Not 464
Eylül 1978
“Savaşa giderseniz.” RAŞİ, ayetin, isteğe bağlı savaştan bahsettiği yorumunu yapmıştır. Çalışmadaki “isteğe bağlı savaşı” anlamalıyız. Bu demektir ki, bir emir yerinde veya bir günah yerinde, kişinin yapması gereken Mitzvot [emiri] ve yapmaması gereken Mitzvot, yerine getirmesi gereken “zorunlu savaş” olarak adlandırılır. Yalnızca izin verilen şeylerde savaş “isteğe bağlıdır”.
Seçenek, niyetle ilgilidir, bu demektir ki Tora ve Mitzvot‘u kimin yararı için yerine getirdiği, bunun insanın otoritesini artırıp artırmayacağı yani alma arzusunun haz ve zevkle ödüllendirilip ödüllendirilmeyeceği, yani her şeyi kendi mülkiyetine alıp almayacağı ile ilgilidir. Ya da ödülü, Yaradan rızası için Tora ve Mitzvot ile meşgul olabilmesidir ki bu da ihsan etmek içindir ve her şeyin tekil otoriteye yani Yaradan’ın otoritesine girmesini ister ve kendi otoritesini iptal etmek ister.
RAŞİ’nin “Ayet isteğe bağlı savaştan bahsediyor” derken kastettiği budur. O zaman, ayet bize “Ve Efendiniz Tanrınız onları sizin ellerinize teslim eder” diye vaat eder yani kişi Sitra Ahra‘ya [diğer tarafa] boyun eğdirecek güce sahip olacaktır.
Daha sonra ayet çalışmanın düzenini açıklığa kavuşturur: “Ve tutsaklar arasında güzel bir kadın görürsün” yani ihsan etme niteliği olan ruh, esaret altındadır. Kişi isteğe bağlı çalışmaya başlamadan önce, insan ruhunun Klipot [kabuklar] arasında tutsak olduğunu görmemiştir. “Ve sen onu arzuluyorsun”, ruhu ifşa etmek anlamına gelir; kişinin niyeti, ihsan etmek için çalışma gücüne sahip olmak olacaktır. “Sen de onu kendine eş olarak al ve evine getir” sözünün anlamı budur.
RAŞİ’nin yorumladığı gibi, Tora yalnızca kötü eğilime karşı konuşur, bilgelerimizin dediği gibi, “Kötü eğilimi Ben yarattım; Tora’yı şifa olarak yarattım.” Bu nedenle, “Eviniz”, “Bilgelik içinde bir ev inşa edilecek” sözünde olduğu gibi, Tora için bir yer anlamına gelir çünkü kötü eğilim yalnızca bilgelikten yoksun bir kalbi kontrol eder, bilgelerimizin dediği gibi, “Bir aptallık ruhu insanın içine girmedikçe, kişi günah işlemez.”
“Kadın başını tıraş etmelidir.” Baştaki saçlar yargı olarak kabul edilir, zira Se’ara [saç], Se’ara [fırtına] kelimesinden gelir, bunlar akla gelen yabancı düşüncelerdir ve kişi sahip olduğu tüm yabancı düşünceleri iptal etmelidir.
“Kadın, Tzipornaim’ini [tırnaklarını] yapacak,” [Aramice] Tzafra kelimesinden, “gün” anlamına gelir. “Günler”, kişinin memnun olduğu koşullardır. “Yapmak”, onları yücelttiği yani yaşadığı tüm günlere baktığı ve onlarda tatmin bulduğu anlamına gelir ve şimdi tüm bunların yanlış hayalden başka bir şey olmadığını, zira tüm ölçülerin sadece alma isteğini tatmin eden şeylerle olduğunu ve o günlerin onu gerçeklerden nasıl uzaklaştırdığını görür.
Bununla, “Esaret giysisini çıkaracak” yani ruhtan gelen, “ve senin evinde kalacak” demek İsrail’in evinde, “Sürgündeki Şehina [Tanrısallık]” olarak adlandırılan Klipot arasındaki tutsaklığında değil, anlamına gelir.