1) Hosea 14:10
Rab’bin yolları düzdür [doğrudur]; orada erdemliler yürüyecek, günahkârlar tökezleyecektir.
2) Baal HaSulam, Şamati 42- Bu Çalışmada ELUL Kısaltması Nedir?
“Rabbin yolları doğrudur; erdemliler orada yürüyecek, kötüler ise orada tökezleyecektir.” Bu demektir ki, alma kapları tarafından kontrol edilen kötüler, o duruma geldiklerinde yüklerinin altına düşüp diz çökecektir. Ancak ihsan etme halinde olan erdemliler bu yolla yükseltilir, yani bununla onlara ihsan etme kapları verilir. (“Kötüler”, kalpleri ihsan etme kaplarını almaya henüz hazır olmayanlar olarak yorumlanmalıdır ve “erdemliler”, kalplerinde zaten ihsan etme kaplarını elde etmeye kararlı olan, ancak henüz buna muktedir olmayanlar anlamına gelir.)
3) Rabaş, Makale 22, Kişinin Yaradan’dan İstediği Hediye Nedir?
“Rabbin yolları düzdür. Erdemliler orada yürür ve günahkâr orada düşer.” Bu demektir ki, tam da bu noktada kişi, bedenindeki tek bir organın bile bununla hemfikir olmadığını gördüğünden, ihsan etme kaplarını edinmenin insanın gücü dahilinde olmadığı kararına geldiğinde, o an hakikat noktasına ulaşır. Kişi, o anda Yaradan’ın yardım etmesi için içten bir dua etmelidir. Hiç şüphe yoktur ki kişi, insanın bu Kli’yi yani bu ihtiyacı vermesi için durup bekleyen Yaradan’dan yardım alacaktır. Tam da burada, kişi bu durumdan kaçar ve tam da burası kişiye yardımın geldiği yerdir. Yine de kişi mücadeleden kaçar ve bu nedenle o, ‘suçlu’ olarak adlandırılır.
Oysa erdemli umutsuzluğa kapılmaz, çünkü özellikle şimdi ihsan etme kaplarıyla ödüllendirilir. Dolayısıyla ‘erdemlinin yürüdüğü’, yani derecesinde bir yükseliş aldığı yerde, tam olarak aynı yerde ‘günahkâr başarısız olur’ ve tam da yardım alması gereken bu yerde düşer ve mücadeleden kaçar.
Yukarıdakilerin tümünü şu izler; insan Yaradan’dan bahşetmeyi, yani ihsan etme kaplarını ona hediye vermesini isteyecektir, tıpkı “alma kalpları” denen Kli’yi ona verdiği gibi.
4) Rabaş, Makale 24, Sadaka ve Hediye Arasındaki Fark (1986)
Kişi kendini sevme koşulundan kendi başına çıkamayacağını, ancak Yaradan’ın kendisinin, ona yardım edebileceğini görür. Bu bir anlayış meselesi değil ama hissetme meselesidir. Şöyle yazılmıştır (İlahiler, 127): “Şayet Efendi bu evi inşa etmezse, onu inşa edenler boşuna çaba sarf ederler.”
Akabinde kişi bütün çarpıklık ve dönüşlerin onu şu anki durumuna getirdiğine inanmalıdır, böylece kalbinin derinliğinden dürüst bir dua oluşturma yeteneğine sahip olabilir. Ancak kötü eğilim, kişiyi karşıt görüşlere getirir, böylece kişi kalbinin derinliklerinden, Yaradan’dan talepte bulunabilir. Yani akıl ve kalp, ona sadece Yaradan’ın yardım edebileceği kararına vardığında şimdi kişi gerçek bir duaya gelebileceği için kötü eğilim gelir ve onu ajanların öne sürdüğü iddialarla umutsuzluğa sürükler. Bunun hakkında şöyle diyebiliriz: ‘Efendinin yolu düzdür, inançlı olan orada yürür ve günahkâr olan düşer.’
5) Rabaş, Makale 43, Çalışmada ‘Sırtımı Göreceksin Ama Yüzüm Görünmeyecek’ Nedir? (1991)
Kişinin iniş sırasında şundan etkilenmesine gerek yoktur: Kötü (eğilim) onunla tartışmak için gelir ve onu düşündürür. “Çalışmada ilerlemediğini görüyorsun, bu yüzden ihsan etme işi olan bu yoldan kaçmanı ve genel halk gibi, yani sadece pratik çalışmada gitmeni tavsiye ediyorum.” Bu, üstesinden gelme ve “Şimdi gerçeği görüyorum, Yaradan’dan ne kadar uzaktayım ve sadece O yardım edebilir.” demek ve şu yazılanlara inanmak için seçim zamanıdır. “Çünkü Sen her ağzın duasını işitirsin.” Yani kişi yardım edilmeye layık olmasa da Yaradan yine de yardım eder. Bu nedenle “Mutlaka yukarıdan yardım alacağım, çünkü Yaradan’ın şimdi bana vereceği yardımın gerçekten ‘ölüleri diriltmek’ olduğunu hissediyorum. Ama kişi ödüllendirilmezse mücadeleden kaçar ve bu işin üstün zekâlılara ait olduğunu, ancak kendisinin buna uygun olmadığını söyler. Ancak bilgelerimiz bunun hakkında şöyle dedi: “Rabbin yolları düzdür; orada erdemliler yürür, kötüler orada hüsrana uğrar.” Bu nedenle, kaçmayın!
6) Rabaş, Makale 40, Çalışmada ‘Onlar, Her Gün Gözünüzde Yeni Olacaklar’ Nedir? (1989)
Kişi, yine de mücadeleden kaçmaz, yani günahlarını alenen ifşa etmezse, bir süre sonra yukarıdan ona acınır ve bir uyanış daha verilir ve bir kez daha yükselişe geçer. Sonra kötülük yine onunla tartışmak için gelir ve aynı sıra kendini tekrar eder. Tavsiye, alıştığı hareketlerden kaçmak değil, aksine daha fazla hareket etmektir.
Ancak, bunu yalnız mantık ötesinde yapabilir. Kişi, iniş sırasında yaptığı bu çalışmaya, mantık ötesi temelinde dışsallıkta eylemler eklediğinde, “Yaradan ile Dvekut” adı verilen hedefe doğru büyük adımlar attığına inanmalıdır. Baal HaSulam bu konuyla ilgili olarak, “Rabbin yolları düzdür; orada erdemliler yürür, günahkârlar ise orada düşer.” diye yazılanın anlamının bu olduğunu söyledi.
7) Rabaş, Makale 22, Tüm Tora Tek Bir Kutsal İsimdir (1985)
Üstesinden gelme, alma kabına ihsan kabını eklemek demektir. Bu Aviut (kalınlık/alma arzusu) üzerine koymamız gereken Masah’tır (perde). Öyle anlaşılıyor ki eğer kişinin alma arzusu yoksa Masah’ı yerleştirebileceği bir yeri yoktur. Dolayısıyla kötü eğilim yabancı düşünceler getirdiğinde, bu düşünceleri mantık ötesi yükseltmemiz gerekir.
Bu, insan ruhunun arzularla ilgili her şeyi yapabileceğinin göstergesidir. Çalışmadan reddedileceğini söylememelidir. Daha ziyade düşüncelerin ve arzuların onları Keduşa’ya kabul ettirebilmek için yukarıdan verildiğini söylemelidir. Dolayısıyla yukarıdan yaklaştırılmış, ona çalışma gönderilmiştir.
Bununla ilgili şöyle denir: “Tanrı’nın yolları düzdür; erdemli orada yürür, günahkâr düşer.”