1943’te Duydum
Bilinen odur ki, gerçekliği hisseden birisi yoksa gerçeklik yoktur. Bu yüzden, “Atzilut’un Nefeş’i” dediğimizde, yukarıdaki bolluğu edinmenin belli bir ölçüsünü anlarız, bu Nefeş diye adlandırdığımız derecedir.
Ve bu edinimin içinde, “ortak olana” tekabül eden dünya, tüm ruhların ortak bir formu olduğu anlamına gelir ve böylece bu seviyeye ulaşmış herkes, Nefeş seviyesini elde etmiş demektir. Yani belli başlı bir kişinin bu formda olmasına ve bu seviyeye ulaşmasına lüzum yoktur, ancak bu seviyeyi başarana – ki bu ancak Keduşa’ya (kutsallığa) hazırlık ve arınma yoluyla olur- bu bolluk Nefeş denilen formda görünür.
Bu dünyada uygulanan dünyevi örnekten bunu anlayabiliriz. Örneğin, biri diğerine, “Şimdi Kudüs’e gidiyorum,” derken, şehrin ismini söylediğinde, herkes bu şehri bilir ve tanır. O şehirde zaten bulunmuş olduklarından, konuşulan yerin neresi olduğundan herkes emindir.