1) Baal HaSulam, Kabala İlmine Önsöze Giriş, Madde 1
Yukarı ve aşağı tüm dünyalar insana dahildir. Ve ayrıca, bu dünyalardaki tüm gerçeklik sadece insan içindir.
2) Baal HaSulam, Zohar Kitabı’na Önsöz, Madde 34
Örneğin görme duyumuzu ele alalım: önümüzde engin, mükemmel bir şekilde doldurulmuş bir dünya görüyoruz. Ancak gerçekte tüm bunları kendi içimizde görüyoruz. Başka bir deyişle, beynimizin arkasında her şeyi bize göründüğü şekilde resmeden ancak dışımızdaki hiçbir şeyi göstermeyen bir çeşit fotoğraf makinesi vardır.
Bunun için, O bizim beynimizde orada görülen her şeyi tersyüz eden bir çeşit cilalanmış bir ayna yaptı ki böylece o şeyi beynimizin dışında, yüzümüzün önünde görebilelim. Bununla beraber, dışımızda gördüğümüz şey gerçek değildir. Yine de dışımızdaki her şeyi algılamamızı ve görmemizi sağlayan beynimizde yaratmış olduğu o cilalanmış ayna için O’nun İlahi Takdir’ine minnettar olmalıyız. Çünkü böylece O, bize her şeyi açık bilgi ve edinimle algılama ve her şeyi içeriden ve dışarıdan ölçme gücünü verdi.
Bu olmadan algımızın büyük bir kısmını kaybederdik.
3) Baal HaSulam, Zohar Kitabı’na Önsöz, Madde 34
Tüm bu değişiklikler, alıcı ruhların içselliğinde ortaya çıksa da onlar yine de hepsini İhsan Edenin Kendisi’nde görürler, zira sadece bu şekilde Yaratılış Düşüncesi’ndeki bütün algılar ve hazlarla ödüllendirilirler.
Yukarıdaki ifadeden de bu sonuca varabilirsiniz. Her şeyi gerçekten önümüzdeymiş gibi görmemize rağmen her mantıklı insan kesin olarak bilir ki gördüğümüz her şey yalnızca kendi beynimizin içindedir.
Ruhlar da böyledir; Tüm görüntüleri İhsan Eden’de görseler de, yine de tüm bunların kesinlikle İhsan Eden’de değil yalnızca kendi içlerinde olduğundan kuşku duymazlar.
4) Baal HaSulam, Zohar Kitabı’na Giriş, Madde 40
Bir turpun içinde doğan kurt. Kurt orada yaşar ve Yaradan’ın dünyasının içinde doğmuş olduğu turp gibi karanlık ve küçük olduğunu düşünür. Ancak turpun kabuğunu kırıp dışarı çıktığında şaşkınlıkla şöyle söyler: “Tüm dünyayı içinde doğduğum turpun büyüklüğü kadar sanıyordum ve şimdi önümde kocaman, çok güzel ve şaşırtıcı bir dünya görüyorum!”
5) Baal HaSulam, Zohar Kitabı’na Giriş, Madde 40
Alma arzusunun Klipa’sının (Klipot’un çoğulu) içine dalmış bu sert Klipa’yı kıracak olan uygulamalı manevi çalışma ve ıslah olan eşsiz iksiri almaya çalışmayıp, Yaradan’a mutluluk verme arzusuna dönüştürmeyenler de böyledir. Gerçekte olduğu gibi değersizlik ve boşluklarını tespit etmek zorunda oldukları ve bu muazzam realitenin sadece kendileri için yaratıldığını anlayamadıkları kesindir.
Aslında, gerekli olan tüm arılıkla Yaradan’ına mutluluk vermek için manevi çalışma ve ıslah içine dalsalar ve içinde doğmuş oldukları alma arzusunun Klipa’sını kırmaya çalışıp, ihsan etme arzusunu üslenseler gözleri anında açılıp onlar için manevi dünyalarda hazırlanmış olan tüm bilgelik, zekâ ve açık akıl derecelerini edinirler.
6) Rabaş, Not 645, Seni Yaptıklarından Biliriz
Zohar kitabında şöyle yazar, “O’nun olmadığı hiçbir yer yoktur” ve bizim onu hissetmememizin nedeni ise hissedecek kaptan yoksun oluşumuzdur. Bu dünyada mevcut olan sesleri radyonun almasında gördüğümüz gibi sesi alıcı yapmaz, sesler bu dünyada zaten mevcuttur ancak bir alıcıya sahip olmadan önce bu sesleri -zaten bu dünyada olmalarına rağmen- duyamayız.
Benzer olarak, bilmeliyiz ki; “O’nun olmadığı hiçbir yer yoktur” bunu hissetmek için bize gereken tek şey bir alıcıdır. Bu alıcıya birleşme ve form eşitliği denir, bu ihsan etmektir. Bu alıcıyı edindiğimiz zaman derhal hissedeceğiz ki “O’nun olmadığı hiçbir yer yoktur,” ve “tüm dünya O’nun nuru ile doludur.”
7) Rabaş, Makale 236, Tüm Dünya O’nun Nuru İle Doludur
Üst ışığın genişlemesi realitenin tümünde kıyafetlenir ve buna “realitenin sürdürücüsü” denir. Bu dünyada var olan tüm kıyafetlerde, yani önümüzdeki her maddi şeyde görünür. İster Tora’nın kıyafetlerinde yani Tora’nın harflerinde ya da duanın harflerinde veya dünyevi şeylerde olsun, her şey Yaradan’ın ışığıdır. Tek fark alıcıdadır, yani hissedenlerdedir.
Yaradan’ın ışığının sadece Tora ve duada kıyafetlendiğini hisseden insanlar vardır. Yaradan’ın ışığını dünyevi şeylerin harflerinin kombinasyonlarında da hisseden insanlar vardır ve Tora’nın harfleri ile duanın birleşiminde bile, “gerçekliğin tamamını dolduran”nın Yaradan’ın ışığı olduğunu hissetmeyenler vardır.
8) Baal HaSulam, Zohar Kitabı’na Giriş, Madde 13
Ruhları yaratma düşüncesi ile Yaradan’ın düşüncesi, her şeyi tamamladı. Zira bizimki gibi hareketlere ihtiyacı yoktur. Anında, tüm ruhlar ve tüm dünyalar bir gayeyle yaratıldılar, Yaradan’ın onlar için planladığı bütün haz ve zevklerle ve yumuşaklıkla dolu olarak, ruhların içindeki alma arzusu tamamen ıslah olup saf ihsana dönmüş şekilde, ışığı yayan ile tam form eşitliğinde, ıslahın sonunda almaları planlanan son mükemmellikte hâsıl oldular.
Bunun böyle olmasının sebebi ise şudur ki O’nun ebediyetinde geçmiş, şimdi ve gelecek birdir. Gelecek, şimdi gibidir ve O’nda zaman diye bir şey yoktur. Dolayısıyla Eyn Sof’daki ayrılmış durumunda asla bozuk alma arzusu konusu yoktu.
Tersine ıslahın sonunda ifşa olması planlanan bu form eşitliği, sonsuzlukta anında ortaya çıktı.
9) Baal HaSulam, TES (On Sefirot Çalışması) Bölüm 2, Kısım 1, No: 5
Tüm realite ve Olamot’a gelmeye yazgılı olan tüm yaratılanlar, zaten Ein Sof’da mevcuttur. Dahası, Olamot’ta görünmeye yazgılı oldukları için, orada tam ihtişam ve mükemmelliklerinde var olurlar.
Böylelikle, ortaya çıkmaya yazgılı olan tüm arzuların zaten ortaya çıktığını ve Eyn Sof’da ifşa edildiğini açıkça görüyorsunuz. Orada mükemmel, eksiksiz hallerinde görünürler ve bu arzuları gerçekleştiren, yani bu arzuların babası ve yaratanı Ohr Elyon’dur.
7) Rabaş, Makale 236, Tüm Dünya O’nun Nuru İle Doludur
Dünyada Tanrısallık dışında hiçbir gerçeklik yoktur ve tüm gizleme yalnızca kişinin hislerindedir.
11) Baal HaSulam, Şamati – 66 Tora’nın Verilişine Dair -1
Hiçbir gerçekliğe kendinin olduğu gibi ulaşamayız. Aksine, her şeye yalnızca duyularımıza göre ulaşırız. Ve gerçeklik, kendi olduğu gibi, bizi hiç ilgilendirmez. Dolayısıyla, Tora’yı kendisinin olduğu gibi edinemiyoruz; sadece hislerimizle ediniriz. Bu nedenle, tüm izlenimlerimiz yalnızca hislerimizi takip eder.
12) Rabaş, Not 124, Bana Hizmet Etmek
“Tüm dünya bana hizmet etmek için yaratıldı.” Baal HaSulam’ın yorumuna göre, bu şöyledir: Eğer kişi dostunda gördüğü hatanın gerçekte kendi hatası olduğuna inanırsa ıslah edecek bir şeyi olur. Böylece tüm dünya ona hatalarını göstererek hizmet eder ve kişi böylece neyi düzeltmesi gerektiğini aramak zorunda kalmaz aksine ona kendi hatalarını göstermekle onlar kişiye büyük bir iyilik yapmış olurlar.
13) Rabaş, Not 217, Koş Sevgilim
Yaradan bizim için bütün bir dünyayı hazırladı, bilgelerimizin dediği gibi, “Kişi, “Dünya benim için yaratıldı” demelidir.” (Sanhedrin 37a), yani kişi tüm dünya için dua etmelidir. Bu nedenle, dua etmeye geldiğinde ve Yaradan’la teması olduğunda kendisi şu anda hasta olmasa da çağdaşları için dua edebilir, yani merhametleri uzatması için ki, neslindeki hiç kimse bolluktan yoksun olmasın.
Kişinin kendisine “yaratık” denmesi yüce bir kuraldır, yani sadece O tek başına. Onun dışındakiler zaten kutsal Şehina olarak kabul edilir. Buradan çağdaşları için dua ettiğinde, sürgünde olan ve tüm kurtuluşlara ihtiyaç duyan kutsal Şehina için dua ettiği düşünüldüğü sonucu çıkar. Sonsuzluğun anlamı budur ve tam da bu şekilde merhamet ışığı ifşa olabilir.
14) Rabaş, Makale 19, Çalışmada Tora’nın “Orta Çizgi” Dediği Şey Nedir (1990)
Yine de kişi yukarıda söylenen “O’ndan başkası yok,” sözüne inanmalıdır yani onu iyi eylemler yapmaya zorlayan Yaradan’dır fakat henüz onu zorlayanın Yaradan olduğunu bilmeye lâyık olmadığından, Yaradan kendini kan ve etle kıyafetlendirir. Onlar vasıtasıyla, Yaradan bu eylemleri yapar. Bu nedenle Yaradan Ahoraim (kaba et) formunda hareket eder.
Diğer bir deyişle, kişi yüzler görür fakat inanmalıdır ki yüzlerin arkasında bu eylemleri yapan Yaradan var. Bu demektir ki, insanın yanında Yaradan’ın istediği eylemleri yerine getirmesi için onu zorlayan Yaradan durur. Öyle anlaşılıyor ki, Yaradan her şeyi yapar ama insan inanması gerektiğini değil, gördüğünü hesaba katar.
15) Baal HaSulam, 67- Günahtan Uzak Dur
Arkadaşını aldattığını düşünen kişinin, Yaradan´dan başkasını aldatmadığını söyleyebiliriz; çünkü insanın bedeninden başka yalnızca Yaradan vardır. Zira yaratılışın temeli şudur; insan, sadece insanın kendi algısında yaratık diye adlandırılır. Yaradan insanın kendisini, O´ndan ayrı var olduğunu hissetmesini ister. Ancak bunun dışında, “Tüm dünya O´nun ihtişamı ile doludur.”
Dolayısıyla kişi dostunu kandırdığında Yaradan´ı kandırır ve eğer dostunu üzerse, Yaradan´ı üzer.
16) Baal HaSulam, Şamati 3, Manevi Edinim Meselesi
Onlar için, tüm dünyalar sadece basit bir bütünlük olarak düşünülür ve Yaratan’da hiçbir değişiklik yoktur. “Ben Yaratıcınızım, değişmem” cümlesi bunu ifade etmektedir. Yaratan’ın niteliklerinde Sefirotlar ve Behinotlar (algılamalar ve anlayışlar) yoktur.
En küçük bir tanım veya isim bile Işığın kendisinden bahsetmemektedir, zira bu Atzmuto’nun algılanmasıdır ve orada edinim yoktur. Şöyle ki, bahsedilen tüm Sefirotlar ve anlayış sadece kişinin bunlarda edindiğidir.
17) Baal HaSulam, Şamati 3, Manevi Edinim Meselesi
İsimlerin çoğalması sadece alıcılarla ilgilidir. Bu nedenle ortaya çıkan ilk isim yani yaratıkların kökü Eyn Sof olarak adlandırılır. Bu isim değişmeden kalır ve tüm kısıtlamalar ve çeşitli değişiklikler sadece alıcılarla ilgili olarak ortaya çıkar, ancak O her zaman “yarattılarına iyilik yapma arzusu,” denilen ilk isimde durmadan parlar.
18) Baal HaSulam, Şamati 3, Manevi Edinim Meselesi
“Işık’ta hiçbir değişim yoktur” cümlesinin anlamı budur. Yani tüm değişiklikler kabın içerisindedir, yani duyularımızda, her şeyi hayal ettiğimiz kadarıyla ölçebiliriz. Bu durumdan şunu diyebiliriz, eğer birçok kişi manevi bir şeyi incelerse herkes kendi duyu ve hayal gücüne göre edinir. Dolayısıyla herkes farklı bir form görür.
Ek olarak, yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu form, kişinin iniş ve çıkışlarına göre de değişecektir, Işık saf bir ışıktır ve değişim sadece alanlarda meydan gelir.
19) Baal HaSulam, TES (On Sefirot Çalışması) Bölüm 1, Kısım 10, No: 36
Beş duyumuz buna hiç uygun olmadığından, hiçbir cisme herhangi bir erişime ve algılamaya sahip değiliz. Görme, ses, koku, tat ve dokunma, dikkatle inceleyen zihne duyularımızla işbirliği yoluyla formüle edilen özün “olaylarının” yalnızca soyut biçimlerini sunar.
20) Baal HaSulam, Şamati 3, Manevi Edinim Meselesi
Sadece yayılan Işığın duyularımızda bıraktığı izlenimler açısından bahsedebiliriz, bu da: “O’nun yaratılanlara iyilik yapma arzusudur” ve bu alanların avucuna gelir.
Benzer olarak, bir masayı incelediğimizde doku duyumuz bunu sert bir madde olarak algılıyor ve ek olarak uzunluğunu ve genişliğini duyularımıza göre algılıyoruz. Ancak, bu farklı duyuları olan birisi için masanın aynı şekilde algılanacağı anlamına gelmez. Örneğin, bir meleğin gözünde, masayı incelediği zaman, kendi duyularına göre görür. Bu nedenden dolayı, hiçbir şeyi bir meleğin gözlerinden tayin edemeyiz zira onun gözlerine sahip değiliz ve duyularını bilmiyoruz.
Dolayısıyla, Yaratan’ı hiç edinmediğimiz için dünyaların O’nun açısından ne forma sahip olduklarından bahsedemeyiz. Dünyaları sadece kendi duyularımızdan ve hislerimizden edinebiliriz zira bizim O’nu bu şekilde edinmemizi O, böyle istedi.
21) Baal HaSulam, Kabala İlmi ve Felsefe
Bilgeliğin tamamını iç-görüleriyle dolduran Kabala bilgeleri, nasıl çeşitli ışıklar arasında ayrım yapmaktalar? Ancak bu gözlemler ışıkların kendisine değil, yukarıda bahsedilen kuvvet olan Kli’nin ışıkla karşılaşmasından etkilenen izlenimine atıfta bulunmaktadır.
22) Baal HaSulam, Zohar Kitabına Giriş, Madde 17
Tüm önemsiz olayları ve sahip olduğu şeylerle bedenimiz, hiç de gerçek bedenimiz değildir. Gerçek, ebedi ve eksiksiz bedenimiz zaten Eyn Sof’da mevcuttur.
23) Rabi Abraham Yehoshua, Ohev Yisrael, Bereşit
Bir kişi kendininki dışında, herkesin yaptığı kötülüğü görür. Bunun için tavsiye şudur, karşısındaki kişiye bakmalıdır ve eğer başka bir insanın yanlış bir şey yaptığını görürse, şöyle düşünmelidir: “Bu musibet kendi evimin duvarlarına dokunduğu ve (kötü) eğilimin kışkırtması nedeniyle, gözlerim bunu görmediği için, Yaradan bu şeyi görmemi istediği için yaptı.”
24) Zohar, Leh Leha [İleri Git], No. 330
Yaradan’ın işleri ne da kadar büyüktür. İnsanı resmetmesi, dünyayı ustalıkla tasvir etmesi gibidir. Başka bir deyişle, insan dünyanın tüm eylemini kapsar ve ona “küçük bir dünya” denir.
25) Lublin’li Rabbi Tzadok HaKohen, Sebatkarın Düşünceleri
“Tanrı, Zion’un tutsaklarını geri getirdiğinde, rüyada gibiydik.” O zaman ortaya çıkacak olan gerçeğe göre, bu dünyada doğru kabul edilen tüm hususlar da sadece hayal ürünü olacaktır, çünkü tüm bu dünyaya “yalanlar dünyası” denir. Onun içindeki gerçek gerçek değildir ve onun içindeki gerçekle gerçeğe ulaşmak imkansızdır. Ancak bu, dünyadaki eylemlerinin meyvelerini, bir sonraki dünyada tatma derecesine ulaşan, yani yaşarken dünyasını gören, bu dünyanın fiziksel yaşamında hakikat dünyasına kavuşacağı anlamına gelir.