e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

8. Mektup

1922, Kudüs

Saygıdeğer dostum…

Bana durumunla ilgili arada bir bilgi verme gevşekliğini eleştirmek zorundayım. Çalışmama birkaç sıra eklediğimi, Nisan’ın birinden önceki mektubumda zaten sana yazmıştım.

Midrah Yitro’da şöyle yazar: “Rabbi Jeremiah şöyle der, ‘O, dünyaya yaşam verdiğinde yeryüzü sallansaydı ne olurdu? O, Tora’nın sözlerine uymayanlardan intikam almak için geldiğinde bu daha fazlasıyla böyle olmaz mıydı, şöyle denildiği gibi, ‘Kim O’nun öfkesiyle yüzleşecek ve kim O’nun geliş gününü hesaplayacak?’ O istediğinde, hiçbir varlık O’nun gücüyle yüzleşemez. O öfkesini arttırdığında, kim O’nun önünde duracak? Durun bakalım, ulusların Kralı Sen’den, korkmayanlar.’” Rabbi Jeremiah’ın bu sözleri içsel anlayış sağlasa da, Tora söz konusu olduğunda ona bağlı olduğun sürece onun içindeki tadı(mantık) bulursun.

Senin için bunları açıklığa kavuşturayım.

Şiirde şu yazar, “Sen tüm kötülerden daha kötü, tüm kibirlilerden daha kibirlisin; Sen her şeyi sarar, her şeyi doldurursun.” Yorum: Ölümden daha kötü olan acı ve sıkıntılarla karşılaşırız. Tüm bunları yapan kimdir? … Bu O’nun adıdır, “Sen tüm kötülerden daha kötüsün.”

Nesillerdir insanların, Yaradan çalışmasında biraz neden ve mana ya da mülk sahibinin kim olduğunu öğrenebilmek için kendine üzüntü verip, eziyet ettiğine şahit oluyoruz.

Yine de, yaşamlarını heba edip, geldikleri gibi hiç huzur bulamadan dünyayı terk ederler. Neden Yaradan dualarına cevap vermedi? Neden onlara bu kadar mağrur, bu kadar bağışlamaz davrandı? O’nun adı nedir? “Kibirliden daha kibirli.” Bu O’nun adıdır(bu mektuba iliştirdiğim, tarla kimin için ekilir diye soran şiirime bak, çünkü içinde doğru cevap var.) Fakat kötülüklerden dolayı acı çekenler, neden aldığını bilmemelerine rağmen, Yaradan’ın onlardan bunu aldığından emin olarak kibri iyi bilirler.

Şairler bununla ilgili ne der? Derler ki bu dünyada olan her şeyin yüce bir amacı vardır ve buna “bir damla birleşme” denir. O çamur evlerin sakinleri tüm bu kötülüklerin toplamından, onlardan alınmış O’nun kibrinden geçtiklerinde, Yaratılışın doğası gereği sıkıca mühürlenmiş kalplerinin duvarlarında bir delik açılır ve bu damlanın kalplerine yerleşmesi için uygun hale gelirler. Sonra damgalanan bir şey gibi alt-üst olur ve açıkça bunun tersini, bütünlüğü tam olarak bu ölümcül kötülüklerin içinde algıladıklarını anlarlar. Oraya, sadece oraya Yaradan’ın kendisi tutunur ve orada O, onlara birleşme damlasını akıtır.

O, etraflarındaki her şeyi öyle bir şekilde döndürür ki, birleşme ustası O’nun, O’nu akıtmak için açık bir delik bulduğunu anlar.

Bu tam da şiirde yazılan şeydir, “Sen her şeyi sarar ve doldurursun.” Edinim sırasında bereket hissedilir. Tüm zıtlıkların üzerinde belirir ve durur. “Tüm kötülüklerden daha kötü, kibirlilerden daha kibirli” sözünün anlamı budur ve doğal olarak, “her şeyi doldurur.” Şair, O’nun onları bereketle doldurduğunu, O’nun onlara görünene kadar kimsenin O’nla birleşme hazzını algılamadığını ve O’nla birleşmenin hazzını ve tadını alabilmek için çektikleri ıstırabın bir erdemi olduğunu bilir. Her organı ve tendonu dünyadaki her bir insanın tüm yaşamları boyunca böyle bir tadı tek bir an tatmak için günde yedi defa ayaklarını ve ellerini keseceğini bilir ve tanıklık eder.

Bu, tüm hataları için rahibin önüne getirilen

Cüzamlının arındığı günkü yasasıdır.

Bu her bir iyi amel için bir hükümdür;

Böylece bu toprakları işleyeni bilirsin.

Her geçip giden buna sahip olacak;

O’nun nasıl … ve O’nun yaşayacağı bilinir.

O zamanda O’nun karşıtı nedir,

Büyük hayvanlar arasında dolaşırken?

Orada, bir kulak çok hoş sözlere ödünç verilir;

Persimon nehirleri taş üzerine taş uzar.

Duyulanı—bunun sadece onların hatası olduğunu

Hoşluğunu görürler.

Kötü kokuları onlardan olabildiğince uzak olur,

Tıpkı doğunun batıdan uzak olması gibi.

O, onlara güler çünkü onların ruhunu

Sonsuza kadar bilir.

Fidye onların gözünde asla sınırlanmış olmayacak,

O, Kendini onlara fidye için verdiğinde,

Her bir yabancı güzel sözlere kulak verecek.

Arınmanın her kabı için bir el var

Işığı ifşa etmek için sıkıca tuttuğu,

Kefaret ve dönüşüm gününde

Yaratmak ve ışığı üzerinde tutmak için.

Ve tüm bunlar sana yetmiyorsa, onları Rabbi Jemeiah’ın sözleriyle doldurmak isterim. Bu onun alegorik kelimelerle yüce anlatımıdır, “O, arzuladığında, hiçbir varlık O’nun gücüyle yüzleşemez. Öfkesini yükselttiğinde, kim O’nun önünde durur? Dur bakalım, Sen’den, ulusların Kralından kim korkmayacak?” Bu demektir ki, “kötülerden daha kötü, kibirliden daha kibirli” ve bunların tümü “yaşayan Tanrı’nın sözleridir” içindir.

Diğer bir deyişle, büyük kötülükler yalnızca gözün görmediği ve kalbin düşünüp, tasarlamadığı sesleri görmek için oluşturulmuştur. O bu niteliğe gelene kadar, Yaradan işleyişini hiç sorun olmadan sanki hiç işleyiş yokmuş gibi işletir. Bu sebeple bu uzun ve zor süreçte, O, kararlaştırılan zamanda ifşa etmeyi arzular ve işleyişe izin verir.

Bu Rabbi Jemeiah’ın söylediği şeydir, “O, arzuladığı zaman,” bu demektir ki, O’nun niyeti sadece Yaradan’a tapanlara, eylem yeterince ifşa olduğunda yüce tarafın daima onların önünde olacağını ispat etmektir.

Dolayısıyla, aptalın biri Yaradan’ın müşfik olduğunu söylediğinde O’nun onurunun zedelenmeyeceğinden kim emin olacak? Ayet şöyledir, “O’nun gazap gününde kim duracak ve O’nun geliş gününü kim tayin edecek?” uzun ve görkemli bir geçmişten sonra? O’nun gazap günü, O’nun geliş gününü tayin eder; onlar beraberce terazinin dengesidir.

Bununla “Yeter” dediklerini öne süren Rabbi Tarfon’un sözlerini anlayacaksın. Bunu şu ayetle ispatlar, “Babası yüzüne vurdu ve o yedi gün boyunca gözden düşmüş olacak,” Kutsallık için gereken en az iki haftadan çok daha az. Ama yine de şu sonuca varır, “O yedi gün kapanmış olacak,” yani eylem ve Kutsallığın ortaya çıkmasından hemen önce, yüzünün ortaya çıkması için orada sadece “Babası onun yüzüne vurdu” vardır.

Bu birbirinin benzeri iki şey olarak düşünülür—biri kalp ve biri akıl—tıpkı “tüm kötülerden daha kötü, kibirliden daha kibirli” sözünde olduğu gibi. Başlangıçta Kutsallığın önünde “yeter” demek, tecridin tamamlanması öncesinden farklı olarak, eğer saf bir kalbin varsa yedi gün boyunca kapalı kaldıktan sonra Tora’nın yolunda gittiler sözlerinin anlamını kalbinle anlarsın demektir.

Ağzım bir deniz gibi coşsa, dudaklarım onun sayısız dalgası kadar şükretse bile hiçbiri Yarattıkları, Yaratıyor oldukları ve Yaratacaklarının önünde Yaratan, Yaratıyor ve Yaratıyor olacak olan Yaradan’ın erdemliğini detaylandırmaya yetmez. Derinlemesine şunu öğrendim ki, dünyadaki büyük bir çoğunluk ciğerlerinin en yüksek noktasından bağırsa bile cevap alamıyor. Yalnız geldiler ve yalnız gidecekler. Başladıkları gibi sonlandıracaklar, eklemeden büyük ölçüde çıkararak, yazıklar olsun bu utanca, yazıklar olsun bu rezilliğe.

Kutsallığın artması kesin bir kuraldır, o düşmez fakat Yaradan’ın eşsizliği—herhangi bir arzudan yoksun bedenlerle övünen—asla azalmaz. Daha ziyade “Cemaatin seçilmişleri, şöhretli olanlar” için bile övünür ve onlar da boşa vakit harcamamak için kendilerini dikkatle izledikleri sürece elbette Dünyanın İhtişamı güçlü ve O’nun yaratımının korkusuyla değişmediğinden, onları ilkinde olduğu gibi kendi dünyalarından kurtarabilir.

Pek çok insan bununla ilgili yanılgıya düşer çünkü kalplerinin uyanmış olduğundan emin olduklarını söylerler. Yazıda şöyle der, “Ve Er(İbranice: uyanmak), Yuda’nın ilk doğan oğlu, Tanrı’nın gözünde kötüydü ve Tanrı onu ölüme mahkum etti.” Atalarımız şöyle der, “Çalışmasını ihmal eden, bozguncunun kardeşidir” çünkü en önemlisi dikkatli ve düşünceli olmaktır ve “Kendi gücünle yapabileceğin bir şey bulduğunda, yap” O’nun yüce ve mübarek adını kutsamak ve övmek için.

Ama bu özellikle, yüce bir kalpleri olmamasına rağmen sözcükleri nasıl dile getireceğini bilen aptalların haykırışı gibi değil, duyarlı bir şekilde yapılmalıdır. Fakat bilge olanın gözleri kafasındadır ve bedensel güçleri bilmez. O Er ya da Onan(İbranice uyanmak) değildir daha ziyade, “Ataların sözleri yalnızca Yaradan için gayretli bir çalışma yapıldığında duyulur.

Zohar’da şöyle yazılıdır, “Her şey düşüncede açıklığa kavuşur.” Burada ne yaygara, ne kendine-eziyet, ne hastalık ne de talihsizlik gibi bir şey yoktur. Daha ziyade “Onun yolları hoşluğun yoludur ve tüm yaşamı huzurludur” ve “Tüm açgözlüler öfkelidir” ve “Tüm öfkeli olanlar, puta tapanlar gibidir” olduğundan, ruhu ondan ayrılır.

Fakat çok çalışmalı ve amacımızın gücüyle düşünmeliyiz ve “Bütün gün ve gece asla sessiz kalmayacaklar. Tanrı’ya benzeyecek olan sen, kendin için dinlenme ve O Kudüs’ü inşa edip yeryüzüne mabet yapana kadar O’na rahatlık verme.”

Sana gerçeği anlatmama izin ver: Kibirlilerin yaşamlarını boşa harcadığını gördüğüm zaman, bu bana hiçbir surette acı vermiyor çünkü sonunda onlar için hiçbir manevi şansızlık söz konusu değil, çünkü işkence gören yalnızca etleri ve kemikleri. Her hayvanın kaderi kıyım ve akılsız olmaktır, onlar hayvanlar gibidir.

Doğanın tüm düzeni saf kalpleri üzmez. Daha ziyade onların kalplerini sevindirir. Fakat düşenleri, şan şöhret sahiplerini gördüğüm zaman, sanki içim yanıyor, keskin bir kılıç kalbimi parçalıyor gibi olurum, çünkü onlar kutsal İlahi Gücü yalanlarla süsledikleri aptallıklarıyla çarpıtırlar.

Ne yazık tozda yitip giden bu güzelliğe, kutsal ve imanlı damlaya. Tüm bu rehberlik gerçeğin yüzünü açığa çıkarmak içindir ve ifşa olduğunda realitenin her köşesinde saf, iman dolu sular akar. Sonra, boş kabı olanlar doldurulur ve tüm sıkıntıda olanlara ihsan edilir ve burada ne bir demir-ağ ne de bir örümcek-ağı vardır. Daha ziyade burada yüce bir ihtişam vardır ve sonsuz sevgi Yaradan’dan Yarattıklarına gelir ve O’nun olduğu her yerde onların gözleri şifa bulur.

Ne mutlu asla kötü sözleri duymayan kulağa ve ne mutlu asla yanlış bir şey görmeyen gözlere! O’nun lanetlediği her şey kesinlikle lanetlenir ve O’nun kutsadığı her şey kutsanır. O’nun ağzından çıkan her şeyde ne bir kararsızlık ne de fazlalık vardır. Daha ziyade, bu Yaradan’ın emrettiği şeydir, “O’na yapışmak.”

Toz, toz, nasıl da dik başlısın. Göze güzel gelen her şey sende kaybolur; nasıl da küstahsın. Döndüğün her yeri kutsayan o Göz nasıl olur da yabancılaşır ve Baktığı her yer yanıp, tükenir? Bu çaresiz insanlar “değersizliğin konforu ve etin hazzıyla” nasıl avunacak? Çağrı gününde ne cevap verecekler? Bu öfke ve nefrete yol açar.

Nitekim, yüze yüze olduğun bu insanlar ve maddeselliğin artması ile ilgili olarak söylediklerini uzun uzadıya yazdım. Çalışmaları da kendileri gibi, “Onlara güvenen herkes” ve “insana güvenen ve kolunu et yapan insan lanetlenir” ve “Yaradan’a güvenen kutsanır.” “Ne mutlu kötünün öğüdünü dinlemeyip,…Yaradan’ın yasasıyla hoşnut olana ve gece gündüz O’nun yasasını dile getirene,” atalarımızın dediği gibi, “Kötü eğilimi Ben yarattım, şifası için Tora’yı yarattım,” ve “Eğer o haine rastlarsan onu maneviyata çek.” İnsan nasıl da korkmaz ve de efendisinin ona rehberlik ettiğini hissetmez.

Sana yüz yüzeyken söylediğim gibi, bilgi neslinin(çöl nesli) birincil günahı ayete göre şudur, “Mısır’daki babalarımız Sen’in mucizelerini idrak edemedi…onlar Kızıl denizde isyankardı.” Hediyenin değerinin, verenin değerine eşit olduğunu söylemiştim. Onlar, “Sen’in mucizelerini idrak edemediklerinde” “mucizeleri” ilk suçlayanlardır. Bu nedenle, Tora’ya arkalarını dönmelerine sebep olan özü, “Sen bizimle konuşacaksın ve biz duyacağız” kaybetmişlerdir. Tora bu konuda onlara günah atfetmese de, “Onlara bu kalp Ben’den korkmaları için verildi” denir, bu böyledir çünkü günah Tora’nın verilişinden önce gelmiş ve Tora’ya yazılmamıştır ve bilinir ki Tora günah yoluna değil, ıslah yoluna bağlanır.

Bununla ne yapmalıyım?” diye bana sorduğunda, çabalamanı ve verene şükretmeni söyledim çünkü doğaldır ki veren alanın memnun olmadığını gördüğünde, gelecekteki verecekleri azalır.

Bana O’nun nimetlerine şükretmenin maddesel ağızdan çıkan sözlerle değil, büyük bir çaba ve düşmanları sağda ve solda durduran kalbin birleşmenin erdemi yararına genişlemesi vasıtasıyla olacağını yazmışsın.

Gel ve gör, sonu gelmeyen çeşmeden akan sular nasılda güzel, bununla ilgili şöyle denir, “Bırak, Sen’in iyiliğinle doysunlar ve mutlu olsunlar.” Doygunluk hazzı iptal etmez çünkü insan “Sen’in mucizelerini” idrak eder, mucizeler ve işaretler olmasa o kime cevap verecek? Buna kendisi için ihtiyaç duymuyor olsa da, onlara ya da onlar için asla “Bana ver, gücünden Bana bir rüşvet sun” demez. Onların babası altta olanların koruyucusu sürüsünün köpeğiyle gitme nefreti içindedir, “ve yardım eden tökezlediğinde, yardım edilen düşer” ve “Her şeye Kadir olan, gücünde mükemmeldir.”

Kişi “Yüce ve ulu, yüksek, çok yüksek” olanın niteliğini unuttuğunda hepsi üzerine gelir, et ve kan ölçüsüyle bağlanmaya başlar ve oradan ağaçların ölçüsüne ulaşır ve kendini hesaplamalar üzerine inşa etmek ister. Başkalarının hesaplarını hesaplar fakat zaten şöyle yazılmıştır “Ve sen buldun.”

Ravnai şöyle der, “Eline geçene kadar. Bu demektir ki sadece görerek elde etmez; bu ahmakların söylemidir: ‘Kişi elinde tutmadan onu satın almış olmaz.’” Dolayısıyla, Tanah, fiilen elinde tutana kadar anlamak ve bilgilendirmek için iki kapıdan bahseder, biri bulma ve biri uzlaşma.

Öyle görünüyor ki, günlerin sonunda kişi bunu keşfedecek…atalarımız şöyle der: “Sikkeyi kimden aldığını gördüğü zaman.” Bunun açıklaması şudur, iki insandan(günlerin sonunda ifşa olacak olan başka bir şeyi ima eden) alır, birinden isteyerek, diğerinden mecbur olduğu için ve kimden isteyerek, kimden mecbur olduğu için aldığı bilinmez. “Bizim adımıza konuştuğu gün, kız kardeşimize ne yapacağız?” ayetinin anlamı budur. O sağın sonunda belirecek ve görülecek çünkü biz Mesih’in yasasında büyüyeceğiz.

Hediyeyi verenle, O’nun yüceliği ve O’nun değeriyle ilgili daha çok şey öğrenmek için konumuza tekrar geri dönersek, görürüz ki kişi sonrasında gerçek Dvekut (birleşme) ile ödüllendirilir ve Tora’nın tatlarını edinir çünkü dünyada bundan başka bir şifa yoktur.

Bununla ilgili temiz bir kalbe neşe getirecek hoş bir şiir nakledeyim.

Damlam, damlam, sen çok güzelsin, hayatımın,

bütün sabahlarımın ve gecelerimin enginliğinde.

Perdenin yüzü, örtüyü kaldır, geleceklerimin,

tüm kederlerimin, tüm refahımın enginliğinde.

Ekilmemiş toprak, kalabalıklar seni

tüm yıkımım, tüm doyumumla taşıyacak.

Sen kalbime nüfuz ettin, senin bütün ödülün elimde,

Tüm mükemmelliği, tüm altınımı,

tüm malımı, seviyorum.

İyi bir misafir, ne der? Ev sahibinin kendine verdiği tüm sıkıntı, kendini sadece benim için sıkıntıya soktuğu içindir, ayet şöyle der, “Kişi şöyle söylemeli, ‘Dünya benim için yaratıldı.’” Bu böyledir, dünya onun için yaratıldığından, realitesindeki her unsur onun için yaratılır.

Birleşme nedeniyle, genel ve özel her şey tek bir unsurdur, ıslahın sonunda insanların edineceği her şey, her neslin tüm unsurlarını içerecektir. Bu nedenle herkes organlarının öğelerini Tora’da bulur çünkü o hem genel olarak bütün kolektif ve hem de birey için oluşturulmuştur. Dahası, kolektifin içinde bireyin içinde olandan fazlası yoktur ve bu büyük işleyişte gerçek ve eksiksiz bir ölçüdür.

Bu sebeple şöyle yazılıdır, “Onun sevgisiyle sen daima büyüleneceksin” ve “Sen gece ve gündüz onu düşüneceksin” ve “Tora, Yaradan ve İsrail birdir.” Her şey bir olduğu ve maneviyat kısımlara ayrılmadığı için bu tamamen böyledir. Kişi kendini zihninde ve kalbinde arındırmalıdır ve önceden olduğu gibi Tora’nın kutsamasıyla kutsandığında, şu ayeti edinir, “Şimdi gör ki, Ben Benim ve Ben’den başka bir Tanrı yok.”

Bunu senin faydan ve mutluluğun için istiyorum; Tora’daki durumunla ilgili bana acil bilgi ver böylece zaman kazanmış oluruz. Bil ki, ıslahın zamanının uzaması ıslahın değerini azaltır ve manevi bir şey az zaman aldığında daha çok gelişir ve yükselir. Senin ve benim bildiğimiz gibi ışığın yollarında kalmayı uzatmak zararlıdır, çalışmanda kesinlikle çabuk olmalısın.

Ne senin için çalışma arzum, ne de buna iznim olmamasına rağmen, Yaradan’ın kutsadığı yerde bulduğun dostlarını memnun etme izin vardır ve bu büyük bir Mitzva’dır. Yaşamdaki tüm çalışmamız yalnızca Kutsallığı tozdan çıkarmak, onu memnun etmek ve bütün gücümüzle onun önünde şarkı söylemek ve izin verilen ve özellikle başarılı olacağımızdan emin olduğumuz noktada ağzımızla Yaradan’a şükretmektir. Bu sebeple, senden acil bilgi bekliyorum, sevgiyle doyacağız, dikenleri çıkarıp, yakında gülü göreceğiz. Amin.

Yehuda

 

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,088