Not 936
“Onuncu günde, Dan oğullarının lideri, Ammishaddai oğlu Ahiezer.”
Kefaret zamanı yaklaşıyor ve kendimizi kölelikten özgürlüğe çıkış olan kefaret ışığına hazırlamalıyız. Bir kişinin sürgünde olmadan önce sürgünden çıkmasının imkânsız olduğu bilinmektedir. Kutsal Tora’nın ebedi olduğu ve her nesile uygulandığı da bilinmektedir. Ayrıca Haggadah’ta [Pesah Bayramı Hikayesi], “Her nesil, bir kişi kendini sanki Mısır’dan çıkmış gibi görmeli” deriz.
Bu nedenle, içinde bulunduğumuz sürgünün anlamını ve bu acı sürgünden çıkmamız gereken her nesilin ne anlama geldiğini bilmeliyiz.
ARI, Mısır’daki sürgünün Daat’ın (mantık/ bilgi) sürgünde oluşu olduğunu, yani Keduşa’nın [kutsallık] bilgisi olduğunu söyler. Ayrıca sürgündeki Keduşa’nın Daat’ının anlamını da açıklamalıyız. Zohar, maya ve ekşi hamurun; “kötü eğilim”, “başka otorite”, “yabancı Tanrı”, “diğer tanrılar” dediğimiz aynı derece olduğunu söyler.
Baal HaSulam, Sitra Ahra’nın [diğer taraf] ve Klipa’nın [kabuk / deri] ve kötü eğilimin alma arzusundan başka bir şey olmadığını yorumlar ve bu hem akıl hem de kalp için geçerlidir. Yani, Mısır Kralı Firavun ve Firavun’un hizmetkârlarının hükmü, organları üzerinde alma arzusunun hükmüdür, yani 248 organın tümü- alma arzusuna hizmet ettiğinde- “Firavun köleleri” olarak adlandırılır.
Çalışmadaki ilk elementin Lo Lişma [O’nun uğruna değil] olduğu bilinmektedir. Yani, “ezberden” denilen eğitim ile, bir kişi özellikle alma arzusuna dayanarak başlar, kişi maddesel hazların değersiz olduğunu anlamak üzere yapıldığından, o zamandan beri bu dünyada insanın yılları nelerdir?
Böylece, Tora ve Mitzvot [emirler] aracılığıyla, kişi ebedi bir dünya olan bir sonraki dünyada manevi bir zevkle ödüllendirilecektir. Ayrıca, bu dünyada maddi zevklerde başarı kazanmak Tora ve Mitzvot’u uygulayarak gelir, bu sayede sağlık ve kurtuluşa, bol gelire ve başarıya sahip olacağız ve uzun yaşayacağız.
Doğal olarak, alma arzusu nedeniyle, insan aylaklığın doğasına sahiptir. Yani, bazı insanlar ekmek ve suya razı olurlar, bazıları et ve balığa da ihtiyaç duyar. Bazılarının aksesuarlara ve ince kıyafetlere, hatta bazılarının lüks evlere ihtiyacı vardır. Her şey kişinin gücüne göredir, yani onlar için gerekli olandan fazla çalışmak istemezler.
Her birinin kendi gereklilik ölçüsü vardır, ancak ihsan etmek için çalışmak insanın doğasında değildir, çünkü insan kendisi için bir alma arzusu ile yaratılmıştır. Çünkü gerçek zevkleri elde etme, önce “form eşitliği” adı verilen Dvekut [yapışma] ile ödüllendirilmeyi gerektirir, yani amacı “Verici” denen Yaradan uğruna olacaktır, “ihsan etmek” adı verilen Yaradan’ın niteliği olan, bu doğaya aykırıdır.
Sonuç olarak, kişi Mısır kralının hükmü altında sürgüne koyulmuştur. Ve beden alma arzusu olarak adlandırıldığı için, kişinin arzusuna karşı Yaradan’a hizmet etmek anlamsızdır, zira zorunlu olan bir şeyde haz yoktur, yalnızca kederli bir hayattır.
Fakat sadece Tora’nın yolu böyledir, Tora Lişma’ya [O’nun uğruna] ulaşana kadar olan yol. O zamana kadar, hayat kederli bir hayattır, yani zorunludur.