e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Genel > Sanal Kabala Kongresi 2021 – Haziran 4-6

Sanal Kabala Kongresi 2021 – Haziran 4-6

DERS 1: Benim Maneviyatım Benim Dışımda İfşa Olur

1) Degel Mahaneh Efraim, Paraşat BeŞalah

Yaradan’a gerçekten hizmet etmek isteyen kişi kendisini tüm yaradılışa dâhil etmeli ve tüm ruhlarla bir olmalıdır, onların içine dâhil olmalı ve onlar da kişinin içine dâhil olmalıdır. Yani kişinin içinde Şehina’ya bağlanmak için gerekli olandan başka hiçbir şey kalmamalıdır. Buna erişmek için, birbirimize yakınlaşmalı ve pek çok insanla bağ kurmalıyız, çünkü Yaradan’a hizmet eden kişi sayısına göre Şehina’dan daha çok ışık onlara ifşa olur. Bunun için kişi kendisini tüm yaradılışa dâhil etmeli ve her şeyi köküne yükseltmeli, Şehina’nın ıslahı gibi.

2) Baal HaSulam, 4. Mektup

Tanrı’nın kutsandığı yere gitmemen ve ruhundan düşen tüm o zayıf organları toplayıp tek bir beden haline getirmemen haricinde hiçbir eksikliğin yok.

Bu tamamlanmış bedene Yaradan İlahi Gücünü aralıksız olarak akıtır ve ışığın yüksek akımı hiç bitmeyen bir pınar gibi olur.

3) Rabaş, Not 217, Koş Sevgilim

Kişinin kendisine yaratılan” denmesi yüce bir kuraldır, yani sadece o tek başına. Onun dışındakiler zaten kutsal Şehina olarak kabul edilir. Buradan çağdaşları için dua ettiğinde, sürgünde olan ve tüm kurtuluşlara ihtiyaç duyan kutsal Şehina için dua ettiği düşünüldüğü sonucu çıkar. Sonsuzluğun anlamı budur ve tam da bu şekilde merhamet ışığı ifşa olabilir.

4) Baal Hasulam, Şamati 36- İnsandaki Üç Beden Nedir

Kişi sadece iç bedeni düşünmelidir, çünkü bu Keduşa’nın ruhuna bir kıyafettir. Yani, derisinin dışındaki düşünceleri kişi düşünmelidir. Bu, bedenin derisine “kişinin bedeninin dışı” adı verildikten sonra, yani kişinin kendi yararı dışında, yalnızca başkalarına fayda sağlama düşüncesi anlamına gelir. Buna “kişinin derisinin dışı,” denir.

5) Baal Hasulam, Şamati 36- İnsandaki Üç Beden Nedir

Kişi derisinden sonra olan düşüncelerde ısrar ettiğinde, “Ve derimden sonra bunu kırdılar ve bedenimden Tanrı’yı ​​göreceğim” yazılı olanla ödüllendirilecektir (Eyüp 19, 26). “Bu” Şehina’dır [Kutsallık] ve o kişinin derisinden sonradır. “Kırıldı”, “tenimden sonra” bir sütun olacak şekilde düzeltildiği anlamına gelir. O zaman, kişi “bedenimden Tanrı’yı ​​göreceğim,” ile ödüllendirilir Bu, kişinin özellikle derisinin dışında yani herhangi bir giysisiz çalışmayı kabul ettiği zaman, Keduşa’nın gelip vücudun içini giydirdiği anlamına gelir.

6) Baal HaSulam, Zohar’ın Tamamlanması İçin Bir Konuşma

Bunun nedeni Yaradan’ın Kendisini, O mevcut mu, Varlıklarını gözetiyor mu ve benzer şüpheleri düşünmemesidir.  Benzer şekilde, Yaradan’ın bunları düşünmediği açık iken form eşitliğini gerçekleştirmek isteyen kişi de bu şeyleri düşünmemelidir, zira bundan daha büyük form eşitsizliği yoktur. Dolayısıyla, bunları düşünen kişi elbette ki O’ndan ayrıdır ve asla form eşitliğini gerçekleştiremeyecektir.

Bilgelerimizin söylediği budur, “Tüm hareketlerinizin Yaradan için olmasına izin verin”, yani Yaradan’la birleşmekiçin. Birleşmenin amacını yüceltmeyen hiçbir şey yapmayın. Bunun anlamı, tüm hareketlerinizin ihsan etmek ve dostunuza faydalı olması demektir. O zaman, Yaradan’la form eşitliğini gerçekleştirirsiniz; zira O’nun tüm aksiyonları ihsan etmek ve başkalarına fayda sağlamak içindir, öyleyse sizin, tüm hareketleriniz sadece ihsan etmek ve başkalarına yarar sağlamak için olacaktır. Bu, tam bir (Dvekut) bütünleşmedir.

7) Rabaş, Makale 15, Çoğunluğun Duası (1986)

Eğer kolektif içinde, Yaradan ile Dvekut amacına ulaşabilen birkaç kişi varsa ve bu Yaradan’a, kendisinin Yaradan’a yakınlaşmakla ödüllendirilmesinden daha fazla memnuniyet verecekse, kişi kendisini hariç tutar. Bunun yerine, Yaradan’ın onlara yardım etmesini arzular çünkü bu, yukarıya kendi çalışmasından daha fazla memnuniyet verecektir. Bu nedenle, kişi kolektif için, Yaradan tüm kolektife yardım etsin, Yaradan’a ihsan edebildikleri ve O’na memnuniyet verebildikleri için, Yaradan onlara tatmin olma duygusunu versin diye dua eder.

Ve her şey aşağıdan bir uyanışa gerek duyduğu için, kişi uyanışı aşağıdan verir ve diğerleri uyanışı yukarıdan alır; Yaradan’ın O’nun için daha fazla faydalı olacağını bildiği her kim ise, o kişi alacaktır.

8) Baal Hasulam, Yaradan Sevgisi ve Yaratılan Sevgisi

Kişi çalışmasını sevgi ve başkalarına ihsan olarak tamamlayıp, en yüksek noktaya gelirse, aynı zamanda Yaradan için sevgi ve ihsanı da tamamlamış olur. Bu aşamada ister başkalarına ister onu Yapana memnuniyet vermek olsun, bu ikisi arasında fark yoktur. Çünkü kişinin bedeninin dışında, yani kendi çıkarının dışında olan her şey eşit olarak yargılanır; ya bir kişinin arkadaşına bahşedilmesi ya da Yaratıcısı memnuniyet bahşedilmesi.

9) Baal HaSulam, 600.000 Ruh

Bedenin tam ıslahının işareti, kişi ruhunun İsrail’in bütününde, onların her birinde var olduğunu hissetmesidir, böylece kendisini birey olarak hissetmez, kişi diğerlerine bağımlıdır. O zaman tamdır, kusursuzdur ve ruhu tam gücüyle üzerinde parlar, tıpkı Adam HaRishon’da olduğu gibi.

10) Rabaş, 8. Mektup

Bir kez bu giysiyi talep ettiğimde sevginin kıvılcımları içimde ışıldamaya başlar. Kalbim dostlarla birleşmeye özlem duyar ve bana öyle gelir ki, gözlerim dostlarımı görüyor, kulaklarım onların sesini duyuyor, ağzım sevgi ve neşe içinde onlarla konuşuyor, eller kavuşuyor, ayaklar daireler çiziyor ve dünyasal sınırlarımın ötesine geçiyorum. Dostlarım ve benim aramdaki geniş uzaklığı unutuyorum ve aramızda birkaç mil toprak uzanmıyor artık.

Bu tıpkı dostlarımın kalbimin tam içinde durup, neler olduğunu görmeleri gibi ve ben dostlarıma karşı yaptığım küçük eylemlerden dolayı utanıyorum. Sonra dünyasal kaplardan çıkıyorum ve bana öyle geliyor ki dostlarım ve benim haricimde dünyada başka bir gerçeklik yok. Bundan sonra, “ben” iptal oluyor ve onlarla kaynaşıyorum ta ki dostlarımın haricinde dünyada hiçbir gerçekliğin olmadığını hissedene kadar.

 

DERS 2: Onluda Arvut (Karşılıklı Sorumluluk)

1) Likutey Halahot, Hoşen Mişpat, Hilhot Arev

Tam da Arvut aracılığıyla, hepsi bir olarak kabul edildiğinde, tam da bununla Tora’yı yerine getirebilirler, çünkü sevginin ve birliğin özü arzudadır, her biri arkadaşından memnun olduğunda, aralarında hiçbir arzu eşitsizliği yoktur ve hepsi tek bir arzuya dahil olurlar. Bununla, birliğin nihai hedefi olan üst arzuya dahil edilirler.

2) Baal HaSulam, Arvut, Madde 17

Bu kolektif sorumluluk ile her bir üye, kendi bedeninin ihtiyaçlarını karşılama endişesinden özgür kaldı ve “Dostunu kendin gibi sev” manevi kanunu yerine getirebilir ve sahip olduğu her şeyi ihtiyacı olan kişiye tam anlamıyla verebilir hale geldi, zira artık kendi bedeninin ihtiyaçlarını düşünmek zorunda değildir, çünkü etrafında onun ihtiyaçlarını karşılayacak altı yüz bin sadık dostunun olduğunu biliyordur.

3) Noam Elimeleh, Likutey Şoşana           

Kişi her zaman dostu için dua etmelidir çünkü kendisi için dua etmesi çok etkili olmaz, nitekim ”kişi kendi başına hapisten kendisini kurtaramaz”, fakat dostu için bu yardım çabucak gelir. Ve böylece, her biri dostu için dua etmeli, bu şekilde biri diğerine yardım ettiği zaman, her ikisine de yardım edilir. […] ”Arevim”, hoş (tatlı) kelimesinden gelir, ”sesiniz hoş”ta olduğu gibi, çünkü her biri diğeri için ettiği dualar sayesinde birbirlerini tatlandırırlar ve bu nedenle onlara yardım edilmiş olur. Ve duada temel olan şey, düşüncedir, çünkü düşüncede kişinin duası kolayca kabul edilir.

4) Baal HaSulam, Arvut, Madde 17

Tüm İsrail birbirinden sorumludur hem olumlu hem de olumsuz yönden. Olumlu taraftan, eğer her biri Arvut’u dostunun ihtiyaçlarıyla ilgilenip karşılayana dek korursa Tora ve Mitzvot’u tam anlamıyla yerine getirebilirler, yani Yaradan’a mutluluk getirebilirler. […] Olumsuz taraftan da, eğer ulusun bir kısmı Arvut’u korumak istemezse ve kişisel-sevgiden zevk almayı seçerse ulusun geri kalan kısmının da içinden hiç çıkamayacakları bataklık ve alçak seviyede kalmalarına neden olurlar.

5) Baal HaSulam, Arvut, Madde 18

Tana, Arvut’u birinin delik açtığı kayıktaki iki kişi olarak tanımlar. Arkadaşı sorar, “Neden delik açıyorsun?”, diğeri yanıt verir “Sana ne, ben kendi altıma delik açıyorum senin altına değil.” Ve öteki şöyle yanıtlar, “Aptal! İkimiz birlikte boğulacağız!”.

6) Rabaş, 42. Mektup

Şöyle yazdığı gibi, “Ve hepsi tek kalp tek adam olarak bir araya geldi.” Bu demektir ki, hepsinin tek bir amacı var, Yaradan’a yakınlaşmak. Atalarımızın “Yüzleri birbirine benzemediğinden, düşünceleri de birbirine benzemez,” demesi üzerine, tek kalp, tek adam nasıl olur anlamak zorundayız.

Cevap: Eğer her biri yalnızca kendisiyle ilgili dersek, birbirlerine benzemedikleri için tek adam olmaları mümkün değildir. Ancak, kendilerini iptal eder ve yalnızca Yaradan adına endişe duyarlarsa, bireysellikleri iptal olduğundan ve tek bir otorite altına girdiklerinden, bireysel düşünceleri olmaz.

7) Rabaş, Makale 14, Dost Sevgisi İhtiyacı (1988)

Dostlarla birleşmede özel bir güç vardır. Aralarındaki birlik sebebiyle düşünceler ve fikirler birinden birine geçtiğinden, her biri bir diğerinin gücüyle kaynaşır ve bununla gruptaki herkes tüm grubun gücüne sahip olur. Bu sebeple, her insan bireysel olsa da, tüm grubun gücüne sahiptir.

8) Rabaş, Makale 17, Tora’nın Putperestlere Öğretilmemesi Katı Yasağının Anlamı (1987)

Eğer, kişi topluma bağlı değilse, toplumun etkisini alması imkânsızdır yani kişi onları takdir etmez. Bunu yaptığı ölçüde, onlardan bu etkiyi herhangi bir çalışma olmadan sadece topluma bağlı kalmakla alabilir.

9) Baal HaSulam, Şamati 99 – O Günahkâr Veya Hak’tan Yana Olan Demedi

Eğer kişinin maneviyat için hiçbir arzusu ve tutkusu yoksa, eğer maneviyat için arzusu olan insanların arasındaysa ve bu insanları seviyorsa, kendinde güçlükleri yenecek güç, istek ve arzular olmasa dahi, o da onlara hâkim olan gücü, onların arzularını ve heveslerini alır. Bu insanlara atfettiği yüceliğe ve önemliliğe göre yeni güçler alacaktır.

10)  Ramchal,  Deruşey 24 “Gelinin Süsleri”

“Sen tamamen güzelsin, karım ve sende hiçbir kusur yok” (Şarkılar Şarkısı, 4: 7). Tamamlanmak için, tüm ruhlar ona bağlanmalı ve onda bir olmalıdır. O zaman, Şehina [Kutsallık] büyük bir ıslahla parlar ve sonra ” Sen tamamen güzelsin, karım” ve hiçbir kusur kalmaz, çünkü karşılıklı sorumluluğun (Arvut) gücü ile, her biri diğerini düzeltir ve her şeyi düzeltilmiş bulursunuz.

 

DERS 3: “O’ndan Başkası Yok,” ‘da Güçlenmek

1) Baal HaSulam, 18. Mektup

Sabah ilk iş uyanır uyanmaz O’nla Dvekut’un anını kutsamalı ve aklına boş bir düşünce gelmesin diye yirmi-dört saat boyunca kalbini Yaradan’a açmalı ve bunu doğa üzeri ya da imkânsız görmemelidir.

Aslında demir ayırımı yapan doğanın imajıdır ve kişi hissettiği doğanın ayrımını iptal etmeli ve önce bu ayrımların O’ndan gelmediğine inanmalıdır. Sonra kendi doğal arzusunun üzerinde olsa da kalbinin derinliklerinden dua etmelidir.

Bilin ki daima, formlar Keduşa’dan olmadığı zaman bile size engel olur ve hatırladığınız anda da dururlar. Bütün gücünüzle kalbinizi açın böylece Yardan O’nla Dvekut’u engelleyenlerden sizi korur. Aşamalı olarak kalbiniz Yaradan’a alışarak genişler ve O’na tutunmaya özlem duyar ve Tanrı’nın arzusu sizin tarafınızdan yerine getirilmiş olur.

2) Baal HaSulam, Şamati 1- O’ndan Başkası Yok

Kişi her zaman çaba göstermeli ve Yaradan’a tutunmalıdır, yani tüm düşüncelerinde O olmalıdır. Şöyle ki; Kişi daha büyük bir düşüşün olamayacağı en kötü durumda bile, O’nun hükmünden ayrılmamalıdır, yani onun Keduşa’ya (kutsallığa) girmesini engelleyen ve ona fayda veya zarar getirebilecek başka bir otorite olduğunu düşünmemelidir.

Yani, kişi insanın iyi işler yapmasına ve Yaradan’ın yolunu izlemesine izin vermeyenin, Sitra Ahra’nın (Diğer Tarafın) gücü olduğunu düşünmemelidir. Tersine, her şeyin Yaradan tarafından yapıldığını düşünmelidir.

3) Baal HaSulam, 18. Mektup

Kişinin şimdiki ve gelecek anlarını O’nun yüce adına sunmasından başka bir seçeneği yoktur. Zor olduğu ve tüm zamanlar onun için değerli olmadığı için O’nun huzurunda anı reddeden kişi, aptallığını açıkça ortaya koyar çünkü kişinin çalışması kesinlikle değişen zaman ve olaylarla değişmesine rağmen, O’nun yüzü bunlarla kıyafetlenmemiştir. Bu nedenle mantık ötesi inanç ve güven bizim için hazırlanmıştır, kişi bunları zor zamanlarda çaba sarf etmeden ve bıkmadan kullanabilir.

4) Rabaş, Makale 19, Çalışmada Tora’nın “Orta Çizgi” Dediği Şey Nedir (1990)

Yine de kişi yukarıda söylenen “O’ndan başkası yok,” sözüne inanmalıdır yani onu iyi eylemler yapmaya zorlayan Yaradan’dır fakat henüz onu zorlayanın Yaradan olduğunu bilmeye lâyık olmadığından, Yaradan kendini kan ve etle kıyafetlendirir. Onlar vasıtasıyla, Yaradan bu eylemleri yapar. Bu nedenle Yaradan Ahoraim (kaba et) formunda hareket eder.

Diğer bir deyişle, kişi yüzler görür fakat inanmalıdır ki yüzlerin arkasında bu eylemleri yapan Yaradan var. Bu demektir ki, insanın yanında Yaradan’ın istediği eylemleri yerine getirmesi için onu zorlayan Yaradan durur. Öyle anlaşılıyor ki, Yaradan her şeyi yapar ama insan inanması gerektiğini değil, gördüğünü hesaba katar.

5) Rabaş, Makale 6, Çalışmada Kişi Ne Zaman Gururu Kullanmalıdır (1990)

Kişi dikkatini vermeli ve Yaradan’ın ona baktığına ve kralın sarayına giden yolu gösterdiğine inanmalıdır. Böylece, Yaradan onu koruduğu için ve ona inişle verdiği için de kişi mutlu olmalıdır. Şöyle ki, kişi anladığı kadar inanmalıdır ki yükselişleri ona Yaradan vermektedir, zira kesinlikle kişi kendisinin yükselişleri edindiğini söyleyemez, ancak Yaradan onu yakınlaştırmak ister ve bu nedenle ona yükselişler verir.

Ayrıca kişi inişleri de Yaradan’ın verdiğine inanmalıdır, çünkü O, kişiyi yakınlaştırmak istemektedir. Bu nedenle yapabildiği her bir şeyi sanki yükseliş durumundaymış gibi yapmalıdır. Böylece düşüş sırasında biraz üstesinden geldiğinde buna “aşağıdan uyanış,” denir. Yaptığı her eylemi Yaradan’ın yapacağına inanmalıdır ve böylece kişi Yaradan’ın onu yakınına getirdiğini hissetmeye başlar.

6) Rabaş, Not 133, Bunun Hepsi Islahtır

“Mısır’a verdiğim tüm o hastalıkları sana vermeyeceğim, çünkü ben Efendinim, senin şifacınım.”  Bilgelerimiz şöyle sorar: “Eğer hastalığı veren bensem, şifacıya ne gerek var ki?” Bunu şöyle yorumlamalıyız, eğer ben şifacıysam, eğer bu hastalığı ben iyileştireceksem, neden sana hastalık veriyorum? Hastalık vermekle ne kazanıyorum? Bu ceza gibi olmalı, eğer ki ben iyileştirmek zorunda isen bu ne biçim bir cezadır? Bu sanki ben boş yere iş yapıyorum gibidir.

Bu nedenle sana hastalık vermeyeceğim ve senin hastalık diye düşünmen yanlıştır, bu konuda yanılıyorsun. Doğrusu şudur, hissettiğin tüm durumları eğer Benimle ilişkilendirirsen, bunların hepsi ıslahlardır, senin Benimle Dvekut’a yaklaşman içindir.

7) Zohar, Zohar Kitabına Giriş, Gelinin Gecesi, Madde 138

Yaradan’dan üstü örtülmüş kötülük görmemesi bir kuraldır. Bu nedenle kişi kendini kötü hissettiğinde, Yaradan’ın ona yol gösterdiğini inkâr eder ve yüksek Operatör aynı ölçüde ondan gizlenmiştir. Bu, dünyadaki en büyük cezadır.

Böylece O’nun yol göstericiliği ile ilişkili olarak iyi ve kötü algısı beraberinde ödül ve ceza algısını da getirir. Yaradan’a olan inancından ayrılmamak için çaba gösteren, Yukarı’nın takdirinden kötü bir tat alsa bile ödüllendirilir. Ve eğer çaba göstermezse, Yaradan’a olan inancından ayrıldığı için cezalandırılacaktır.

8) Baal HaSulam, Şamati 121- O, Ticaret Gemileri Gibidir

“İnsan sadece ekmekle değil, Rabbin ağzından çıkan her şeyle yaşar.” Bu demektir ki, kişinin içindeki Keduşa’nın (Kutsallık) yaşamı, özellikle O’na yaklaşmaktan, yani Keduşa’ya girme izninden dolayı değil, ama aynı zamanda çıkıştan, uzaklaşmalardan da gelir. Bu böyledir, çünkü “O bana ait” iddiasında bulunan Sitra Ahra kıyafeti vasıtasıyla, kişi bu aşamaların üstesinden gelerek kalıcı inançla ödüllendirilir.

Bu demektir ki, kişi Yaradan’la her şeyde birleşmelidir, yani O’ndan gelen çıkışlarda bile. Ve ödüllendirildiğinde, hem çıkışların hem de girişlerin O’ndan geldiğini görür.

9) Zohar, İki Nokta, Madde 121

Bu dünyada tattığımız, Onun eşsiz ve benzersizliği ile çelişen şeyler bizi Yaradan’dan ayırır. Gene de, bize emredildiği gibi Yaradan’ımızı memnun etmek için sevgi ile Tora ve Mitzvot için tüm ruhumuz ve gücümüzle çaba gösterdiğimiz zaman, bu ayırıcı güçlerin hiçbiri bizi, ruhumuzdan ve gücümüzden Yaradan sevgisini azaltarak etkileyemez. Aksine bu durumda, üstesinden geldiğimiz her çelişki O’nun bilgeliğini edinmek için bir geçit haline gelir. Çünkü her çelişkide özel bir nitelik vardır, O’na erişmede özel bir dereceyi ifşa eden. Ve buna layık olanlar, karanlığı aydınlığa, acıyı tatlıya çevirmekle ödüllenirler. Ayrılığın tüm güçleri – aklın karanlığı ve bedenin acısı – yüce kademeleri edinmek için onlara geçit olur. Böylece karanlık, büyük bir ışık, acı ise tatlı olur.

Böylece, daha önce O’nun rehberliği yönetimindeki tüm ayırıcı güçler şimdi birlik olmaya dönüşürler ve tüm dünyayı erdeme göre yargılarlar.

10) Rabaş, Makale 28, Çalışmada, “Ekleme ve Geri Alma,” Ne Demektir?

Kişi mantık ötesi inanmalı ve organlarında hissedilen Yaradan’a zaten inanmakla ödüllendirildiğini düşünmelidir ve böylece Yaradan’ın bütün dünyayı iyi olan ve iyilik yapan olarak yönlendirdiğini görür ve hisseder. Her ne kadar mantık içinden baktığında tersini görse de mantık ötesinde çalışması gerekir ve ona sanki organlarında zaten hissedebilecekmiş gibi görünmesi gereken odur ki, gerçekten de Yaratan, dünyaya, iyi olan ve iyilik yapan olarak rehberlik eder.

Burada, kişi amacın önemini kazanır ve hayat bulur, yani Yaradan’a yakın olmaktan sevinç duyar. Ve böylece bir kişi, Yaradan’ın iyi olduğunu ve iyilik yaptığını söyleyebilir.

 

DERS 4: Herşey Duanın Gücüyle Edinilir

1) Baal HaSulam, 57. Mektup

Küçük veya büyük her şey sadece duayla edinilir. Yapmaya mecbur olduğumuz tüm çaba ve çalışma sadece gücümüzün eksikliğini ve bayağılığımızı—özümüzde hiçbir şey için uygun olmadığımızı— keşfetmektir, ancak bundan sonra O’nun huzurunda kalpten gelen duamızı haykırırız.

2) Rabaş, Makale 37, Kişiye Kim Tanıklık Eder (1985)

Kişi, Tora’nın her eylemini ve Mitzvot’u, kendisini ihsan etme amacına getirmek üzere uygulamalıdır. Sonrasında, kişi, ihsan etmekle ne kadar meşgul olması gerektiğine dair tam bir anlayışa sahip olduğu ve bu güce sahip olmadığı için acı ve ızdırap hissettiği zaman, kişinin zaten dua edecek bir şeye sahip olduğu, kalpteki çalışma için bir yeri olduğu düşünülür, çünkü kalp, neye ihtiyacı olduğunu hisseder.

Böyle bir duaya, duanın cevabı gelir. Bu demektir ki kişiye bu güç, ihsan etmeyi amaçlayabilsin diye yukarıdan verilmiştir.

3) Meşivat Nefeş,  Madde 40

Bilgelerimiz, “İnsanın eğilimi onu her gün yener” demişlerdir. Yaradan’ın yardımı olmasaydı, üstesinden gelemezdi.” Buna mukabil, insan her seferinde yeniden güçlenmeyi taahhüt etmeli ve bu savaştan geri çekilmemeli, hiçbir koşulda umutsuzluğa kapılmamalıdır.

Çünkü bu savaşta kişi, kesinlikle kimin galip olduğunu hissedip bilemez, çünkü bu savaş çok uzundur ve sürgün uzar. Herkes katlanması gerekene katlanır, silahlarımıza tutunduğumuz sürece ve bizim temel silahımız duadır ve Tanrı korusun bu savaşta ümitsizliğe düşmediğimiz sürece ve bu silaha sarıldıkça, kesinlikle galip geliriz. Çünkü kişi kendini dua ile güçlendirdiği ve Yaradan’a seslendiği zaman, kesinlikle bu savaşı kazanacaktır, zira galip gelmek için en önemlisi budur.

4) Rabaş, Makale 5, “Çalışmada Erdemlinin İyi İşleri Nesillerdir, Nedir?” (1991)

Yaradan’dan, tüm eylemlerimizi O’nun için, yani Yaradan rızası için gerçekleştirebilmemiz için bize güç vermesini isteriz. Aksi takdirde, bize yardım etmezse, tüm eylemlerimiz sadece kendi yararımıza olacaktır. Yani, “aksi takdirde” sözünün anlamı: “Bize yardım etmezsen, tüm eylemlerimiz yalnızca kendimiz için, kendi yararımız için olacak, çünkü alma arzumuzun üstesinden gelmeye gücümüz yok.” Bu nedenle, “Senin için çalışabilmemize yardımcı ol! Bu nedenle, bize yardım etmelisin”. Buna “Kendi rızan için yap” denir, yani, bize ihsan etme arzusunun gücünü ver. Aksi takdirde mahvoluruz.

5) Baal HaSulam, Şamati 19- “Manevi Çalışmada Yaradan Bedenlerden Nefret eder” Ne Demektir?

Kişi manevi çalışmasında alma arzusunun engellerinin kendisine yukarıdan geldiğine inanmalıdır. Kişiye alma arzusunu keşfetmesi için yukarıdan güç verilir. Çünkü tam olarak alma arzusu uyandığı zaman onun çalışması için yer vardır.

Böylece alma arzusunu ihsan etmeye çevirmesine yardım etmesi için kişinin Yaradan ile yakın teması olur. Ve kişi bunun, kişinin O’na duasından Yaradan’ın memnuniyeti ölçüsünde onu yanına, form eşitliği, alma arzusunun ihsan etmek için almak üzere iptal edilmesi denen Dvekut’a (bağa), çektiğine inanmalıdır. Yaradan bunun hakkında der ki: “Oğullarım beni yendi.” Bu ben size alma arzusunu verdim ve siz benden bunun yerine ihsan etme arzusunu talep ettiniz demektir.

6) Rabaş, Makale 34, Çalışmada, Onların Meyvelerini Bu Dünyada Yemek ve Depozitinin Sonraki Dünyaya Kalması, Nedir?

Yalnızca, bu mücadeleden kaçmak isteyen ama gidecek başka bir yerleri olmayanlar zira başka hiçbir şeyde tatmin bulamayanlar, işte bu kişiler çalışmadan ayrılmazlar. Çıkışları ve inişleri olmasına rağmen ümitsizliğe düşmezler. Yazıldığı üzere, İsrail çocukları çalışmaktan iç çektiler, yüksek sesle ağladılar ve onların yakarışı Yaradan’a yükseldi. Bunun anlamı şudur; Çalışma yüzünden ağlayıp yakardılar, çünkü çalışmada Yaradan’ı memnuniyet ihsan edebilecek ve Mısır’dan çıkacak yani “alma arzusunun kontrolünden çıkıp ihsan etmeye girecek” kadar ilerlemediler.

7) Baal HaSulam, Şamati 5- Lişma Yukarı’dan Gelen Bir Uyanıştır ve Neden Aşağıdan Bir Uyanışa İhtiyaç Vardır?

Kişi bilmelidir ki Lişma edinmek için çaba sarf ederken, sadece tümüyle ihsan etmek için çalışmayı üstlenmelidir, yani sadece ihsan etmek için ve hiçbir şey almama koşuluyla. Kişi ancak o zaman organlarının bu fikre karşı olduğunu görebilir.

Bu koşuldan kişi berrak bir bilince ulaşabilir ve şikâyetini Yaratan’a aktarabilir ki Yaratan kendisine yardım etsin ve yardımıyla bedeni sadece Yaratan adına koşulsuz çalışma koşuluna gelebilsin, zira görür ki kendisi bedenini tümüyle Yaratan’a karşı ilga edememektedir. Böylelikle kişi bedeninin bu koşul altında Yaratan için çalışmaya razı olacağını ümit etmekten vazgeçer, o zaman bu dua kalbinin derinliklerinden olabilir ve böyle bir dua kabul görür.

8) Rabaş, Makale 2, Çalışmada, “Ey İsrail, Efendine Tanrına Geri Dön,” Nedir? (1991)

Kişi Yaradan’a dua eder ve der ki, “Bana yardım etmek zorundasın, çünkü ben herkesten daha kötüyüm, zira kalbimi alma arzusunun kontrol ettiğini hissediyorum ve bu yüzden de benim kalbime Keduşa’dan hiçbir şey giremez. Ben lüks bir şey istemiyorum, tek istediğim Yaradan uğruna bir şey yapabilmek ve buna hiçbir şekilde muktedir değilim, bu nedenle yalnız Sen bana yardım edebilirsin.

Bununla şu yazılanı yorumlamalıyız, “Yaradan kalbi kırık olana yakındır.” Bunlar Yaradan’ın yardımını isterler ki böylece kalpleri kırık olmasın, bütün olsun. Bu ancak eğer kişi ihsan etmekle ödüllenirse olabilir. Bu nedenle, kişi Yaradan’dan ona ihsan etme arzusu vermesi için dua eder, zira bu dünyada başka bir şeyden değil, yalnız Yaradan uğruna çalışabilme becerisinden yoksun olduğunu görür. Bu yüzden yalnız Yaradan’a yakın olmayı talep eder, şöyle bir kural vardır, “ölçüsüne göre ölçülür.” Bu nedenle Yaradan onu yakınına getirir. “Yaradan kalbi kırık olana yakındır,” sözlerinin anlamı budur.

9) Baal HaSulam, 34. Mektup

Davamız için acele etmeli, kapıyı çala çala, yorulmadan, sonu gelmeyen bir şekilde çalışmalıyız, O, cevap vermese bile zayıf düşmemeliyiz. İnanıyoruz ki, O bizim dualarımızı duyar ve bizi bekler, “Tanrı’nın eli kısa olmayacak,” olduğundan, bereketi almak için Kelim (kaplar) sahibi olduğumuzda, bir defada her duamız için cevap alırız.

10) Baal HaSulam, 52. Mektup

Yaradan’ın dinlemesinin ölçüsü tamamen dua sırasında açığa çıkan özlemin ölçüsüne bağlıdır. Kişi aşırı özlem duyduğunda bilmelidir ki, o sırada Yaradan onu dikkatle dinlemektedir.

Açıkça bunu bildiğinde, ona dikkat kesilen dünyanın Kralı’ndan daha yüce bir öncelik olmadığından, kalbini daha güçlü açar. Bu atalarımızın şu söylediğine benzer: “Yaradan erdemlinin duasının özlemi içindedir” çünkü Yaradan, kişinin O’na yaklaşmasını ve O’na özlem duymasını ister, tıpkı “Yüz yüze bakar gibi, kalp kalbe karşıdır.”

Öyle anlaşılıyor ki, dua ve duanın duyulması birikene ve kişi her şeyi talep edene kadar el ele gider.

 

DERS 5: Sadakat

1) Baal HaSulam Şamati 208- Çaba

Kişinin yaptığı çabalar sadakatle bağlanmaya ulaşmak için yalnızca hazırlıklardır. Sadakatle bağlanmadan hiçbir kademe elde edilemeyeceğinden ve tüm kademelerle ödüllendirilmek için kişiyi yeterli yapan tek araç bu olduğundan dolayı, kişi sadakatle bağlı olmayı alışkanlık haline getirmelidir.

2) Rabaş, Makale 12, Yakup Babasının Yaşadığı Topraklara Geldi (1985)

Maneviyata bağlılık maddesel insanlar için değersizdir, çünkü onlar için adanmışlık amaç değil bir araçtır, maneviyatta ise tam tersidir, adanmışlık amaçtır.

3) Rabaş, Makale 12, Yakup Babasının Yaşadığı Topraklara Geldi (1985)

Yaradan sevgisiyle, bir kişinin sadece Yaradan için çalışması gerektiğini, yani herhangi bir ödül olmadan çalışması gerektiğini söylüyoruz. Bu, herhangi bir ödül olmaksızın, sadakatinden geri dönmeden tam bağlılığa hazır olduğu anlamına gelir. Daha ziyade, özü budur – Yaradan’ın önünde kendisini, yani alma arzusu, yani yaratılan varlığını feshetmek istemesidir. Bu, Yaradan’ın önünde iptal etmek istediği şeydir. Bu onun amacıdır.

4) Baal HaSulam, Şamati 219- Sadakat

Bu hizmet öncelikle korku anlayışına dayanan bir sadakatle olmalıdır. O zaman, tüm beden çalışma ile karşıt görüşte olur, çünkü hizmet etmekten tat almaz. Ve beden yaptığı her şeyde, beden yaptığı -bütünlük içinde olmayan- bu hizmeti hesaplar. Böylece, bu çalışma ile eline ne geçecek?

O halde, bu hizmette geçerlik ve zevk olmadığı için, bununla başa çıkması sadece fedakârlık yoluyla olur. Bu demektir ki, verdiği hizmetten acı hisseder ve her hareket onun korkunç acı çekmesine neden olur, çünkü beden boşuna çalışmaya alışkın değildir; bu çalışması ya kendisine, ya da başkalarına yararlı olmalıdır.

5) Rabaş, Makale 12, Yakup Babasının Yaşadığı Topraklara Geldi (1985)

Adanmışlıkla ilgili olarak, Baal HaSulam’dan, adanmışlığın, Rabbi Akiva’da (Berachot 61b) bulduğumuz gibi tasvir edilmesi gerektiğini duydum: O öğrencilerine şöyle dedi, “Hayatım boyunca şu ayete esef ettim, ‘’Tüm ruhunla, O, Ruhunu alsa bile.’ Ben şöyle dedim, ‘Onu ne zaman yerine getireceğim?’ Ve şimdi bu bana geldiğine göre, onu muhafaza edecek miyim? ”

Kuşkusuz böyle bir ihsan etme arzusuyla, kişi yaratılışın amacı bu olduğu için haz ve keyif almak istediğini söylediğinde, kesinlikle (sadece) Yaradan’a ihsan etmek için almayı kasteder.

6) Rabaş, 65. Mektup

Kişi, Yaradan’ın kendisine O’nun önünde tamamen kendini feshetme arzusu vermesini istediğine karar vermelidir, yani kendi yetkisi altında herhangi bir arzu bırakmayacak ve içindeki tüm arzular sadece Yaradan’a ihtişam vermek için olacaktır.

Bir kez tam iptale karar verdiğinde, Yaradan’dan bunu başarması için yardım ister. Bu demektir ki, aklı ve arzusu Yaradan önünde iptal olmaya hemfikir olmasa da, Yaradan’a O’nun önünde iptal olmak için dua etmelidir. Buna “tam dua” denir, yani kendisi için bir şey istemeden Yaradan’ın ona tam bir arzu vermesini ister ve daima erdemlik içinde kalmak için Yaradan’a yakarır.

7) Baal HaSulam, Şamati 187- Çaba Göstermeyi Seçmek

Kişi sadakatle çalışabilir, kişi bu özverili çalışmanın yerinde olup olmadığını belirlemekten acizdir ve bu büyük çalışma, öğretmeninin görüşüne ve Yaradan’ın bakışına karşı olabilir.

Bunu belirlemek için, kişi daha çok çaba eklemeyi seçer. Bu, birinin öğretmenine göre hareket etmesi gerektiği anlamına gelir. İnsanın yapacağı sadece çabadır, başka hiçbir şey yoktur. Dolayısıyla, kişinin sözlerinden ve eylemlerinden şüphe etmeye yer yoktur. Bunun yerine, kişi her zaman çabasını arttırmalıdır.

8) Likutey Tefillot, Bölüm 1, Dua No: 16

Bağlılık ve içtenlikler dua etmem için bana merhamet et ki böylece tüm benliğimi ve maddeselliğimi iptal etmekle ödüllenebileyim; kendim için dua etmek yerine, dua sırasında, sanki bu dünyada hiç yokmuşum gibi, tamamen iptal olayım ve duadaki tüm niyetim gerçekten de yalnız Senin rızan için olsun, Şehina’yı sürgünden kaldırıp çıkarmak için, bu dünyada Senin Tanrısallığını ifşa etmek için olsun.

 

DERS 6: Tek Bir Onlu İçinde Bağlanmak

1) Zohar, Nasso, Why Have I Come and There is No Man Items 106

Tüm onlular, içinde Şehina’nın bulunduğu tek bir bedenin organlarıdır, çünkü Yaradan insanı bir anda yarattı ve tüm organlarını bir araya getirdi.

2) Rabaş, Makale 28, Topluluk On Kişiden Az Olmaz (1986)

Bilgelerimizin söylediği gibi (Sanhedrin, 39); ‘Her onluda, Şehina vardır.’ Malhut’a ‘onuncu’ dendiği bilinir. Yukarıdan bolluğu alan, onuncu Sefira olan, alıcı Kli’ye de ‘Sefira Malhut’ dendiği bilinir. Ona ‘alma arzusu’ denir ve tüm yaratılmışlar ondan uzanır. Bu sebeple, bir topluluk on kişiden az olmaz, çünkü maddesel dallar, üst köklerden uzanır. Bu nedenle, ‘On Sefirot’u olmayan ışık yoktur’ kuralına göre, maddesellikte de üst derecelerdeki gibi, orada on adam olmadığı sürece, bir topluluk önemli sayılmaz.

3) Rabaş, Makale 5, ‘Dostunu Kendin Gibi Sev’ Kuralı Bize Ne Verir? (1984)

Bir izleyici kitlesinden “kutsal izleyiciler” diye bahsettiğimiz zaman, bir araya gelerek birlik oluşturmuş belli sayıda insandan bahsederiz. Daha sonra, onlara bir başkan atanır, vs. ve buna Minian (on / yeterli çoğunluk) ya da “grup” denir. En az on kişi hazır bulunmalıdır ve o zaman Keduşa’nın hizmette olduğunu söylemek mümkün olur.

Zohar bununla ilgili şöyle der: “Her nerede on kişi varsa, orada Şehina (Kutsallık) yaşar.” Bu demektir ki on kişinin olduğu yerde, Şehina’nın (Kutsallık) yaşaması için bir yer vardır.

4) Degel Mahaneh Efraim, Paraşat BeŞalah

Yaradan’a gerçekten hizmet etmek isteyen kişi kendisini tüm yaradılışa dâhil etmeli ve tüm ruhlarla bir olmalıdır, onların içine dâhil olmalı ve onlar da kişinin içine dâhil olmalıdır. Yani kişinin içinde Şehina’ya bağlanmak için gerekli olandan başka hiçbir şey kalmamalıdır. Buna erişmek için, birbirimize yakınlaşmalı ve pek çok insanla bağ kurmalıyız, çünkü Yaradan’a hizmet eden kişi sayısına göre Şehina’dan daha çok ışık onlara ifşa olur. Bunun için kişi kendisini tüm yaradılışa dâhil etmeli ve her şeyi köküne yükseltmeli, Şehina’nın ıslahı gibi.

5) Maor VaŞemeş, Paraşat Vayehi

Toplantının temel amacı herkesin tek ve bir olarak birleşmesidir ve böylece hepsinin talebi tek bir amaca yönelir – Yaradan’ı ifşa etmek: “Her onluda Şehina barınır.” Ve eğer on taneden fazla iseler, kesinlikle Şehina’nın daha büyük bir ifşaatı olacaktır. Her biri kendini dostuna dâhil eder ve ona kendini eyer ve dostu da ona; ta ki hepsi kendini eğip sıfırlayana kadar. Böylece, topluluğun amacı bu olduğu için bundan sonra doğal olarak, Yaradan onları kendi yakınına çeker ve onların arasında oturur, tüm kurtuluş ve kutsamalar onlara açılır, zira inek buzağının emmek istediğinden daha çoğunu emzirmek ister ve büyük Hasadim (merhamet) ifşa olur.

6) Likutey Halahot, Sinagogun Kuralları, 1

Ruhların ilerlemelerinin koşulu, tüm ruhların bir olarak birleşmesidir, zira Keduşa’ya yükselmenin yolu budur, çünkü Keduşa birdir. Bu nedenle ruhun koşulu olan dua tamamen ruhlar arasındaki birliğe dayanır.

Bu nedenle ruh olarak kabul edilen dua, öncelikle ruhların birliğine bağlıdır. Bu nedenle, kişi duadan önce, yapılacak olan Mitzva’yı [emir] “Komşunu kendin gibi sev”i üzerine almalıdır, çünkü tüm İsrail’in ruhları birleştiğimizdeki barış olmadan dua sözlerini söylemek imkansızdır. Bu nedenle, dua çoğunlukla, yalnız değil, halkın içinde yapılır ve böylece bu, Keduşa’nın tersi olduğu için kişi ayrı ve yalnız kalmayacaktır. Aksine, sadece kutsal topluluğu bir araya getirmeli ve bir olmalıyız.

7) Zohar, Toldot, “Bunlar İshak’ın Nesilleridir” No:3

İndanın bedeninde, dünyada karşılığı olmayan hiçbir organ da yoktur.

Bunun şu nedenledir, çünkü adamın bedeni organlara bölünmüştür ve kademe kademe durur, biri bir diğeri üzerine inşa edilmiştir ve hepsi tek bir bedendir, benzer şekilde, dünya, yani dünyadaki tüm yaratılanlar, üst üste duran birçok organdır ve hepsi tek bir bedendir.

8) Ramhal, Gelinin 24 Süsünün Yorumu

Tüm ruhların onun içinde birleşmesi ve onun içerisinde tek bir haline dönüşmesi gereklidir. Şehina (Kutsallık) yüce bir ıslah içerisinde parlayacaktır ve daha sonra, “Eşim (karım) sen tamamen güzelsin,” ve hiçbir kusur kalmadı çünkü karşılıklı sorumluluğun gücüyle her biri diğerini düzeltir ve her şeyin düzeldiğini görürsünüz.

9) Baal HaSulam, 13. Merktup

Bilmelisin ki, gruptaki herkesin içinde kutsallığın pek çok kıvılcımı var. Tüm kutsallık kıvılcımlarını kardeşler olarak sevgi ve dostlukla bir yere topladığınızda, bir süre için kesinlikle yaşamın ışığından kutsallığın çok yüksek bir seviyesini edinirsiniz.

10) Baal HaSulam, 600.000 Ruh

Bedenin tam ıslahının işareti, kişi ruhunun İsrail’in bütününde, onların her birinde var olduğunu hissetmesidir, böylece kendisini birey olarak hissetmez, kişi diğerlerine bağımlıdır. O zaman tamdır, kusursuzdur ve ruhu tam gücüyle üzerinde parlar, tıpkı Adam HaRişon’da olduğu gibi.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
18 - 0,101