1) Rabaş, Cilt 1, Toplumun Amacı 1
Burada her birimizin Yaradan’a ihsan etme ruhunu izlediği bir toplum kurmak için bir araya geldik. Ve Yaradan’a ihsan etmeyi başarmak için, “başkalarını sevmek” denilen insana ihsan etmek ile çalışmaya başlamalıyız.
Ve başkalarını sevmek, yalnızca kişinin kendisini iptal etmesiyle mümkün olur. Bu nedenle, her insan bir taraftan kendini düşük hissetmeli, diğer taraftan Yaradan’ın bize, tek bir hedefi olan aramızda Kutsallık-bir toplumda bulunma şansı verdiği için gurur duymalıyız.
2) Rabaş, Sosyal Yazılar, Dost Sevgisi, Makale 3
Dost sevgisinin olduğu bir grupla beraber Yaradan’ın evine giden yolu çıkabileceğim.
Bu yola, “ihsan etme yolu” denir ve bu davranış tarzı bizim doğamıza aykırıdır. Bunu gerçekleştirebilmek için, dost sevgisinden başka bir yol yoktur. Dost sevgisi ile herkes dostuna yardım edebilir.
3) Maor VaŞemeş, Paraşat Vayehi
Toplantının temel amacı herkesin tek ve bir olarak birleşmesidir ve böylece hepsinin talebi tek bir amaca yönelir – Yaradan’ı ifşa etmek: “Her onluda Şehina barınır.” Ve eğer on taneden fazla iseler, kesinlikle Şehina’nın daha büyük bir ifşaatı olacaktır. Her biri kendini dostuna dâhil eder ve ona kendini eyer ve dostu da ona; ta ki hepsi kendini eğip sıfırlayana kadar. Böylece, topluluğun amacı bu olduğu için bundan sonra doğal olarak, Yaradan onları kendi yakınına çeker ve onların arasında oturur, tüm kurtuluş ve kutsamalar onlara açılır.
4) Rabaş, Sosyal Yazılar, Dost Sevgisi, Makale 3
Bir araya geldikleri zaman, her biri kendini sevmeyi iptal etmek amacı için bir araya geldiğini düşünmelidir. Bu demektir ki şimdi kendi alma arzusunu nasıl tatmin edeceğini düşünmeyecek, fakat mümkün olduğunca sadece diğerlerini sevmeyi düşünecektir. “İhsan etme arzusu” diye bilinen bu yeni niteliğin arzusunu edinmek için tek yol budur.
Ve kişi dost sevgisinden Yaradan sevgisine ulaşabilir, yani Yaradan’a memnuniyet vermek isteyebilir.
5) Likutey Halahot, Hoşen Mişpat Arev
Arzu bakımından; sevgi ve birleşmenin özünde, her biri dostundan hoşnut olduğu zaman aralarında hiçbir farklılık kalmaz ve onlar tek bir arzuda birleşirler ve böylece yukarısının arzusu ile bir olurlar ki bu birlik olmanın amacıdır.
6) Baal HaSulam, Şamati 4
MANEVİ ÇALIŞMADAKİŞİNİN KENDİSİNİ YARATAN’A KARŞI İLGA EDERKEN HİSSETTİĞİ AĞIRLIĞIN NEDENİ NEDİR?
Dolayısıyla görüyoruz ki kişinin temel çalışması sadece Yaratan’ın varlığının hissine gelebilmek, yani Yaratan’ın varlığını hissedebilmektir: Ve “tüm dünyanın O’nun muhteşemliğiyle dolu olduğunu görmek.” Kişinin tüm çalışması budur, yani tüm kuvvetiyle yaptığı çalışma sadece bu koşula ulaşmak içindir, başka hiç bir şey için değildir.
Kişi bir şeyin sahibi olacağı gibi bir yanılgı içerisine girmemelidir, zira kişinin sadece bir tek şeye ihtiyacı vardır, bu Yaratan’a inançtır. Başka hiç bir şey düşünmemelidir ve yaptığı tüm çalışmanın ödülü sadece Yaratan inancı edinmek olmalıdır.
7) Rabaş, 26. Makale, Lişma ve LoLişma (1986)
Yalnız tek bir yol vardır; çabala ve Yaradan’ın yüceliğini edin. Tora ve Mitzvot’ta tek yaptığımız şudur; ödülümüzün O’nun yüceliğini hissetmek olmasını isteriz ve tüm dualarımız “Şehina’yı tozdan kaldırmak,” için olmalıdır, zira Yaradan bizden yer almış olan Tzimtzum nedeniyle gizlidir ve bu nedenle O’nun yüceliğini takdir edemeyiz.
Bu nedenle Yaradan’a bizden gizlenmesini kaldırsın ve kendini yükseltsin diye dua ederiz.
8) Rabaş, Toplumun Amacı – 2
Toplumda ciddiyetsizliği onaylamamaya dikkatle özen gösterilmelidir, çünkü ciddiyetsizlik her şeyi mahveder.
9) Baal HaSulam, 47. Mektup
Dolayısıyla, her şeye rağmen dostları sevmenin geçerliliğini sana hatırlatmama izin ver çünkü var olmamız ve yaklaşan başarımızın ölçüsü buna bağlıdır.
Bu nedenle, tüm hayali yükümlülüklerden vazgeç ve kalbini, sizi gerçek anlamda birbirinize bağlayacak ve bir yapacak taktikleri bulmaya ve düşünmeye doğru yönlendir, böylece “Dostunu kendin gibi sev,” tam anlamıyla içinde gerçekleşir ve tüm günahları örtecek olan sevgi düşüncesiyle arınırsın. Bunu bende test et ve gerçek anlamda sevgiyle bağlanmaya başla ve sonra göreceksin ki, “damağın tat alacak” ve diğer insanlar senle beni ayıramayacak
1) Baal HaSulam, Zohar Kitabı’na Giriş, Madde 39
Yaradan’ın yaratmış olduğu yaratılış için arzuladığı amaç, O’nun varlıklarına ihsan etmesidir, böylece varlıklar O’nun doğruluğunu ve yüceliğini ve onlar için hazırlamış olduğu tüm haz ve mutluluğu alacaklar.
2) Baal HaSulam, On Sefirot’un Çalışılmasına Giriş , Madde 42
Gerçekten de Yaradan’a olan muazzam mesafemiz ve O’nun arzusunu çiğnemeye bu kadar meyilli olmamızın tek sebebi var ki bu tüm ızdırap ve çektiğimiz acıların ve sınıfta kaldığımız günahların ve hataların kaynağıdır. Açıkçası, bu nedeni ortadan kaldırarak tüm ızdırap ve acıdan anında kurtuluruz ve derhal kalpte, ruhta ve yücelikte O’na tutunma bize bahşedilir.
3) Baal HaSulam, Kabala İlminin Özü
Kabala ilmi; sebep ve sonuç ilişkisi yoluyla, sabit ve belirlenmiş kanunları kullanarak, yukarıdan aşağı sarkan ve “Yaradan’ın Tanrısallığının, O’nun bu dünyadaki varlıklarına ifşası” olarak tanımlanan tek ve yüce bir amaçta, birbirinin içine girmiş bir kökler silsilesinden ne daha fazlası ne de azıdır.
4) Baal HaSulam, Zohar Kitabı’na Giriş, Madde 14
Ruhun 3 hâlini (koşulunu) keşfederiz:
İlk koşul (hâl); ruhların Eyn Sof’daki, yaratılışın düşüncesindeki, hali hazırda gelecek ıslahın sonunun formundaki mevcudiyetleridir.
İkinci koşul (hâl); yukarıdaki iki sistem tarafından ruh ve bedene ayrılan altı bin yıldaki mevcudiyetleridir. Burada onlara alma arzularını tersine çevirmek ve kendilerine değil, tamamen yaratıcılarına memnuniyet verme arzusuna dönüştürmek amacıyla manevi ilim ve ıslah çalışmaları verildi.
Bu koşulun süresi boyunca bedenlere değil, sadece ruhlara ıslah gelecektir. Bunun anlamı, beden olarak kabul edilen kendi için almanın her türlü formundan sıyrılmak ve sadece ruhlardaki arzunun formu olan ihsan etme arzusu ile kalmaktır. Erdemlilerin bile ruhları, öldükten sonra Cennet Bahçesi’nden haz alamayacak, sadece bedenleri toprakta çürüdüğünde olacak.
Üçüncü koşul (hâl); ölülerin canlanmasından sonra ruhların ıslahlarının sonudur. O zaman bedenlere de tam ıslah gelecek zira bedenin formu olan kendileri için almayı saf ihsan etme formuna değiştirecekler. Yaratılışın düşüncesinde tüm haz ve zevki ve memnuniyeti almaya layık olacaklar.
5) Baal Ha Sulam, Dünya’da Barış
Buradan, yukarıda bahsedilen gelişim sürecinin işleyişinde hareket eden iki otorite olduğu sonucu çıkıyor: Biri, zararlı ve kötü olan her şeyi iyi ve faydalı hale çeviren cennetin otoritesidir ki bu ancak bu zaman içinde, kendi yolunda bocalayarak ve uzun süre sonunda olacak. Bir de dünyanın otoritesi vardır. “Evrimleşen nesne” yaşayan bir varlık olduğunda, “gelişim baskısı” altındayken yolunu acımasızca oyan, korkunç ıstıraplardan geçer.
Bununla beraber, “dünyanın otoritesi”, yukarıda bahsedilen gelişim yasasını kendi yönetimleri altına almış olan ve kendilerini zamanın zincirlerinden tümüyle özgür bırakabilen ve zamanı, olgunluğun tamamlanmasını ve gelişimin sonu olan, nesnenin ıslahını hızlandırabilen insanlardan oluşmaktadır.
6) Baal Hasulam, Yaradan Sevgisi ve Yaratılan Sevgisi
Kişi çalışmasını sevgi ve başkalarına ihsan olarak tamamlayıp, en yüksek noktaya gelirse, aynı zamanda Yaradan için sevgi ve ihsanı da tamamlamış olur. Bu aşamada ister başkalarına, ister onu yapana memnuniyet vermek olsun, bu ikisi arasında fark yoktur
7) Baal HaSulam, On Sefirot’un Çalışılmasına Giriş, Madde 4
Şimdi bilgelerimizin sözlerinin gerçek anlamını görebilirsiniz. Gerçekten de Yaradan’ın, hoşnutluktan uzak acı ve ızdırapla dolu fiziksel yaşamın içinde keyifli ve mutlu bir yaşam vererek kişinin elini iyi kaderin üzerine koyması doğrudur. Bu çatlakların arasında sadece görünürde olmasına rağmen kişi huzurlu bir yer gördüğünde bunlardan uzaklaşır ve kaçar. Orada bu yaşamdan kaçar ki bu ölümden daha zordur. Aslında, Yaradan tarafından kişinin elinin koyulabileceği bundan daha yüce bir yer yoktur.
Ve kişinin seçimi sadece bunu güçlendirmek anlamındadır.
5) Baal HaSulam, Özgürlük
Bununla beraber, başlangıçta iradenin kendisine iyi mefhumlar veren çevreyi, kitapları, rehberleri seçme özgürlüğü vardır. Eğer kişi bunu yapmaz ise ve karşısına çıkan herhangi bir çevreye girmeye ve eline geçen herhangi kitabı okumaya razı ise kötü bir çevreye düşmeye ya da bolca ve kolaylıkla bulunan kitaplarla zaman harcamaya mahkûmdur. Sonuç olarak, kendisini günah işlemeye ve cezalandırılmaya itecek yanlış kavramların içine zorlanacaktır. Elbette ki cezalandırılacaktır, seçme şansı olmayan kötü düşüncelerinden ya da eylemlerinden dolayı değil, kesinlikle seçim hakkı olan iyi bir çevreyi seçmediği için.
Dolayısıyla, sürekli olarak daha iyi bir çevrede olmayı seçen övgü ve ödüle layıktır. Ancak burada da, kendi seçimi ile gelmeyen iyi düşünceler ve eylemlerden dolayı değil, kendisine bu iyi düşünce ve eylemleri getiren iyi çevreyi edinme çabasından dolayı. Kabalist Yehoşua Ben Perahya’nın söylediği gibi, “Kendine bir Kabalist edin ve bir dost satın al.”
9) Rabaş, Dost Sevgisi, Makale 6
And from love of friends one can reach love of the Creator, meaning wanting to give contentment to the Creator.
eğer bir bedende on kişi varsa, o zaman tek kişinin sahip olduğundan on kat daha fazla güce sahiptir. Ancak, bir koşul vardır: Bir araya geldikleri zaman, her biri kendini sevmeyi iptal etmek amacı için bir araya geldiğini düşünmelidir. Bu demektir ki şimdi kendi alma arzusunu nasıl tatmin edeceğini düşünmeyecek, fakat mümkün olduğunca sadece diğerlerini sevmeyi düşünecektir. “İhsan etme arzusu” diye bilinen bu yeni niteliğin arzusunu edinmek için tek yol budur.
Ve kişi dost sevgisinden Yaradan sevgisine ulaşabilir, yani Yaradan’a memnuniyet vermek isteyebilir.
1) Baal HaSulam, On Sefirot Çalışmasına Giriş, Histaklut Pnimit, Bölüm 1, Madde 8
Islahın sonunda tüm bu realitenin Üst ve alt bir olarak kaynaklandığını ve Tek Düşünce ile yaratıldığını muhakeme edip algılayabilirsiniz. O Tek Düşünce tüm işlemleri yürüten tüm işleyişlerin Özü, nihai Amacın ve çabanın Özüdür. Kendi başına tam olarak mükemmel ve aranan ödüldür.
2) Baal HaSulam, Zohar Kitabı’na Giriş, Madde 13
ruhları yaratma düşüncesi ile Yaradan’ın düşüncesi, her şeyi tamamladı. Zira bizimki gibi hareketlere ihtiyacı yoktur. Anında, tüm ruhlar ve tüm dünyalar bir gayeyle yaratıldılar, Yaradan’ın onlar için planladığı bütün haz ve zevklerle ve yumuşaklıkla dolu olarak, ruhların içindeki alma arzusu tamamen ıslah olup saf ihsana dönmüş şekilde, ışığı yayan ile tam form eşitliğinde, ıslahın sonunda almaları planlanan son mükemmellikte hâsıl oldular.
3) Baal HaSulam, 67- Günahtan Uzak Dur
İnsanın bedeninden başka yalnızca Yaradan vardır. Zira yaratılışın temeli şudur; insan, sadece insanın kendi algısında yaratık diye adlandırılır. Yaradan insanın kendisini, O´ndan ayrı var olduğunu hissetmesini ister. Ancak bunun dışında, “Tüm dünya O´nun ihtişamı ile doludur.”
4) Baal HaSulam, Şamati 3, Manevi Edinim Meselesi
“Işık’ta hiç bir değişim yoktur” cümlesinin anlamı budur. Yani tüm değişiklikler kabın içerisindedir, yani duyularımızda, her şeyi hayal ettiğimiz kadarıyla ölçebiliriz. Bu durumdan şunu diyebiliriz, eğer birçok kişi manevi bir şeyi incelerse herkes kendi duyu ve hayal gücüne göre edinir. Dolayısıyla herkes farklı bir form görür.
Ek olarak, yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu form, kişinin iniş ve çıkışlarına göre de değişecektir, Işık saf bir ışıktır ve değişim sadece alanlarda meydan gelir.
5) Baal HaSulam, Şamati 3, Manevi Edinim Meselesi
Kendileri için, tüm dünyalar sadece basit bir bütünlük olarak düşünülür ve Yaratan’da hiç bir değişiklik yoktur. “Ben Yaratıcınız değişmem” cümlesi bunu ifade etmektedir. Yaratan’ın niteliklerinde Sefirotlar ve Behinotlar (algılamalar ve anlayışlar) yoktur.
En küçük bir tanım veya isim bile Işığın kendisinden bahsetmemektedir, zira bu Atzmuto’nun algılanmasıdır ve orada edinim yoktur. Şöyle ki, bahsedilen tüm Sefirotlar ve anlayış sadece kişinin bunlarda edindiğidir. Bunun nedeni: “Yaratan’ın yaratılanlara iyilik yapma arzusunu” edinip anlamamızı istemesidir.
6) Rabaş – 76. Mektup
Bilinir ki, “Tüm dünya O’nun ihtişamıyla doludur.” Bu her insanın inanması gereken şeydir, şöyle yazdığı gibi “Ben yeri ve göğü doldururum.” Ancak Yaradan, seçim şansımız olması ve O’nu görmememiz için gizliliği yarattı, böylece sonrasında inanç için —Yaradan’ın “tüm dünyaları doldurduğuna ve tüm dünyaları kapladığına” inanmak—bir yer olur. Kişi Tora ve Mitzvot’a bağlandığında Yaradan ona kendini ifşa eder ve kişi Yaradan’ın dünyanın yöneticisi olduğunu görür.
Böylece insan ona hükmedecek kralı yaratır. Bu demektir ki, kişi Yaradan’ı dünyanın yöneticisi olarak hisseder ve bu insanın Yaradan’ı kendi üzerinde kral yapması olarak kabul edilir. Kişi bu hisse gelmediği sürece Yaradan’ın krallığı örtülür. Bu nedenle şöyle deriz, “O gün Tanrı bir ve Adı ‘Bir’ olacak.” Bu demektir ki O’nun krallığının ihtişamı üzerimize yansıyacak.
7) Baal HaSulam, Sen Beni Arkadan Ve Önden Kuşattın
Sen beni arkadan ve önden kuşattın demek Yaradan’ın yüzünün gizliliği ve ifşası demektir. Bu böyledir çünkü “O’nun krallığı her şeye hükmeder,” ve her şey köküne döner, hiçbir yer O’ndan eksik değildir. Fakat fark gelecek ya da şimdiki zamandadır çünkü iki dünyayı bağlayan kişi O’nun kıyafetini şimdide keşfeder: yapılan her şey kutsallığın ifşası için bir kılıftır.
Ve bu şimdiki zaman olarak addedilir, yani şimdide de, O, muhteşem kıyafetler içinde belirir ve açıkça sürücünün ata bağlı olmadığını gösterir. Görünüşte at sürücüye yol gösteriyormuş gibi olsa da, gerçek şudur ki, at sadece sürücünün dizginleri tutuşu vasıtasıyla hareket eder. Ve buna “kutsallığın öneminin yapılandırılması,” ve “yüz yüze,” denir.
8) Baal HaSulam, Sen Beni Arkadan Ve Önden Kuşattın
Fakat tüm eylemlerini yalnızca Yaradan’a adamaya henüz ulaşmamış kişi ve at, hareketlerini sürücünün dizginlerine eşitleyemediğinde bunun tersi olur ve dizginler sürücüye hükmeder gibi görünür, buna “arkadan” denir. Dolayısıyla, “aklına gelen şey asla olmayacak,” olduğundan, kutsallıktan uzaklaştığınızı düşünmemelisiniz.
Bu nedenle Tanrı şöyle der: “Kesinlikle becerikli bir el ile,” ve “Sürgün edilen kişi, O’ndan ayrılmış değildir.” Her çark kutsallığa, köküne gelmek için döner. Dolayısıyla, at doğuştan gelen arzusu vasıtasıyla sürücüye hükmeder gibi görünse de, gerçek bu değildir. Atı gideceği yere yönlendiren sürücüdür. Ancak, bu şimdide değil, gelecekte belirgin olur. Bu nedenle, gidilen yol ikisi arasındaki bağdır ama onlar sırt sırtadır, yani giydirenin arzusu değil, giyinenin arzusu işler.
9) Baal HaSulam, Sen Beni Arkadan Ve Önden Kuşattın
Fakat O’nun arzusunu izleyenler, giydirenin arzusu vasıtasıyla yüz-yüze bağlanarak şimdideki muhteşem giysileri keşfeder çünkü bu O’nun arzusudur.
Bu “Çünkü sen Tanrı’na coşkuyla hizmet etmedin,” sözünün anlamıdır. O’na nasılsa hizmet edeceksin fakat fark şudur ki, bu yol “kuşatılmış ve sıkıntılıdır,” yani isteyerek yerine getirilmez, diğer yol ise bereketlidir yani isteyerek yerine getirilir.
10) Zohar, Zohar Kitabına Giriş, Gelinin Gecesi, Madde 138
Yaradan’dan üstü örtülmüş kötülük görmemesi bir kuraldır. Bu nedenle kişi kendini kötü hissettiğinde, Yaradan’ın ona yol gösterdiğini inkâr eder ve yüksek Operatör aynı ölçüde ondan gizlenmiştir. Bu, dünyadaki en büyük cezadır.
Böylece O’nun yol göstericiliği ile ilişkili olarak iyi ve kötü algısı beraberinde ödül ve ceza algısını da getirir. Yaradan’a olan inancından ayrılmamak için çaba gösteren, Yukarı’nın takdirinden kötü bir tat alsa bile ödüllendirilir. Ve eğer çaba göstermezse, Yaradan’a olan inancından ayrıldığı için cezalandırılacaktır.
11) Zohar Kitabı’na Giriş, Madde 121
Önce bu dünyada tattığımız, O’nun eşsizliğine aykırı pek çok şeyin hepsi bizi Yaradan’dan ayırır. Ancak, ruhumuz ve gücümüz ile bize emredildiği üzere, biz Yaradan’a ihsan ederiz, tüm bu ayırıcı güçler, tüm ruhumuz ve gücümüzle Yaradan’ı sevmemizi azaltarak bizi etkilemez. Aksine, bu durumda, üstesinden geldiğimiz her aykırılık O’nun bilgeliğine erişim için bir kapı olur. Bunun nedeni şudur; Çünkü her aykırılığın, O’na erişmede özel bir kademeyi açığa çıkaran özel bir niteliği vardır. Ve bu karanlığı aydınlığa ve acıyı tatlıya dönüştürmekle ödüllendirilmiş olanlara, ayrılığın tüm güçleri – zihnin karanlığı ve bedenin acısı –yüce kademeleri edinmek için kapılar hâline gelir. Böylece karanlık büyük bir ışık ve acı tatlı hâline gelir.
12) Baal HaSulam, Şamati 33- Haman İle Kefaret Günlerinin Kuraları
Gerçekten de bilmemiz gereklidir ki, kişiye, sanki “İyi ve İyilik yapan” bir rehberliğe karşıt gibi görünen her şey sadece insanı, bu çelişkileri aşmak için Üst Işığı çekmeye zorlamak için vardır yoksa kişi bunların üstesinden gelemez. Bu durum, kişinin Dinim (yargı) demek olan çelişkiler var olduğunda, ”Yaradan´ın Yüceliği“ koşulunu genişletmesidir.
13) Zohar, Bereşit Alef, Madde 255
Islahın sonunda SAM iptal olduğu zaman, onlara sanki SAM hiçbir zaman yaşamamış gibi gelir. Tersine birlik her zaman hüküm sürmüştür. Yazıldığı üzere “O’ndan başkası yoktur.”
1) Baal HaSulam, Şamati 34- Bir Ülkenin kazancı
Bilindiği gibi, hiçbir şey kendini gerçek formunda ifşa etmez, ancak karşıtıyla ifşa eder, yazıldığı üzere, “Işığın karanlığı gölgede bıraktığı gibi“. Bu demektir ki her şey başka bir şeye işaret eder ve tam da bu karşıtların yardımıyla ona zıt olanın gerçek doğasını tanıyabiliriz.
Bu nedenle, eğer zıddı olmasaydı hiç bir şeyi mutlak bir açıklıkla anlayamazdık. Örneğin kötülük olmasaydı, onun karşıtı olan iyiliğin değerini bilemezdik, acı ve tatlı gibi, nefret ve sevgi, açlık ve tokluk, ayrılık, bölünme ve yakınlık, bağlılık gibi. Bunlardan da belirginleştiği gibi ayrılıktan nefret etme durumuna ulaşmadan, bağlılığı sevemezdik.
2) Baal HaSulam, Dünyada Barış
İyi veya kötü, realitedeki her şeyin ve dünyadaki en zararlı şeyin bile, var olmaya hakkı vardır ve dünyadan sökülüp atılmamalı, yok edilmemelidir. Bizler sadece iyileştirmeli ve yenilemeliyiz.
3) Rabaş, Kendin İçin Bir Öğretmen Yap ve Kendine Bir Dost Satın Al – 2
Dolayısıyla, bir toplum tek bir grup haline gelmek için kurulduğu zaman, görürüz ki böyle bir toplumu yaratmayı düşünen insanlar genelde, görüşleri ve nitelikleri benzer olan insanları ararlar ki onları aşağı yukarı eşit olarak görebilsinler. Aksi takdirde, onları kurmak istedikleri grup içine kabul etmeyeceklerdir. Ve bundan sonra dost sevgisi çalışması başlar.
Fakat eğer onların, toplumun amaçlarıyla baştan itibaren, topluma girmeden bile önce, hiçbir eşitlikleri yoktuysa, o birleşmeden herhangi bir şey çıkacak olması beklenemez. Eğer onlar topluma girmeden önce, aralarında görünür bir eşitlik vardıysa, ancak o zaman denebilir ki dost sevgisi çalışmasında çaba göstermeye başlayabilirler.
4) Rabaş, Toplumun Amacı -2
İnsanın yaratılma amacının gerçekleşmesini engelleyen “kötü eğilim” dediğimiz alma arzusunu iptal etmek için beraberce çalışıp büyük bir güç oluşturacak bir topluluğa ihtiyaç duyarız.
Bu nedenle, grup bu amacı başarmaları gerektiğine oy birliğiyle hemfikir olan bireylerden oluşmalıdır. Sonra, herkes herkese entegre olduğundan, her biri kendine karşı mücadele edebilecek tek büyük bir güç haline gelir. Bu nedenle her biri amacı başarmak için büyük bir arzu oluşturur.
Birbirine entegre olmak için, herkes diğerlerinin önünde kendini iptal etmelidir. Bu, her birinin dostlarının hatalarını değil, onların erdemliğini görmesiyle başarılabilir. Fakat dostlarından biraz daha yüksek olduğunu düşünen kişi, artık onlarla birleşemez.
5) Rabaş, Dostların Önemine Dair
Fakat kişi, kendi erdemlerinin ve niteliklerinin dostununkinden daha yüce ve daha iyi olduğunu görebiliyorsa, dostunu nasıl kendisinden daha yüce olarak düşünebilir? Bunu anlamanın iki yolu vardır:
1) Kişi mantık ötesi inançla gider: bir kez onu dost olarak seçtiğinde, onu mantık ötesi takdir eder.
2) Bu mantık dâhilinde daha doğaldır. Eğer diğerini dostu olarak kabul etmeye karar verdiyse ve onu sevmeye çalışıyorsa, o zaman aradaki sevgi vasıtasıyla sadece iyi şeyleri görmek doğaldır.
6) Rabaş, Sosyal Yazılar, Dost Sevgisine Dair
Unutmamalıyız ki, grup diğerlerini sevme temeli üzerine kurulmuştur, dolayısıyla her üye, başkalarını sevme ve kendinden nefret etme koşulunu gruptan alır. Ve dostun kendisini iptal etmek ve başkalarını sevmek için gayret ettiğini görmek, herkesin diğer dostların niyetlerine entegre olmasına katkı sunar. Dolayısıyla, örneğin, eğer grup on üyeden oluşuyorsa, her biri kendini iptal etmeyi, kendinden nefret etmeyi ve başkalarını sevmeyi uygulamak için on güce sahip olur.
7) Rabaş, Dostlar Meclisinde Ne Aranmalıdır
“Aklı ona dostunun gerçek yüzünü, ona olan nefretini gösterdiğinde, onu olumlu yargılamak nasıl mümkün olabilir?” Bedene bununla ilgili ne söyleyebilir? Dostunun önünde neden kendini eğmek zorundadır?
Cevap şudur ki, Yaradan’la “form eşitliği” denilen, Dvekut’u (birleşme) başarmak zorundadır, yani kendini düşünmemelidir. Neden dostun önünde eğilmek zor bir şeydir? Bunun için kendi değerini hükümsüz kılmalıdır, yaşamak istediği tüm hayat sadece başkaları yararına çalışarak, insanla insan arasındaki sevgisiyle başlayıp Yaradan sevgisine ulaşarak gerçekleşir.
Denir ki, “600.000 ruh” vardır ve her bir ruh pek çok kıvılcıma bölünür. Başlangıçta sadece, yalnızca tek ruh, Adam HaRishon’un ruhu yaratıldığından, manevi olanın nasıl bölündüğünü anlamalıyız.
Dünyada gerçekten tek bir ruh vardır. Şöyle yazdığı gibi; “ve yaşam nefesini burun deliklerine üfledi (Yaratılış 2:7).” Bu aynı ruh tüm İsrail oğullarında mevcuttur, tıpkı Adam HaRishon’da olduğu gibi; her birinde tam ve tamamdır. Kesilip bölünemez, bu dünyevi şeylere ait bir özelliktir.
Ancak, 600.000 ruh ve ruh kıvılcımı dediğimizde bu sanki her insan bedeninin gücüyle bölünmüş gibidir
Bu sebeple dünyasal bedende iki anlayış vardır: İlk anlayışta kişi ruhunu tekil bir organ olarak hisseder ve bunun tüm İsrail olduğunu anlamaz. Bu gerçek bir kusurdur; bundan dolayı da yukarıda söz edilene neden olur.
İkinci anlayışta İsrail ruhunun gerçek ışığı insana tüm aydınlatma gücüyle değil, yalnızca kişinin kendini kolektife döndürüp, ruhunu arındırdığı ölçüde kısmi olarak parlar.
Bedenin tam ıslahının işareti, kişi ruhunun İsrail’in bütününde, onların her birinde var olduğunu hissetmesidir, böylece kendisini birey olarak hissetmez, kişi diğerlerine bağımlıdır. O zaman tamdır, kusursuzdur ve ruhu tam gücüyle üzerinde parlar, tıpkı Adam HaRishon’da olduğu gibi; “Nefes olan O’nun içinden nefes aldı.”
3) Likutei Moharan, Mahadura
Kişi şöyle demeli; Tüm dünya sadece benim için yaratıldı. Tüm dünya benim için yaratıldığına göre o zaman onu gözetmem ve incelemem gerek; bu dünyayı düzeltmek ve eksiklikleri doldurmak ve onlara dua etmek için.
4) Baal HaSulam, 4. Mektup
Tanrı’nın kutsandığı yere gitmemen ve ruhundan düşen tüm o zayıf organları toplayıp tek bir beden haline getirmemen haricinde hiçbir eksikliğin yok.
Bu tamamlanmış bedene Yaradan İlahi Gücünü aralıksız olarak akıtır ve ışığın yüksek akımı hiç bitmeyen bir pınar gibi olur
5) Baal Hasulam, Yaradan Sevgisi ve Yaratılan Sevgisi
Bu şekilde kişi çalışmasını sevgi ve başkalarına ihsan olarak tamamlayıp, en yüksek noktaya gelirse, aynı zamanda Yaradan için sevgi ve ihsanı da tamamlamış olur. Bu aşamada ister başkalarına, ister onu yapana memnuniyet vermek olsun, bu ikisi arasında fark yoktur.
Bu Hillel’in söylediği şeydir, “Dostunu kendin gibi sev,” nihai hedeftir. Çünkü bu insanlık için en uygun formdur.
Amellerle yanlışa düşmemeliyiz. Biliyoruz ki, dostumuzun ihtiyacını kendimizinkinden önce koyarsak, bu ihsan etme niteliğidir. Bu sebeple Hillel amacı “Ve Tanrı’nı tüm kalbinle, ruhunla ve gücünle seveceksin,” olarak tanımlamaz, çünkü onlar gerçekten bir ve aynı şeydir. Bu böyledir çünkü kişi dostunu da tüm kalbiyle ve ruhuyla sevmelidir çünkü bu “kendin gibi,” sözünün anlamıdır. Her şeyden evvel kişi tüm kalbi, ruhuyla kendini sever, fakat Yaradan’la ilgili kişi kendini kandırır; dostuyla ise her şey gözlerinin önündedir.
6) Rabaş – Dost Sevgisine Dair
Kişi kalbindeki sevgiyi dostlarına karşı açığa çıkardığında, onları uyandırır ve böylece onlar da dost sevgisini hisseder. Bundaki fayda şudur ki, herkesin sevgi gücü diğer herkese entegre olduğundan, dost sevgisini daha güçlü olarak uygulama fırsatını elde ederler.
Bu demektir ki, eğer grup on üyeden oluşuyorsa, kişi dost sevgisini uygulama gücünün bir ölçüsüne sahip olduğu noktada dost sevgisine bağlanmanın gerekliliğini anlayan on güçle entegre olur.
7) Rabaş – 40. Mektup
Ancak her biri bağış olarak değil, hediye için niyet ederse, en güçlü olanların bile kalplerinin yıpranması pahasına, her ikisi de kalbinin duvarlarından sıcaklık yayar ve bu sıcaklık bir sevgi giysisi oluşturana kadar sevginin kıvılcımlarını ateşler. Sonra, her ikisi bir battaniye ile örtülmüş olur, yani tek sevgi her ikisini de örter ve sarar, tıpkı Dvekut’un (birleşme) ikiyi bir olarak birleştirmesi gibi.
Ve kişi dostunun sevgisini hissetmeye başladığında, yenilik hoşa gider kuralı gereği haz ve neşe içinde derhal uyanmaya başlar. Dostunun sevgisi onun için yeni bir şeydir çünkü o zamana kadar kendi iyiliğini düşünen tek kişi kendisiydi. Fakat dostunun onunla ilgilendiğini keşfettiği an, bu onun içinde ölçülemez bir neşe uyandırır, insan sadece haz hissettiği yerde olmak istediğinden artık kendisiyle ilgilenmez. Ve dostuyla ilgilenerek, haz hissetmeye başladığından doğal olarak kendisini düşünmez.
8) Baal HaSulam, Sürüyü Toplamanın Zamanı Değil
Zohar bize aynı gemide yelken açmış iki kişi ile ilgili bir kıssa anlatır: Bir tanesi kendi altında bir delik açmaya başlar. Arkadaşı sorar, “Neden delik açıyorsun?”, diğeri yanıt verir “Sana ne, ben kendi altıma delik açıyorum senin altına değil.” Ve öteki şöyle yanıtlar, “Aptal! İkimiz birlikte boğulacağız!”. Ve işte şu halkın gizli duasıdır: Kişi kendisini genelin dışında tutmamalı, Yaradan’ını memnun etmek için olsa bile, yalnız genel için. Herhangi bir nedenle geneli terk eden ruhuna zarar verir.
9) Noam Elimeleh – Likutey Şoşana
Kişi her zaman dostu için dua etmelidir çünkü (dua) kendisi için bunu yapması çok etkili olmaz, nitekim ”kişi kendi başına hapisten kendisini kurtaramaz”, fakat dostu için bu yardım çabucak gelir. Ve böylece, her biri dostu için dua etmeli, bu şekilde biri diğerine yardım ettiği zaman, her ikisine de yardım edilir. İşte bu yüzden şöyle denirdi, ”İsrail Arevim (sorumlu) biri diğeri için. ”Arevim”, hoş (tatlı) kelimesinden gelir, ”sesiniz hoş”ta olduğu gibi, çünkü her biri diğeri için ettiği dualar sayesinde birbirlerini tatlandırırlar ve bu nedenle onlara yardım edilmiş olur. Ve duada temel olan şey, düşüncedir, çünkü düşüncede kişinin duası kolayca kabul edilir.
10) Baal HaSulam, Karşılıklı Sorumluluk -Arvut, Madde 19
Kabalis Raşbi’nin (Şimon Bar-Yohai) oğlu Bağ kavramına daha da açıklık getiriyor. Tüm halkın birbirinden sorumlu olması yetmez, tüm dünya Bağ’a dâhil olmalı.
11) Sfat Emet, Sefer Shemot, Parashat Yitro
Yaradan’a özlem duyanlar (Yaşar-Kel), tüm dünyayı Tora’nın gücü ile islah etmek üzere birbirlerinden sorumlu olurlar, zira her şey onlara, kendisini ıslah eden ve tüm yaratılanları arkalarından sürükleyenlere bağlıdır.
1) Şem Mişmuel, Paraşat Haazinu
Yaratılışın amacı Yaradan’ın arzusunu yerine getirmek için tek bir demet haline gelmektir. Bu, Adam HaRişon’un günahı yüzünden bozulmuştur, birkaç istisna dışında, bu nesillerin en iyileri bile Yaradan’ın arzusunu yerine getirmek için tek bir demet haline gelemediler. Ve ıslah, bu nesilde insan ırkında bölünme başlayan Plaga (ayrılık) neslinde başladı ve bir grup insan Yaradan’a hizmet etmek için bir araya geldiler, bu İbrahim ve onun soyu ile başladı. Böylece Yaradan’ın hizmetindeki insanlar toplandılar.
İbrahim, bir grup insan ona katılana kadar etrafta dolaştı ve Yaradan’ın adını haykırdı, bunlara “İbrahim’in evinin halkı” denildi ve İsrail Topluluğu oluşana kadar bu böyle sürdü. Ve gelecekte son ıslah olacak ve hepsi Yaradan’ın arzusunu yerine getirmek için tek bir demet olarak birleşecekler.
2) Baal HaSulam, Dünyada Barış
Gerçek şu ki içimizdeki tüm bu düzensizliğin kökü her birimizin içinde daha az ya da daha çok var olan bireysellik niteliğinden başka bir şey değildir.
Bireyselliğin yüce bir nedenden geldiğini, bu niteliğin bize doğrudan dünyada tek ve tüm yaratılışın Kökü olan Yaradan’dan geldiğini açıklığa kavuşturmamıza rağmen; yine de dar egoizmimizin içine oturan bu bireysellik hissiyatı yıkım ve yok oluşu etkiler, ta ki geçmişte ve gelecekte dünyadaki tüm yıkımların kaynağı olana dek…
Gerçekten de dünyada bu bireysellik hissiyatından özgür tek bir kişi yoktur ve tüm farklılıklar sadece bunun kullanım şeklindedir -kalbin arzuları için, yönetmek için, ya da saygı için- ve insanları birbirinden ayıran şey de budur.
Ancak dünyadaki tüm insanların eşit tarafı, her birimizin kendi kişisel menfaatlerimiz için mümkün olan her yol ile tüm insanları istismar etmeye ve kötüye kullanmaya hazır olduğumuzdur; üstelik kişinin kendisini dostunun yıkımı üzerine inşa ettiğini hiç dikkate almadan. Kişinin seçtiği doğrultuya göre her birimizin, kendimize ne kadar müsaade ettiğinin bir önemi yoktur; zira arzu aklın köküdür, akıl arzunun değil. Aslında, insan ne kadar daha yüce ve mükemmel ise bireysellik niteliği de tam olarak o kadar yüce ve mükemmeldir.
3) Baal HaSulam, Dünyada Barış
Belli bir kolektifin iyiliği ile tüm dünyanın iyiliğini karıştırırsam şaşırmayın; çünkü gerçekten de öyle bir dereceye geldik ki tüm dünya tek kolektif ve bir toplum kabul edilmektedir. Yani, dünyadaki her birey yaşamının özünü ve geçimini dünyadaki tüm insanlardan sağladığından; tüm dünyaya hizmet etmeye ve tüm dünyanın iyiliğini düşünmeye mecbur edilir.
4) Baal HaSulam, Barış
doğanın bizi tıpkı usta bir hâkim gibi gelişimimize göre cezalandırması. Zira, insanoğlunun geliştiği seviyeye göre, yaşamımızı ve varlığımızı saran acı ve ızdırap da çoğalıyor.
Böylece, O’nun İlahi Takdir’inin bize emrettiği başkalarına tüm gücümüzle ve bütün kesinliğiyle ihsan etme sevabının bilimsel ve gözleme dayalı bir temeline sahipsiniz, şöyle ki içimizden, toplumun hiçbir üyesi yine toplumun mutluluğu ve başarısını güvenceye alacak miktardan daha az çalışmayacaktır. Ve bunu bütünüyle yerine getiremeyecek kadar başıboş kalırsak doğa bizi cezalandırmaktan vazgeçmeyecek ve intikamını alacaktır.
5) Baal HaSulam, Barış
İnsanlığın şartlarındaki kötü davranışlar tam olarak da iyi koşulların ortaya çıkmasını sağlayanlardır. Ve her bir iyi koşul kendisinden önce gelen kötü koşulun meyvesinden başka bir şey değildir. Aslında, bu iyi ve kötü değerler koşulun kendisinin değeriyle ilgili değillerdir, sadece genel amaca hizmet ederler: İnsanlığı amaca yakınlaştıran her koşul iyi, uzaklaştıran her koşul da kötü olarak değerlendirilir.
“Gelişim yasası” sadece bu standarda göre inşa edilmiştir – bir koşulda görülen bozukluk ve kötülük iyi koşulun ortaya çıkmasının nedeni olarak değerlendirilir, öyle ki her koşul halkın artık tahammül edemeyeceği dereceye gelene dek içindeki kötülüğü büyütecek kadar sürer. O noktada, halk o koşula karşı birleşmeli, onu yok etmeli ve o neslin ıslahı için daha iyi bir koşulda organize olmalıdır.
6) Ramhal, Daat Tevunot
Tüm Kabala İlmi üst yönetimi anlamak içindir; O neden tüm bu yarattıklarını yarattı, onlardan ne ister ve dünyada bu olup bitenlerin sonu nereye varacak.
7) Baal HaSulam, Panim Meırot Umasbirot Kitabına Giriş, Madde 5
Şimdi Zohar’da yazılanları anlayabilirsiniz, “Bu mahiyette, Yaradan’a yönlenenler sürgünden kurtarılacak.” Ayrıca, pek çok yerde de gerçeğin ilminin yayılması ile kitlelerin tam kurtuluşu edineceği yazılmıştır.
Şunu da dediler, “İçindeki Işık kişiyi değiştirir.” Bu konuda bilerek çok titizdiler, bize Işığın ilmin içinde var olduğunu göstermek için, “gümüş içindeki altın elmalar gibi”, içindeki şifa kişiyi değiştirir. Hem kişi hem de ulus yaratılma nedenlerini manevi çalışmanın içselliğini ve onun sırlarını edinmeden tamamlamayacaklar.
8) Rav Kuk, 8. Mektup
Güçlü ol dostum, gizli bilimin ışığı ile dünyayı aydınlatmak için. Şimdi o günler yaklaşıyor, Yaradan’a doğru olanların kurtuluşunun ve tüm dünyanın kurtuluşunun yalnız gerçeğin ilminin ortaya çıkışına bağlı olduğunu herkesin açık bir dille anlayacağı günler.
9) Baal HaSulam, “Mesih’in Borazanı”
Bir başka fayda daha var: Arınma için bir önkoşul olduğunu kabul ettik; yani dünyadaki tüm halklar yaratılışın kanunlarını bilecekler; tıpkı şöyle yazıldığı gibi: “…ve topraklar bilgi ile dolacak.” Firavun’un da gerçek Yaradan ve O’nun yasalarını tanıyacağı ve onların ayrılmasına izin vereceği bir ön koşulun olduğu Mısır’dan sürgün örneğindeki gibi…
Bu nedenle her halkın bir erdemliye tutunacağı ve onun kutsal topraklara götüreceği yazılmıştır. Kendilerinin ayrılması yeterli değildi. Tüm insanların nereden böyle bir arzu ve fikir ile geldiğini anlamalısınız. Bunun gerçek ilmin dağıtımı vasıtasıyla olduğunu bilin; öyle ki onlar gerçeği ve gerçeklerini kesinlikle görecekler.
Dağıtımın kitlelere yapılmasına “Şofar” denir. Tıpkı sesi büyük mesafe kat eden Şofar gibi, ilmin yankısı tüm dünyaya yayılacak; öyle ki insanlar duyacak ve erdemli bir halkta, kutsi bir ilim olduğunu kabul edecekler.
10) Baal HaSulam – Özgürlük
İnsanlık amacına ulaştığında, bedenlerin başarısıyla onları başkalarını sevme derecesine tamamen getirerek, dünyadaki tüm bedenler “Barış” makalesinde yazıldığı gibi, tek bir beden ve tek bir kalp olarak birleşecektir. Sadece o zaman insanlık için planlanan mutluluk tüm ihtişamıyla ifşa olacak.
1) Rabaş, 40. Mektup
Güçlü ve tuttuğunu koparan insanlar gibi kutsal amacımıza yaklaşmaya başladık. Bilinir ki, amaca, Yaradan sevgisine giden asfaltlı yol, dost sevgisidir.
2) Rabaş, Sosyal Yazılar, Firavun’a Doğru Gel 2
Dolayısıyla, bilmeliyiz ki dost sevgisi bize Kral’ın onurunu lekelemekten nasıl kurtulacağımızı öğrenmemiz için verildi. Diğer bir deyişle, eğer kişinin Kral’a memnuniyet vermek dışında başka hiçbir arzusu yoksa “Keduşa’yı (kutsallığı) dışarıda olanlara aktarmak” denilen Kral’ın onurunu mutlaka lekeleyecektir. Bu nedenle, dost sevgisi çalışmasının önemini küçümsememeliyiz, çünkü bu sayede kişi kendini sevme koşulundan nasıl çıkarak başkalarını sevme yoluna gireceğini öğrenecektir. Ve kişi dost sevgisi çalışmasını tamamladığı zaman, Yaradan sevgisiyle ödüllendirilebilecektir.
3) Likutei Eitzot – Barışı Özü
Barışın özü iki zıddı bağlamaktır ki böylece fikirleriniz sizi korkutmasın. Eğer görüşü sizinkine tamamen zıt birisini görürseniz ve onunla barış yapmanın imkansız olduğunu düşünürseniz yada birbirine tamamen zıt iki kişi görürseniz, onlar arasında barış yapmak imkansızıdır demeyin tam tersine barışı özü budur, iki zıt arasında barış yapmaya çalışmaktır.
4) Efrahim Kampı Üzerindeki Sancak, Paraşat VaEthanan
Dostlar bir araya gelip mükemmel bir bağla birleştiğinde onlar bir olarak kabul edilir ve Bir olan Yaradan onların arasında olur. Fakat kalpleri bölündüğünde ve birbirlerinden ayrıldıklarında bir olarak bağlanamazlar ve Yaradan aralarında olmaz, daha ziyade yabancı bir tanrı onlara hükmeder.
5) Rabaş, Cilt 3, Makale 751, Bir Bütün Olarak İnsan
Sevgi eylemlerle satın alınır. Dostuna hediyeler vererek, her bir hediye dostunun kalbinde bir delik açar bu delikten içeriye hediyeleri verenin sevgisi girer, ve iki sevgi dalgası onları bir giysi gibi sarar sarmalar. Ortak bir sevgi onları cevreler ve her ikisini de sarar ve böylece doğal olarak tek bir örtünün sardığı tek bir insan haline gelirler. Böylece her ikisi de kendini sıfırlar.
6) Rabaş, 42. Mektup
Yapmamız gereken Tora için hazırlık yapmak, şöyle yazdığı gibi “Ve hepsi tek kalp, tek adam olarak bir araya geldi.” Bu demektir ki, hepsinin tek bir amacı var, Yaradan’a yakınlaşmak.
Atalarımızın “Yüzleri birbirine benzemediğinden, düşünceleri de birbirine benzemez,” demesi üzerine, tek kalp, tek adam nasıl olur anlamak zorundayız.
Cevap: Eğer her biri yalnızca kendisiyle ilgili dersek, birbirlerine benzemedikleri için tek adam olmaları mümkün değildir. Ancak, kendilerini iptal eder ve yalnızca Yaradan adına endişe duyarlarsa, bireysellikleri iptal olduğundan ve tek bir otorite altına girdiklerinden, bireysel düşünceleri olmaz.
7) Rabaş, Cilt 3, Makale 738, Tuz Antlaşması
“Tüm adaklarınızla tuz da sunmalısınız,” bu tuz antlaşması meselesidir. Ve bu antlaşma mantık ötesidir zira kişi dostundan iyi şeyler aldığı zaman onlar bir antlaşma yapmalıdırlar.
Ve bu antlaşmayı yapma meselesi tam da her birinin diğerinden şikâyetleri ve talepleri olduğu, öfke ve ayrılık olduğu zaman olmalıdır. Ve böylece yaptıkları bu antlaşma onlar arasında sevgi ve birliği korur. Ve kural şudur ki, ne zaman içlerinden biri diğerine zarar vermek isterse ona aralarında yapmış oldukları antlaşma hatırlatılır.
Bu onların sevgi ve barışı korumaya zorunlu kılar ve “tüm adaklarınızla tuz da sunmalısınız,” sözünün anlamı budur yani Yaradan’a doğru yaklaşma çalışması tuz antlaşması ile olmak zorundadır, bu her şeyin temelidir.
8) Rabaş – Kişi Her Zaman Evinin Kirişlerini Satmalı
Eğer bir toplum belirli kişilerden oluşuyorsa, bir araya geldikleri zaman orada mutlaka bu “grubu” kurmayı arzulayan biri olmalıdır. Böylece, bu insanların birbirleri için uygun olduklarını görerek onları seçer. Diğer bir deyişle, her birinin dost sevgisi kıvılcımı vardır, fakat bu kıvılcım her birinin içindeki sevginin ışığını tutuşturmaz. Bu nedenle kıvılcımların büyük bir ateş olması için birlik olmaya hemfikir olurlar.
Bu nedenle, kişi onları gizlice gözetlediği zaman, bunun üstesinden gelmeli ve demelidir ki; “Grup, başkalarını sevme yolunda yürümeleri gerektiğine hemfikir olanlardır.” Ve herkes dostlarını haklı çıkardığı zaman, tüm kıvılcımlar bir kez daha tutuşacak ve tekrar tek büyük bir alev olacaktır.
9) Rabaş – Bu gün Ayakta Duruyorsunuz
“Siz bugün ayakta duruyorsunuz, hepiniz,” sözlerinin anlamı budur, yani geçirdiğiniz her şey, tecrübe ettiğiniz tüm durumlar– Gadlut durumları ya da Gadlut’tan daha az olan, orta derece olarak düşünülen durumlar. Tüm o detayları alırsınız ve bir seviyeyi diğer bir seviyeyle karşılaştırmazsınız çünkü herhangi bir ödül umurunuzda değildir, fakat sadece Yaradan’ın dileğini yapmakla ilgilenirsiniz. O, Sevapları (ıslah olma eylemleri) yerine getirmemizi ve maneviyatı çalışmamızı emretmiştir ve Yaradan’a yönelen sıradan bir insanı gibi yaptığımız budur. Diğer bir deyişle, kişinin şu an içinde olduğu durum, Gadlut durumunda olduğunu düşündüğü zamanki kadar önemlidir. O anda, “Yaradan’ın seninle bu günü yapar.”
1) Baal HaSulam, Arvut, Madde 20
Son ıslah ancak, dünyadaki tüm insanların aralarında bağ kurması ve Yaradan’a manevi bir hizmetle bağlanması yoluyla olacaktır.
2) Baal HaSulam, Panim Meirot uMasbirot Kitabina Giriş
3) Baal HaSulam, Tek Emir
Bizi Lişma’ya getiren tek emir (Mitzva) şudur; kişinin yalnız yaşamını sürdürecek kadar çalışmalı, geri kalan zamanında halk için, ıslah olmanın metodunun dağıtımı için çalışmalıdır.
4) Baal HaSulam, Son Neslin Yazıları
Hayatın yönü Yaradan ile bir olmaya doğrudur, yalnız Yaradan’ın yararına ya da halkın Yaradan ile bir olmaya erişmeye hak kazanması içindir.
5) Likutey Moharan No: 141, Madde: 5
Herkes demelidir ki: Tüm dünya yalnız benim için yaratıldı (Sanhedrin 37). Bunun sonucu olarak, tüm dünya benim için yaratıldığından onu ıslah etmek yoksunluklarını gidermek ve onun için dua etmek için her an onu gözlemlemeli ve sorgulamalıyım.
6) Efrahim’in Kampının Sancağı, Paraşat Şlah
Yaradan’a içtenlikle hizmet etmek isteyen kişi kendini tüm yaratılanlara dâhil eder ve tüm ruhlarla bağ kurar ve onlarla birleşir ve onlar da bu kişi ile birleşirler. Yani kişi Şehina ile bağ kurması için gereken dışında hiçbir şeyi kendinde tutmamalıdır. Ve bunun için kişinin pek çok insan toplaması gerekir; çünkü Yaradan için ne kadar çok kişi çalışırsa Şehina’dan o kadar büyük bir ışık onlara yayılır. Ve bu nedenle kişinin kendisini tüm insanlarla ve tüm yaradılış ile bütünleştirmesi ve Şehina’nın ıslahı için her şeyi köküne yükseltmesi gerekir.
7) Beer Mayim Haim, Paraşat Teruma
Bolluğu ilk edinecek olan İsrail’dir ve bu ondan tüm dünyalara yayılacaktır. Bu nedenle İsrail’e “Li-Roş” denir, zira bolluğu ilk onlar sonra tüm dünya edinecektir.
8) Baal HaSulam, “Hizmetçi Hanımının Mirasçısıdır
İçsellikten uzanan dal İsrail’dir (Yaşar-El) ıslahın ve genel amacın uygulayıcıları olarak seçilmişlerdir. Büyümek ve gelişmek için gerekli hazırlığa sahiptirler, tüm milletleri bu ortak amaca eriştirene kadar. Ve dışsallıktan uzanan dal dünya milletleridir, onlara bu meziyetler verilmemiştir, bu nedenle onlar gelişmenin yolunu birer birer edinmeye yetkin değildirler. Aksine onlar ıslahı bir kerede tam olarak alamaya yetkindirler.
9) Baal HaSulam, Ortak Sorumluluk, Arvut, 20
Şu İsrail ulusuna kalmıştır; Lişma için çalışarak kendisini ve tüm dünyayı başkalarını sevme işini üstlenmeye yeterlilik kazandırmak ki bu yaratışın amacına çıkan merdivendir ki bu Yaradan ile Dvekut’tur.
10) Baal HaSulam, Yaradan Sevgisi Ve Yaratılan Sevgisi
İsrail ulusu bir “geçiştir.” Bunun anlamı, Tora’ya uyarak İsrail kendisini arındırdığı ölçüde bu güçlerini geri kalan uluslara geçirirler. Ve diğer uluslar da kendilerini erdemlerine göre yargıladıkları zaman, Mesih ortaya çıkacaktır. Çünkü Mesih’in rolü yalnız, O’nunla bir olma nihai amacında İsrail’i yetkinleştirmek değil ama tüm ululara Tanrı’nın yolunu öğretmektir
11) Zohar – Aharei Mot, 66
Ve sizler, burada olan dostlar, sizler bağlılık ve sevgi içindesiniz, bundan böyle, Yaradan sizden hoşnut olana ve size barış ve huzur verene kadar birbirinizden ayrılmayacaksınız. Ve sizin erdeminizle dünyada barış olacak. Bu sözlerin anlamı şudur; “Kardeşlerimin ve dostlarımın hatırına ‘Barış sizin üzerinizde olsun’ derim.”