e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Baruh Halevi Aşlag (Rabaş) > Kabala Kütüphanesi > Makaleler > Çalışmada Başarısızlığın Anlamı Nedir?

Çalışmada Başarısızlığın Anlamı Nedir?

Makale No. 2, 1990

“Ey İsrail, Tanrın Efendine dön, çünkü günahında başarısız oldun” diye yazılmıştır (Hoşea 14). RADAK, “‘Günahında başarısız oldun'” ifadesini, “Günahında başarısız olduğunu gördün, çünkü O’na tövbe etmenden [geri dönmenden] başka hiçbir şey seni düşüşünden kurtaramaz” diye yorumlar. “O’na kadar” derken “O’na” demektedir. Bilgelerimiz şöyle der: “Tövbe büyüktür, çünkü ‘Tanrınız Efendinize’ denildiği gibi, tahta kadar ulaşır.”

“Çünkü günahında başarısız oldun” ifadesinin ne olduğunu anlamalıyız. Kişi sanki bir şey yapmış ve önceden göremediği bir başarısızlık, bir hata yapmış gibi görünüyor. Ama eğer bir kişi günah işliyorsa, burada ne gibi bir başarısızlık vardır? Başından beri uygunsuz bir şey yapmaya niyetlenmiştir, zira yapılması yasak olan bir şeyi yapmıştır.

Başarısızlık, aslında kişinin suçu olmadığı, ama bu konuda başarısız olduğu anlamına gelir. Ayrıca tekil olarak “Tanrınız Efendinize”, “Tanrınıza” sözlerinin anlamını da anlamalıyız. Ayrıca, “tahta” ifadesinin ne anlama geldiğini de anlamalıyız.

“Çünkü günahında başarısız oldun” ifadesini, Adam HaRişon’un bilgi ağacında işlediği ilk günah olarak yorumlamalıyız; burada yapılan hata, yılanın tavsiyesine kulak vermesiydi. Yaradan ona bilgi ağacından yememesini söyledi ama o yılanın tavsiyesini dinledi, eğer ihsan etmek için çalışırsa yemesine izin verilecekti.

Yılan, Yaradan’ın bilgi ağacından yememesini emrettiğini, çünkü onun içinde bulunduğu durumun onu yemeye uygun olmadığını söyledi. Ama eğer yollarını ıslah ederse, kesinlikle, bu şekilde Yaradan ona bilgi ağacından yemeyi yasaklamamıştı.

Dolayısıyla, Adam HaRişon’da bir hata ve başarısızlık vardı. Yani, O’nun arzusuna karşı hareket etme niyetinde değildi. Aksine, yılanın tavsiyesine uyarak, büyük bir ıslah gerçekleştirmeye niyetlenmişti, yılan ona bunun tam tersi olduğunu ve Yaradan’ın bu eylemden hoşlanacağını tavsiye etmişti (bilgi ağacının günahı konusunu yorumladığı “Panim Masbirot’a Giriş” bölümüne bakınız).

Adam HaRişon’un hatası buydu; ona bilgi ağacından yemenin bir günah değil, bir Mitzva (emir/iyi iş) olduğunu söyleyen yılanın tavsiyesine kulak vermişti. Ama sonunda, “Ve ikisinin de gözleri açıldı ve çıplak olduklarını anladılar” diye yazıldığı üzere, günah işlediğini gördü.

RAŞİ, “ve çıplak olduklarını anladılar” diye yorumlamıştır: “Kör bir insan bile çıplak olduğunu bilir. Öyleyse ‘ve onlar çıplak olduklarını biliyorlardı’ ifadesinin anlamı nedir? Ellerinde bir Mitzva vardı ve ondan yoksun bırakıldılar” (yoksun bırakılmak çıplak, çıplak, soyunmuş anlamına gelir).

Bu demektir ki, yılan ona söylediği her şeyin kendi iyiliği için değil Yaradan’ın rızası için olduğunu düşündürmesine rağmen, yılanın tavsiyesine kulak asmaması gerektiğini gördü, çünkü ona kendini arındırmaya ve Yaradan’ın rızasını hedeflemeye hazırlanırsa, bu konuda Yaradan’ın hiçbir emri olmadığını söylemişti (bkz. “Panim Masbirot’a Giriş,” Madde 17).

Bununla bilgelerimizin söylediği şeyi (Sanhedrin 38) yorumlamalıyız, “Adam HaRişon bir hırsızdı.” RAŞİ onun “putperestliğe meylettiği” yorumunu yapar. Yaradan’la konuşan Adam HaRişon için nasıl böyle bir şey söylenebildiğini, onun bir putperest olduğunu nasıl söyleyebildiğimizi anlamalıyız.

Öğrendiklerimize göre, inanç mantık ötesi inanmak anlamına gelir. Bu nedenle, kendisi Yaradan’dan bilgi ağacından yememesi gerektiğini duymasına rağmen, Yaradan’ın emrine inanmak zorunda olduğu söylenemez, ancak yılan ona geldikten ve Yaradan’ın neden yememesini söylediğini mantık dahilinde anlamasını sağladıktan sonra anlamına gelir, Adam HaRişon yılana şöyle demeliydi: “Her ne kadar mantık dahilinde haklı olsan da, yani bilgi ağacından ihsan etmek amacıyla yersem, Yaradan bu yemekten hoşnut olacaksa da ve senin yüzde yüz haklı olduğunu görsem de, ben yine de mantık ötesi gidiyorum. Yaradan’ın emrini herhangi bir akıl ya da mantık olmadan yerine getirmek istiyorum, çünkü senin inanca eklediğin şeye zaten ‘puta tapmaya yönelmek’ deniyor.”

Ama Adam HaRişon Yaradan’ın kendisine emrettiği şeye bir şeyler ekledi. İşte bu yüzden ” Adam HaRişon bir putperestti” dediler. Bu günahtan bizlere çalışmadaki gizlilik uzanır, çünkü kendimize duyduğumuz sevgiden uzaklaşmak bizim için zordur. Doğal olarak, O’nun iyi ve iyilik yapan formundaki rehberliğine inanmak bizim için zordur, ki böylece bir insanın hissettiği her şey için O’nu övme ve O’na şükretme gücüne sahip olalım – bu sadece iyidir.

O’nun rehberliğine, dünyasını iyilik yapan iyi olarak yönettiğine olan bu inanç eksikliği, Yaradan’dan çok uzak olmamıza neden olur. Bir kişi kimin için çalıştığını hissediyorsa, hizmet edebilir ve gücünün ötesinde şeyler yapabilir. Ancak kişi kendini sevdiği sürece, kalıcı bir inanca sahip olmak için gerekli olacak şekilde O’nun varlığını hissedemez.

Bu, (“Zohar Kitabına Giriş,” Madde 138), “Kişi kendini kötü hissettiğinde, inkâr… onun üzerine çöker” diye yazıldığı gibidir, yani kişi form eşitliğine sahip olmadan inanç sahibi olamaz. “Yaratılanın Yaradan’dan ifşa edilen kötülüğü alamayacağı bir yasadır, zira yaratılanın O’nu kötülük yapan olarak algılaması Yaradan’ın yüceliğinde bir kusur oluşturur, çünkü bu tam Operatör’e yakışmaz.”

Bununla onun Cennet Bahçesi’nden kovulup gizlenmesini ve saklanmasını yorumlamalıyız ve bunun için onu takip eden tüm nesillere dünyada bir lider olduğuna ve O’nun da iyilik yapan iyi bir rehberlikle gözettiğine inanmaları adına çok iş düşmektedir. Bir kişi böyle bir inanca sahip olmadığında, bu onun işlediği tüm günahlara neden olur, çünkü Adam HaRişon’un ilk günahından bu yana insan kendini sevme niteliğine sahiptir ve doğal olarak inanç yükünü üzerine almaktan acizdir.

Bu da her şeyin Adam HaRişon’un kendini sevmeye düştüğü ilk başarısızlığından kaynaklandığını gösterir. Bu, sonraki nesillerin basit bir inanç çalışmasına sahip olmasına neden olmuştur, çünkü bir kişi kendini sevdiğinde, Tzimtzum [kısıtlama] ve gizlilik onun üzerindedir ve üst ışık onun için parlayamaz. Bu nedenle, kişi Yaradan’a sadece mantığın ötesinde inanabilir, zira alma arzusu kişinin inkârına neden olur.

Böylece, Adam HaRishon’un bilgi ağacıyla yaşadığı başarısızlık, bizim inanç eksikliğimize neden oldu. Doğal olarak, tüm günahlar da bundan kaynaklanır. Bu nedenle, tek öğüt, insanın Tanrısallığı kişisel olarak hissetmesi için inançla ödüllendirilmesidir, böylece kişinin tüm İsrail’in inancına sahip olması için genel halka ihtiyacı olmayacaktır. Bunun yerine, kişi “Tanrınız Efendinize” olduğu ölçüde tövbe etmelidir. Yani, kişi “Efendinin senin Tanrın olduğunu” kişisel olarak hissetmelidir ve o zaman bilgi ağacının kusuru düzeltilecektir.

Bununla “Tanrın Efendine” ifadesinin ne olduğunu yorumlayabiliriz. Başarısızlık, kişinin aklına göre niyetinin ne olduğunu söyleyen yılanın tavsiyesine kulak vermesinden kaynaklandığı için, kişi “Efendi senin Tanrındır” ile kişisel olarak ödüllendirilene kadar tövbe etmeli ve kimsenin peşinden gitmemelidir.

Demek ki, kişi çalışmanın hangi yollarla, yani hangi niyetlerle olması gerektiğini ve çalışma şeklini gördüğünde genel halkı takip etmemelidir. Başka bir deyişle, genel halktan bir kişinin hedeflediği amacı dikkate almamalıdır. Aksine, kişisel olarak ” Efendi Tanrınızdır” ile ödüllendirilene kadar tövbe etmelidir.

Bu şöyle yazıldığı gibidir (“On Sefirot Çalışmasına Giriş,” Madde 54), “Yaradan kişinin çaba ölçüsünü tamamladığını ve Yaradan’a olan inancını güçlendirdiğini gördüğünde, ona yardım eder. O zaman kişi açık İlahi Takdire, yani yüzün ifşasını edinir. Sonra, tam bir tövbe ile ödüllendirilir, yani Yaradan’a bir kez daha kalbiyle, ruhuyla ve gücüyle sarılır, sanki açık İlahi Takdir’e erişerek O’na doğal olarak çekilmiş gibi. …Şöyle yazılmıştır: “Tövbe neye benzer?” … “Tüm gizemleri bilen, kişinin ahmaklığa geri dönmeyeceğine tanıklık ettiğinde.” Yani, kişi tam bir tövbe ile ödüllendirildiğinden ne zaman emin olabilir? “Bütün gizemleri bilen, ona tanıklık ettiğinde”. “Bu, kişinin yüzün ifşasını edineceği anlamına gelir; o zaman kişinin kendi kurtuluşu, ahmaklığa geri dönmeyeceğine tanıklık edecektir.”

Buna göre, “Tanrınız Efendinize” nedir diye sorduğumuzu yorumlamalıyız. Bu, kişinin tövbe etmesi, yani Yaradan ona yardım edene kadar elinden geleni yapması ve açık İlahi Takdirle, yani yüzün ifşasıyla ödüllendirilmesi anlamına gelir. O zaman “Tanrınız Efendiniz” olarak kabul edilir, yani kişi Yaradan’ın yüzünün ifşasını kişisel olarak edinmiştir. Buna “Tanrınız Efendinize” denir, yani kişisel olarak ödüllendirilmiştir ve buna da “Tanrınız Efendi” denir.

Şimdi bilgelerimizin “Tövbe büyüktür, çünkü tahta kadar ulaşır” (Yoma 86) sözünün anlamı hakkında ne sorduğumuzu açıklayacağız. Bozukluğu görmediğimiz sürece herhangi bir şeyi ıslah etmenin imkânsız olduğu bilinmektedir. Bu nedenle günahı görmeden tövbe etmek de mümkün değildir. Başka bir deyişle, kişi kötülüğü gerçek haliyle görmezse kötülük ıslah edilemez.

Maddesellikte olduğu gibi, kişi bir şeyin ağırlığını görmezse onu kaldıramaz. Dolayısıyla, kişi içindeki kötülüğün gerçek formunu görmediğinde, kötülüğün üstesinden gelebilmek için tam bir yardım talep edemez. Bilindiği gibi, “İnsanın eğilimi onu her gün yener ve Yaradan’ın yardımı olmasaydı, bunun üstesinden gelemezdi.” Bu nedenle, kişi kötülüğün ölçüsünü görmezse, duası eksik kalır.

Örneğin, bir kişi Yaradan’dan kendisine az miktarda kötülük konusunda yardım etmesini isterse, bu sayede tövbe ile ödüllendirilir, sonuç olarak yukarıdan gelen yardım sadece az miktarda kötülüğü ortadan kaldırmak içindir, içindeki tüm kötülüğü değil. Bu, bir kişinin doktora gelip ateşi olduğunu söylemesine ve doktordan ateşini düşürmek için kendisine bir hap vermesini istemesine benzer. Doktor “Ateşiniz kaç?” diye sorar ve o da ” 38 derece (santigrat)” [100,4f] der. Doktor ona bir hap verir ama hap işe yaramaz. Bunun üzerine doktor ona “Ateşin daha yüksek olmalı” der. Peki doktor ne yapar? Ateşini kendisi ölçer ve ateşinin 40 dereceden (santigrat) [104f] fazla olduğunu görür. Sonra doktor ona 40 derece ateşi olan birine uygun bir ilaç verir.

Buradan çıkarılacak ders şudur: Bir kişi kurtuluşa erişmek için dua etmelidir ve eğer kişi içindeki gerçek kötülük için dua etmez de kendisinde birazcık kötülük olduğunu düşünürse, duası yukarıdan yardım çekmez, sadece kendisinde birazcık kötülük olan biri için yardım çeker. Bu nedenle, kişi hakikat yolunda yürümeye başladığında ve Yaradan’ın yardımını istediğinde, Yaradan ona her seferinde içindeki kötülüğün bir parçasını gösterir. Sonuç olarak, kişi Tora ve Mitzvot’ta [emirler/iyi işler] her üstesinden geldiğinde, hakikat çalışmasına başlamadan öncekinden daha kötü hale geldiğini düşünmeye başlar.

O zaman “başlangıcı düşünme” durumuna gelir. Yani, bu çalışmaya başladığına pişman olur. Bu çalışmaya başlamasının tüm nedeni Yaradan’a yaklaşmaktı. Ama şimdi bunun tam tersini, ilerlemek yerine geriye gittiğini görür.

Bununla birlikte, kişi her seferinde daha da kötüye gittiğini görmesi dışında, bu çalışmada ilerleme kaydettiğine inanmalıdır. Yukarıdaki alegoride olduğu gibi, hastanın değil doktorun ateşini ölçtüğü yerde, Yaradan “ateşini ölçer”, yani her seferinde ona kötülüğe nasıl battığını gösterir, öyle ki kişi böyle bir şeyin olabileceğine inanamaz.

Öyle ki, kişi Tora ve Mitzvot’taki emeğini artırmaya başladığında böyle bir durumun nasıl olabileceğini anlayamaz ve her geçen gün daha iyi olduğunu görmesi gerekirdi. Ancak gerçekte, daha da kötüye gittiğini görür.

Cevap şudur ki, kişi hakikat yolunda yürümeye başladığında, çalışmada üstesinden geldiği ölçüde, içindeki kötülük ekilir, böylece Yaradan’dan gerçek kötülük için yardım isteyebilir. Yani, o zaman kişi Yaradan kendisine yardım etmedikçe, içindeki kötülüğün kontrolü her geçen gün daha da güçlendiğinden, kötülüğün kontrolünden çıkmasının tamamen imkânsız olacağını görür. Ancak tüm bunlar Yaradan’ın kurtarışına ihtiyaç duyması içindir, çünkü özellikle o zaman Yaradan’ın yardımı için bir arzu ve ihtiyaç alır.

Bu, “On Sefirot Çalışmasına Giriş “te (Madde 138) yazıldığı gibidir: ” Gizlilik ifşanın sebebidir. Onun ıslahından sonra, ifşa anında, gizlilik, onu tutan ışığa bir fitil gibi ifşa olur. Ve gizlilik ne kadar büyükse, ona tutunacak ve ıslah edildiğinde ortaya çıkacak ışık da o kadar büyük olacaktır.”

Buna göre, “Tövbe büyüktür, çünkü tahta kadar ulaşır” sözünün anlamını yorumlamalıyız. Baal HaSulam Kisse’yi [Taht] iki şekilde yorumlamamız gerektiğini söylemiştir: 1) Kissui [örtü] kelimesinden, örten, 2) Kisse [sandalye] kelimesinden, Kral’ın oturması için uygun olan.

Kötülüğün tanınmasını edinen bir kişi hem zihninde hem de kalbinde ne kadar uzakta olduğunu, her şeyin engellendiğini ve örtüldüğünü, Yaradan’la Dvekut [bütünleşme] ile ödüllendirilmeyi mümkün kılan hiçbir giriş görmediğini gördüğünde, buna ” örtülü taht” denir.

Bu derece bir Kli [kap] ve Yaradan’ın kurtuluşu için gerçek bir ihtiyaç olarak kabul edilir. Bu tahtta, Yaradan’ın yardımı daha sonra ifşa edilir, “Arınmak için gelene yardım edilir” de olduğu gibi. Dolayısıyla, bu kadar alçakta olan taht, yani bir alçaklık ve aşağılanma durumu hisseden kişi, onun üzerinde olan Kral’ın ihtişamıyla ödüllendirilmiştir. Buradan aynı alçaklığın taht haline geldiği sonucu çıkar.

Buna göre, “Tövbe büyüktür, çünkü tahta kadar ulaşır” şeklinde yorumlayabiliriz. Peki, kişi tövbe ettiğini ne zaman anlar? Bunun işareti, önceki tahtın ışığın ifşasıyla ödüllendirilmiş olmasıdır. Bu, tahtta oturan İhtişamın Kralı ifşa olana kadardır.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,088