e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Kabala Kütüphanesi > Kongre Materyalleri > İsrail Kongresi Şubat 2018 “Biz Hepimiz Tek Bir Aileyiz”

İsrail Kongresi Şubat 2018 “Biz Hepimiz Tek Bir Aileyiz”

DERS 1: Ben Ne İçin Yaşıyorum?

1) Baal HaSulam, On Sefirot’un Çalışılmasına Giriş, 2

Aslında, çok meşhur bir soruyu cevaplamak için kalbinizle yola çıkarsanız, eminim ki tüm sorular ve şüpheler ufuktan yok olacak ve geri baktığınızda onları yerlerinde bulamayacaksınız. Bu infial uyandıran soru tüm dünyanın sorduğu bir soru, aslına bakarsanız, “Hayatımın anlamı ne?” bir başka deyişle, bize çok pahalıya mâl olan hayatımızın sayılı yılları ve sayısız acı ve bunlardan çektiğimiz ızdırap, bunları sonuna kadar tamamlamaktan kim zevk alır? Daha da net olmak gerekirse, kime haz veriyorum?

Tarihçilerin, özellikle bizim neslimizde, bu soruyla yüzleşmekten yoruldukları çok doğru? Kimse bununla ilgilenmek istemiyor. Ancak soru eskisinden daha fazla acı ve hararetle karşımızda duruyor. Bazen bizi davetsiz yakalar, zihnimizi gagalar ve kendimizi her zamanki akılsızca dalavereleriyle hayatın içinde akarken bulmadan önce bizi yerin dibine kadar sokar.

2) Baal HaSulam, Kabala İlmine Önsöze Giriş, Madde 9

Tüm dünyalar, üst ve alt ve onların içindeki her şey, sadece insan için yaratıldılar… Başlangıçta, dünyalar kısıtlanmış ve derece derece, dünya dünya basamaklandırılmıştı, bizim dünyamıza kadar ruhların “bu dünyanın bedeni”ne getirmek için, bu tamamen almaktır, ihsan etmek değildir… Bu durumda insan, O’nun tam zıddı olarak görülür. Ve bundan daha büyük bir uzaklık yoktur.

Daha sonra ruhun Tora ve Mitzvot ile uğraşan birisi ile kıyafetlenmesi yoluyla, giderek, yavaşça, aşağıdan yukarı doğru Yaradan’ıyla aynı ihsan etme formunu edinir. Kişi yavaş yavaş tüm ihsan etme derecelerini edinir, ta ki kendisi için hiçbir alma olmaksızın, sadece ihsan etme arzusuna sahip olmakla ödüllendirilene kadar.

O zaman, kişi tamdır ve Yaradan’la gerçek Dvekut’tadır. Yaratılışın amacı budur ve insan sadece bunun için yaratılmıştır.

3) Baal HaSulam, 600.000 Ruh

Dünyada gerçekten tek bir ruh vardır… Bu aynı ruh tüm İsrail oğullarında mevcuttur, tıpkı Adam HaRishon’da olduğu gibi; her birinde tam ve tamamdır. Kesilip bölünemez, bu dünyevi şeylere ait bir özelliktir. Ancak, 600.000 ruh ve ruh kıvılcımı dediğimizde bu sanki her insan bedeninin gücüyle bölünmüş gibidir.

4) Baal Hasulam, 600,000 Ruh

Bu sebeple, maddesel bedende iki anlayışa varılır: İlkinde kişi ruhu kendine has bir organ olarak hisseder ve bunun İsrail’in bütünlüğü olduğunu anlamaz. Bu kesinlikle bir noksanlıktır.

İkinci anlayışta İsrail ruhunun Işığı, kişi üzerinde tüm parlaklığıyla değil, kolektife dönüp, kendini arındırması ölçüsünde kısmi olarak parlar.

Bedenin tam ıslahının işareti, kişinin ruhunun tüm İsrail’e ait ve her birinin içinde olduğunu hissettiği zamandır, bu şekilde kendini birey olarak hissetmez. Bu sırada o bütün, eksiksiz olur ve ruh Adam HaRişon’da olduğu gibi tam gücüyle onun üzerinde parlar.

5) Baal HaSulam, Son Neslin Yazıları, Bölüm Bir

Herkeste, laiklerde bile Tanrı ile birleşme arzusunun kıvılcımları vardır. Bu uyandığında, kişide Tanrı’yı bilme veya O’nu inkâr etme ki ikisi de aynı şeydir, arzusu uyanır. Eğer biri böyle bir insanın arzusunu doyurursa, o kişi her şeyle hemfikir olur.

6) Rabaş, Cilt 3, 34. Makale, TAN”TA

Hayatının anlamını (tadını) bulmak isteyen birisi kalbindeki noktaya dikkatini vermelidir. Herkesin kalbinde bir nokta vardır, ancak bu aydınlatmaz, zira siyah bir nokta gibidir. Kalpteki nokta Behinat Nefeş Keduşa’dır (kutsal ruh) ve doğası (eğilimi) ihsan etmektir. Ancak bu “Behinat Şehina tozun içinde,” durumundadır ve kişinin ona saygısı yoktur, çünkü o, “toz kadar önemli” durumdadır.

7) Yeni Zohar, Şarkıların Şarkısı, 482-483

482) Kişinin bilmesi gereken öğreti: Efendisinin sırlarını bilmek ve gözlemektir, kendini bilmek için, kim olduğunu bilmek, nasıl yaratıldığını, nereden geldiğini ve nereye gittiğini, bedenin nasıl düzeltileceğini ve Her Şeyin Kralı tarafından nasıl yargılanacağını bilmek için.

483) Ruhun sırlarını bilmek ve gözlemek. Onun içindeki ruh nedir? Nereden gelir, neden bu bedene gelir, bugün burada kokuşmuş bir damla, yarın mezarda olan bu bedene? İçinde olduğu dünyayı bilmek için, dünyada ne düzeltilecek, Üst Dünyanın yüksek sırlarına göz dikmek ve Efendisini bilmek. Ve kişi, bütün bunları Tora’nın sırlarından gözlemler.

8) Baal HaSulam, On Sefirot’un Çalışılmasına Giriş, Madde 4

Gerçekten de Yaradan’ın, hoşnutluktan uzak, acı ve ızdırapla dolu fiziksel yaşamın içinde keyifli ve mutlu bir yaşam vererek, kişinin elini iyi kaderin üzerine koyması doğrudur. Bu çatlakların arasında sadece görünürde olmasına rağmen, kişi huzurlu bir yer gördüğünde bunlardan uzaklaşır ve kaçar. Orada bu yaşamdan kaçar ki bu ölümden daha zordur. Aslında, Yaradan tarafından kişinin elinin koyulabileceği bundan daha yüce bir yer yoktur.

Ve kişinin seçimi sadece bunu güçlendirmek anlamındadır.

9) Baal HaSulam, Şamati 225- Kendini Yükseltme

Kişi kendini çevresinin üzerine yükseltemez. Dolayısıyla, kişi çevresinden beslenmek zorundadır. Ve kişinin çok çaba göstermek ve Tora çalışmaktan başka çaresi yoktur. Bu nedenle kişi kendine iyi bir çevre seçerse, çevresine göre yönleneceği için, zamandan ve çabadan tasarruf eder.

10) Rabaş, Makale 13, Kurtuluşumun Kudretli Kayası

Maneviyatta da aynı şeydir. Kişinin içinde, kendisinden gelen bir arzu vardır. Diğer bir deyişle, tek başınayken, etrafında onu etkileyecek ya da arzu alacağı biri olmadığında, kişinin kendisine bir uyanış gelir ve Yaradan’ın hizmetkârı olmayı arzular. Fakat kendi arzusu muhtemelen onun için yeterince büyük değildir, onu geliştirmeye ihtiyacı vardır ki böylece manevi amacı edinmek için onunla çalışabilsin. Dolayısıyla, tıpkı fiziksellikte olduğu gibi, bu arzuyu dışarıdan kişiler aracılığıyla geliştirmek için bir yol vardır. Onlar, kişiyi, onların görüşlerini ve ruh halini izlemeye zorlayacaktır.

Bu ancak maneviyata ihtiyacı olduğunu gördüğü insanlarla bağ kurarak gerçekleşir. Bu insanların sahip olduğu arzu vasıtasıyla kişinin içinde maneviyat için büyük bir arzu doğar. Diğer bir deyişle, kendi içinde sahip olduğu arzuya ek olarak, onların onda doğurduğu arzuyu alır ve sonra amaca ulaşabileceği büyük arzuyu elde eder.

11) Rabaş, Makale 6, Dost Sevgisi

Birkaç kişi dışarıdan yardım almadan kendini sevmeyi bırakma arzusu ile bir araya gelmelidir. Bu insanlar tam olarak olmasa da Yaradan sevgisine sahip olduğundan, birbirinin önünde kendilerini iptal ederlerse, o zaman her birinin gruba katılımı ve grup önünde kendini iptal etmesiyle, tek bir beden haline gelirler.

Örneğin, eğer bir bedende on kişi varsa, o zaman tek kişinin sahip olduğundan on kat daha fazla güce sahiptir. Ancak, bir koşul vardır: Bir araya geldikleri zaman, her biri kendini sevmeyi iptal etmek amacı için bir araya geldiğini düşünmelidir. Bu demektir ki şimdi kendi alma arzusunu nasıl tatmin edeceğini düşünmeyecek, fakat mümkün olduğunca sadece diğerlerini sevmeyi düşünecektir. “İhsan etme arzusu” diye bilinen bu yeni niteliğin arzusunu edinmek için tek yol budur.

Ve kişi dost sevgisinden Yaradan sevgisine ulaşabilir, yani Yaradan’a memnuniyet vermek isteyebilir. Bundan çıkan sonuç şudur ki, sadece bu şekilde kişi, ihsan etmenin önemli ve gerekli olduğuna dair bir anlayış kazanır ve bu, ona dost sevgisi aracılığıyla gelir. Bundan sonra korkudan bahsedebiliriz, yani kişi Yaradan’a memnuniyet ihsan edemeyeceğinden korkar ve buna “korku” denir.

DERS 2: Her Bir Nesilde Kişi, Kendini Mısır’dan Çıkıyor Gibi Görmelidir

1) Rabaş, Cilt 1, 3. Makale, Dost Sevgisi (1984)

“Ve tarlada gezinirken bir adam onu buldu.” Ve adam ona sordu: ‘Ne arıyorsun?’ yani, “Sana nasıl yardım edebilirim?” “Ve o şöyle dedi: ‘Kardeşlerimi arıyorum.’ Kardeşlerimle, yani dost sevgisinin olduğu bir grupla beraber Yaradan’ın evine giden yolu çıkabileceğim.

Bu yola, “ihsan etme yolu” denir ve bu davranış tarzı, bizim doğamıza aykırıdır. Bunu gerçekleştirebilmek için, dost sevgisinden başka bir yol yoktur. Dost sevgisi ile herkes dostuna yardım edebilir.

“Ve adam şöyle dedi: ‘Buradan ayrıldılar.’” Ve Raşi, bunu onlar kendilerini kardeşlikten ayırdılar, yani seninle bağ kurmak istemiyorlar olarak yorumlar. Bu sonunda, halkın Mısır’a sürgününe neden oldu. Ve Mısır’dan çıkmak için, dost sevgisinde olmak isteyen bir gruba girmeyi kendimize görev edinmeliyiz, ancak bu şekilde Mısır’dan topluca çıkmak ve Manevi Edinim ile ödüllendirilebiliriz.

2) Rabaş, Cilt 3, Makale 936, Kurtuluş Zamanı

Biliyoruz ki, öncesinde sürgünde olmadan sürgünden geri gelmek mümkün değildir. Ve biliyoruz ki Tora öncesiz ve sonrasızdır ve her nesle rehberlik eder. Benzer şekilde, Haggada’da deriz ki, her nesilde kişi kendini Mısır’dan çıkmış olarak görmelidir. Böylece kişi, kendimizi içinde bulduğumuz sürgün meselesini ve “her bir nesil bu acı sürgünden çıkmak zorundadır,” sözünü anlayabilir.

3) Rabaş, Makale 15, Çalışmada “O’nun Benim İçin Bir Mucize Yaptığı Yer,” Kutsaması Nedir?

Sürgün meselesinde, kişinin sürgündeyken hissettiği, sürgüne göre değil, sürgünde olmaktan dolayı hissettiği kötülük ve ıstıraba göre ölçülür. Zira kişi köle sahibinin kontrolünde olmaktan ıstırap çeker, çünkü onun her talebini yerine getirmek zorundadır ve yapmak istediği şeyi yapmaya hakkı yoktur, daha doğrusu kendi bedenindeki dünya ülkelerine hizmet etmek ve her şeyi onların talebine göre yapmak zorundadır. Ve kişinin ona karşı koyacak gücü yoktur, hissettiği ıstırap ölçüsünde ondan kaçmak ister ve bu ölçüde kişi, kurtuluştan sevinç duyabilir.

4) Rabaş, Makale 11, Çalışmada Hanuka Kandillerini Soldan Yerleştirmek Ne Demektir?

Tek bir kişi tüm dünyayı içerir. Bunun anlamı şudur; İsrail ve yetmiş millet tek bir kişinin içindedir… Yetmiş millet kişinin içindeki İsrail’e hükmettiği zaman, bu, İsrail halkı diğer ülkelerin hükmü altında sürgündedir, diye kabul edilir. Bunun anlamı şudur; onun içindeki özlem ve arzular İsrail’i kontrol eder ve İsrail’in bir parçası Yaradan hatırına değil, yalnız kendi için çalışır.

İçindeki diğer milletlerin hükmünden, kişinin kurtulabilmesinin mümkün olabileceğini, mantık içinde anlamak tamamen imkânsızdır. Çünkü onların hükmünden çıkmak için ne kadar çok çaba harcarsa harcasın, nafiledir. Aksine her defasında, onların sürgününden çıkmanın imkânsızlığını daha çok görebilmektedir. Bu nedenle daima Mısır’dan çıkışı hatırlamalıyız.

5) Rabaş, Cilt 1, Makale 19, Firavun’a Gel 1

Bilgelerimizin dediği üzere; “Keskin bir kılıç boynuna yerleştirildiği zaman bile kişi kendisini merhametten esirgememelidir” ve gene yazıldığı üzere; “O beni katletse bile, O’ndan ümidimi kesmeyeceğim.”

“Keskin bir kılıcın boynuna yerleştirilmesi” sözünü yorumlamalıyız; kişinin “kendi-sevgisi” denen günahı ensesine yerleştirilmiş ve ona, onun hükmü altında kalmanın imkânsız olduğunu göstererek, onu Keduşa’dan ayırsa bile, kişi gene de gördüğü resmin gerçek olduğunu söylemelidir.

Ancak “kişi kendisini merhametten esirgememelidir,” o zaman da Yaradan’ın ona merhamet edeceğine, yani ona ihsan etme niteliğini verebileceğine inanmalıdır. Şu gerçektir ki kişi kendi için alma koşulunun hükmünden kendi başına çıkamaz. Ancak Yaradan bakımından, Yaradan kişiye yardım ettiği zaman, tabi ki O, kişiyi bundan çıkarabilir. Bu, şu yazılanın anlamıdır; “Ben Efendinim, senin Tanrınım, senin Tanrın olmak için seni Mısır topraklarından çıkardım.”

6) Baal HaSulam, Pri Haham, Sürüyü Toplama Vakti Değil                                                                                                                                                                                                                                                           

Kişi halktan kendisini soyutlamamalıdır ve Yaratan’a memnuniyet getirmek için dahi kendisi için talepte bulunmamalıdır, ama yalnızca bütün halk için bunu yapmalıdır, bu halkın duasının gizemidir. Kişi halktan ayrılır ve özellikle kendi kişisel ruhu için talepte bulunursa, inşa edemez. Aksine, kendi ruhunun üzerinde bir hasara sebep olur, yazılmış olduğu üzere, ”Gururlu Olanların Hepsi”, nitekim halktan uzaklaşmak, ancak bir gurur kisvesi içindeyken olur. Ona yazıklar olsun, çünkü kendi ruhu üzerinde hasara sebep oluyor. Çalışma esnasında, kişi yalnız başına dua ettiğinde dahi, arzusu dışında halktan ayrılır ve ruhuna zarar verir ve İsrail Topluluğu içerisinde bireysel talepler sayesinde herhangi bir birey için uyanış hiç gerçekleşmemiştir. Çünkü onlar kendilerini ayrı hissetmemişlerdir ve ayrılmayarak bu Mısır’dan çıkma arzusuna ilişkin güçleri onlar için müthiş bir destek olmuştur.

Bu nedenle, her birinin kendine has gücünü toparlayarak bir İsrail bütününe yönelerek, dualarda Yaradan’a her bir yakarışta ve çalışmada, kişi kendisini İsrail bütününün köküne dâhil etmelidir.

7) Rabaş, Toplumun Amacı -2

İnsanın yaratılma amacının gerçekleşmesini engelleyen “kötü eğilim” dediğimiz alma arzusunu iptal etmek için beraberce çalışıp büyük bir güç oluşturacak bir topluluğa ihtiyaç duyarız.

Bu nedenle, grup bu amacı başarmaları gerektiğine oy birliğiyle hemfikir olan bireylerden oluşmalıdır. Sonra, herkes herkese entegre olduğundan, her biri kendine karşı mücadele edebilecek tek büyük bir güç haline gelir. Bu nedenle her biri amacı başarmak için büyük bir arzu oluşturur.

8) Rabaş, Dost Sevgisine Dair

Unutmamalıyız ki, grup diğerlerini sevme temeli üzerine kurulmuştur, dolayısıyla her üye, başkalarını sevme ve kendinden nefret etme koşulunu gruptan alır. Ve dostun kendisini iptal etmek ve başkalarını sevmek için gayret ettiğini görmek, herkesin diğer dostların niyetlerine entegre olmasına katkı sunar.

Dolayısıyla, örneğin, eğer grup on üyeden oluşuyorsa, her biri kendini iptal etmeyi, kendinden nefret etmeyi ve başkalarını sevmeyi uygulamak için on güce sahip olur.

9) Zohar, Zohar Kitabına Giriş, İki Nokta, Madde 121

Tora ve Mitzvot yoluyla, alma arzusunu kendi için almaktan ihsan etmek için almaya çevirmekle ödüllenmeden önce, Yaradan’a açılan kapılar üzerinde güçlü kilitler vardır; bunların karşıt bir rolü vardır, bizleri Yaradan’dan uzağa sürmek. Bu nedenle ayrılığın gücüne “kilit” denir; çünkü bunlar kapılardan geçişi engeller ve bizi Yaradan’dan uzağa sürerler.

Ama eğer bunların üstesinden gelirsek ve böylece O’nun sevgisini kalbimizde soğutarak bizi etki altına almazlarsa, kilitler kapılara, karanlık aydınlığa, acı tatlıya dönüşür. Tüm kilitlerin üzerinde, O’nun İlahi Takdiri içinde özel bir kademe ediniriz ve bunlar Yaradan’a erişmekte geçitler haline gelirler.

10) Baal HaSulam, “Mesih’in Borazanı”

Bir başka fayda daha var: Arınma için bir önkoşul olduğunu kabul ettik; yani dünyadaki tüm halklar yaratılışın kanunlarını bilecekler; tıpkı şöyle yazıldığı gibi: “…ve topraklar bilgi ile dolacak.” Firavun’un da gerçek Yaradan ve O’nun yasalarını tanıyacağı ve onların ayrılmasına izin vereceği bir ön koşulun olduğu Mısır’dan sürgün örneğindeki gibi…

Bu nedenle her halkın bir erdemliye tutunacağı ve onun kutsal topraklara götüreceği yazılmıştır. Kendilerinin ayrılması yeterli değildi. Tüm insanların nereden böyle bir arzu ve fikir ile geldiğini anlamalısınız. Bunun gerçek ilmin dağıtımı vasıtasıyla olduğunu bilin; öyle ki onlar gerçeği ve gerçeklerini kesinlikle görecekler.

Dağıtımın kitlelere yapılmasına “Şofar” denir. Tıpkı sesi büyük mesafe kat eden Şofar gibi, ilmin yankısı tüm dünyaya yayılacak; öyle ki insanlar duyacak ve erdemli bir halkta, kutsi bir ilim olduğunu kabul edecekler.

DERS 3: Tek Bir Adam Ve Tek Bir Kalp Gibi

1) Baal HaSulam, Şamati 199- İsrail’in Her Adamı İçin

İsrail’in her adamı kalbinde, saf inanç olarak kabul edilen, içsel bir noktaya sahiptir. Bu, Sina Dağı’nda bulunmuş olan atalarımızdan bir mirastır. Ancak o, Lo Lişma’nın (O’nun rızası için değil) her türlü kıyafetini giyinmiş olan, pek çok Klipot (kabuklar) tarafından kaplanmıştır ve bu kabukların soyulması lazımdır. Ve sonra, onun esası hiçbir destek ve dış yardım olmaksızın, “saf inanç” diye adlandırılacaktır.

2) Rabaş – Kendin İçin Bir Öğretmen Yap ve Kendine Bir Dost Satın Al 2

Yukarıda bahsedilene göre, o insanların dost sevgisiyle uğraşan tek bir grup olarak birleşmeye hemfikir olmalarındaki neden, her birinin düşüncelerini birleştirebilecek bir arzuya sahip olduklarını hissetmeleridir ki böylece başkalarını sevme gücünü edinirler. Meşhur bir atasözü vardır: “Yüzleri farklı olduğu gibi, görüşleri de farklı.” Bu nedenle, bir grup olmak için aralarında hemfikir olan kişiler, başkalarını sevme çalışmasının gerekliliğiyle ilgili olarak aralarında büyük bir fark olmadığını anlamışlardır. Dolayısıyla, her biri diğerleri adına ödün verebilir ve bunun etrafında birleşebilirler.

3) Maor VaŞemeş, Paraşat Tetzaveh

Miraş’ta yazıldığı ve Raşi tarafından aktarıldığı üzere: “Yolunuzda sizin başınıza gelen Amalek hakkında,” bu açıklama bir soğumayı açığa vurur ve bununla onların sevgi ateşi soğur, zira ilk önce birbirlerine karşı sıcak ve heyecan vericidirler, ancak Amalek onları birbirinden soğutur ve birbirlerine olan sevgilerini kaybederler. Ve onları hangi yolla birbirinden soğutur? Kendine önem vermek ve gurur yoluyla, Gematriya’da Amalek “koç”tur, bu yükseklik, kendine önem vermek ve gurur demektir. Ve dostların arasına sevgiyi getiren şey, her birinin kendini alçakgönüllü kılması ve dostlarından daha aşağıda görmesi, her zaman yaptığı her şeyde kendi kusurlarını (eksiklerini) sorgulamasıdır, dostlarını erdemli ve dostlarının davranışlarını iyi görmesi, onlara saygı duymasıdır. Bu yolla dostlarını sevebilir ve onlarla bağ kurabilir.

Gurur içinde ise ve kendini yüksekte görürse, bunu yapamaz ve doğal olarak da dostlarının kusurlarını görür ve onlardan nefret eder, çünkü onları kendinden aşağıda görür. Ve Gematriya’da “koç” İsrail’in daha önce birbirine olan sevgisini ve şevkini kırar.

4) Baal HaSulam – 2. Mektup

Dolayısıyla, sana aramızdaki sevginin soğuma korkusunu içinde uyandırmanı tavsiye edeceğim. Akıl bunu anlamayı reddetse de düşün, eğer sevgiyi artıracak bir taktik varsa ve kişi onu arttırmıyorsa, bu da düşüş olarak kabul edilir.

Bu tıpkı dostuna büyük bir hediye veren kişinin durumu gibidir. Eylem sırasında kalbindeki sevgi, eylemden sonra kalbinde geride kalan sevgiden farklıdır. Daha ziyade, sevginin bereketi tamamıyla kaybolana kadar gittikçe küçülür. Bu nedenle, hediyeyi veren, kendinde bunu her gün yenilemek için bir taktik bulmak zorundadır.

Tüm çalışmamız budur— her geçen gün aramızdaki sevgiyi göstermek, tıpkı almak gibi, yani akla pek çok ilave yaparak artırmak ve çoğaltmak, ta ki şimdinin bereketi gerçek bir hediye gibi duyularımıza dokunana kadar. Bu zamanı geldiğinde kullanılacak büyük taktikler gerektirir.

5) Rabaş, Cilt 1, Makale 21, Çalışmada Tora’nın Karanlıkta Verilmesi Ne Demektir?

Tora, özellikle eksikliği olan kişiye verildi ve bu eksikliğe “karanlık” deniyor. Yazıldığı üzere, “Tora karanlıktan verildi”, anlamı, ihsan etme kabına sahip olmadığı için kişi hayatında karanlığı hissettiği zaman Tora’yı almaya hak kazanır demektir; böylece Tora aracılığıyla onun içindeki ışıkla ıslah olur. Böylece, ihsan etme kabını edinir ve bununla keyif ve tatmin bulur…

Tora özellikle, alma arzusunun kendisine hâkim olduğunu fark etmiş durumda olanlara verilir, karanlıkta ağlarlar, bu karanlık alma kabının hakimiyetidir, bunun üzerinde kısıtlama vardır, bu nedenle ışık orada parlamaz ve onları karanlıktan çıkaracak olan Tora’ya ihtiyaçları vardır. Tora’yı edinmenin gerekçesi ve ihtiyacı budur.

6) Rabaş, Cilt 1, Makale 18, Tora’nın Alınışına Hazırlık Yapmak Nedir? (1987)

“Dağın eteğinde ayakta duracaklar.”

“Dağın ne olduğunu anlamalıyız, Har (Dağ) kelimesi Hirhurim (düşünceler) kelimesinden gelir, bu kişinin aklıdır. Akıldaki her şey “potansiyel” olarak kabul edilir. Daha sonra gerçek bir olaya dönüşür. Buna göre “Ve Efendi, aşağıya, Sina dağına, dağın tepesine indi,” sözünü insanın düşüncesi ve aklı diye yorumlayabiliriz, yani Yaradan tüm insanlara, insanın kalbindeki eğilimin, çocukluğundan itibaren kötü olduğunu bildirdi. Yaradan onlara potansiyel olanı yani dağın tepesini bildirdikten sonra, bu potansiyel gerçeğe genişledi. Bu nedenle, insanlar gerçekten bunu hissetmeye başladılar ve Tora’ya olan ihtiyacı hissettiler, yazıldığı üzere, “Kötü eğilimi yarattım; Tora’yı şifa olarak yarattım.” Gerçekten hissederek Tora’yı kabul etmek zorunda olduklarını söylediler, yani başka seçimleri yoktur, zira Tora’yı alırlarsa, haz ve sevinç duyacaklar, eğer almazlarsa burası onlara mezar olacaktır.

7) Likutey Halahot, Hoşen Mişpat, Halahot Arev

Tora ve Mitzvot’u yerine getirmek, yalnız Arvut yoluyla mümkün olur, bunun dışında mümkün değildir. Arvut’da herkes dostundan sorumlu olur ki bu Tora’yı yerine getirmenin özüdür, arzulanan şey birlik yoluyla olur. Bu nedenle Tora ve Mitzot’u üstlenmek isteyen kişi, kendisini İsrail topluluğuna, büyük bir birlik içinde, dâhil etmelidir. Bu nedenle, Tora’nın edinilmesi sırasında onlar kesinlikle birbirlerinden sorumludurlar, zira kişi Tora’yı edinmek ister istemez, kendisini, arzusunu onlarla birleştirmek amacıyla diğerlerine tek ve bir olarak dâhil etmelidir. Ve kesinlikle her biri dostundan sorumludur, zira hepsi bir olduklarında önemlidirler. Ve tam da her biri dostundan sorumlu olduğu için ki birlik olurlar, bu yolla Tora’yı yerine getirebilirler, bu olmaksızın Tora’yı korumak mümkün değildir. Zira böylece sevgi ve birlik arzusu bakımından, her biri dostundan memnun kalır ve aralarında form eşitsizliği yoktur. Onunla, yukarının arzusuyla birleşecekleri, tek bir arzuya dâhil olurlar, birliğin amacı budur.

8) Baal HaSulam, Arvut, Madde 17

Arvut’tan, (karşılıklı sorumluluk) tüm halk birbirinden sorumlu olduğunda bahsedilir. Zira ilmin ifşasından önce her birine tek tek “dostunu kendin gibi sev” kuralı olan başkalarını tam anlamıyla sevmeyi üzerlerine alıp almayacakları sorulmuştu (Madde 2 ve 3’de açıklandığı gibi burada detaylı inceleyin). Bunun anlamı şudur, halkın parçası olan her bir kişi, ulusun her bir üyesine hizmet etmek ve onun için çalışmayı ve tüm ihtiyaçlarını karşılamayı en az kendi ihtiyaçlarını karşıladığı ölçüde üzerine yüklenir.

Tüm halk oybirliğiyle hemfikir olup “Yapacağız ve duyacağız” dedikten sonra halkın her bir üyesi, her bir diğer üyesinin hiç bir eksiği olmamasından sorumlu oldu. Sadece o zaman manevi edinime hak kazandılar, öncesinde değil.

Bu kolektif sorumluluk ile her bir üye, kendi bedeninin ihtiyaçlarını karşılama endişesinden özgür kaldı ve “Dostunu kendin gibi sev” manevi kanunu yerine getirebilir ve sahip olduğu her şeyi ihtiyacı olan kişiye tam anlamıyla verebilir hale geldi, zira artık kendi bedeninin ihtiyaçlarını düşünmek zorunda değildi, çünkü etrafında onun ihtiyaçlarını karşılayacak altı yüz bin sadık dostunun olduğunu biliyordu.

9) Rabaş, Cilt 3, 759. Makale, Bir Bütün Olarak İnsan

Kişi önce bilmelidir ki, sevgi eylemlerle satın alınır. Dostlarına hediyeler verdiğinde, verdiği her hediye dostunun kalbinde delik açan bir ok ya da kurşun gibidir. Açılan pek çok delik, verenin sevgisinin içeriye girdiği bir boşluk oluşturur.

Ve sevginin sıcaklığı onu dostunun sevgisine yaklaştırır ve sonra iki âşık her ikisini de örten sevginin örtüsü altına girmiş olur. Bu demektir ki, tek sevgi her ikisini de örter ve doğal olarak, her ikisini de örten şey, tek bir örtü olduğundan, tek kişi hâline gelirler. Bu şekilde her ikisi de iptal olur.

10) Rabaş, 2. Mektup

Kalbe konuşan Yaradan’ın sesini duyduğumuzda, her şey “Arınmaya gelen yardım alır,” sözündeki gibi gerçekleşir. Kutsal Zohar bunu şöyle yorumlar, kişi kutsal ruhtan yardım görür, yani kalp Yaradan’ın sesini duyar ve sonra özellikle kutsallığın sesi, yani ihsan etme arzusu tüm arzulara hükmeder. Ve doğal olarak aptallığa geri dönmez, yani bir daha günah işlemez, çünkü tüm alma arzusu ihsan arzusuna teslim olmuştur.

Bu sırada tüm iyilikler kalpte belirir, çünkü Şehina’nın haz doldurması için orada yer vardır ve sonra tat ve dostluk yayılıp insanın tüm organlarını kaplar.

Bu özellikle Yaradan’ın sesini duyduğunda olur. Tüm beden teslim olur ve kendini kutsallığa köleleştirir.

11) Rabaş, Cilt 3, Makale 738, Tuz Antlaşması

“Tüm adaklarınızla tuz da sunmalısınız,” bu tuz antlaşması meselesidir. Ve bu antlaşma mantık ötesidir, zira kişi dostundan iyi şeyler aldığı zaman, onlar bir antlaşma yapmalıdırlar.

Ve bu antlaşmayı yapma meselesi tam da her birinin diğerinden şikayetleri ve talepleri olduğu, öfke ve ayrılık olduğu zaman olmalıdır. Ve böylece yaptıkları bu antlaşma, onlar arasında sevgi ve birliği korur. Ve kural şudur ki, ne zaman içlerinden biri diğerine zarar vermek isterse ona aralarında yapmış oldukları antlaşma hatırlatılır.

Bu onları, sevgi ve barışı korumaya zorunlu kılar ve “tüm adaklarınızla tuz da sunmalısınız,” sözünün anlamı budur, yani Yaradan’a doğru yaklaşma çalışması, tuz antlaşması ile olmak zorundadır, bu her şeyin temelidir.

12) Sefar Emet, Paraşat Yitro

İsrail’in girdiği her sürgün, yalnız diğer milletlerden kutsal kıvılcımları çekmek içindir, Midraş’ta şu ayette yazıldığı üzere,  “eğer dostundan sorumlu olursan” İsrail, Tora’yı edinmekten, tüm dünyanın ıslahından sorumlu tutulur.

13) Baal HaSulam, Arvut (Karşılıklı Sorumluluk), Madde 28

Şöyle diyor, “Dolayısıyla şimdi, Sesime kulak verirseniz ve Sözümü tutarsanız,” yani, size burada söylediğime söz verin, tüm insanlar içinde benim hazinem olacağınıza. Siz, benim hazinem olacaksınız ve bedenin arınma ve temizlenme kıvılcımları sizden tüm insanlara ve tüm dünya uluslarına geçecek, zira dünya ulusları henüz buna hazır değiller. Her halükârda, şimdi bir ulusla başlamam gerekiyor ki tüm uluslara çare olsun. Ve bu yüzden şöyle bitiriyor, “zira tüm yeryüzü benimdir,” yani, yeryüzünün tüm insanları bana aittir, sizin gibi ve bana tutunmak kaderlerinde vardır.

Ancak şimdi, hâlâ bu görevi yerine getiremezken, erdemli insanlara ihtiyacım var. Ve eğer tüm uluslara çare olmaya karar verirseniz, size “bana inananların krallığı olun” diye emrediyorum.

DERS 4: O’ndan Başkası Yok

1) Baal HaSulam, On Sefirot Çalışmasına Giriş, Histaklut Pnimit, Bölüm 1, Madde 8

Islahın sonunda tüm bu realitenin Üst ve alt bir olarak kaynaklandığını ve Tek Düşünce ile yaratıldığını muhakeme edip algılayabilirsiniz. O, Tek Düşünce tüm işlemleri yürüten tüm işleyişlerin Özü, nihai Amacın ve çabanın Özüdür. Kendi başına tam olarak mükemmel ve aranan ödüldür.

2) Ramhal, Mesilat Yeşarim, Bölüm 1, Kişinin Çalışmadaki Görevini Açıklamak

Çalışmanın temeli ve kökü insanın bu dünyadaki görevinin ne olduğunu açıklamak ve doğrulamaktır, tüm hayatı boyunca gözünü dikmesi ve çabaladığı her şeyde hedef alması gereken şey. Bilgelerimizin öğrettiği üzere, kişi Yaradan’ı memnun etmek ve gerçek haz olan ve tüm hazların en keyiflisi olan, onun kutsal ışığından keyif almak dışında bir şeyle uğraşmamalıdır.

3) Ramhal, 138 Hohma’nın Açılması, Açılış 30

Kabalanın özü, yalnızca Üst İradenin rehberliğini anlamaktır: Bu yaratılmış olanları, O neden yarattı, onlardan ne istiyor ve bu dünya döngülerinden sonra ne olacak?

4) Baal HaSulam, 2. Mektup

En önemli mesele “sevgi” denilen manevi bağ ile ilgili olarak bunu yapacağım, tıpkı şöyle yazıldığı gibi “Ve Sen bizi bir araya getireceksin, Kralımız, Sen’in yüce adına, Selah, gerçekte ve sevgide” ve ayrıca “O’nun halkını, İsrail’i, kim sevgiyle seçer.” Bu, senin de çok iyi bildiğin gibi Yaradan’ın önceden kalbinde gizlediği tüm sevgiyi, yarattığı varlıklarına ifşası, kurtuluşun başlangıcı ve ıslahın sonudur.

5) Rambam, Yad Hazakah (Güçlü Kol), Tövbe Etmenin Kuralları, Bölüm 10

Yaradan’ı sevmenin yolu, kişinin Yaradan’ı büyük bir sevgiyle sevmesidir, azimle ve çok güçlü olarak, ta ki ruhu Yaradan ile bir olana kadar. İster otursun ister kalksın, ister yesin ister içsin daima o kadını düşünen bir kara sevdalı gibi. Dahası, Yaradan sevgisi, daima O’nu düşünenlerin kalbine yerleşir. O’nun buyruğu üzere, “tüm kalbinle ve tüm ruhunla.” Süleyman’ın söylediği atasözündeki gibi, “çünkü ben karasevdalıyım” ve Şarkıların Şarkısında ve anlattığı alegoride olduğu gibi.

6) Rabaş, Yaradan’ın Sana Verdiği Ülkeye Geldiğinde, Sona Erecek

İsrail, yani Yaşar Kel (Yaradan’a doğru), yani düşündüğü her şey Yaradan’a ulaşmak için olan ve kendini hiç düşünmediği için kendini hesaba katmayan demektir. Daha doğrusu tüm düşüncesi yalnız Yaradan’dır. Buna “İsrail Ülkesi” denir, yani doğrudan Yaradan için arzu duyar. Bu şudur, kendi-sevgisi yoktur, başkaları için sevgisi vardır ve kendisi için, yani hayattan keyif almak için, hiçbir arzusu yoktur. Tüm arzusu Yaradan’a ihsan etme imkânına sahip olmaktır. Ve bedenine verdiği tüm besin, yalnız ihsan etme çalışmasına güç bulmak içindir.

7) Baal HaSulam, Pri Haham, Sihot, O’nun İsminin Sırrı

Kişinin aklına gelen düşüncelerin hepsi, Yaradan’ın işidir. Yani, kişinin hissettiği, bir yerden gelmez ya da kendinden kaynaklanmaz. Bu yanlıştır ve en büyük yalandır. Aksine her düşünce, en küçüğü bile Yaradan tarafından kişinin aklına gönderilir ve bu, insanı, hayvanı ve yaşayan her şeyi motive eden güçtür. Başka bir deyişle, Yaradan canlı bir varlığı harekete geçirmek istediği zaman, ona düşünce göndererek onun üzerinde çalışır ve bu düşünce, bu varlığı sanki kendi istiyormuş gibi harekete geçirir.

8) Rabaş – 76. Mektup

Bilinir ki, “Tüm dünya O’nun ihtişamıyla doludur.” Bu, her insanın inanması gereken şeydir, şöyle yazdığı gibi “Ben yeri ve göğü doldururum.” Ancak Yaradan, seçim şansımız olması ve O’nu görmememiz için gizliliği yarattı, böylece sonrasında inanç için —Yaradan’ın “tüm dünyaları doldurduğuna ve tüm dünyaları kapladığına” inanmak—bir yer olur. Kişi Tora ve Mitzvot’a bağlandığında, Yaradan ona kendini ifşa eder ve kişi Yaradan’ın dünyanın yöneticisi olduğunu görür.

Böylece insan ona hükmedecek kralı yaratır. Bu demektir ki, kişi Yaradan’ı dünyanın yöneticisi olarak hisseder ve bu insanın Yaradan’ı kendi üzerinde kral yapması olarak kabul edilir.

9) Baal HaSulam, Şamati 4- MANEVİ ÇALIŞMADA KİŞİNİN KENDİSİNİ YARATAN’A KARŞI İLGA EDERKEN HİSSETTİĞİ AĞIRLIĞIN NEDENİ NEDİR?

Dolayısıyla görüyoruz ki kişinin temel çalışması, sadece Yaratan’ın varlığının hissine gelebilmek, yani Yaratan’ın varlığını hissedebilmektir: Ve “tüm dünyanın O’nun muhteşemliğiyle dolu olduğunu görmek.” Kişinin tüm çalışması budur, yani tüm kuvvetiyle yaptığı çalışma, sadece bu koşula ulaşmak içindir, başka hiçbir şey için değildir.

Kişi bir şeyin sahibi olacağı gibi bir yanılgı içerisine girmemelidir, zira kişinin sadece bir tek şeye ihtiyacı vardır, bu Yaratan’a inançtır. Başka hiçbir şey düşünmemelidir ve yaptığı tüm çalışmanın ödülü, sadece Yaratan inancı edinmek olmalıdır.

10) Rabaş, Cilt 2,  Çalışmada Tora’ya Neden “Orta Çizgi” Denir?

Yine de kişi, yukarıda söylenen “O’ndan başkası yok,” sözüne inanmalıdır, yani onu iyi eylemler yapmaya zorlayan Yaradan’dır, fakat henüz onu zorlayanın Yaradan olduğunu bilmeye lâyık olmadığından, Yaradan kendini kan ve etle kıyafetlendirir. Onlar vasıtasıyla, Yaradan bu eylemleri yapar. Bu nedenle, Yaradan Ahoraim (arka yüz) formunda hareket eder.

Diğer bir deyişle, kişi yüzler görür, fakat inanmalıdır ki yüzlerin arkasında bu eylemleri yapan Yaradan var. Bu demektir ki, insanın yanında Yaradan’ın istediği eylemleri yerine getirmesi için onu zorlayan Yaradan durur. Öyle anlaşılıyor ki, Yaradan her şeyi yapar, ama insan inanması gerektiğini değil, gördüğünü hesaba katar.

11) Kutsal Şa’’lo – Şaar HaOtiot

Gel, sana dost sevgisinin Yaradan sevgisi ile iç içe geçmiş olduğunu göstereyim, zira dost sevgisinin gücünün ölçüsü, Yaradan sevgisini onurlandırmanın ölçüsüdür, yani kişi yukarıdakinin surete benzer yaratıldığını hatırlamalıdır ve içindeki ruhun bir parçası, yukarıdaki bir Yaradan’ın parçasıdır. Şu nedenle bize İsrail Topluluğu denir, biz bir araya geliriz ve O’nun gizemli birliğinde birleşiriz.

12) Zohar, Tetsaveh, Madde 86

Dahası, Tora’nın sözleri yalnız orada yerleşir, çünkü şu karanlıktan çıkıp gelen dışında ışık yoktur. Çünkü bu taraf teslim olduğu zaman, Yaradan yükselir ve zaferi büyür. Ayrıca, Yaradan’ın çalışması yalnız karanlıktan dolayıdır, kötünün içinde olandan başka iyi yoktur. Her şeyin mükemmelliğinde iyi ve kötü, beraber olduğu için ve kötü iyiyi terk ettiği için. Ve kötülükten çıkan dışında iyilik yoktur. Ve bu iyilikte, Yaradan’ın zaferi artar ve bu işin tamamıdır.

13) Baal Hasulam, 1. Mektup

Herkes kişisel kadere inanır, ama buna fazlaca tutunmaz diyebilirim.

Bunun sebebi bir aptalın düşüncesinin, “iyi ve iyilik yapanın” tek örneği Yaradan’a atfedilmemesi gerektiği içindir. Ancak, sadece Yaradan’ın gerçek hizmetkârları kendi kaderinin bilgisine sahiptir ki O, hem iyi hem kötü her şeyin sebebidir. Onlar kadere yapışırlar çünkü arı olana bağlananlar, arıdır.

Koruyucu, koruduklarıyla bir olduğundan, kötü ve iyi arasında belirgin bir ayrım yoktur. Onlar, O’nun benzersizliğini yüceltmeye hazır ve kapların taşıyıcıları olduklarından, hepsi bütün ve sevilendir. İyi ve kötü, tüm eylem ve düşüncelerin bilgisine içgüdüsel olarak sahip oldukları ölçüde Tanrı’nın kaplarının taşıyıcılarıdırlar. Yaradan onları hazırlar, onlar O’dan gelir. Bunu ıslahın sonunda herkes bilecek.

14) Zohar, Zohar Kitabına Giriş, Gelinin Gecesi, Madde 138

Yaradan’dan üstü örtülmüş kötülük görmemesi bir kuraldır. Bu nedenle kişi, kendini kötü hissettiğinde, Yaradan’ın ona yol gösterdiğini inkâr eder ve yüksek Operatör aynı ölçüde ondan gizlenmiştir. Bu, dünyadaki en büyük cezadır.

Böylece O’nun yol göstericiliği ile ilişkili olarak, iyi ve kötü algısı beraberinde ödül ve ceza algısını da getirir. Yaradan’a olan inancından ayrılmamak için çaba gösteren, Yukarı’nın takdirinden kötü bir tat alsa bile ödüllendirilir. Ve eğer çaba göstermezse, Yaradan’a olan inancından ayrıldığı için cezalandırılacaktır.

15) Zohar, Zohar Kitabına Giriş, İki Nokta, Madde 121

Bu dünyada tattığımız, Onun eşsiz ve benzersizliği ile çelişen şeyler, bizi Yaradan’dan ayırır. Gene de bize emredildiği gibi Yaradan’ımızı memnun etmek için sevgi ile Tora ve Mitzvot için tüm ruhumuz ve gücümüzle çaba gösterdiğimiz zaman, bu ayırıcı güçlerin hiçbiri bizi, ruhumuzdan ve gücümüzden, Yaradan sevgisini azaltarak etkileyemez. Aksine bu durumda, üstesinden geldiğimiz her çelişki, O’nun bilgeliğini edinmek için bir geçit haline gelir. Çünkü her çelişkide özel bir nitelik vardır, O’na erişmede özel bir dereceyi ifşa eden. Ve buna layık olanlar, karanlığı aydınlığa, acıyı tatlıya çevirmekle ödüllenirler. Ayrılığın tüm güçleri – aklın karanlığı ve bedenin acısı – yüce kademeleri edinmek için onlara geçit olur. Böylece karanlık, büyük bir ışık, acı ise tatlı olur.

Böylece, daha önce O’nun rehberliği yönetimindeki tüm ayırıcı güçler, şimdi birlik olmaya dönüşürler ve tüm dünyayı erdeme göre yargılarlar.

16) Likutey Moharan, Madde 48

Kişi Yaradan’ın hizmetinde azimli olmalıdır… başına ne gelirse gelsin. Bunu iyi hatırlayın zira, Yaradan’ın hizmetinin başlangıcında buna çok ihtiyacınız olacak. Çünkü kişinin yere serilse bile her seferinde çok azimli, çok güçlü ve çok cesur olması ve durduğu yeri koruması lazımdır… Allah korusun, kişi kendisini tamamen düşmekten korumalıdır, zira tüm bu düşüşler, inişler ve kafa karışıklıkları ve benzerleri, Keduşa’nın kapısından girmeden önce, tüm bunlardan geçmek gereklidir ve tüm gerçek erdemliler de bunlardan geçmişlerdir… Biliniz ki kişi, çok dar bir köprüden geçmek zorundadır ve en önemli kural, asla bundan korkmamaktır.

DERS 5: Sevgi Tüm Günahları Örter

1) Baal HaSulam, Dünyada Barış

İyi veya kötü, realitedeki her şeyin ve dünyadaki en zararlı şeyin bile, var olmaya hakkı vardır ve dünyadan sökülüp atılmamalı, yok edilmemelidir. Bizler sadece iyileştirmeli ve yenilemeliyiz.

2) Likutey Eizot – Barışın Değeri

Barışın esası iki zıtlık arasında bağı kurmaktır, dolayısıyla fikirleriniz sizi korkutabilir, şayet siz kendinizden zıt bir fikre sahip bir kimseyi görürseniz ve onunla barışı sağlamanın imkânsız olduğunu düşünürseniz ve aynı zamanda birbirine tamamıyla zıt iki kişiyi gördüğünüzde, bunun imkânsız bir şey olduğunu söylemeyiniz, aksine, bu barışın esasıdır, iki zıt arasında barış yapmayı denemek.

3) Rabaş, Cilt 1, Makale 8, Kendin İçin Bir Öğretmen Yap ve Kendine Bir Dost Satın Al 2

Yukarıda bahsedilene göre, o insanların dost sevgisiyle uğraşan tek bir grup olarak birleşmeye hemfikir olmalarındaki neden, her birinin düşüncelerini birleştirebilecek bir arzuya sahip olduklarını hissetmeleridir ki böylece başkalarını sevme gücünü edinirler. Meşhur bir atasözü vardır, “Yüzleri farklı olduğu gibi, görüşleri de farklı.” Bu nedenle, bir grup olmak için aralarında hemfikir olan kişiler, başkalarını sevme çalışmasının gerekliliğiyle ilgili olarak aralarında büyük bir fark olmadığını anlamışlardır. Dolayısıyla, her biri diğerleri adına ödün verebilir ve bunun etrafında birleşebilirler.

4) Rabaş, Cilt 1, Makale 17, Dostların Önemine Dair

Eğer kişi dost sevgisine sahipse, sevginin kuralı, dostunun hatalarını değil, erdemlerini görmeyi istemektir. Dolayısıyla, eğer kişi dostunda bazı hatalar görürse, bu dostunun hatalı olduğundan değildir. Ancak gören hatalıdır; yani onun dost sevgisi kusurlu olduğu için, dostunda hatalar görmektedir.

Dolayısıyla, şimdi dostunun ıslahı ile ilgilenmemelidir. Aksine, kendisinin ıslaha ihtiyacı vardır. Yukarıda bahsedilenlerden çıkan sonuç şudur ki, kişi dostunda gördüğü hataların düzeltilmesiyle ilgilenmemeli, kendisinin dost sevgisinde yarattığı kusuru düzeltmelidir. Ve kendisini düzelttiği zaman, dostunun hatalarını değil, sadece erdemlerini görecektir.

5) Rabaş, Cilt 1, Makale 30, Dostlar Meclisinde Ne Aranır?

Başkalarını sevmeye dayanan dost sevgisi ki bununla Yaradan sevgisi edinilir, normalde dost sevgisi olarak bilinen şeyin zıttıdır. Diğer bir deyişle dost sevgisi dostlarım beni sevecek demek değildir. Daha ziyade bu dostlarımı sevmek zorunda olan benim demektir. Bu sebeple dostun onu kötülemesi ve nefret etmesi fark etmez. Onun yerine başkalarını sevmeyi başarmak isteyen kişinin, bir diğerini sevmenin ıslahına ihtiyacı vardır.

Dolayısıyla, kişi çaba sarf edip dostunu olumlu yargılarsa, kişinin gösterdiği çaba “aşağıdan uyandırılma” denilen Segula’dır (çare/güç/erdemlilik), bununla kişiye istisnasız tüm dostları sevebilmesi için yukarıdan güç verilir.

6) Baal HaSulam, Şamati 34- Bir Ülkenin kazancı

Bilindiği gibi, hiçbir şey kendini gerçek formunda ifşa etmez, ancak karşıtıyla ifşa eder, yazıldığı üzere, “Işığın karanlığı gölgede bıraktığı gibi“. Bu demektir ki her şey başka bir şeye işaret eder ve tam da bu karşıtların yardımıyla ona zıt olanın gerçek doğasını tanıyabiliriz.

Bu nedenle, eğer zıddı olmasaydı, hiçbir şeyi mutlak bir açıklıkla anlayamazdık. Örneğin kötülük olmasaydı, onun karşıtı olan iyiliğin değerini bilemezdik, acı ve tatlı gibi, nefret ve sevgi, açlık ve tokluk, ayrılık, bölünme ve yakınlık, bağlılık gibi. Bunlardan da belirginleştiği gibi ayrılıktan nefret etme durumuna ulaşmadan, bağlılığı sevemezdik.

7) Zohar, Aherei Mot, Madde 65

“Kardeşlerin de bir arada birlik içinde yaşaması ne güzel ve ne hoştur.” Bunlar dostlardır, bir arada ayrılmaksızın otururlar. Başta, onlar savaş yapan ve birbirini öldürmek isteyen insanlar gibidirler. Sonra kardeşçe sevgi koşuluna gelirler.

Yaradan onlar hakkında ne der? “Kardeşlerin de bir arada birlik içinde yaşaması ne güzel ve ne hoştur.” “De” kelimesi Kutsallığın da onlarla birlikte oluşuna işaret eder. Dahası, Yaradan onların sözlerini dinler ve onlardan hoşnut ve memnundur.

8) Rabaş – Dostlar Meclisinde Ne Aranmalıdır? Makale 30

Buna “Kendine dost satın al,” denir, yani kişi başkalarının sevgisini edinmek için çaba sarf etmelidir. Mantık ötesi çabalamak zorunda olduğundan, buna “emek” denir. Mantıklı düşündüğünde, “Aklı ona dostunun gerçek yüzünü, ona olan nefretini gösterdiğinde, onu olumlu yargılamak nasıl mümkün olabilir?” Bedene bununla ilgili ne söyleyebilir? Dostunun önünde neden kendini eğmek zorundadır?

Cevap şudur ki, Yaradan ile “form eşitliği” denilen, Dvekut’u (birleşme) başarmak zorundadır, yani kendini düşünmemelidir. Neden dostun önünde eğilmek zor bir şeydir? Bunun için kendi değerini hükümsüz kılmalıdır, yaşamak istediği tüm hayat sadece başkaları yararına çalışarak, insanla insan arasındaki sevgisiyle başlayıp, Yaradan sevgisine ulaşarak gerçekleşir.

Dahası, mantığıyla onu sevmek zorunda olanların dostları olduğunu düşündüğünden, mantığın üstesinden gelip, mantık ötesi giderek, her şeyi kendisi için değil, başkaları için yaptığını ve “Kendim için yaşamak değerli değil,” diyebileceği bir yeri vardır.

9) Rabaş – 40. Mektup

Güçlü ve tuttuğunu koparan insanlar gibi kutsal amacımıza yaklaşmaya başladık. Bilinir ki, amaca, Yaradan sevgisine giden asfaltlı yol, dost sevgisidir. Sevgi “Kendine bir dost satın al” vasıtasıyla gerçekleşir. Diğer bir deyişle, eylemler vasıtasıyla kişi dostunun kalbini satın alır. Dostunun kalbinin bir taş gibi olduğunu görse bile, bu bir bahane değildir. Eğer çalışmanın onunla dost olmak için uygun olduğunu hissederse, o zaman onu iyi eylemlerle satın almalıdır.

Her hediye (hediye, ister kelimelerle, düşüncelerle ya da eylemle olsun, dostunun hoşlanacağını bildiği bir şey olmalıdır) açık olmalıdır ki böylece dostu onu bilsin, çünkü sadece düşünce vasıtasıyla dostu onun kendisini düşündüğünü bilemez. Bu nedenle, kelimelere de ihtiyaç vardır, yani onu düşündüğünü ve ilgilendiğini söylemelidir. Ve bu şekilde dostunun sevdiği şeyi yapmış olur. Turşu değil de tatlı seven birine, tatlı yerine turşu veremezsiniz. Bununla şunu anlamalıyız ki, birisi için önemli olmayan bir şey, bir diğeri için önemli olabilir, dosta verilen şey, taşa delik açan kurşun gibidir. İlk kurşun taşı sadece çizse bile, ikinci kurşun yerine ulaşıp çentik atar ve bir üçüncüsü delik açar.

Ve kurşunlar vasıtasıyla, tekrar tekrar vurur ve bu dostunun tüm hediyelerin bir araya geldiği taştan kalbinde bir delik açar. Ve her bir hediye yani tüm sevgi kıvılcımları taştan kalbin deliğinde bir araya geldiğinde sevgi alev olur.

10)  Rabaş – Kişi Her Zaman Evinin Kirişlerini Satmalı

Eğer bir toplum, belirli kişilerden oluşuyorsa, bir araya geldikleri zaman, orada mutlaka bu “grubu” kurmayı arzulayan biri olmalıdır. Böylece, bu insanların birbirleri için uygun olduklarını görerek onları seçer. Diğer bir deyişle, her birinin dost sevgisi kıvılcımı vardır, fakat bu kıvılcım her birinin içindeki sevginin ışığını tutuşturmaz. Bu nedenle kıvılcımların büyük bir ateş olması için birlik olmaya hemfikir olurlar.

Bu nedenle, kişi onları gizlice gözetlediği zaman, bunun üstesinden gelmeli ve demelidir ki; “Grup, başkalarını sevme yolunda yürümeleri gerektiğine hemfikir olanlardır.” Ve herkes dostlarını haklı çıkardığı zaman, tüm kıvılcımlar bir kez daha tutuşacak ve tekrar tek büyük bir alev olacaktır.

11) Baal HaSulam, Şamati 33- Haman İle Kefaret Günlerinin Kuraları

Gerçekten de bilmemiz gereklidir ki, kişiye, sanki “İyi ve İyilik yapan” bir rehberliğe karşıt gibi görünen her şey sadece insanı, bu çelişkileri aşmak için, Üst Işığı çekmeye zorlamak için vardır, yoksa kişi bunların üstesinden gelemez. Bu durum, kişinin Dinim (yargı) demek olan çelişkiler var olduğunda, ”Yaradan´ın Yüceliği“ koşulunu genişletmesidir.

Bu demektir ki, bu çelişkiler, kişi onların üstesinden gelmek istediğinde, yalnızca Yaradan’ın Yüceliğini büyüterek, çözebilir.

12) Baal HaSulam, Şamati 33 – Haman İle Kefaret Günlerinin Kuraları

Bu demektir ki, bütün bu esir düşmeler, yani çelişkiler, sanki kutsal çalışmayı bozmak için var gibi görünürler. Kişi artık, bu çelişkilerin üzerinde yer alan Yaradan’ın Işığına layık olduğunda, tam tersini, yani bunların Keduşa’ya (Kutsallığa) hizmet ettiklerini görür. Bu demektir ki, bunların aracılığıyla Keduşa’nın kıyafet bulacağı bir yer var olur. Bu, “Kötülük onu hazırlar ve Hak´tan yana olan onu taşır, diye adlandırılır ve bu demektir ki, onlar Kelim´e (Kaplar) Keduşa için bir yer verdiler.

13) Maor VaŞemeş – Devarim

Biliyoruz, temel olan şey bağ kurmak, sevgi ve dostlar arsındaki gerçek şefkattir, bu tam bir kurtuluşa ve Dinim’in hafiflemesine neden olur. Böylece sevgi, tatlılık ve dostlukla bir araya gelip toplanabilirsiniz. Böylece tüm Dinim af olur ve Rahamim ile hafifler ve bu bağ ile tam bir merhamet ve Hassadim ortaya çıkar.

14) Rav Kuk, Orot HaKodeş, Cilt 3

Nedensiz nefretin doğası, sevginin sırrını kucaklar, bu hak edilmeyen sevgidir, bunun içinde barış ve mutluluğun ışığı saklıdır. Buna göre, nefret ve onun kökünün derinliği, iyiliğin derinliğidir. Böylece nefretin derinliği sevginin derinliğidir. Ve eğer biz yıkılıp harabe olduysak ve tüm dünya da bizimle yıkıldı ise bunun sebebi nedensiz nefrettir. Geri döneceğiz ve yeniden inşa olacağız ve tüm dünya da bizimle yeniden inşa olacak, nedensiz sevgi ile.

DERS 6:  Kardeşler Bir Arada Oturduğu Zaman

1) Rabaş, Makale 10, Kişinin Reenkarne Olmamak İçin Ulaşması Gereken Derece Nedir?

Bilmeliyiz ki, tüm ruhlar, Bilgi Ağacının günahından dolayı, ruhu 600.000 parçaya bölünen Adam Harişon’un ruhundan uzanır. Bu demektir ki, Adam Harişon’un Cennet Bahçesinde sahip olduğu Kutsal Zohar’ın Zihara Ila’a (üst parlaklık) dediği bu tek ışık, sayısız parçaya bölünmüştür.

Ancak, 600.000 ruh ve ruh kıvılcımı dediğimizde bu sanki her insan bedeninin gücüyle bölünmüş gibidir. Diğer bir deyişle önce beden bölünür ve ruhun parlaklığını tamamen inkâr eder, sonra Tora ve Mitzvot gücüyle beden arınır ve arınma ölçüsüne göre ortak ruh onda parlamaya başlar.

Bu sebeple dünyasal bedende iki anlayış vardır: İlk anlayışta kişi ruhunu tekil bir organ olarak hisseder ve bunun tüm İsrail olduğunu anlamaz. Bu gerçek bir kusurdur; bundan dolayı da yukarıda söz edilene neden olur.

İkinci anlayışta İsrail ruhunun gerçek ışığı insana tüm aydınlatma gücüyle değil, yalnızca kişinin kendini kolektife döndürüp, ruhunu arındırdığı ölçüde kısmi olarak parlar.

3) Baal HaSulam, 600.000 Ruh

Bedenin tam ıslahının işareti, kişinin ruhunun İsrail’in bütününde, onların her birinde var olduğunu hissetmesidir, böylece kendisini birey olarak hissetmez, kişi diğerlerine bağımlıdır. O zaman tamdır, kusursuzdur ve ruhu tam gücüyle üzerinde parlar, tıpkı Adam HaRishon’da olduğu gibi; “Nefes olan O’nun içinden nefes aldı.”

4) Baal HaSulam, 4. Mektup

Tanrı’nın kutsandığı yere gitmemen ve ruhundan düşen tüm o zayıf organları toplayıp tek bir beden haline getirmemen haricinde hiçbir eksikliğin yok.

Bu tamamlanmış bedene, Yaradan İlahi Gücünü aralıksız olarak akıtır ve ışığın yüksek akımı hiç bitmeyen bir pınar gibi olur.

5) Rabaş – Kişi Her Zaman Evinin Kirişlerini Satmalı

Her birinin dost sevgisi kıvılcımı vardır, fakat bu kıvılcım her birinin içindeki sevginin ışığını tutuşturmaz. Bu nedenle kıvılcımların büyük bir ateş olması için birlik olmaya hemfikir olurlar.

6) Maor VaŞemeş, Paraşat Vayehi

Toplantının temel amacı, herkesin tek ve bir olarak birleşmesidir ve böylece hepsinin talebi tek bir amaca yönelir – Yaradan’ı ifşa etmek: “Her onluda Şehina barınır.” Ve eğer on taneden fazla iseler, kesinlikle Şehina’nın daha büyük bir ifşaatı olacaktır. Her biri kendini dostuna dâhil eder ve ona kendini eyer ve dostu da ona; ta ki hepsi kendini eğip sıfırlayana kadar. Böylece, topluluğun amacı bu olduğu için bundan sonra doğal olarak, Yaradan onları kendi yakınına çeker ve onların arasında oturur, tüm kurtuluş ve kutsamalar onlara açılır.

7) Zohar, Aherei Mot, Madde 65

“Kardeşlerin de bir arada birlik içinde yaşaması ne güzel ve ne hoştur.” Bunlar dostlardır, bir arada ayrılmaksızın otururlar. Başta, onlar savaş yapan ve birbirini öldürmek isteyen insanlar gibidirler. Sonra kardeşçe sevgi koşuluna gelirler.

Yaradan onlar hakkında ne der? “Kardeşlerin de bir arada birlik içinde yaşaması ne güzel ve ne hoştur.” “De” kelimesi Kutsallığın da onlarla birlikte oluşuna işaret eder. Dahası, Yaradan onların sözlerini dinler ve onlardan hoşnut ve memnundur.

8) Rabaş, Toplumun Amacı -2

İnsanın yaratılma amacının gerçekleşmesini engelleyen “kötü eğilim” dediğimiz alma arzusunu iptal etmek için beraberce çalışıp büyük bir güç oluşturacak bir topluluğa ihtiyaç duyarız.

Bu nedenle, grup bu amacı başarmaları gerektiğine oy birliğiyle hemfikir olan bireylerden oluşmalıdır. Sonra, herkes herkese entegre olduğundan, her biri kendine karşı mücadele edebilecek tek büyük bir güç haline gelir. Bu nedenle her biri amacı başarmak için büyük bir arzu oluşturur.

Birbirine entegre olmak için, herkes diğerlerinin önünde kendini iptal etmelidir. Bu, her birinin dostlarının hatalarını değil, onların erdemliğini görmesiyle başarılabilir. Fakat dostlarından biraz daha yüksek olduğunu düşünen kişi, artık onlarla birleşemez.

9) Likutey Halahot, Hoşen Mişpat, Halahot Arev

Tora ve Mitzvot’u yerine getirmek, yalnız Arvut yoluyla mümkün olur, bunun dışında mümkün değildir. Arvut’da herkes dostundan sorumlu olur ki bu Tora’yı yerine getirmenin özüdür, arzulanan şey birlik yoluyla olur. Bu nedenle Tora ve Mitzot’u üstlenmek isteyen kişi, kendisini İsrail topluluğuna, büyük bir birlik içinde, dâhil etmelidir. Bu nedenle, Tora’nın edinilmesi sırasında onlar kesinlikle birbirlerinden sorumludurlar, zira kişi Tora’yı edinmek ister istemez, kendisini, arzusunu onlarla birleştirmek amacıyla diğerlerine tek ve bir olarak dâhil etmelidir. Ve kesinlikle her biri dostundan sorumludur, zira hepsi bir olduklarında önemlidirler. Ve tam da her biri dostundan sorumlu olduğu için ki birlik olurlar, bu yolla Tora’yı yerine getirebilirler, bu olmaksızın Tora’yı korumak mümkün değildir. Zira böylece sevgi ve birlik arzusu bakımından, her biri dostundan memnun kalır ve aralarında form eşitsizliği yoktur. Onunla yukarının arzusuyla birleşecekleri, tek bir arzuya dâhil olurlar, birliğin amacı budur.

10) Rabaş, 40. Mektup

En güçlü olanların bile kalplerinin yıpranması pahasına, her ikisi de kalbinin duvarlarından sıcaklık yayar ve bu sıcaklık bir sevgi giysisi oluşturana kadar sevginin kıvılcımlarını ateşler. Sonra, her ikisi bir battaniye ile örtülmüş olur, yani tek sevgi her ikisini de örter ve sarar, tıpkı Dvekut’un (birleşme) ikiyi bir olarak birleştirmesi gibi.

Ve kişi dostunun sevgisini hissetmeye başladığında, yenilik hoşa gider kuralı gereği haz ve neşe içinde derhal uyanmaya başlar. Dostunun sevgisi onun için yeni bir şeydir, çünkü o zamana kadar kendi iyiliğini düşünen tek kişi kendisiydi. Fakat dostunun onunla ilgilendiğini keşfettiği an, bu onun içinde ölçülemez bir neşe uyandırır, insan sadece haz hissettiği yerde olmak istediğinden artık kendisiyle ilgilenmez. Ve dostuyla ilgilenerek, haz hissetmeye başladığından doğal olarak kendisini düşünmez.

11) Rabaş, Cilt 3, 759. Makale, Bir Bütün Olarak İnsan

Kişi önce bilmelidir ki, sevgi eylemlerle satın alınır. Dostlarına hediyeler verdiğinde, verdiği her hediye dostunun kalbinde delik açan bir ok ya da kurşun gibidir. Açılan pek çok delik, verenin sevgisinin içeriye girdiği bir boşluk oluşturur.

Ve sevginin sıcaklığı onu dostunun sevgisine yaklaştırır ve sonra iki âşık her ikisini de örten sevginin örtüsü altına girmiş olur. Bu demektir ki, tek sevgi her ikisini de örter ve doğal olarak, her ikisini de örten şey, tek bir örtü olduğundan, tek kişi hâline gelirler. Bu şekilde her ikisi de iptal olur.

12) Rabaş – 8. Mektup

Ve bir kez bu giysiyi talep ettiğimde sevginin kıvılcımları içimde ışıldamaya başlar. Kalbim dostlarla birleşmeye özlem duyar ve bana öyle gelir ki, gözlerim dostlarımı görüyor, kulaklarım onların sesini duyuyor, ağzım sevgi ve neşe içinde onlarla konuşuyor, eller kavuşuyor, ayaklar daireler çiziyor ve dünyasal sınırlarımın ötesine geçiyorum. Dostlarım ve benim aramdaki geniş uzaklığı unutuyorum ve aramızda birkaç mil toprak uzanmıyor artık.

Bu tıpkı dostlarımın, kalbimin tam içinde durup, neler olduğunu görmeleri gibi ve ben dostlarıma karşı yaptığım küçük eylemlerden dolayı utanıyorum. Sonra dünyasal kaplardan çıkıyorum ve bana öyle geliyor ki dostlarım ve benim haricimde dünyada başka bir gerçeklik yok. Bundan sonra, “ben” iptal oluyor ve onlarla kaynaşıyorum ta ki dostlarımın haricinde dünyada hiçbir gerçekliğin olmadığını hissedene kadar.

13)  Zohar – Aharei Mot, 66

Ve sizler, burada olan dostlar, sizler bağlılık ve sevgi içindesiniz, bundan böyle, Yaradan sizden hoşnut olana ve size barış ve huzur verene kadar birbirinizden ayrılmayacaksınız. Ve sizin erdeminizle dünyada barış olacak. Bu sözlerin anlamı şudur; “Kardeşlerimin ve dostlarımın hatırına ‘Barış sizin üzerinizde olsun’ derim.”

14) Rav Kuk, 1. Mektup

Bizim ruhumuz yüce ve güçlüdür, demirden duvarları yıkar, dağları ve ovaları yarar, sonsuz, geniştir. Onu daraltmak mümkün değildir, aksine o uzayıp genişlemelidir, milyonlarca İsrail ruhuna, tüm kademelerde, hepsinde. Ruhumuz her şey yoluyla yayılacak ve herkesi kucaklayacak, yeniden can verecek ve herkesi cesaretlendirecek.

DERS 7: Tek Bir Kural “Dostunu Kendin Gibi Sev”

1) Baal HaSulam, Dünyada Barış

Gerçek şu ki içimizdeki tüm bu düzensizliğin kökü, her birimizin içinde daha az ya da daha çok var olan bireysellik niteliğinden başka bir şey değildir.

Bireyselliğin yüce bir nedenden geldiğini, bu niteliğin bize doğrudan dünyada tek ve tüm yaratılışın Kökü olan Yaradan’dan geldiğini açıklığa kavuşturmamıza rağmen; yine de dar egoizmimizin içine oturan bu bireysellik hissiyatı yıkım ve yok oluşu etkiler, ta ki geçmişte ve gelecekte, dünyadaki tüm yıkımların kaynağı olana dek…

Gerçekten de dünyada bu bireysellik hissiyatından özgür tek bir kişi yoktur ve tüm farklılıklar sadece bunun kullanım şeklindedir -kalbin arzuları için, yönetmek için, ya da saygı için- ve insanları birbirinden ayıran şey de budur.

Ancak dünyadaki tüm insanların eşit tarafı, her birimizin kendi kişisel menfaatlerimiz için mümkün olan her yol ile tüm insanları istismar etmeye ve kötüye kullanmaya hazır olduğumuzdur; üstelik kişinin kendisini dostunun yıkımı üzerine inşa ettiğini hiç dikkate almadan.

2) Baal HaSulam, Barış

Doğanın bizi tıpkı usta bir hâkim gibi gelişimimize göre cezalandırması. Zira, insanoğlunun geliştiği seviyeye göre, yaşamımızı ve varlığımızı saran acı ve ızdırap da çoğalıyor.

Böylece, O’nun İlahi Takdir’inin bize emrettiği, başkalarına tüm gücümüzle ve bütün kesinliğiyle ihsan etme sevabının, bilimsel ve gözleme dayalı bir temeline sahipsiniz, şöyle ki içimizden kimse, toplumun hiçbir üyesi yine toplumun mutluluğu ve başarısını güvenceye alacak miktardan daha az çalışmayacaktır. Ve bunu bütünüyle yerine getiremeyecek kadar başıboş kalırsak, doğa bizi cezalandırmaktan vazgeçmeyecek ve intikamını alacaktır.

Ve bugün çektiğimiz darbelerin dışında ayrıca, gelecek için çekilen kılıcı da dikkate almalıyız. Doğru sonucu çıkarmak gerekiyor – doğa bizi sonunda yener ve hepimizi onun kanunlarını tam anlamıyla izlemek adına ellerimizi birleştirmek zorunda bırakır.

3) Şir Yitzhak, (İshak’ın Şarkısı), Bölüm 2, Likutim 1

Yaratılışın özü, seçim ve dünyanın bozukluğun ıslahı tamamen İsrail’e bağlıdır.

4) Baal HaSulam, Zohar Kitabına Giriş

Böyle bir nesilde, dünya uluslarının aralarındaki tüm bozguncular kafalarını yükseltip, öncelikle Yaradan’a doğru olanları yok etmek ve öldürmek isterler. Şöyle yazıldığı gibi: “Tüm felaket dünyaya sadece Yaradan’a yönelenler için gelir.” Bu, yukarıdaki ıslahlarda yazıldığı gibi, onların tüm dünyada yoksulluk, yıkım, hırsızlık, cinayet ve kargaşaya neden olduğu anlamına gelir.

5) Rav Kuk, İgrot Rayah 2

Benim inancım büyüktür, dünyadaki tüm bu gürültü, yaşadığımız bu dünyada geçen bu zaman, yalnız İsrail uğrunadır. Biz halen, yüce ve kutsal bir rol için çağrıldık, bu rolü irademizle ve aklımızla yerine getirmek için, kendimizi ve yıkılmış olan tüm dünyayı kendimizle birlikte inşa etmek için.

6)  Rambam – Mişneh Tora

Dostunu kendin gibi sev; dostun için istediğin her şeyi kendine yap, bu kural, “yoldan geçenleri ekmekle besleyen, onlara içecek veren ve onlarla dostluk eden,” atamız İbrahim tarafından inşa edilmiş ve merhamet yolu bunu izlemiştir.

7) Mahşavot Haruts, Madde 19

İsrail’in sevgisi İsrail’in her bir ruhunun içinde köklenir, İbrahim’den mirastır, bu Yahudiliğin köküdür. Bilgelerimizin (Bereşit Rabba 24:7) dediği üzere; “Dostunu kendin gibi sev; Tora’da önemli yüce bir kuraldır.”

8) Baal HaSulam, Arvut (Karşılıklı Sorumluluk) Madde 17

Bağ’dan (karşılıklı sorumluluk/garanti) tüm halk birbirinden sorumlu olduğunda bahsedilir. Zira ilmin ifşasından önce her birine tek tek “dostunu kendin gibi sev” kuralı olan başkalarını tam anlamıyla sevmeyi üzerlerine alıp almayacakları sorulmuştu (Madde 2 ve 3’de açıklandığı gibi burada detaylı inceleyin). Bunun anlamı şudur, halkın parçası olan her bir kişi, ulusun her bir üyesine hizmet etmek ve onun için çalışmayı ve tüm ihtiyaçlarını karşılamayı en az kendi ihtiyaçlarını karşıladığı ölçüde üzerine yüklenir.

Tüm halk oybirliğiyle hemfikir olup “Yapacağız ve duyacağız” dedikten sonra halkın her bir üyesi, her bir diğer üyesinin hiç bir eksiği olmamasından sorumlu oldu. Sadece o zaman manevi edinime hak kazandılar, öncesinde değil.

Bu kolektif sorumluluk ile her bir üye kendi bedeninin ihtiyaçlarını karşılama endişesinden özgür kaldı ve “Dostunu kendin gibi sev” manevi kanununu yerine getirebilir ve sahip olduğu her şeyi ihtiyacı olan kişiye tam anlamıyla verebilir hale geldi, zira artık kendi bedeninin ihtiyaçlarını düşünmek zorunda değildi, çünkü etrafında onun ihtiyaçlarını karşılayacak altı yüz bin sadık dostunun olduğunu biliyordu.

9) Baal HaSulam, 60. Mektup

Tora verilmeden önce bir ön şart vardı. Ancak daha sonra zaman zaman dana günahı işlendi, paket ayrıldı, zira savaşlar oldu ve Levi’nin oğulları Tanrının sözleri ile üç bin adam öldürdü. Daha sonra Musa ve Aron hakkında şikâyetler geldi; tabi ki şu sevgi ve birliğe katkıda bulunmayanlar tarafından. Daha sonra ülkeye girdikleri zaman da rahat etmediler ve bu nedenle şu temel emri tutanlar dışında kimseye yer yoktu.

Anacak Tora’nın İsrail’de unutulmaması için ana noktayı ihmal eden diğer Mitzvot’larla meşgul oldular, zira başka çareleri yoktu. İkinci Tapınak üzerine yorum yapan bilgelerimiz herhalde şunu kast ettiler; orada puta tapınma yoktu ve Tora’yı iyi biliyorlardı. Peki ama o neden yıkıldı? Nedensiz nefret yüzünden, dediler. Herhalde, Tora’nın birincil yapısıyla yani “Dostunu kendin gibi sev” kuralı ile uğraşmadıkları için demek istediler.

10) Hatırla Meryem, Bölüm 11

Yaratılan ne zaman Yaradan’ın gözüne girer, takdir bulur? Tüm İsrail birlikte tek bir demet olunca ve aralarında hiç kıskançlık, nefret, rekabet vb. kalmayınca ve her biri yalnız dostunun ıslahını ve iyiliğini düşününce. O zaman Yaradan yarattıklarından mutlu olur. Yazıldığı üzere; “Yaradan eserinden sevinç duyar”. Ve bu açıklama “Ben Yaradan’ım; dostunu kendin gibi sev,”  sözüne göndermedir, bu bize der ki, eğer kişi dostunu kendi gibi severse, “Ben, Yaradan sizin aranızdayım ve ikinizi de seviyorum,” der.

11) Likutey Halahot, Kural 4

Geçimin temeli birliktir, tüm ayrılıkları birliğin kaynağında birleştirmektir. İnsan yaratılışın merkezidir ve her şey ona dayanır. Bu nedenle, “Dostunu kendin gibi seveceksin,” Tora’da yüce ve önemli bir kuraldır, birlik ve barış yoluyla bütünleşmek birliğin ve barışın özüdür ve tüm yaratılışın ıslahıdır, orada farklı görüşte olan kişiler sevgi, birlik ve barış içinde bütünleşirler.

12) Baal HaSulam, Dünyada Barış

Belli bir kolektifin iyiliği ile tüm dünyanın iyiliğini karıştırırsam şaşırmayın; çünkü gerçekten de öyle bir dereceye geldik ki tüm dünya tek kolektif ve bir toplum kabul edilmektedir. Yani, dünyadaki her birey yaşamının özünü ve geçimini dünyadaki tüm insanlardan sağladığından; tüm dünyaya hizmet etmeye ve tüm dünyanın iyiliğini düşünmeye mecbur edilir.

Yukarıda bireyin kolektife bağlılığının tümüyle bir makinedeki küçük bir çark gibi olduğunu açıkladık. Kişi, hayatını ve mutluluğunu kolektiften sağlar; dolayısıyla kolektifin iyiliği ile kişinin kendi iyiliği, bir ve aynı şeylerdir ve bunun tersi de geçerlidir. Bu yüzden, kişi kendisine esir olduğu ölçüde zorunlu olarak kolektife esir olmuş olur.

13) Baal HaSulam, Son Neslin Yazıları (Rav tarafından sadeleştirilmiş)

İnanç formasyonu her ulusun inanç formasyonun öncelikle kendi üyelerine, kendi insanlarına ihsan etmeyi zorunlu kılmalıdır, başka birisinin hayatının kendi hayatından önde gelmesi kavramına, “Komşunu kendin gibi sev,” formasyonu dayanmalıdır. Yani kişi toplumdan mahrumiyet çekenlerden daha fazla fayda sağlamamalıdır. Bu tüm ulusların geniş kapsamlı inancı olmalıdır… Bunun dışında, her birey ve her ulus kendi inancı ve geleneğini sürdürebilir, kimse kimseye karışmamalıdır.

14) Sfat Emet, Şemot, Paraşat Yitro

Tora’nın gücüyle, İsrail halkı dünyanın ıslahından sorumlu oldular… Çünkü her şey İsrail’in çocuklarına bağlıdır. Onlar kendilerini düzelttikleri zaman tüm yaratılmış olanlar, onların ardından gitmeye başlar.

15) Rav Kuk, Ein Ayah, Şabat 2

İsrail gerçek içsel çağrı ile tüm dünyaya yeni düzeltilmiş bir form vermek için ayağa kalktığı zaman, yalnız İsrail değil, tüm dünya ayağa kalkacaktır. Ve pisliğe ve kötülüğe karışmayan yeni bir çağ başlayacaktır. Kötülük ve kıyam onu hiç etkilemeyecek, öfke, üzüntü onu kontrol edemeyecektir. Sonra kötülüğün kudretinin gücü özünden kopacaktır ve bu kılıç temel önemini kaybedecek ve tamamen rezil olacaktır.

16) Baal HaSulam, 47. Mektup

Dolayısıyla, her şeye rağmen dostları sevmenin geçerliliğini sana hatırlatmama izin ver, çünkü var olmamız ve yaklaşan başarımızın ölçüsü buna bağlıdır.

Bu nedenle, tüm hayali yükümlülüklerden vazgeç ve kalbini, sizi gerçek anlamda birbirinize bağlayacak ve bir yapacak taktikleri bulmaya ve düşünmeye doğru yönlendir, böylece “Dostunu kendin gibi sev,” tam anlamıyla içinde gerçekleşir ve tüm günahları örtecek olan sevgi düşüncesiyle arınırsın.

DERS 8: Yukarısı İle Barış Yapan, Bize ve Tüm İsrail’e Barış Getirir

1)  Rabaş – 76. Mektup

Bilinir ki, “Tüm dünya O’nun ihtişamıyla doludur.” Bu her insanın inanması gereken şeydir, şöyle yazdığı gibi “Ben yeri ve göğü doldururum.” Ancak Yaradan, seçim şansımız olması ve O’nu görmememiz için gizliliği yarattı, böylece sonrasında inanç için —Yaradan’ın “tüm dünyaları doldurduğuna ve tüm dünyaları kapladığına” inanmak—bir yer olur. Kişi, Tora ve Mitzvot’a bağlandığında Yaradan ona kendini ifşa eder ve kişi Yaradan’ın, dünyanın yöneticisi olduğunu görür.

Böylece insan ona hükmedecek kralı yaratır. Bu demektir ki, kişi Yaradan’ı dünyanın yöneticisi olarak hisseder ve bu insanın Yaradan’ı kendi üzerinde kral yapması olarak kabul edilir.

2) Sfat Emet, Sefer Bereşit, Paraşat Miketz

Barıştan başka kutsamayı tutan hiç bir kap yoktur. Çünkü iyilik birlik ile var olur.

3) Likutey Halahot, Raya’nın Kutsanması ve Özel Kutsama, 4

İnsan yaratılışın merkezidir, her şey ona dayanır. Bu nedenle, “Dostunu kendin gibi seveceksin,” Tora’nın yüce ve önemli bir kuralıdır, birlik ve barış içinde bütünleşmek için. Bu var oluşumuzun temeli ve tüm yaratılışın ıslahıdır, orada farklı fikirde olduğunu düşünen herkes, sevgi, birlik ve barış içinde bütünleşir.

4) Rabbeinu Yonah, Tövbe Mektubu 14

Kişi ulusu ve dostları için iyilik istemelidir, sevdiği ve kendisi için istediği her şeyi, ulusu ve dostları için istemelidir. Denildiği üzere (Leviticus 19) “ve dostunu kendin gibi seveceksin.” Bilgeler demiştir ki “bu Tora’nın yüce ve önemli kuralıdır,” böylece barış ile İsrail Tora’yı yerine getirir. Ve Bilgeler demiştir ki, barış başka her şeyde de ağırlıklıdır, bunun için dua edelim. Barış yapan her şeyi yaratır. Ve barış içinde olduklarında halkın duası duyulur (kabul görür) ve Tora’nın tüm yolları barışa götürür. Yazıldığı üzere, “onun tüm yolları barıştır.” Ve İsrail barışın ve Yaradan’ın sevgilisidir ve Yaradan onları barışla kutsar, çünkü barış tüm kutsamaları tutar. Yazıldığı üzere, “Yaradan, kendi halkını barış ile kutsasın,” bu nedenle İsrail topluluğuna “Şlulamit,” denir.

5) Efrahim Kampı Üzerindeki Sancak, Paraşat VaEthanan

“Yaradan Bir’dir, İsrail birdir” şöyle yazıldığı gibi, “Sana benzeyen İsrail, tek Ulus,” dolayısıyla onlar Yaradan’a bağlıdır, çünkü birinin bir diğerine bağlanması hoştur, peki bu ne zaman olacak? İsrail bir araya gelip mükemmel bir bağla birleştiğinde onlar bir olarak kabul edilir ve Bir olan Yaradan, onların arasında olur. Fakat kalpleri bölündüğünde ve birbirlerinden ayrıldıklarında bir olarak bağlanamazlar ve Yaradan aralarında olmaz, daha ziyade yabancı bir tanrı onlara hükmeder… Bu “ve siz bağlısınız,” sözünün anlamıdır, yani birbirinize bağlandığınızda, birbirinize tutunduğunuzda ve bir olduğunuzda “siz hepiniz yaşayansınız,” olur. Bu nedenle birbirine tutunmak ne iyi ve hoştur ve Yaradan onların ortasında Bir olarak dolaşır.

6) Baal HaSulam, Arvut, 20

Ancak, dünyanın ıslahının sonu tüm insanları Yaradan’ın amacına getirmekle olacak, şöyle yazılmıştır: “Ve hükümdar tüm yeryüzünün Kralı olacak, o günde Hükümdar Bir ve O’nun adı Bir olacak”. Metinler de şöyle belirtilir “o günde” ve öncesinde değil. Ve birkaç beyit daha vardır, “zira dünya Yaradan bilgisiyle dolacaktır…” (Isaiah, 11:9) “…ve tüm insanlar O’na akacaklar.”

7) Be’er Mayim Haim, Paraşat Truma

Bolluğu ilk önce İsrail alır ve bu onlardan tüm dünyalara yayılır. Bu nedenle onlara İsrail denir, bu “Li-Roş,” anlamındadır, yani Roş (baş) koşulundadırlar, yani kutsamaları ilk önce onlar alırlar ve onlardan sonra tüm dünya alır.

8) Baal HaSulam, Arvut, 24

Bundan dolayı, İsrail ulusu arınma kıvılcımlarının tüm dünyadaki insanları aydınlatabileceği bir giriş kapısı olarak kuruldu.

Ve bu kıvılcımlar her gün çoğalıyor, tıpkı kişinin yeterince dolana dek hazineye ekleme yapması gibi, bu başkalarını sevmenin özünde bulunan haz ve huzuru anlayacak seviyeye gelişene dek anlamına geliyor. Zira o zaman dengeyi nasıl sağa doğru kaydıracaklarını bilecekler ve kendilerini Yaradan’ın verdiği sorumluluk altına sokacaklar ve günah kefesi dünyadan yok olacak.

9) Baal HaSulam, Barış

Bilgelerimiz bu sözleri şöyle açıkladılar: Dolayısıyla, dünyanın barış ile kutsanması güçten, yani kurtuluştan önce gelir, çünkü “Yaradan halkın iyiliği için barıştan başka bir koşul bulamadı.” Böylece, manevi yolda olanlar dâhil tüm insanoğlu kişisel-sevgi ve egoizm var olduğu sürece Yaradan’a ihsan saflığında ihsan edemezler, “Karşılıklı Sorumluluk – Bağ” makalesindeki şu sözlerin açıklamasında anlatıldığı gibi; “Ve sizler benim için ibadet edenler krallığı olacaksınız.” Ve bunu tecrübeyle görüyoruz, zira halk olarak bir araya gelip aramızda kutsallığı inşa edemedik ve atalarımız Yaradan’ın söz verdiği kutsiliği alamadılar.

Bu nedenle şöyle derler, “Yaradan iyiliği tutacak bir kap bulamadı”, yani insanlar henüz atalarının duasını tutacak bir kaba sahip değil. Dolayısıyla, tüm sonsuzluk için miras alabileceğimiz toprakların sözü yerine getirilmedi ve dünya barışı atalarımızın duasını almamızı sağlayabilecek tek araçtır.

10) Baal HaSulam, Zohar’ın Tamamlanması İçin Bir Konuşma

Bundan, bizim neslimizin Mesih’in günlerinin nesli olduğu sonucu çıkar. Bu nedenle kutsal topraklarımızın yabancıların elinden kurtarılması ile bahşedildik. Aynı zamanda Zohar Kitabı’nın ifşası ile ödüllendirildik ki bu, “zira yeryüzü Yaradan’ın bilgisiyle dolacaktır” sözlerinin gerçekleştirilmesinin başlangıcıdır. “Ve onlar daha fazla öğretmeyecekler…zira onların hepsi Beni bilecekler, en küçüğünden en yücesine kadar.”

Bununla beraber, bu ikisi ile sadece Yaradan’dan veriliş ile ödüllendirilmiş olduk, ancak kendi ellerimize henüz bir şey almadık. Bunun yerine, manevi çalışmayı O’nun adına çalışmaya başlamak için bize bir fırsat verilmiş oldu. Sonrasında, bizden önceki hiçbir neslin bilmediği, Mesih’in nesline vaat edilmiş olan büyük başarı ile bahşedileceğiz. Ve sonra hem tam edinimin hem de tam kurtuluşun alma zamanı ile ödüllendirileceğiz.

11) Rav Kuk, İsrail’in Rolü ve Kaderi

Nihai barış ve gerçek sevgi, yalnız İsrail’in Tora’yı yerine getirmesi yoluyla gelecektir. İnsan ve dostu arasında saf sevgi hissiyatı ve kardeşlik bilinecek, zira bizler, tüm yeryüzünün Efendisi olan tek bir Tanrı’nın oğullarıyız. Ve içimizdeki bu gelişme tamamlandığı ve çoğunluğa örnek olmaya layık olduğumuz zaman, tüm uluslar bunu kabul edecek ve böylece barışın kutsaması bu dünyada var olmaya başlayacaktır.

12) Likutey Tefilot, Bölüm 1, 14. Dua

Ey Yaradan, o yüce merhametinle, lütfen bize merhamet et ve bize bu dünyada gerçeği ifşa et. İsrail’in, senin halkının insanları arasında barış yap ve tüm dünyalara, ta ki barış maddesel dünyaya kadar uzanana dek, barış ihsan et. Tüm yaratılanlar birbirine merhametli olsun ve tüm yaratılanlar arasında büyük bir barış olsun. Şu yazılan yerine gelsin; “Yaradan insanlarına güç verir, Yaradan insanlarını barış ile kutsar.” Yukarıda barış yapan, bizle de, tüm İsrail’le de barış yapar. Ve herkes âmin der!

 

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
18 - 0,085