Bir zamanlar, kendilerine ait restoranları olan Boiler ve Fryer adlı iki mükemmel aşçıbaşı yaşardı. Bir gün Boiler, Fryer’e; “İkimiz de büyük aşçılarız öyleyse neden birlikte bir şeyler yapmıyoruz?” dedi.
“Haklısın!” diye kabul etti Fryer. “Bunu neden düşünmedim? Birlikte hazırlayacağımız bu yemek daha önce hiç kimsenin tatmadığı şekilde olacak ve bütün kasabayı tatmaları için davet ederiz! Gerçek bir ziyafet olacak!”
“Evet, bir ziyafet! Harika bir fikir bu!” dedi Boiler. “Nasıl bir yemek hazırlamalıyız?”
“Emin değilim”, dedi Fryer. “Ama kesinlikle leziz bir şeyler!” Uzun bir tartışmadan sonra, aşçıbaşılar balık yapmaya karar verdiler. Ama alışılmış bir balık değil insanların tabaklarını silip süpürecekleri cinsten bir balık.
“Yarın başlıyoruz.” dedi Fryer. “Şöyle yapalım; Ben balığı kızartırım sen de ona göre bir sos hazırlarsın.”
“Kabul!” dedi Boiler. Aşçıbaşılar, bütün malzemelerin Fryer’in restoranında toplanmasını planladılar. Planlarından memnundular ve el sıkışıp ayrıldılar. Ertesi sabah Fryer, balık pazarına gitti. En taze olduğundan emin olana kadar, en iyi balığı toplamak için tam üç saatini geçirdi. Değişik ülkelerden 70 kasa balık yüklendi ve restoranına nakledildi. Bu arada, Boiler sebze pazarına gitti ve değişik bir çok ülkelerden en lezzetli sebzeleri ve baharatları seçmesi üç saatini aldı. Nakliyeciler ağzına kadar dolu 70 sepeti Fryer’ın restoranına taşıdılar.
Aşçılar kısa bir süre dinlendiler ve sonra işlerine döndüler. Fryer, balıklarını 70 farklı tavada pişirdi ve Boiler, sosunu 70 farklı kapta kaynattı.
Dört saat sonunda her şey hazırdı. Fryer’ın hazırladığı balık o kadar mükemmel görünüyordu ki sanki içinde parıl parıl parlayan cilalı pirinç madeni pişirilmişti. Gerçekte, o kadar iştah açıcı görünüyordu ki Fryer artık Boiler’in sosunu kullanmak istemiyordu.
Bu arada, Boiler’in sosunun kokusu o kadar iştah açıcıydı ki hiç kimse restoranın önünde durmadan geçemiyordu ve restoranın önünde büyük bir kalabalık toplanmıştı.
“Bu harika sosu Fryer’ın balığının üstüne dökmek zorunda mıyım?” diye düşündü Boiler üzgünce. Kasvetli bir şekilde birbirlerine yanaştı aşçılar.
“Sosunu balığımın üstüne dökme zamanı geldi sanırım,” dedi Fryer, Boiler’e bakmadan.
“Sosumu üzerine dökmek mi?” hayretle sordu Boiler. “Bu yemeklik şaheseri hazırlamak için o kadar çok zaman harcadım ve benden balığımın üstüne dökmemi istiyorsun ve insanlar, Ne harika bir balık hazırlamış Fryer!” diyecekler.
“Ne yaptığını zannediyorsun?” kızgınlıkla sordu Fryer. Öyleyse senden harika, leziz balığımın üzerine sosunu döküp, balığımı mahvetmeni istemiyorum. Herkesin hazırladığı kendisimde kalsın.
Boiler, garsonlara sosunu kendi restoranına getirmelerini istedi ve kendisi de herkese kızgın bir şekilde restoranına gidip oturdu.
“Kimseye ihtiyacım yok!” diye düşündü kendi kendine. “Sosum onlara çok fazla iyi. Kimsenin iyiliğine ihtiyacım yok; Bu sosu kendim yiyeceğim. Büyük bir kaşık aldı ve yemeye başladı. Fakat sos o kadar baharatlıydı ki birkaç kaşıktan sonra Boiler rahatsızlandı.
“Hata yaptım, diye düşündü. “Fakat hala çok geç değil.”
“Hey, garsonlar!” diye seslendi.
“Evet, Boiler! dediler. “Bizden sosu Fryer’e geri götürmemizi mi istiyorsun?”
“Evet, haklısınız.” dedi Boiler. Sonunda sos, Fryer’ın masasına geri dönmüştü.
“Affet beni sevgili dostum, büyük bir hata yaptım.” Bana ne oldu bilmiyorum. Bu sos balığının üzerine dökülmek için hazırlandı.
“Hayır, hayır!” diye itiraz etti Fryer. “Senin sosun olmadan da balığımın harika olacağını düşünerek hata yapan bendim.Tek başına tat vermeyeceği için hiç birini yiyemedim. Ne harika geri dönmüş olman!
Boiler ve Fryer mutlulukla kucaklaştılar ve şehrin daima hatırlayacağı bir yemek ziyafeti sundular. İnsanlar, dünyadaki en lezzetli yemeği tatmak için her yerden geldiler. Böyle bir şeyi daha önce asla tatmamışlardı.
Bugün, erkekler ve kadınlar bu eski hikayeyi torunlarına anlatırlar. Büyükbabam bana hikayeyi anlattı ve bunu dünyadaki tüm çocuklara aktarmamı istedi. Böylece, sonsuz gerçeği bilecekler; sadece beraber harika şeyler yapabiliriz ve hiç kimse tek başına mutlu olamaz.
Resimleyen: Yelena İflyand