eşleşmiyorlar. Bunun anlamı çoktur fakat yine belirteyim, genetik ötesinde, birbirimizi hayvanlar gibi bilinçaltından hissettiğimiz noktada, ilave bir gereksinim duyarız.
Eli Vinokur: Daha yüksek bir şey mi demek istiyorsunuz?
Michael Laitman: Sanırım öyle, daha yüksek bir şey. Bu yüzden açıklamaya ihtiyacımız var. Sadece çiftlere değil, fakat çok daha öncesinde gençlere de açıklamalıyız. Okulda almamız gereken eğitim budur.