e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Sabah Dersi Materyalleri > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi 2021 > Sabah Dersi Materyali – Kalbin Kırılması – Ocak 26

Sabah Dersi Materyali – Kalbin Kırılması – Ocak 26

1) Rabaş, Makale 2, Çalışmada, “Ey İsrail, Efendine Tanrına Geri Dön,” Nedir? (1991)

Eğer kalp kırılırsa, yani alma arzusu kalbi kontrol ederse, bolluk oraya giremez çünkü alma arzusunun aldığı her şey Klipot’a [kabuklara] gidecektir. Buna “kalbin kırılması” denir. Bu yüzden kişi Yaradan’a dua eder ve der ki, “Bana yardım etmek zorundasın, çünkü ben herkesten daha kötüyüm, zira kalbimi alma arzusunun kontrol ettiğini hissediyorum ve bu yüzden de benim kalbime Keduşa’dan hiçbir şey giremez. Ben lüks bir şey istemiyorum, tek istediğim Yaradan uğruna bir şey yapabilmek ve buna hiçbir şekilde muktedir değilim, bu nedenle yalnız Sen bana yardım edebilirsin.

Bununla şu yazılanı yorumlamalıyız, “Yaradan kalbi kırık olana yakındır.” Bunlar Yaradan’ın yardımını isterler ki böylece kalpleri kırık olmasın, bütün olsun. Bu ancak eğer kişi ihsan etmekle ödüllenirse olabilir. Bu nedenle, kişi Yaradan’dan ona ihsan etme arzusu vermesi için dua eder, zira bu dünyada başka bir şeyden değil, yalnız Yaradan uğruna çalışabilme becerisinden yoksun olduğunu görür. Bu yüzden yalnız Yaradan’a yakın olmayı talep eder, şöyle bir kural vardır, “ölçüsüne göre ölçülür.” Bu nedenle Yaradan onu yakınına getirir. “Yaradan kalbi kırık olana yakındır,” sözlerinin anlamı budur.

2) Rabaş, Makale 19, Firavun’a Doğru Gel-1 (1985)

Gerçekte, insanların geri kalanından daha kötü olduğu için, Yaradan’ın kendisine çok fazla yardım etmesine ihtiyacı olduğunu anlayan kişi, duasının cevaplanması için daha uygundur, şöyle yazıldığı gibi, ‘Yaradan, kalbi kırık olana yakındır ve ezilmiş ruhu kurtarır’.

Bu yüzden kişi, Yaradan’ın onu daha yakına getirmesi için uygun olmadığını söylememelidir, bunun nedeni, kişinin çalışmasında aylaklık etmesidir. Bunun yerine kişi daima üstesinden gelmeli ve umutsuz düşüncelerin zihnine girmesine izin vermemelidir, bilgelerimizin söylediği gibi (Berachot, 10), ‘Keskin bir kılıç boynuna yerleştirilmiş olsa bile, kişi merhameti inkâr etmemelidir’, şöyle söylendiği gibi (Eyüp, 13), ‘Beni katletse bile, O’ndan ümidimi kesmeyeceğim’.

‘Boynuna yerleştirilen keskin kılıç’ ifadesini yorumlamalıyız; bunun anlamı şudur, kişinin boynuna asılmış olan ‘kendini-sevme’ denen kötülüğü, onu Keduşa’dan ayırmış ve bunun hükmünden çıkmanın imkânsızlığını, ona gösterilmiş olsa bile gördüğü bu resmin gerçek olmadığını söylemelidir.

Ancak, ‘Merhameti inkâr etmemelidir’, çünkü o zaman kişi, Yaradan’ın ona merhamet yani ihsan etme niteliği vereceğine inanmalıdır.

3) Baal HaSulam, 57. Mektup

Bu dünyada insanın kendini çaresizlikte görmesinden daha mutlu başka bir durum yoktur. Bu demektir ki, çabalamış ve yapabileceğini düşündüğü her şeyi yapmış fakat bir şifa bulamamıştır. Ancak ondan sonra O’nun yardımı için tüm kalbinden duaya gelir çünkü şundan emindir ki, kendi çalışması ona yardım etmeyecek. Kendinde biraz güç hissettiğinde, duası bütün olmaz çünkü kötü eğilim gelir ve ona şöyle der, “Önce yapabileceğini yap, sonra Yaradan’a layık olursun.” Bununla ilgili şöyle denir, “Yaradan yüksektir ve bayağı olan görür.” Kişi çalışma için çabalayıp, hayal kırıklığına uğradığında, herkesten daha aşağıda olduğunu bilerek gerçek bayağılığa gelir ve bedeniyle ilgili iyi hiçbir şey yoktur. Bu sırada duası bütün olur ve O’nun cömert elini tutar.

4) Rabaş, Makale 34, Çalışmada, Onların Meyvelerini Bu dünyada Yemek ve Depozitinin Sonraki Dünyaya Kalması, Nedir? (1991)

Yalnızca, bu mücadeleden kaçmak isteyen ama gidecek başka bir yerleri olmayanlar zira başka hiçbir şeyde tatmin bulamayanlar, işte bu kişiler çalışmadan ayrılmazlar. Çıkışları ve inişleri olmasına rağmen ümitsizliğe düşmezler. Yazıldığı üzere, İsrail çocukları çalışmaktan iç çektiler, yüksek sesle ağladılar ve onların yakarışı Yaradan’a yükseldi. Bunun anlamı şudur; Çalışma yüzünden ağlayıp yakardılar, çünkü çalışmada Yaradan’ı memnuniyet ihsan edebilecek ve Mısır’dan çıkacak yani “alma arzusunun kontrolünden çıkıp ihsan etmeye girecek” kadar ilerlemediler. .  İşte o zaman Mısır’dan çıkışla ödüllendirildiler. Çalışmada buna, “alma arzusunun kontrolünden çıkıp, ihsan etme çalışmasına girmek,” denir.

5) Baal HaSulam, Şamati 209- Duada Üç Koşul

Duada üç koşul vardır:

  1. Çağdaşlarının hepsinden daha kötü durumda olmasına rağmen, O’nun kurtarabileceğine inanmak; onu kurtarmakta “Efendi’nin eli kısa mı kalacaktır” ki. Aksi takdirde, “Ev Sahibi kendi kaplarını koruyamaz” ki.
  2. O artık yapabileceği her şeyi zaten yapmıştır, daha fazla çareye sahip değildir ve de durumu için şifa görmemiştir.
  3. Eğer O, yardım etmezse, ölmesi hayatta olmasından daha iyi olacaktır. Dua kalpteki kayıptır. Daha fazla kaybettiğinde, duasının ölçüsü de artar. Açıkçası, lüksten yoksun biri, ölüme mahkûm edilmiş biriyle aynı değildir, eksik olan sadece infazdır ve o zaten demir zincirlerle bağlıdır ve hayatının bağışlanması için ayakta durur ve yalvarır. Kesinlikle dinlenmeyecek, uyumayacak ya da hayatı için dua etmekten bir an bile ayrılmayacaktır.

6) Baal HaSulam, Şamati 5 Lişma Yukarıdan Gelen Bir Uyanıştır ve Neden Aşağıdan Bir Uyanışa İhtiyaç Vardır?

Dua bütün olmalıdır, kalbin derinliğinden. Şöyle ki kişi yüzde yüz bilir ki kendisine dünyada Yaratan’dan başka hiç kimse yardımcı olamaz.

Peki, kişi, Yaratan’dan başka hiç kimsenin yardımcı olamayacağını nasıl bilebilir? Kişi bunu ancak elindeki tüm gücü harcadıktan sonra kendisine hiç bir şeyin yardımcı olmadığını görünce anlayabilir. Dolayısıyla, “Yaradan adına” koşulunu edinmek için kişi dünyada elinden mümkün olduğunca gelecek her şeyi yapmalıdır. O zaman kişi tüm kalbiyle dua edebilir ve Yaratan duasını duyar.

7) Rabaş, Not 42, Yaratan’a Sevinçle Hizmet Edin

Zohar sorar, “Efendi kalbi kırık olana yakındır” yazılıdır. Niyeti ihsan etmek olan Yaradan’ın bir hizmetçisi, Krala hizmet ediyorken mutlu olmalıdır. Bu çalışma sırasında sevinci yoksa, bu kişinin Kralın yüceliğinin takdirinden yoksun olduğunun bir işaretidir.

Bu nedenle, eğer bir kişi hiç sevinci olmadığını görürse, düzeltmeler yapmalıdır, yani Kralın yüceliği hakkında düşünmelidir. Hâlâ hissetmiyorsa, O’nun yüceliğini hissetmek için gözlerini ve kalbini açması adına Yaradan’a dua etmelidir.

Burada iki anlayış gelişir: 1) Kralın yüceliğine dair bir his duymadığı için kişi pişman olmalı. 2) Pişmanlıkları sadece almak için olan diğer insanlar gibi değil de maneviyatla ilgili olduğu için mutlu olmalıdır.

Pişmanlıklarımızın maneviyat üzerinde olması gerektiğinin farkındalığını kimin verdiğini bilmeliyiz ve Yaradan’ın, kendi içinde Yaradan’ın kurtuluşu olarak kabul edilen manevi eksiklik düşüncelerini göndermiş olmasından mutlu olmalıyız. İşte bu yüzden mutlu olmalıyız.

8) Rabaş, Makale 25, Tövbe Edenin Mutluluk İçinde Olması Gerektiği, Ne Anlama Gelir? (1991)

Kişi Yaradan çalışmasından uzak olduğunu hissettiğinde ve böylece Yaradan’ın uzaklığı nedeniyle kalp kırıklığına geldiğinde ve Yaradan’ın onu yakınlaştırmasını istediğinde, buna “bağış yapmayı istemek,” denir, Yaradan’a yaklaşmak anlamına gelir ve Yaradan’ın ona yaklaştığı kesindir.

Bunun kanıtı, O’nu uzakta görmesi, yani Yaradan’dan uzak olduğunu hissetmesidir. Bu anlamda kişi, Yaradan’ın kendisine yaklaşmasından ve Yaradan’ı uzakta görmesinden “neşe” duymalıdır. Bu sevinç, kişinin Yaradan çalışmasına önem vermesine sebep olur. Yani, Yaradan’dan uzaklaştığını hissettiği halde, Yaradan’ın kendisine biraz yakın olduğunu söyler ve bu bakımdan kişi bundan bütünlüğe sahip olduğunu söylediğinde, zaten “kutsanmış” olarak kabul edilir. O zaman, Yaradan’ın kendisini yaklaştırmasıyla gerçekten ödüllendirilebilir, bu da “kutsanmış olan kutsanmışa tutunur,” demektir, yani Yaradan’a yakın olduğu duygusuyla ödüllendirilecektir.

9) Baal HaSulam, 34. Mektup

Davamız için acele etmeli, kapıyı çala çala, yorulmadan, sonu gelmeyen bir şekilde çalışmalıyız, O, cevap vermese bile zayıf düşmemeliyiz. İnanıyoruz ki, O bizim dualarımızı duyar ve bizi bekler, “Tanrı’nın eli kısa olmayacak,” olduğundan, bereketi almak için Kelim (kaplar) sahibi olduğumuzda, bir defada her duamız için cevap alırız.

10) Baal HaSulam, 34. Mektup

Kralın sarayında durabilmek için daha fazla güce ihtiyacımız var, Yaradan’dan tam bir arzu edinene kadar yorulmadan bekleyip, kapıyı çalın.

Bu nedenle kralın sarayına girmeden önce bu alışverişi öğrenmek zorundayız yani Yaradan’dan arzuyu alana kadar gücümüzü toplamayı ve demirden bir sütun gibi durmayı, şöyle yazıldığı gibi, “Durup, dinlenme.” Yaradan sessiz kalmış gibi görünse de sen sessiz kalmayı aklından bile geçirme. “Durup, dinlenme.” Yaradan’ın sessizlikle amaçladığı şey, hiçbir kusur olmadığında sana kralın sarayında durma gücünü vermektir. Bu nedenle, “O’na rahat verme.”

11) Rabaş, Makale 15, Çalışmada, “Erdemli Günahkâr Tarafından Görünür Hale Getirilir,” Ne Demektir? (1989)

Şöyle yazılmıştır, “Af et, ey Tanrım, çünkü ben sefilim. İyileştir beni, ey Tanrım, kemiklerim dehşete düştü ve ey Tanrım, daha ne kadar? ” Yani, durumumun diğer herhangi bir kişiden daha kötü olduğunu hissettiğim, maneviyattan hiç etkilenmediğim bir durumda daha ne kadar kalacağım.

Bu nedenle, “Sen, her ağzın duasını işitirsin” diye yazana inanmaktan başka seçeneği yoktur. Baal HaSulam, kişinin Yaradan’ın her ağızın duasını duyduğuna inanması gerektiğini açıkladı, yani dünyada daha düşük ve daha kötüsü olmayan dünyadaki en kötü ağız bile. Yine de, bilgelerimizin dediği gibi, Yaradan onu duyar, “Arınmaya gelene yardım edilir.”

12) Rabaş, Makale 24, Sadaka ve Hediye Arasındaki Fark (1986)

Uzun bir süre boyunca çaba gösterip eksikliğinde bir tatmin görmemek, kişinin içine azap ve acı verir, çünkü çaba göstermiş ama ilerleme görememiştir. O zaman aklına birer birer düşünceler gelmeye başlar. Bazen bu bir çaresizlik kıvılcımıdır, bazen kişi güçlenir, ama kişi bir kere daha bu durumundan düşer, bu böyle tekrarlanır. Nihayet gerçek eksiklik kişinin içinde biçimlenir, bunu çıkış ve inişlerdeki çabası ile edinir. Bu çıkış ve inişler Yaradan ile Dvekut bahşedilmediği için her defasında ona acı verir. Nihayet çabanın kabı yeteri kadar dolduğu zaman, buna Kli denir. Sonra, bunun dolumu Yaradan’dan gelir, zira şimdi bu gerçek bir Kli’dir.

13) Baal HaSulam, Şamati 18- Çalışmada, “Ruhum Gizlice Ağlayacak,” Nedir?

Gizlilik kişinin gücünü aştığında ve manevi yoldaki ilerleyişi tatsızlaştığında, kendi içerisinde sevgi ve korku hislerini göremez, kutsallığa yönelik bir yaklaşım yapamaz bir duruma geldiğinde, işte o zaman kişinin tek çaresi Yaratan’a dönüp kendisine merhamet göstersin, gözlerini ve kalbini örten perdeyi kaldırsın diye ağlamaktır.

Ağlamak meselesi çok önemlidir. Bilgelerimizin yazdığı üzere: “Tüm kapılar kilitlidir, gözyaşı kapıları hariç.” Dünyadakiler bunu sorgular: “Eğer gözyaşlarının kapıları kilitli değilse, diğer kapılara neden ihtiyaç vardır? Bu şöyledir denir: “Bu, kişinin arkadaşından çok ihtiyaç duyduğu bir şeyi istemesi gibidir. Ondan ricada bulunur ve her tarzda ona yalvarır, ancak arkadaşı talebine hiç kulak asmamaktadır. Kişi rica ve yalvarışlarının artık işe yaramadığını görünce, ağlayarak sesini yükseltir.”

Bununla ilgili şöyle denmiştir: “Tüm kapılar kilitlidir, gözyaşlarının kapıları hariç.” Peki, gözyaşı kapıları ne zamanlar kilitli değilmiş? Tüm diğer kapılar kesinlikle kapalı olduğu zaman. Ancak o zaman gözyaşı kapılarına yer vardır ve kişi onların kilitli olmadığını görecektir.

14) Rabaş, Not 626, Merhametli Olan Ne Yaparsa Hayır İçin Yapar

Kişi tamamen kayıp olduğu bir duruma geldiği, bu dünyada nasıl var olacağını göremediği ya da tutunacak hiçbir şeyi olmadığı, tüm taktikleri ve fikirleri tükettiği zaman tüm bu çaba ve emekten sonra her şey kaybolmuştur; kendini güçlendirmeli ve “Merhametli olan ne yaparsa hayır için yapar,” demelidir.

Başka bir deyişle, tüm bu kayıp olma durumunu onun üzerine Yaradan getirmiştir ve hayrı içindir. Şöyle ki, bunlar yoluyla en aşağı derecede olduğu bir duruma gelmiştir ve bununla yükselebilecektir. Yazıldığı üzere, “Yaradan yüksektir ve alçak olan görecektir,” zira kişinin kendini tamamen kayıp hissettiği durumdan daha aşağısı yoktur.

15) Rabaş, Makale 5, “Çalışmada Erdemlinin İyi İşleri Nesillerdir”, Ne Demektir? (1991)

Yaradan’dan, tüm eylemlerimizi O’nun için gerçekleştirebilmemiz için bize güç vermesini istiyoruz, yani Yaradan’ın uğruna için. Aksi takdirde, Sen bize yardım etmezsen, tüm eylemlerimiz sadece kendi yararımıza olacaktır. Yani, “değilse” anlamına gelen “Bize yardım etmezsen, tüm eylemlerimiz yalnızca kendimiz için, kendi çıkarımız için olacaktır, çünkü alma arzumuzun üstesinden gelme gücümüz yok. Bu nedenle, Senin için çalışabilmemize yardımcı ol. Bu nedenle, bize yardım etmelisin. ” Buna “Kendi uğruna için yap” denir, yani bunu yap, bize ihsan etme arzusunun gücünü ver. Aksi takdirde mahkûm oluruz; kendi menfaatimiz için alma arzusunda kalırız.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,096