e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Perdeyi Edinmek

Bu dünyanın arzularına bağlı durumlarla başlarız para, sosyal statü ve aile gibi. Yani hayvansal seviyeyle ilgili her şey ve insan seviyesiyle ilgili küçük bir miktar. Bu durumda günah işlemek veya bir emri yerine getirmek mümkün değildir. Bunu sadece maneviyatta yapabiliriz. Eğer bir kişi arzularının kullanımını kısıtlamaya hazırsa, ya da daha kesin olmak gerekirse, arzularının kullanımını maneviyat uğruna yöneltmeye hazır ise, o zaman maneviyat dünyasının ilk seviyesine girme yeteneğini kazanır. Bu seviyedeki ışık bizim dünyamızınkinden çok daha büyüktür.

Kişi hayvansal hazlarına dayanmak ve onu Yaradan’ın uğruna almak için perde ister. Perdeyi aldığımızda, ilk seviyede düzeltiriz ve ikinciye devam ederiz. Orada daha da büyük alma arzusu ve eşit şekilde daha büyük ışık alırız. Masah’ı daha büyük anti egoist güç ile edinmekle, kişi aynı zamanda ikinci seviyeyi de düzeltir ve daha yukarı yükselir.

Diyelim ki bizim dünyamıza denk gelen çizgiye “sıfır” dedik. Bu durumda ilk manevi seviyedeki alma arzusunun ilk artması “1”e eşit olacak ve bu yükselmenin karşılığı olacak. ”1” ve “+1” arasındaki mesafe Partzuf’un büyüklüğüne veya yüksekliğine eşittir. Sonra egoizmi alırız “-2”. Bunu atlatabilmemiz için Masah “+2” ye ihtiyacımız var. İkinci seviyeye geçiş bu şekilde olur. Ve böylece devam eder. Kişi ne kadar yükselirse düşüş o kadar alçak olur ki daha yükseğe çıkabilsin.

Sonsuzluk dünyasının Malhut’u, Nekudim dünyasında “Yaradan’ın uğruna ışık aldı ve sonunda koptu. Tüm egoist ve ihsan eden Kelim’in iç içe karışmasına sebep olarak Kelim’in parçalanması vuku buldu. Yaradan’ın ihsan edici özellikleri her bir egoist arzunun içine düştü ve bu her arzunun maneviyata eklenerek düzeltilmesini sağlar.

Kişinin alınyazısı ne kadar büyükse, kişinin içinde konumlanan ruhun Kelim’i ne kadar yüksekse kişi için yazılmış düşüşler ve yükselişler o kadar büyüktür. Bu nedenle hiçbir zaman başkasının eylemlerini yargılayamayız çünkü o zamanda ne tür bir düzeltmeden geçtiklerini bilemeyiz.

Dünyayı egoist seviye olarak hayal edin. Üzerimizde ışığın aşağı indiği gökyüzüyle birlikte orada konumlanmışız. Eğer üzerimize ışık gelmezse dünyadan ayrılamayız. Bunlar bizim niteliklerimiz. Ancak o zaman ışık bizi aydınlatırsa, mecazi konuşursak, ışığa doğru dünyadan koparız. Işığın gücü yükselmenin yüksekliğine eşittir, ya da kişinin dünyanın üzerinde uçma yüksekliğine, yani egoist “alma” arzusunun üzerinde (uçma yüksekliğine). Işık bizi bırakır bırakmaz anında sanki hiç yükselmemişiz gibi dünyaya düşeriz. Yükselmek için hiç pozitif gücümüz yoktur. Bizi yükselten sadece Yaradan’ın ışığıdır.

Manevi dünya ne kadar yüksekte yer alırsa düşüş ve yükseliş arasındaki mesafe o kadar büyüktür. Atzilut dünyasında düşüş dünyamız seviyesine kadar yaklaşabilir. Sondan bir önceki manevi seviyede olan büyük Kabalist Raşbi, bir anda kendisini “pazardaki basit Şimon” gibi hissetti, yani bütün bilgisi, düzeltilmiş nitelikleri ve edinimleri aniden yok oldu ve basit ve ilkel bir aptala eşit hale geldi. Zohar kitabı onu bu şekilde tarif ediyor.

Bu hepimize olur, manevi yükselişimize başlarken bile. Düşüşten nasıl dönebiliriz? En küçük arzumuz bile olmasa, hareketleri otomatik sergileyerek gruba entegre olabiliriz. Bazen bir kitap açıp okumak bile imkânsızdır ve zaman zaman uyumak tek çıkar yol olabilir, yani her şeyden bağımızı koparmak ve zamana işini yapması için izin vermek…

En zararlı durum kişi maneviyatın en üst seviyesindeyken açığa çıkar ve kişi bencilce orada olmanın iyi hissinden haz almaya başlar; güvenli, dengeli, açık, güzel ve sonsuz. Tam bu noktada ve bu sebepten kişi düşer. Bu durumdayken devamlı olarak bize bunun verilmiş olma sebebinin düşünce ve niyetimizin “Yaradan uğruna” tutmak olduğunu anlamamız içindir. Ancak bununla kalmak mümkün değildir. Bunun sebebi daha uzağa ilerleyebilmek için düşüş gereklidir. Düşmenin dışında, bizim bir kez daha yükselmemize izin verecek ek alma arzusu edinmenin başka yolu yoktur.

Partzuf, bizim diğerlerine göre içsel ahlaki durumumuzdur ve bizim gelişim seviyemizdir. İlk önce ışık için arzuyu elde etmeden ışığı edinmek mümkün değildir. Aynı zamanda kötü olmadan iyiyi anlamak mümkün değildir. Örneğin kişi 15 birim yükselebilir ve 16. da düşebilir, çünkü kişi bunların gerçek özelliklerini en kötü durumda görmüştür. Yükselerek büyük bir ışık tarafından aydınlatılırız ve kendimizi daha yüksek seviyenin en iyi özelliklerine kıyasla görebiliriz.

Bütün önceki seviyeler içimizde yaşamaya devam eder. Kişi yüksek manevi seviyede kötüyü görebilir. Kişiyi aydınlatan ışık ne kadar büyükse kişi kendisini ışığa kıyasla o kadar kötü görür. Bu kural biz en son seviyeye ya da tüm düzeltilmişliğe gelene dek geçerlidir.

Ari ve TES’in Tefsiri’ne göre Nekudim dünyasında Şefirat HaKelim (kapların kırılması) esnasında tüm diğer Malahim içinden Keter seviyesinde var olan Meleh Daat ilk olarak düşmüştür. Bu böyle çünkü başlangıçta daha kaba olup da ancak Masah’ı edinerek en yüksek seviyeye ulaşmış olan kişi en kötü olarak addedilir ve böylece Masah’ın kaybı ve kapların kırılması arasında diğer Malachim’den daha aşağı düşer.

Bu şu yolla açıklanabilir: Yaradan’ın yolunu takip eden insanlar iki kat daha alma arzusuna sahiptir: maneviyat kadar maddeseli de isterler. Bu nedenle Baal HaSulam’a yakın kişiler ona yakınken Aviut’larında Masah’a sahiptiler. Ancak şu an artık onların yanında değil, çünkü öldü, onların artık Masah yaratmaya gereksinimleri yok. Tüm çalışma “kutsal adamlar” ya da “erdemli adamlar” gibi görünmekten ibaret. Masah’sız Aviut’la kaldılar ve daha önce sahip oldukları her şeyi kaybettiler. Kişi maneviyata daha çok girdikçe bu tip insanlara karşı daha dikkatli olmalı ve onlardan uzak durmalı. Bunu az ve öz yazdım çünkü düşüncelerimin onlar üzerinde gezinmesini istemiyorum. Bilinir ki kişi düşünceleri neredeyse orada konumlanmıştır.

Önceki söylediğimi daha iyi anlamak için küçük bir örnek vereceğim. İki seviye arasında bir orta durumun mevcudiyeti bilinir. Bu orta durum iki seviye için de ortak olanı kapsar. Örneğin, cansız ve bitkisel durumların arasındaki orta durum mercanlardır. Bitkisel ve hayvansal seviyelerin arasında “Kelev-Sade” denilen mevcudiyet vardır. Bunlar göbek delikleri dünyaya bağlı ve oradan beslenen hayvanlardır. Hayvan ve insan seviyeleri arasında maymunlar vardır. Gerçek (doğru) ve yanlışlık arasındaki orta durum nedir? Bu iki fikri birlikte ihtiva eden durum nedir?

Bunu açıklamadan önce bir kural daha ekleyeceğim: büyük bir şeyi görmek küçükten daha kolaydır, bu nedenle yanlışlık ne kadar az ise gerçeği görmek o kadar zordur. Yani kendisine doğru yolu izliyormuş gibi göründüğünde kişinin yanlışlığını görme derecesi. Bunda biraz gerçeklik payı vardır. Çünkü gerçeğe rağmen ya da gerçekten dolayı, gerçeği görmek için henüz yanlışlığın tamamını görmüyor.

Kabala’yla ilgisi olmayan sokaktan geçen herhangi birine sorduğunda, size hiç kötü bir şey yapmadıklarını ve herkesten farklı olmadıklarını söylerler. Kişinin sahip olduğu kötülüğün en minimal anlaşılmasına göre kişi izlediği yolun doğru olduğunu düşünür. Ancak yanlışlık içimizde birikirse tamamen yanlış yolu izlediğimizi anlarız. İşte o zaman gerçeklik yoluna yükselebiliriz. Mevcut durumumuzun daha fazla dayanılabilir olmadığını ve çekilmez olduğunu anladığımızda bu kötülüğe dayanmanın son noktasına geliriz. İşte bu Yaradan’dan yardım istediğimiz zamandır.

Bu nokta, yani kişiye yanlışlık yolunu izlediğini gösteren gerçeklik noktası, gerçek (doğru) ve yanlış arasındaki orta ya da birleştiren bağdır. Yanlışlığın sonuna işaret eder yani bu noktadan sonra kişi doğru yola başlar.

Şimdi Baal HaSulam’ın ne dediğini anlayabiliriz: “Lişma” (Yaradan’ın uğruna) ya gelmeden önce “Lo Lişma” (kendin için)’nın mümkün olduğunca büyümesi gerekmektedir ve sadece o zaman “Lişma”ya devam edebiliriz. Yukarıya göre “Lo Lişma” yanlışlık “Lişma” gerçekliktir diyebiliriz. Yanlışlık hâlâ küçük olduğunda, yani hâlâ birkaç küçük iyi iş var, bu Lo Lişma’nın hâlâ küçük olduğu ve kişinin gerçeği görmesine engel olduğu anlamındadır. Bu durumda, kişiye doğru yol olan “Lişma”yı izliyormuş gibi görünür.

Ancak kişi Tora’yı ve emirleri gece gündüz çalıştığında, tüm yanlışlığın bir büyük yalanın içine toplandığı gerçeğinden kaynaklanan gerçeği hali hazırda görebilir. Bu durumda kişi eylemlerini düzeltmeye başlar, bilir ki önceki eylemlerinin tamamı “Lo Lişma” idi. Orta nokta tam olarak budur. Gerçeğe geçişin yani “Lişma”ya, başlangıç noktasıdır. Ve kişi sadece dün hâlâ önceki yolunun “Lişma”ya yönlenmiş olduğunu düşünüyordu. İşte bu, kişinin egoizminin ve bunu değerlendirmesinin de büyüdüğü durumda kişinin durumunun ve yolunun nasıl değiştiğidir.

Yaradan bulunduğumuz her şartta (durumda) iyi ve kötü ayırt etmeden, bizim üzerimizde çalışır. Karar verecek gücümüz yok ve hiçbir şeye karar vermeyiz. Sadece gelişim yolumuzu düzenleyebiliriz, değiştiremeyiz. Eğer bu yola bir egoistin gözlerinden bakarsak o zaman korkarız. Ancak egoizmimizi dışarıdan görüp, onun yok edilmesi gereken bir kötülük olduğunu anlarsak o zaman derhal ondan kurtulup (onu) ihsan etme ile yer değiştirmek isteyeceğiz.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,082