Bilinir ki, Mohin’in ayrılışı ve Zivug’un kesilmesi, sadece Mohin’in ilavelerine olur ve ZON’daki derecenin çekirdeği Vav ve Nekuda’dır (nokta). Bu demektir ki, Malhut özünde, içinde hiç beyazlık olmayan kara bir noktadan başka bir şey değildir.
Ve eğer kişi noktayı, kurtulmak istediği gereksiz bir şey olarak değil de, bir öz, dahası bir ziynet gibi kabul ederse, buna “kişinin kalbindeki güzel yer,” denir. Bu böyledir, çünkü kişi bu köleliği inkar etmez, tersine onu kendi için önemli kılar. Buna “Kutsallığı tozdan yükseltmek” denir. Ve kişi bu temeli önemli kılarsa, özden kopmak olmadığından, derecesinden asla düşmez.
Ve kişi dünyanın en büyük karanlığı içinde bile olsa, kara bir nokta olarak çalışmayı üzerine alırsa, Kutsal İlahilik şöyle der, “senden saklanacak bir yer yok.” Bu nedenle “Ben O’na tek düğümle bağlandım” ve “o, asla kopmayacak.” Bu sebeple, kişi Dvekut’tan (yapışma, birleşme) ayrılmaz.
Ve eğer “ilave” denilen az bir aydınlanma ona kendi uyanışı olmadan Yukarıdan gelirse, o bunu “kaçınılmaz ve istem dışı,” olarak kabul eder. Bu, “Ben karayım ama güzelim,” sözünün anlamıdır, çünkü karalığı kabul edersen, güzel olduğunu görürsün.
Bu, “Kim bu kadar düşüncesizse, bırak buraya gelsin,” sözünün anlamıdır. Kişi tüm uğraşını bırakıp, sadece Yaradan adına çalışmayı isterse ve “Sen’den önce bir hayvan gibiydim,” diyerek çalışırsa, o zaman nihai mükemmelliği görmekle ödüllendirilir. Bu “kalpsiz biri, dedi ona,” sözünün anlamıdır. Bu demektir ki, o kalpsiz olduğundan, düşüncesiz de olmak zorunda; aksi takdirde yaklaşamaz.
Fakat bazen kalpteki nokta ayrık BYA’a düştüğünde, sürgündeki Kutsallık aşamasına denk geliriz. O zaman buna “Dikenlerin arasındaki zambak” denir, çünkü zambağın da diken formu vardır. Bu Klipot’un hükmü olduğundan, kabul edilemez.
Ve bu kişinin eylemleri vasıtasıyla gerçekleşir, aşağıdaki eylemler kişinin Yukarıda, Kutsal İlahilikteki ruhunun kökünü etkiler. Bu demektir ki, eğer aşağıdaki bir insan alma arzusuna köle olmuşsa, Klipa’yı Yukarıdaki Keduşa üzerinde hükümdar kılar.
Bu Tikkun Hatzot’un (gece yarısı ıslahı) anlamıdır. Bizler Kutsallığı tozdan yükseltmek için dua ederiz, yani aşağıda ve Yukarıda olanı önemli kılmak için. Ve bu sonra kara nokta olarak kabul edilir.
Kişi Tikkun Hatzot’ta yaşar ve “Libni ve Şimei” ayetini yerine getirmek istediğini söyler. Libni, siyah değil, Lavan (beyaz) demektir ve Şemei demek Şmi’a (duymak), yani Cennet krallığının yükünü üstüne almak, onun için kabul edilebilir ve akıllıca demektir. Ve Tikkun Hatzot, Mehitza’nın (bölünme) Tikkun’nu, Keduşa’nın Klipa’dan ayrılmasının, yani alma arzusu içindeki kötü hissin ıslahı ve ihsan etme arzusuna bağlanmadır.
Golah (sürgün), Ge’ulah (kurtuluş) harflerinden oluşmuştur. Bu demektir ki, dünyanın Aluf’unu (Birinci) Golah’a yaymalıyız ve sonra hemen Ge’ulah’ı hissederiz. Bu “Zararlı olanı koruyan, zarar göreni, elindeki en iyiyle telafi etmelidir,” sözünün anlamıdır. Ve “aşağıda yargı olduğunda, Yukarıda da yargı vardır.”