e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

56- Tora’ya Göstermek Denir

Torah (Islahın uygulanışı/ıslah eden Işık) gösteren olarak bilinir ve “vurmak” kelimesinden gelir. Şöyle ki, kişi manevi gelişim ile ilgilenirken kişi kendisinin uzaklığını o denli hisseder. Başka bir deyişle, kişiye gerçek ifşa edilir, yani kişi inancının gerçek ölçüsünü görür ve gerçeğin temelinin hepsi budur.

Maneviyat ve Sevabın temeli kişinin inanç derecesine bağlıdır, çünkü o zaman kişiye kendi temelinin sadece yetiştirilişi olduğu gözükür. Zira kişinin yetiştirilişi maneviyatı ve sevabı tüm ayrıntılarıyla yerine getirmesi için yeterlidir ve yetiştirilişinden aldığı her şeye mantıklı inanç denir.

Bu kişinin aklına ters gelir. Başka bir değişle, kişinin mantığı kişiye manevi çalışmasında eklediği her şeyin kendisini Yaratan’a yakınlaştıracağını düşünür. Ancak, maneviyat her zaman kişiye gerçeği biraz daha fazla gösterir. Kişi gerçeği aradığı zaman, manevi çalışması kişiyi gerçeğe daha da yakınlaştırır ve kişi Yaratan’a olan inancının derecesini görür.

Bu vasıta ile kişi merhamet talebinde bulunup Yaratan’a kendisini gerçekten yakınlaştırması için dua edebilir ve kişi Yaratan’ın böyle bir duayı kabul edip kendisini yakınlaştırmasından sonra Yaratan’a teşekkürünü sunabilir.

Ancak, kişi uzaklığının derecesini göremezken ve kendisinin artan bir şekilde yükseldiğini düşünürken, kişinin temellerini zayıf inşa ettiğini görürüz ve kişinin Yaratan’ın kendisini yakınlaştırmasına yönelik dua oluşturacak bir eksikliği yoktur. Dahası, kişinin bütün bir inanç edinebilmesi için tüm çabasını verebileceği bir yer yoktur zira kişi sadece ihtiyacı kadar çaba sarf etmektedir.

Dolayısıyla, kişi gerçeği görmeye layık olmadığı sürece, tersinedir. Kişi maneviyatını ve sevabını ekledikçe, kişi bütünlüğüne daha da eklemeye başlar ve kendisinde bir eksiklik görmez. Bu yüzden kişinin Yaratan’a gerçeğin içerisinde inanç sahibi olabilmesi için çaba sarf edecek bir yeri yoktur, zira kişi yolsuzluğunu hissedince, ıslah demelidir.

Ancak, kişi maneviyatı ve sevabı gerçeğin içerisinde çalışırken, kitaplar kendisine gerçeği gösterir, zira kutsal kitaplar kişiye içinde bulunduğu gerçek inancı gösterecek güce sahiptir.

Kişi maneviyatla ilgilenip gerçeği gördüğü zaman, yani maneviyata olan uzaklığının derecesini görünce ve ne kadar alçak bir varlık olduğunun ve dünyada kendisinden daha kötü bir insan olmadığının farkına varınca, o zaman Sitra Ahra (Öteki Taraf) kişi farklı bir açıdan yaklaşır. Aslında, kişinin bedeni çok çirkindir ve senden daha kötü bir insan olmadığı da gerçektir.

Bunu kişi çaresizlik içerisinde kalsın diye söyler. Zira kişinin farkına varacağından ve kendisini düzeltmek isteyebileceğinden korkar. Bu yüzden kişinin söyledikleriyle hem fikir olur ve kişiye eğer daha iyi niteliklerle doğmuş olsaydı içinde bulunduğu durumu düzeltebilecek durumda olabileceğini ve Yaratan’la “Dvekut’a” (bütünlük) ulaşabilmesinin mümkün olabileceğini söyler.

Buna verilmesi gereken cevap şu kısa hikâyeyle anlatılır; Rav Bar Yoha’nın oğlu olan Rav Elezar hocasının çitle çevrilmiş kulesinden dönmekteydi. Eşeğinin üzerinde nehir kenarından büyük bir mutluluk içerisinde aklı hocasından manen öğrendikleriyle rafine edilmiş olarak geliyordu.

Çok çirkin bir insan yolunun üzerine çıktı ve kendisine “merhaba Rav” dedi, ancak o cevap vermedi. Sonra ona kibirli bir şekilde şöyle dedi; “Ne kadar da çirkin bu adam, belki de tüm köyünün adamları senin kadar çirkindir?” Adam; “Bilmiyorum, gidip bunu beni Yaratan ustaya söyle, neden bu kadar çirkin bir kap yaratmış?” dedi. Kendisinin günah işlediğini bildiğinden eşeğinden indi.

Yukarıdaki anlatılanlara göre, maneviyatı çok öğrendiğinden, kendisiyle Yaratan arasındaki farkın gerçeğini görmesi sağlandı, yani yakınlığı ve uzaklığının ölçüsü. Aklının arınması budur, yani gururlu olanın tam formunu gördü yani alma arzusunu, sonrada gerçeği gördü yani kendisinin ne kadar çirkin olduğunu. Gerçeği nasıl gördü? Maneviyatı çok çalışarak.

Peki, nasıl O’na tutunabilecek, zira çok çirkin birisi? Bu nedenden dolayı tüm köydeki insanların onun kadar çirkin olup olmadıklarını sordu, ya da yoksa sadece kendisi mi bu kadar çirkindi ve dünyadaki diğer tüm insanlar çirkin değildi.

Cevap ne idi? “Bilmiyorum.” Yani bilmedikleri için henüz hissetmiyorlar. Peki, neden hissetmiyorlar? Çok basit bir neden olan manevi eksiklikten dolayı, zira manevi çalışma kişiye gerçeği gösterir.

İlyas ona şöyle cevap verdi: “beni yapan ustaya git,” zira içinden yükselemeyeceği bir koşula gelmişti. Bu yüzden İlyas ortaya çıktı ve kendisine söyledi “beni yapan ustaya git.” Başka bir deyişle, Yaratan seni bu kadar çirkin yarattığına göre, O ancak böyle çirkin Kelim (kaplar/arzular) ile amaca ulaşabileceğini biliyordur, bu yüzden endişe etme ve yolunda devam et ve başar.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,076