e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Bunlar Nuh’un Nesilleri

4.Makale

“Bunlar Nuh’un nesilleridir. Nuh erdemli bir adamdı. Neslinin içinde o bütündür. O Tanrı ile beraber yürür.”

Raşi şöyle yorumlar, “Bu erdemlinin neslinin iyi ameller yerine getirdiğini sana göstermek içindir. Ayet oğullarının adını vermeliydi, yani Shem, Ham ve Japheth. Neden ‘Bunlar Nuh’un nesilleridir. Nuh erdemli bir adamdı’ der? Bu erdemlinin nesli iyi ameller yerine getirdiği içindir. Eğer kişi erdemlinin neslindeyse daha da erdemli olur. Diğerleri onu suçlar—eğer İbrahim neslinde olsaydı bir hiç olarak tanımlanacaktı.”

“Nuh Tanrı ile beraber yürür.” Raşi İbrahim için “Önünde yürüdüğüm,” der. Nuh yardıma ihtiyaç duyar, fakat İbrahim güçlüdür ve o erdemli ile beraber yürür.

Çalışmada tüm yukarıda söylenenleri açıklamak için bilmeliyiz ki baba ve oğul, sebep ve sonuç demektir. Normalinde kişi eylem yaptığında bu eylemin bir şeye sebep olacağını bilir. Örneğin fabrikaya çalışmaya giden kişi bu eylemi sonucunda maaş almak ister. Öyle anlaşılıyor ki, burada baba, gösterilen çaba, nesil, yani oğul ise elde edilen kazançtır. Benzer şekilde kişi ilim sahibi olduğunda bilge olarak takdir edilmek ister, yani yaptığı her eylem yalnızca nesli içindir.

Dolayısıyla kişi Manevi Çalışma ve Islahlara (Emirlere) bağlandığında, nesillerin onun eylemlerinin sonucu olmasını ister.

Zohar’da yazılıdır, “Korku üç şekilde yorumlanır, ikisinin uygun kökü yoktur, biri de korkunun köküdür. Oğullarının ölmeyip yaşaması için Yaradan’dan ya da parasal cezadan korkan biri için kendi faydası kök olduğundan, Yaradan korkusu kök değil, onun sonucudur. Ve bir de cehennemin cezasından korktuğu için Yaradan’dan korkanlar vardır. Bu iki korku—bu dünyadaki ceza ve bir sonraki dünyadaki ceza— korkunun ve onun kökünün esası değildir.” “Gerçek korkuda kişi Efendisi’nden korkmalıdır, çünkü O, yüce ve hükmeden, tüm dünyaların kökü ve özü olandır ve ona kıyasla her şey, hiçbir şeydir.”

Öyle anlaşılıyor ki, kişi “baba” denilen çabasında “çalışmanın meyvesi” denilen nesilleri (sonuçları, oğulları) görmek ister.

Üç çeşit nesil vardır: 1) Bu dünyada ödül, yani oğulları yaşayacak ve o kazançlı çıkacak, 2) Sonraki dünyada ödül, 3) O, yüce ve hükmeden olduğundan, kişinin peşinde olduğu tüm nesiller, Yaradan’a memnuniyet ihsan etmek içindir.

Burada “iyi amel” denilen nesiller konusu vardır, iyi amel Yaradan’a ihsan etmektir, şöyle yazdığı gibi, “Kalbim iyi bir şeyle dolar. ‘Çalışmam Kral için’ derim.” Bu demektir ki, kişi tüm eylemlerinin Yaradan için olmasını istiyor ve buna “iyi ameller” denir. Kendisi için ödül istemiyor ve beklediği tek şey kendi adına hiç ödül almadan Yaradan’a memnuniyet vermek. Bu demektir ki, ona sadece Yaradan adına bir şeyler yapabilme armağanı verilmiş. Bu Manevi Çalışma ve Islahlara bağlanma ödülüdür. Bununla ilgili şöyle yazar, “Kötü eğilimi Ben yarattım, şifası için Tora’yı verdim.”

Buna göre erdemlinin nesilleri nedir? Sadece iyi amellerden, yani Tora ve Mitzvot çalışmasından doğan sonuç. Sıradan insanlar için ise sonuç ya bu dünyadaki ya da sonraki dünyadaki ödüldür. Fakat erdemlinin sebepten doğan sonucu yalnızca Yaradan’a memnuniyet vermektir.

Bu Raşi’nin söylediği şeydir; “Erdemlinin nesilleri özellikle iyi ameldir.” Bu tüm eylemlerin Yaradan’a ihsan etmek için olması demektir.

Bilinir ki, eylemler, anlayış ve bilme vardır. Yani mantık dâhilinde olana anlayış ve bilme denir, yani beden de Manevi Çalışma ve Islahlara bağlanmamız gerektiğiyle hemfikirdir, çünkü kişi bir kez Lişma (Yaradan rızası için) derecesini elde ettiğinde Manevi Çalışma ve Islahlardaki yaşamın ışığı ile ödüllendirilir. Şöyle yazılıdır; “Altından daha arzu edilen, baldan daha tatlı olan.” Buna bedenin Yaradan’ın hizmetkârı olmanın değerini anlaması, “anlayış” denir.

Rav Meir der ki, “Tora Lişma’ya bağlanan kişi pek çok şeyle ödüllendirilir. Dahası tüm dünya onun için değerlidir ve Tora’nın sırları ona ifşa olur.”

Erdemli için ise Lişma’ya bağlanarak edinilen tüm bunlar asıl olarak kabul edilmez. Bu demektir ki, Manevi Çalışma ve Islahları çalışmasındaki niyeti bu değildir. Daha ziyade onun için önemli olan iyi amellerdir, yani Yaradan’a memnuniyet vermek. Bu bağlamda mantık ötesi iyi amel derecesi elde etmeyi umar. Onun niyeti anlayış ve bilme nesillerine sahip olmak değildir, daha ziyade sadece iyi ameller yerine getirmektir. Bu Raşi’nin söylediğinin anlamıdır, “Sana erdemlinin nesillerinin iyi ameller olduğunu öğretmek için.”

Çalışmada her aşamaya “nesil” denir. Bu, “Bir nesil, çalışmanı bir başkasına övecek,” sözünün anlamıdır. Bu demektir ki, kişinin bayağı arzuları ve düşünceleri varsa, her seferinde aklını ve düşüncelerini kim ve ne sorularıyla gagalayan bayağılık tartışmasının üstesinden gelebilmek için büyük çaba harcar. Eğer mantık ötesi inancın gücü olmazsa bunun üstesinden gelemez. Aklının içindekileri mantık dâhilindeki cevaplar ile değil, daha ziyade mantık ötesi inancın gücüyle yenebilir.

Buna “eylem” ve “Eğer bir Islah (Mitzva) yerine getirirse o mutludur, çünkü kendini ve dünyayı erdemlik ölçüsüne getirir” denir, çünkü akıl ve mantık değil, sadece eylem bayağılık kavgasını bitirebilir.

Buna göre söylemeliyiz ki, Nuh’un nesli bayağının neslidir. O kutsanmalıdır, çünkü sonrasında çok çaba harcamıştır. Fakat aynı zamanda kınanmalıdır da çünkü sonuçta o bayağının neslindendir, yani yabancı düşünceleri vardır ve aklında ve kalbinde bayağılık olması onu Yaradan’ın hizmetkârı olmaktan alıkoymuştur.

İbrahim’in neslinde ise, yani erdemlilerin neslindeyken onun aklında ve kalbinde sadece tek bir arzu vardı—Yaradan’a memnuniyet vermek—ve bayağının düşüncesi ve arzuları asla aklından geçmiyordu. Böyle bir insan erdemlinin neslindendir.

O kutsanır, çünkü eğer Nuh erdemlinin aşamasında olsaydı, yani bayağının neslinde düşüncelerinin üstesinden gelecek güce sahip olsaydı, şimdi hissettiği Tora’nın tatlılığı ve hoşluğuna kıyasla o zaman ne hissederdi? Kesinlikle “bayağı nesil” denilen Nuh’un neslinin zamanı hiçlik olarak kabul edilir, çünkü kişi o zaman erdemlinin neslinde hissettiği haz ve memnuniyeti hissedemez.

Fakat çalışma açısından bayağılık nesli çalışma zamanıdır. Öyle anlaşılıyor ki Nuh’un nesli daha önemlidir, çünkü kişi ne yapması gerektiğini bilir.

“Nuh Tanrı ile beraber yürüdü.” Nuh, İbrahim için der ki “Önünde yürüdüğüm.” Nuh’un desteğe ihtiyacı vardır, fakat İbrahim güçlüdür ve kendi erdemliğiyle yürür. Bu demektir ki, kişide iki tür güç vardır, “alma kapları” ve “ihsan etme kapları.” İhsan etme kapları, Yaradan veren olduğundan, Yaradan’la ilişkilidir. Alma kapları ise alıcı olan yaratılanla ilişkilidir.

Alma kapları ihsan etme kaplarından önce gelir. Kabala dilinde ihsan etme kaplarına Keter, Hohma ve GAR de Bina denir ve onların altında ZAT de Bina, Zeir Anpin ve Malhut denilen alma kapları vardır.

Buna göre ihsan etme kaplarına “Tanrı Nuh ile beraber yürüdü” denir, yani ihsan etme kaplarında yürümek mümkündür. İhsan Kaplarını Üst olan verdiğinden, buna “Nuh’un desteğe ihtiyacı vardı,” denir.

Bu demektir ki, üst olan çalışma için kişiyi uyandırır, buna “yukarıdan uyanış” denir. On Sefirot Çalışmasında şöyle yazar, “Ancak, başlangıçta AVI’deki ZON ile MAN yükseltilmez ve sonra o MAN’lardan ZON olur. ZON’dan sonra MAN’ı ikinci kez yükseltirler. Kişi bir kez ‘Nuh’un desteğe ihtiyacı vardı’ denilen yukarıdan uyanış ile elde ettiği ihsan etme kaplarına sahip olduğunda, bu Nuh derecesidir.”

Fakat İbrahim’in desteğe ihtiyacı yoktur. “Önünde yürüdüğüm,” yani o ihsan kapları önündeki alma kaplarıyla yürüdü. İhsan etme kapları—Keter, Hohma ve GAR de Bina—yukarıda durur ve onların altında alma kapları durur—ZAT de Bina ve ZON.

İbrahim, ihsan kaplarının önündeki kaplarla beraber yürüdüğünden, alma kaplarını alanla ilişkilendiririz, bu sebeple alma kaplarını kullanmaya “aşağıdan uyanış” denir.

“İbrahim’in desteğe ihtiyacı yoktu, çünkü o alma kaplarıyla beraber yürüdü” sözünün anlamı budur. Bu Kaplarla Yaradan’a hizmet eder. Fakat “Tanrı Nuh ile beraber yürüdü,” demek Tanrı’ya atfedilen ihsan etme kapları demektir.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,078