Temmuz 1979
“Bu nedenle, ‘İşte, ona Benim barış antlaşmamı veriyorum,’ de.”
“Barış antlaşmasının”’ ne anlama geldiğini, ima yoluyla anlamalıyız. “Barış antlaşması” olarak adlandırılan bu antlaşma ne hakkındadır?
Balak bölümünün sonunda “Ve Pinhas gördü” yazılıdır. RAŞİ, onun bir eylem gördüğü ve bir kuralı hatırladığı şeklinde yorumlamıştır. O, ona, Musa’ya şöyle dedi: “Senden böyle öğrenmiştim: Kim bir Arami ile ilişkiye girerse, bağnazlar ona zarar verir… yani mahkeme ona bunu yapmasını emretmez.” Bu, onun bir eylem gördüğü, burada sadece bir eylem olduğu ve bir kuralı hatırladığı anlamına gelir, yani kural, mahkemenin ona bunu yapma emri vermemesidir.
İma yoluyla, mahkeme, bilgelerimizin “İsrail’in yargıçları dışında dünyaya hiçbir felaket gelmez” (Şabat [Şabat] 139a) dediği gibidir. Bu, İsrail’deki her bir kişinin bir mahkemeye sahip olduğu anlamına gelir yani kişinin içinde o şeyi yapmaya ya da yapmamaya karar veren bir akıl vardır. Bu, her bir kişinin mahkemesi olarak kabul edilir.
Eğer kişinin yargıcı değersiz bir yargıçsa, bu sanki kişi Aşera dikiyormuş gibidir. Kişi tövbe ile ödüllendirilmeden önce, onun mahkemesi İsrail’de hüküm vermeye uygun olmayan yargıçlardır.
Bu, “o bir eylem gördü” sözünün anlamıdır yani gerçeklik yolunda yürümek isteyen Yaradan’ın bir hizmetkârı, yasaları değil yalnızca eylemleri görebilir. Aklının belirlemesi gereken yasayı, zekâsı asla ihsan etmek için çalışmaya mecbur etmez, çünkü bu onun arzusuna aykırıdır. Bu nedenle, onun mahkemesi, ihsan etmek adına yapmasını ve amaçlamasını kabul etmeyecektir.
Ancak, üstesinden gelir ve mahkemesi bunu emretmese de akıl olmadan hareket edeceğini söylerse yani “ben istekliyim,” derse, buna “mantık ötesi” denir.
Eylemde, kişi her zaman üstesinden gelme durumunda olmalıdır. Bilgelerimizin dediği gibi, “Kişi her zaman kötü eğilime karşı iyi eğilimi kızdırmalı” (Berahot 5a), bu, kişinin her zaman savaşta olduğu olarak kabul edilir ve RAŞİ şöyle yorumlamıştır, “onunla savaşın”.
Kişi her zaman mantık ötesi bir durumda yürürse, Yaradan şöyle der: “İşte, ona Benim barış antlaşmamı veriyorum”, yazıldığı gibi, “Yüce Tanrı’nın ne söyleyeceğini duyacağım, çünkü O, halkına ve takipçilerine barış konuşacak ve akılsızlığa dönmelerine izin vermeyecektir.” (Mezmur 85).
Bu, Yaradan bir kişiyle barış antlaşması yaptıktan sonra artık kişinin savaşının kalmadığı anlamına gelir, şöyle yazıldığı gibi: “Efendi, insanın yolunu uygun bulduğu zaman, düşmanları bile onunla barış yapacaktır.”