Şubat 1988
“Yaradan’a katkıda bulunmak için zengin daha fazla ve fakir yarım Şekel’den daha az vermeyecek.”
“Fakir” ve “zengin”, bilgi bakımından fakir veya tam tersi demektir. Şekel, “terazi” yani tartılacak taşlar anlamına gelir. Başka bir deyişle, insan içinde bulunduğu durumu derinlemesine düşünmelidir. Her zaman yarı yarıya bir durumda olduğunu bilmelidir, bilgelerimizin dediği gibi, “Kişi kendini her zaman yarı günahkar olarak görmelidir” (Kiduşin 40b).
Kişi, zengin olan, daha fazla Tora ve iyi eylemlere sahip olan birisinin olduğunu, dolayısıyla artık “yarı” durumunda olmadığını düşünmemelidir. Aksine, “Dostundan daha büyük olanın, eğilimi de ondan daha büyüktür” (Sukkah 52b) ifadesinde olduğu gibidir.
Bu nedenle, zengin ve fakir arasında, kendimiz için iyi ya da kötü yolu tartabiliriz. Tartmak, katkıyı Yaradan’a vermeye karar vermek demektir. Bu, bir bakkala giren ve tüccarın malları tarttığı bir kişi hakkındaki alegoriye benzer. Dükkânda çok sayıda müşteri varsa, her biri tüccarın kendisi için tarttığını düşünür.
Burada da durum aynıdır: Sitra Ahra [diğer taraf] onun kendisi için ve Keduşa’nın [kutsallık] da kendisi için tartmasını ister. Ayet bununla ilgili olarak, “Yaradan’a katkıda bulunmak” der yani Yaradan için tartıyordur. Ayrıca, “yarım”, bir eksiklik anlamına gelir ki bu da Kli’dir [kap], zira Kli olmadan ışık olmaz. Bu nedenle, Kli ve ışık tek bir anlayış olarak kabul edilir. Işık bir yarımdır ve Kli bir yarımdır ve ikisi de gerçeğin -eksiklik ve ifşadan- ayırt edilmesini sağlar.
Bu onun “yarım Şekel” demesinin anlamıdır, bu demektir ki kişi kendisinin yarıma yani bir eksikliğe sahip olduğunu görmeli ve aynı zamanda doyumu almaya uygun olduğunu yani eksikliği almaya da uygun olması gerektiğini görmelidir.