e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Baruh Halevi Aşlag (Rabaş) > Kabala Kütüphanesi > Notlar > İçinde Cennet Korkusu Olan Kimse- 1

İçinde Cennet Korkusu Olan Kimse- 1

Not 250

“Kabalist Helbo şöyle dedi ‘Kabalist Huna, ‘İçinde cennet korkusu olan her kimse, onun sözleri duyulur’ dedi.’ Sonunda, her şey duyulur, Tanrı’dan korkun ve O’nun emirlerine uyun, çünkü bu adamın tümüdür.’ ”(Berachot 6b).

İsrail’de, sözleri duyulmayan birçok büyük bilge gördüğümüz için bunu sorgulayabiliriz. Ayrıca, “Sonunda” kelimesinden hangi kanıt vardır?

Onun sözlerini yorumlamalıyız ki ayet bireyin kendisine atıfta bulunur zira bir kişi organlarının kendisine itaatsizlik ettiğini ve Tora ile daha da çok meşgul olup ve çalıştıkça, hala önceki haliyle ayakta durduğunu ve daha iyisi için bir parça hareket etmediğini görürse, bilgelerimiz onun bunun nedenini anlamasını sağlar.

Bunun nedeni kişinin cennet korkusundan yoksun olmasıdır. Yani kişi cennetten korktuğu zaman bütün organları ona itaat edecektir.

Bu, “Sonunda” ifadesinde ima edilmiştir, bedene “meselenin sonu” denildiğinden, ”Sonunda, adam ölecek” de olduğu gibi bu bir sınır olduğundan. Diğer taraftan, maneviyatta son yoktur. “Sonunda her şey duyulur” sözlerinin anlamı budur, yani sonunda kişi duyulacaktır. Yani cennetten korktuğu zaman organları ona itaat edecektir. Bu, “Tanrı’dan Kork” un anlamıdır ve o zaman duyulan her şeyle ödüllendirileceksiniz.

Kabalist Yohanan Ben Zakkai hastalanınca öğrencileri onu görmeye geldi. Ona ‘Öğretmenimiz, bizi kutsa’ dediler. Şöyle cevapladı, ‘Cennet korkusu üzerinizde et ve kan korkusu gibi olsun.’ Öğrenciler ona ‘Şimdiye kadar, öğretmenimiz.’ dediler. Onlara ‘Umarım. Bir kişinin bir suç işlediğinde, ‘‘Beni kimse görmesin.’’ dediğini bilin.’ dedi.’’ (Berachot 28b).

Kutsadıkları kutsanmaya razı olmadıkları noktayı anlamadıkları soruları neydi? Ayrıca, bir günah işleyen bir kişinin alegorisiyle neyi daha iyi anladılar ki, bu alegori aracılığıyla bu kutsanmanın yeterli olduğunu ve daha büyük bir kutsamaya ihtiyaçları olmadığını kabul ettiler ve anladılar? Ayrıca, “Bil” ve “şimdiye kadar” kelimelerinin anlamını da anlamalıyız.

Baal HaSulam iki tür korku olduğunu söyledi: 1) günah korkusu, 2) cennet korkusu.

Bu, günah korkusundan dolayı Tora ve Mitzvot’a [emirleri] uyan bir kişi olduğu anlamına gelir, yani aksi takdirde kişi günah işleyebilir. Bazen, bir kişi artık günah işleyebileceğinden korkmaz çünkü tüm eylemlerini Yaradan uğruna yapmak için zaten temizlemiştir, yine de Tora ve Mitzvot’a “cennet” yüzünden uyar yani Kral’ın emri nedeniyle, çünkü bu O’nun isteğidir ve bu yüzden her şeye uyar.

“Günah korkusu”, her şeyi sadece kendi iyiliği için uyduğu, sebebinin kendisi için olduğu anlamına gelir. Cennet korkusu”, sebebin Yaradan olduğu anlamına gelir ki kişi Tora ve Mitzvot’a uyar zira bu Yaradan’ın isteğidir.

Kişi sadece Yaradan için Tora ve Mitzvot’a uyduğunda Tora ve Mitzvot’a uymak zordur, çünkü meselenin gerekliliğini anlamaz, Kral Süleyman’ın “Daha fazlasını yapmayacağım, vb. daha fazlasını yapacağım, vb.” dediği gibi.

Bununla, ona yukarıda söyledikleri “Şimdiye kadar” kelimelerini yorumlayabiliriz. Bu onların, onun et ve kan korkusu gibi cennet korkusuna sahip olacaklarını söylüyor olduğunu düşündüğü anlamına gelir ki onların cennet korkusu et ve kan korkusu gibi olacaktır yani günah korkusu zira Tora ve Mitzvot kişinin kendi amaçları içindir, bu yüzden günah kişi işlemeyecektir.

Bu “Şimdiye kadar” diye sorduklarıyla ilgilidir yani daha yüksek bir dereceye ulaşmak imkânsızdır. Buna bir alegori ile cevap verdi, bir kişi bir günah işlerse, “Beni kimse görmesin.” der. Biri onu görürse, onu yetkililere teslim edebileceğinden korkar, bu yüzden korkusu o kadar güçlüdür ki, biri görürse suç işlemeyecektir.

Bu yüzden Rabbi Yohanan Ben Zakkai onlara şöyle dedi: “Niyetimin, kelimelerin içsel anlamı olduğunu bilin, sizi ‘Cennet korkusu üzerinizde et ve kan korku gibi olsun’ ile kutsadığım için, bu bir yüksek derecedir.”

Onlara, “Bunu başarabilirsiniz.” dedi ve cennet korkusuna sahip olacaklarını, Tora ve Mitzvot’a uymanın yalnızca Yaradan uğruna için olacağını ve kendileri için günah işleyeceklerinden korkmayacaklarını ve günah işlemenin mümkün olmadığından emin olacaklarını kastetti.

Ve Tora ve Mitzvot’a uymanızın nedeni yalnızca Yaradan uğrunadır çünkü Yaradan’ın isteği böyledir. Yine de bu cennet korkusu et ve kan korkusuna benzer.

Bu, et ve kan korkusuyla olduğu gibi, bir an korkusuz gitmemek için pek çok yönden korumamız ve katı olmamız gerektiğini çok iyi bildiğimiz anlamına gelir, çünkü siz herhangi bir izin almadan nöbet tutuyorsunuz. Diğer taraftan, et ve kan korkusuyla ilgili her şekilde katısınız. Aynı şekilde cennet korkusuyla, bu korkuya sahip olacaksınız ki bu korku olmaksızın bir an bile gitmeyeceksiniz.

Bu “Yapabilirsiniz.” dir, yani tüm korkunun Yaradan sebebiyle olması çok yüksek bir derecedir ve yine de, korku ve inceleme et ve kan korkusuyla olduğu gibi olacaktır.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,093