1) Zohar, Bereşit, (Yaratılış) 103
Dünya yalnızca ihsanın içinde, Yaradan’ı hoşnut etmek üzere Tora ve iyi işlerle uğraşmak için yaratılmıştır, kişinin kendi keyfi için değil. “Yaradan’ın tüm işleri kendisi içindir,” insanlar ona mutluluk ihsan etsinler diyedir. Ancak başlangıçta, “İnsan vahşi bir eşek sıpası olarak doğar,” tüm ilgisi kendi keyfidir, ihsan etmek için hiç arzusu yoktur. “Yaradan’ın tüm çalışması benim için, benim keyfim içindir,” diye iddia eder. Çünkü tüm dünyayı kendi iyiliği ve menfaati için yalayıp yutmak ister. Yaradan, doğduğu andan itibaren kişinin içine işlenmiş olan kendi çıkarı için almanın içine yerleştirdiği bedensel ve duygusal acı ve sert izlenimlerle ıstırap verir. Hatta Tora ve Mitzva ile uğraşsa bile eğer bu uğraş kendi keyfi için ise yine bu izlenimleri kişiye verir ve böylece bu izlenimlerin içindeki ışık sayesinde kişi kendi çıkarı için almanın aşağılık ve korkunç doğasını hisseder. O zaman kişi almanın ve istemenin doğasını tamamen analiz eder ve kendisini Yaradan’ını hoşnut etmek için çalışmaya adar. Böylece Yaradan onun gözlerini açar ve kişi önünde mutlak bir mükemmellikle dolu bir dünya görür, orada asla hiçbir eksiklik yoktur. Böylece Yaradan’ın dünyayı yarattığı anki mutluluğuna dâhil olur. “Eğer o ödüllendirilirse, kendisi ve tüm dünya hakkında olumlu bir hüküm verir,” denmiştir. Her nereye gözünü gezdirse, orada yalnızca iyilik ve mükemmellik görür, Yaradan’ın işlerinin hiçbirinde tek bir hata görmez, sadece fazileti görür.
2) Zohar, Tetzaveh
Karanlıktan çıkıp gelen dışında ışık yoktur. Çünkü bu taraf teslim olduğu zaman, Yaradan yükselir ve zaferi büyür. Ayrıca, Yaradan’ın çalışması yalnız karanlıktan dolayıdır, kötünün içinde olandan başka iyi yoktur. Her şeyin mükemmelliğinde iyi ve kötü beraber olduğu için ve kötü iyiyi terk ettiği için. Ve kötülükten çıkan dışında iyilik yoktur. Ve bu iyilikte, Yaradan’ın zaferi artar ve bu işin tamamıdır.
4) Zohar, VaYera, Madde 453
Adam tamamen kötü ve aşağılık olarak yaratılmıştır. Yazıldığı üzere, “Adam vahşi eşekten doğmuş bir sıpadır.” Ve kişinin bedenindeki tüm kaplar – hisler, nitelikler ve özellikle de düşünceler – bütün gün ona yalnızca kötülük ve hiçlik verir. Yaradan’a bağlanmakla ödüllenmiş olan birisine Yaradan başka araçlar yaratmaz, bunun yerine bu kişi, onun için hazırlanmış olan sonsuz manevi bolluğu almaya lâyıktır. Aksine, şimdiye kadar hep pis ve iğrenç bir şekilde kullanılmış olan bu aynı aşağılık kaplar hoşluğu ve sonsuz nezaketi alma kabı olmaya dönüştürülürler. Dahası, eksiklikleri daha büyük olan her Kli şimdi daha önemli hâle gelir. Başka bir deyişle, ifşa etme ölçüsü de daha büyük olur.
5) Rabaş, Makale 273, Güçlülerin En Yücesi
“Güçlülerin en yücesi düşmanını dost yapandır.” (Avot 254, 303) Töreye göre, bu “doğasının üstesinden gelen” kişi olarak yorumlanır (Avot 284) yani bu kişi kötü eğilimini yenmek için iyi eğilimi ile çalışır. Bilgelerimizin dediği gibi; “tüm kalbin ve tüm eğilimin ile” (Berehot 54) ve böylece kötü eğilim de Yaradan’a hizmet eder. Bu nedenle o düşmanını yani kötü eğilimini dostu yapandır. Ve kötü eğilimi de Yaradan için çalıştığı için bu nedenle bu kişini çok büyük bir işi vardır ve bu yüzden ona güçlülerin en yücesi denir.
6) Rabaş, Makale 23, Anlaşmazlıktan Sonra Yapılan Barış, Anlaşmazlık Olmadan Yapılandan Daha Önemlidir (1987)
Kötülüğün neden olduğunu hissetmeden önce, kişi ondan kaçması gereken bu kötülüğün, gücünü bilemez. Bu nedenle, onunla savaşlar yaparak, sürekli yükselişler ve inişler içindedir, düşüşün acısını hissedişine göre, kötülükten nefret etmeye gelir. Bunun anlamı şudur; “Sen Efendiden nefret eden, kötülükten nefret et. O takipçilerinin ruhunu korur ve günahkarın elinden kurtarır.” Yaradan’ı sevmek isteyen, yani hayatında tek bir hedefe yönelen, Yaradan’ı memnun etmekten başka arzusu olmayan kişi, öncelikle kötülükten nefret etmelidir. Kişi kendisi için çalıştığında, Yaradan için çalışması mümkün değildir. Çünkü alıcıya “kötü eğilim,” denir, kişiyi Yaradan uğruna çalışmaktan keser ayırır, bu insanın “kendi-menfaati için,” denen kötülükten nefret etmesine neden olur.
7) Baal HaSulam, Şamati 52- Günah Mitzva’yı Bozmaz
Kişinin manevi çalışması iyilik yolunda olmalı, ancak kişinin içindeki kötülük iyiliğin yolunu almasına izin vermez. Ancak, kişi bilmelidir ki kötülüğün, kökünü sökmek zorunda değildir, zira bu imkânsızdır. Aslında, sadece kötülükten nefret etmelidir, şöyle yazdığı gibi: “Efendiyi seven sen, kötülükten nefret et.” Dolayısıyla, zira tutunduğundan onu ayıran bu olduğu için ihtiyaç duyulan şey sadece nefrettir. Bu nedenden dolayı kötülüğün kendi başına hiçbir varlığı yoktur. Dahası, kötülüğün var olabilmesi, ona duyulan sevgi veya nefrete bağlıdır. Demektir ki, her kimin kötülüğe sevgisi var ise ona kötülüğün kontrolü tarafından yakalanan kişi denir. Eğer kötülükten nefret ederse, kişi onun sınırlarından çıkar ve kişi kendi kötülüğünün etkisinden sıyrılır ve kötülüğün kontrolünden çıkar. Şöyle ki, işin özü aslında kötülükte değildir, ancak sevgi ve nefretin ölçüsündedir.
8) Baal HaSulam, 17. Mektup
Öyle anlaşılıyor ki burada üç unsur söz konusudur: 1) İsrail, kendini köküne geri dönmeye zorlayan kişi; 2) Yaradan, kişinin özlem duyduğu kök; 3) Tora’nın 613 yolu, onun vasıtasıyla kişinin ruhunu ve bedenini arındırması. Bu şifadır, şöyle yazdığı gibi, “Kötü eğilimi ve şifası için Tora’yı, Ben yarattım.” Ancak, bu üç unsur gerçekte bir ve aynıdır. Sonunda Yaradan’ın herhangi bir hizmetkârı onları tek ve birleşmiş olarak edinir. Üçe bölünmüş olarak görünmesinin sebebi, kişinin Yaradan çalışmasında bütünlük içinde olmamasındadır.
9) Maor Eynaim, Yitro
Tüm dünyanın tüm yaratılmış varlıklarının, canlılığını her zaman, Yaradan’dan almak zorunda olduğu bilinir. Bu nedenle, erdemli olan, Yaradan ile tüm dünya arasında bir geçiş ortamı olmalıdır, her şeyi O’na bağlamalı, bir yol yapmalı, bolluk ve canlılık için bir geçiş sağlamalıdır ve aşağıya doğru tüm yaratılanlara doğru akan bir geçiş hattı oluşturmalıdır. Semayı ve yeri birbirine bağlayan; tüm dünyayı Yaradan’a bağlayan kişi böylece O’ndan asla ayrılmayacaktır.
10) Rabaş, Cilt 3, Makale 124, Bana Hizmet Etmek
“Tüm dünya bana hizmet etmek için yaratıldı.” Baal HaSulam’ın yorumuna göre, bu şöyledir: Eğer kişi dostunda gördüğü hatanın gerçekte kendi hatası olduğuna inanırsa ıslah edecek bir şeyi olur. Böylece tüm dünya ona hatalarını göstererek hizmet eder ve kişi böylece neyi düzeltmesi gerektiğini aramak zorunda kalmaz aksine ona kendi hatalarını göstermekle onlar kişiye büyük bir iyilik yapmış olurlar.
11) Maor VaŞemeş, Paraşat Ekev
Her onlunun içinde Şehşina’nin oturduğu bilinir. Ve tam bir ünite baş, kollar, bacaklar ve topuklardan yapılmıştır. Buna göre herkes kendisini kutsal toplum içindeki “bir hiç” olarak gördüğü zaman -diğerleri baş ve beden ve üst parçalar olurken- bu kişi topluluğun topuğu addedilir. Ve herkes kendisinin bu şekilde olduğunu düşünür ve onların eylemleri bolluk, bereketin ve dünyadaki tüm iyiliğin kapılarını açar. Tam olarak bu (bolluk ve iyilik) kendisini başka bir şey değil ama yalnız topuk olarak kabul edenden yayılır.
12) Baal HaSulam, Halk İçin Üzüntü Duyan Kişi
“Erdemliye dinlenmek yok,” sözünün yorumu: Bolluk ne daha az ne de daha fazla ama, ona duyulan eksiklik ve özlem ölçüsünde lütfedildiği için onlar daima çaba gösterirler ve kaplarını genişletirler, zira verenin ölçüsü yoktur, yalnız alanın ölçüsü vardı; bu nedenle, onların hayattaki tek amaçları özlemlerini güçlendirmek ve kendilerine alıcılar (kaplar) inşa etmektir, Yaradan’ın bolluğu içinde Keduşa’nın sınırlarını genişleterek Yaradan’ı memnun etmek için.
13) Baal HaSulam, Pri Haham, Halk İçin Üzüntü Duyan Kişi
“Takdir ettiği ölçüde kişiye hisse verilir.” Bu, Kli içindeki boşluğun büyüklüğüne göre demektir, yani alıcı ve içindeki eksiklik daima dolacaktır ne daha eksik ne de daha fazla. Bu nedenle eğer Yaradan’ın hizmetkârı halkla birlikte üzülmüyor ama yalnız kendi yoksunluğunu hissediyorsa kendi için aldıkları kalıcı olmaz. Dolayısıyla sırrı “halkın rahatının” içinde olan Yaradan’ın kolektif ifşasını edinemez. Bu nedenle, halkın acısını hisseden ve onların bütün sıkıntılarını kendi kişisel sıkıntıları gibi hisseden kişi, yoksunluğu toplu yoksunluk olduğu için İsrail’in tamamının rahatı olan Şehina’nın doluluğuna kavuşuyor. Bu nedenle Şehina’nın bolluğu da kolektiftir.
14) Rabi Menahemi, Barışı Sevmek
”Dostu için dua eden kişi ilk olarak karşılığını alır” Yorum: Dostu için dua eden biri, ihsan etmeye ilişkin bir geçiş hattı haline dönüşür, dostuna ihsan eder ve onun içerisinden bolluk akar ve bu sebepten dolayı o ilk olarak karşılığını alır. Bu şu söylemin anlamıdır, ”Kutsayan kişi kutsanır”, nitekim ”kutsayan” ihsan ederek geçiş hattı haline gelir ve dolayısıyla kutsanır.
15) Likutey Halahot, 4. Kural
Bir bütün olarak dünya ile Yaradan arasında bir ara geçiş vardır; bu, kökü yüksekte ve Tanrının bir parçası olan İsrail’in ruhudur. Tüm dünya ile Yaradan’ı birbirine bağlayan budur; bu yolla, bolluk, canlılık ve besin tüm dünyaya yayılır. Bu yüzden her şey İsrail’e bağlıdır.
16) Maor Eynaim, Pinhas
“İyilik dünya için değil, yalnız İsrail için gelir.” Tüm dünyaların rehberliği İsrail’e verilmiştir. “İçin,” kelimesi bir yola işaret eder, bolluğa giden yolu inşa eden bir izdir. Alternatif olarak, yozlaşmanın yolu, yargılamalar ve felaketler meydana getirir, çünkü birlik yoktur. İsrail Ein Sof (sonsuz) olan ortak kökünden ayrıldığı zaman, tüm dünya ve tüm yaratılanlar da ayrılır. Tanrı korusun!
İkinci Gizlilik: Kitaplar bunu gizlilik içinde gizlilik olarak adlandırır. Bu demektir ki, kişi Yaradan’ın arkasını bile görmüyor. Bu nedenle Yaradan’ın onu terk ettiğini ve onunla ilgilenmediğini söyler ve İlahi Takdirin yolu onun gözünde çok karmaşık bir hale geldiği için bu onu tam bir inkara yöneltir.
19) Baal HaSulam, On Sefirot’un Çalışılmasına Giriş, 51
Artık, insanların hissettiği “tek gizlilik” ve “gizlilik içinde gizlilik” olan gizli İlahi Takdir’in algılanmasının iki izlenimini açıklamış olduk. Tek gizlilik sırt ifşa olurken sadece yüzün gizliliğiyle ilgilidir. Bu Yaradan’ın ıstırabı onlara ceza olarak verdiği anlamına gelir. Ve onların günah işlemelerine neden olan Yaradan’ı her zaman sırtından tanımak zor olduğundan o zaman bile “tamamlanmamış günahkâr” sayılırlar. Bir başka deyişle, bu günahlar hatalar gibidir, çünkü onlara ıstırabın birikiminin sonucu olarak gelirler, zira genelde ödül ve cezaya inanırlar.
20) Baal HaSulam, On Sefirot’un Çalışılmasına Giriş, 52
Gizlilik içinde gizlilik Yaradan’ın sırtının bile onlardan gizlendiği anlamına gelir, çünkü ödül ve cezaya inanmıyorlardır. Onların bu ihlalleri günah olarak kabul edilir. Onlar “tamamen kötü” olarak addedilirler çünkü başkaldırıp Yaradan’ın Yaratılanları hiç kollamadığını söylerler ve putperestliğe dönerler, şöyle yazıldığı gibi “başka tanrılara dönerler.”
Panim’in derecesi neyse, Ahoraim’in derecesi de odur. Ahoraim’i damıtmak bir çağrıdır ve Panim’i damıtmak için bir davettir. Bu nedenle, edinilen Ahoraim’in gizliliği ölçüsünde edinmek üzere olunan ifşanın ölçüsü bilinir. Rabbi Şimon’un duyduğu gibi; onu Şimon diye çağırıyordu, Rabbi Şimon diye değil. Bu Ahoraim’in damıtılmasıydı, bir çağrıydı, o kadar güçlüydü ki tüm derecelerini kaybetti ve basit bir insan haline geldi, pazardaki Şimon oldu. Böylece bunun, çok yüksek derecede Panim için bir çağrı olduğunu fark etti.
22) Baal HaSulam, Sen Beni Arkadan ve Önden Kuşattın
Dolayısıyla, “aklına gelen şey asla olmayacak” olduğundan, kutsallıktan uzaklaştığınızı düşünmemelisiniz. Bu nedenle Tanrı şöyle der: “Kesinlikle güçlü bir el ile” ve “Sürgün edilen kişi, O’ndan ayrılmış değildir” ve her çark, kutsallığa, köküne gelmek için döner. Dolayısıyla, at, doğuştan gelen arzusu vasıtasıyla, sürücüye hükmeder gibi görünse de gerçek bu değildir. Atı gideceği yere yönlendiren, sürücüdür. Ancak, bu şimdide değil, gelecekte belirgin olur. Bu nedenle, bu şekilde bir bağ vardır ama onlar sırt sırtadır, yani giydirenin arzusu değil, giyinenin arzusu işler. Fakat O’nun arzusunu izleyenler, giydirenin arzusu vasıtasıyla yüz-yüze bağlanarak, şimdideki muhteşem giysileri keşfeder, çünkü bu, O’nun arzusudur.
23) Baal HaSulam, 1. Mektup
Herkes kişisel kadere inanır ama buna fazlaca tutunmaz diyebilirim. Bunun sebebi bir aptalın düşüncesinin, “iyi ve iyilik yapanın” tek örneği Yaradan’a atfedilmemesi gerektiği içindir. Ancak, sadece Yaradan’ın gerçek hizmetkârları kendi kaderinin bilgisine sahiptir ki O hem iyi hem kötü her şeyin sebebidir. Onlar kadere yapışırlar çünkü arı olana bağlananlar, arıdır. Koruyucu koruduklarıyla bir olduğundan, kötü ve iyi arasında belirgin bir ayırım yoktur. Onlar, O’nun benzersizliğini yüceltmeye hazır ve kapların taşıyıcıları olduklarından, hepsi bütün ve sevilendir. İyi ve kötü tüm eylem ve düşüncelerin bilgisine içgüdüsel olarak sahip oldukları ölçüde Tanrı’nın kaplarının taşıyıcılarıdırlar. Yaradan onları hazırlar, onlar O’dan gelir. Bunu ıslahın sonunda herkes bilecek.
24) Baal HaSulam, 1. Mektup
Asıl sorun şu ki, kişi hatalı bir şey yaptığında derecesinden düşer (ve bir yalana tutunarak, kasabın elindeki bıçak olduğunu unutur). Kişi kendini eylemin sahibi zannedip, her şeyin O’dan geldiğini unutur, oysa dünyada O’ndan başka bir işleyiş yoktur. Ders budur. Kişi önceleri bunu bilse de yine de, ihtiyaç zamanında, bu farkındalığı kontrol edemez ve her şeyi erdemlik ölçüsüne hükmeden sebebe bağlar.
25) Zohar, Zohar Kitabına Giriş, Gelinin Gecesi, Madde 138
Yaradan’dan üstü örtülmüş kötülük görmemesi bir kuraldır. Bu nedenle kişi kendini kötü hissettiğinde, Yaradan’ın ona yol gösterdiğini inkâr eder ve yüksek Operatör aynı ölçüde ondan gizlenmiştir. Bu, dünyadaki en büyük cezadır. Böylece O’nun yol göstericiliği ile ilişkili olarak iyi ve kötü algısı beraberinde ödül ve ceza algısını da getirir. Yaradan’a olan inancından ayrılmamak için çaba gösteren, Yukarı’nın takdirinden kötü bir tat alsa bile ödüllendirilir. Ve eğer çaba göstermezse, Yaradan’a olan inancından ayrıldığı için cezalandırılacaktır.
26) Baal HaSulam, Şamati 8- Keduşa’nın (Tanrısallığın) Gölgesi ile Sitra Ahra’nın Gölgesi Arasındaki Fark Nedir?
Eğer kişi gizlilik içerisinde iken çaba sarf etmezse, hala Yaratan’ın kendisini yakınlaştırması için bir yer varken, kişi tembellik eder ise kişiye öyle bir gizlilik çöker ki kişi o konumda dua bile edemez. Bunun nedeni kişinin Yaratan’a tüm kalbiyle dua etmek için çaba harcamamasındandır. Bu nedenden dolayı kişi böyle alçak bir seviyeye düşer. Ancak, kişi bu koşula gelince de kendisine Yukarıdan merhamet gönderilir ve kişiye tekrar Yukarıdan bir uyanış gelir. Ve bu tüm süreç devam eder, ta ki kişi kendisini dua ile güçlendirene, Yaratan’ın duasını duymasına ve kendisini yakınlaştırıp değiştirmesine kadar.