e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Baruh Halevi Aşlag (Rabaş) > Kabala Kütüphanesi > Makaleler > Çalışmada “Şabat Arifesinde Çaba Sarf Etmeyen, Şabat Günü Ne Yiyecek” Nedir?

Çalışmada “Şabat Arifesinde Çaba Sarf Etmeyen, Şabat Günü Ne Yiyecek” Nedir?

Makale No: 7, 1989

Bilgelerimiz dedi (Avoda Zara 3), O’na dediler ki, ‘Dünyanın Efendisi, bize peşinen ver, biz yapacağız.’ (Tora’yı bize şimdi ver ve onu uygulayacağız.) Yaradan onlara şöyle dedi: ‘Ahmaklar, Şabat [Sebt] arifesinde çalışan, Şabat’ta yiyecek. Şabat arifesinde çalışmayan, Şabat’ta nereden yiyecek?”

Çalışmada şunu anlamalıyız: 1) “Şabat arifesindeki çaba” nedir? 2) Çalışmada “Şabat” nedir? 3) “Şabat” niteliğini elde etmek için neden çaba sarf etmeliyiz?

Şabat’a “cennet ve yeryüzünün yaratılmasının sonucu” denildiği bilinmektedir. Yani cennet ve yeryüzünün yaratılış amacı Şabat içindi. Başka bir deyişle, O’nun yarattıklarına iyilik yapma arzusunun ifşası herkese ifşa olduğu zaman buna “Şabat” denir. Bundan, O’nun rehberliğinin iyi ve iyilik yapan şeklinde olduğunu herkese ifşa etmek için büyük bir iş olduğundan, O’nun Bütün işlerinden Şabat ettiği (dinlendiği/durduğu)” sonucu çıkar.

O zaman, çalışma, Hol’u (kutsal olmayan/hafta içi) Kodeş’e (kutsal’a) dönüştürmek anlamına geldiğinden, hafta içi niteliğinde yapılacak başka bir iş yoktur. Keduşa (kutsallık), kişi kendisini herhangi bir alma kabından ayırdığında ve tüm bu işi ihsan etme amacıyla yaptığında, Kodeş anlamına gelir, Kutsal olacaksın, çünkü ben kutsalım.” yazıldığı gibi. Bu, Yaradan veren olduğu için, yaratılanların da form eşitliğine ulaşması gerektiği anlamına gelir.

Fiziksellikte insanın sadece rızkı için çalıştığını görürüz. Rızk, vücudun beslendiği gıdalar anlamına gelir. Bu demektir ki, yiyecekler onun vücuda verdiği şeylerdir, hem yeme, içme vb. denilen fiziksel hayat, hem de onur, bilgi, güç, yönetim vb. denilen manevi besindir.

Bu besinleri elde etmek için insanın çaba göstermesi gerekir. Aksi takdirde, alamaz. Bu, insanın emeğine karşılık almaya can attığı besinlerin yiyecek yemek gibi, çabanın da yemek için hazırlık gibi olduğu anlamına gelir. Açıktır ki, çaba harcamaya uygun olmayan biri fiziksel ya da duygusal besinleri alamaz. Başka bir deyişle, bir kimse kendisine bir şey verilmesini isterse, verenin istediği şartlar yerine getirilmedikçe veren vermez.

Bu nedenle, ihsan etmek için” denilen Keduşa’da insan, kendisi için alma arzusuyla yaratılmıştır, ancak Veren, kişiden, Bütün işlerin cennet uğruna olacak.” olarak kabul edilen Kendisi için çalışmasını talep eder.” Aksi takdirde, Veren alıcıya kendini sevme kaplarında verirse, her şey Keduşa’dan bolluğu çalan Sitra Ahra’ya (diğer tarafa) gidecektir. Keduşa, kişinin yaptığının Yaradan için olduğu anlamına gelir. Niyet kendisi için ise, buna form eşitsizliği” denir ve bu, Keduşa’nın tam tersidir.

Ancak bu hem akılda hem de kalpte doğaya aykırı olduğu için buna “çaba” denir ve yemek için hazırlık budur. Yani insanın ihsan etmek” denilen Kli’yi elde etmek için kendisine değil, Yaradan’a fayda sağlamayı hedeflemesi, büyük bir emek ve zahmettir. Buna yemek hazırlığı”, denir yemek” ise “Şabat” tır.

Buradan, insanın kalbindeki dünyeviliği ortadan kaldırmak ve onun yerine Keduşa’yı yerleştirmek için çaba sarf etmemiz gerektiğinde çalışmanınhafta içi’’ kabul edildiği sonucu çıkar. Keduşa, Yaradan ile Dvekut (bağlılık) anlamına gelir ve dünyevi”, Yaradan’dan ayrılma anlamına gelir. Bütün çalışma, ihsan etme niyetini alma arzusunun üzerine yerleştirmektir. O zaman, kişi Yaradan’a bağlanır, “Sen kutsal olacaksın, çünkü ben Efendi kutsalım.” denildiği gibi. Bunun için, kişi Yaradan’ın vermek istediğini alabilen Kelim’i (kapları) edinir: yemek” denilen haz ve zevki. Bu Şabat yemeğidir ve “Şabat arifesinde (Şabat’tan önce) çaba sarf etmeyen Şabat günü ne yiyecek?” sözlerinin anlamıdır.

Baal HaSulam, kişisel fayda elde etmek için çalışmak değil, Yaradan uğruna çalışmak ve her şeyi Yaradan adına yapmak hakkında bir alegori verdi, aksi halde tüm bolluk Klipot’a gidecektir. Bu, Bir Bilgenin Meyvesi (Bölüm 1, s.158) kitabında şöyle anlatılmaktadır: Kendisi için herhangi bir işe ihtiyaç duymayan büyük, iyiliksever bir kral, yalnızca ülke halkını sevindirmek istemiştir. Ülkedeki tüm insanlara bir ferman göndermiş ve bu amaçla sarayında bir yer ayırmıştır.

Belirlenen yerin dışında çalışmanın yasak olduğunu ve mükâfatlarının çalıştıkları, kendileri için lezzetli yemekler hazırladığı yerde onlarla birlikte olduğunu açıkça belirtmiştir. İş başladığında, onlar kimin kendisi için çalışıp, kimin çalışmadığını öğrenmek için kralın işlerini incelemek üzere gözetmenler hazırladığını düşünmüşlerdir. Ancak kral saklanmıştır ve denetim yoktur. Fakat kendilerinin harika buluştan haberleri yoktur: Kral, lezzetlere ve şekerlemelere bir çeşit pis toz koymuştur ve panzehir olarak işyerine şifalı bir toz koymuştur.

Bununla, denetim kendiliğinden olmuştur. Onu sevenler, kralın emirlerini titizlikle yerine getirdiler ve tam olarak belirlenen yerde çalıştılar ve böylece şifa tozunu soludular. Yemek vakti geldiğinde şekerlemelerin tadı daha önce hiç tatmadıkları bir tattı. Doğal olarak, kralı övdüler.

Fakat kralın, bunun için onu sevmeleri gereken erdemini anlamayan alçaklar, denetim olmadığını görünce kralın emirlerini gerektiği gibi yerine getirmediler. Yemek vakti gelip şekerlemelerin tadına baktıklarında, ağızları bahsi geçen tozdan dolayı kötü bir tatla doldu ve kralı lanetleyip karaladılar.”

Buna göre, kurulan Tzimtzum (kısıtlama) ve yargı nedeniyle Tora ve Mitzvot’ta (emirlerde/iyi işlerde) bulunan haz ve zevki hissetmek imkânsızdır, dolayısıyla alma kaplarında herhangi bir ışık hissetmek imkânsızdır. Alma kaplarında, ışık ve Kli (kap) arasındaki form farklılığından dolayı yalnızca karanlık ve ölüm vardır. Bu nedenle, alma kapları ile Tora ve Mitzvot’ta tat hissetmek istediğimizde, orada tat yoktur. Alma kaplarında, bizler yalnızca fiziksel hazlarda tat elde ederiz, tatlılığın ifşa olduğu yerde kişi fiziksel tatları edindiği zaman.

Bu bilerek yapılmıştır ki, yaratılış var olsun, böylece kişi Yaradan ile birleşme için Kelim” olarak adlandırılan ihsan etme kaplarını almadan önce bile haz alacak bir şey olsun, yani kişi haz aldığında Yaradan’dan uzaklaşmış olmaz. Ve insanın canlılık ve haz aldığı bir şeye sahip olması için, kapların kırılması nedeniyle ince bir aydınlanmanın parladığını, üzerinden tüm bedensel hazların beslendiği Klipot’ta (kabuklar) parlayan küçük bir Keduşa aydınlanmasının olduğunu öğrendik.

Bu nedenle, fiziksel hazlarda, bir kişi haz ve yüksek ruhlara sahip olabilir. Ama O’nun yarattıklarına iyilik yapma arzusundaki birincil niyet olan gerçek hazları hissetmeye gelince, orada gizlilik ve saklanma tozu, karanlık ve acı vardır ve Tora ve Mitzvot’ta tat yoktur. Yani saklanma ve gizlilik, Tzimtzum’un ıslahı ile oraya yerleştirilen acı tozdur.

O, iyileştirici tozu Tora ve Mitzvot’ta emeğin içine yerleştirmiştir. Yani şifalı tozu tam olarak Tora ve Mitzvot’ta çaba sarf etmekte bulursunuz. Ve neden özel olarak çabadadır ve sırf Tora ve Mitzvot’a bağlı kalmak, bir kişiyi yemekteki acı tozdan iyileştirmek adına şifalı tozu almak için yeterli değildir? Bunu anlamak için öncelikle Yaradan’ın yemeğe yerleştirdiği acı tozu iyileştiren tozun ne olduğunu ve şifalı tozu elde etmek için bir yer bulabileceğimiz Tora ve Mitzvot’taki çabanın ne olduğunu bilmeliyiz.

Asıl emeğin mantığa karşı çalıştığımızda olduğu bilinmektedir. Yani, bir insan neden çalışması gerektiğini bilmediğindedir ve mantığına karşı çalışması gerekir. Bu çok zordur ve buna Tora ve Mitzvot’ta emek” denir. Ancak, bir kişinin neden Tora ve Mitzvot’ta mantığa karşı çalışması gerektiğini -ki bu çok zordur- ve herkesin buna muktedir olmadığını ve neden Tora ve Mitzvot’ta herkesin yapabileceği bir şekilde mantık dâhilinde çalışamadığımızı anlamalıyız.

Mesele şu ki, emek” denilen mantık üstü olanın ne olduğunu bilmeliyiz zira Tora ve Mitzvot’a bağlılıkta çabalamak zorundayız. Şöyle ki insan kendisi için alma arzusuyla yaratılmıştır. Bu alma arzusunda bir ıslah olduğundan, bolluğun alınmasında form eşitsizliği olmayacaktı, daha ziyade bolluğun alınması sırasında bile kişiform eşitliği” olarak adlandırılan Dvekut’ta kalacaktı, bu yüzden bir Tzimtzum ve kısıtlama yapılmıştır.

Bu demektir ki, bir kişi alma kaplarında zevk ve haz almak istediğinde, hiç ışık görmez, sadece karanlık görür, buna “ışıksız alan” denir. Bununla birlikte, kişi O merhametli olduğundan, sen de merhametlisin.” olarak kabul edilen ihsan etme kaplarını biçimlendirmelidir.

Bu Kelim’leri nasıl elde edebiliriz? Bu, ihsan etme kaplarını elde etmek için Tora ve Mitzvot ile meşgul olduğumuzda, Tora ve Mitzvot’taki emekle yapılır. Bu, bir kişinin Tora ve Mitzvot’taki çalışması için herhangi bir ödül almak istemediği anlamına gelir, ancak ödülü ve ödemesi, her şeyi kendi iyiliği için değil, Yaradan’ın hatırı için yapacak güce sahip olacak olmasıdır.

Bu demektir ki, kişi kendi adına ödül almak, zevk ve haz elde etmek için Tora ve Mitzvot’a uyuyorsa buna Tora ve Mitzvot’u akılla uygulamak” denir. Yani beden buna itiraz etmez, çünkü bu hazdan kendisi için alacağına inandığı ölçüde buna mantık içinde” denir.

Maimonides bu nitelik hakkında şöyle söyler: Küçüklere, kadınlara ve eğitimsiz insanlara öğretirken, onlara sadece korkudan ve ödül almak için çalışmaları öğretilir. Bilgi edinip çokça bilgelik kazanıncaya kadar, onlara bu sır azar azar öğretilir.” (Hilhot Teşuva, s. 60b)

Maimonides sözlerinden, Tora ve Mitzvot’u uygulamanın iki yolu olduğunu görürüz: 1) Kişinin kendi iyiliği için, bu da ödül almak ve mantık üstü çalışmamak içindir. Ödül ve cezaya inandığı ölçüde, kişi her şeyi kendi menfaati için aldığından, bu çalışmaya mantık içinde olan cahillerin çalışması” denir. Çalışmada bu emek olarak kabul edilmez (her ne kadar genel halk bunu emek olarak kabul etse de.)

2) Tora ve Mitzvot’ta emek. Yani, bunun için herhangi bir ödül almak adına olmaksızın kişi Tora ve Mitzvot ile meşgul olur. Aksine, tamamen Yaradan için çalışır. Bu mantığa aykırıdır, çünkü mantık kişinin kendi iyiliği için çalışmasını zorunlu kılar. Bu nedenle, kendi iyiliği için değil, yalnızca Yaradan için çalışma gücü elde etmek adına, kişi Tora ve Mitzvot’u uyguladığını söylediğinde, beden tüm gücüyle direnmeye başlar ve Ne? Sen deli misin? Yaradan’ın önünde kendini iptal etmeye mi çalışıyorsun? Söyle bana, bundan ne elde edeceksin? ”diye haykırır.

Bu yol büyük emek” olarak kabul edilir, çünkü bu doğasına zıt olduğundan, haklılık ve ortak akıl bedenle yan yana geldiğinde, kişi kendi bedenine karşı savaşmak zorundadır. Buna emek” denir, çünkü bu, mantık üzerindedir ve beden Yaradan için çalışmayı kabul etmez.

Bu, Tora ve Mitzvot’u emekle uygulamak olarak kabul edilir. Yani, Tora ve Mitzvot’a bağlılığıyla, kişi tam olarak emek biçiminde öğrenerek elde edilebilecek ihsan etme niteliğiyle ödüllendirilmek ister – bilgelerimizin Kötü eğilimi ben yarattım; Tora’yı da şifalı bir ot olarak yarattım, çünkü içindeki ışık onu ıslah eder.” dediği niyetle Tora ve Mitzvot ile meşgul olduğu zaman.

Bu, kişinin Yaradan’a karşı sevgisi olmadığını, daha ziyade kendisini sevdiğini gördüğü anlamına gelir. Yaradan adına tek bir hareket yapamaz çünkü beden buna karşı çıkar. Her seferinde üstesinden gelir, ancak ilerleyemez. Aksine, tam tersidir: Üstesinden gelmek için harcadığı onca emekten sonra, ilerlemekten çok gerilediğini görür.

Bu emek kişiye Yaradan’ın ona yardım etmesi için dua etmesi adına yer verir. Buradan, gerilediğini her gördüğünde aslında duasında ilerlemekte olduğu sonucu çıkar, çünkü gördüğü gibi, hedeften uzaktır ve bu nedenle, tehlike yerini gördüğü için daha yürekten dua edebilir.

Bu, kötünün onu alt edebileceğinden ve mücadeleden kaçması gerektiğini düşündüreceğinden kişinin korktuğu anlamına gelir. Yani beden, bu çalışmanın halka değil, güçlü karakterli insanlara verildiğini düşünmesini sağlar. Şimdi hakikat yolunda yürümeyi, yani kendi iyiliği için değil, Yaradan uğruna yürümeyi kendi üzerine almış olsa da, başaramadığı ve gerilediği için, kötünün ona galip gelmesinden ve mantık içinde bedenin haklı olduğunu düşündürmesinden korkar, zira gerçeği gördüğünden, bedenin ona söylediklerinden şüphe duymaz ve bu çalışmanın seçilmiş bir azınlığa ait olduğunu düşünür.

Bu nedenle, bu onu mücadeleden kaçma tehlikesinden kurtarmak için kalbinin derinliklerinden Yaradan’a dua etmeye sevk eder. Dünyanın efendisi, lütfen şimdi bana yardım et, hala Sana dua edecek gücüm varken, daha sonra ne olacağını bilmediğimden; Senden yardım isteyecek biri olmayabilir.”

Bu nedenle, Dünyanın efendisi, ruh hala içimdeyken bana yardım et, çünkü daha sonra öleceğimden ve ayrılığa düşebileceğimden korkuyorum.” der ki bu umutsuzluktur ve hiçbir şey yoktur ve orada O’na dua etmeyi mümkün kılmak için küçücük bir ölçü bile olsa Yaradan’a inanç yoktur.

Umutsuzluğa düşen insan, artık yardım istemez. Kişi, safhasından çıkacağına güvendiği sürece, Elinizin altında olan her şeyi yapın.” örneğinde olduğu gibi çalışmaya devam eder.

Bundan, emeğin, kişinin ihsan etme içinde çalışmak istemesi gerçeğinin, onun emek vermesine neden olduğu sonucu çıkar. Bu da kişinin Yaradan’ın kendisine yardım etmesi için dua etmesine ve Arınmaya gelene yardım edilir.” diyen bilgelere inanmasına neden olur.

Sonuç olarak, iyileştirici toz emekte bulunur. Yani, Lişma’ya ulaşmak için Tora ve Mitzvot’taki çalışması, ardından edindiği Lişma, onun haz ve zevk” denilen yemekten haz alma kabiliyetine sahip olmasını sağlar. Kişi hâlihazırda yemekteki gizlilik ve saklılığı ortadan kaldıran ihsan etme kaplarına sahip olduğu için, zira gizlilik, yemeğin tadına bakmak isteyen herkesi uzaklaştırır ve kişi yemek hakkında onun acı olduğunu söyler.

Bununla bilgelerimizin; ”Ahmaklar, Şabat arifesinde çalışan, Şabat’ta yiyecek.” dediklerini yorumlayabiliriz. Çalışmada “Şabat yemeği” nedir diye sorduk. Bilgelerimizin dediği gibi yorumlamalıyız ki Yaradan, Adam HaRişon’u yaratırken, Bu nasıl bir şey? Kulesi bollukla dolu, fakat misafiri olmayan bir kral gibidir.” dedi. Yemeğe bollukla dolu bir kule” denir.

Buna “Şabat yemeği” denir. Bu emeğin tamamının hafta içi (İbranice: ayrıca, laik günler”) olduğu, ihsan etme kaplarının edinilmesi olan çalışmanın tamamlanmasından sonradır. Haftanın (laik) günlerine, tüm İsrail için genel yemeği alabilen Kelim’in yapımı olan altı günlük eylem” denir. Bu, bilgelerimizin “İsrail” olarak adlandırdıkları ıslahın sonunda olacaktır, dünyanın yaratılması İsrail içindi dedikleri gibi. Başlangıçta (Tanrı) yarattı ve İsrail dışında başlangıç yoktur.” yazıldığı gibi, “İsrail’in başlangıcı”. Başka bir deyişle, bollukla dolu kule tüm kolektif içindir.

Bireysel olarak yemek, kişinin eylemlerini ıslah ettiği ve Yaşar-El (Yaradan’a doğru) olarak adlandırılan “İsrail” safhasına geldiği zamandır. Bu, kişinin tüm eylemlerinin El (Tanrı) denilen Yaradan adına olduğu anlamına gelir. O zaman bireysel olarak yemek” ile ödüllendirilir. Islahın sonunda, tüm bireyler, şifalı toz alegorisinde belirtildiği gibi, Yaradan’ın “Şabat arifesinde çaba sarf eden Şabat günü yiyecek.” dediği gibi, yemeği almaya uygun Kelim ile geleceklerdir.

Başka bir deyişle, Tora ve Mitzvot’ta emek sarf ederek, orada, emekte, Tzimtzum’u ve gizlenmeyi iptal eden şifanın yemekte yattığını bulacaklardır.

Buna göre, Masehet Şabat’ta (s. 119) sunulanı yorumlamalıyız: Hükümdar, Rav Joshua ben Hanania’ya, ‘Şabat yemeğinin neden bu kadar güzel bir kokusu var?’ dedi. Rav; ‘Bizim Şabat denilen, içine koyduğumuz özel bir baharatımız var ve bu ona güzel bir koku verir.’ dedi. Hükümdar ‘Bize biraz ondan ver.’ dedi ve Rav, ‘Şabat’ı yerine getirene bu faydalıdır ve Şabat’ı yerine getirmeyene hiçbir faydası yoktur.’ diye cevapladı.

Kelimenin tam anlamıyla Şabat’ı yerine getiren kişi ile ilgili olsa da, çalışmada “Şabat’ı yerine getirmek” kelimesini Ve babası meseleyi muhafaza etti.” sözleriyle yorumlamalıyız. Yani kişi oturur ve bekler ve şöyle der: “Şabat yemeğine ‘613 emanet şeklinde 613 Mitzvot içinde kıyafetlenmiş haz ve zevk’ denildiği için, kokusu güzel olan Şabat yemeğini alabilen Kelim’i ne zaman elde edebileceğim?’’

Sulam’da (Zohar üzerine yorum) (1. Kısım)’da yazıldığı gibi, Her Mitzva’da özel bir ışık emanet edilmiştir. Bu Şabat yemeği olarak kabul edilir. Bu 613 Mitzvot’u; ‘İçindeki ışık onu ıslah eder’ niteliğine nasıl ulaşılacağına dair ipuçları anlamına gelen tavsiyeler olarak uygulamakla geldiğinden, bunu özellikle çalışma ve emekten sonra alabiliriz.’’

Bu nedenle, uygulayan biri”nin anlamı, 613 Mitzvot’u ihsan etmeye nasıl ulaşılacağına dair tavsiyeler şeklinde uygulamaktır, çünkü tam olarak ihsan etme kaplarında Şabat yemeğinin tadını çıkarabiliriz, çünkü o zaman Tzimtzum ve gizlilik, ihsan etme kaplarında haz ve zevkten kaldırılmış olur. Bu, şifalı toz hakkında yukarıda bahsedilen alegori gibidir: 613 Mitzvot’u tavsiyeler olarak uygularken bulunan toz, haz ve zevkin üzerinde yatan acı tozu iyileştirir. Bu nedenle, Tora ve Mitzvot’ta bulunan ihsan etme kaplarını emek yoluyla elde edemezsek, haz ve zevk üzerindeki gizlilik kalır.

Bununla bilgelerimizin söylediklerini yorumlayabiliriz (Avot 2:21), Emeklerinizin karşılığında size ödeme yapması için ev sahibinize güvenebilirsiniz ve bilin ki; erdemlilerin ödülü gelecekte verilir.” Bu şaşırtıcıdır, çünkü bizler ödül almak için çalışmamalıyız. O halde niçin “Bilin ki, erdemlilerin ödülü gelecekte verilir.” derler? Buna göre, bilgelerimizin erdemlilerin gelecekteki ödülünün ne olduğunu bize açıkladığını yorumlamalıyız.

Yani mükâfat almak için verdikleri bütün emekler, onların mükâfatının ne olduğu bize anlatıldı. Bu gelecektedir, yani yalnızca, ihsan etme kapları olan Bütün işlerin cennet uğruna olsun.” diye çalışmakla ödüllendirileceklerdir. Bunun için, alma kapları olan şimdi sahip olduklarından farklı Kelim’i gelecekte” edinmek adına, tüm emeklerini verirler. Gelecekte onlar ihsan kapları ile ödüllendirileceklerdir ve Erdemlilerin mükâfatı gelecektedir.”in anlamı budur.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,101