e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Kabala Kütüphanesi > Kongre Materyalleri > Gürcistan Kabala Kongresi Eylül 2017 “Hepimiz Biriz”

Gürcistan Kabala Kongresi Eylül 2017 “Hepimiz Biriz”

DERS 1: “Tek Bir Ruhun Kıvılcımları”

1) Rabaş, Cilt 1, KİŞİNİN REENKARNE OLMAMAK İÇİN ULAŞMASI GEREKEN DERECE NEDİR?

Bilmeliyiz ki, tüm ruhlar Bilgi Ağacının günahından dolayı ruhu 600.000 parçaya bölünen Adam Harişon’un ruhundan uzanır. Bu demektir ki, Adam Harişon’un Cennet Bahçesinde sahip olduğu Kutsal Zohar’ın Zihara Ila’a (üst parlaklık) dediği bu tek ışık sayısız parçaya bölünmüştür.

2) Baal HaSulam – 600.000 RUH

600.000 ruh ve ruh kıvılcımı dediğimizde bu sanki her insan bedeninin gücüyle bölünmüş gibidir. Diğer bir deyişle önce beden bölünür ve ruhun parlaklığını tamamen inkâr eder, sonra Tora ve Mitzvot gücüyle beden arınır ve arınma ölçüsüne göre ortak ruh onda parlamaya başlar.

3) Baal Hasulam, 4. Mektup

Tanrı’nın kutsandığı yere gitmemen ve ruhundan düşen tüm o zayıf organları toplayıp tek bir beden haline getirmemen haricinde hiçbir eksikliğin yok. … Bu tamamlanmış bedene Yaradan İlahi Gücünü aralıksız olarak akıtır ve ışığın yüksek akımı hiç bitmeyen bir pınar gibi olur.

4) Rabaş, Cilt 3, 34. Makale, TAN”TA

Hayatının anlamını (tadını) bulmak isteyen birisi kalbindeki noktaya dikkatini vermelidir.

Herkesin kalbinde bir nokta vardır, ancak bu aydınlatmaz zira siyah bir nokta gibidir. Kalpteki nokta Behinat Nefeş Keduşa’dır (kutsal ruh) ve doğası (eğilimi) ihsan etmektir. Ancak bu “Behinat Şehina tozun içinde,” durumundadır ve kişinin ona saygısı yoktur çünkü o “toz kadar önemli” durumdadır.

5) Rabaş, Cilt 3, 940. Makale, Kalpteki Nokta

Tapınak yıkıldığı zaman, “Bana bir kutsal bir yer yapsınlar ve ben onların arasında oturacağım” diye yazılmıştır. Bu kalpteki noktaya işaret eder, Yaradan’ın ışığı için kutsal bir yer olmalıdır. Yazıldığı üzere “ve ben onların arasında oturacağım.” Bu nedenle kişi içinde Kutsallık için bir yer inşa etmeye gayret etmelidir ve bu yapı üst bolluğun girmesi için uygun olmalıdır, ihsan edenden alana akana bolluk denir. Ancak kurala göre, ihsan edenle alan arasında form eşitliği olmalıdır ve alan da, anladığımız üzere ihsan etme niyetinde olmalıdır, tıpkı ihsan eden gibi.

Buna yapma koşulu denir, yazıldığı üzere; “bana kutsal bir yer yap,” bir yer yapmak, ışığın içinde değil kabın içinde vuku bulur, zira ışık Yaradan’a aittir, yalnız ameller yaratılanlara aittir.

6) Baal HaSulam, Şamati 225- Kendini Yükseltme

Kişi kendini çevresinin üzerine yükseltemez. Dolayısıyla, kişi çevresinden beslenmek zorundadır. Ve kişinin çok çaba göstermek ve Tora çalışmaktan başka çaresi yoktur. Bu nedenle kişi kendine iyi bir çevre seçerse, çevresine göre yönleneceği için, zamandan ve çabadan tasarruf eder

7) Rabaş, Cilt 1, Makale 13, Kurtuluşumun Kudret Kayası

Kişinin içinde, kendisinden gelen bir arzu vardır… Fakat kendi arzusu muhtemelen onun için yeterince büyük değildir, onu geliştirmeye ihtiyacı vardır ki böylece manevi amacı edinmek için onunla çalışabilsin. Dolayısıyla, tıpkı fiziksellikte olduğu gibi, bu arzuyu dışarıdan kişiler aracılığıyla geliştirmek için bir yol vardır. Onlar, kişiyi onların görüşlerini ve ruh halini izlemeye zorlayacaktır.

Bu ancak maneviyata ihtiyacı olduğunu gördüğü insanlarla bağ kurarak gerçekleşir. Bu insanların sahip olduğu arzu vasıtasıyla kişinin içinde maneviyat için büyük bir arzu doğar. Diğer bir deyişle, kendi içinde sahip olduğu arzuya ek olarak, onların onda doğurduğu arzuyu alır ve sonra amaca ulaşabileceği büyük arzuyu elde eder.

8) Rabaş, Cilt 1, Makale 28, Topluluk On Kişiden Az Olmaz

Yazıldığı gibi; “Her onluda kutsallık barınır,” yani Yaradan orada ifşa olur. Malhut’a “onuncu” denir, yukarının bolluğunu edinen onuncu Sefira. Ona “alma arzusu” denir ve tüm yaratıklar ondan uzanır. Bu nedenle, her şey yalnız onlunun içinde mevcuttur, şu kurala göre; “On Sefirot’u olmayan ışık yoktur.” Bu nedenle, onlu topluluğa grup denir.

9) Rabaş, Cilt 1, Dost Sevgisi (1984)

Her birinin gruba katılımı ve grup önünde kendini iptal etmesiyle, tek bir beden haline gelirler.

Örneğin, eğer bir bedende on kişi varsa, o zaman tek kişinin sahip olduğundan on kat daha fazla güce sahiptir. Ancak, bir koşul vardır: Bir araya geldikleri zaman, her biri kendini sevmeyi iptal etmek amacı için bir araya geldiğini düşünmelidir. Bu demektir ki şimdi kendi alma arzusunu nasıl tatmin edeceğini düşünmeyecek, fakat mümkün olduğunca sadece diğerlerini sevmeyi düşünecektir. “İhsan etme arzusu” diye bilinen bu yeni niteliğin arzusunu edinmek için tek yol budur.

10) Rabaş. Cilt 1, Kişi Her Zaman Evinin Kirişlerini Satmalı

Her birinin dost sevgisi kıvılcımı vardır, fakat bu kıvılcım her birinin içindeki sevginin ışığını tutuşturmaz. Bu nedenle kıvılcımların büyük bir ateş olması için birlik olmaya hemfikir olurlar.

ZOHAR Alıntıları

1) Toldot, Ve’Eleh Toldot Itzhak (Bunlar İzhak’ın Neslidir) # 3-4

Tora ile uğraşan herkes dünyayı kalıcı kılar ve dünyadaki her işleyişi doğru biçimiyle kalıcı kılar. Aynı zamanda, adamın bedeninde, dünyada karşılığı olmayan hiçbir organ da yoktur.

Bu şu nedenledir, çünkü adamın bedeni organlara bölünmüştür ve kademe kademe durur, biri bir diğeri üzerine inşa edilmiştir ve hepsi tek bir bedendir. Hepsi ıslah olduğunda gerçekten de tek bir beden olacak. Ve her şey adam ve dünya Tora gibi olacak çünkü Tora’nın tümü, organlar ve eklemler biri bir diğerinin üstünde durur. Ve dünya ıslah olduğu zaman bunlar tek bir beden olacak.

Tora saklı, yüce ve erişilemeyen tüm sırları tutar. Tora tüm yüce saklı ve ortaya çıkmış meseleleri tutar, çünkü bunlar çok derindir, bunlar gözleyenin gözünde belirir ve hemen sonra da kaybolur. Bunlar, sorgulayan, dikkatlice inceleyenin önünde kısaca belirir ve kaybolurlar. Tora yukarıda üst dünyadaki ve aşağıdaki her şeyi tutar.

2) Zohar Kitabına Giriş, #175

Kutsallık kabını (Kelim de Keduşa’yı) kırarak ve farklı BYA’lara düşerek, Keduşa kıvılcımları farklı Klipot’lara düştü. Onlar için, her türlü keyif ve fanteziler Klipot’ların alanına girdi, kıvılcımlar bunları insanın alması ve keyfine dönüştürdü. Bununla, her türlü günaha neden oldu; hırsızlık, soygunculuk ve cinayet gibi.

Ancak, aynı zamanda onlara Tora ve Mitzvot da verildi. Böylece eğer birisi bunları Lo Lişma’da (O’nun adı için olmasa) bile tutarsa, kendi temel hazlarını tatmin etmek için, tutmaya başlarsa bununla kabın kırılmasının gücüne göre, sonunda Lişma’ya (O’nun adı içine) gelecektir ve yaratılışın amacı ile ödüllendirilecektir, O’nu memnun etmek için yaratılış düşüncesindeki tüm haz ve keyfi almakla ödüllendirilecektir.

3) Naso, #106

Sinagogdaki ilk onun içinde olan adama ne mutlu çünkü onlarla, on kişiden az olmadığı zaman topluluk tamam olur. Kutsallık tarafından ilk kutsanacak olanlar onlardır. Ancak bir defada on olmalı, birer birer değil yoksa organların bütünlüğü sağlanamaz, çünkü onlunun tamamı, içinde Kutsallığın oturduğu tek bir bedenin organlarıdır; Yaradan adamı bir kerede yarattı ve organlarını da aynı anda yaptı.

DERS 2: “Arvut”

1) Rabaş – 40. Mektup

Güçlü ve tuttuğunu koparan insanlar gibi kutsal amacımıza yaklaşmaya başladık. Bilinir ki, amaca, Yaradan sevgisine giden asfaltlı yol dost sevgisidir.

2) Rabaş, Sosyal Yazılar, Firavun’a Doğru Gel 2

Bilmeliyiz ki dost sevgisi bize Kral’ın onurunu lekelemekten nasıl kurtulacağımızı öğrenmemiz için verildi. Diğer bir deyişle, eğer kişinin Kral’a memnuniyet vermek dışında başka hiçbir arzusu yoksa “Keduşa’yı (kutsallığı) dışarıda olanlara aktarmak” denilen Kral’ın onurunu mutlaka lekeleyecektir. Bu nedenle, dost sevgisi çalışmasının önemini küçümsememeliyiz, çünkü bu sayede kişi kendini sevme koşulundan nasıl çıkarak başkalarını sevme yoluna gireceğini öğrenecektir. Ve kişi dost sevgisi çalışmasını tamamladığı zaman, Yaradan sevgisiyle ödüllendirilebilecektir.

3) Rabaş, Toplumun Amacı -2

İnsanın yaratılma amacının gerçekleşmesini engelleyen “kötü eğilim” dediğimiz alma arzusunu iptal etmek için beraberce çalışıp büyük bir güç oluşturacak bir topluluğa ihtiyaç duyarız.

Bu nedenle, grup bu amacı başarmaları gerektiğine oy birliğiyle hemfikir olan bireylerden oluşmalıdır. Sonra, herkes herkese entegre olduğundan, her biri kendine karşı mücadele edebilecek tek büyük bir güç haline gelir.

4) Rabaş, Cilt 1, Makale 2, Dost Sevgisine Dair

Unutmamalıyız ki, grup diğerlerini sevme temeli üzerine kurulmuştur, dolayısıyla her üye, başkalarını sevme ve kendinden nefret etme koşulunu gruptan alır. Ve dostun kendisini iptal etmek ve başkalarını sevmek için gayret ettiğini görmek, herkesin diğer dostların niyetlerine entegre olmasına neden olur.

Dolayısıyla, örneğin, eğer grup on üyeden oluşuyorsa, her biri kendini iptal etmeyi, kendinden nefret etmeyi ve başkalarını sevmeyi uygulamak için on güce sahip olur.

5) Rabaş, Dostlar Meclisinde Ne Aranmalıdır, Makale 30

Öyle anlaşılıyor ki her biri gruba yaşam ruhu ve umut verip, enerji aşılamalıdır. Bu nedenle, her bir dost kendine şunu söyleyebilmelidir, “Şimdi çalışmada temiz bir sayfa açıyorum.” Diğer bir deyişle gruba gelmeden önce Tanrı çalışmasının gelişiminde hayal kırıklığına uğramıştır fakat şimdi grup onu yaşam ve umutla doldurmaktadır.

Bu nedenle grup vasıtasıyla güven kazanır ve üstesinden gelme gücü edinir çünkü artık bütünlüğü elde edeceğini hisseder. Tüm düşüncelerinin -fethedilemeyecek yüksek bir dağla karşı karşıya ve bunun gerçekten de ürkütücü bir engel olduğu- şimdi önemli olmadığını görür. Tüm bunu grubun gücünden almıştır çünkü her biri guruba cesaret ve yeni bir atmosfer ruhu aşılamıştır.

6) Rabaş, 2. Cilt, 24. Mektup

Bu, Yaradan’ın sevgisinin farkındalığını bu yolla korumak zorunda olduğunuzun, tüm gün ve gece, gün veya gece aşamasını hissettiğinizde, daima tetikte olmanız gerektiğinin size yukarıdan bildirilmesinin sebebidir.

Yaradan’a şöyle deriz, “Seninkiler hem gün, hem gece.” Bu nedenle, gece de, gecenin karanlığı da insanın iyiliği için Yaradan’dan gelir, şöyle yazdığı gibi: “Günden güne konuşmayı ifade eder ve geceden geceye bilgiyi tanımlar”

Öyle anlaşılıyor ki, alevler kendi kendine yükselene kadar dostların kalplerini uyandırmalısınız, atalarımızın bununla ilgili şöyle söylediği gibi, “Mumları yaktığın zaman.” Bununla Yaradan’ın sevgisinin farkındalığı ile ödüllendirilmiş olursunuz.

7) Noam Elimeleh – Likutey Şoşana                                                                                                                                                                                

Kişi her zaman dostu için dua etmelidir çünkü kendisi için dua etmesi çok etkili olmaz, nitekim ”kişi kendisini hapisten kendisini kurtaramaz”, fakat dostu çabucak onun yardımına gelir. Ve böylece, her biri dostu için dua etmeli, bu şekilde biri diğerine yardım ettiği zaman, her ikisine de yardım edilir. İşte bu yüzden şöyle denirdi, ”İsrail Arevim (sorumlu) biri diğeri için. ”Arevim”, hoş (tatlı) kelimesinden gelir, ”sesiniz hoş”ta olduğu gibi, çünkü her biri diğeri için ettiği dualar sayesinde birbirlerini tatlandırırlar ve bu nedenle onlara yardım edilmiş olur.

8) Rabaş – 40. Mektup

Ancak her biri bağış olarak değil, hediye için niyet ederse, en güçlü olanların bile kalplerinin yıpranması pahasına, her ikisi de kalbinin duvarlarından sıcaklık yayar ve bu sıcaklık bir sevgi giysisi oluşturana kadar sevginin kıvılcımlarını ateşler. Sonra, her ikisi bir battaniye ile örtülmüş olur, yani tek sevgi her ikisini de örter ve sarar, tıpkı Dvekut’un (birleşme) ikiyi bir olarak birleştirmesi gibi.

Ve kişi dostunun sevgisini hissetmeye başladığında, yenilik hoşa gider kuralı gereği haz ve neşe içinde derhal uyanmaya başlar. Dostunun sevgisi onun için yeni bir şeydir çünkü o zamana kadar kendi iyiliğini düşünen tek kişi kendisiydi. Fakat dostunun onunla ilgilendiğini keşfettiği an, bu onun içinde ölçülemez bir neşe uyandırır, insan sadece haz hissettiği yerde olmak istediğinden artık kendisiyle ilgilenmez. Ve dostuyla ilgilenerek, haz hissetmeye başladığından doğal olarak kendisini düşünmez.

9) Likutey Halahot, Hoşen Mişpat, Halahot Arev

Tora ve Mitzvot’u yerine getirmek yalnız Arvut yoluyla mümkün olur, bunun dışında mümkün değildir. Arvut’da herkes dostundan sorumlu olur ki bu Tora’yı yerine getirmenin özüdür, arzulan şey birlik yoluyla olur. Bu nedenle Tora ve Mitzot’u üstelenmek isteyen kişi kendisini İsrail topluluğuna, büyük bir birlik içinde, dâhil etmelidir. Bu nedenle, Tora’nın edinilmesi sırasında onlar kesinlikle birbirlerinden sorumludurlar, zira kişi Tora’yı edinmek ister istemez, kendisini, arzusunu onlarla birleştirmek amacıyla diğerlerine tek ve bir olarak dâhil etmelidir. Ve kesinlikle her biri dostundan sorumludur, zira hepsi bir olduklarında önemlidirler. Ve tam da her biri dostundan sorumlu olduğu için ki birlik olurlar, bu yolla Tora’yı yerine getirebilirler, bu olmaksızın Tora’yı korumak mümkün değildir. Zira böylece sevgi ve birlik arzusu bakımından, her biri dostundan memnun kalır ve aralarında form eşitsizliği yoktur. Onunla yukarının arzusuyla birleşecekleri, tek bir arzuya dâhil olurlar, birliğin amacı budur.

10) Rabaş, Cilt 3, Makale 738, Tuz Antlaşması

“Tüm adaklarınızla tuz da sunmalısınız,” bu tuz antlaşması meselesidir. Ve bu antlaşma mantık ötesidir zira kişi dostundan iyi şeyler aldığı zaman onlar bir antlaşma yapmalıdırlar.

Ve bu antlaşmayı yapma meselesi tam da her birinin diğerinden şikayetleri ve talepleri olduğu, öfke ve ayrılık olduğu zaman olmalıdır. Ve böylece yaptıkları bu antlaşma onlar arasında sevgi ve birliği korur. Ve kural şudur ki, ne zaman içlerinden biri diğerine zarar vermek isterse ona aralarında yapmış oldukları antlaşma hatırlatılır.

Bu onların sevgi ve barışı korumaya zorunlu kılar ve “tüm adaklarınızla tuz da sunmalısınız,” sözünün anlamı budur yani Yaradan’a doğru yaklaşma çalışması tuz antlaşması ile olmak zorundadır, bu her şeyin temelidir.

ZOHAR Alıntıları

1) Bo (Firavuna Gel) #211

“Kişi kendini daima tüm dünyanın ona ihtiyacı olduğunu farz etmelidir.” yani kişi kendini ve tüm dünyayı orta olarak kabul etmelidir. Ve eğer bir emri yerine getirirse, kendine ve tüm dünyaya bir derece başarı kazandırır. Ve eğer bir emri çiğnerse, kendine ve tüm dünyaya bir derece günah yazdırır.

2) Truma [Bağış], Kendine bir dost satın al, #39

Kişinin arzusunun tüm kalbi, ruhu ve iradesi ile Yaradan’ın peşinde düşmek ve buna çaba göstermek olduğunu gördüğümüz zaman, Kutsallığın orada olduğundan kesin emin oluruz. O zaman ne pahasına olursa olsun bu kişiyi satın almak, ona bağlanmak ve ondan öğrenmemiz gerekir. Şundan, “Kendine bir dost satın al,” öğreniriz. İçindeki Kutsallıktan ödüllenebilmek için bu kişi ne pahasına olursa olsun satın alınmalıdır

3) Aharei Mot (Ölümden Sonra), #65, 66

Ne kadar güzel ve ne kadar hoş. Bunlar dostlardır ki, ayrılmazsızın beraber otururlar. Başta, onlar, savaşta birbirlerini öldürmek isteyen insanlara benzerler. Sonra kardeşçe sevgi durumuna geri dönerler. Yaratan, onlar hakkında ne der? “Kardeşlerin beraber birlik içinde oturmaları ne iyi ve ne hoştur.” “Beraber” kelimesi Shechinah’nın onlarla olduğunu işaret eder. Daha da ötesi, Yaratan onların sözlerini dinler ve onlardan hoşnuttur. Bu sözlerin anlamı, “Sonra Tanrıdan korkanlar aralarında konuştular ve Tanrı onları dinledi ve işitti ve hatırlamalar kitabı Onun önünde yazıldı.”

Ve siz, burada olan dostlar, daha önce şefkat ve sevgi içindeydiniz, yaratan sizden memnun kalana ve size barış yollayana kadar, bundan böyle ayrılmayacaksınız. Ve sizin erdeminizle dünyada barış olacak. Bu sözlerin anlamı, “Kardeşlerimin hatırına ve dostlarım bırakın söyleyeyim ‘Barış içinizde olsun.'”

3) Yeni Zohar, Şarkıların Şarkısı, #217, 218, 219

“Sana çek beni, senin ardından koşacağız.” Şöyle yazılmıştır: “Ve tapınağımı sizin aranıza yerleştireceğim.” Yaradan kutsallığını İsrail’in arasına yerleştirdi ki böylece o bir annenin oğullarını her taraftan korumak için onların üzerine uzandığı gibi uzansın diye.

Şehina, kutsal anne İsrail’in üzerinde oturduğu sürece, Yaradan onlarla yaşamak için gelir, çünkü Yaradan Şehina’yi (Kutsallık) asla terk etmez ve yukarıdaki tüm sevgi onun içindedir.

Bu nedenle, onu İsrail’in ortasına teminat olarak yerleştirdi, böylece bu teminat sayesinde O’nun onları asla unutmayacağı ve terk etmeyeceğini anlayabilsinler diye. Kutsallık (Şehina) Yaradan’a der ki: “Ben ağadakilerin arasında teminattım, Senin ile teminat olacağım böylece Sen oğullarımı unutmayacaksın. Senin huzuruna yükselmek için ben ve oğullarım Senin ardından koşacağız.”

DERS 3: “Yaradan’ın Eşsizliği”

1) Baal HaSulam, Şamati 67- Günahtan Uzak Dur

İnsanın bedeninden başka yalnızca Yaradan vardır. Zira yaratılışın temeli şudur; insan, sadece insanın kendi algısında yaratık diye adlandırılır. Yaradan insanın kendisini, O´ndan ayrı var olduğunu hissetmesini ister. Ancak bunun dışında, “Tüm dünya O´nun ihtişamı ile doludur.”

2) Rabaş, 76. Mektup

Bilinir ki, “Tüm dünya O’nun ihtişamıyla doludur.” Bu her insanın inanması gereken şeydir, şöyle yazdığı gibi “Ben yeri ve göğü doldururum.” Ancak Yaradan, seçim şansımız olması ve O’nu görmememiz için gizliliği yarattı, böylece sonrasında inanç için —Yaradan’ın “tüm dünyaları doldurduğuna ve tüm dünyaları kapladığına” inanmak—bir yer olur. Kişi Tora ve Mitzvot’a bağlandığında Yaradan ona kendini ifşa eder ve kişi Yaradan’ın dünyanın yöneticisi olduğunu görür.

Böylece insan ona hükmedecek kralı yaratır. Bu demektir ki, kişi Yaradan’ı dünyanın yöneticisi olarak hisseder ve bu insanın Yaradan’ı kendi üzerinde kral yapması olarak kabul edilir. Kişi bu hisse gelmediği sürece Yaradan’ın krallığı örtülür. Bu nedenle şöyle deriz, “O gün Tanrı bir ve Adı ‘Bir’ olacak.” Bu demektir ki O’nun krallığının ihtişamı üzerimize yansıyacak.

3) Maor VaŞemeş, VaYechi

Toplantının temel amacı herkesin tek ve bir olarak birleşmesidir ve böylece hepsinin talebi tek bir amaca yönelir – Yaradan’ı ifşa etmek: “Her onluda Şehina barınır.” Ve eğer on taneden fazla iseler, kesinlikle Şehina’nın daha büyük bir ifşaatı olacaktır. Her biri kendini dostuna dâhil eder ve ona kendini eyer ve dostu da ona; ta ki hepsi kendini eğip sıfırlayana kadar. Böylece, topluluğun amacı bu olduğu için bundan sonra doğal olarak, Yaradan onları kendi yakınına çeker ve onların arasında oturur, tüm kurtuluş ve kutsamalar onlara açılır. … Ve büyük Hasadim (merhamet) ifşa olur ve İsrail topluluğuna çekilir.

4) Zohar, Tetsaveh, Madde 86

Dahası, Tora’nın sözleri yalnız orada yerleşir, çünkü şu karanlıktan çıkıp gelen dışında ışık yoktur. Çünkü bu taraf teslim olduğu zaman, Yaradan yükselir ve zaferi büyür. Ayrıca, Yaradan’ın çalışması yalnız karanlıktan dolayıdır, kötünün içinde olandan başka iyi yoktur. Her şeyin mükemmelliğinde iyi ve kötü beraber olduğu için ve kötü iyiyi terk ettiği için. Ve kötülükten çıkan dışında iyilik yoktur. Ve bu iyilikte, Yaradan’ın zaferi artar ve bu işin tamamıdır.

5) Zohar, Zohar Kitabına Giriş, Gelinin Gecesi, Madde 138

Yaradan’dan üstü örtülmüş kötülük görmemesi bir kuraldır. Bu nedenle kişi kendini kötü hissettiğinde, Yaradan’ın ona yol gösterdiğini inkâr eder ve yüksek Operatör aynı ölçüde ondan gizlenmiştir. Bu, dünyadaki en büyük cezadır.

Böylece O’nun yol göstericiliği ile ilişkili olarak iyi ve kötü algısı beraberinde ödül ve ceza algısını da getirir. Yaradan’a olan inancından ayrılmamak için çaba gösteren, Yukarı’nın takdirinden kötü bir tat alsa bile ödüllendirilir. Ve eğer çaba göstermezse, Yaradan’a olan inancından ayrıldığı için cezalandırılacaktır.

6) Baal HaSulam, 18. Mektup

Dolayısıyla, kişinin şimdiki ve gelecek anlarını O’nun yüce adına sunmasından başka bir seçeneği yoktur. Zor olduğu ve tüm zamanlar onun için değerli olmadığı için

O’nun huzurunda anı reddeden kişi, aptallığını açıkça ortaya koyar çünkü kişinin çalışması kesinlikle değişen zaman ve olaylarla değişmesine rağmen, O’nun çehresi bunlarla kıyafetlenmemiştir. Bu nedenle mantık ötesi inanç ve güven bizim için hazırlanmıştır, kişi bunları zor zamanlarda çaba sarf etmeden ve bıkmadan kullanabilir.

“Bu şekilde altı gün boyunca O’nun çalışması kolaylaşır,” sözünün anlamı budur. Yaratılışın kökü Hey harfi, hafiftir, onun seviyesini yükseltme çabası asla yardımcı olmaz çünkü o “mantık yok, amaç da yok,” sözünde olduğu gibi bir kenara atılır. Dolayısıyla cennet krallığının yükünü üstüne alan kişi, Yaradan’a tapınmada çaba harcamaz, O’na gece ve gündüz, karanlıkta ve aydınlıkta tutunur. Yağmur—gelecekte ve şu anda yaratılan—onu durduramaz çünkü Ein Sof olan Keter her şeyi eşit olarak aydınlatır. Aptal—arkasından ve önünden üzerine gelen engellerin altında yürüyen— herkese Dvekut (birleşme) eksikliğini, bozukluk ya da kendi adına kötülük olarak hissetmediğini söyler.

Eğer hissetmiş olsaydı, kesinlikle az veya çok Dvekut eksikliğinden kendisini kurtaracak bir yöntem bulacaktı. Bu yöntem sıkıntıdaki bir insandan, saklandığı yerde Yaradan’a yakaran bir hırsızdan bile ister “inancın düşüncesi” ya da “güven” ister “duasının yakarışında,” olsun onu arayandan asla kaçamaz. Bu sebeple dalın kökten ayrılmasını engellecek Mohin de Gadlut’a gerek olmaz.

7) Pri HaAretz – 30. Mektup

Kişi ölene kadar daima kalbine dostlarının sevgisini yerleştirmeyi kendine alışkanlık edinmeli ve bu sevgiyi ruhu onlarla birleşene ve onlara tutunana kadar çoğaltmalıdır. Ve onlar tek bir adam oldukları vakit Yaradan onların ortasında oturacak ve O’ndan büyük bir kurtarılış ve merhameti edinecekler, bedenen ve ruhen keyifle yükseltilecekler.

8) Baal HaSulam, Şamati 138 – Kişi Bazen Kafasını Korkuyla Meşgul Ederken

Kişi bazen aklını korkuyla meşgul ederken şunu bilmelidir ki, O’ndan başkası yok. Ve eğer kişi hala korkunun üzerinde etkisi olduğu hissi içerisindeyse, kişi bilmeli ki şans eseri diye bir şey yoktur ve kendisine olanı Yaratan yukarıdan vermiştir, kişi sonu düşünebilmesi için ona bir korku gönderilir. Şöyle ki korku kişiye “O’ndan başkası yok” diyebilmesi için getirilmiştir.

Ancak, hala bundan sonra kişi korku hissi içerisindeyse, o zaman kişi bu korkuyu örnek olarak almalı ve Yaratan korkusunun şu anda hissettiği korku kadar güçlü olması gerektiğini söylemeli.

9) Zohar, Zohar Kitabına Giriş, İki Nokta, Madde 121

Tora ve Mitzot yoluyla, alma arzusunu kendi için almaktan ihsan etmek için almaya çevirmekle ödüllenmeden önce Yaradan’a açılan kapılar üzerinde güçlü kilitler vardır; bunların karşıt bir rolü vardır; bizleri Yaradan’dan uzağa sürmek. Bu nedenle ayrılığın gücüne “kilit” denir; çünkü bunlar kapılardan geçişi engeller ve bizi Yaradan’dan uzağa sürerler. Ama eğer bunların üstesinden gelirsek ve böylece O’nun sevgisini kalbimizde soğutarak bizi etki altına almazlarsa, kilitler kapılara, karanlık aydınlığa, acı tatlıya dönüşür. Tüm kilitlerin üzerinde, O’nun İlahi Takdiri içinde özel bir kademe ediniriz ve bunlar Yaradan’a erişmekte geçitler haline gelirler.

10) Rabash, Vol 2, What is that Moses Had Difficulty With the New Moon, in the Work

We need to believe in the faith of the sages, meaning what they tell us, that all our work, whatever our work is, if one ascribes the work to the Creator, even if it is in utter lowness, the Creator receives contentment from it. And one should try to be happy because he can do actions while he is in a state of lowness. And one should say to himself that he enjoys this work, that he is completely above reason, as his reason dictates. This work is not called “work” meaning an important thing that the Creator would enjoy, but he believes in the faith of the sages who tell us that the Creator does enjoy it, and this is above reason.

11) Rabaş, Cilt 3, 42. Makale, Efendiye Mutlulukla Hizmet Et

Kutsal Zohar sorar: “Efendi kırık kalbe yakındır,” diye yazılmamış mı? Yaradan’a hizmet eden yani niyeti ihsan etmek için olan kişi mutluluk içinde olmalıdır çünkü Yaradan’a hizmet etmektedir. Eğer kişi çalışma sırasında mutlu değilse bu onun Yaradan’ın yüceliğini takdir etmediğine işaret eder. Bu nedenle kişi mutlu olmadığını hissederse, Yaradan’a dua etmeli; O’nun yüceliği hissetmesi için kalbini ve gözünü açması için.

Ve burada iki durum gelişir: 1) Kişi Kral’ın yüceliğini hissetmediğine hayıflanır. 2) Kişi mutlu olur çünkü tüm hüznü manevi yoksunluktan gelmektedir; yoksunlukları alma arzusundan gelen diğer insanlar gibi değildir.

Ve kişi ona bu bilgiyi – maneviyat için endişe duyup hayıflanmayı – kimin verdiğini anlamalıdır. Ve bu onu mutlu etmelidir çünkü Yaradan ona manevi yoksunluk hakkında düşünceler yollamaktadır; buna “Efendinin kurtarışı,” denir ve bu nedenle de kişi mutlu olmalıdır.

12) Baal HaSulam, Şamati 33- Haman İle Kefaret Günlerinin Kuraları

Gerçekten de bilmemiz gereklidir ki, kişiye, sanki “İyi ve İyilik yapan” bir rehberliğe karşıt gibi görünen her şey sadece insanı, bu çelişkileri aşmak için Üst Işığı çekmeye zorlamak için vardır yoksa kişi bunların üstesinden gelemez. Bu durum, kişinin Dinim (yargı) demek olan çelişkiler var olduğunda, ”Yaradan´ın Yüceliği“ koşulunu genişletmesidir.

Bu demektir ki, bu çelişkiler, kişi onların üstesinden gelmek istediğinde, yalnızca Yaradan’ın Yüceliğini büyüterek, çözebilir. Bundan çıkan sonuç, Yaradan’ın yüceliğini çekmeye sebep olan tam da bu Dinim’dir. Bu “Ve paltosunu ona fırlattı” cümlesinin anlamıdır.

Bu demektir ki, kişi sonra bütün bu Aderet Zear´ları (Saç Örtüsünü) O´na yani Yaradan´a atfeder. Bu demektir ki kişi artık Yüksek Işığı bunların üzerine çeksin diye, Yaradan’ın ona bilerek bu örtüyü verdiğini görür.

13) Baal HaSulam, 18. Mektup

Sabah ilk iş uyanır uyanmaz O’nla Dvekut’un anını kutsamalı ve aklına boş bir düşünce gelmesin diye yirmi-dört saat boyunca kalbini Yaradan’a açmalı ve bunu doğa üzeri ya da imkânsız görmemelidir.

Aslında demir ayırımı yapan doğanın imajıdır ve kişi hissettiği doğanın ayrımını iptal etmeli ve önce bu ayrımların O’ndan gelmediğine inanmalıdır. Sonra kendi doğal arzusunun üzerinde olsa da kalbinin derinliklerinden dua etmelidir.

Bilin ki daima, formlar Keduşa’dan olmadığı zaman bile size engel olur ve hatırladığınız anda da dururlar. Bütün gücünüzle kalbinizi açın böylece Yardan O’nla Dvekut’u engelleyenlerden sizi korur. Aşamalı olarak kalbiniz Yaradan’a alışarak genişler ve O’na tutunmaya özlem duyar ve Tanrı’nın arzusu sizin tarafınızdan yerine getirilmiş olur.

ZOHAR Alıntıları

1) Kedoşim (Kutsal) #7-8

Yaradan bu dünyayı yarattığı ve derinliklerini gizlilikten ifşaya, karanlıktan aydınlığa getirmek istediğinde, işte o zaman birbirleri ile birleşip birbirine karışırlar. Bu nedenle, karanlıktan aydınlık ortaya çıkar, gizlilikten ifşa ortaya çıkar ve derinlik ifşa olur. Biri diğerinden ortaya çıkar. İyilikten kötülük ortaya çıkar ve Rahamim’den (merhametten) Din (yargı) ortaya çıkar. Her şey bir diğerinin içine dâhildir, iyi eğilim ve kötü eğilim, sağ ve sol, İsrail ve geri kalan diğer milletler, beyaz ve siyah. Her şey bir diğerine bağımlıdır.

Tüm dünya tek bir bağın içinde görünür, eklenmiş ve karıştırılmıştır: Midat ha Din (yargı niteliği) ve Midat ha Rahamim (merhamet niteliği), Malhut ve Bina birbirine eklenmiş ve karıştırılmıştır. Eğer böyle olmasaydı dünya bir an bile var olamazdı.

2) Nasso (Al), #299

Din (yargı) var mı yok mu sorgulaması yalnız aşağıdakiler bakımından mevcuttur. Ancak Atzmut (O’nun özü) bakımından her şey tanrısallıktır; zamanın, yerin ve herhangi bir değişikliğin ötesindedir. Tanrısallığın içinde ayırt ettiğimiz sorguladığımız tüm kademeler, ıslahlar gizlemeler ve örtüler aşağıdakiler içindir; çünkü on Sefirot, aşağıdakiler bakımından O’nun kendisine örttüğü on çeşit örtüdür. Benzer olarak, tüm hayali imajlar, yerler ve işler de yalnız O’nun tanrısallığının üzerindeki örtülerdir; bunlar aşağıdakilerin gözüne böyle görünür. Bu üzerini kapatan örtülerden etkilenmeyen ve değişmeyen birisinin durumu gibidir; yalnız arkadaşları onun bir görünüp bir kaybolmasından etkilenirler.

Benzer olarak, tanrısallık da değişmez ya da tüm şu kademeler, ıslahatlar, zaman, yer ve davranış değişiklikleri için aşağıdakilerin bu örtüler içindeki O’nu algılayışlarına verdikleri adlardan O etkilenmez. Aksine bu örtüler ifşa oluşlara hizmet eder. Dahası, her ismin ve ıslahın ölçüsü ne ise ifşa edişin ölçüsü de odur. Örtülerin ölçüsünü tam olarak edinmekle ödüllendirilen birisi için bu örtüler daha sonra ifşanın ölçüsü hâline gelir.

Öğrenmekte olan birisi öğrenimi sırasında eğer bu sözleri hatırlarsa, düşüncelerinde hata yapmaz.

3) Va Yera (Ve Yaradan Göründü), #453

Adam tamamen kötü ve aşağılık olarak yaratılmıştır. Yazıldığı üzere, “Adam vahşi eşekten doğmuş bir sıpadır.” Ve kişinin bedenindeki tüm kaplar – hisler, nitelikler ve özellikle de düşünceler – bütün gün ona yalnızca kötülük ve hiçlik verir. Yaradan’a bağlanmakla ödüllenmiş olan birisine Yaradan başka araçlar yaratmaz, bunun yerine bu kişi, onun için hazırlanmış olan sonsuz manevi bolluğu almaya lâyıktır. Aksine, şimdiye kadar hep pis ve iğrenç bir şekilde kullanılmış olan bu aynı aşağılık kaplar hoşluğu ve sonsuz nezaketi alma kabı olmaya dönüştürülürler.

Dahası, eksiklikleri daha büyük olan her Kli şimdi daha önemli hâle gelir. Başka bir deyişle, ifşa etme ölçüsü de daha büyük olur. O kadar ki, eğer bedeninde hiçbir eksikliği olmayan bir Kli varsa, şimdi bu ona hiçbir şekilde hizmet etmediği için sanki gereksizmiş gibi olur. Tahtadan veya kilden bir kap gibi; eksikliği daha büyükse, yani özlemi daha büyükse, alma haddi ve önemi de daha büyüktür.

4) Ki Tavo (Geldiği Zaman), # 21-22

Rabi Şimon ona dedi ki: “Bu bedduaların neresinde İsrail’in kurtuluşu ortaya çıktı?” Eliyahu ona dedi ki: “Tüm bedduaların en kötüsünün olduğu yere bak ve gör, kurtuluş zamanının ifşası oradadır. Baktı, gördü ve buldu.

5) Bereşit Alef (Yaratılış 1), #255

Islahın sonunda SAM iptal olduğu zaman, onlara sanki SAM hiçbir zaman yaşamamış gibi gelir. Tersine birlik her zaman hüküm sürmüştür. Yazıldığı üzere “O’ndan başkası yoktur.”

DERS 4: “Dua”

1) Baal HaSulam, TES, Bölüm 8, Ohr Pnimi, Madde 88

Dua etmede ve Mitzvot uygulamada tüm işimiz, geri dönmek, sorgulamak, Adam Harişon’dan Klipot’a düşen tüm ruhları yükseltmek ve Bilgi Ağacı günahından önce doğmuş oldukları asıl köklerine geri götürmektir.

2) Likutey Moharan, Bölüm 141, Madde 5

Kişi şunu demeli: Tüm dünya yalnız benim için yaratıldı. Bu nedenle her an dünyanın ıslahını gözetmeliyim ve eksiklerini doldurmalıyım ve onun için dua etmeliyim.

3) Rabaş, Cilt 3, 217. Makale, Uzağa Kaç Sevgilim

Ve bu yüce bir kuraldır ki, yaratılmış olan adama varlık (yaratılmış) adı verilir, yani yalnızca o ve onun dışarısında ilahi kutsallık bulunur. Bunun ardından, biri kendi nesli için dua ettiğinde buna sürgün içerisindeki ilahi kutsallık için dua ediyor denir ve kurtarılmaya ihtiyacı vardır ve işte bu sonsuzluk konusu olup, muhakkak ki bu şekilde Rahamim Işığı ifşa olabilecektir.

4) Baal HaSulam, Pri Haham, Halk İçin Üzüntü Duyan Kişi

“Halk için üzüntü endişe duyan kimseler halkın rahatı ile ödüllendirilir”, bu nedenle eğer Yaradan’ın hizmetkârı halkla birlikte üzülmüyor ama yalnız kendi yoksunluğunu hissediyorsa kendi için aldıkları kalıcı olmaz. Dolayısıyla sırrı “halkın rahatının” içinde olan Yaradan’ın kolektif ifasını edinemez Bu nedenle, halkın acısını hisseden ve onların bütün sıkıntılarını kendi kişisel sıkıntıları gibi hisseden kişi, yoksunluğu toplu yoksunluk olduğu için İsrail’in tamamının rahatı olan Şehina’nın doluluğuna kavuşuyor. Bu nedenle Şehina’nın bolluğu da kolektiftir

5) Baal HaSulam – Sürüyü Toplamanın Zamanı Değil

Kişi kendisini toplumdan ayırmamalı ve Yaradan’ı memnun etmek için bile olsa kendisi için talepte bulunmamalı yalnız tüm toplum için talep etmeli. Toplumdan ayrılan ve özel olarak yalnız kendi ruhu için talepte bulunan, ruhunu inşa edemez. Tam tersine ruhuna zarar verir. Şu sözlerde olduğu gibi “gururlu olanla aynı yerde oturmam (Midraş Rabah, Bölüm 7, Madde 8),” zira kişi gurura bürünmediği sürece toplumdan ayrılamaz. Yazıklar olsun ona ki ruhuna zarar verir. Çalışması sırasında bile kişi yalnız dua ederse, arzusu dışında toplumdan ayrı düşer ve ruhuna zarar verir ve İsrail topluluğunda kendisi için bireysel talepte bulunana uyanış gelmedi ve hiç kimse kendisini ayrı olarak hissetmedi ve bu onların Mısır’dan güçlü bir elle çıkmalarındaki güçleriydi.

Böylece herkes tüm gücünü tüm İsrail’de, çalışmada Yaradan’a yapılan tüm dualar için toplar ve kendisini tüm İsrail’in köküne dâhil eder.

6) Likutey Halahot, Sinagogun Kuralları, 1

Ruhların ilerlemelerinin koşulu, tüm ruhların bir olarak birleşmesidir, zira bu Kutsallığa yükselmenin yolu budur, çünkü Kutsallık birdir. Bu nedenle ruhun koşulu olan dua tamamen ruhlar arasındaki birliğe dayanır.

Bu nedenle de kişi önce “dostunu kendin gibi sev” koşulunu edinmelidir, çünkü onun için, barış koşuluna erişmeden yani İsrail’in tüm ruhları ile bağ kurmadan önce dua etmesi mümkün değildir. Bu nedenle duaların çoğu tek başına değil toplu olarak edilir, hiç kimse kendini ayrı koylasın diye, çünkü bu Kutsallığa karşıt olur.

Kutsal bir topluluğun içinde bir olmak için birleşmeliyiz. Toplu duanın temeli budur ve özellikle ruhların birleştiği sinagogda yapıldığı zaman buna tam bir duadır denir.

7) Baal HaSulam, Şamati 209- Duada Üç Koşul

Duada üç koşul vardır:

  1. Çağdaşlarının hepsinden daha kötü durumda olmasına rağmen, O’nun kurtarabileceğine inanmak; onu kurtarmakta “Efendi’nin eli kısa mı kalacaktır” ki. Aksi takdirde, “Ev Sahibi kendi kaplarını koruyamaz ” ki.
  2. O artık yapabileceği her şeyi zaten yapmıştır, daha fazla çareye sahip değildir ve de durumu için şifa görmemiştir.
  3. Eğer O, yardım etmezse, ölmesi hayatta olmasından daha iyi olacaktır. Dua kalpteki kayıptır. Daha fazla kaybettiğinde, duasının ölçüsü de artar. Açıkçası, lüksten yoksun biri, ölüme mahkûm edilmiş biriyle aynı değildir, eksik olan sadece infazdır ve o zaten demir zincirlerle bağlıdır ve hayatının bağışlanması için ayakta durur ve yalvarır. Kesinlikle dinlenmeyecek, uyumayacak ya da hayatı için dua etmekten bir an bile ayrılmayacaktır.

8) Baal HaSulam, 57. Mektup

Bu dünyada insanın kendini çaresizlikte görmesinden daha mutlu başka bir durum yoktur. Bu demektir ki, çabalamış ve yapabileceğini düşündüğü her şeyi yapmış fakat bir şifa bulamamıştır. Ancak ondan sonra O’nun yardımı için tüm kalbinden duaya gelir çünkü şundan emindir ki, kendi çalışması ona yardım etmeyecek.

Kendinde biraz güç hissettiğinde, duası bütün olmaz çünkü kötü eğilim gelir ve ona şöyle der, “Önce yapabileceğini yap, sonra Yaradan’a layık olursun.”

Bununla ilgili şöyle denir, “Yaradan yüksektir ve bayağı olan görür.” Kişi çalışma için çabalayıp, hayal kırıklığına uğradığında, herkesten daha aşağıda olduğunu bilerek gerçek bayağılığa gelir ve bedeniyle ilgili iyi hiçbir şey yoktur. Bu sırada duası bütün olur ve O’nun cömert elini tutar.

9) Rabaş, Cilt 1, Makale 21, Çalışmada Tora’nın Karanlıkta Verilmesi Ne Demektir

Tora, özellikle eksikliği olan kişiye verildi ve bu eksikliğe “karanlık” deniyor. Yazıldığı üzere, “Tora karanlıktan verildi”, anlamı, ihsan etme kabına sahip olmadığı için kişi hayatında karanlığı hissettiği zaman Tora’yı almaya hak kazanır; böylece Tora aracılığıyla “onun içindeki ışıkla ıslah olur. Böylece, ihsan etme kabını edinir ve bununla keyif ve tatmin bulur…

Tora özellikle, alma arzusunun kendisine hâkim olduğunu fark etmiş durumda olanlara verilir, karanlıkta ağlarlar bu karanlık alma kabının hakimiyetidir, bunun üzerinde kısıtlama vardır, bu nedenle ışık orada parlamaz ve onları karanlıktan çıkaracak olan Tora’ya ihtiyaçları vardır. Tora’yı edinmenin gerekçesi ve ihtiyacı budur.

10) Rabaş, Merdivenin Basamakları, İhsan Etme Meselesi

Kişi, ilk önce mutlaka, Yaradan’a memnun etmek niyetiyle eylemde bulunma gücüne sahip olup olmadığına bakmalıdır. Sonra, bunu kendi gücüyle başaramayacağını anlayınca, kişi Tora ve Mitzvot’a, tek bir noktaya odaklanır ki “onun içindeki ışık ıslah eder” ve kişinin kazancı budur. Anlamı, bu çabası için ona verilen tazminat, Yaradan’ın ona “ihsan etme gücü” denilen bu gücü ona vermesidir… Bu, kendini sevme gücünü kaybedip ve başkalarını sevme gücünü edinmesi anlamına gelir.

11) Baal HaSulam, 52. Mektup

Yaradan’ın dinlemesinin ölçüsü tamamen dua sırasında açığa çıkan özlemin ölçüsüne bağlıdır. Kişi aşırı özlem duyduğunda bilmelidir ki, o sırada Yaradan onu dikkatle dinlemektedir.

Açıkça bunu bildiğinde, ona dikkat kesilen dünyanın Kralı’ndan daha yüce bir öncelik olmadığından, kalbini daha güçlü açar. Bu atalarımızın şu söylediğine benzer: “Yaradan erdemlinin duasının özlemi içindedir” çünkü Yaradan, kişinin O’na yaklaşmasını ve O’na özlem duymasını ister, tıpkı “Yüz yüze bakar gibi, kalp kalbe karşıdır.”

Öyle anlaşılıyor ki, dua ve duanın duyulması birikene ve kişi her şeyi talep edene kadar el ele gider.

ZOHAR Alıntıları

1) VaYehi, #713-714

“Kişi önce Efendisini övmeli ve sonra duasını etmelidir.” Kalbi temizdir ve duasını etmek ister veya başı derttedir ve Efendisini övemez, o hangisidir?

Kalbini ve iradesini hedefe yöneltemese bile, neden Efendisine övgüsünü eksiltsin ki? Aksine hedefe yönelemese bile Efendisini övmelidir ve sonra duasını etmelidir. Yazıldığı üzere, “Davud’un duası. Haklı bir amacı duy, Ey Efendim, benim şarkımı duy, benim duamı işit.” Önce Efendisini övdü, “Haklı bir amacı duy, ey Efendim.” Sonra, “Benim şarkımı duy, benim duamı işit.” Eğer Efendisini övebilen kişi bunu yapmazsa, bunun hakkında “Ne kadar çok dua edersen et, seni duymam,” diye yazılmıştır.

2) VaYikra, #342

Kral’dan talepte bulunan kişi kutsal adı kendi iradesinde, aşağıdan yukarıya, Malhut’tan Keter’e ve yukarıdan aşağıya, Keter’den Malhut’a kadar – her şeyi tek bir birleşmede Ayn Sof’ta (sonsuzlukta) bir yapmalıdır ve bu birleşmenin içine kendi talebini katmalıdır. Kendi talebini Kral Davud’un yaptığı talep gibi yapan kimdir, Kral’ın kapısında beklemekte olan kimdir? O, “Kral’ın kapısı” diye adlandırılan Malhut için bir Merkava’dır (araba/topluluk). İşte böyledir ve bu nedenle de Tora bize kutsal Kral’ın yolunu öğretir ki böylece O’nu takip edelim. Yazıldığı üzere, “Efendi’nin ardından yürüyeceksin.”

3) VaYetze, #284-285

Kişi duasını nerede ederse etsin, kendisini halka dâhil tutmalı ve halkın parçası olmalıdır, Elişa’nın Şunamit’e “Sana kral olarak mı söyledi yoksa ordu komutanı olarak mı söyledi?” diye sorması üzerine yazıldığı gibi. “Sana kral olarak mı söyledi,” o gün yılın ilk gününü kutlanma günü, gök kubbenin Malhut’unun yönettiği ve hüküm verdiği gün olması nedeniyledir. O zaman Yaradan’a “Hükmün kralı,” denilir ve bu nedenle Elişa “Sana kral olarak mı söyledi” demiştir, yani Yaradan’a “Kral” denildiği için.

Ve “Ben insanlarımın arasında otururum,” dedi. Başka bir söyleyişle “Yukarıda benden söz edilmesini istemem, başımı kitlelerin arasına koydum ve halkı terk etmem. Benzer olarak kişi de halka dâhil olmalıdır, kendisine özgü kalmamalıdır, böylece iftiracılar kişiye bakmaz ve onun günahlarında söz etmez.

4) VaYişlah, #45

Çoğun duası Yaradan’ın önüne yükselir ve de Yaradan kendisini bu duayla taçlandırır, bu birkaç günde yükselir. Çünkü birisi Hasadim’i diğeri Gevorot’u ve üçücüsü de Rahamim’i ister. Ve bu birkaç taraftan oluşur; sağ taraf, sol taraf ve ortası. Çünkü Hasadim sağ taraftan, Gevurot sol taraftan ve Rahamim de ortadan uzanır. Ve birkaç şekil ve birkaç taraftan oluştuğu için bu erdemli olanın başına taç olur. Bu sonsuza kadar yaşar, bu Yesod’dur, bu Nukva’ya tüm kurtuluşlarını verir ve Nukva’dan da tüm halka.

Ancak her taraftan oluşmayan bir dua tek taraflıdır. Kişi ya Hasedim’i ya Gevurot’u ya da Rahamim’i ister. Bu nedenle tek kişinin duası, çoğun duası gibi dikilmez ve kabul görmez, çünkü çoğun duasında olduğu gibi üç çizgiyi içermez.

5) Yitro, #414-416

“Örtünmüşken ve yaratana dertlerini dökerken, fakir için bir dua.” İsrail’in tüm duaları duadır ve fakir için olan dua en yücesidir, çünkü o Kralın tahtına yükselir ve onun başına taç giydirir ve Yaratan bu dualarla övülür. Bu nedenle, fakir için olan duaya “dua” denir.

“Örtünmüşken.” Elbisesi olmadığı için, bu örtünme elbiselerle olan örtünme değildir. Ama, burada yazılmıştır ki, “Örtünmüşken,” ve burada yazılmıştır ki, “Kimler açlık ile giyinmiştir?” Burada da “Örtünmüşken.” bu açlıkla örtünmüştür demektir. “Ve yaratana dertlerini dökerken” bu Efendisinin önünde ağlayacaktır demektir. Dünyada dünyayı başka destekleyenler olmadığı zaman, onun için Yaratanın önünde ağlaması uygundur çünkü dünya Yaratanın içinde mevcuttur. Fakirin onun yüzünden Efendisine ağladığı kişiye yazıklar olsun, çünkü fakir Krala en yakın olandır, yazıldığı üzere, “Ve şu olacak, merhametli olduğum için, o bana ağladığında onu duyacağım.”

Ve dünyadaki geri kalan insanlar için, Yaratanın meskeni o kırılmış olan Kelim [kap] içinde olduğu için, o bazen onları duyar, bazen duymaz, yazıldığı üzere “Ve baskı altındaki mazlum ve kederli olan.” Ve yazılmıştır ki, “Tanrı kalbi kırık olana yakındır.” “Kırılmış ve baskı altına alınmış bir kalp, Oh Tanrı, sen hor görmezsin.”

6) Şemot, #356-357

Kişi artık dudaklarını oynatamayıncaya kadar dua eder, ağlar ve yakarır, bu tam bir duadır, kalptendir. Bu dua asla boş çevrilmez ve kabul edilir. Yakarış çok yücedir çünkü ona verilen hükmü kişinin tüm günlerinden yırtıp atar.

Yakarış çok yücedir, çünkü o yukarı Din’in [Yargının] niteliğine hükmeder. Bu dünyaya ve sonraki dünyaya hükmeden yakarış çok yücedir. Yakarış ile insan bu dünyayı ve sonraki dünyayı miras alır. Yazıldığı üzere, “Sıkıntı içinde Yaradan’a yalvardılar ve Yaradan onları üzüntülerinden kurtardı.”

7) VaYakhel, #150

Duasını uygun biçimde nasıl yapacağını bilen kişiye ne mutlu. Bu duada, Yaradan’ın taçlandığı duada, o İsrail’in duası tamamlanana kadar, bu dua yükselene ve tamamlanmış olan duaya katılana kadar bekler ve ondan sonra yukarıda ve aşağıda her şey olması gerektiği gibi mükemmel olur.

DERS 5: “İbur (Döllenme)”

1) Rabaş, Cilt 3, Makale 179, Ibur-1

Adam Harişon’un günahından sonra, yaratılmış olan varlık, kırık bir kap olarak düşünülür ve ölüdür; yani, hayatın hayatından ayrılmış oldukları için onların kapları yalnızca kendileri için almak koşulundadırlar.

Onlarda kapları yeniden canlandırmak için aşağıya inen yansıyan ışığın yalnızca kıvılcımları vardır ki böylece onlar yükselip ölümden diriltilsinler diye. Bu kıvılcım, yansıyan ışığın kalıntılarından gelen ilahi bir kıvılcımdır ve onu yükseltmek gerekir, yani “MAN’ı “yükseltmek diye adlandırılan ihsan etmek için kişi bunu yükseltmelidir. Masah anlayışı ve Aviut oluşur ve bir dolum alır ve yansıyan ışık bu kaplarda kıyafetlendiği ölçüde bu kapları doldurur.

2) Baal HaSulam, TES, Bölüm 9, Madde 82, Ohr Pnimi

Bilgeler Ibur’un (Nada 30) anlamıyla ilgili olarak derler ki, onun başında bir mum yanar ve bu dünyanın sonundan onun sonuna kadar görür ve Tora’nın tamamını öğretir.

3) Baal Hasulam, “Tek Bir Emir”

Tanrı’nın hizmetinin odak noktası ilk adımı atmaktır.

4) Rabaş, Cilt 3, Ana Rahmine Düşme ve Süt Bebeliği Meselesi Hakkında

Yaradan’ın hizmetine giriş, Ibur (ana rahmine düşme) halidir; burada kişi kendi özünü iptal eder ve yazılmış olduğu gibi annesinin rahmine girer: “Oğlum, babanın talimatını dinle ve annenin öğretisini terk etme”. Bu, “Bina’ya anne diyeceksin” sözünden kaynaklanır. Yani, kişi Malhut adı verilen, kendini-sevmek olan ilk durumunu iptal eder ve kabın Bina adı verilen ihsan etme koşuluna girer. Kişi doğmadan önce yani ruh bedenine inmeden önce bu ruhun Yaratan’a bağlanmış olduğuna inanmalıdır ve şimdi geri dönmeye ve inmeden önce olduğu gibi O’na bağlanmaya can atar ve buna Ibur denir, yani kişi özünü tamamen iptal eder.

5) Rabaş, Cilt 2, Makale 38, Çalışmada, “Kutsama Kabı Dolu Olmalıdır,” Nedir

Emzirmeden önce İbur (gebelik) gelir, yani yukarıdaki onu ıslah eder. Kişi doğmadan önce anne karnında olduğu gibidir, kendini annesine eğer, sıfırlar, kendine ait hiçbir fikri olmaz. Yüce bilgelerimizin dediği üzere, “annesinin içinde ve henüz doğmamış olan annesinin yediğini yer,” herhangi bir soru sormak ya da kendi başına bir şey yapmak için kendi başına hiçbir varlığı yoktur. Ve buna o dilsizdir soru sormak için ağzı yoktur denir. .

Gözleri kapalı, mantık ötesinde yürüyebilen kişi ve bilgelerin hikmetine inanır ve sonuna kadar ilerleyebilir. Buna ana rahmine düşme denir zira ağzı yoktur.

6) Rabaş, Cilt 2, Makale 38, Çalışmada, “Kutsama Kabı Dolu Olmalıdır,” Nedir

Ana rahmine düşme, en küçük ve en kısıtlı olan Malhut durumudur ve buna Ibur denir; bu, günah ve yargılama sözlerinden gelir, şu sözlerde ima edildiği üzere, “Yaradan beni sizin hatırınız için yargıladı.”

Ve bu ceza ve yargı (Din) meselesi açıklanmalıdır. Biri gözleri kapalı, mantık ötesinde yürümek zorunda olduğu için beden buna karşı koyar ve bu nedenle sürekli olarak bunun üstesinden gelmesi gerekir. Ve buna ihlal etmek, zorluk ve gazap denir, çünkü her zaman yukarıdakinin önünde kendini eğerek ve kendini sıfırlayarak devam etmek ve yukarıdakinin ona ne istiyorsa yapmasına izin vermek zor iştir. Olası en küçük kısıtlama olduğu buna Ibur (ana rahmine düşme) denir

7) Maor VaŞemeş, Paraşat Ekev

En önemli şey kutsal topluluğun içinde, her biri kendisinin erdemli veya özel olduğunu düşünmemeli, aksine tek düşüncesi davranışı veya eylemleri ile kutsal topluluğa zarar vermemek olmalıdır. Ve hatta kişi önemli biri bile olabilir ama gene de eylemlerini sorgulamalı ve ne için önemli olduğunu dikkate almalı ve kendisini tamamen sıfırlamalıdır.

Tam bir ünite olan her onlunun içinde Şehina’nin oturduğu bilinir. Ve tam bir ünite baş, kollar, bacaklar ve topuklardan yapılmıştır. Buna göre herkes kendisini kutsal toplum içindeki “bir hiç” olarak gördüğü zaman -diğerleri baş ve beden ve üst parçalar olurken- bu kişi topluluğun topuğu addedilir. Ve herkes kendisinin bu şekilde olduğunu düşünür ve onların eylemleri bolluk, bereketin ve dünyadaki tüm iyiliğin kapılarını açar. Tam olarak bu (bolluk ve iyilik) kendisini başka bir şey değil ama yalnız topuk olarak kabul edenden yayılır.

8) Rabaş – 42. Mektup

Yapmamız gereken Tora için hazırlık yapmak, şöyle yazdığı gibi, “Ve hepsi tek kalp tek adam olarak biraraya geldi.” Bu demektir ki, hepsinin tek bir amacı var, Yaradan’a yakınlaşmak.

Atalarımızın “Yüzleri birbirine benzemediğinden, düşünceleri de birbirine benzemez,” demesi üzerine, tek kalp, tek adam nasıl olur anlamak zorundayız..

Cevap: Eğer her biri yalnızca kendisiyle ilgili dersek, birbirlerine benzemedikleri için tek adam olmaları mümkün değildir. Ancak, kendilerini iptal eder ve yalnızca Yaradan adına endişe duyarlarsa, bireysellikleri iptal olduğundan ve tek bir otorite altına girdiklerinden, bireysel düşünceleri olmaz.

9) Rabaş, Cilt 1, Makale 31, Yenika ve Ibur Maselesi

Kişi kısa bir süre için kendisini iptal edebildiğinde ve o zaman “şimdi kutsallığın önünde kendimi iptal etmek istiyorum,” der. Yani şu anda kendini-sevmeyi değil Yaradan’ı memnun etmeyi düşünmek ister. Henüz hiçbir şey hissetmese bile, Mantık ötesinde inanır ki, Yaradan her ağzın duasını duyar, O’na göre küçük ya da büyük eşittir, büyüklerin en büyüğüne yardım edebildiği gibi aynen küçüklerin en küçüğüne de yardım edebilir, buna İbur durumu denir. Kişi kendi yönünden Yaradan’ın tarafına yöneldiği anlamına gelir. Ancak geçici olarak değil, yani gerçekten sonsuza dek kendisini sıfırlamak, iptal etmek istemektedir, ancak şimdi sonsuza kadar sıfırlamanın olabileceğine inanamaz, geçmişte pek çok kez olabileceğini düşünmüş ama sonra reddetmenin bu seviyesinden düşmüştür. Ancak kişi “yarın ne yiyeceğiz” konusunda endişelenmemeli, yani derecesinden düşeceğinden emin olmamalı, çünkü bu bir inanç eksikliğidir. Bunun yerine, Rabbin kurtarışı göz açıp kapayana kadar sözüne inanmamız gerekir. Biri kendisini geçici olarak geçersiz kılar, ancak sonsuza dek sıfırlanmış kalmak isterse, kişinin ‘ana rahmine’ girdiği düşünülür.

10) Rabaş, Cilt 3, Ağzın Kutsanması

Kişi en düşük durumda iken, cennet krallığının yükünü kabul etmelidir ve bu durumda dahi, bundan daha düşük bir şey olmadığını, yani kişinin tamamen mantık ötesinde, akıl ve hislerinden kesinlikle hiçbir destek almadığını söylemeliyiz, üzerine bir temel inşa etmek için. Bu durumda kişi, cennet ve yer arasında duruyormuş gibidir, tamamen desteksizdir, çünkü her şey mantık ötesindedir.
Böylece kişi, bu tamamen alçakta olduğu bu koşulu ona Yaradan’ın gönderdiğini söyler çünkü Yaradan, cennetin krallığının boyunduruğunu, bu alçakgönüllülük durumunda almasını istemektedir. Böylece kişi bunu üstlenir, çünkü mantık ötesi inanır ki şu an içinde bulunduğu durumun kendisine Yaradan’dan gelmiştir, yani Yaratan’ın onun bu dünyada olası en düşük durumu görmesini istiyor.
Her halükârda, her koşulda kişi Yaradan’a inandığını söylemelidir ve buna “koşulsuz teslimiyet” denir.

11) Baal HaSulam, 8. Mektup

Derler ki bu dünyada olan her şeyin yüce bir amacı vardır ve buna “bir damla birleşme” denir. O çamur evlerin sakinleri tüm bu kötülüklerin toplamından, onlardan alınmış O’nun kibrinden geçtiklerinde, Yaratılışın doğası gereği sıkıca mühürlenmiş kalplerinin duvarlarında bir delik açılır ve bu damlanın kalplerine yerleşmesi için uygun hale gelirler. Sonra damgalanan bir şey gibi alt-üst olur ve açıkça bunun tersini, bütünlüğü tam olarak bu ölümcül kötülüklerin içinde algıladıklarını anlarlar. Oraya, sadece oraya Yaradan’ın kendisi tutunur ve orada O, onlara birleşme damlasını akıtır.

ZOHAR Alıntıları

1) Kedoşim, #31-32

“Ve sizler, Efendi’ye tutunanlar,” diye yazılmıştır. Yaradan’a tutunan İsrail’e ne mutlu! Çünkü onlar Yaradan’a tutundukları için her şey birbirine tutunur ve bir olur.

Kişi, dostlarının kendilerini Şabat’tan Şabat’a Zivug ile kutsadığı gibi aşağıda kutsandığı zaman bu onların yukarı Zivug zamanlarıdır. Çünkü o zaman istek ve hayır duası mevcuttur. Böylece her şey tek ve bir olarak bağlanır.

2) Emor, #129

Bana bir iğne deliği kadar bir delik aç, ben sana yüce kapıları açayım.

Aç bana kız kardeşim, çünkü benim geçiş kapım sendedir. Oğullarım yalnız senden girebilirler. Eğer sen kapını açmazsan, ben kilitli kalırım ve bulunamam. Bunun için “benim için aç.” Kesinlikle benim için aç. Davud bu nedenle Kral’ın huzuruna girmek ister ve der ki; “Bana erdemliliğin kapılarını aç… Bu Efendi’nin kapısıdır.” Erdemlilik kapıları Malhut’tur; bu Kral’a giden yoldur. “Bu Efendi’nin kapısıdır,” O’nu bulmak için, ona bağlanmak için. Bu nedenle “Aç bana, kız kardeşim, sevgilim,” seninle evlenmek ve sonsuza kadar seninle barış içinde olmak için.

3) Şlah Leha, #210

Bu dünyada kendini küçültene mutlu, o dünyada, bu kişi ne kadar da yüksektir. Küçük olan yücedir ve büyük olan küçüktür. Yaradan kendini küçülteni yükseltir ve Yaradan kendini yükselteni küçültür. Bu dünyada kendini küçültene ne mutlu, onun o dünyada göğe yükselişi ne kadar da büyütür.

4) VaYakhel, #425

“Bir” sözünün amacı Malhut’tan yukarıya her şeyi birleştirmektir, niyeti yükseltmek, her şeyi tek bir düğümle bağlamak ve amacı korku ve sevgi ile Ayn Sof’a yükseltmektir. Ayn Sof’a yükselen niyet ve amaç bu kademeleri ve organları terk etmeyecek, bunların hepsinin içinde, hiçbirini eksik etmeden, onlara bağlanmak için niyetini yükseltecek, böylece onların hepsi, AynSof’ta tek bir düğüm olacak.

5) VaYişlah, #90-91

Yaradan İsrail’i kaldırdığı ve sürgünden geri getirdiğinde, onlara çok küçük ve çok ince bir ışık deliği açacak. Ve sonra onlara bir başka biraz daha büyük bir açıklık açılacak, Yaradan onlara dünyanın dört tarafına açılan üst geçitleri açana kadar. Çünkü onların kurtuluşu tek bir defada olmayacak ama tıpkı gün ağarana kadar yavaş yavaş parlayan şafak gibi olacak.

Ve Yaradan’ın İsrail’e ve onların arasındaki erdemlileri, onları tıpkı karanlıkta olan ve her zaman karanlıkta kalmış olan bir kişi gibi yavaş yavaş ilerletir, bir kerede değil. Bu kişiye ışık vermek istediğinizde önce iğne deliği kadar küçük bir ışık vermeniz gerekir ve sonra biraz daha büyük bir ışık verebilirsiniz. Böylece her defasında biraz daha fazla, tüm ışık tamamen ona parlayana kadar.

DERS 6: “Son Nesil”

İşin aslı; tam olarak ruhları yaratma düşüncesi ile Yaradan’ın düşüncesi, her şeyi tamamladı. Zira bizimki gibi hareketlere ihtiyacı yoktur. Anında, tüm ruhlar ve tüm dünyalar bir gayeyle yaratıldılar, Yaradan’ın onlar için planladığı bütün haz ve zevklerle ve yumuşaklıkla dolu olarak, ruhların içindeki alma arzusu tamamen ıslah olup saf ihsana dönmüş şekilde, ışığı yayan ile tam form eşitliğinde, ıslahın sonunda almaları planlanan son mükemmellikte hâsıl oldular.

2) Baal HaSulam, Sen Beni Arkadan Ve Önden Kuşattın

Sen beni arkadan ve önden kuşattın demek Yaradan’ın yüzünün gizliliği ve ifşası demektir. Bu böyledir çünkü “O’nun krallığı her şeye hükmeder,” ve her şey köküne döner, hiçbir yer O’ndan eksik değildir. Fakat fark gelecek ya da şimdiki zamandadır çünkü iki dünyayı bağlayan kişi O’nun kıyafetini şimdide keşfeder: yapılan her şey kutsallığın ifşası için bir kılıftır.

Ve bu şimdiki zaman olarak addedilir, yani şimdide de, O, muhteşem kıyafetler içinde belirir ve açıkça sürücünün ata bağlı olmadığını gösterir. Görünüşte at sürücüye yol gösteriyormuş gibi olsa da, gerçek şudur ki, at sadece sürücünün dizginleri tutuşu vasıtasıyla hareket eder. Ve buna “kutsallığın öneminin yapılandırılması” ve “yüz yüze,” denir.

3) Baal HaSulam, Şamati 4 –MANEVİ ÇALIŞMADAKİŞİNİN KENDİSİNİ YARATAN’A KARŞI İLGA EDERKEN HİSSETTİĞİ AĞIRLIĞIN NEDENİ NEDİR?

Dolayısıyla görüyoruz ki kişinin temel çalışması sadece Yaratan’ın varlığının hissine gelebilmek, yani Yaratan’ın varlığını hissedebilmektir: Ve “tüm dünyanın O’nun muhteşemliğiyle dolu olduğunu görmek.” Kişinin tüm çalışması budur, yani tüm kuvvetiyle yaptığı çalışma sadece bu koşula ulaşmak içindir, başka hiç bir şey için değildir.

Kişi bir şeyin sahibi olacağı gibi bir yanılgı içerisine girmemelidir, zira kişinin sadece bir tek şeye ihtiyacı vardır, bu Yaratan’a inançtır. Başka hiç bir şey düşünmemelidir ve yaptığı tüm çalışmanın ödülü sadece Yaratan inancı edinmek olmalıdır.

4) Rabaş, 76. Mektup

Kişi Tora ve Mitzvot’a bağlandığında Yaradan ona kendini ifşa eder ve kişi Yaradan’ın dünyanın yöneticisi olduğunu görür.

Böylece insan ona hükmedecek kralı yaratır. Bu demektir ki, kişi Yaradan’ı dünyanın yöneticisi olarak hisseder ve bu insanın Yaradan’ı kendi üzerinde kral yapması olarak kabul edilir. Kişi bu hisse gelmediği sürece Yaradan’ın krallığı örtülür. Bu nedenle şöyle deriz, “O gün Tanrı bir ve Adı ‘Bir’ olacak.” Bu demektir ki O’nun krallığının ihtişamı üzerimize yansıyacak.

Bu dünyada yapmamız gereken tüm ıslah budur, O’nun krallığını üzerimize almak için Tora ve Mitzvot’a bağlanarak yukarıdan tüm ihsanı ve bereketi çekeriz.

5) Rabaş, Çalışmada “Kem Gözün Ekmeği” Ne Demektir

Tüm çalışmamız, sürgünden yani “kendi için almaktan,” geri dönmektir ki böylece ihsan ederek Yaradan’ı memnun etmek için çalışabilelim. Yani Yaradan’a hizmet ettiğimizi ve Yaradan’ın yüceliğinden kaynaklanan sevgiyi hissetmek isteriz.

Aldığımız tüm keyfin Yaradan’ın hizmetinde olmaktan gelmesini isteriz, tek ödülümüzün bu olmasını isteriz. Bu hizmetin kendisinin ödül olduğunu hissetmek ve Yaradan’a hizmet etmekten daha büyük bir ödül olmadığını hissetmek isteriz..

6) Rabaş – Cilt 2, 8. Mektup

Bunlar günün sonunda belli bir yerde, belli bir liderin yönetimi altında olmak için bir araya gelen bir grup insan. Bu küçük topluluk insanüstü bir cesaretle onlara karşı olanlara göğüs geriyor. Gerçekte bu grup güçlü bir ruha sahip cesur insanlar ve bir adım bile geri çekilmemeye kararlılar. Birinci sınıf savaşçılar, kanlarının son damlasına kadar eğilimleriyle savaş halindeler ve tek arzuları O’nun adının zaferi için savaşı kazanmak.

7) Baal Hasulam, Yaradan Sevgisi ve Yaratılan Sevgisi

Bu şekilde kişi çalışmasını sevgi ve başkalarına ihsan olarak tamamlayıp, en yüksek noktaya gelirse, aynı zamanda Yaradan için sevgi ve ihsanı da tamamlamış olur. Bu aşamada ister başkalarına, ister onu yapana memnuniyet vermek olsun, bu ikisi arasında fark yoktur.

8) Efrahim Kampı Üzerindeki Sancak, Paraşat VaEthanan

Yaradan Bir’dir, İsrail birdir” şöyle yazıldığı gibi, “Sana benzeyen İsrail, tek Ulus,” dolayısıyla onlar Yaradan’a bağlıdır çünkü birinin bir diğerine bağlanması hoştur, peki bu ne zaman olacak? İsrail bir araya gelip mükemmel bir bağla birleştiğinde onlar bir olarak kabul edilir ve Bir olan Yaradan onların arasında olur. Fakat kalpleri bölündüğünde ve birbirlerinden ayrıldıklarında bir olarak bağlanamazlar ve Yaradan aralarında olmaz, daha ziyade yabancı bir tanrı onlara hükmeder… Bu “ve siz bağlısınız,” sözünün anlamıdır, yani birbirinize bağlandığınızda, birbirinize tutunduğunuzda ve bir olduğunuzda “siz hepiniz yaşayansınız,” olur. Bu nedenle birbirine tutunmak ne iyi ve hoştur ve Yaradan onların ortasında Bir olarak dolaşır

9) Zohar Kitabına Giriş, İki Nokta, Madde 121

Bu dünyada tattığımız, Onun eşsiz ve benzersizliği ile çelişen şeyler bizi Yaradan’dan ayırır. Gene de, bize emredildiği gibi Yaradan’ımızı memnun etmek için sevgi ile Tora ve Mitzvot için tüm ruhumuz ve gücümüzle çaba gösterdiğimiz zaman, bu ayırıcı güçlerin hiçbiri bizi, ruhumuzdan ve gücümüzden Yaradan sevgisini azaltarak etkileyemez. Aksine bu durumda, üstesinden geldiğimiz her çelişki O’nun bilgeliğini edinmek için bir geçit haline gelir. Çünkü her çelişkide özel bir nitelik vardır, O’na erişmede özel bir dereceyi ifşa eden. Ve buna layık olanlar, karanlığı aydınlığa, acıyı tatlıya çevirmekle ödüllenirler. Ayrılığın tüm güçleri – aklın karanlığı ve bedenin acısı – yüce kademeleri edinmek için onlara geçit olur. Böylece karanlık, büyük bir ışık, acı ise tatlı olur.

Böylece, daha önce O’nun rehberliği yönetimindeki tüm ayırıcı güçler şimdi birlik olmaya dönüşürler ve tüm dünyayı erdeme göre yargılarlar.

10) Zohar, Zohar Kitabına Giriş

Yaradan’ın hazırladığı ödül ve cezanın rehberliğinde nihai olarak son ıslahla ödüllendirileceğiz, tüm halk Yaradan’ı memnun etmek için ıslah olmuş alma kaplarını edinecek. “Rab her şeyi kendi amacı için yapmıştır” diye yazılmıştır, başlangıçta yaratıldıkları gibi. O zaman Atik Yomin’in büyük Zivug’u ortaya çıkacak, sevgiden tövbe edeceğiz, tüm günahlar erdeme, tüm kötülükler ise büyük bir iyiliğe çevrilecek.

O zaman, O’nun Özel Lütfü, tüm dünyaya ifşa olacak ve herkes her şeyi yalnız ve yalnız O’nun yapmakta olduğunu ve yapacak olduğunu ve yapmış olduğunu görecektir. Bunun nedeni, şimdi kötülük ve cezalar erdem ve fayda haline gelir, Yaradan’a ulaşmak mümkün olur, zira bunlar artık O’nun ellerinin işine uygun hale gelmişlerdir. Şimdi hayali kötülükler ve cezalar için O’nu övecekler ve kutsayacaklar

Asıl nokta budur, bugüne kadar yapılan ıslahlar ellerimizin çalışması olarak görülüyordu, zira onlar için ödül ya da ceza aldık. Bununla birlikte, ıslahın bitiminde büyük Zivug’da, ıslahat ve cezalandırmanın hepsinin O’nun ellerinin eseri olduğu ortaya çıkacaktır

11) Zohar – Aharei Mot, 66

Ve sizler, burada olan dostlar, sizler bağlılık ve sevgi içindesiniz, bundan böyle, Yaradan sizden hoşnut olana ve size barış ve huzur verene kadar birbirinizden ayrılmayacaksınız. Ve sizin erdeminizle dünyada barış olacak. Bu sözlerin anlamı şudur; “Kardeşlerimin ve dostlarımın hatırına ‘Barış sizin üzerinizde olsun’ derim.”

ZOHAR Alıntıları

1) Truma, #590

Kişinin Yaratanı ve Onun Kutsallığını içeren ruhu miras aldığı günden, o zamandan itibaren kişi “oğul” diye adlandırılır. David’in şu ilahide dediğinin anlamı budur, “Yaratanın hukukunu söyleyeceğim: O bana dedi ki, ‘Sen Benim oğlumsun, Seni ben yaptım.” Bu ruh edinen herkes için geçerlidir.

2) Nuh, #386

Çünkü tek bir dil ve tek bir kalp oldukları ve kutsal dili konuştukları için, yazıldığı üzere, “Amaçladıkları hiç bir şey onlar için yapılması imkansız değildir,” ve yukarı Din [Yargı] onlara hükmedemez, biz, Torah ile uğraşan dostlar. Ve biz, tek bir yürek ve tek bir irade olanlar için bir kaç kat daha böyle, amaçladığımız hiç bir şey bizler için yapılması imkânsız değildir.

3) Bereşit Bet, #140

Birleşmelere bağlanmayı bilen mutlu olur. Yukarıda sevilir, aşağıda sevilir; Yaradan hükmünü verir ve kişi iptal olur.

Erdemli olan Yaradan’ın iradesine iftira ederse, böylece Yaradan’ın iradesini iptal edeceğini düşünülebilir mi? Düşünülemez. Aksine erdemli kişi bağlarla bağlanmayı, birleşmelerle birleşmeyi bildiği zaman tüm yüzleri aydınlanır, tüm bütünlükler bulunur ve her şey gereğince kutsanır, tüm Dinim ortadan kalkar ve iptal olur, dünyada hiç Dinim kalmaz. Bu dünyada mutludur, sonraki dünyada mutludur. Böylece Yaradan’ın hüküm vermesinin ve erdemli kişinin iptal olmasının anlamı; erdemli kişi yaptığı birleşmeler yoluyla pek çok ışık yayar ve bu ışıklar hükümleri ve Dinim’i bu dünyadan kaldırır. Erdemli kişi için söylediğimiz her şey bu dünya içinde aşağıda yaptıkları hakkındadır. Bu nedenle onun hakkında “Erdemli olan bu dünyanın temelidir,” diye yazılmıştır, çünkü erdemlilik dünyanın var oluşudur.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
18 - 0,089