e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Michael Laitman > Kabala Kütüphanesi > Yeni Hayat > Yeni Hayat 1146 – İsrail Devleti’nin Gayrimeşrulaştırılması

Yeni Hayat 1146 – İsrail Devleti’nin Gayrimeşrulaştırılması

Oren Levi: Merhaba. Dr. Michael Laitman ile Yeni Hayat söyleşi serisinde bizimle olduğunuz için teşekkür ederiz. Merhaba Dr. Laitman.

Dr. Laitman: Herkese merhaba.

Oren Levi: Bugün İsrail Devleti’nin gayrimeşrulaştırılması ile ilgili konuşmak istiyoruz. Daha memnun edici şeyler konuşmak isteriz ama bunun hakkında da konuşmamız gerekiyor. Bu konu nereye doğru gidiyor, bu konuda neler yapabiliriz? Bunları anlamak istiyoruz.

Konuk: Söylediğiniz gibi; gayrimeşrulaştırma, özellikle son on yılda gelişim gösteren, acı verici bir konu. Bu yola girerken bizim lehimizde ve aleyhimizde oy kullananlar vardı fakat nihayetinde çoğunluk İsrail Devleti’nin kurulmasından yanaydı. Ancak o zamandan bu yana çok şey oldu ve bu, uzun zamandır devam ediyor. Özellikle son on yılda bu konu, İsrail Devleti’nin bir bütün olarak varlığını zayıflatan, gerçekten baskı oluşturan bir konu haline geldi. Her şeyden önce, var olma hakkı sorgulanan başka bir ülkenin var olduğunu sanmıyorum. İsrail’e yönelik eleştiriler, bir veya iki politikayla ilgili yasal eleştiriler değil. Asıl soru şu ki bizim devlete ihtiyacımız var mı? Öncelikle varlık sebebini yitirmekte olan bir ülkenin bulunduğu bu olguyu anlamak istiyorum. Bu gerçekten ilginç. Dünyada, varlığı sorgulanan başka bir şeyin var olduğunu sanmıyorum. Eğer varsa, vardır. Ama yok. Burada, her an varlık hakkı sorgulanan bir olgu var. Varlık hakkı sorgulanan başka bir şey varsa, bu nasıl olabilir?

Dr. Laitman: Bu sadece halk, İsrail ulusu, İsrail Devleti’ne has bir sorundur, çünkü topluluğumuza göre, bizler bir ulus değiliz. İsrail ulusu diye bir şey yok. O, İbrahim’in etrafında toplanan antik Babil’de yaşamış olan tüm ulusların bir toplamıdır. İbrahim onları “Sevgi tüm kusurları örter” denilen bir bağlantı yönteminin içine aldı ve bu nedenle bağlantı kurup, Babil’den çıktılar. Tarihin geri kalan kısmına aşinayız. Her şeyden önce, bu bir ulus ve halk değildir. Biyolojik olarak İsrail ulusu diye bir şey yoktur. Her ulus, evrimleşen ortak bir ana ve babadan gelir. Burada ve şimdi bizler, üç bin beş yüz yıl önce antik Babil’de yaşayan birçok topluluk ya da küçük ulustan oluşuyoruz. Sonuçta insanlar bağlantı kurmak isteyen İbrahim’in çağrısına cevap verdi, çünkü o zamanlar Babil’de büyük bir kriz, nefret ve ayrılık vardı. Babil’de bir rahip olan İbrahim insanlara seslendi ve “her kim bağlantının bizi kurtaracağını düşünüyorsa, bana gelsin” dedi. İnsanlar ona geldi. O çok iyi tanınan biriydi ve onların bağlantı kurmasını bu sayede sağladı. Onların bağlantı kurmasını bu şekilde sağladı ve onlara böyle liderlik etti, böylelikle bir ulus haline geldiler. Bu manevi, ideolojik bir ulus. Bu ulus fiziksel değil, ideolojik bir köke sahip. Birinin sperminden ve bir kadının rahminden gelmiş olması söz konusu değil ama bu, farklılıklarının üzerinde yükselmeye hevesli olan, yeni bir tür bağlantı, yeni bir halk inşa etmek isteyen farklı insanların arasındaki bağın içinde doğmuş ve orada gelişmiş bir bağlantı fikridir. Yani, fiziksel yasaya göre değil, manevi yasaya göre gerçekten kardeş olan insanların ulusu.

Diyelim ki mahkemeye gittik ve iki adam bir taraftan geliyor ve kardeş olduklarını söylüyor. Biz şu ya da bu aileyi meydana getiriyoruz. Başka iki adam daha gelmiş olsun ve onlar da farklı ve akraba olmayan, hatta birbirleriyle savaş halinde olan ailelerden olduklarını söylüyor. Ama manevi olarak bizler kardeşiz. Kim manevi olarak kardeş olmayı kabul edebilir ki? Zamanla, bağlarını gerçek anlamda arttırdıklarında, bir ulus olurlar.

Konuk: Yani onları ulus haline getiren aslında ideolojileriydi.

Dr. Laitman: Evet, bu ideoloji idi. Bu ideoloji var olduğu sürece, yani ikinci tapınak yıkılana kadar, her şey yolundaydı. Aşağı yukarı 1500 yıl sürdü ve sonra sona erdi. Çünkü bu ideoloji parçalandı. Bir diğeriyle bağ içinde olmak istemediler ve ilginç olan şu: farklı kabileler arasında birbirleriyle evlenmek bile yasaktı. Hepsi ideolojik bağlantılarına yer açmak için.

Konuk: Bu yüzden. Aslında, bu ilginç. Bu açıklamayı hiç duymamıştım. Yani farklılıkları üzerinde bağlantı kurmak için her zaman bir nedenleri olsun diye kan bağı aramıyorlardı.

Dr. Laitman: Mısır dışından, ulusun dışından kadınlar aldılar. Musa’nın eşi Midyanlı’ydı. Yetro’nun kızıydı. Tüm bağlantıların son derece ideolojik bir seviyede olduğu Tora’da vurgulanmıştır ve bu yüzden bugün İsrail halkının kimliğinden bahsederken, bir kimliği olmadığını söylüyoruz. Birbirimize ait olmadığımız hissindeyiz, çünkü bizi bağlayan bir ideoloji yok. Aksine ABD’de yaşayan Yahudiler İsrail ile hiçbir bağlantı hissetmiyor. Yahudilik ile, İsrail halkıyla veya İsrail Devleti ile bağlantılı olmak istemiyorlar. Bu yüzden, bir yandan uzaklaşmak ve Amerikan ulusu, bu büyük kitle içinde asimile olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Öte yandan dışarıdan gelen büyük bir baskı var. Yani Yahudi olmak, bastırılmış bir kişi, göz ardı edilen biri olmak demek. Hiç şüphe yok ki içsel ideoloji ve dışarıdan gelen olumsuz baskı olmaksızın, bizler kendi ellerimizle İsrail ulusunun meşruiyetini bozarız. Birinin bizim için bunu yapmasına gerek yok. Biz kendi elimizle onun meşruiyetini bozarız. Çünkü biyolojik temelin yerini alması gereken ideolojik temeli inşa etmiyoruz. Bu nedenle aslında mevcut değiliz. Öncelikle biyolojik bir temelimiz yok. Bu yüzden İsrail’den ayrılıp başka bir yere giden herhangi bir grup ya da aile bunun iyi bir şey olduğunu düşünüyor. Gittikleri yerin onların memleketi olduğuna ve her şeyin yolunda olduğuna inanıyor. İsrail ulusuna, İsrail Devleti’ne ihtiyaç duymuyorlar. Hala bir şekilde dinsel bağlantıları varsa, o zaman tamam. Birkaç nesil sonra o da kalmayacak. Çünkü dünyanın geri kalanında da yok oluyor ve bu nedenle Yahudiler bizzat kendileri İsrail halkının, İsrail Devleti’nin meşruiyetini bozuyor.

Oren Levi: Başlangıçta sorduğumuz soruya dönelim. Varlığı sorgulanan bir dünya ülkesinin olması, bu nasıl olabilir? Eleştirilmesi değil. Bu yanlış. Eleştirilme durumu diğer ülkeler için de geçerli olabiliyor. Ancak burada on yıllardır var olan ve aniden varlığı sorgulanan bir ülke için geçerli olan benzersiz bir olgu var. Dünyadaki, ABD’deki Yahudiler’e değindiniz. Resmi daha geniş bir perspektiften görüyorum ve şimdi, buradaki devlete odaklanmak istiyorum.

Dr. Laitman: Devlet yok.

Oren Levi: Var. Yakında 80 yaşında olacak. BM bu devleti tanıdı ama aniden insanlar gayrimeşrulaştırma hakkında konuşmaya başlıyor. Dünyada bu olgu mevcut değil. BM’de, insanların varlığını sorguladığı başka bir ülke yok. Bunu nasıl açıklarsınız?

Dr. Laitman: Ulusal ve uluslararası…

Oren Levi: Ve bir şey daha var. Dünyada yaşayan Yahudiler ile daha az ilgileniyorum. Beni ilgilendiren, 70 küsur yıldır var olan ve aniden varlığı sorgulanan devlet. Neden böyle bir tartışma Mısır, Rusya, ABD, İran veya başka herhangi bir ülke hakkında değil de İsrail hakkında oluyor? Neler oluyor?

Dr. Laitman: Gerçek son derece basit. Biz bir ulus değiliz. İsrail ulusu, Yahudi halkı gibi bir ulus yok, çünkü atamız İbrahim’in metoduyla bağlantı kurarlarsa, var olurlar. Bağlantı olmaksızın biz bir halk ya da karma bir kalabalık değiliz. Çingeneler buna bir örnek değildir. Kendilerine ait bir kültürleri, eğitimleri, tarihleri var. Böyle bir örnek yok. Uzun bir tarihi olan eğitimli, akıllı bir halk fakat onları bağlayan hiçbir şey yok. Nefretten başka bir şey yok. Tapınağın yıkılmasından bu yana, tüm süreç boyunca herkesin onlardan nefret etmesi, onlar üzerinde baskı kurması doğanın bir kanunudur. İki bin yıldır var olmazdık, harcanırdık, diğer uluslar içinde erir, yok olurduk. Diyorsunuz ki tamam, Yahudi halkı var, bunu bir kenara koyalım. Dağılma var, bizzat devlete karşıt olan birçok zümre var. Tekrar söylüyorum ne devleti ne ülkesi? İsrail Devleti yok ki. İsrail Devleti, belli bir toprak parçası üzerinde yaşayan bir ulus olarak var olmak ve belli bir amaç için varlığını sürdürmek demek. Öncelikle kökeniniz dolayısıyla bir manevi fikre, manevi köke, manevi amaca aitsiniz. Eğer buna tutunmazsanız, bir ulus değilsiniz. Halk değilsiniz, ülke de değilsiniz. Yoksunuz. Dünya ulusları burada neler olduğunu, bunların neyle ilgili olduğunu konuşuyor. Aramızda var olan şey belirsiz ve bize zor zamanlar yaşatıyor. Gelecekteki problemler rahatlamamıza izin vermiyor. Ayrıca onlara bağımlı olduğumuzu hissediyoruz. Farklı şeyler yapıyorlar, bilim, para, kültür ve her ülkenin kültürü onlardan soruluyor. Olabileceklerinin en iyisi oldular. Onlara ihtiyacımız yok. Diğer uluslardan daha iyi yaptığınız bir şey varsa, bu onları rahatsız eder. Bunu istemezler. Kendi kültürleri, tutumları, yaklaşımları var. Siz kimsiniz? Nasıl müdahale ediyorsunuz? Siz insan ırkının bir parçası değilsiniz. Belki de başka bir gezegenden geldiniz. Hissettikleri bu. Farklı bir gen, dünya dışı bir DNA taşıdığımıza dair teorileri var. Bir ulus olmadığımızı anlamanız gerekiyor, çünkü atamız İbrahim bu ulusu, Babil ulusunun farklı parçalarının karşılıklı sevgi içinde var olması, manevi amaca doğru anlamına gelen “Yaşar-El” kelimelerinden gelen İsrail olarak adlandırılan bir grup olması şartıyla, yapay bir şekilde düzenledi. Bu diğer herkeste olandan tamamen farklı bir şeydir ve bunu, tüm uluslar için bir bağlantı kaynağı olsun diye özel bir şekilde inşa etmek içindir. Babil’den ayrıldıkları o gün, bir araya geldiler. Egoları, egolarının onları kontrol ettiği noktaya kadar büyüdü ve onu ıslah etmek zorundaydılar. Yani daha da yüksek bir seviyede bağlantı kurmak için. Onları kontrol eden egoya Mısır Sürgünü denir. Onların egonun üzerinde yükselmesine olanak veren kuvvete, Tora’nın verilmesi anlamına gelen “Matan Tora” denir. Sonra bu egonun üstesinden geldiler ve aralarında yeni bir bağ inşa ettiler. İnşa ettikleri bu karşılıklı bağa tapınak denir. Sonra ne mi oldu? Bunu muhafaza edemediler. Bunun planlı olduğunu, tarihsel bir süreç olduğunu söyleyebilirsiniz. Tamam ama bu, kendi toprak parçası üzerinde var olan bir ulustu. Ardından yıkıldı ve gerçekten bu açıdan bakıldığında eşsiz bir tarihimiz vardır, çünkü bu eşsiz bir ulustur. Eğer ideolojik olarak kendi kendini yönetmiyorsa, başkaları onu yönetir. Mısırlılar, Babilliler, vb. ile böyle oldu. Tapınağın yıkılışına tekabül eden böyle bir kırılmaya erişinceye kadar, bağlantıdan tamamen uzak, bir ulus olmadıkları, birbirlerinden kopuk ve korkunç bir nefretin içinde oldukları bir hale geldiler. Yani aralarında öyle bir ayrılığa ulaşmışlardı ki, İbrahim’in aralarındaki bağı düzenlediği Babil’dekinden de kötüydü. Burada ise aralarındaki bağı düzenleyecek kimse yoktu. Böylece tüm ulusların arasına karıştılar ve 10 kabile kayboldu. Bölündüler ve Hristiyanlık’ı, İslam’ı inşa ettiler. Doğuya gittiler. Ama bunların hepsi bağlarını, bağlantılarını yeniden canlandırıp, insanlığı bağlantıya getirmek içindi. Bu arada ulus yok ve eskiden var oldukları, aralarındaki bağı inşa etmeye çalıştıkları yere geri gelme şansına sahip oldular. “Sevgi tüm kusurları örter” ilkesinin olduğu yerde olması gerektiği gibi. Sahip olduğumuz kusurları örter. Şu çok açık ki siyaha, beyaza, kırmızıya, sarıya, maviye, her şeye sahibiz. Hepsi farklı, her tür mevcut. Şimdi, bugünün gerçek Babil’ini, tüm ulusların alışkanlık ve kültürlerini benimsediniz. Eskiden var olan Babil gibi değil ama insanların gerçekten çok farklı olduğu, çok büyük farklılıkların olduğu yer. Bir kez daha bir grup olarak bir olun ve atamız İbrahim’in yaptığı, bağlantı denen, bu işi tekrar yapmaya çalışın. Yapmanız gereken bu. Sonra, şimdi bile insanlığın ne kadar önemli ve olumlu bir parçası olduğunuzu hissetmeye başlayacaksınız. Çünkü tüm insanlık çaresiz, ne yapacağını bilmiyor. Şimdi birbirleriyle mücadele ettikleri, hemen dağılabilecekleri Babil Kulesi’nin olduğu zamanlardaki gibi değil. Dağılamazlar. Babilliler’in tamamı dünyanın her yerine yayıldı ve yine birbirleri ile öyle bir koşula geldiler ki, daha kötü bir şey hayal edemezsiniz. Gerçekten de üçüncü dünya savaşı kapıda. Şimdi onlara bağlantı metodunu gösterebilirsiniz. Ancak bunun için onlara ihtiyaç duymayacağınız şekilde. Çünkü bağlantı kurarsanız, bu bağlantı var olacak ve otomatik olarak onları da etkileyecek. Onlar da bağlantı kuracaklar. Dahası, sizleri desteklemeye başlayacaklar, çünkü kabul edecekler ve sizin bağlantı kurduğunuzu, bu bağlantının onların yararına olduğunu görecekler. Bu, bağlantı kuruyorsunuz ve çok iyi bilen olmak istiyorsunuz anlamına gelmez. Bağlantınızın onları da bağlantıya getirmek ve bu dünyanın bayağı derecesinden, manevi dünyaya yükselmek için olduğu anlamına gelir. Sonra bu sayede bugünün İsrail’ini gayrimeşrulaştırdığınız ve manevi amaca doğru olanlar anlamına gelen “Yaşar-El”i, yani gerçek İsrail’i kurduğunuz koşula erişirsiniz.

Konuk: İsrail yandaşlarının yaptığı bu videoyu izliyorum ve aslında hikâyeyi sundular. “Bakın, katliamdan sonra zayıf ve bastırılmış durumda olduğunuz zaman, sizden birkaçı kaldı. Size karşı bir tür sempati var ve birkaç ülke şöyle diyor: ‘Tamam, bu ülkeyi alın'”. Zamanla küçük Davut’tan büyük bir Calut’a döndünüz. Sizler güçlüsünüz. Aslında sizi meşrulaştıran bu.”

Dr. Laitman: O zamandan beri hiçbir şey fethetmiş değiliz.

Konuk: Peki ya 67?

Dr. Laitman: Siyon I’i geri verdik. Hiçbir şey fethetmedik. Bir Türk adam, İngiliz adam bunu yaptı. Herhangi bir ülkeyi fethetmedik ama burada yaşayan Bedeviler vardı. Burada yaşayan Araplar’ı fethettiğimizi söyleyemezsiniz. Elbette savaş zamanları boyunca yapılması gereken ne varsa yapıldı. Ancak aslında burada başka bir ülke tarafından fethedilmiş bir ülke yok.

Konuk: Belki bir şekilde iktidara gelmiş olan nüfusun fethedilmiş olması söz konusudur. Peki, şimdi bunu size neden söyledim? Çünkü bu gayrimeşrulaştırmanın bugün dünyada algılanma şekli son derece basit. Siz savaş suçlularısınız. Şiddet uygulayan bir ulus haline gelmiştiniz ve bu, sizin bir ülke sahibi olmayı haketmediğinizi düşünmemizin nedenidir. Bugün üniversitelerde, genel olarak her yerde dile getirilen argümanlar, suçlu olduğumuzu ve bunu haketmediğimizi söyleyerek gayrimeşrulaştıran BDS’ye ait bir kampanyanın büyük bir dalgası. Meşru olmayan bir şey yapıyorsunuz ve bu yüzden sizi boykot ediyoruz.

Dr. Laitman: Yaptıkları şeyle hemfikir değilim, ama bunu anlıyor ve kabul ediyorum. Çünkü başka seçenek yok. Ancak ben diyorum ki, BDS’ye ve bu tür çeşitli organizasyonlara karşı ne yaparsak yapalım, bu boşa sarfedilen bir çabadır. Yani bu sona ermeyecek. Bu bir açıklama meselesi değil. Herhangi bir şekilde faydası olmayacak ama aksine yaptıklarının doğru olduğu kanısına varacaklar, çünkü onlara karşıyız ve bu yüzden haklılar. Çünkü onlara karşı çıkıyoruz. Bu onlara bize karşı çıkmaları için daha da büyük bir güç verecek. Örneğin, uyanık olmayan bir düşman görürseniz ve ona karşıysanız, düşmanınız bunun ne olduğunu anlamaz bile. Sanki size saygısızlık ediyor, sizi siliyor. Ama BDS ve diğerlerine karşı olduğumuz durum bu değil. Ama niye? Niye buna dahil olmak zorundayız? Bence haklılar.

Konuk: Haklılar ve ne?

Dr. Laitman: Bu onları desteklemem anlamına gelmiyor. Haklılar çünkü yapmamız gerekeni yapmıyoruz. Uygulama olarak nasıl insanlığın merkezinde, insanlığın ideolojik, eğitimsel merkezinde olduğumuzu göstereceğimiz bir koşula ulaşmamız gerekiyor. İnsanlığı kurtaran merkez. Bunu onlara kanıtlamak durumunda değiliz ama kendimizi inşa ederek kanıtlamamız gerekir. Yani İsrail’in meşru olması ya da olmaması yalnızca bize bağlıdır. Biz onlara bağımlı değiliz. Dünyanın ıslahının geri kalanında onlara bağımlı olmamamız gibi. Onları ıslah etmek zorunda değiliz. Kendimizi ıslah etmeliyiz ve bu ıslah kuvvetleri bizden onlara doğru yayılacak ve onları ıslah edecektir. Çünkü başta zaten onlarla iç içeydik. Dünyadaki tüm bu ulusların bir sonucuyuz.

Konuk: Diyelim ki şimdi bir kampanya başlattınız, az önce açıkladıklarınıza göre bu kampanya neye karşıdır, neye karşı değildir?

Dr. Laitman: Kime? İsrail halkına mı yoksa herkese mi?

Konuk: İlginç bir soru daha. BDS kampanyası var. Çalışıyorlar. Başarılılar da. Buna paralel olarak, “Bir dakika bekleyin. Size bir şey söylemek istiyoruz” konulu bir kampanya meydana getirmek istiyorsunuz. Tabiri caizse BDS’ye karşıymış gibi görünen bu kampanyada dünyaya, İsrail halkına ne söylemek istersiniz?

Dr. Laitman: Burada ne açıklandığını onlara anlatırdım. Tüm dünyanın başka bir seçeneği yok, çok tehlikeli bir düşüş içerisindeler. Hatta tüm dünya dipsiz bir uçuruma doğru serbest düşüşte. Bu durumun ekolojide, finansal sistemlerde ve her şeyde olduğunu görüyoruz. Bize yardım edebilecek şey biz insanların sahip olduğu üst katman, cansız, bitkisel, hayvansal ve insan seviyesinin üst kısmıdır. Kendimizi doğaya, bu büyük döngüye, büyük küresel integral doğaya göre ayarlamalıyız. Bu gerçek ekolojidir. Yapmamız gereken budur ve bunun nasıl yapılacağını biliyoruz. Bu “sevgi tüm kusurları örter” vasıtasıyla yapılır ve bizler bunun yapılması gerektiğinin farkında olanlarız. İsrail halkı, Yahudi halkı. İnsanlık bunu yapamaz ama bizler geçmişte bir araya gelmiş olan o ulusun bir parçasıyız. Bunu yapmak zorundayız ve bunu gerçekleştirdiğimizde, bu kuvvet tüm insanlığa yayılacak.

Hiçbir şey yapmanıza gerek yok. Bunu insanlığa söylüyorum. Yahudiler’e dönüyorum. Bunu yapmak zorundasınız. Biz bunu yapmak zorundayız. Tüm kusurlarımızın üzerinde, aramızda bağlantı inşa etmeliyiz, çünkü aramızda var olan her şey, aramızda sürüp giden mücadele, tüm insanlığın ortak nefretini çekiyor. Bu içimizdeki karşılıklı nefret haline geliyor. Bunun üzerinde yükselelim. Barışı sağlayalım. Huzura ve bağlantıya erişelim. Bağlantı için bir eğitim sistemi kuralım ve tüm dünya sakinleşsin. Bu herkesi, tüm insanlığı, manevi dünya denilen sevginin ve bağlantının farklı seviyelerine yükseltecektir.

Oren Levi: Son soru. İsrail Devleti ne zaman meşruiyet kazanacak?

Dr. Laitman: Ancak ne yaptığımızı açıklayıp, bunu özellikle gerçekleştirmeye başladıktan sonra. Gerçekleştirmek için kendimizden başka kimseye ihtiyacımız yok.

Oren Levi: Yani İsrail Devleti meşruiyet kazanacak ama ne zaman?

Dr. Laitman: Yahudiler, İsrail halkı tüm kusurların üzerinde bağlantıları için çalışmaya başladıkları zaman.

Oren Levi: Çok teşekkürler Dr. Laitman. Bizimle birlikte olduğunuz için teşekkür ederiz. Bir dahaki söyleşide görüşmek üzere, en iyi dileklerimle!

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,082