e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Sabah Dersi Materyalleri > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi 2022 > Sabah Dersi Materyali – Niyetler Dünyasında Yaşamak – 1 Eylül

Sabah Dersi Materyali – Niyetler Dünyasında Yaşamak – 1 Eylül

1) Rabaş, Not 577, “Hedefe İlişkin”

İnsanın çalışma amacı, ihsan etme niyetini elde etmektir, çünkü Yaradan tarafından yaratılan Kli [kap] herhangi bir değişikliğe uğramayacağından dışsal eylemde düzeltilecek hiçbir şey yoktur. Aksine, tüm değişiklikler niyette olmalıdır, zira yaratılışın amacı, yarattıklarına iyilik yapmak olduğundan O, bu amaç için “haz alma arzusu ve özlemi” adı verilen bir Kli yarattı.

Ancak, utanç ekmeğine sahip olmamak için, sadece form eşitliği ile, ihsan etmek için olmadıkça almamak üzere, Tzimtzum [kısıtlama] adı verilen bir düzeltme yapıldı. Başka bir deyişle, daha önce alma arzusu denen aynı Kli’ye sahipti, ancak şimdi farklı bir amaçla, yani kendi eksikliğini gidermek isteğiyle değil, ama Yaradan’ın Mitzvot’u [emirleri] nedeniyle, O’nun yarattıklarına iyilik almak istemektedir.

2) Rabaş, Not 577, “Hedefe İlişkin”

Tüm çalışma sadece, ihsan etme özleminin kişiye gelmesi amacıyladır. Buna “iç çalışma” denir. Bu, dışarıdan görünmeyen gizli bir şeydir. Bu, insanın yaptığı eylemdeki niyetidir.

Bununla birlikte, “iç çalışma” olarak adlandırılan amacı gerçekleştirmek için önce dışsal çalışmaya, yani eylemlere, görünür bir şeye ihtiyacımız vardır, yani bu kişinin çalışmasının görünür olması anlamına gelir. Buna karşılık, niyet ise içseldir ve gizlidir.

3) Rabaş, Makale 6, Güven (1986)

Bu nedenle Dvekut’a ulaşmak için hakikat yoluna girmek isteyenler; her düşünce, söz ve eylemin, yaptıkları Mitzvot ve bağlandıkları Tora aracılığıyla Yaradan’a memnuniyet verme gayesine sahip olmasına kendilerini alıştırmalıdırlar. Yaradan’dan, O’nu memnun etmeyi istedikleri için alabileceklerini düşünmemelidirler. Şöyle ki, ‘Yaradan bana ne verecek?’ diye, yani Yaradan’ın otoritesinden çekip kendi otoritelerine alabileceklerini düşünmemelidirler. Bu, onların iki otorite yaratmasına sebep olur; Yaradan’ın otoritesi ve yaratılanların otoritesi ki bu Dvekut’un zıttıdır, birbirleriyle birleştiklerinde, iki şey bir haline geldiğinde bu; Dvekut, birlik anlamına gelir.

4) Rabaş, Makale 31, Çalışmada İnsanın Yaradan’a Atfedilen Çalışması Nedir? (1988)

Eğer kişinin niyeti sadece Yaradan’a memnuniyet getirmekse ve kendi yararı için değilse hazzın miktarını umursamaz. Sadece Yaradan’ı memnun etmek istediği tutkunun miktarına bakar, çünkü Yaradan’ı memnun etme özlemi sayesinde ruhunun kökünde form eşitliğine neden olur. Bu da daha fazla bolluğun çekilmesine neden olur, çünkü üstteki aşağıdakinin almak istediğinden daha fazlasını vermek ister ve yalnızca ihsan etme kapları eksiktir. Öyle anlaşılıyor ki, ihsan etmede üstesinden gelerek büyük bolluk uzatılır. Bu nedenle, büyük ışıklara sahip olmayı istememize gerek yoktur, sadece büyük ihsan etme kaplarına sahip olmaya çalışmalıyız.

5) Rabaş, Not 390, Zorlama ve Tersine Çevirme

Kişinin, Yaradan’a verecek hiçbir şeyi yoktur, yazıldığı gibi: “Eğer erdemliysen O’na ne vereceksin?” Kişinin Yaradan’a verebileceği tek şey, “Benim adım için” denilen niyettir. O’na verebileceği bundan başka bir şey yoktur, çünkü Yaradan’ın Kendisine verilebilecek olan hiçbir eksiği yoktur. Dolayısıyla O’na verdiğimiz her şey niyettir.

6) Rabaş, Makale 21, Çalışmada Tora’nın Karanlıkta Verilmesi Ne Demektir? (1988)

O’nun bize yapmamız için verdiği bütün eylemler, sadece bu ihsan etme niyetini elde etmek içindir. O halde, kalbe ve arzuya zorlama olamayacağına göre yukarıdakileri nasıl yapabiliriz?

Baal HaSulam, “Tanrı’nın yapması için yarattığı” diye yorumladı. “Tanrı’nın yarattığı”, insanın “yapması” gereken şeyin bununla ilgili olduğu anlamına gelir, O’nun yarattığı üstünde “yapmalı”. “Tanrı’nın yarattığı”nı, yaratılışın alma arzusuna atıfla “yokluktan varoluş” anlamında yorumlamalıyız. “Yapmak”, üzerine ihsan etme niyetini yerleştirmesi gereken yaratılanlarla ilgilidir. Bu demektir ki, yaratılanların yapması gereken, sadece ihsan etmeyi amaçlayabilmektir. Buna “Tanrı’nın yapması için yarattığı” denir. Bu yapma, yaratılanlara aittir.

7) Rabaş, Makale 9, Çalışmada “Kötülerin Üzerine Gelen Felaket Erdemlilerle Başlar” Nedir? (1989)

Çalışmadaki eylemleri düzeltmenin mânâsını bilmeliyiz. Bu, yaptığımız her eyleme bir niyet koymamız gerektiğidir. Niyetimiz, bu eylemle Yaradan’a memnuniyet getirmek istediğimizdir. Bununla Yaradan ile Dvekut’u [bağlanmayı] başaracağız. Kişinin, eylemi yaparken kendisine fayda sağlamak gibi bir amacı olmamalıdır, ancak tüm kaygıları Yaradan’ı nasıl memnun edeceği olmalıdır.

İhsan etme yolunda yürümek isteyen bu kişilere “erdemliler” denir. Yani tüm niyetlerinin ihsan etmek olduğu dereceye henüz ulaşmamış olsalar da, ona ulaşmak isterler. Onlar, “Erdemli” mertebesine ulaşmak anlamında “Erdemlilerin yolunda yürüyenler” olarak kabul edilirler. Bitişinden sonrasıyla adlandırılırlar.

8) Rabaş, Not 472, “Gizli Şeyler Tanrımız Efendimize Aittir”

“Gizli şeyler Tanrımız Efendimize aittir ve açığa çıkan şeyler sonsuza dek bize ve çocuklarımıza aittir ve Tora’nın [yasanın] bütün sözlerini yapmak içindir.”

İma yoluyla, “ifşanın”, “uygulanan” ve “gizlenenin” “niyet” anlamına geldiğini yorumlamalıyız. Niyet -ki  insanı eylemi yapmaya mecbur kılan sebeptir- insanlardan gizlidir, çünkü insan dostunun kalbinde ne olduğunu bilemez.

Hatta insan, niyet konusunda kendini aldatabilir ve onu eylemi yapmaya mecbur kılan sebebin Yaradan’ın faydası için olduğunu düşünebilir, ama belki de kendi menfaati onu bu eylemi yapmaya mecbur kılıyordur. Bu nedenle “gizli” sözcüğü, niyeti ima eder.

9)Rabaş, Makale 46, Çalışmada Sevilenin Oğlu ile Nefret Edilenin Oğlu Nedir? (1991)

Tek bir çizgide yürüyen, çalışmadan memnun olan kişi, Yaradan için çalıştığında ve niyetinin Yaradan rızası için olup olmadığını düşünmediğinde, Dvekut [bir olma] denen, ihsan etme arzusunu edinemez. Bu böyledir, çünkü onun eksikliği yoktur. Dolayısıyla sol çizgiden sağ çizgiye geçmiş olan insanlar, onlar, Yaradan için bir şey yapmak isteyen tek bir organlarının bile olmadığını, alçaklıklarını gördüklerinde, Yaradan’ın kendilerini ölümden, yani kendini sevmenin yönetiminden kurtarmasını arzularlar. O zaman, Yaradan’ın kendisine ifşa edilmesiyle ödüllendirilme, yani ihsan etme arzusuyla ödüllendirilme yolundadırlar ki bu, Yaradan’a bağlı kaldığında, kişi Tora ve Mitzvot’u gözlemlemenin ödülünün Yaradan ile Dvekut olmasını istediğinde, bunu uygulaması sayesinde ödüllendirilebilir. “Yaptığınız Mitzva’ya karşılık, size merhamet edeceğim”in anlamı budur. Yani O bize merhamet eder ve bizi alma arzusunun yönetimi olan ölümden kurtarır.

10) Rabaş, Makale 1, Tövbenin Ölçüsü Nedir? (1989)

Bilmeliyiz ki kişi yalnızca amaçsız eylemler yapmaktan çıkmak istediği ve ihsan etme amacıyla hareket etme çalışmasına başlamak istediği zaman burada çok çalışma vardır, çünkü beden ihsan etme amacını duymaya başladığında hemen direnmeye başlar ve kişiye bu çalışmadaki karanlık renkleri göstererek onun bu çalışmaya devam etmesine izin vermez.

Bu durumda kişi, sadece Yaradan’ın ona yardım edebileceğine inanmalıdır. İşte burası kişinin gerçek bir dua edebileceği yerdir.

11) Rabaş, Makale 205, Eylem ve Niyet

Bir eylem basitçe kişinin yaptığı şeyleri ifade eder, kişi ister almayla yani kendini memnun etmekle meşgul olsun, ister başkalarına ihsan etmek için ihsan etmekle.

Fakat niyet meselesi vardır. Yani bağış ve sadaka gibi bir kişi ihsan etme eylemi gerçekleştirdiğinde, kişinin niyeti, karşılığında almak ise buna “almak için” denir.  Alternatif olarak ihsan etme eylemi için herhangi bir ödül istemediğinde kişinin niyeti ihsan etmektir. Aynı şekilde kişi kendini memnun etmek için alma eylemlerini gerçekleştirdiğindedir, çünkü amaç zevk almak isteği, ihtiyacı karşılamak, haz almak istediği tutkudur ya da kişi kendini Yaradan’ın arzusu yüzünden memnun eder. Yani yarattıklarına iyilik yapmak onun arzusu olduğundan eğer Yaradan insanların zevk almasını istemeseydi kişi haz almayı istemezdi.

12) Rabaş, Makale 31, Çalışmada ‘Sayılmış Olanda Kutsama Yoktur’ Ne Demektir? (1990)

Amaç açısından eylemin, ihsan etme ya da alma olup olmaması arasında bir fark yoktur. Her iki eylem de ıslaha ihtiyaç duyar ki böylece amaç da ihsan etmek amacıyla olsun.

Bu böyledir, çünkü çalışma, öncelikle kalptedir. Yani kişi, Yaradan sevgisi derecesine ulaşmalıdır, şöyle yazıldığı gibi: “Ve sen Efendin Tanrını tüm kalbinle ve tüm ruhunla seveceksin.” Tora ve Mitzvot’ta (emirler) yaptığımız her şey, kalbi ıslah etmek içindir. Bununla ilgili şöyle yazılmıştır (Panim Meirot uMasbirot, Kitaba Giriş, madde 10): “Gel ve atalarımızın sözlerini gör, Kabalist Abraham İbn Ezra … ‘Bil ki, Tora’da yazılan bütün Mitzvot veya atalarımızın yaptığı anlaşmaların hepsi kalplerin ıslah içindir. ‘Çünkü Efendi tüm kalpleri inceler.’”

13) Rabaş, Makale 31, Çalışmada ‘Sayılmış Olanda Kutsama Yoktur’ Ne Demektir? (1990)

Kişi, ihsan etme niyetini alma arzusunun üzerine yerleştirmeden önce, bu arzu onun hoşnutsuzluğuna sebep olur. Dokunmak istediği manevi olan her şeyin tadı acılaşır, çünkü kendisi için alma arzusunun üzerinde Tzimtzum (gizlilik) ve gizlilik vardır, böylece maneviyattan iyi bir tat almak imkânsızdır. Başka bir deyişle kutsal olan her şey, alma arzusunun hazzında ulaşılmaz, uzak ve imkânsız olarak hissedilir. Buna “acı” denir.

Ancak eğer kişi alma arzusunun üzerine ihsan etme arzusunu yerleştirirse kutsallıktaki her şeyde tatlılık olduğunu görür ve hisseder.

14) Baal HaSulam, Şamati 5- Lişma Yukarı’dan Gelen Bir Uyanıştır ve Neden Aşağıdan Bir Uyanışa İhtiyaç Vardır?

Şöyle yazdığı gibi: “O zaman kendini Yaradan’la memnun edeceksin.” “O zaman” kelimesi ilk başta, kişinin çalışmaya başladığı zaman, zevk duymadığı zaman. Yani kişinin çabası kendisini zorlayarak olduğu zaman.

Ancak, sonradan, kişi kendisini incelemektense ihsan etmek için çalışmaya alıştırdıktan sonra, eğer kişi manevi çalışmasından tat alıyorsa, Yaradan’ına yaptığı çalışmayla haz verdiğine inanıyorsa, kişi Yaradan’ın yaptığı çalışmayı her ne kadar olursa olsun, kabul ediyor demektir. Her şeyde Yaradan, memnunluk getirecek niyeti inceler ve bu durumda kişide “O zaman kendini Yaradan’la memnun edeceksin.” koşulu oluşur.

Yaradan adına çalıştığı zamanda bile kendisini mutlu ve canlı hisseder, sanki gerçekten Yaradan için çalışıyormuş gibidir, zira kişinin kendisini zorlayarak yaptığı çalışmada kişiyi ağırbaşlılıkla çalışmaya hak kazandırır. Görürüz ki, o zamanda kişinin aldığı memnuniyet Yaradan’la alakalıdır, yani özellikle Yaradan içindir.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,093