e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Purim Bayramı

PURİM NEDİR?

Purim, zıtlıkların bayramıdır,  mutluluk ve umutsuzluk, gizlilik ve ifşa, Mordehay ve Haman, sürgün ve kurtuluş arasındaki bağda.

Purim (“Pur” [kura] kelimesinden kaynaklanır) ideal manevi durumdur, son ıslahtır (Gimar Tikun). Bir kişinin arzularını, ihsan etme niyetiyle düzeltmesi koşuludur ve kişi bütün arzuları ile birliğe gelir, böylece kişinin arzuları Yaradan’ın ifşası ile dolar. (Yani, ihsan etme ve sevgi niteliğinin ifşası, tüm arzuların arasındaki bağdır.)

 

PURİM’İN MANEVİ ANLAMI NEDİR?

Ester Kitabı, kişinin içinde gelişen güçleri tanımlar. Bu güçler, bir kişinin Yaradan ile bağında hangi manevi ifşalara ulaşacağıdır. Onlar herkesin  hayatında yer alan her şeyi yönetir ve diğer bir çoğunda olduğu gibi Mordehay, Ester, Haman adları verilmiştir.

Purim’in hikayesi, ikinci tapınağın inşasından önce, Aliyah’dan  (İsrail topraklarında çıkış) az bir zaman önce yaşanır (görülür).  O, son ıslahtan önceki son savaşı tasvir etmektedir (Gimar Tikun). Bu koşulda, İsrail halkı, maneviyatı hedefler, kişinin içinde en derin arzu, Achasverosh krallığında sakin ve barışçıl yaşamaktır.

Mordehay’ın, manevi arzusu sadece Yaradan’a bağlı olmaktı (İhsan etme ve sevme niteliği), mutlu yaşadı ve krallık barış içindeydi.

Arzuların çoğunu temsil eden İsrail halkı, evrenin yasasını öğrenmek için Yaradan’a doğru gitmek istiyordu. ( “İsrail” kelimesi “Yaşar Kel” den gelmektedir, ‘Yaradan’a Doğru’)

Gerçekten, hikayenin başında, öyküde anlatılan bazı yanlış şeyler olduğu görülmektedir: “Uluslar arasında dağınık bir ulus var.” Bu cümle “Arzuları arasında dağınık tek arzu var.” şeklinde de okunabilir. Bu ulus, İsrail, manevi arzusu için (ihsan etme ve sevgi arzu), kendi için alma arzusunda olan, tüm diğer uluslara karşı birleşmiş olması gerekiyordu. Maneviyat için bu arzunun gücü (İsrail), sadece onların birliğinden gelir, bu nedenle dağıldığında, bu, kişinin kaderini henüz yerine getirmediği anlamına gelir, Yaradan’la bir olmak için, sadece İsrail halkı (Diğer tüm arzuları üzerinde birleşmiş ihsan etme ve sevgi arzusu)  diğer uluslara (tüm diğer kendim için alma arzuları) ortak hedefe doğru yol açabilir.

Kişinin içindeki egoistik arzuları temsil eden kötü Haman, kişisel çıkar için durumdan istifade etmek ister. Sonuçta o, kralı  tahtından da devirmek istiyor. Haman, gerçekte İsrail halkının, Yahudilerin, kendi zayıflıklarını kanıtlamış, karışık (bozulmuş) ve inanç eksikliği olduğuna inanır. Bu nedenle, o,  yeryüzünden Yahudileri ortadan kaldırmak için bu durumu nadir bir fırsat bilir, ki onlar Haman ve Yaradan’ı sömürmesi için aralarında duran tek güçtürler.

Haman neyi anlamakta başarısızdı;  halbuki  Yahudiler bir neden için dağılmıştı: Yahudilerin dağılması ( yani büyük miktarda egoistik arzuların arasında küçük miktarda manevi arzuların dağılımı) bütün arzuların ihsan etme ve sevgi formunda olmasını istemek içindir, yani  o manevi birlik, entegrasyon içinde ve bütün arzularla kusursuz dengeyle gelir, onları ayırmakla değil. Nitekim, hikayenin sonunda, onun gerçeğini göreceğiz, tüm ulusun ıslahı. İnsanın içindeki tüm arzuların anlamı, “ulus” olarak  adlandırılır, manevi arzuların, güven ve mutluluğa rehberlik ettiğini kabul etmek, “İsrail” olarak adlandırılır.

Kişinin içindeki İsrail (fedakâr kısım) sınırlıdır. Bu sınırlama sadece kötü Haman ile aşılabilir. Bu nedenle, içimizdeki Haman’ı (egoistik kısım) bulmaya ihtiyacımız vardır.

Kaynak : http://www.kabbalah.info/engkab/homepage/purim#.VubYYECLVnR

 

ESTER KİTABI’NIN GİZLİ ANLAMI

Aşağıdaki, Purim Bayramı’nda, Rabaş’ın makalelerinden bir alıntıdır “Gizlilik ve İfşa”:

“Karanlık Babil sürgünüdür, İsrail ulusunun kendi üzerine getirdiği çünkü Yaradan uyuyordu (Zer Anpin). Büyük bir astrolog olan günahkâr Haman, kaderini belirlemek için kura çekti. Haman ve onun on oğlu, on Klipot’tur ( saf olmayan güçler) çünkü o Yaradan’ın öylece uyuduğunu biliyordu. Onun üst yönetimi İsrail ulusunu korumadı (Yaradan’a doğru arzu duyanları). Bu nedenle Haman, İsrail ulusunu yok etmenin zamanının geldiğini düşündü.

Haman, tüm Hohma ışığına zıt duran, bizim tüm alma arzumuzdur. O, Işığın ifşa olmak üzere olduğunu bilir. Ancak, bunun sadece orta çizgide meydana gelebileceğini bilmez ve bu ” İlk Kısıtlama ” koşuluna geçiş gerçekleştiğinde bile daha sonra iptal edilecektir.

Malhut, Zer Anpin ile orta çizgide birleşir ve Bina’ya yükselirler, Islahın Sonu koşuluna ulaşılan yer. İsrail ulusunu yok etmenin anlamı, kişinin “ihsan etme” niyetini yok etmesidir. Kişiyi Hohma ışığını bencilce almaktan alıkoyan. Mordehay ihsan etme niyetidir, fakat o yalnız hareket ederse, Haman’ın arzuları olmadan, o zaman o sadece ihsan etmek için ihsan etmedir. Bunun anlamı, kişi ifşa etmeyi engelleyen, Hohma ışığını bloke eder. Başka bir deyişle, eğer kişi orta çizgide çalışmıyorsa, o zaman onun ihsan etmeyle ilgili en iyi eylemleri bile, onun gelişme yolunu engelleyecektir. Bu nedenle Mordehay’ın, Haman’la bir bağa ihtiyacı vardır. Ne zaman birbirleriyle tartışmaya başlarlar ( İhsan etme niyeti ile egoistik arzular arasındaki çatışma), nasıl birlik olup olamayacaklarını anlamaya gelirler. İhsan etme niyeti Haman’ın kullanacak olduğu arzulara olanak sağlar. Ancak, bu gerçek arzular, yerine getirilmiş olmayacaktır ve bu nedenle Haman ve Mordehay arasında çatışmalar oluşur.

Bu hikâye kişinin iki çelişkili güç veya iki zıt niyet arasında nasıl doğru bir birliktelik oluşturabileceği konusundan bahsediyor. Aynı zamanda savaşları, karışıklığı ve biz doğru metodu bulana kadar ıslah yolunda bizi bekleyen endişeleri tasvir ediyor. Bu “Ester Kitabı” nın bize ne anlattığıdır.

Kaynak: http://laitman.com/2010/03/the-hidden-meaning-of-the-scroll-of-esther/

 

PURİM BAYRAMI BİZİM ÇAĞIMIZDA İFŞA OLDU

Purim Bayramı’nda anlatılan bütün olaylar, ıslah etmemiz gerekenlerle ilgili ip uçlarıdır. Sadece aramızdaki bağı nasıl güçlendireceğimiz konusundan bahseden, efsanelerin dilinin renkli diliyle, kalitatif içsel değişimleri anlamak için şiirden bu düzeltmeleri çevirmek çok önemlidir.

Scroll’un (megillah) başında diğer uluslar arasında, dağıtılan tek millet olduğunu söyleyerek, İsrail ulusundan bahsediyor. Bunun anlamı hangi halk “Yaradan’a doğru” (Isra-El, Yashar-El) arzu duyarsa egoizm aralarına girer demektir. Onları ayıran bu ego, bu ulusa yok olma tehdidi getiriyor.

Ama ne zaman İsrail ulusu ( Yaradan’a doğru arzu duyan herkes anlamında) birlikte birleşmenin gerekli olduğunu anlar ve bu birlik uğruna eylemler yapar, ardından Mordehay’ın gücü yükselir ve Haman’ın gücü düşer ve biz, bizi ayıran nefreti, egoizmimizi kontrol altına alabiliriz.

Megilah’da, Yaratıcı, üst kuvvet’den doğrudan hiç söz edilmez. Kral Ahashverosh’dan bahseder, Yaradan’dan değil, çünkü ıslah olmamış Kelim’in doldurulması sonucunda O gizlenmiştir. Yaratıcı, sadece karşılıklı ihsan etmedeki gibi yalnızca düzeltilmiş Kelim’de hissedilir. Islah olmamış koşulumuzda bizim başkası için hissettiğimiz aynı sevgi, üst gücün, Yaradan’ın ifşasıdır.

Kaynak: http://www.kabbalahblog.info/2015/03/the-holiday-of-purim-in-our-times/#more-4440

 

PURİM: ISLAHIN SONU

Nasıl bu bayrama ulaşırız?

Bizim tüm çalışmamız, ulaşmaya çalıştığımız birlik ve aramızdaki sevgi için bir dua yükseltmeye (MAN) dayanmaktadır. Bütün çalışmamız, bölünmeyi ıslah etmeye ayrılmıştır. İlk olarak “İhsan etmek için ihsan etme” seviyesinde birleşmek zorundayız ki bu Mordehay’ın vasfını/niteliğini ifade eder. ‘Kral’ın kapısı’ na ulaştığımız zaman ( hikayede anlatıldığı gibi Mordehay’la ilgili “Kral’ın kapısında oturdu”) orada kendi Haman’ımızla karşılaşırız, büyük ve korkunç egoistik arzular bize ifşa olur. O zaman biz onları ıslah etmek zorundayız ki o Kelim’in içine ışık ulaşsın, Mordehay’ın niyetiyle “ihsan etmek için”. Bu bir kişinin Haman Kelimi’nin içine nasıl Mordehay’ın ışığını alabilecağı ve ıslahın sonuna ulaşabilmesidir (Gimar Tikkun). Biz gücü almak zorundayız, “manevi kap” bizim doğamızdadır, bizim egoist arzumuz ve bu arzulara “ihsan etme” niyetini eklemeliyiz, böylece o bizim prensibimiz olmaya başlayacak, “arzuyu eğmek”, bir atın üzerinde gezinen Mordehay gibi.

Kaynak: http://www.kabbalahblog.info/2015/03/the-holiday-of-purim-in-our-times/

 

PURİM HİKAYESİ

Hikayenin başlangıcında Mordehay’ın, Kral’ı, iki katil Bigthan ve Teresh’den  nasıl kurtardığı tasvir ediliyor. Doğal olarak, Kral’ın ona yaptığı bu iş için ödeme yapmasını, belki ona zam yapmasını veya herhangi başka türlü ödül vermesini bekleyebiliriz.

Ama bu o kadar basit değildir. Mordehay kişinin içindeki İsrail olduğundan hiçbir kişisel kazanç istemez,  sadece onu yaratanla temas halinde olmak ister, O’na bu nedenle herhangi bir ödül verilemez. Özgecil, manevi arzu böyle bir ödülü reddeder.

Nitekim bizim için sürpriz, onurlandırılanın Mordehay olmadığını, Kral’ın Haman’ı bütün bakanların başına atadığı zaman, tüm adaylar arasında Haman’ın onurla ödüllendirildiğini anlarız. Haman, krallığın bütün hâkimiyetini kazanır ve Kral’ın bütün kölelerinin ona boyun eğmesi emredilir. Diğer bir deyişle, egoizm, egoizmin maksimum oranına yükseldi.

Tüm ulustan sadece Mordehay, Kral’ın kendisi dışında başkasının önünde eğilmeyi ret eder. Nedeni, insanın içinde daima gerçek Kral’ın kim olduğunu ve kişinin ne pahasına olursa olsun kime sadık kalacağını söyleyen bir sesin olmasıdır. Bütün Shusan kentinin şaşkına dönmüş ve kafası karışmışken, Mordehay bunu hala hatırlayan tek kişiydi ve Mordehay’ın hayatı, Haman yerine Kral’ına bağlılığı seçtiği için tehlikeye girmişti.

Sadece Haman’ın egosunun büyüme oranı aracılığıyla, ulus da Mordehay’ın yolunun ne kadar doğru olduğunu fark edebilir.

Kaynak: http://www.kabbalah.info/engkab/homepage/purim#.VubYYECLVnR

 

Mordehay ve Haman’ın  Yaklaşımları  Arasındaki Fark Nedir?

Purim hikayesinin etrafında döndüğü öz,  Mordehay ve  Haman’ın  yaklaşımları arasındaki farktır.

Haman, Kral’ı sömürmek ve O’nu, krallığı kontrol etmek için kullanmak ister. O, sadece kendi kazancını düşünür  ve en uçuk güçlerin örneği olur (güç için kendini tatmin arzusu) her ne pahasına olursa olsun dünyaya hakim olma, kendini  bile yok etme pahasına.

Aksine, Mordehay’ın  yegane amacı gerçek Kral’a sadık kalmak ve gerçek Kral’dan en iyi uygulamayı ve kendini nasıl ilerleteceğini öğrenmektir. Bu nedenle, Mordehay  hiçbir şekilde rüşvetçi olamaz. O Kral’ın kalesinde durabilir  ve  Haman’dan önce herkes eğilirken, o kapıyı korur.  Onun sadakatinin hiçbir bedeli yoktur. O bilmektedir ki, herkesin gerçek Kral’ın kim olduğunu anlayacağı gün gelecektir, fakat O, başkalarına kendi düşüncelerini  ve  hayattaki yönünü  empoze edemeyeceğini de anlar.

Haman, krallığın kontrolünü eline alır, elbette artan arzuları niyetiyle. Egoizm, kişinin içindeki yıkıcı güçlerin farkına varacağı şekilde ortaya çıkar. Haman, birincil düşmanını yok etmek için, kendine verilen gücü  yaptığı planı gerçekleştirmek amacıyla kullanmaya karar verir. (Adamın içindeki İsrail)

O, dikkatle  eylemlerini  planlar, ağacı ve ipi hazırlar, emindir ki  birkaç dakika içinde, onun ile iktidar hayallerinin arasında duran kişi, ortadan kalkacaktır.

Haman sonra sordu, “Kral’ın değerli  tuttuğu adama ne yapılmalı?”  Kral’ın değerli  tuttuğu kendisiymiş gibi, atın üstünde oturmuş olacağı aklına gelir (kişinin içindeki başka bir içsel arzu) ve kamuya ilan eder : “Kral’ın değerli tuttuğu adama böyle yapılacaktır.”

Kaynak: http://www.kabbalah.info/engkab/homepage/purim#.Vu-8_0f5HQS

 

Purim Eksiksiz Varoluşu Sembolize Eder

Aslında Purim, bir ışık ve bizim alışkın olduğumuz çocukça yönlendirilmiş hoş bir bayram değildir.

Bu bayramın sembolleri maskeli balo, anlamsız bir atmosfer, neşeli geçit törenleri, kostümler, maskeler ve lezzetli hediyelerdir, ama önce bu koşula ulaşılması gereklidir.

Purim bayramının nitelikleri (sembolleri) tesadüfi değildir. Esther Kitabı’nı çalışırken, onun basitlikten uzak olduğunu anlarız. Kabala Bilgeliği’nin açıklamasına göre, Ester Kitabı ve Purim Bayramı, binlerce yılda bizim dünyadaki gelişimimizde, geçmemiz gereken tüm süreci özetler.

Kutsal Ari bizlere şöyle açıklar, ”Gelecekte tüm bayramlar Purim, Ester Kitabı  dışında iptal edilecek.” Bunun nedeni, asla bundan daha büyük bir mucizenin olmadığıdır, bu aydınlanma yalnızca Purim boyunca (esnasında) mevcuttur. Gelecekte, gerçekten bir karnaval olacak.

Aslında, Purim’de biz her şeyi alırız ve Purim seviyesinin altında nelerin bulunduğu gerçekten önemsizdir. Bu son ıslahtan bahseder ve geçtiği gelişimler sonunda insanlık zirveye ulaşır. Bu ölçülemeyecek kadar yüce, zaman-uzay-hareketin ötesinde ve bu dünya ve bu hayatın üstündedir. Biz kesinlikle farklı bir ruhsal gerçekliğe, farklı bir boyuta yükseliriz.

Bu dünyanın kelimelerini kullanarak onun içinde ne olduğunu tasvir etmek imkansızdır çünkü burada ona benzeyen hiçbir şey yoktur. Bu eksikliği olmayan bir varoluş ve doğum olmadan ve hayatımızın içine entegre edildiği şekilde yaklaşan sonun gölgesi gibi ölüm olmadan. Manevi hayat sonsuzdur, hisleri ve zihni doldurur. Bu edinimdir, anlayıştır, kaderdir (Yaradan’ın takdiri) ve geliştirilmiş bir duygudur, çok daha büyük bir seviyenin ifşasıdır.

Purim’in neyi sembolize ettiği ve bizim için somutlaştırdığı budur.

Kaynak: http://laitman.com/2015/03/purim-symbolizes-existence-without-deficiency/

 

Purim Islah Olmuş Bir Dünyanın Doğumunu İfade Etmektedir

Her yeni koşul, eski koşulun kendini bütünüyle tamamlaması koşulundan doğar. Benzer şekilde toprağa ekilen bir tohumun yeni yaşam aşamasında, eski halinde doğması için tamamen çürümesi gerekir ki  o zaman gereksiz ve yararsız olarak algılanır. Bu nedenle Purim Bayramı hakkında, Malkut karanlığa daldığında buna bağlı olarak Zer Anpin uyur diye yazılmıştır. Sadece karanlığın bu koşulundan biz daha büyük bir ışığa yükseliriz, Purim denilen koşul ki Son Islah’a tekabül eder.

Eğer Zer Anpin, Malkut’a Işığı getirmezse, biz sürgünde olduğumuzu hissederiz ve Malkut ve birliğin içinde uyumlu olamayız. Ancak acı ve karanlık güç bizim birleşmemizi gerçekleştirmek için Zer Anpin’den kuvvet talep eder, Malkut içinde uyum sağlamak amacıyla, ortak bir ruh. Bu bizim bir sonraki dereceye nasıl yükseleceğimizdir.

Kaynak: http://laitman.com/2010/03/purim-signifies-the-birth-of-a-corrected-world/

 

Purim’in Faydalı Günleri

Purim’in şenlikli günleri çok iyi ve yararlıdır. Bu günler bizim dünyamızda, iyi güçlerin olduğu, bağ kurmamıza ve problemleri çözmemize yardım edebilen, birliğin gücünün olduğu zamanlardır.

Biz sadece bir probleme sahibiz; aramızdaki güçlerin bağını bulabilmek, öyle ki bu bağda Yaradan’ı ifşa edelim. Başka hiçbir şeye ihtiyacımız yok! Bizim için en önemli şey Yaradan’ı ifşa etmektir. Bu bizim en önemli görevimiz ve bu sadece aramızdaki bağda çözülebilir.

Bir kere kendi aramızdaki bağı kurduğumuzda, en azından minimum kalitede, Yaradan’ı anında hissedeceğiz.

Bu nedenlerle bu günlerde bir araya gelmemiz çok iyi. Bütün bunları yapmaya çalışın. Buna ne kadar ihtiyacımız olduğunu hayal bile edemezsiniz. Genel kuvvet aramızda tecelli etmeye başladığında, elimizde güçlü bir silah olacak, dünyayı düzeltmek için güçlü bir araç ve sonra biz onunla çalışmaya başlayacağız.

Sonuçta, biz bu olmadan nereye gideceğimizi bilmiyoruz,  neyi kontrol edeceğiz ve neye ilerleyeceğiz bilmiyoruz. Yaradan’ın tezahürü tam olarak gözlerimizi açar, bizim ellerimi birleştirir ve yolu gösterir.

Kaynak: http://laitman.com/2013/03/the-beneficial-days-of-purim/

 

Purimi Hissetmek

Soru: Purim Bayramı’nı içsel olarak layıkıyla nasıl hissedebiliriz?

Cevap: Bu çok basittir. Onu hissetmiyor muyuz? Ne zaman birbirimizle bağ kurmak üzerinde çalışsak sürekli problemler oluyor, aniden birbirimizi eleştirmeye başlıyoruz. Ya da bir kongreye geliriz ve her şey iyi görünür. Elimizden geldiğince çabamızı ortaya koyarız ve ondan sonra biz aniden daha önce hiç yaşamadığımız şekilde bir düşüş hissederiz.

Sonuç olarak bunların “sebep ve sonuç” koşullarının gerekliliği olduğunu anlamaya başlarız. Tabii ki bu bizi daha iyi hissettirmez. Fakat biz hiçbir şekilde onlardan uzaklaşamayız çünkü hala Hasadim Işığı’na sahip değiliz.

Bu niyeti elde ettiğimiz zaman, korkacak hiçbir şeyimiz olmaz. Bana neler olduğu önemli değildir, ben hala ihsan etme niteliğinin içindeyim. Benim dünyamın, egoizmin, sahip olduğum ne varsa üzerine yükselirim, benim için hiçbir şeyin önemi yoktur, hiçbir şeyden korkmam. Dünyayı düzelip aynı koşula getirmek dışında hiçbir şeye ihtiyacım yoktur ve bu  durumda bir kişi düşmez.

Kişi bazen işlerinden dolayı biraz yorulur, fakat o, ilerleyişi için bunların gerekli olduğu anlayışıyla, bu ekstra yükü minnetle karşılar. Başka türlü olamaz çünkü bu “sevindirici acı” dır, birlik amacıyla tüm şartları yerine getirmek için çabaladığımız zaman ki “aşk (sevgi) acısıdır”.

Kaynak: http://laitman.com/2013/03/feeling-purim/

 

GÜNLÜK SABAH DERSLERİNDEN BÖLÜMLER

 

Kaynak: 4 Mart 2016 Sabah Dersi

Purim, tarihimiz boyunca gerçek yüceliği ve büyüklüğü ile tam olarak ifşa olmadı. Purim bizim için son ıslahı sembolize eder. Yani kırılmış kelimin son ıslahını. Purim’de tüm kelimlerin (kapların) son ıslah safhasına ulaşması lazım. Buna karşı bizlerin bütün kırılmış kelimleri keşfetmesi gerekiyor. Bunu Haman sembolize eder. Haman, birbirimizden ayıran, tüm Yahudileri birbirinden uzaklaştıran, 127 tane ülkeye yayan her şeyi ayıran bir kuvvettir.

Mordehay, iyiliğin kuvvetini sembolize ediyor. Kötülüğü, Haman’ı keşfetmeden ıslah etmemiz imkansızdır. Bu iki kuvvetin içine dahil olarak, onları kabul edip anlamamız lazım. “Kötülüğü ben yarattım, Tora’yı da şifa olsun diye verdim.”. Kötü kuvvet ve Tora arasında bizler orta çizgiyi inşa ediyoruz, Yaradan adı verilen. Çünkü O’na memnuniyet vermek için O’nu ediniyoruz, O’na tutunuyoruz.

Baal HaSulam Şamati 37 ve Rav Michael Laitman’ın Açıklamaları

 

1) Şöyle yazılır: Yazıldığı üzere, “Bu şeylerden sonra Kral Ahaşveroş Haman’ı terfi ettirdi.”

RAV: Kral Haş ve Roş, Haman’ı terfi ettirdi ikileminden bahsediyoruz çünkü daha önceden olan ve Haman’ın yücelmesi net değil.

1) “Bu şeylerden sonra” nedir, bunu anlamamız gerekir. Bu; Mordehay, Kral’ı kurtardıktan sonra demektir. Kral’ın Mordehay’ı terfi ettirmesi makul olurdu. Fakat O, Haman’ı terfi ettirdi. Böyle olması ne anlama gelir?

RAV: Bizler de, iyi şeyler olduktan sonra bu şekilde terfi edilmesini düşünürüz. Ama “Haman’ı terfi ettirdi” diyor. Bizler iyi şeyler yaptıktan sonra, kendimizi grubun içinde kuvvetlendirdikten sonra, dağıtım yaptıktan sonra egomuzun içine düşüyor, zayıflık oluyor, hiçbir şeye tutunamıyor ve bu şekilde bizler yeni Reşimo’nun ekini, daha egoistik olanı keşfediyoruz. Peki kişi neden bu kadar çok çaba sarf ettikten sonra kalpteki ağırlığı hak ediyor.  Anlıyoruz ki bu bir Aviyut. Şu anda çalışmamız gereken bir Aviyut (bayağılık) ve onun üzerine çıkmamız gerekiyor. Ama basit bir şekilde her derecede (en yüksek derece de olabilir) ne söylenir: “Pazardan gelen Rabbi Şimon yükseliş beklerken düşüş aldı.”

2) Ester Kral’a, “Çünkü bizler, ben ve halkım satıldık.” dediğinde; Kral sordu, “O kimdir ve nerededir?

RAV: “Benim insanlarım satıldı.” derken iyi kuvvetin etkisinde kalmak yerine, şu anda kötü kuvvetin etkisi altında kaldım diyor.

2) Bu demektir ki; sanki Kral’ın hiçbir şeyden haberi yoktu, her ne kadar açıkça Kral Haman’a şöyle demişse de; “Sana gümüş verildi ve bu halk verildi ve onlarla senin gözünde iyi olanı yapasın diye.”

RAV: Kral, Haman’ı yüceltmek ve genişletmek zorunda. Birbirine zıt olan iki çizgi. Kişi çizgiden çizgiye atılır.

3) Bilgelerimizin söylediği üzere; “…Her adamın isteğine göre,” Rab’ba dedi ki; “Hem Mordehay hem de Haman’ın isteklerine uygun olarak.” Bilindiği üzere “Kral’dan” söz ettiğinde bu, bu dünyanın kralından bahsetmektedir. O vakit, Yaradan nasıl kötünün isteğine göre davranır ki?

RAV: Haman’ın arzularını yükseltiyor, onu ilerletiyor, sanki onun her şeyi kontrol etmesini ister gibi. Kötülüğü Ben yarattım ama hükümdarlığını sürdürmeyecekse bu kötülük hangi sebeple?

4) Yazıldığı üzere; “Mordehay olan her şeyi biliyordu.” Bu demektir ki, bunu sadece Mordehay biliyordu çünkü daha önce şöyle söylenmiştir; “Şuşan’ın şehri şaşkına döndü.” Yani bütün Şuşan şehrinin bundan haberi vardı.

RAV: Her şey birbirine girmişti. Mordehay her şeyi biliyordu, çünkü işleyişi biliyordu. Çünkü Bina derecesine ait. Şuşen şehrinde herkes Haman’ın hükümdarlığı altındaydı, Mordehay hariç. O yüzden neler olduğunu anlamıyorlardı. İhsan etme kuvveti, sevgi kuvveti (hayvansal sevgi değil, adamla dostu arasındaki sevgi) kişinin kendini adadığı gerçek sevgi. Sonuçta bilmemiz gereken şey, Haman ile nasıl çalışmamız gerektiğini bilmek. Sevginin hükümdarlığı nefretin hükümdarlığının üzerine çıkarsa buna “Purim’in Mucizesi” denir. Bunu rasyonel kabul etmek imkansızdır.

5) Yazıldığı üzere; “Çünkü Kral adına yazılmış ve Kral’ın mühür yüzükleri ile mühürlenmiş bir yazıyı hiçbir kimse iptal edemez.” O hâlde birinci mektubu tamamen geçersiz kılan ikinci mektubu kim gönderdi?

RAV: Kral’ın hükümdarlığına göre ve Kral’ın kararına göre o kötü eğilimi yarattı, bu sonsuz iken ikisinin arasında herhangi bir zayıflık olmadan. Cansız, bitkisel ve hayvansalda bu eğilim kişide nasıl hükümdarlığını sürdürüyor. O yüzden anlamadığımız şey şu: Peki nasıl olur kötü eğilimi ben yarattım diyor? Yani bu kuvvet bir ölçüde, bir şekilde değişime maruz kalabilir. Bu yüzden bununla yapacağım bir şey yok, burada daha derin bir anlayış var. Bizler, birisini diğerinin yıkılışı üzerine yapmıyoruz. Yani Yaradan’ın yarattığı kötü eğilim kalır. Sadece onun üzerinde ıslahı inşa ederiz. Yani tuz, biber çeşni ama bu kötü eğilimi bu çeşni ile yeriz. Kötü eğilimle doğru bir şekilde nasıl çalışacağımızı bilmemiz gerekir. Ama onun kendisini silmek ve yıkmak imkansızdır.

Bu iki kuvvet iyi ve kötü, her zaman ikisini de kullanmamız lazım. Daha da ilerledikçe bir safhanın diğerine karşı olanını keşfedeceğiz. Kötü daha çok ifşa olacak, buna karşı daha çok iyiliği, kötülüğü silmek için değil, dengelemek için koymamız gerekecek. Çünkü gerçek ikisinin arasında var olur. Biri olmadan diğerini anlamak imkansız. Işık karanlıktan çıkar. Yaşamlarımızda, biri karşımıza çıkıyor bize zarar vermek için, buna karşı özellikle Yaradan’a dönmemiz gerekiyor. Bizi onun elinden koruyacak olan Yaradan. Ve bu şekilde orta çizgiye ulaşıyoruz. Bunu doğanın gelişiminde görüyoruz. Eğer doğa cansız, bitkisel, hayvansal seviyede ilerliyorsa sadece güçlü bir kuvvetle ilerliyor. İnsan seviyesinde de bizler geliştikçe Kral’ın yardımıyla her nesilde geliştik ve daha sonra birden bire Kral’ın yeterli olmadığını gördük. Bizler daha çok geliştikçe insanlık olarak tek bir kuvvetle değil, orta çizgiyi bulmaya çalıştık. Bu iki zıt kuvvet arasında hem insan doğasında olan ve toplumumuzda ve her şeyde olan gelişim meselesi. Bizler içsel olarak geliştikçe, bizlerin de anlaması gereken şey şu: “Dünya’da kötü eğilimi Ben yarattım, ve Tora’yı da şifa olsun diye verdim.” safhası var. Sadece Üst Işık ıslah eder ve kötü eğilimi iyiye çevirir ve sadece orta çizgide her şey ifşa olur. Yani bir kuvvet diğerine karşı. Eğer bizler ifşa olan şeylerle kullanamazsak doğru bir şekilde dengeleyemeyiz. Doğru bir tavırla bunu dengeleyince her şeyin yerli yerine oturduğunu göreceğiz. Herkesin, her şeyin yukarıdan geldiğini göreceğiz. Yani Kral’ın sarayında kötülüğün olmadığını göreceğiz.

6) Bilgelerimizin söyledikleri ne demektir? “Purim’de kişi o kadar çok sarhoş olmalı ki, “Lanetli Haman ” ve “Kutsal Mordehay” arasındaki farkı göremesin.”

RAV: Purim mucizesinde ıslaha ulaşmak için biraz içmek lazım. Ne demek içmek? Bizler Hohma ışığını alıyoruz, Hasedim kıyafetlenmesinin üzerinde. Hangi koşullarda bizler bunu yapıyoruz? Çünkü her zaman yemek olmalı içmeye karşı. Çünkü Hasedim her zaman Hohma’dan fazla olmalı. Ama burada sanki böyle değil gibi, “Hohma’nın Hasedim’den çok olması lazım” diyor. Çünkü bu şekilde kaplar kırıldı. Hasedim’in kıyafetlenmesi olmadan Hohma’yı aldık.

Haman ve Mordehay arasında yapamayacak hale gelene kadar içmekten bahsediyor. Bu ne demek? İkisi de Yaradan’dan geliyor. Biri kötü taraftan diğeri iyi taraftan.

7) Bilgelerimizin “Ve bu içme yasaya göre oldu.” dizeleri üzerine söylediklerinin anlamı nedir? Yani, “bu yasaya göre” ne demektir? Rabbi Hanan, Rabbi Meir’in adına şöyle dedi; “Tora’nın yasasına göre.” Tora’nın yasası nedir? “İçmekten daha çok yemek”.

RAV: 6. koşula göre zıtlık var. Yemek yemenin içki içmekten daha çok olması lazım, Hasedim’in, Hohma’dan daha çok olması lazım. 6. maddede Hohma, Hasedim’den daha çok olmalıydı diyor. Yani ben nereye kadar içeceğim içkiyi, sağ ile sol arasındaki farkı anlamayana kadar (Mordehay ile Haman arasında).

Bu yukarıda yazılanları anlayabilmek için ilk önce Haman ve Mordehay meselesini anlamalıyız. Bilgelerimiz, Haman ve Mordehay anlamına gelen dizeler üzerine şöyle demişlerdir; “Her adamın arzusuna göre”. Bunu şöyle açıklamalıyız: Mordehay’ın arzusu içmekten daha çok yemek olan Tora’nın kuralı diye adlandırılır. Ve Haman’ın arzusu da bunun tersi olan yemekten daha çok içmektir.

“Nasıl olur da O, bir günahkârın arzusuna göre yemek hazırlar?” diye sorduk.

RAV: Bunun anlamı: İçki içmek, yemek yemekten çok. Yani Hohma ışığını daha çok alıyorsun. Mordehay, hayır diyor. Sadece perdenin kuvvetine göre, ihsan etme niyetine göre almalısın diyor.

Bunun cevabı yanında yazılıdır; “Hiç kimse mecbur edilmedi.” Bu demektir ki, içmek zorunlu değildir ve “kimse zorlamadı”nın anlamı da demektir.

RAV: Eğer içki içmek zorlamıyorsa, kişi o zaman karar vermeli: Kişi Mordehay’ın mı, Haman’ın mı fikrini izliyor? Eğer Mordehay’ın fikri ise bu dünyada sadece hayvansal derecemizi alırız. Geri kalanı adamın derecesine ait olur ve sadece Hasedim kıyafetlenmesine göre alırız.

Bilgelerimizin bu dizeler üzerine söyledikleri gibi; “Musa, bakmaya korktuğu için yüzünü sakladı.” Onlar dediler ki; “Musa yüzünü saklaması” karşılığında ödüllendirildi ve “Efendi’nin suretine baktı.” Bunun anlamı şudur; buna ihtiyaç duymadığı için (yani Musa bunun üzerine bir Masah çekebildiği için) almasına izin verildi. Şöyle de yazılmıştır; “Ben kahramanlara destek çıkarım.” Bu demektir ki, kahramanca davrananlara ve O’nun yolunda yürüyebilene Yaradan yardım eder.

Yazılmıştır ki; “Ve içme yasaya göre oldu.” Yasaya göre ne demektir? Yani “kimse zorlanmadı,” demektir. Bu şu anlamdadır; Onun içmeye ihtiyacı yoktu ama bir kere içmeye başladıktan sonra tutsağı oldular. Bu onların içmeye bağlı olduklarının yani onların içmelerinin gerekli olduğunun, yoksa ileri gidemeyeceklerini gösterir.

Bu “zorunludur” ve onların Mordehay’ın yöntemini iptal etmeleri anlamındadır. Bilgelerimizin, günahkârın yemeğini sevdiği için mahvolacak olan o nesil için söylediklerinin anlamı da budur.

RAV: Kişi Hafetz Hesed derecesinde merhamet ışığında hiç bir şey istemiyor. Başka hiç bir seçeneği yok, ilerlemek durumunda ihsan etmek için almak zorunda. Burada aslında tehlike var. Eğer, kişi ihsan etmek için almaya başlarsa bu onu zayıflatıyor. Kişi alma kaplarının önemli olduğunu görüyor. Mordehay’ın hiç bir şey almak istememesi değil, kişi alma kaplarını ihsan etmek için kullanmaya başladığı zaman, alma kaplarını taktir etmeye başlıyor. Eğer kişi, ihsan etmek için alma kabiliyetinden fazla alırsa tehlikede. Kişi egosuyla çalışmaya başlıyor, ev sahibine ihsan etmek için. Ev sahibinin önüne koyduklarını tatmak zorunda. Tüm bu tatları hissetmek zorunda. Ancak bu şekilde ev sahibine memnuniyet verebilir. Eğer gerçekten de ev sahibinin ona verdiği hazları tadarsa o zaman ev sahibine memnuniyet verir ve ev sahibi ile alma kaplarında bütünleşir. Bu durumda, kişi ihsan etme kabiliyetinin üzerinde almaya başlayabilir, bu tehlikeye dikkat etmek gerekir.

“Ve içme yasaya göre oldu.” Yasaya göre ne demektir? Yani “kimse zorlanmadı” demektir. Bu şu anlamdadır; Onun içmeye ihtiyacı yoktu ama bir kere içmeye başladıktan sonra tutsağı oldular.

RAV: Kişi Mordehay gibi HafesHaset’te idi. Hiç bir şey almak istemiyor kendisi için, sadece Yaradan’ın çıkarını düşünüyor. Ama hiç bir şey almadı daha. “Onlar içmeye başladığı zaman”: Ev sahibine ihsan etmek için almaya başlayınca onlar alma kaplarına saygı duymaya başlıyor. İlk başta ev sahibine ihsan edebileceğini söylüyor. Daha fazla tatları tattıkça ev sahibine memnuniyet veriyorum, ben haz aldıkça bu hazzı O’na geçirebilirim ve O, keyif alır şeklinde düşünür. Tehlike işte buradadır. Bunun sonucunda bir anda sınırı unutmaya başlayabilirim. O’na memnuniyet verme niyetiyle mi yapacağım yoksa tatlar için mi?

Bu onların içmeye bağlı olduklarının yani onların içmelerinin gerekli olduğunun, yoksa ileri gidemeyeceklerini gösterir. Bu “zorunludur” ve onların Mordehay’ın yöntemini iptal etmeleri anlamındadır.

RAV: Bizler içtiğimiz zaman, biraz daha fazla içebileceğimizi hissederiz. Sonra da sarhoş oluruz.

Bilgelerimizin, günahkârın yemeğini sevdiği için mahvolacak olan, o nesil için söylediklerinin anlamı da budur.

Başka bir deyişle, onlar içmeyi “ kimse zorlamadı” formunda alsalardı Mordehay’ın arzusunu yok edemezlerdi ve bu İsrail’in yöntemidir.

RAV: İsrail metoduna göre ilerlemek mümkün müydü? Haş ve Roş onları özel bir yemeğe davet ediyor. Yani Kral bir şeyler pişiriyor.

Ancak daha sonra, onlar içmeyi “zorunlu” formunda aldıklarında, bunun sonucunda İsrail anlayışı olan Tora yasasını onlar kendileri ölüme mahkûm etmiş oldular.

RAV: İçmeyi aldılar ve kendileri karar verdi. Bir şeyi yapmaya veya yapmamaya karar veriyorsun. Ama karar verdikten sonra bu seni kontrol eder, sarhoş olursun ve alma arzusunun hükümdarlığı altına girersin ve alma ile ihsan etme arasında artık dengede olmazsın.

Bu içmekten daha çok yemek anlamıdır. İçmek Hohma’nın (bilgelik) ifşası anlamına gelen “bilmek” diye adlandırılır. Buna karşın yemek Or-de-Hasadim (merhamet ışığı) diye adlandırılan inançtır.

RAV: Her zaman bu şekilde inançta kıyafetlenme olmalı. Bilgiyi kıyafetlendirmeli ki bu şekilde ihsan edebilsin.

Bu dünyanın kralını ele geçirmeye çalışan Bigthan ve Tereş’in anlamıdır budur. “Ve bu durum Mordehay’a belli oldu… Durum incelendi ve böyle olduğu bulundu.” Arama meselesi bir kerede olmadı ve Mordehay bunu kolay bir şekilde edinmedi. Aksine çok büyük zorluklar sonrasında bu kusur meselesi ona ifşa oldu. Bu kusurlar ona açıkça ifşa olur olmaz “her ikisi asıldı”. Yani bu kusurun içerdiği hissiyattan sonra bunlar asılarak idam edildiler, bu demektir ki; onlar dünyadan bu eylemleri ve arzuları kaldırdılar.

RAV: Bunu anlamak bizim için zor. Her derecede her yüzde öyle bir safhadayız ki hemen kaçıyoruz. Hasedim’in muhakemesinin Hohma’dan fazla olması lazım. Mesela şu anda buradayız, birlikteyiz, kendimizi doğru bir şekilde Yaradan’a odaklıyoruz ve bu iki kuvvet (sağ ve sol) tüm dünyada işliyor. Bu yemeği pişiren hazırlayan O. Hangi noktaya kadar? Yunus Peygamber’in Balina ile olan safhası. İfşa olan en ufak detayda bizler düşüyoruz ve onunla rasyonel olarak ilişkilendiriyoruz, ta ki bizler bu kelimleri öldürene kadar. Bizi egomuza çekmek isteyen kuvvetler ile sürekli olarak savaş vermeliyiz.

Bu şeylerden sonra, yani Mordeyah’ın dikkatli inceleme ve araştırmalarla yaptığı tüm bu sıkı çalışma ve çabadan sonra, Kral bu çabalarından dolayı onu kendisi için çalışmakla ile değil, sadece lişma ( O’nun adı için) ile ödüllendirmek istedi.

RAV: Çünkü kişide netleşiyor. Kişi her derecede bunun analizini yapıyor. İlk muhakeme, Bigdan ve Tereş; yani Kral’da, orta çizgi bunların üzerinde duruyor. Sanki her şey iyiymiş gibi, hepsi yerli yerine oturuyor gibi.

Zira, aşağıdaki ihtiyacı olmadan hiçbir şey alamaz kuralı vardır çünkü kap olmadan ışık olmaz ve kap, arzu olarak adlandırılır. Eğer onun kendisi için bir şeye ihtiyacı yoksa ona nasıl herhangi bir şey verilebilir ki?

Kral, Mordehay’a çabaları için ona ne vereceğini sordu, çünkü Mordehay kademede yükselmeye ihtiyacı olmayan, sadece ihsan etmek için çalışan erdemli birisiydi, kendi hâlinden memnundu, azla yetinirdi.

RAV: Az dediği gerçekten de çok yüce derece olabilir. Her şeyi Kral için yapıyor, her şeyi vermek için problem görmüyor. Bize de olduğu gibi. Biz de safhamızda yükseliyoruz, bu bize Nirvana gibi geliyor. Daha sonra kişi ne yapacağını bilemiyor, çimenlerde dolaşıyor, şarkılar söylüyor… Bu safhaları hissetmeniz güzel. Ama bu iyi safha olsa bile nasıl çıkacaksınız buradan? Bu safha iyi, bundan sonraki an klipa, bu safhadan nasıl çıkacağız?

Kral ona sol çizgiden uzanan bilgelik ışığını vermeyi istedi ve Mordehay’ın çalışması ise sadece sağ çizgidendi.

RAV: Kendimiz hiçbir zaman kötü eğilimi uyandıramayız. Bu Yaradan’ın işi. Kötü eğilimi ben yarattım diyor. O yüzden anbean yeni bir yaratılış oluyor. Kötü eğilim her zaman bulunur. Kendinize sorun. İyi hissettiğiniz bir safhadan kendiniz çıkabilir misiniz? Yapamazsınız. Çünkü kişi mükemmelliğin içinde kendini kaybeder.

Kral ne yaptı? O Haman’ı terfi ettirdi yani sol çizgiye önem verdi. Bu, “Onun koltuğunu tüm bakanların üstüne koydu” anlamındadır.  Ayrıca ona güç verdi, yani Kral’ın bütün köleleri diz çöktüler ve Haman’ın önünde eğildiler, çünkü Kral böyle emretmişti “ Ki böylece, o hâkimiyet kursun. Ve herkes onu kabul etti.”

RAV: Kötü eğilim, kötü arzular ifşa oluyor, yeni kırılmış reşimo ifşa oluyor. Yaradan yok, sağ ve orta çizgi yok, sadece sol var. Bu yıkıcı kuvvet, ölüm meleği dünyayı yönetiyor. Burada anlattığı koşul bu.

Diz çökme durumu bu hâkimiyetin tanınmasıdır çünkü onlar Haman’ın çalışma biçimini Mordehay’ınkinden daha çok sevdiler.

RAV: Bu böyle olmak zorunda. Sol çizgi, kötülük kişinin içinde ifşa oluyor ki sonuna kadar kişiyi kontrol etsin. Bizler gelişimimizde tamamıyla egoistik gelişimde olmasaydık tam zıt tarafa yürüyemezdik.

Şuşan‘daki tüm Yahudiler Haman’ın hükümdarlığını kabul ettiler, zaten onlar için Mordehay’ın görüş şeklini anlamak zordu.

RAV: Bu ilerideki ıslahların işaretiydi. Yahudiler ne demek? Kişinin daha önceki ihsan etme niteliklerini, yaşamın amacını soranlar. Şimdi onlar daha önceden sahip olduklarının tam zıttını hissediyor. Kişi bunu hissetmeli, edinmeli ve bunun böyle olduğunu görmeli. Peki kişi çabuk bir şekilde bu dönüş noktasına nasıl gelecek? Kişi sola doğru kaydıktan sonra nasıl hemen çıkacak? Kişi Arvut’u nasıl kendi için inşa edecek, hazırlayacak? Mahkum, kendini hapishaneden kurtaramaz. Yapılacak tek şey ip atmak ve mahkumu oradan kurtarmak.

Sonuçta, “bilmek” diye adlandırılan sol çizgi üzerinde yürümenin, Yaradan´ın yolundan yürümekten çok daha kolay olduğunu zaten herkes bilir.

Onların sordukları şöyle yazılmıştır; “Neden Kral’ın emirlerini çiğniyorsun?” Çünkü onlar, Mordehay’ın inancın yolunda yürüme fikrinde ısrar ettiğinin farkına vardılar ve bunun için şaşkınlığa kapıldılar ve hangi tarafın doğru olduğunu bilemediler.

RAV: Çünkü ihsan etme niyetini kim anlayabiliyor, kim hissedebiliyor onun önemini? Sevgi ve bağ kurmanın kurtarıcı olduğunu yapamıyor, anlamıyor. Şu anda herkesin kafası karışmış durumda. Kötü safhada, Mordehay’ın doğru olduğu safhaya ulaşmak için ve elinde bir çare olduğunu görmek için. Bu muhakemeler olmadan gerçeğe gelinemez. Gerçek tüm bu muhakemeleri talep eder.

Gittiler ve Haman’a kim haklı diye sordular, yazıldığı üzere; “Onlar, Yahudi olduğunu söylemiş olan Mordehay’ın sözlerini, Haman’a acaba bunlara karşı koyacak mı diye anlattılar.”

RAV: Akla, rasyonele dönüyorlar.

Bunun anlamı şudur; Yahudi’nin yolu içmekten çok yemektir, yani temeli inanç oluşturur ve Yahudiliğin tüm esası budur.

RAV: İhsan etmek için olan niyet daha üstte olmalı ve yaşamı o belirlemeli. İhsan etmek, başkalarına sevgi, “Yaradan’ın sevgisi”.

Bu Haman’da büyük bir rahatsızlığa neden oldu. Neden Mordehay onunla aynı fikirde değildi ki?

RAV: O zaman bizlerin kendi fikrine tutunması lazım. Baal HaSulam’ın yazdığı gibi: “Kendini inançla (ihsan etme kuvvetiyle) donatmalısın. Öğrenmek zorunda olduğun şey bu, ustalık bu.”

Mordeyah’ın yolunu gören herkes, ki o sadece onun Yahudilik yolundan gittiğini ve başka bir yolu seçen herkesin putperest olarak sayıldığını iddia ediyordu.

RAV: Mordehay’ı gördüğüm zaman onu öldürmek, ona zıtlık yapmak zorundayım, onu yakmak zorundayım. Haman bunu düşünüyor ve tüm Yahudiler rasyonel bir şekilde onunla birlikte. Mordehay kuvvete sahip olmasa da gerçeğini anlatıyor herkese ve bunu yaparak Haman’la ikileme giriyor.

Yazıldığı üzere; “Zira ben Yahudi Mordehay’ı, Kral’ın kapısında otururken gördüğüm sürece, bunların hiçbirinin benim için geçerliliği yok.” Bunun nedeni, Mordehay’ın Kral’a açılan kapının sadece kendi tarafında olduğunu, Haman’ın tarafında olmadığını iddia etmesidir.

RAV: Bizler, herkese Mordehay’ın yolunun dağıtımını yapmamız gerekiyor. Yani ihsan etme niyeti olan, ıslah eden ışığın yardımıyla, özellikle Kabala bilgeliği ile ilgilendildiği zaman. O yüzden Kabala bilgeliğine ihtiyacımız var. Bilgelik bize ihsan etme niyeti veriyor, bu Mordehay’ın metodu ve bizler ihsan etme niyetlerine ulaştığımızda (Hasedim ışığına) bu ölçüde bizim için doğru bir şekilde Haman kuvvetini kullanacağız, Haman’ın kendisini değil. Yani ihsan etme niyetinde, şu anda hükümdarlığı altında bulunan alma arzusunu kullanacağız.

Şimdi neden, “Mordehay biliyordu,” yani bilenin açıkça Mordehay olduğunun yazıldığını anlayabiliriz.  Ancak yazıldığı üzere “Şuşan şehri şaşırmıştı,” yani herkes biliyordu.

Bunu, Şuşan şehri şaşırmıştı ve kimin haklı olduğunu bilmiyordu diye açıklamalıyız. Ama Mordehay biliyordu ki; Haman’ın hâkimiyeti, İsrail halkının dünyadan yok edilmesi anlamına gelecekti.

RAV: Günümüzde de görüyoruz bu durumu. Eğer modern Yahudilik metodu ile devam edersek, şu anda insanların arasında gördüğümüz tüm sonuçlarda tabi ki ayrılık büyür ve büyür, ta ki gerçek bağ ve sevgiden uzaklaşana kadar. Bu şu anlama geliyor; Haman’ın hükümdarlığına izin vermemek. Haman ayrılık metodunu sunmak istiyor. Kişinin içselliği parçalara bölünüyor, gruplara, partilere.. o yüzden İsrail halkının gerçek problemi bu. Bu durum insanları zayıflatıyor. Kendi varoluşlarında korku hissiyatı veriyor. Bu anlatılan şeyde herkes alma arzusu içinde olduğu için sadece Mordehay görebiliyor bu durumu.

Başka bir deyişle: O tüm İsrail halkını yeryüzünden silecektir, yani İsrail halkının Yahudilik yolunu, yani çalışma temeli mantık ötesine dayanan, “gizlenmiş Hassadim (merhamet)” diye adlandırılan, Yaradan’ı kapalı gözlerle takip eden ve kendi üzerine sürekli, “Gözleri var ama görmüyorlar” denen. Çünkü Haman, inancın tamamen zıttı olan “Bilmek“ diye adlandırılan sol çizgiye tutunur.

RAV: Ne kadar paraya, kuvvete sahibim, ne kadar çabaya sahibim, ne kadar kendim çaba sarf edeceğim? Ve buna göre kendilerini başarılı hissediyorlar.

Haman’ın Yom Kippur’daki (kefaret günlerindeki) gibi çektiği kura üzerine yazılanın anlamıdır budur. Yazıldığı üzere; “Bir kura Efendi için, bir kura Azazel için.” Efendi için çekilen kura “sağın” idrakıdır, Hasadim’dir (Merhamet), “yeme” diye adlandırılan inançtır. Azazel için kura sol çizgidir, “hiçbir şeye iyi olmayandır” ve tüm Sitra Ahra (diğer taraf) bundan ortaya çıkar.

RAV: Şunu anlamamız lazım; Mordehay, Kral’ın kapısında oturmaya razı, hiç bir şey yemeden. Ama sol çizgi her zaman daha fazla sağdan çalmak zorunda. Oradan ışık çalmak zorunda. Başka türlü canlılığı alabileceği bir yer yok. Sürekli olarak ikilimde olmalı, herkese haklı olduğunu göstermeli, bu şekilde varoluş enerjisini alıyor. Hangi ölçüde Mordehay kendini korumak zorunda ki Haman’ın kendi üzerinde tutunmasını engellesin? Haman sürekli Hafetz Hesed ‘ten onu atmaya çalışıyor. Onunla bağ kurmayarak ona kuvvet vermek istemiyor.

Böylece sol çizgiden ışıklarına bir tıkanıklık yayılır, sadece sol çizgi ışıkları dondurabilir. Bu, “O bir Pur at, bu senin hissendir.” yani kurada ne atarsan. Pe Or ( İbranice’de; Işıktan ağız) ile ilgili olana Pur denir.

Azazel’in hissesi nedeniyle tüm ışıklar engellenmiştir ve Azazel’in tüm ışıkları aşağıya doğru yaydığını görürsünüz. Haman, “Erdemli olan hazırlar ve günahkâr olan giyer” diye düşünür. Başka bir deyişle; Haman, Mordehay’ın tüm ona eşlik edenlerle birlikte gösterdiği tüm bu çabaların ve emeklerin ödülünü kendisinin alacağını düşündü. Haman bu ödülü alacağını zannetti.

Bu demektir ki; Haman, Mordehay’ın yaptığı ıslah aracılığıyla ortaya çıkan bu ışıklara kendi sahip olacağını sandı. Bütün bunlar, Kral’ın ona Hohma Işığı’nı aşağıya çekmesi için güç verdiğini görmesi nedeniyledir. Böylece, o Kral’a gidip, “ Yahudileri yok etmeyi” yani inanç ve merhamet olan İsrail’in hâkimiyetini yok edelim ve bilgiyi dünyada açık hâle getirelim dedi. Kral da ona; “Gümüş sana verildi, ayrıca sana doğru görüneni onlarla yapman için bu halk da verildi.” dedi. Yani, onun gözünde, sol ve bilgi olan Haman’ın hâkimiyetine göre ne iyiyse. 

RAV: Kral özellikle Haman’ı yükseltiyor. Mordehay’ı silkeliyor, ama savaş yönünde silkelemiyor. Daha ilerlemiş bir karar için Haman’ı yükseltmek zorunda. Haman’ı yükseltmeden Mordehay ilerleyemez.

Kaynak: 6 Mart 2016 Sabah Dersi

Rabaş’ın Yazıları, “Şlavey HaSulam” Makaleleri, Makale 11 (1987)  ve Rav Michael Laitman’ ın Açıklamaları

Purim, ‘’sevap’’ aralarındaki farkı bilmeyene kadar. Hocalarımız şöyle söyledi; Purim Bayramı’nda kişi öyle sarhoş olmalı ki, lanetli Haman ile kutsal Mordehay arasındaki farkı bilemesin. Ancak bu safhaya gelmesi, bildiği safhadan geçmeden olmaz. Ancak o zaman  daha yüksek bir dereceye gelmemiz lazım denilebilir. Yani aralarındaki farkı bilmediği koşul. Bu elbette bildiği koşuldan daha yüksek bir derece. Çünkü bu, tüm yıl için değil, muhafaza etmek için bizlere sadece Purim Bayramı’nda verildi. Hocalarımızın dediği gibi; her insan yapmalı ama tüm yıl boyunca değil. Benzer şekilde  bildiği-bilmediği şunu da anlamalıyız ki; aradaki farkı bilmedi ne demek? Benzer şekilde Orayta’dan da şu gerekliliği bilmeliyiz; Zohar  kısmını okumalıyız. Dmar şöyle yazdı; Dünyanın geleneklerini Tora’da yazıldığı gibi aktarmalı, özellikle bu Şabatta okunacak… özellikle dedikleri çünkü çoğunluğun duada oldukları yani Purim’e yakınlar. Amelek’in eylemini Haman’a yakınlaştırmak için. Bu şu demektir; Her zaman olması gereken şey, Amelek’in size yaptıklarını hatırlatmaktır. Şabatta, Purim öncesi okunmalı ki; Amelek ile Haman’ın eylemlerini mutabakata getirsinler. Peki benzer bir koşul, Purim’de manevi koşulda bu bize ne anlatıyor? Yukarıdakini anlayabilmek için öncelikle Yaradılış’ın amacını anlamamız lazım. Bu koşuldan da, lanetli Haman ile kutsal Mordehay arasında farkı bilmiyor ne demek?

Bilinir ki Yaradılışın amacı, Yaratılanlara iyilik yapmak ve şöyle ki; yaratılan varlıkların iyiliği ve hoşluğu hissetmemelerinin nedeni bir kurala bağlıdır. Her dal köke benzemek ister ve Yaradılışın kökünde de Yaradan olduğu ve yaratılanlara ihsan etmek istediği için, yaratılanların Yaradan’dan alması utanç hissiyatını getirir. Zira bu, kökümüze ters bir durumdur. Bunun için bir ıslah yapıldı ve buna Tsimtsum (gizlilik) denir. Yani alma kabının üzerinde kısıtlama ve gizlilik. Bu ilk yaratıldığı an gibiydi. Almak için alma koşulundan ıslahlar yapılıyor. Üst bolluk alma arzusu dediğimiz kabın içine gelmiyor. Bu öyle bir koşul ki; bu tür kaplar boş yer olarak bilinir. Yani ışıksız boş yer ve karanlıkta kaldılar. Ve sadece bu kap üzerine  bolluğu almak, ihsan etmek için niyet getirdikleri zaman. Büyük arzuları olmalarına rağmen, Yaradan’dan alacağı ile ilgili kendisinden emin değilse zira Yaradan vermek istiyor ki O, yaratılanlara iyilik yapma arzusudur. Ki Yaradan’dan aldığı hazdan kendisini alıkoymaya razı. Haz almak istemesi sadece yaratılışın amacı öyle olduğu içindir. Şimdi lanetli Haman ile kutsal Mordehay arasındaki farkı bilebiliriz. Çünkü haktan yana Mordehay’ın koşulu, sadece Yaradan’a memnunluk vermek  içindir ki ve bunun vasıtasıyla daha sonra mükemmelliğe gelebilme buna İhsan etmek diyoruz. Yani öyle bir dereceye gelir ki; Yaradan’a şunu diyebilir; Bana haz ve mutluluk vermeni istiyorum. Çünkü senin yaratılanlara vermek istediğin iyiliği muhafaza etmek için. O iyiliği almaya şimdi hazırım. Çünkü biliyorum ki, kişisel sevgi için istemiyorum, ihsan etmek için istiyorum. Ve şimdi ihsan etmek niyetiyle  Kra’lın hediyesini almak bütünlük içinde olur. Yani orada bir utanç yoktur. Çünkü almak, onun Yaradan’a yaratılışın amacını ifşa etmesi için yardımcı olmakta. Yaradılışın amacının yaratılanlara iyilik yapmak olduğunu herkes bilsin ve hocalarımızın söylediğine göre; bir sevap işlerse ne mutlu! Kendisini ve dünyayı iyiliğe getiriyor. Burada da kişi öyle bir koşulda ki; istediği her şey başkalarının iyiliği için olursa, Yaradan’dan iyiliği ve mutluluğu alırken insan sevgisi –  insanla Yaradan arasındaki sevgiyi muhafaza etmek uğruna Yaradan’dan alıyor. Zohar’da yazdığı gibi ve Zion ‘a söylediği gibi; Sizler benim halkımsınız. Halkımla  kelimesi “benimle’’anlamındadır. Yani benimle ortaksınız anlamında. Benim sahip olduğum birisi olarak değil, benimle ortak  olarak, anlamında ‘’halkımsınız’’. Yani ben de aranızdayım. Orada, Yaradan ve insan arasındaki ortaklık benzer şekilde insanla dostu arasında da tarif edilebilir. Çünkü o an itibari ile görüyoruz ki; tüm dünya o zaman yücelik seviyesinde olacak. Dostuna ve insana iyilik yaparak, bu durumda Onların uğruna  yaratılıştaki iyiliği alarak  Yaradan’a ortak oluyor. Çünkü ümidi, herkesin gelip yaratılış’ın amacını edinmesidir. Bu durumda kişi, Yaradan’a ortak oluyor. Şöyle yazdığı gibi; İyilik ve mutluluk vermek isteyerek Yaradılış’ı ben başlatmıştım ve Yaradan’a doğru olanlar amacı uygular. Öyle kaplar inşa ederler ki; üst bolluğu hiç kirletmeden alırlar. Yani utanç hissetmeden. Haz ve mutluluğu alırken de form eşitliğinden vazgeçmezler. Çünkü form eşitsizliği kısıtlamanın nedeniydi. Bu, “Mordehay’ın yolunu bilmek’’ olarak bilinir. Yani tüm dünyaya kutsal bir koşul getirmek. Kendisini ve tüm dünyayı iyiliğin seviyelerine çıkartıyor. Ve buna “Kutsal Mordehay” denir. Ancak Haman’ın yolu şudur: Alma arzusu üzerindeki kısıtlamanın ıslahına bakmamak. Haman der ki: Yaradan dünyayı yaratılanlara iyilik yapmak için yarattı. Ve bizler görüyoruz ki doğamızda haz alma-mutlu olma arzusu var. Yaradan ne amaçla bunu yarattı? Kullanmayalım diye mi?

Haz alma-mutlu olma  arzusunu  yaratıpta, kullanmayıp ıstırap çekelim diye mi? Haman diyor ki; bu zıt bir yol. Yaradan, yaratılanlara iyilik yapma uğruna yarattı. Ancak  haktan yana Mordehay diyor ki; bu arzuyu kullanmayın. Sanki  Yaradan, dünyayı yaratılanlara zarar vermek için yarattı. Bu durumda haz alma arzusunu baştan yaratmasaydı daha iyi olurdu. Yani alma arzusunu yaratıpta kullanmayın diyeceğine, baştan yaratmaması daha iyi olurdu. Diğer türlü adam ıstırap çekiyor.

Bu yüzden haz alma kaplarını kullanmamakla, Mordehay’ın yolunda nasıl hemfikir olabiliriz ki? Çünkü esas kap bu. Yaradan alma arzusunu haz almak için yarattı. O yüzden haman diyor ki: Mordehay’ın yolu doğru değil! Ve dolayısıyla Haman’ın çok destekçisi var. Tüm dünya Haman’ın dediği gibi.

Kral’ın Sarayındaki muhafızlar Haman’a boyun eğiyordu. Çünkü Kral böyle emretti. Yani Haman bu Kral’ın emri diye anlattı. Yani Haman dedi ki; Kral yani Yaradan alma arzusu yarattı ve elbette haz almamızı mutlu olmamızı istiyor. Kra’lın tüm köleleri de Haman’ın arzusuna boyun eğiyordu. Yani Mordehay’ın kullanmayın dediğine ‘’yalan’’ diyordu. Çünkü Yaradan alma arzusunu boşu boşuna yaratmadı, kullanalım diye yarattı. Ama Mordehay dedi ki: Hayır! Şöyle yazar: Mordehay boyun eğip diz çökmedi. Kral’ın kapısındaki Kral’ın köleleri  Mordehay’a sordu: Neden Kral’ın emirlerini yerine getirmiyorsun?

Baal HaSulam bununla ilgili şöyle dedi;  Kral’ın hizmetkarları Mordehay’a söyledi. Haman bize diyor ki; benim yolum gerçek. O yüzden de Mordehay’a soruyorlar: Niye Kral’ın  emrini yani Yaradan’ın emrini çiğniyorsun?  Haman diyor ki: Çünkü Kral’ın emri buydu! Yani Kralların Kralı. Çünkü alma arzusu kişisel sevgiyi istediği için bu Kralların Kralı, yaratılanlarda güç yarattı. O yüzden tüm dünya onların ve Haman’ın fikirlerini destekliyor.

Tora’da şöyle yazar: Hocalarımızın söylediği gibi, Haman Tora’dan gelir. O yeme diye emrettiği maaştan yedin mi?

RAV : Tüm alma arzumuz bozuk haliyle Haman’dır.

Ve Bilgelik ağacından yemek koşulu Panim Meirotta açıklandı. Orada şöyle açıklanıyor: Adam Harişon tümüyle Sitra Ahra’dan ayrılmıştı ve daha önceden de açıklanmıştı ki; Adam Harişon tümüyle kutsallıktan, ihsan etmekten yaratılmıştı. Zohar’da,  Adam Harişon ile ilgili şöyle yazar : Bu dünyaya ait hiçbir şey yoktu. Bilgelik ağacı o yüzden yasaktı. Kökü ve kutsallığı gibi ki  form farklılığından o sitra ahradan ayrı. Dolayısıyla Haman dediğimiz koşulda, büyük alma arzusunu alma için kullanmak. Bu yılanın tavsiyesiydi. Orada da şöyle yazar; Yılan şöyle dedi: Yaradan o ağaçtan yiyerek, sondaki yaradılış baştaki düşüncededir prensibiyle dünyayı yarattı. Yılanın bilgelik ağacından yemesine yönelik ikna etmesi, Yaradan’ın emri olduğu koşulu üzerineydi. Peki neden Yaradan, Adam Harişon o ağaçtan yemeyeceksin dedi? Yılan Adem ve Havva’ya  Bilgelik ağacından yemeyi arzulatarak güzel bir bahane verdi.

Megilates’in yazılarında şöyle yazar. Kral’ın kapısındaki tüm hizmetkarlar Haman’a boyun eğip, diz çöküyordu. Bunun nedeni Kral öyle emretti diyedir. Ancak şimdi şunu anlayabiliriz: Lanetli Haman ne demek?  Haman’ın yolu şu: Lanetli bir yol! Ve şöyle yazıldığı gibi; Yaradan yılana şöyle dediği gibi; “Sen hayvanlar arasında en lanetli olansın. Ve  Adem’de ağaçtan yediği için ruhu lanetli.”

O yüzden şunu anlamalıyız: Adam, ‘’Bil’’ denilen bir duruma gelmelidir. Yani lanetli Haman ile kutsal Mordehay arasındaki farkı bilmeli ki bu ölümle kalım arasındaki farktır. Çünkü Mordehay’ın yolu hayat getirir ve yaşayanların hayatına çekim duyarız. Ancak Haman’ın yolunda bilinir ki bu dünyaya lanet getirir. Dünyadaki tüm ölümler bu ağaçtan yeme diye emretmeme rağmen bu ağaçtan yedin ve o yüzden lanetli olarak bilinir. Bu koşul son ıslaha kadar geçerli. Haman’ın yoluna düşmemek için temkinli olmamız lazımdır. Son ıslahta, tüm alma arzusu  ihsan etmek üzere ıslah olacak. O zaman ölüm sonsuza dek yutulacak. Zohar’da yazdığı gibi; Ölüm meleği son ıslahta kutsal bir melek olacak. Ve Amelek’in sizlere yaptıklarını hatırlayın koşulunda özellikle, Amelek’in yaptıklarını bilirsek ki; ölüm olarak bilinir – yani ihsan etme yolunda gitmeyerek getirdiği ölüm-  o zaman dünyanın üzerinden yok etmeye çalışıyoruz. Yoksa  Haman ve Amelek’in ne yapığını bilmediği sürece  Adam, onu yok etmek istemez. Yani özellikle kişi, lanetli Haman ile kutsal Mordehay arasındaki farkı bilirse Amelek’i yok edecek durumu vardır. Bundan öncede, Purim öncesi bilmediği seviyeye kadar gelmemiz gerekiyor. O yüzden öncelikle ‘’Bil’’ seviyesine gelmemiz gerekiyor. Ancak o zaman Amelek’i yok edebiliriz. Yani kişi, Amelek’in anısını yok etmek istediği zaman bu, bilmek denilen kapla ödüllendirildiği içindir. Yoksa Adam, Amelek’i yok etmeye gelemez. Amelek hala kabuğunda, almak içindir. Ve hala Amelek’in anısını yoketmek istemiyor.

O yüzden herkes  Purim’de der ki; lanetli Haman ile kutsal Mordehay arasındaki farkı bilmeyene kadar sarhoş olmalı. Peki neden  bilmeyene dek, bunu sadece Purim’de  yapabiliyoruz?

Ari şöyle söylüyor:  Megilat Ester yerine gelecekte tüm festivaller iptal olacak. Bunun nedeni şu : çünkü, ne Şabat ne diğer bayramlarda böyle bir mucize yoktu. Purim Bayramı’ nda Purim’in büyük bir avantajı var. Ve şöyle yazıyor: Son ıslah öncesinde, tüm o kırılan kıvılcımlarından  288 tanesini  ayıklayıp, kutsallığın arasına katabilirsin. Ve o da aşama aşama olacak. Tüm kıvılcımlardan 32 tanesi kalıcı. Onlar analiz edilemiyor. Bu taştan kalp olarak bilinir. 288 kıvılcım tümüyle ayıklandıktan sonra taştan kalpte ıslah olacak. Ve etinizden taştan kalbi çıkartıp, etten bir kalp vereceğim ve ölüm sonsuza dek yutulacak koşuluna gelinir. Yani tüm kötülük iyilikle ıslah edilir. Karanlık gün gibi yansıyacak ve sadece mucize ile yansıyabilir. O yüzden Purim dışında geriye kalan tüm bayramlar, bu son ıslaha ait bayramda iptal olacak ki; Kutsal Mordehay ile lanetli Haman arasında fark olmayacak. Çünkü Haman da ıslah olmuş olacak!  Amin!

Kaynak: 9 Mart 2016 Sabah Dersi

 

Baal HaSulam Şamati 37 ve Rav Michael Laitman’ın Açıklamaları

1) Yazıldığı üzere, “Bu şeylerden sonra Kral Ahaşveroş, Haman’ı terfi ettirdi.” “Bu şeylerden sonra” nedir?, bunu anlamamız gerekir. Bu, Mordehay Kral’ı kurtardıktan sonra demektir. Kral’ın Mordehay’ı terfi ettirmesi makul olurdu. Fakat o Haman’ı terfi ettirdi. Böyle olması ne anlama gelir?

RAV: Orada Kral’ı öldürmek istiyorlardı. Bu, Mordehay’ın kulağına geldi. Sonuç itibariyle O’ da Kral’a aktardı. Kral’da Mordehay’a bir hediye, bir madalya vereceğine, hayatını kurtardığı için teşekkür edeceğine birden Haman’ı yükseltti. Haman’da Mordehay’dan nefret edendir. O yüzden neden böyle bir şey yaptığını aklımız almıyor. İnsanların düşüneceği, mantıklı, rasyonel kararların tersi. Hayatımıza da baktığımız zaman, iyi şeyler yapıyoruz, yapıyoruz sonra da kötü, olumsuz bir reaksiyon alıyoruz. Öyle değil mi? Nasıl oluyor? Ülkemizde de olanlar böyle, görüyorsunuz. O yüzden burada bahsettiğimiz konu, bizlerce çok iyi bilinir. Yani birisine iyilik yaparsın, sana kötülük gelir.

2) Ester Kral’a, “Çünkü bizler, ben ve halkım satıldık.” dediğinde; Kral sordu, “O kimdir ve nerededir?” Bu demektir ki; sanki Kral’ın hiçbir şeyden haberi yoktu, her ne kadar açıkça Kral Haman’a şöyle demişse de; “Sana gümüş verildi ve bu halk verildi ve onlarla senin gözünde iyi olanı yapasın diye.” Böylece Kral’ın bu satıştan haberli olduğunu görüyoruz.

RAV: Kral sanki arka planda ve olan olayların hiçbirinden haberdar değil! Bak halkıma ne oluyor? O İsraillilerden bir Yahudi. Babil’in Kral’ı Haşveroş’un altındaki birçok millet vardı. O yüzden kim bu Haman? Ona hiçbir zaman bir şey vermedim. Benimle alakası ne? Nasıl olur? Yani Haman ile Kral ‘ın sanki direk bir şekilde bağı yok! Neden? Çünkü Kral, tümüyle sevgi ve ihsan etme. Haman, tümüyle almak ve nefret etmek. Ama kötü eğilimi ben yarattım ve sonunda Kral Haman’ı yaratıyor ve onu kontrol ediyor. Her şeyi idare ediyor ama direk olarak değil gizli.Tıpkı bizim dünyamızda iyi bir gücün nasıl dünyadaki tüm kötülüğü kontrol ettiğini görmediğimiz gibi! İyiliğin gücüyle kontrol ediliyor ama pek anlamıyoruz bunu.

3) Bilgelerimizin söylediği üzere; “…Her adamın isteğine göre,” Rabba dedi ki; “Hem Mordehay hem de Haman’ın isteklerine uygun olarak.” Bilindiği üzere “Kral’dan” söz ettiğinde bu, bu dünyanın kralından bahsetmektedir. O vakit, Yaradan nasıl kötünün isteğine göre davranır ki?

RAV: Raba diyor ki; Mordehay ve Haman’ın rızasına göre yap. İkisi çelişkili. Soru bu: Nasıl yerine getirecek? Bilinir ki Kral dediği zaman, sadece Yaradan’dan  bahsediyor. Aşağıdaki varlıklar vasıtasıyla devreye sokması  Haşveroş! Üst gücün bir sistemi. O yüzden şöyle yazıyor: Yaradan iyiyi de kötüyü de devreye sokuyor. Hem Mordehay, hem Haman. Haman’dan problemler, darbeler, sıkıntılar aldığı zaman bunların hepsi Yaradan’dan gelen iyi şeyler. Sadece farklı mesajcılarla. Aynı üst güç hem Haman’ı, hem Mordehay’ı devreye sokuyor ve hepsi bir rızadan bir niyetten geliyor. Bir düşünceden, bir yaklaşımdan. İkisi tümüyle çelişkili. Bu nasıl olabilir? Ölüm-kalım yani! Çocuğun annesine bağırıp çağırması gibi değil! Gerçek anlamıyla bize yönelik ölüm kalım! Olay bizim bunu nasıl algıladığımız değil. Soru; Ölüme kadar ne kadar problem ya da iyiliğe kadar ne kadar iyilik değil! Soru: Hem iyi, hem kötü, ikisi de aynı arzudan, aynı güçten nasıl ortaya çıkıyor? Bu!

4) Yazıldığı üzere, “Mordehay olan her şeyi biliyordu.” Bu demektir ki, bunu sadece Mordehay biliyordu çünkü daha önce şöyle söylenmiştir, “Şuşan’ın şehri şaşkına döndü.” Yani bütün Şuşan şehrinin bundan haberi vardı.

RAV: Bu da garip! Ne oluyor orada? Ya Mordehay’a yönelik ya Haman’a ya Haşveroş’a ya Yahudilere yönelik!  Sanki orada genel koşulda bulanık bir durum var.

5) Yazıldığı üzere; “Çünkü Kral adına yazılmış ve Kral’ın mühür yüzükleri ile mühürlenmiş bir yazıyı hiçbir kimse iptal edemez.” O hâlde birinci mektubu tamamen geçersiz kılan ikinci mektubu kim gönderdi?

RAV:  Kral denilen bir üst güç var. Yaradılışın başından sonuna bir şey yazdı mı? bu şekilde olmak zorunda. Nasıl hala bu plana reaksiyon gösteriyoruz ve bir şeyler değiştiriyoruz? Kral mühürü bastıysa oraya; nasıl sanki alt güçlerde bir şey var –Yaradan’ın yardımcıları sanki-  bir şeyleri değiştirebilir, genel planı değiştirebilir? Ve 2. Mektubu nasıl verdi? 1.mektubu iptal mi ettiler? Bu, Kral adına mümkün değil ki! Daha önceki soruda da okuduk  karar verilmişti diyor. Burada bir ekleme var. Sanki daha önce olan bir şeyi iptal ediyor. Yaradan’a karşı tüm bu  soruların hepsi keskin! Nasıl bir güç ve  bu iki yaklaşım olabilir? Dünya nasıl bir güçten hem kötülere,  hem haktan yana olanlara göre olabilir? Değişmeyen planı sonra nasıl değiştiriyor? Tüm bunların hepsi birliğini özelliğini bozmuyor çünkü o bütün!

6) Bilgelerimizin söyledikleri ne demektir? “Purim’de kişi o kadar çok sarhoş olmalı ki, “lanetli Harun” ve “mübarek Mordehay” arasındaki farkı göremesin.

RAV: Tora’da başka  böyle bir sevap yok! Öyle  bir sarhoş olacaksın ki sanki yere düşüp bayılacaksın. Sevap bu, Yani ne Haman ne Mordehay! İyi ile kötü arasında hiç bilinci yok. İyi yok, kötü yok! Nasıl öyle bir safhaya geliriz ki her şey bir olur? Dolayısıyla tüm hayatımız sürekli bu iyi ve kötü  arasındaki hassas farklılıklarda. Burada zıt bir koşula geliyoruz. İyi var kötü var. Var mı ? Yok mu? Bir koşula gelmem lazım ki, hiç fark yok! Bu şu demektir: Yani bu analiz koşulu beni hep ıslaha getiren ve özellikle burada kasten bir mitzsva (emir) pasifize etmem lazım. Eğer öyleyse niye içimde kalmıyor? Maneviyatta bu sarhoş olmak denilen şey ne demek?

7) Bilgelerimizin “Ve bu içme yasaya göre oldu” dizeleri üzerine söylediklerinin anlamı nedir? Yani, “bu yasaya göre” ne demektir? Rabbi Hanan, Rabbi Meir’in adına şöyle dedi; “Tora’nın yasasına göre.” Tora’nın yasası nedir? İçmekten daha çok yemek.

RAV: Daha önce sınırsız içeceksin diyor ama belli bir kanuna göre diye yazıyor? Peki ne demek kanuna göre? Tora’nın kanunu sarhoş olmak mı? Şimdi adam Tora’ya göre sarhoş mu olacak ? Tora’nın kanunu içmekten çok yemek yemek.

Hohma ışığına kıyafet, merhamet ışığı daha fazla. Peki ondan önce 6. maddede ne yazıyor? İkisi arasındaki farkı bilmeyene kadar sarhoş ol! Bu da bir çelişki. Megilla’da ne yazıyor ve bize emredilen ne?

Bu yukarıda yazılanları anlayabilmek için ilk önce Haman ve Mordehay meselesini anlamalıyız. Bilgelerimiz, Haman ve Mordehay anlamına gelen dizeler üzerine şöyle demişlerdir; “her adamın arzusuna göre”.

RAV: Mordahay’ın rızasına göre de olabilir, Haman’ın rızasına göre de olabilir. Yani ya alma ya ihsan etmeye göre. Yaradan’a karşı tüm çelişki burada. Biz kendi arzumuza göre almak istiyoruz, O kendi arzusuna göre ihsan etmek istiyor. Ve sonunda bizi tokatlarla kendi yoluna sokuyor. Tarih boyunca da gördüğümüz gibi. O’nun kanunu, bilgeliğini almak için doğamıza karşı gidip ihsan etmeye gelmek için! Burada da diyor ki ; herkesin her insanın arzusuna göre.

Bunu şöyle açıklamalıyız: Mordehay’ın arzusu içmekten daha çok yemek olan Tora’nın kuralı diye adlandırılır.

RAV: Her şey Hohmaya karşı merhametle kabul edilmeli. Hohma sadece merhamet ölçüsünde kaba girmek zorunda.

Ve Haman’ın arzusu da bunun tersi olan yemekten daha çok içmektir.

RAV: Hohma’yı al, önemli olan arzuyu dolduran haz! Çünkü her şey arzuya göre geliyor. Hasadim ise ıslaha göre geliyor. O yüzden ben arzuma göre gitmek istiyorum. Islah mı? Boşver onları… at bir kenera!

“Nasıl olur da, O bir günahkârın arzusuna göre yemek hazırlar?” diye sorduk.

RAV: Sınırsız içip sarhoş olmak istiyor. Yani kötülere göre dediği, içki içmenizde bir sınır yok. Bir arzu var sadece Hohma ışığı için.

Bilgelerimizin bu dizeler üzerine söyledikleri gibi; “Musa, bakmaya korktuğu için yüzünü sakladı.” Onlar dediler ki; ”Musa, yüzünü saklaması karşılığında ödüllendirildi” ve “Efendi’nin suretine baktı.”

RAV: Mordehay gözlerini gizledi, yani görmek istemedi. Özellikle gözlerini kapatarak bu şekilde gerçekten görebiliyor. Bu edinim meselesi işte. Yani Hohma ışığının kabına girmesine izin vermiyor. O yüzden yüzünü gizledi, gözlerini örttü. Moşe, Bina seviyesi. Hasadim ile Hohmayı ifşa ediyor ve o Hohma artık onu köreltmiyor. Tam tersine geri yansıyan ışıkla görebilir.

Bunun anlamı şudur; buna ihtiyaç duymadığı için (yani Musa bunun üzerine bir Masah çekebildiği için) almasına izin verildi. Şöyle de yazılmıştır; “Ben kahramanlara destek çıkarım.” Bu demektir ki, kahramanca davrananlara ve O’nun yolunda yürüyebilene Yaradan yardım eder.

RAV: Egosonun üzerinde ihsan etmede olan Yüce olandır. Sen yüce misin Niv?

-Hayır?

RAV: Neden? Neyin eksik?

-Önem!

RAV: Perden eksik yani! Nereden edineceksin perdeyi? Perdeyle doğmadıysan? Yüce olan ne demektir? Aşmak için güç talep edene Kahraman denir. Her kim problemin, sıkıntının, egonun üzerine çıkmak, aşmak için talep ederse maneviyatta ona kahraman denir.

-O yüzden yüce olanlara yardım verdim diyor ve şöyle yazar: “Kahraman olan Yaradan’ın yolunda yürüyebilir. Yaradan o zaman ona yardımcı olur.”

RAV: Gavura ne demek? Kendisini aşmak için bir perde. O zaman Moşe gibi yüzünü gizleyebilir.

Yazılmıştır ki; “Ve içme yasaya göre oldu.”

RAV: Kendisine gelen tüm hazzı aşabilir ve kontrol edebilir, durdurabilir. Sadece kararına göre kabul eder.

Yasaya göre ne demektir? Yani “kimse zorlanmadı,” demektir. Bu şu anlamdadır; Onun içmeye ihtiyacı yoktu ama bir kere içmeye başladıktan sonra tutsağı oldular. Bu onların içmeye bağlı olduklarının yani onların içmelerinin gerekli olduğunun, yoksa ileri gidemeyeceklerini gösterir. Bu “zorunludur” ve onların Mordehay’ın yöntemini iptal etmeleri anlamındadır.

RAV: Öncelikle hep olması gereken şey; Hasadimden sonra Hohma. Ne demek biraz Hohma? Kırık kapları Atziluta yükseltip, parsaya çıkartıyoruz. Sadece orada ıslah ediyoruz. Vak denilen koşulda Ahap de Elya.

Bilgelerimizin, günahkârın yemeğini sevdiği için mahvolacak olan o nesil için söylediklerinin anlamı da budur.

RAV: Yani nesil yok edildi. Çünkü kötü olanın ziyafetinden haz aldılar. Bu hasadimsiz Hohma. Yani zorakilik olmadan alsalardı yani Hasadim ölçüsüne göre.

Başka bir deyişle, onlar içmeyi “ kimse zorlamadı” formunda alsalardı Mordehay’ın arzusunu yok edemezlerdi ve bu İsrail’in yöntemidir. Ancak daha sonra, onlar içmeyi “zorunlu” formunda aldıklarında, bunun sonucunda İsrail anlayışı olan Tora yasasını onlar kendileri ölüme mahkûm etmiş oldular.

RAV: Hohma’dan çok Hasadim.

Bu içmekten daha çok yemek anlamıdır. İçmek Hohma’nın (bilgelik) ifşası anlamına gelen “bilmek” diye adlandırılır. Buna karşın yemek Or-de-Hasadim (merhamet ışığı) diye adlandırılan inançtır.

Bu dünyanın kralını ele geçirmeye çalışan Bigthan ve Tereş’in, anlamıdır budur. “Ve bu durum Mordehay’a belli oldu… Durum incelendi ve böyle olduğu bulundu.” Arama meselesi bir kerede olmadı ve Mordehay bunu kolay bir şekilde edinmedi aksine çok büyük zorluklar sonrasında bu kusur meselesi ona ifşa oldu. Bu kusurlar ona açıkça ifşa olur olmaz “her ikisi asıldı” yani bu kusurun içerdiği hissiyattan sonra bunlar asılarak idam edildiler, bu demektir ki, onlar dünyadan bu eylemleri ve arzuları kaldırdılar.

RAV: O gelecek, şimdi değil. Megilla yazılarının başında değil ama sanki ileriden biraz bahsediyor.

-Yani içindeki bozukluk hissiyatından sonra asıldılar.

RAV: Kişi sadece kötülüğün ifşasına göre hareket eder.

“Bu şeylerden sonra,” yani Mordehay’ın dikkatli inceleme ve araştırmalarla yaptığı tüm bu sıkı çalışma ve çabadan sonra, Kral bu çabalarından dolayı onu kendisi için çalışmakla ile değil, sadece lişma ( O’nun adı için) ile ödüllendirmek istedi. Zira, aşağıdaki ihtiyacı olmadan hiç bir şey alamaz kuralı vardır çünkü kap olmadan ışık olmaz ve kap, arzu olarak adlandırılır. Eğer onun kendisi için bir şeye ihtiyacı yoksa ona nasıl herhangi bir şey verilebilir ki?

RAV: Bu şu demek; çalışıyoruz, çalışıyoruz, çalışıyoruz birçok koşuldan geçiyoruz ve bir sürü  ıslahlar yaptık anlamadığımız şeyler. Hepsi sürgünde ve gizlilik altında. Ama her halükarda daha çok çaba vermeye razıyız ve Mordehay’lada gizlilik altında. Bunda bir kontrolümüz  yok ve bir özete gelmek istiyoruz. Bu özet bize bariz değil.

Baal HaSulam’da yazdığı gibi ifşadan bir önceki an. Sanki önümde binlerce yıllık çalışma var ve hiçbir şey olmayacakmış gibi geliyor adama. Öyle bir hissiyat var. Ve çabamızın son damlasında olduğu zaman bir değişim geliyor. Gizlilikten geliyoruz, bir çaba sarf ediyoruz ve elimizden geldikçe Hasadim ışığını çekiyorduk. Bunun içindeydik ve ne yapacağız? Öyle bir koşula geliyoruz ki İhsan etmeye göre, Hasadim’e göre ve başka hiçbir şeye gerek duymadığımız bir koşula Hasadim ile devam etmeye  geliyoruz.

O yüzden burada diyor ki: Tüm çabadan sonra, Mordehay’ın yaptığı analizlerden sonra sadece Hasadimde olması gerektiği kararına geliyor. Sonra Kral ne yapıyor? Kral, ona sadece Hasadim’le yaptığı çabadan sonra sadece Lişma çalışarak İhsan etme kabını ıslah ediyor. Kendinden beklenen her şeyi yapmaya razı. Çünkü alttaki herhangi bir ihtiyaç olmadan yukarıda bir şey verilmez. O yüzden kap ihtiyaç olarak bilinir. Ve kişinin kendisi için bir ihtiyacı yoksa ona ne verilebilir ki?  Yani Mordehay merhamet içinde. Nasıl silkeleyeceksin ki alsın? Kral ona vermek istiyor, ifşa olmak, bir sonraki dünyayı ifşa etmek istiyor. Mordehay diyor ki: Yok sağ ol, kusura bakma sadece ihsan etmek için çalışıyorum ben, bu dünyadaki bu hayata tamahım ve başkalarına ihsan edecek koşulum olsun. Kişi bu koşulun içinde ve kendi başına bu koşuldan çıkamaz. Bu bir nevi ıslah. Burada üst bir dereceden bahsediyoruz. Hasadim aynı zamanda bir tuzak. Çünkü adam bunun içerisindeyken tatmin. Yani kaderiyle mutlu dediğimiz koşul.

Kral Mordehay’a çabaları için ona ne vereceğini sordu, çünkü Mordehay kademede yükselmeye ihtiyacı olmayan, sadece ihsan etmek için çalışan erdemli birisiydi, kendi hâlinden memnundu, azla yetinirdi.

RAV:  Çünkü tümüyle Hasadim’le.

-Ancak o aza tamah.

RAV: Tatmin edici koşulda.

Kral ona sol çizgiden uzanan bilgelik ışığını vermeyi istedi ve Mordehay’ın çalışması ise sadece sağ çizgidendi.

RAV: Neden? Çünkü Kral tümüyle ihsan etmede olmasına rağmen Hohma ışığını ihsan ediyor. Hasadim değil! Ve tüm yaratılan varlıklara Hohma ışığını alıp, onun dolmasını istiyor tümüyle onun derecesinde olması için. Kralın derecesinde. O yüzden hasadimin ıslahına ihtiyaç var. Kimsenin sınırı olmasın. Ve Mordehay’ın çalışması sadece sağ çizgidendi. Kral ne yaptı? Haman’ı yükseltti. Yani sol çizgiyi önemli kıldı.

RAV:  Alma arzusu yaratılışın içinde tümüyle netleşmeye başlıyor.

Kral ne yaptı? O Haman’ı terfi ettirdi yani sol çizgiye önem verdi. Bu, “Onun koltuğunu tüm bakanların üstüne koydu” anlamındadır. Ayrıca ona güç verdi yani Kral’ın bütün köleleri diz çöktüler ve Haman’ın önünde eğildiler, çünkü Kral böyle emretmişti “ ki böylece, o hâkimiyet kursun.

RAV: Şimdi yeni bir kontrol ifşa oluyor. Egoist alma arzusu dünyada işliyor ve tüm dünya bu arzuya boyun eğiyor. Her kimin daha büyük arzusu olursa güçlü, zengin, patron odur ve tüm dünyada alma arzusunun peşinden koşuyor. Mordehay’da düşünülen bir nitelik değil hatırlanmıyor bile kim? Başkalarına ihsan etmekte neymiş? Aza tamah olmak neymiş? Yani zavallı biri! Diyelim ki bizler haktan yana olmak istiyoruz, hiçbir şeye ihtiyacımız yok, hiçbir şey istemiyoruz sadece kendimizi bedensel olarak muhafaza ediyoruz. Diyelim ki kendimizi iyilik yapmaya adıyoruz, yapabilir miyiz? Yapamayız ki ,bu dünyanın içindeki koşulda, en minimum koşulda kendimize bile bakamayız. Çünkü tüm dünya öyle bir koşulda yaratıldı ki! Şu anda dünyanın koşulu ne? Rekabet! 10-12 saat çalışacaksın. Dünyanın hali bu oldu. Yani dünya Haman denilen bir şekle geldi. Tümüyle alma arzusu, kontrol gücü ve Mordehay kenarda oturuyor Kral’ın kapısında.

“Ve herkes onu kabul etti.” Diz çökme durumu bu hâkimiyetin tanınmasıdır çünkü onlar Haman’ın çalışma biçimini Mordehay’ınkinden daha çok sevdiler. Şuşan‘daki tüm Yahudiler Haman’ın hükümdarlığını kabul ettiler zaten onlar için Mordehay’ın görüş şeklini anlamak zordu. Sonuçta, “bilmek” diye adlandırılan sol çizgi üzerinde yürümenin, Yaradan´ın yolundan yürümekten çok daha kolay olduğunu zaten herkes bilir.

Onların sordukları şöyle yazılmıştır; “Neden Kralın emirlerini çiğniyorsun?“ Çünkü onlar, Mordehay’ın inancın yolunda yürüme fikrinde ısrar ettiğinin farkına vardılar ve bunun için şaşkınlığa kapıldılar ve hangi tarafın doğru olduğunu bilemediler.

RAV: Çünkü Mordehay haktan yana ve erdemli. Ne tavsiye ediyor? İhsan etme. Tüm dünya alma ile ilgilenirken ihsan etmede gideceğiz diyor.

Gittiler ve Haman’a kim haklı diye sordular, yazıldığı üzere; “Onlar, Yahudi olduğunu söylemiş olan Mordehay’ın sözlerini Haman’a acaba bunlara karşı koyacak mı diye Haman’a anlattılar.” Bunun anlamı şudur; Yahudi’nin yolu içmekten çok yemektir yani temeli inanç oluşturur ve Yahudiliğin tüm esası budur.

RAV: Hasadim ve tüm Yaradan’a doğru olmanın özü bu. Yehudud birlik kelimesinden, Yahudi kelimesi Yahud kelimesinden birlikte bağ kurmaktan gelir. Kişi elini açarak ne demek? Elini açmak merhamet. Temelleri bu.

Bu Haman’da büyük bir rahatsızlığa neden oldu. Neden Mordehay onunla aynı fikirde değildi ki? Mordehay’ın yolunu gören herkes, ki o sadece onun Yahudilik yolundan gittiğini ve başka bir yolu seçen herkesin putperest olarak sayıldığını iddia ediyordu. Yazıldığı üzere; “Zira ben Yahudi Mordehay’ı Kral’ın kapısında otururken gördüğüm sürece, bunların hiç birinin benim için geçerliliği yok.” Bunun nedeni, Mordehay’ın Kral’a açılan kapının sadece kendi tarafında olduğunu, Haman’ın tarafında olmadığını iddia etmesidir.

RAV: Sadece Hasadim denilen merhameti geliştirebileceğimiz yerden Kral’ın ifşasına Hohmaya gelebiliriz. Direk bir şekilde değil. Ve alma kabında dünyayı ediniriz. Şimdi gördüğümüz şekliyle hiçbir faydası yok, kazancı yok, sadece Mordehay’ın haklı olduğu koşula geliyoruz. O yüzden Haman için bu büyük bir engel. Neden? Çünkü; birincisi alma arzusu, ikisi arasında ideolojik bir argüman var. Alma arzusunu nasıl kullanacağız? Ya Hasadim’i geliştirmek için ya Hohma’yı geliştirmek için. Alma arzusunu kapatmam lazım. Hasadim’i alma arzusunun üzerine geliştirmem lazım. Eğer alma arzusunu tutup, direk onunla çalışacak olursam, hem Mordehay hem Haman’ın şeklinde aynı anda kullanamam. Ya o ya odur. Çünkü birini yaparsa ötekisi düşüyor. O yüzden bu Haman’ın çok  canını sıktı diyor. Çünkü egomuz, alma arzumuz. Bir arzuyu ya direk kullanacağız ya da bunun üzerinde buna karşı çıkacağız.

Kaynak: 10 Mart 2016 Sabah Dersi

Baal HaSulam Şamati 37 ve Rav Michael Laitman’ın Açıklamaları

Haman’ın Yom Kimpur’daki (kefaret günlerindeki) gibi çektiği kura üzerine yazılanın anlamıdır budur. Yazıldığı üzere; “Bir kura Efendi için bir kura Azazel için.” Efendi için çekilen kura “sağın” idrakidir, Hasadim’dir (Merhamet) “yeme” diye adlandırılan inançtır. Azazel için kura sol çizgidir, “hiçbir şeye iyi olmayandır” ve tüm Sitra Ahra (diğer taraf) bundan ortaya çıkar.

Böylece sol çizgiden ışıklarına bir tıkanıklık yayılır, sadece sol çizgi ışıkları dondurabilir. Bu, “O bir Pur at, bu senin hissendir,” yani kurada ne atarsan. Pe Or ( İbranice’de, ışıktan ağız) ile ilgili olana Pur denir.

Azazel’in hissesi nedeniyle tüm ışıklar engellenmiştir ve Azazel’in tüm ışıkları aşağıya doğru yaydığını görürsünüz. Haman, “Erdemli olan hazırlar ve günahkâr olan giyer,“ diye düşünür. Başka bir deyişle Haman, Mordehay’ın tüm ona eşlik edenlerle birlikte gösterdiği tüm bu çabaların ve emeklerin ödülünü kendisini alacağını düşündü. Haman bu ödülü alacağını zannetti.

RAV: Sonunda Hohma ışığını almak için en büyük kelime Haman sahip. Peki Haman haricinde birinin bunu alması ne demek? Egomuz, tüm Hohma’yı ilerleme ile almak istiyor.

Bu demektir ki; Haman, Mordehay’ın yaptığı ıslah aracılığıyla ortaya çıkan bu ışıklara kendi sahip olacağını sandı. Bütün bunlar, Kral’ın ona Hohma Işığı’nı aşağıya çekmesi için güç verdiğini görmesi nedeniyledir. Böylece, o Kral’a gidip, “ Yahudileri yok etmeyi” yani inanç ve merhamet olan İsrail’in hâkimiyetini yok edelim ve bilgiyi dünyada açık hâle getirelim dedi. Kral da ona; “Gümüş sana verildi, ayrıca sana doğru görüneni onlarla yapman için bu halk da verildi,“ yani, onun gözünde, sol ve bilgi olan Haman’ın hâkimiyetine göre ne iyiyse.

RAV: Yani almak için ihsan etmek. Haman, bu ışıkları şu an alamaz. Şu an zorluk içinde ama hala Kral’ın yanında. Haman’a her şey Kral’dan geliyor. Ve Kral ona diyor ki ”Sana hissettiğin, istediğin her şeyi yapman için izin veriyorum.” Bu yüzden ihsan etme kapları, Yaradan’la bağlanmak istiyor. Alma kapları ise Yaradan’dan her şeyi almak istiyor. Bu durumda her şey olması gerektiği gibidir.

Bu yüzden Haman kralın huzuruna çıktığında, Kral ona önceden hazırlanan bu gümüş sana verildi yani başka hiçbir şey yapmak zorunda değilsin; çünkü “Sana doğru görüneni yapman için bu halk da sana verildi.” dedi.

Bu demektir ki, halk zaten sana doğru görüneni yapmak istiyor yani onlar senin hâkimiyetini kabul etmek istiyorlar. Ancak henüz, kral ona Mordehay’ın ve Yahudilerin hâkimiyetini kaldır demedi. Bunun yerine, şimdi bu önceden nasip olduğu üzere, şu an, Hohma ifşa olacak ve bu senin gözünde yücelecek.

RAV: Burada çok özel bir değişim var. Burada neler olduğunu tam olarak göremesekte, Hasadim ışığı burada ifşa oluyor. İhsan etme niyeti olmadan Haman’ın kaplarını kullanmak imkansız. Ve bu, şu anlama geliyor; Haman öldürüldü ve ondan kelim alındı.

Burada olan şey şu; sizler Haman adı verilen alma niyetini nasıl iptal edip, bunun yerine ihsan etmeyi getireceksiniz? Buna ”Mordehay’ı atın üzerine koymak.” denir. Burada altından taç ve Hohma ifşa oluyor.

Şamati 219 da diyor ki ” Haman’ın kaplarına alma kapları denir.Tsimtsumdan (kısıtlama) dolayı alamayacağını,sadece talep edeceğini biliyor. O yüzden Kral, Haman’a şöyle dedi; ” Tek atı al.” Ve buna Haman’ın ışığı,Mordehay’ın kapları denir.”

RAV: Yani Hohma ışığının orada ifşa olması lazım. Haman’ın kelimi, alma arzusunun kelimidir.

Haman’ın niyeti alma arzusudur. Fakat aynı ışıklar kelimde olmalıdırlar ve almak için olan kapların niyeti, ihsan etme olan Mordehay’ınkinden 620 kat daha güçlü olsun.

Bu metnin sureti “her vilayette ferman olarak yayınlanmalıdır, tüm halka duyrulsun.” Bu, bu fermanın Hohma’nın ifşasının tüm milletler için olduğunun duyrulması anlamına gelir.

Ancak Mordehay’ın fikri ve Yahudiler yani inanç yürürlükten kalkacaktır denmedi. Aksine, burada niyet edilen, Hohma’nın (aklın) ifşasına rağmen hala Hasadim’i (merhameti) seçmekti.

RAV: Hohma ışığının alınması bile ihsan etme için olmalıdır.

Haman demiştir ki, artık Hohma’nın ifşa edilmesinin zamanıdır, Hohma’nın ifşası şimdi kesinlikle bunun kullanılması için verilmiştir; kim kullanılmayan bir şey yapar ki? Çünkü bir şey kullanılmıyorsa o zaman bu eylem amaçsızdır. Bu nedenle bu Yaradan’ın isteği olmalıdır. Ve Yaradan bu ifşayı Hohma’nın kullanılması için yapmıştır.

RAV: Burada problem şu; bu iki çizgi birbirini uyandırıyor. Ve diyoruz ki ya Hohma’yı çalışırım ya da Hasadimi. İhsan etmek için almak sanki imkansız gibi.  Alma kaplarını ihsan etmek için nasıl kullanacağız? Bu nasıl mümkün? Şu anda da öğrendiğimiz gibi. Eğer Kral benim gözümde yüce ise ve ben O’ndan almaya hazırsam, o zaman almam ihsan etmek gibidir. Çünkü kendim için almıyorum. Ben Kral’ın yüceliğinin kelim’inde alıyorum. Tüm niyetlerim ve izlenimlerim ile O’nun yüceliğinden ne kadar etkilenirsem, o zaman O’ndan alabilirim. Ve bu ihsan etmektir. Çünkü sadece O’nun için alıyorum. Ama kendim içinse Kral’dan doyum alıyorum. O’na ihsan etmek ve O’nu doyurmak için. Böyle koşulları kullanmak, ihsan etmek için almaktır.

Kaynak: 11 Mart 2016 Sabah Dersi

 

Baal HaSulam 58. Mektup ve Rav Michael Laitman’ın Açıklamaları

Soru şuydu: “Tora’daki Haman nereden gelir?” sözü neyi ima eder? Soru şöyledir: Ağaçtan yedin mi? Dedi ki: “Yaradan’ın, kişiyi kendi arzusunun dışında ıslah edecek Haman gibi bir ulak göndereceğini Tora’da nereden buluruz?”
RAV: Şunu söylemek istiyor; Haman aslında çok büyük bir alma arzusu, bilgi ağacının günahından gelen. Yani Haman, yememem gereken bir ağaç. Ağaç gizli alma arzusu ve Adam Harişon, bilgi ağacının günahında keşfediyor.

Şöyle yazıldığı gibi: Üzerine Haman gibi bir Kral getireceğim ve sen arzuna karşı tövbe edeceksin. Ağaçtan yedin mi ? ayetiyle gösterdiği budur. Çünkü sonrasında kötü eğilim ölüm meleği yaratılır ve insanı Tora’ya bağlanmaya zorlar. Şöyle yazıldığı gibi: “Kötü eğilimi Ben yarattım, Tora’yı da şifası için yarattım.”

RAV: Eğer kötü eğilim olmasaydı, bizler bunun zıttı olan büyük ışığı yani Tora’nın şifasını alamazdık.

Eğer kişi Tora’ya bağlanmazsa kötü eğilim onu ölüme mahkum eder. Öyle anlaşılıyor ki kişiyi ölüme getiren Bilgi Ağacı’nın günahının ifşası, kişiyi arzusuna karşı zorlayan ulaktır.
RAV: Bunun anlamı şudur: Özellikle Haman sayesinde, kötü eğilimle Yaradan’a yaklaşıyoruz.

Bu, üzerine Haman gibi bir Kral getireceğim ve arzuna karşı sen tövbe edeceksin sözünün anlamıdır.
RAV: Haman’a dünyaya farklı bir şekilde hükmeden kötülük olarak bakmayın. Yani kendi başına var olduğunu zannetmeyin. Yaradan: “Ben, Haman’ı senin üzerine bir Kral olarak yolladım.” Yani bu alma arzusu sadece O’ndan başkası yok kuvveti tarafından yönetiliyor.

Eğer kişi yılanın ağına yakalanmayıp, Şabat’ı beklemiş olsaydı ve Bilgi Ağacı’ndan yemeden önce Yaşam Ağacı’ndan yeseydi,  Tora’nın şifası olarak kötü eğilimin Tikun’u ile ödüllendirilmiş olurdu.

RAV: O zaman kötü eğilimin kuvvetini edinemezdi. Kötü eğilim o zaman sınırsız olmazdı ve Islah Eden Işık tam tersi ifşa olup bu kötü eğilimi ıslah etmezdi ve Yaradan’ın ifşası ile doldurmazdı. Yani Haman’ın kötü eğiliminin örtülmemesi, edinen kişinin yararına.

Tıpkı “Kötü eğilimi Ben yarattım, Tora’yı da şifası için yarattım.” sözünde olduğu gibi. Tersine, kötü eğilim Tora için şifa olur ve şimdi günah işlemiş olduğundan onu zorlayan bir ulağa ihtiyacı vardır.

RAV: Kötü eğilimin Tora için şifa olması ne demek? Islah eden ışık sadece bir kıvılcım. Büyük kötü eğilimle bizler ışığı genişletiyoruz. O yüzden çok küçük bir kıvılcım ışığı alıyor.  Bu dünyada olan bu küçük ışık büyüyor ve ta ki 620 kat daha büyük olana kadar. Bunların hepsi kötü eğilim tarafından oluyor. Bunu bir yakıt gibi düşünün. Bunun sayesinde küçük bir mum ışığı büyük bir ateş oluyor.

Yüce bir kaynağa dayanarak şunu da ekliyorum: Şabat akşamı yemeği kötü eğilimin ıslah olacağı yerdir. Bu, Ari’nin şarkılarında ima edilen şeydir. “Elmaların tarlasındaki açıklıktan girmek. Tıpkı bu ”Tanrı’nın Kapısı” sözündeki ve diğer şarkılardaki gibi. “Şabat’da Kutsal Atik’in yemeğinde en yüksek edinimi almak sana hiç zarar getirmeyecek” denilen Atzilut dünyasına yükselmek mümkündür. Tıpkı “Tora ve Yaradan bir” sözünde olduğu gibi.

RAV: Burada Şabat’ı son ıslah ile ilişkilendiriyor. Purim’in de son ıslahı sembolize ettiği gibi. Purim’de bize gelen ışıklar son ıslahta keşfedeceğimiz ışıklar. Şabat derken manevi safhalardan bahsediyoruz, dünyevi Şabat gününden değil. Kişi manevi Şabat’a ulaştığı zaman 3. Yemek, yani Şabat’ın 3. yükselişi demek, çok yüce bir derece, yani neredeyse son ıslah. O yüzden Şabat’a Üst Dünya’nın benzerliği adı verilir. O zaman öyle bir safha geliyor ki tüm yargılar arılanıyor ve her şey ihsan etmek için oluyor.
Artık kötülük yok her şey iyiye dönüyor. Yani kötülüğün yok olması değil, kötülük iyi bir şekilde kullanılıyor, “sana hiç zarar gelmeyecek” denilen Atzilut dünyasına yükselmek mümkündür.

Dolayısıyla eğer Adam Harişon, Şabat’da zivugu ile beklemiş olsaydı Raşbi’nin makalesi Keduşim’de yazıldığı gibi…

RAV: Bizler Ari’nin yaşam ağacından neyi öğrendik; Adam Harişon, ilk adam Cuma günü doğdu ve artık o ıslahlar için beklemiyor böylece ıslahını hızlandırıyor. Şabat’daki yükselişleri daha Şabat kendisi gelmeden yapıyor ve bu bir hata oluyor. “Eğer Adam Harişon Şabat’da Zivugu ile beklemiş olsaydı Şabat ışığını keşfederdi” diyor. İşte o zaman tüm bu işleyişte problem olmazdı. Sadece tek bir şey haricinde; kötü eğilim günah olmazdı ve Yaradan’ın zıttı olan kötü eğilim ortaya çıkmazdı. O yüzden çok küçük bir ışık geriye kalırdı -Asiya’nın Nefeşi’nin Nefeşi.- Buna çok ince bir mum ışığı adı verilir.

Kötü eğilim olmasaydı, büyük bir çalışma mümkünatı olmazdı. Tüm bu egonun üzerinde birleşme olmazdı, karşılıklı kuvvetler de olmazdı. Yani bağın tüm bütün kuvvetini keşfedemezdi. Küçük bir Dvekut edinirdi. Yani bir bebeğin annesi ile bütünlüğünde olduğu gibi.

Adam Harişon zamanında dünyalar çok yüksek olduğundan muhteşem bir derece “Tora ve Yaradan bir” ile ödüllendirildi.
RAV: Günah işlemeden önce dünyalar Atzilut derecesinde idi. Günahtan sonra Atzilut’un parsasının altına (bugünkü safhaya) düştüler.

Aslında günahtan sonra bile Şabat’ın yükselişi vasıtasıyla Atzilut’a yükselir oradan inmezdi. Bu, “elini uzatıp yaşam ağacından da alsın yesin ve sonsuza kadar yaşasın” sözünün anlamıdır. Fakat Yaradan onu oradan kovar. Şöyle yazıldığı gibi “Ve O insanı kovdu”. Şöyle sormalıyız: Neden Yaradan insanın yaşam ağacından yiyip sonsuza kadar yaşamasını önemser? Buna cevap şudur ki: “Şabat’da ifşa olan Tora ve Yaradan bir” sözünün muhteşem Keduşa’sı bir kredidir. Şabat aşağıdan uyandırış olmadan yukarıdan uyandırılıştır. Fakat Tora yanlızca Tora ve Mitzvot’u edinerek aşağıdan uyandırılışla tamamlanır. Dolayısıyla, şunu merak etmeliyiz: Eğer Tora’sı tamamlanmadıysa neden Yaradan tarafından bütünlükle ödüllendirildi?
RAV: Bizler egomuzu kötü eğilimimizi çektiğimiz ışıkla ıslah ediyoruz. O zaman kaplarımız ışıkla dolabiliyor. Bizler arzularımızın analizini yapıyoruz.

Yaradan’ın: “Onlar benim güvencemi ödünç aldılar ve Ben geri alırım.” sözü demektir ki: Tora’nın bütünlüğünü onlara ödünç verebilirim. Ta ki Yaradan ve Tora bir olmaya yetene kadar. Çünkü “Ben geri alırım”, ifadesi bu anlama gelir.

RAV: Kişi Yaradan’a zıt olduğunda, kişinin nitelikleri sadece almak, Yaradan’ ınkiler ise ihsan etmek ve doğanın kanunlarına göre bu zıt kuvvetler birbirinden ayrı kalıyor. Burada aralarında bir izolasyon var. Birbirlerini hissedemiyorlar, anlayamıyorlar. Yaradan kişiyi anlıyor, çünkü Yaradan bunu yarattı. Ama kişi Yaradan’ı anlayamıyor. Çünkü O’na tutunabilecek bir şeye sahip değil. Kişi ilk temas için nasıl bir adım atacak, bir şeyler yapacak Yaradan’a karşı. O zaman Yaradan bir sistem yaratıyor. “Onlar benim güvencemi ödünç aldılar ve bunu geri alırım.” Yani siz bunu hakketmeseniz de bir şekilde bunu size ödünç veriyorum anlamına geliyor.

“Çünkü Ben geri alırım.” Bu demektir ki: Artık bayağı olana ödünç ver, o geri ödemez sözünden dolayı, Benim korkum yok çünkü senin üzerine Haman gibi bir kral yerleştirdim ve arzun dışında tövbe edecek ve Tora’yı sevgiden elde edeceksin. Geri ödemeye mahkum olan ödemiş addedilir. Dolayısıyla sana Şabat gününü ödünç veriyorum. Şöyle yazıldığı gibi: “Erdemli af diler ve verir.” Bu nedenle Yaradan onun elini uzattı ve yaşam ağacından da aldı istemez, çünkü sonra Adam Harişon aşağıdan uyandırılışta Tora’nın ifşasını yerine getirmez ve borç olarak kalır. Başlangıçtan bu yana bunun bir dayanağı yoktur. Çünkü tamamlanmamış bir Tora, Tora ve Yaradan bir olma amacını gerçekleştirmez. Ancak Yaradan onu zorladığı ve geri ödemeye mahkum olan ödemiş addedilir olduğundan, Yaradan borcu şimdiden ödenmiş gibi kabul eder. Bu nedenle O, kişiyi borcunu ödemesi için gerçekten zorlar. “Ve O, insanı kovdu”.

Gerçekte erteleme bilgi ağacından yemekten dolayıdır. Ve bu, atalarımızın ayetle ilgili söylediğinin anlamıdır. “Günah insan için kötüdür, bilgi ağacının günahı. Sen ona günahla geleceksin.” Yukarıda söylenenlerden anlıyoruz ki bu, kişinin borcunu ödemesi için bir zorlamadır. Bilgi ağacı “Senin üzerine Haman gibi bir kral yerleştirdim” idraki olduğundan bu sözlerden Haman’ın Tora’dan geldiği imasını anlayabiliriz. Bilgi ağacı da Haman’ın tüm Yahudileri kadın ve çocuk yok etmek, öldürmek ve bir gün içerisinde ortadan kaldırmak istemesi gibi hareket eder. “Ondan yediğin gün kesinlikle öleceksin.” Günahın ifşası da Yaradan’ın onları ölüm derecesi Haman’ın hükmü ile sevgiden tövbe etmeye zorlaması gibidir. Şöyle yazıldığı gibi: “Sana emrettiğim ağaçtan yedin mi?” Bu insanı sevgiden tövbeye getirir. Tıpkı “kötü eğilimi Ben yarattım Tora’yı da şifası için yarattım” sözündeki gibi. Bu böyledir çünkü, eğer kişi Tora’ya bağlanmazsa kesinlikle yılan yüzünden ölür. Dileyelim ki, Yaradan borç aldığımız şeyi ödememiz için yardım etsin ve bizi tüm kurtuluşla ödüllendirsin.
RAV: Bizler ya bu yılanı kendimiz uyandırarak yani iyeye yönelerek ilerleyeceğiz -buna zıt yardım denir- ve sürekli bunun üstesinden geleceğiz, bütünleşmeye ulaşacağız ya da bizler bunu yapmazsak o zaman darbeler gelir ve darbeler, içinden geçmek zorunda olduğumuz safhaları negatif bir şekilde uyandırır. Tüm fark bu.

Kaynak: 17 Mart 2016 Sabah Dersi

 

Purim İçin Seçilmiş Pasajlar

10 Sefirot Çalışmasına Giriş 15. Kısım 7. Pasaj

Ancak ileride tüm festivaller iptal olacak sadece Ester hariç. Bunun sebebi şudur: Hiçbir zaman böyle büyük bir mucize olmamıştı, ne Şabat’da, ne de iyi bir günde öyle bir aydınlanma olmamıştı. Purim’in diğer günlere göre – Şabat ve iyi günler dahil – çok büyük bir avantajı vardır.

Bizler gerçekten de bu büyük aydınlanmadan haz alabiliriz. Bu büyük ışık bizi ıslah ediyor ve son ıslahın Einsof ışığı bize ihsan etmek için kabiliyet veriyor. Purim bizim için neyi sembolize ediyor? Tabi ki mucizeler var, Mısır’dan çıkış veya Hanuka mucizeleri. Işığın yukarıdan kırılmış kaplara olan etkisinde ilk başta kırılmış kaplar kendilerinden çıkamıyor. Böylece yakarış hissettikleri acı sayesinde ıslah eden ışığı çekiyorlar ve onların Mısır’dan çıkışını sağlıyor. O yüzden buna Mısır’dan çıkış mucizesi denir. Işık çalışıyor, kapları ıslah ediyor, bu ilk safhadır. İkinci safha ise Tora’nın alınışından sonraki kapların ıslah oluşu. Yani Hanuka mucizesi. Bu kaplar ıslahlarında başarılı oluyorlar. Ama dua ederek öyle Man yükseltmeyi başarıyorlar ki ışık geliyor ve onları ıslah ediyor. Kırılmış safhadan ihsan etmek içine “ihsan etmek için ihsan etmek” seviyesi Hanuka derecesidir yani Bina derecesidir. Ama Purim’de onlar büyük bir tehlikede Haman onları öldürmek istiyor. Yani alma arzusu kapları herkeste ifşa oluyor ve onlar da Man yükseltmekte başarılı oluyor. Üst ışıklar geliyor kapları ıslah ediyor, buna da Mucize deniyor. O yüzden Mısır’dan çıkış mucizemiz var, Hanuka Mucizemiz var, Purim mucizemiz var.

 

Rabaş 8. Kısım 2. Cilt

Purim’deki ışıklar sadece son ıslahta aydınlanır daha öncesinde değil. Bu ışığa Yaratılışın Amacının Işığı denir.

Neden bu tam son ıslahın öncesinde oluyor. Kolektif ruh, Adam Harişon’un yapısı yani alma arzusu. Sadece alma arzusu kendini ıslah ettiği zaman bu iki tane parçaya dönüşüyor. Bir parça Roş diğeri Guf. Önceden sadece Guf vardı. Bu sadece cansız, bitkisel, hayvansaldı; bedendi. Adam seviyesi, Konuşan seviye yaratıldığı zaman Dome (Yaradan’a benzer) Roş’a (Baş) ihtiyacın var. Roş’a sahip olduktan sonra anlıyorsun, karar veriyorsun. Kollektif alma arzusuna eklenen bu Roş’a İsrail adı verilir. İbrahim’den Tapınağın yıkılışına kadar Nikudim dünyasındaki kırılmaya benzer Adam Harişon ve ıslahlar. İlk başta buna Ulus’un içindeki Ulus adı veriliyor. İlk başta bu arzuları ihsan etmek için olabilecek arzuları seçiyorsun Roş olarak. Bunlara Pehinat İsrael adı verilir. Yani ıslahlardan geçen, Mısır’a giden, kendini ıslah eden, ihsan etmek için ihsan eden ve sonra Mısır’a gidip ihsan etmek için alan, MohimdeHaya’ya kadar çıkan ve sonra tekrar sürgüne giden -bu sürgüne kaplarındaki ağırlık deniyor- ve buradan Purim eylemiyle ve ikinci sürgün başlıyor ve o zaman Hanuka mucizesi geliyor. Ta ki onlar tamamıyla sürgüne gidene kadar (manevi eylemden tamamen ayrı kalana kadar). Roş bu şekilde inşa oluyor. Ve tam olarak  bizler Nikudin dünyasındaki kırılmada bunu öğrendik. Melahim’in kırılması, Meltayhim’in kırılması. Bunların kırılması lazım ki bizler ıslahların üzerine çalışabilelim. Bunu yaparak onlar bedeni ıslah ediyorlar. Yani Adam Harişon’un gufunu yani ruhu inşa ediyorlar ki alma arzusu, ihsan etme arzusu Yaradan’ınki ile benzer olsun. O yüzden Babil’den gelen İsrail halkı kendilerini ıslah etti, tüm Mısır Roş oldu, birinci ikinci tapınak eylemleri, sonra yıkım, sonra tekrar sürgüne çıkış, sonra tüm insanlığa yayılmış, dahil olmuş bu halk kendilerini ıslah etmeye başlıyorlar. Roş’a bağlı olmayan ruhlar kendilerini ıslah ederken bu arzu tüm bedeni ıslah ediyor. Bugün bizim rolümüz de bu zaten. Hanuka mucizesi vardı, Purim mucizesi vardı yani Mısır’dan çıkma mucizesi. Tüm bu mucizeler birbirine eklendi, tek bir eylemin içinde bizim tekrar kırılmadan yeniden yapılandırmaya getirmemiz için. Kırılma vasıtasıyla Roş da ıslah oldu. Baal HaSulam’ın Zohar kitabının son konuşmasında, Roş’un ıslah olma ölçüsüne göre beden de ıslah olur deniyor. Bizler görüyoruz ki Roş’a (Baş’a) ait olan tüm insanlar uyanıyor, tek tek kendimizi ıslah ettikçe, kuvvetlendikçe tüm dünya Bedene (Guf) daha fazla ve daha fazla dikkat ediyor ve bizle bağ kuruyorlar. Genel kolektif Kli’de, son ıslahta Purim mucizesi bu şekilde kendini tekrarlıyor.

“Purim’deki ışıklar sadece son ıslahta aydınlanır daha öncesinde değil. Bu ışığa Yaratılışın Amacının Işığı denir. Bu ne anlama gelir: Hohma ışığı alma kaplarında kıyafetlenir. Bu, oradaki hazzı almak ister ve yaratılışın amacından gelir. Yaratılışın amacı olan bu ışık yani Hohma ışığı kıyafetlenme olmadan aydınlanmaz. O, Hasedim adı verilen yaratılışın ıslahında kıyafetlenir. Son ıslahtan önce bu Hohma ışığına Hohma’nın Gadlutu (Hohma’nın yüceliği) adı verilir. Ve daha sonra mucizeler oldu. Çünkü oruç ve ağlamalar vasıtasıyla Hasedim ışığını da genişlettiler. Ve Hohma ışığı o zaman Hasedim ışığının içinde kıyafetlendi ve buna mucize adı verildi. Yani ışık son ıslahın öncesinde aydınlandı. Doğal olarak ışık sadece son ıslahta aydınlatabilir gelecek adı verilen. Ama mucize vardı. Son ıslahtan önce aydınlandı bu olur Hocalarımızın dediği gibi: “Tüm festivaller iptal olabilir Ester hariç.” Çünkü Purim ışığı gelecekte aydınlatan bir ışık.”:

Artık buna Mucize denilmiyor, Purim ışığına Gimar Tikun ışığı deniyor. Yani gelecek ve kelim’leri ıslah edecek olan.

SORULAR ve YANITLARLA PURİM

 

SORU :  Yakarış, ağlayış sayesinde Man yükselttiler ne demek?

RAV: Bilmiyorum. Sen kötü hissettiğin zaman çığlık atar, ağlarsın, yakarırsın. Bu böyle! Ağlamak ne demektir? Kişi neyi görür? Normal bir şekilde hiçbir çözüme ulaşamayacağını, hiçbir şeyin ona yardım edemeyeceğini  görür ve kişi ağlar. Küçük bir çocuk gibi ağlar. Yetişkin de ağlar farketmez. Eğer bizim kabiliyetimiz dahilinde değilse herkes küçük bir çocuk olur. Peki küçük bir çocuk ile yetişkin arasındaki fark nedir? Yetişkin, gerekli olan şeyi farketmesi için hissiyat ve akla sahiptir ama buna sahip değilse küçük bir çocuk adı verilir. Küçük çocuk ne yapar? Ağlar, bağırır, ne yapacağını bilemez. Tekrarlıyorum. Senin ağlamanla küçük bir çocuğun ağlaması arasındaki fark nedir? Küçük çocuk, kendi üzerine üsttekinin sevgisini kullanır. Ne yapar? Üstteki ile bütünleşir ve üstteki ona borç verir. Bu bizim için tam tersidir. Bizim için üstteki problemleri, ağlayışı getiriyor ki bizler doğru talep  edelim. Çünkü bizlerin doğru akıl, mantığı var. Bu yüzden üsttekine nasıl soracağım? Bu kritik bir safha. Bizler küçük bir çocuk gibi diyoruz ki; bu kadar… Ama bizlerin nasıl soracağımızı bilmemiz lazım. Eğer talep doğruysa, gerçekte bunlara üç günlük oruç, kendi aramızdaki bağ, Man’ın yükseltilmesi denir. Bu bir çocuktan talep edilmez ama bizler bunların hepsini yaparsak yani  sadece bu amaç için tüm Kabala Bilgeliği’ni kullanırsak…Bize anlatılan gibi ilerlersem yani Mısır’dan çıkışta olduğu gibi yani Firavun’u kullanarak, Yunanlılar’ı Hanuka’da yenme, aynı zamanda Haman’ı Purim’de yenmek bunların hepsi mucize ile olursa…Peki problem ne? Problem, talepte. İnsanların doğru kapları getirmesi lazım. Buna mucize adı verilse de mucize ne zaman olur? Sen nasıl talep edeceğini bildiğin zaman olur. Mucize ne demek? Senin kabiliyetinin olmadığı, üstün bunu yapması demektir ama bu  senin ona verdiğin doğru ihtiyaca göredir. Sen diyorsun ki her şeyin iyi olmasını istiyorum. Bu yardımcı olmaz. Şunu bilmek zorundasın. Sen, tüm problemlerin, ihtiyaçların, eksikliklerin üzerinde, alma kaplarının ıslahını özellikle ihsan etmek için olsun diye talep ediyorsun. Bu yüzden mucize olması doğru. Bu, bir yandan senin kabiliyetin üzerinde, diğer yandan çok yüce muhakemeler ile bu mucizeye hazırlık yapman gerekiyor.

Ağlamak, korkudan ağlamak değil… yakarmak çok net ve dengeli olmalı. Senin O’na dönüşün kabiliyetsizliğinden! Hangi kaplar için sorduğunu bilmen lazım. Öğrendiğimiz gibi, gizlilik ve ifşa! Bunların üstesinden nasıl geleceğim? Bunları neden yapıyorum? Tüm yaptığım çalışma sonucu bu ağlayışa geliyorsun. O zaman bu olur. Burada kapların muhakemesini yapmamız lazım.

SORU: Bu dua, bu yakarış kalpten mi, akıldan mı gelmeli?

RAV: İkisi de çalışır. Kalp olmadan akıl olmaz, akıl olmadan kalp olmaz.

SORU: Ancak hissiyatımızı kontrol edemiyoruz, yapamıyoruz. Birisini sevmeye karar veremiyorum. Bu nasıl oluyor?

RAV : Basitçe seveceğim ya da nefret edeceğim. Neden nefret ediyorum? Neden seviyorum? Bizler burada Hohma ışığı tarafından yapılan muhakemeden bahsediyoruz. Hasadim ışığı, sadece burada yardımcı oluyor. Yani tüm muhakemeler kalbin içinde, alma arzusunun içinde. Sadece Hohma kuvveti mantığın kuvvetidir. Bu bize kalp gibi hissediyor gibi gelse de  kalp, alma arzusu içinde hazları veya acıları hisseder. Alma arzusu,  doyumu veya doyum eksikliğini. Bunlar Hohma ışığıdır; akıl ve mantık. Peki bu nasıl akıl olabilir ki? Akıl, hissiyatlar, duygular hiçbir şey anlamıyoruz. Hissiyat yani fizyolojik olarak nerede olduğunu anlamıyorum. Kalp, bedensel sistemin içinde kan pompalayan bir şey. Kalbin sana acı vermesinden bahsetmiyorum. Bunların hepsi, gerekli olarak Hohma ışığının eylemleri tarafından yapılır. Hasadim ışığı, Yaradılışın ıslahı olarak gelir. Her zaman Hohma ışığına karşı çalışır. Hohma ışığı yoksa nasıl Hasadim ışığı olabilir ki? Hayır. Hohma da Kabala, “Kabala Bilgeliği’’ denir. Bizler sürekli olarak bu bilgelikle çalışıyoruz.

SORU: Bir mucize için nasıl sorup, nasıl talep edeceğiz?

RAV: Eksikliğin, ihtiyacın yoksa eğer sormazsın. Bu gelmen gereken yer. İhtiyacın olan, ilk başta çok çalışman. Hiçbir şey yapmaya kabiliyetin olmadığını görmeye gelip, sormaya başlayacaksın. Dua basit bir şey değil. Bu bir yanda bir şeyi çok istiyorsun, diğer yandan da ulaşamıyor, yapamıyorsun. Bu yolda, duadan önce dua var.

SORU: Neden ”Son ıslahın ışığı, gerçek son ıslahın önünde aydınlanır.” diye yazıyor?

RAV: Bizler Roş’uz. Ne oldu? Roş kırıldı ve Roş’un tüm bu doğru olmayan muhakemeleri ıslah etmesi yani guftaki ihsan etme yerine almada olan. Ve onlar kırılmadayken tüm farklı düşünceler ıslah olmamış. Daha sonra tüm ıslahları ifşa ediyorsun. Bu da son ıslahta oluyor.

Basitçe, kırılma sayesinde bizler birçok düşünceye sahip olduğumuzu keşfettik. Gerçekten de ıslahlarla  öyle örtemeyeceğimiz niyetlerimiz olduğunu keşfettik. Roş, yani birinci tapınakta keşfettiğimiz bu Roş! Sadece küçük bir kısım için, İsrail için doğru şekilde. Bu Roş vasıtasıyla tüm bu arzuları ıslah etmek istiyorsan bunu yapamayız. O yüzden dünya ulusları denilen bu arzuların içine  kendimizi dahil etmemiz lazım. Kırılma bu yüzden oldu. Dahiliyet olsun diye ve şimdi bizler tekrar bu Roş’u bir araya getiriyoruz ve bu Roş’un vasıtasıyla beden ıslah olacak.

SORU: İsrail halkının geçmesi gereken ıslahlar nedir? Hanuka? Purim?

RAV: Hayır. Tüm festivaller iptal olur, sadece  Purim ışığı haricinde yazar. Çünkü buna “son ıslahın ışığı’’, tüm kelimlerimizi  ihsan etmek için ıslah eden ışık denir. Bizler bunu yapamayız ama yapmamız gerekenleri yaparsak ne olur? Bu kelimleri ıslah edeceğimiz Hisaron ortaya çıkar. Ortaya çıkan şey, kendimizi bağladığımız, taştan kalbe gelen ışık değildir. Son ıslah tek bir eylem, tek bir operasyon değildir. Son ıslahtaki reşimoya sahip değilim, şimdi bilmiyorum ama bana öyle geliyor ki, bu kelimin analizi… Buradan taştan kalbi çıkarıyorsun üst dokuzu  ayırıyorsun, Tsimtsum Bet’in Katnuttaki ve Galnuttaki tamamı ve tamamıyla genel kelimden  ayırıyorsun ve o zaman taştan kalbe ıslah eden ışık geliyor.

Peki Purim’de ne oldu? Öğrendiğimiz gibi, bu sadece Partzufun Roş’unda oldu, bedende değil. Bu ne anlama geliyor? Sadece Yahudiler arasında oldu ve dünya uluslarını Yahudilerden ayırdı. Şimdi bizler hem Yahudi kelimlerini hem de Dünya ulusları kelimlerini ıslah etmeliyiz. Şu anda gelmesi gereken ışık o zamandan farklı. Ama diyebilirsin ki; Eyn Sof ışığında bir fark yok, küçük büyük her şey kelime bağlı. Bu doğru. Ama şimdiki ışık tüm kelimleri birlikte etkilemeli. Şimdi bizler tüm insanlığı, tüm realiteyi düşünmemiz lazım.

SORU: Biz bağ kurduğumuzda tüm problemlerimizi çözeceğiz diyoruz. Bu çok net! Ama bu farkındalığa ulaşmak için Dünya uluslarındaki eksiklik nedir?

RAV: Problemin insanlarda olduğunu düşünmüyorum. Problem bizde. Bizler insanlar aptal, kırık, maddeselleşmiş, bak neler istiyor diyoruz? Bunların hepsi büyük bir yalan. Çünkü bizler, büyük egoistler olarak çalışmak yerine ne yapıyoruz? Şunu söylemeliyiz: Şu anda her şey bize bağlı! Roş adı verilen İsrail halkı var, bu Dünyanın Roş’u ve bir grup kabalist var. Onlar da insanların Roş’u. İlk başta onlar ıslah etmeli, bu vasıtayla insanlar ıslah olacak. İnsanlar ıslah olduğu zaman tüm dünya ıslah olacak. Ne oluyor? Üst ışık giderek bizi daha çok etkiliyor. Piramit gibi bu şekilde yukarıdan aşağıya doğru her şey ıslah olacak. Ben insanlar istemiyor veya arzuları yok diyemem. Bunların hepsi yanlış. Bunu söyleyemeyiz. Baal HaSulam zamanında da insanlara bir şeyler yaymak, dağıtım yapmak istedi. Ne yaptılar? Onu dinlemediler, mahkemeye verdiler hatta az daha hapse atıyorlardı. Bu çok büyük bir problemdi o zamanlar. Çünkü İsrail o zaman İngiliz otoritesi altındaydı ve yazdıklarından dolayı Baal HaSulam için komünist dediler. Bunun üzerine Baal HaSulam, Ulus gazetesinde de,  ‘’Son Islah’’ makalesinde de  nesil buna hazır değil, şuan buna değer değil  diye yazdı. Ama bizler şu anda bunu diyemeyiz. Bizler, elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Yukarıdan o yüzden bu koşul verildi. Çünkü O’ndan başkası yok. Bize verilen tüm koşulları uygulamamız şart. Nesil buna değer değil, dükkanı kapatıyoruz, biz eve gidiyoruz diyemeyiz.

SORU: Bizim kendi aramızda kurduğumuz bağ sonucunda insanlara neyi sunuyoruz?

RAV: İnsanlara basit bir şekilde sunacağız. İstedikleri, hazmedebilecekleri, anlayabilecekleri, koruyabilecekleri bir şeyi, kendi aralarında kurabilecekleri belirli bir bağ seviyesi.

SORU: Bu çözüm, bir doyum mu?

RAV: İsrail halkının tüm problemlerinin çözümü bağda. Bizler, kendi aramızdaki bağda  manevi çözümde olmalıyız.  Çünkü çözüm her zaman bağda. Ama insanlardaki dünyevi bağa karşı, kendi aramızdaki bağın kuvveti  hem uygulamada hem amaçta hem de ödülde manevi derecede olmalı.  Bu, onların istediği ödül ile bizim istediğimiz ödül arasındaki farktır.

SORU: Bu Purim hikayesinde Yahudiler sadece tehlikedelerse mi bağ kuruyorlar?

RAV : Evet. Bunların hepsi o zaman sürgün safhasındaydı. ŞoŞan şehri ikilemdeydi. Neyin doğru olduğunu bilmiyorlardı. Almak mı, ihsan etmek için mi? Bugün bizden bahsediyoruz. Bir grup var, yaradılışın amacını anlıyor. Ve yaradılışın amacı ihsan etme niteliğiyle, Yaradan ile form eşitliğine ulaşmak. Kendini buna göre ilerletiyor ki bu şekilde yıkımın tehdidinden kurtulabilir. İsrail halkı da normal bağ kurarak bizi takip etmeli. Bu şekilde bu koşulu ıslah edebileceklerini görecekler. Şu an olanlar çok çok tehlikeli koşullar. Dışarıda gördüğümüz hiçbir şeyin iyiye gittiğini görmüyorum. Ordumuz var, sofistike silahlar, bunların hiçbiri bir şey ifade etmiyor. Bizler egomuzda Yaradan’a karşı savaşıyor gibiyiz. Egoyla ona karşı savaşarak, ihsan etme arzumuzla onun tarafında oluruz. Bizler eğer komşularımızın aptallığına, silahlarımıza dayanırsak her şey çok büyük problemlerle sonuçlanır.

SORU: Eğer bizler üzerimizdeki tehlikeyi hissetmezsek ne olacak?

RAV: İlk başta kendi aramızda bağ kurmamız lazım. Çünkü tüm ıslah, üst ışığın bizden geçerek İsrail halkına ulaşmasıyla olacak. Bizler onlara temas etmeliyiz. Ancak onlara sunacağımız elimizde bir şey olması için kendi aramızda çok sıkı bir bağ kurmamız gerekir. Kendi aramızdaki bağ ve onun küçük bir kısmıyla da dağıtım vasıtasıyla vereceğiz. Onlara bağ kurma metodunun dağıtımını yapacağız. Gerçekten kendi aramızda üst kuvvetin olduğunu görmeliyiz.

SORU: İbrahim, ”İhsan etmek niyeti mümkün mü?” diye sordu.Nasıl mümkün?

RAV: Alma arzusunun bu büyük kuvvetini nereden aldığını mı soruyorsun? Eksiklik, ihtiyaç! Eyn Sof ışığını ifşa etmek için.

SORU: Yaradan dedi ki; Onlar çalışacaklar olacak. Yaradan O’na büyük bir alma arzusu olacağına söz verdi. Yalnızca bu da değil; acılar, sürgünler olacak. Peki, sadece basitçe bağ kurmak mümkün değil!  Tüm ulusun etinde kemiğinde bunu hissetmesi mi lazım?

RAV: Aslında söylemek istediğin, zamanı hızlandırmak yok! Sadece beyto var mı? demek istiyorsun.

SORU: Hayır.  Gerçekten de Ahişena’da bile bir acı olmalı mı?

RAV: Neden acı çektiğine bağlı. İnsanlarden değil bizden bahsediyorum. Belki insanlara, Yaradan’a ihsan edememekten acı çekiyorsun, senin acın bu.

SORU:  Aslında ulustan bahsediyorum. İsrail halkı ve dünya büyük bir acılardan mı geçmeli?

RAV: Ne büyüğü? Bundan daha büyük acı çekemezler. Ölsünler mi artık?

– Tabi ölmelerini istemiyorum ama, ihsan etme niteliğini taklit etmek, Yaradan’ın yüceliğini hissetmek acı olmadan olmuyor.

RAV: Yaradan’a göre takdir etmelerine gerek yok. Sokakta sor bakalım! Kimin Yaradan’a ihtiyacı var?

SORU: ‘’Herkes, küçüğünden büyüğüne beni bilecek!’’ Peki, herkes Yaradan’ı nasıl bilecek? O’nu bilmeye nasıl gelecek?

RAV: Hohma ışığı ile Hasadim ışığını genişletmen lazım, bu onları akıllı yapacak, sana tutunmalarını sağlayacak. Acılar vasıtasıyla mı bunları geçmek istiyorsun. Hayır!

SORU: Tüm dünya ve buradaki  insanlar, Yaradan yerine sadece bağdan mı iyi bir şey hissetmeli ?  Bağı mı takdir etmeli?

RAV: Evet. Ne diyor; “Tüm Yahudiler bağ kurmalı, birlikte olmalı.” diyor.

SORU: Rusya’da da aynı şeyi söylüyorlar. Bağ kurmaya ihtiyacın var, Yaradan’a ihtiyacın yok diyorlar ama bu başarısızlığa neden oldu.

RAV: Rusya’da Yaradan olmadan bile insanlara bağ kurdurmaya çalışmadılar. Nerede gördün onu!

-Tamam. Rusya demeyeyim.

RAV: Sen Roş’sun. Yaradan ile sen  bağ kurmak  zorundasın. Onlar yapamaz. Onlara bu arzu verilmedi. Nasıl Yaradan ile bağ kurabilirler? Onların içinde bağ kurmak için arzuları yok. Onları suçlayamazsın. Ama eylemler vasıtasıyla bizle bağ kuruyorlar. Şu anda kimse Yaradan’ı istemiyor. Yaradan’ı istemek, dostunu kendin gibi sevmeyi istemektir. İnsanların eylemlerine göre kimse  bunun için endişe duymuyor.

SORU: O zaman bu eksikliği nereden alacaklar?

RAV: Senden! Seninle bağ kurarak.

SORU: Bana karşı bir ihtiyaç ve eksiklikleri mi olmalı?

RAV: Evet. Seni tutarak bize liderlik yap diyecekler. Sen bizim güvenlik adamımızsın, sen bizi güvenli bir yere yönlendireceksin diyecekler.

SORU: Bu eksiklik nereden gelecek?

RAV: Onların acısından.

-Zaten acı çekmeliler diye söylemiştim

Daha fazla acı çekmelerine gerek yok zaten.Yeterince çektiler.

SORU: İnsanlar çok çok yatırım yapıyorlar ama talep ettikleri zaman belki de Yaradan’dan talep etmiyorlar. Bu niye böyle?

RAV: Onlar Yaradan’a dönüyor. Kişi hırsızlık yaparken bile Yaradan’a dönüyor. Başarılı olmak için dua ediyor. Tüm ihtiyaçlar, kaynağa, Yaradan’a yöneliktir. Roş’a ihtiyaçları yok. Onların doğru şekilde yönlendirilmeye, acıların üzerine, mantığın üzerine çıkma gibi zorunlulukları yok! Genel halkın kelimleri içinde aynı hazırlığa sahip değiller. Sadece onlar  aidiyet içinde. Şunu anlamalısınız; bu nukva, dişinin biçimi. Bu üstesinden gelme, “Adam’’ değil. Dişinin biçimi aidiyettir. Dişi, erkeğe ait olmak ister. Tüm beden de böyle Roş’a karşı. Çünkü Roş, üstesinden gelmek demek. Ve bizler üstesinden gelmek zorundayız. Bizden bu bekleniyor. Neyin üstesinden gelmek? Tüm problemlerin, stres, sinir, kafa karışıklıkları… Ve bizler daha çok problemlere sahip olacağız ki daha çok üstesinden gelelim, ilerleyelim. Bizler Roş olarak, onlar için alacağız. Yaşlı olanın iki kez alması gerektiği gibi.

SORU: Kabala’yı çalışmayanların üstesinden gelmesi, Kabala’yı çalışanları Roş olarak kabul etmelerinden midir?

RAV: Tam olarak bu. Çünkü dışsallıkta Kabalistler çok yüce görünmüyor.

-Bu muhteşem bir çalışma. Kabala çalışmayanların kabala çalışanları takdir etmesi.

Çünkü onlar değerlerini değiştirmek zorunda. Bir kişiyi nasıl takdir ettikleri, aklına, yüceliğine göre değil. Aktör mü, değil mi? Hayır, Yaradan’a yaklaşma içsel kabiliyetine göre. Kişinin gerçekten de yaşamın amacını öğretmesine göre, ona değer vermeli. Çünkü kendileri bunu yapamıyor. Ama halk, kabaliste tutunduğu zaman bunu edinebilir. İnsanların buraya gelmeleri gerekiyor ve gelecekler. Umut edelim ki bu bizim neslimizde olsun.

-%99’un Yaradan’ı anlayışıyla bizim Yaradan’ı anlayışımız iki farklı anlayış.

Bizim vasıtamız ile Yaradan’la ilişki kurmaya başlayacaklar. O zaman  diyebilirsin ki aramızda ne fark olacak? Bizler onlardan nerede farklıyız? Sadece ıslah esnasında. Islahın sonunda bizim vasıtamızla tam kelimlerde doyum olduğunda ve her klinin içinde Roş olduğunda. Roş ile Guf arasında fark kalmayacak. Bütün ıslah böyle olacak.

İsrail ile halk arasındaki fark, kelimlerdeki farktır. Yaradılışın amacına yönelen veya yaradılışın amacına yönelmeyen kaplar. “Beni en küçüğünden en büyüğüne kadar herkes bilecek’’ denir. O zaman hiçbir kli arasında fark kalmayacak. Her klinin kendi Roş’u olacak. Tek bütün bir ıslaha sahip olan, tek bütün bir kli olacak. Üçüncü safha, son ıslah ile ilgili konuşmak zor ama şunu anlamalıyız ki; Bu bizim alma-ihsan etme kapları, Roş-Guf arasında fark kalmayacak. Tek bir Kli   olacak…

Kaynak: 17 Mart 2016 Sabah Dersi

 

SORU: Bu kulağa bir sınav gibi geliyor. Sanki Hohma ışığını masaya koyuyoruz ve mantık ötesi inancı seçiyoruz.

RAV: Bu ışığı masaya koymak gibi değil çünkü ifşa olan ışıklar 620 kat daha güçlü ifşa olur.

Ben bunu Yaradan’a olan eğilimimde, ihsan etmede ifşa ediyorum. İhsan etmek için olmadan ifşa olan ışıklar, sadece kırılmış kaplardaki kıvılcımlardır. Bakın, tekrarlıyorum.

Ben, ilk başta Yaradan’ın yüceliğini idrak etmeliyim. Haman tüm Hohma ışığını ifşa ediyor ve Kral’ın yüceliğini ifşa ediyor. Kral’ı gerekli kılıyor. Ve burada Mordehay’ı, Hasedimi almak için yer oluşuyor. Eğer Haman uyanmazsa Mordechia’da uyanmaz. Ve bu, şunu takip ediyor; bizler Hamanın uyanması sayesinde Yaradan’ın yüceliğinden etkilenebiliriz.

Bunun anlamı; Hamanın ölçüsü Yaradan’ın Haşveroşuna eşittir. Bu kelimlerin yüceliğine göre bizlerin Yaradan’a ihsan etmek için olan alma ölçümüz belirlenir.

Tabiki bu yl çok tehlikeli bir yol. Bu sanki birileri beni dövmeye geliyor ve ben bu insanları yüce görmeliyim. Önceleri O, benim gözümde değersizdi fakat daha sonra üzerime bir haydut çetesi gönderiyor ve O’nun yüceliğini anlıyorum. Haman ifşa oluyor. Tüm Yahudileri öldürmek için güce sahip. Buradaki Yahudiler ihsan etme niyetindeki, doğru bağ kurmak isteyenlerdir. Ve şimdi onlar, alma arzsunun ne kadar büyük olduğunu ve bunun üstüne çıkmak için bağ kurmaları gerektiğini anlıyorlar.

Kaynak: 10 Mart 2016 Sabah Dersi

KAYNAKÇA

 

RAV MICHAEL LAITMAN VE KABALA.INFO BLOG MAKALELERİ

Purim Nedir?
http://www.kabbalah.info/engkab/homepage/purim#.VubYYECLVnR

Purim’in Manevi Anlamı Nedir?
http://www.kabbalah.info/engkab/homepage/purim#.VubYYECLVnR

Ester Kitabı’nın Gizli Anlamı
http://laitman.com/2010/03/the-hidden-meaning-of-the-scroll-of-esther/

Purim Bayramı Bizim Çağımızda İfşa Oldu
http://www.kabbalahblog.info/2015/03/the-holiday-of-purim-in-our-times/#more-4440

Purim: Islahın Sonu
http://www.kabbalahblog.info/2015/03/the-holiday-of-purim-in-our-times/

Purim Hikayesi
http://www.kabbalah.info/engkab/homepage/purim#.VubYYECLVnR

Mordehay ve Haman’ın  Yaklaşımları  Arasındaki  Fark Nedir?
http://www.kabbalah.info/engkab/homepage/purim#.Vu-8_0f5HQS

Purim Eksiksiz Varoluşu Sembolize Eder
http://laitman.com/2015/03/purim-symbolizes-existence-without-deficiency/

Purim Islah Olmuş Bir Dünyanın Doğumunu İfade Etmektedir
http://laitman.com/2010/03/purim-signifies-the-birth-of-a-corrected-world/

Purim’in Faydalı Günleri
http://laitman.com/2013/03/the-beneficial-days-of-purim/

Purimi Hissetmek
http://laitman.com/2013/03/feeling-purim/

 

GÜNLÜK SABAH DERSLERİNDEN PURİM BÖLÜMLERİ

Baal HaSulam Şamati 37 ve Rav Michael Laitman’ın Açıklamaları (4 Mart)
Makale: https://www.kabala.info.tr/kutuphane/yehuda-halevi-aslag/samatimakaleleri/5901/
Ders Videosu: files.kabbalahmedia.info/download/files/trk_t_rav_bs-shamati-037-purim_2016-03-04_lesson.mp4

Rabaş’ın Yazıları,”Şlavey HaSulam” Makaleleri No:11(1987)ve Rav Açıklamalar (6 Mart)
Ders Videosu: files.kabbalahmedia.info/download/files/trk_t_rav_rb-1987-11-purim_2016-03-06_lesson.mp4

Baal HaSulam Şamati 37 ve Rav Michael Laitman’ın Açıklamaları  (9 Mart)
Makale: https://www.kabala.info.tr/kutuphane/yehuda-halevi-aslag/samatimakaleleri/5901/
Ders Videosu: files.kabbalahmedia.info/download/files/trk_t_rav_bs-shamati-037-purim_2016-03-09_lesson.mp4

Baal HaSulam Şamati 37 ve Rav Michael Laitman’ın Açıklamaları  (10 Mart)
Makale: https://www.kabala.info.tr/kutuphane/yehuda-halevi-aslag/samatimakaleleri/5901/
Ders Videosu: files.kabbalahmedia.info/download/files/trk_t_rav_bs-shamati-037-purim_2016-03-10_lesson.mp4

Baal HaSulam 58. Mektup ve Rav Michael Laitman’ın Açıklamaları  (11 Mart)
Makale: https://www.kabala.info.tr/kutuphane/yehuda-halevi-aslag/baal-hasulamin-mektuplari/58-mektup/
Ders Videosu: files.kabbalahmedia.info/download/files/trk_t_rav_bs-igeret-58-1941-pg-172_2016-03-11_lesson.mp4

Purim İçin Seçilmiş Pasajlar (17 Mart)
Ders Videosu: files.kabbalahmedia.info/download/files/trk_t_rav_ktaim-nivharim-purim_2016-03-17_lesson.mp4
SORULAR ve YANITLARLA PURİM

10 Mart 2016 Sabah Dersi
Ders Videosu: files.kabbalahmedia.info/download/files/trk_t_rav_bs-shamati-037-purim_2016-03-10_lesson.mp4

17 Mart 2016 Sabah Dersi
files.kabbalahmedia.info/download/files/trk_t_rav_ktaim-nivharim-purim_2016-03-17_lesson.mp4

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
18 - 0,086