e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

25. Mektup

1927, Londra

Ruh eşime, mumu sonsuza kadar yansın,

Sana yazmış olduğum Tora’daki yenilikleri anlamadığını söylemenle ilgili olarak diyebilirim ki, tüm bunlar senin için netleşmiş olmalı. Çalışma şeklini düzelttiğinde kesinlikle anlayacaksın. Bu yüzden sana onlardan bahsettim.

Günahlar ona ödül olur” sözüyle ilgili olarak şöyle bir açıklama yapmışsın; kişi Yaradan’ın huzurunda tövbe ettiğinde açık bir şekilde görür ki, onu bu kötülüklere Yaradan zorladı ama yine de sanki kendi kötülükleriymiş gibi onları ıslah etmek için isteyerek ruhunu çalışmaya verir. Bu şekilde günahlar ona ödül olur. Fakat bu hedefin merkezine ulaşmaya yetmez çünkü sonunda kötülüğü değil zorlamayı ödüle çevirmiş olur.

Ayrıca, Adam HaRişon’un günahını yorumladığında, onun ruhunu mecburi sürgüne mahkûm ederek ve zorlamayı hata olarak göstererek yoldan uzaklaşmış oluyorsun. Senin açıklamana göre bir bebeğin kendini kirletmesi veya babasının amelleri nedeniyle kirlenmesi arasında fark yok çünkü sonunda bebek kirlidir ve yıkanması gerekir, merak ediyorum da kir nasıl olur da saf olandan yayılır?

Son sözlerin içten çünkü sana ait olmayan bir yere girmişsin, kendine ait olmayan kıyafetlerle kendini saklama alışkanlığın nedeniyle özellikle senin için yazmış olduklarımı iyi anlamamışsın. Dilerim ki bu sözler, senin başkalarının alanına girmene engel olur, tıpkı Zohar’da yazdığı gibi, “Kişi olmaması gereken yere bakmamalıdır.”

Yazdıklarınla ilgili şöyle yazılmıştır, “Sen’in insanlarının, İsrail’in ihtiyacı sayısız.” Bir diğerinin benzeri gibi olan başka bir zaman yok, kapıdan kapıya, oradan buraya gidenler için kapılar açılmayacak. Durumlarındaki değişimlerin de sonu var. Tora’nın sözlerini yazarak onlara diyorum ki, bu şekilde en azından birkaç ay ve iyi zaman kazanmış olurlar. Fakat iyi zamanlar azsa ya da bozuk olan ıslah olandan fazla ise ve sözlerim unutuluyorsa ben ne yapayım?

Elbette insan aklı sözlerimi hiçbir surette anlamaz çünkü onlar kalbimin harflerinden oluşturulmuş ve söylenmiştir.

Girdiğin ve nasıl çıkılacağını bilmediğin düşünle ilgili olarak diyebilirim ki, meseleyi incelemekten yorgun düşmüşsün, genel olarak sevgiden tövbe eden kişi tam bir Dvekut’la yani en yüksek dereceyle ödüllendirilir ve günahları için hazır olan kişi cehennemdedir. Bunlar realitenin birbirine en uzak iki ucudur.

Öyle görünüyor ki, her şeyin önceden düzenlenmiş olduğunu göstermesi ve her bir ruhun zaten onun ışığında, iyiliğinde ve sonsuzluğunda yapılandırılmış olması haricinde, “bütünlük” olarak adlandırılması gereken “tövbe” kelimesiyle ilgili olarak çok dikkatli olmalıyız. Utanç ekmeği nedeniyle çamurdan bedenle kıyafetlenene kadar ruh kısıtlamaya gider ve sadece bu şekilde yaptığı tüm kötü eylemlerden elinde kalan ödülle beraber Tzimtzum’dan (kısıtlama) önceki köküne döner. Ödül genel olarak gerçek Dvekut’tur yani ruh utanç ekmeğinden kurtulur çünkü onun alma kapları ihsan etme kaplarına döner ve formu O’nu Yapan’la eşitlenir, bunu sana sık sık anlatmıştım.

Düşme yükselme amacıyla olursa, düşüş değil, yükseliş olarak kabul edilir. Gerçekte düşüşün kendisi duanın harfleri bereketle dolu olduğu için yükseliştir, kısa bir duada harflerin eksikliği nedeniyle bereket az olur. Atalarımız şöyle der, “Eğer İsrail günah işlememiş olsaydı sadece Musa’nın beş kitabı ve Joshua’nın kitabı onlara verilmiş olacaktı.”

Bu neye benzer? Genç bir oğlu olan zengin bir adama. Bir gün bu zengin adam uzun yıllar sürecek bir geziye gitmek zorunda kalmış. Fakat oğlunun o yokken servetini iyi yönetemeyeceğinden korktuğu için varlığını değerli taş, mücevher ve altınla değiştirip, tüm bunları saklamak için toprağa derin bir mahzen kazdırmış ve oğlunu da buraya koymuş.

Sadık hizmetkârlarını etrafına toplamış ve oğlunun yirminci yaş gününe kadar mahzenden çıkmasını engellemeleri emrini vermiş. Her gün ona yiyecek ve içecek götürecekler fakat asla ateş veya mum vermeyeceklermiş. Ayrıca güneş ışığının girmemesi için mahzenin duvarlarını sık sık kontrol etmelerini ve her bir çatlağı sıvayla kapatmalarını emretmiş. Sağlığı için ise her gün onu bir saat dışarıya çıkartmalarını, şehirde yürütmelerini fakat kaçmaması için çok dikkatli olmalarını, yirminci doğum gününde ise ona mum verip, camı açmalarını ve dışarı çıkmasına izin vermelerini tembihlemiş.

Doğal olarak oğlanın ıstırabı dayanılmaz olmuş, özellikle kaçmaya çalıştığında acımasızca dövüldüğü ve kendisi gün ışığından birkaç dakika yararlanıyorken, diğer çocukların belli bir saate bağlı kalmadan ve yanlarında gardiyanları olmadan sokaklarda yediğini içtiğini gördüğü zaman.

Fakat en çok da öz babasının emirlerinin bu ıstıraba neden olduğunu duyduğu zaman üzülmüş. Doğal olarak babasını yaşadığı tüm acının sebebi olarak görmüş.

Yirminci doğum gününde babasının emrettiği gibi hizmetkârlar ona mum indirmiş. Oğlan mumu yakıp etrafına bakınmış. Aman tanrım bir de ne görsün? Çuvallar dolusu altın ve her türden değerli mücevher.

Ancak bundan sonra babasının gerçek merhametini, tüm bu zorluğun onun iyiliği için olduğunu ve hizmetkârların onu mahzenden çıkaracağını anlamış. Mahzenden çıktığında başında ne gardiyan ne de zalim hizmetkârlar varmış. Tersine, dünyadaki insanların en zengini soylu bir adam haline gelmiş.

Gerçekte burada yeni bir şey yok çünkü başlangıçta da bu kadar zengindi fakat algısında kendini tüm bu günler boyunca çukura sıkışmış bir halde yoksul ve sefil olarak gördü. Şimdi ise tek bir anda muazzam zenginlikler elde etti ve çukurun dibinden çatının tepesine çıktı.

Bu hikâyeyi kim anlar? “Günahın” bir kişinin dahi dışarıya çıkmaması için dikkatle gözlemlenen derin mahzen olduğunu anlayan kişi. Senin anlayıp anlamadığının da merak ediyorum.

Çok basit: Mahzen ve dikkatli gözlemin hepsi “imtiyazlar” ve babanın oğluna olan merhametidir. O olmadan oğlanın babası kadar zengin olması mümkün olmaz. Fakat hatalar değil, “günahlar” asıl günahtır. İlahi irade onları buna zorlamaz. Daha ziyade zenginliği tekrar elde etmeden önce bu his kelimenin tam anlamıyla hüküm sürer. Fakat bir kez zenginliğini geri kazandığında, görür ki tüm bunlar babasının zalimliği değil, merhametidir.

Şunu anlamak zorundayız ki, baba ve biricik oğlu arasındaki tüm sevgi bağı, babanın oğlu için hissettiği mahzen, karanlık ve dikkati gözlemle alakalı şefkatin farkındalığına bağlıdır çünkü oğul babasının merhametinde büyük çaba ve yüce bir bilgelik görür.

Kutsal Zohar tövbeyle ödüllendirilen kişiye Kutsallığın, günlerce oğlunu görmediği için ıstırap çeken yumuşak kalpli bir anne gibi göründüğünü yazar çünkü her ikisi de büyük tehlike içinde olduklarından birbirlerini görmek için büyük çaba harcamıştır, fakat sonunda beklenen özgürlüğe kavuşur ve birbirlerini görmekle ödüllendirilirler. Sonra anne oğluna sarılır, öper, onu rahatlatır ve bütün bir gün ve gece onunla usulca konuşur. Ona olan özleminden, bugüne kadar deneyimlediği yolların tehlikelerinden, nasıl daima onunla beraber olduğundan ve Kutsallığın asla değişmediği halde nasıl onunla beraber acı çektiğinden fakat oğlunun bunu göremediğinden bahseder.

Bunlar Zohar’ın sözleridir: “O (anne) oğluna şöyle der, ‘Burada uyuduk; burada hırsızların saldırısına uğradık ve kurtulduk; burada derin bir çukura düştük,’ gibi. Hangi aptal bu huzur veren hikâyelerdeki hazzı, mutluluğu ve büyük sevgiyi anlamaz?”

Gerçekte Kutsallıkla yüz yüze gelmeden önce, ölümden daha zor olan ıstırap hissedilir. Çünkü bu sırada, Ayin (harf), Nega (ıstırap) kelimenin sonundadır, oysa huzur veren hikâyeler anlatıldığında Ayin harfi kelimenin başlangıcında olur ve onu Omeg (haz/memnuniyet) yapar. Ancak onlar aynı dünyayken sadece bir kez parlayan iki noktadır. Şimdi günler ve yıllarca birbirini endişeyle bekleyen bir baba ve oğul hayal et. Sonunda birbirlerini gördüklerinde oğul sağır ve dilsizdir ve birbirlerinden kesinlikle haz alamazlar. Öyle anlaşılıyor ki, sevginin özü krallık hazzının içindedir.

Yehuda Leib

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,079