e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Sabah Dersi Materyalleri > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi 2021 > Sabah Dersi Materyali – Mantık Ötesi İnancın Aracı Olarak Bilgelere İnanma – Şubat 14

Sabah Dersi Materyali – Mantık Ötesi İnancın Aracı Olarak Bilgelere İnanma – Şubat 14

1) Rabaş, Makale 19, “Çalışmada Gümüş, Altın, İsrail, Geri Kalan Milletler Nedir?” (1988)

Kişi, mantık ötesinde inanmalı ve aklın neyi emrettiğine bakmamalı, ama bilgelerin belirledikleri yolda nasıl gitmemiz gerektiğine inanmalıdır ve mantığa bakmamalıdır, çünkü inançla gitmenin harika bir Segula (şifa, erdem) olduğuna inanmalıyız.

2) Rabaş, Makale 4, Çalışmada Su Seli Nedir? (1989)

Mantık ötesi inanç meselesi vardır. Bu, gözleri kapalı yürümeyi istemek olarak kabul edilir, yani akıl ve duyular bilgelerimizin bize söylediklerini anlamasalar da onlar bilgelere inandıklarını varsayarlar ve bilgelere inancı üstlenmemiz gerektiğini söylerler. “Ve onlar Rabbe ve hizmetkarı Musa’ya inandılar.” İnanç olmadan maneviyatta hiçbir şey başarılamaz.

3) Rabaş, Not 199, Sözlü Tora

“Musa O’nun hizmetkarı”, “bilgelere inanç” olarak adlandırılır. Bilgelerin söylediği her şeye “Ve onlar Efendi’ye ve onun hizmetkârı Musa’ya inandılar” denir, yani bu Musa’nın Tora’yı Yaradan’dan aldığına ve Musa’nın açılımının her nesilde olduğuna inandıkları anlamına gelir.

Bu nedenle, bilgelere olan inanç “O’nun Hizmetkârı Musa”nın devamı üzerinden uzanır. Buna “sözlü Tora” denir ve her öğretmen halka, kendi öğretmeninden aldığını verir.

4) Rabaş, Makale 38, Çalışmada ‘Kutsama Kabı Dolu Olmalıdır’ Nedir? (1990)

Kişi gözleri kapalı, mantık ötesinde ve yolun sonuna kadar bilgelerin sözlerine inanarak gidebildiği zaman, buna İbur denir, ağzı yoktur. İbur’un anlamı, şu yazılanlardaki gibidir (On Sefirot Çalışması, bölüm 8, madde 17): ‘Mümkün olan en kısıtlanmış Katnut (küçüklük/bebeklik) olan, Malhut seviyesine ‘İbur’ denir. Bu sözcük, Evra (öfke) ve Dinin (Aramice: yargılar) sözcüklerinden gelir, şöyle yazıldığı gibi: ‘Ve Efendi, senin hatırına, içimde döllendi’.

‘Öfke ve yargılar’ sözcüklerinin ne anlama geldiğini yorumlamalıyız. Kişi, kapalı gözlerle, mantık ötesi gittiğinde, bedeni, bu çalışmaya direnir. Bu nedenle, kişinin her zaman üstesinden gelmek zorunda olması, gerçekte ‘öfke, gazap ve sıkıntı’dır. Zira her zaman üstesinden gelmek ve üsttekinin önünde kendini iptal etmek, üstteki onunla istediğini yaptığından, zor bir iştir. Buna, mümkün olan en kısıtlanmış Katnut, ‘İbur’ denir.

5) Baal HaSulam, Şamati 105- Piç Bir Bilge Öğrenci Halkın Başrahibinden Daha Önde Gelir

Bilge öğrencilere bağlı kalarak yardım almak mümkündür anlamına gelir.

Diğer bir deyişle, sadece bilge bir öğrenci kendine yardım edebilir, başka hiçbir şey değil. O Tora’da mükemmel olsa bile, eğer Yaradan’ın ağzından öğrenmek ile ödüllendirilmemişse, hala ona “halktan biri” denilecektir.

Bu yüzden, kişi bilge bir öğrencinin karşısında teslim olmalı ve bilge bir öğrencinin hiç tartışmasız fakat mantık üstü yol ile onun üzerine koyduğu şeyi kabul etmelidir.

6) Rabaş, Makale 1, Çalışmada, “Kuyruk Değil Baş Olalım,” Nedir? (1990)

Bunu, bilgelerin inancının peşinden gidenlerin onların yollarına baktığı şeklinde yorumlamalıyız ve onlar mantık ötesine çıkmamız gerektiğini söylüyorlar. Sonra, kişi, bu yolu izlemenin gerçekten zahmete değer olup olmadığını görmek için casuslar gibi olmaya başlar. Bu, takipçilerinin gözüne giren, tozu tekmeleyen bilgelerin ayakları olarak kabul edilir.

Bir kişi bilgelerin yolunu anlamak istediğinde, bize onları gözlerimiz kapalı olarak takip etmemiz gerektiğini söylerler, yoksa toz girer. Önemsiz olan bir şeye “toz” denir, yani bundan daha aşağısı olamaz.

Her şeyi aklı ile anlaması için insana akıl ve mantık verilmiştir ama burada bilgelere inanmayı kabul ederek yürümemiz söylenir ve bir kişi bu yolu anlamak ister ama kendisi için alma arzusunun yönetimi altında olduğu sürece neyin iyi neyin kötü olduğunu bilemez ve her şeyi bilgelerin bizim için belirlediği şekilde kabul etmelidir, yoksa toz ve kir gözlerine girer ve ilerleyemez.

7) Rabaş, Makale 1, Çalışmada, “Kuyruk Değil Baş Olalım,” Nedir? (1990)

Bilgelerin sözlerini eleştirmediğimizde ve sözlerini mantık çerçevesinde kabul etmek istemediğimizde, özellikle bununla Keduşa [kutsallık] bilgisi [akıl] ile ödüllendiriliriz.

Bu böyledir çünkü aklın ötesine geçmemizin tüm nedeni, kendini-sevmeye dalmış olmamızdır. Bu nedenle, aklın üzerindeki inançla, ihsan etme kapları ile ödüllendiriliriz ve sonra ihsan etme kaplarındaki haz ve zevk açığa çıkar. Zohar’ın sözleriyle buna “Akıl yayılır ve odaları ve koridorları doldurur” denir. Yani Kelim [kaplar] uygun olduğu zaman, akıl hem iç Kelim’de hem de dış Kelim’de yayılır.

8) Baal HaSulam, Şamati 40- Rav’a İnanmanın Ölçüsü Nedir?

Kişi Rav’ının görüşüne güvenmeli ve Rav’ının ona söylediklerine inanmalıdır. Bu demek oluyor ki, Rav’nın söylediği gibi gitmelidir. Onun görüşüyle ​​el ele gitmeyen birçok iddia ve öğreti görse de yine de Rav’ının görüşüne güvenmelidir.

9) Rabaş, Makale 23, Çalışmada, “Musa Ayın Doğuşu Konusunda Hayrete Düştü,” ne Demektir? (1990)

Tüm çalışmalarımızda, bilgelerimizin söylediklerine inanmalıyız, ama çalışmalıyız. Eğer çalışmayı Yaradan’a atfediyorsa, kişi tamamen alçakta olsa bile, Yaratan bundan hoşlanır. Alçak bir durumdayken bir şeyler yapabileceği için kişi mutlu olmalıdır.

Kişi kendine, tamamen mantık üstünde olan bu işten hoşlandığını söylemelidir. Makul bir şekilde düşünce, bu çalışma “iş” olarak kabul edilmez, zira Yaradan’ın hoşlandığı önemli bir eylemdir. Yine de, bize, Yaradan’ın bundan hoşlandığını söyleyen bilgelere inanırız, ama bu mantık üzerindedir.

10) Rabaş, Makale 17, Çalışmada, “Onun kalbini sertleştirdiğim için,” Nedir? (1991)

En aşağı durumda iken bile, kişi kendi gözünde şunu canlandırmalıdır; bir zamanlar yükseliş sırasında hissetmiş olduğu gibi eğer Yaradan’ın onu büyük bir uyanış ile aydınlattığını düşünürse, kesinlikle kutsal çalışmayı yapmaya isteği olacaktır. Ama şimdi hiçbir şey hissetmiyorken nasıl kendisini bütünlük içinde diye kandırabilir ki? O zaman, bilgelere inanmalıdır, onlar bize dediler ki kişi kendini sanki tüm organlarında Yaradan’ın varlığı ile ödüllenmiş ve Yaradan’a şükrediyor ve O’nu övüyor gibi gözünde canlandırmalıdır. Aynı şekilde şimdi de, kişi sanki halen bütünlük içinde olmakla ödüllendirilmiş gibi, Yaradan’a şükretmeli ve O’nu övmelidir.

11) Rabaş, Makale 6, Çalışmada Mantık Ötesi Nedir? (1989)

Kişi öncelikle, bilgelere, Yaradan’ın iradesinin böylesi olduğuna – mantık ötesi Yaradan’a inanmayı üstlenmesi gerektiğine inanmalıdır. Böylece, bu düzende yükselişler ve inişler başlar. Bazen inancı güçlenir ve bazen derecesinden düşer ve Yaradan’a dua ederken kendisine yardım edeceğine inanmalıdır. Ama henüz ihtiyacı olanın yardım aldığını görmez.

O zaman da, her şeyin Yaradan’dan geldiğine dair yukarıdaki mantığa inanmalı ve aynı zamanda “Ben kendim için değilsem, kim benim için?” demelidir.

12) Rabaş, Makale 13, Çalışmada, “Halkın Çobanı Tüm Halktır” Ne Demektir? (1988)

Kişi bilgelerimize inanmalıdır, onlar yaratılışın amacının O’nun yarattıklarına iyilik yapmak olduğunu söylerler. Kişi kendi gözleriyle yaradılışı incelediği zaman, yani iyiliğin biçimini ve yapılan iyiliğin şeklini incelediği zaman, yaratılanların O’ndan aldığı, insanın gözüne tam tersi olarak görünür. Tüm dünyanın acılar içinde ızdırap çektiğini görür ve O’nun rehberliğinin iyi şekilde ve iyilik yapmak biçiminde olduğunu hissettiğini ve gördüğünü söyleyebilecek tek bir kişi bile bulmak zor olur. Bu durumda, kişi karanlık bir dünya gördüğünde, mantık ötesinde şuna inanmak ister ki Yaradan dünyaya karşı İlahi Takdirle iyidir ve iyilik yapar şeklinde, davranmaktadır. Kişi bu noktada durur ve çeşitli yabancı düşünceler aklına gelir. Bu durumda, mantık ötesinde bunun üstesinden gelmek zorundadır, şöyle ki İlahi Takdir iyidir ve iyilik yapar. O zaman, kişi Yaradan’ın ona inanç için güç vermesi için bir ihtiyaç edinir ki böylece mantık ötesi gidebilsin ve İlahi Takdiri haklı görebilsin.

13) Baal HaSulam, Şamati 108- Eğer Beni Bir Gün Terk Edersen, Ben Seni İki Gün Terk Ederim

Ve eğer beden “Bu çalışmadan ne fayda alacaksın,” yani “çabalayarak yaptığım bu çalışmayı alan kim?” ya da daha basitçe, “Kimin için bu kadar çaba harcıyorum?” diye sorarsa, buna: Yaradan emrettiği için ve Tora, Mitzvot çalışmasını mantık ötesi inançla yerine getirmemizi bize söyleyen atalarımıza inancımız tam olduğu için diye cevap verilmelidir. Ayrıca Tora ve Mİtzvot’u mantık ötesi inançla yerine getirdiğimizde, Yaradan’ın haz elde edeceğine inanmalıyız. Kişi Yaradan’ın memnuniyetinden hoşnut olmalıdır.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,142