1940’da duydum, Kudüs
Gizlilik, kişinin gücünü aştığında ve çalışma tatsızlaştığında, herhangi bir sevgi veya korkuyu hayal edemediği veya hissedemediği ve Keduşa’da (kutsallıkta) hiçbir şey yapamadığı bir duruma geldiğinde, kişinin tek çaresi, gözlerinden ve kalbinden perdeyi kaldırsın, kendisine merhamet etsin diye Yaradan’a dönüp ağlamaktır.
Ağlama meselesi çok önemlidir. Bilgelerimizin şöyle yazdığı gibi, “Gözyaşı kapıları hariç tüm kapılar kilitlidir.” Dünya bununla ilgili şunu sorar: Gözyaşı kapıları kilitli değilse, kapılara ne gerek var ki? Bunun, kişinin arkadaşından ihtiyacı olan bir nesneyi istemesi gibi olduğunu söyledi. Bu nesne, kişinin kalbine dokunur ve her türlü dua ve yakarışla bunu ondan ister ve yalvarır. Ancak arkadaşı bu talebine hiç kulak asmaz. Ve kişi, artık dua ve yakarışları için bir sebep kalmadığını görünce, ağlayarak sesini yükseltir.
Bununla ilgili şöyle denmiştir: “Gözyaşı kapıları hariç, tüm kapılar kilitlidir.” Peki, gözyaşı kapıları ne zaman kilitli değildir? Tam olarak diğer tüm kapılar kilitliyken. İşte o zaman gözyaşı kapıları için yer vardır ve o zaman onların kilitli olmadığını görürüz.
Bununla birlikte, dua kapıları açık olduğunda, gözyaşı ve ağlama kapılarına yer kalmaz. Gözyaşı kapılarının kilitli olmasının anlamı budur. Peki, gözyaşı kapıları ne zaman kilitli değildir? Tam olarak diğer tüm kapılar kilitlendiğinde, kişinin hala dua etme ve yakarma seçeneği olduğu için, gözyaşı kapıları açıktır.
“Ruhum gizlice ağlayacak.” sözlerinin anlamı budur yani kişi gizlilik koşuluna geldiği zaman, “Ruhum ağlayacak”tır çünkü başka bir seçeneği yoktur. “Elinin ve gücünün yettiği her şeyi yap” sözlerinin anlamına budur.