e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Baruh Halevi Aşlag (Rabaş) > Kabala Kütüphanesi > Makaleler > Yakup Ve Laban Arasındaki Mücadele

Yakup Ve Laban Arasındaki Mücadele

11. Makale

Yakup ve Laban arasındaki çekişme Yakup ile Esaf arasındaki çekişmeden farklıdır, şöyle yazar, “Laban Yakup’a şöyle dedi: ‘Kızlar benim kızlarım, oğullar benim oğullarım, sürü benim sürüm, gördüğün her şey benim.’” Yakup ve Esaf’la ilgili şöyle yazılıdır, “Esaf dedi ki, ‘Ben pek çoğuna sahibim kardeşim; sahip oldukların senin olsun.’”

Esaf “sahip oldukların senin olsun,” derken, neden Laban’ın “her şey bana ait,” dediğini anlamalıyız.

Baal HaSulam bunu şöyle açıklar: Bilinir ki orada Klipot’un kontrolü vardır. Kontrol, Klipa kişiyi kontrol eder ve onun Keduşa’da bir şey yapmasını engeller demektir.

Örneğin kişi şafaktan önce kalkıp Tora’ya bağlanmak için sinagoga gitmek istediğinde, Klipa gelir ve türlü bahaneler bulup der ki, “Neden kendine eziyet ediyorsun? Yorgunsun; dışarısı soğuk.” Kişi cevap verir, “Dediğin doğru fakat sonraki dünyanın ödülünü almak için bu dünyada Tora’ya bağlanmak iyidir.” Sonra kötü eğilim ona cevap verir: “Bu dünyadaki çaban karşılığında sonraki dünyayı elde edeceğini düşünüyorsun. Kişi Yaradan için Tora ve Mitzvot’a bağlanırsa bu mümkündür. Fakat biliyorum ki her şeyi Yaradan için yapmıyorsun. Dolayısıyla kime hizmet ediyorsun? Sadece bana.” Bu alegoriyle kötü eğilimi anlayabiliriz. Bu Klipa’nın kontrolünün anlamıdır.

Laban’ın ise ileri sürdüğü şudur: “Kızlar benim kızlarım,… gördüğün her şey benim.” Bu demektir ki, sen Yaradan için değil benim için çalışıyorsun. Öyleyse hiçlik için neden kendini sıkıntıya sokuyorsun? Böylece kötü eğilim kişiyi kontrol eder ve kişi onun etkisinden kurtulup onun arzusuna karşı çıkamaz. Bu Laban’ın iddiasıdır, çünkü bu şekilde Yakup’u kontrol edecek gücü olduğunu düşünür.

Fakat kişi Laban’ın söyleminin üstesinden geldiğinde şöyle der, “Bu doğru değil, Yaradan için çalışıyorum, fakat senin beni Keduşa’dan uzaklaştırmak için gönderildiğine inanmak zorundayım. Ben basitçe Yaradan’a hizmet etmek istiyorum ve senin benim Tora ve Mitzvot’um üzerinde bir kontrolün yok. Bu sebeple seni yenip, Tora ve Mitzvot’a bağlanıyorum, beni artık tutamazsın.”

Bu sırada Klipa başka bir şekilde yaklaşır. Ona der ki, “Bak, senden başka kötü eğilimin üstesinden gelen var mı? İnsanların bayağılığına bak; üstesinden gelebilme güçleri yok, oysa sen Tanrı’ya şükür, onların arasında en kuvvetli olansın. Kesinlikle onlara katılman senin için iyi değil.” O zaman kişinin tüm eğilimi Klipa’ya düşer, çünkü kötü eğilim onu kibre sokmuştur.

Kişi bunun üstesinden gelip, Klipa’ya şöyle der, “Doğru değil, diğer insanlardan daha iyi değilim. Yaptığım her şey Yaradan için değil, senin içindi, şimdi ben atalarımızın ‘Tora’yı Lo Lişma’da öğrenen kişi hiç doğmasa daha iyidir,’ dedikleri bir aşamadayım. Diğer insanlardan daha kötüyüm.” Yakup, Esaf’a der ki “Hediyemi al. Tora ve Mitzvot’a yeni baştan bağlanmak istiyorum, şimdiye kadar Yaradan için asla bir şey yapmamış gibiyim.”

Oysa Esaf der ki, “Pek çoğuna sahibim kardeşim; senin olan senin olsun.” Pek çok çaba sarf edene kadar ondan almak istemez. Sonra “Ve ondan alır,” şöyle yazdığı gibi, “Ona yalvardı ve aldı.”

Öyle anlaşılıyor ki burada konu ters yüz olmuştur. “Gördüğün her şey benim,” diyen Laban her şeyin Klipa’ya ait olduğunu ima ederken, Yakup her şeyin Klipot’a değil, Keduşa’ya ait olduğunu söyler. Esaf’da der ki, “senin olan senin olsun.”

RAŞİ der ki, kişi kendini üç şeye hazırlar: armağan, dua ve savaşa. Bu demektir ki, armağan ve savaş Esaf’a aittir, Yaradan’a ait olan tek şey duadır.

Çalışmada üç şeyin Yaradan’ı referans verdiğini anlamalıyız. Baal HaSulam’ın dediği gibi, “Bak, Ben’imle olan bir yer var.” Musa Yaradan’a dedi ki, “Bana İhtişamını göster.” Cevap geldi, “Bak, Ben’imle (dua, inanç yeri) olan bir yer.”

Baal HaSulam der ki, Yaradan’ın ihtişamıyla ödüllendirilmek isteyen Yaradan’a inanmalı ve O’na dua etmelidir. Sonrasında da kendini Yaradan adına iptal etmelidir. Bu üç eylemden sonra kişi Yaradan’ın ihtişamıyla ödüllendirilir.

Bu şekilde RAŞİ’nin dediği şeyi, kişinin kendini armağan, dua ve savaşa hazırlaması gerektiğini yorumlayabiliriz. “Savaş” eğilim savaşıdır; dua Yaradan onu bütünlüğe ulaşması için yakınlaştıracak demektir. Armağan inançtır, çünkü kişi birine inandığında bu verme olarak kabul edilir, İbrahim’le ilgili yazıldığı gibi “Ve o Tanrı’ya inandı ve O, onu erdemli olarak kabul etti.”

Dolayısıyla üç şey—armağan, dua ve savaş—vasıtasıyla Yakup Esaf’ı yenecek demektir. Ayrıca bu üç şey insan ve Yaradan arasındadır. Sadece duanın Yaradan ve insan arasında olduğunu, armağan ve savaşın Esaf’a ait olduğunu söylememeliyiz. Daha ziyade her şey Yaradan’a atfedilir.

Fakat bilmemiz gereken temel şey, ıslah etmemiz gereken Esaf anlayışının ne olduğudur. Bilinir ki, Keduşa’nın zıttı Klipa’dır. Genel olarak ona “Esaf’ın Klipa’sı,” denir. Ancak, Klipa’da pek çok derece vardır ve her anlayışın kendi adı vardır. Keduşa’da da pek çok anlayış vardır ve her birinin kendine özel adı vardır.

Keduşa’ya Sefirot, Partzufim ve dünyalar denir. Keduşa “ihsan etmek için,” demektir, Tuma’a ise kendini-sevme olan “almak için almak,” tır.

Kişi bu dünyayı ve karşılığında sonraki dünyayı edinmek için Tora ve Mitzvot’u idrak ettiğinde, bu iki anlayış Lo Lişma olarak kabul edilir. Sadece Tora’yı “O Yüce ve Hükmedendir,” olarak idrak etmeye Lişma denir.

Buna “ihsan etmek ve hiç ödül almamak,” denir, bu “arı çalışmadır.”

İhsan etmek için çalışmak, çalışmaya değer verildiğinde gerçekleşir. Kişinin motivasyonu vardır. Fakat hizmet ettiği şeye olan önemi arttırmazsa çalışma enerjisi olmaz. Bu böyledir, doğada gördüğümüz gibi küçük olan büyüğün önünde kendini iptal eder. Ancak tüm çalışma O’nun önemini fark etmek içindir.

Öyle anlaşılıyor ki insan çalışmasının özü mantık ötesi çalışıp Yaradan’ı önemsemektir. Genel olarak tüm yaratılanlar Keduşa’yı tozdaki Şehina olarak hissederler. Bu sebeple tüm kitaplarda kişinin Şehina’yı tozdan çıkartması gerektiği yazılıdır. İnsanın çalışması Yaradan’ın önemini ve yüceliğini anlamaya çabalamaktır.

Aslında kişi Yaradan’ın Yüceliği ve Önemi haricinde, sadece gereksinimi olduğunu hissettiği şeyler için çalışır. Oysa burada tek ihtiyacımızın Yaradan’ın Yüceliğini hissetmek olduğunu bilmeliyiz.

Bu bağlamda “Erdemli kaybolur ve bu kimsenin dikkatini çekmez,” ayetini yorumlayabiliriz. Yaradan’a “erdemli” denir, şöyle yazdığı gibi, “Tanrı erdemlidir.” O, kişinin gözünde önemini yitirir ve kimse O’nun Yüceliğini elde etmek için çalışması gerektiğine dikkat etmez.

Kişi bir şekilde sevinçle dolduğunda sadece maneviyat için çalışmanın değerli olduğunu anlar. Çünkü bu sırada maddesellik gözünde değerini yitirir ve maneviyat yücelir.

Dolayısıyla maneviyatın çalışmaya değer olduğuna karar verir. Öyle anlaşılıyor ki tüm düşüş ve çıkışlar insanı değil, Keduşa’yı ima eder. Bu demektir ki bazen Keduşa’nın değeri yükselir, yani kişi için önemli hale gelir ve bazen de düşer, kişi ona değer vermez.

Küçük olanın büyük olan önünde iptal olmasıyla ilgili olarak şunu görürüz ki, Yaradan İbrahim’in ününü arttırdığında herkes İbrahim’in yüceliğini gördüğü için Firavun İbrahim’in evinde hizmetkâr olması için Sara’ya kendi kızını verir. Hizmetkârların hakları olmadığından, onlar en alt derece olarak kabul edilir. Onlar hayvanlar gibidir. Yine de firavun kızını Sara’nın hizmetine verir ve der ki, “Kızım, senin için Kutsanmış İbrahim’in evinde hizmetkâr olmak, evimde kraliçe olmaktan daha iyidir.”

Ödül için kutsal çalışmayı yapan biri ile O’nun Önemi ve Yüceliği için krala hizmet etmek isteyen biri arasındaki fark şudur ki, eğer kişi maddesel ödül elde etmek için maddesellikte çalışıyorsa, çok çaba göstermeden de ödüllendirileceği bir yolu seçer, çünkü insan rahatlığı sever ve rahatlığın hazzından vazgeçmek istemez.

Dolayısıyla, çabalamadan ödül almanın bir yolunu bulursa bunu mutluluk olarak kabul eder. Fakat Kralın Yüceliği için çalışan kişinin hazzı krala hizmetten gelir, bu nedenle onunla ilgili çabalamadan da ödül alacak diyemeyiz, çünkü ödülü krala hizmettir. Bu kişinin çalışmasındaki gerçek amacı görmesi için bir işarettir—ister ödül için olsun ister Yaradan’ın yüceliği için olsun.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,075